ZEKÂT; Kelime anlamı: ‘Artma, çoğalma, arınma ve bereket’ Terim anlamı: ‘Dinen zengin sayılan Müslüman’ın, malının belli bir kısmını, emredilen yerlere Allah rızası için vermesidir. İslâm’ın şartlarından biridir. Mâlî bir ibadettir. Hicretin 2. yılı farz kılınmıştır. Özürsüz olarak geciktiren günahkâr olur. Zekat, İslâm’ın köprüsüdür.
ZEKÂTIN AYETTEN DELİLİ “Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah’ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görür.” (Bakara sûresi 110.ayet) “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz dane olmak üzere, yedi başak veren bir danenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah (ın lütfu) geniştir, (o) bilendir.” (Bakara sûresi 261.ayet)
ZEKÂTIN HADİSTEN DELİLİ “İslam beş temel esas üzere kurulmuştur. Bunlar; Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in onun elçisi olduğuna inanmak, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve oruç tutmaktır.” (Buharî, İman, 1)
ZEKÂTIN FAYDALARI: Zengin ile fakir arasındaki uçurumun kalkmasını sağlar. Yoksulluğun azalmasına yardımcı olur. Sosyal adaletin ve dayanışmanın güçlenmesine katkı sağlar. Zekâtımızı vermekle hem Allah’ın emrini yerine getirmiş hem de ona şükretmiş oluruz.
Amacı; toplumda yardımlaşmayı yaygınlaştırmak, yoksulları korumak ve toplumdaki sosyal dengeyi sağlamaktır.
ZEKÂTLA İLGİLİ KAVRAMLAR HAVAİC-İ ASLİYYE NİSAB ÖŞÜR EL-MİLKÜ’T-TAM NEMA
Tam mülkiyet/el-Milkü’t-Tam, bir malın, hem kendisinin hem de getirisinin, sahibinin tasarrufunda bulunmasıdır. Ayrıca bu malda başkasının hakkının da bulunmaması gerekir. Artma özelliği/Nema, bir malın tarım, ticaret veya doğum yoluyla artmasıdır. Örneğin toprak ürünleri tarım yoluyla, ticaret malları alışverişle, hayvanlar ise doğumla artar. Altın, gümüş ise yapısı itibariyle artma özelliğine sahiptir.
Temel ihtiyaçlar/Havaic-i asliyye, bir kimsenin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yeme, içme, giyinme, barınma, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi ihtiyaçlarıdır. Toprak ürünlerinden alınan zekât miktarına öşür denir.
Bir Müslüman’ın zekât vermekle yükümlü olabilmesi için zengin olması gerekir. Dinimizce bir kimsenin zengin sayılabilmesi için temel ihtiyaçların dışında belli bir miktar mal veya paraya sahip olması gerekir. Belirlenen bu ölçüye nisap denir. Ayrıca zekât verilecek malın üzerinden bir yılın geçmiş olması gerekir.
ZEKÂTI KİMLER VERİR? Müslüman olan, Akıllı olan, Ergenlik çağına gelmiş olan, Hür olan, Dinen zengin sayılan kişiler zekât verirler.
ZEKÂT KİMLERE VERİLİR? “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, fakirlere, miskinlere, zekât memurlarına, gönülleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, özgürlüğünü yitirmiş olanlara, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmış yolcuya mahsustur. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Tevbe sûresi 60.ayet)
ZEKÂT KİMLERE VERİLMEZ? Zekât veren kişi, bakmak zorunda olduğu eşine, çocuklarına, torunlarına, annesine, babasına, ninesine ve dedesine zekât veremez. Çünkü bu kişilerin ihtiyaçlarını bizzat kendisinin karşılaması gerekir.
Peygamber Efendimiz (sav)’in ailesine de verilmez. Çünkü Efendimiz (sav): "Sadakalar, Muhammed´e ve O´nun âline helal değildir! Bunlar, insanların mallarının kiridir." buyurmuştur. Cami, çeşme, yol, köprü yapımı gibi yerlere verilemez. Çünkü zekatın verilecek kişinin mülkiyetine geçmesi gerekir. Zenginlere, Müslüman olmayanlara da zekât verilmez.
ZEKÂT NELERDEN VERİLİR? Altın, gümüş, nakit para ve hisse senetleri. (Şafiî mezhebine göre kadınların süs amaçlı kullandıkları takılar için zekât verilmez.) Ticaret malları. Toprak ürünleri. Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanlar ile sığır, manda, deve gibi büyükbaş hayvanlar. Madenler. Sınaî servet, yatırım ve üretim araçları. Bina ve nakil vasıtaları gibi gelir getiren mallar.
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM…