Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Dersin Adı: Gerontolojik Sosyal Hizmet Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Emine ÖZMETE Konu: Yaşlılıkta toplumsal yaşam
Yaşlılık döneminde sürdürülebilir ve dengeli yaşam dinamiği ile sağlıklı bir toplumsal yaşama katılmak önem kazanmaktadır. Yeterli sağlık, beslenme ve barınma koşulları ile başarılı sosyal ilişkiler ve ekonomik kaynakların rasyonel yönetimi, yaşam dinamiğinin öğelerini oluşturmaktadır. Yaşlılık döneminde bu öğelerin süreklilik ve denge göstermesi, yaşam dinamiğinin bağımsız ve tatmin edici bir yaşam biçimi boyutunu ortaya koymaktadır (Kuypers ve Bengtson 1984).
Yaşlılıkta başarılı toplumsal ilişkilerin kurulması ve yürütülmesi tek yönlü bir olgu olmayıp, karşılıklı etkileşimi kapsamaktadır. Bu nedenle kuşaklararası ilişkilerin karmaşıklaşmasını ve çatışmaları önlemek için, ailelere rehberlik-danışmanlık hizmetleri verilerek bireyler eğitilmelidir.
Genç kuşakların yaşlılık çağının özellikleri ve sorunlarını anlamalarında, yaşlı bireylerin ise yeni toplumsal rollerini kabullenmelerinde eğitimin önemli bir rol oynadığı unutulmamalıdır.
Toplumbilimcilerin bir kısmı makro ve mikro boyutlardaki değişimlerin genelleştirilemeyeceğini, toplumda bireyleri bir arada tutan özgün kültürel kalıpların bulunduğunu ve bu kalıpların yaşlılığa ilişkin normların geçerliğini korumasında birincil önem taşıdığını söylemektedirler. Aileye ilişkin kültürel değerlerin, toplumların modernleşmesinden bağımsız bir biçimde aile yaşamını etkisi altında tutmaya devam edebileceğini de vurgulamaktadırlar.
Ancak Türkiye’de aile yapısı modernleşmeden bağımsız kalmamıştır Ancak Türkiye’de aile yapısı modernleşmeden bağımsız kalmamıştır. Çünkü iletişim kanallarının çeşitliliği ve artan hareketliliğin yol açtığı etkileşimler nedeniyle doğal bir “kültür asimilasyonu” yaşanmaktadır. Bu noktada pek çok toplumsal konuda ortak bir “dünya kültürü” oluşturma ve böyle bir dünyanın parçası olma çabalarını irdeleyen çok sayıda toplumbilimciyi de dikkate almamak elde değildir. Kaldı ki, Türkiye yaşlılık ve yaşlılığa iliş- kin mevcut toplumsal ve kurumsal sistemleri ile halen üyesi olma gayreti içinde olduğu gelişmiş sosyal devlet niteliği taşıyan Avrupa Birliği ülkelerinin standartlarını gözardı etmemelidir (Kamo ve Zhou 1994).