AYRILMA ANKSİYETESİ Anksiyete, tanımlanması zor bir korku ve endişe duygusudur. Bu duyguya bedenle ilgili bazı duyumlar sıklıkla eşlik eder. Göğüste sıkışma,

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
TİK BOZUKLUKLARI.
Advertisements

STRES SINAV KAYGISI KARACASU LİSESİ Rehberlik Servisi.
FAD İ ME AKAGÜNDÜZ SEVG İ SUBA Ş I Aralık OTİSTİK BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ SINIFLANDIRMA TANI DEĞERLENDİRME ARAÇLARI OTİZMİN NEDENLERİ EĞİTİM.
ÇOCUK GELİŞİMİNE GİRİŞ
AKRAN DESTEKLİ ÖĞRENME
OKULA UYUM OKUL FOBİSİ. Okul Fobisi Değil, Anneden Ayrılma Korkusudur.
OKUL FOBİSİ AİLE SUNUSU. OKUL FOBİSİ NEDİR? Çocuklarda bir endişe nedeniyle okula gitmek istememe ve gitmeme durumu; okul fobisi olarak adlandırılmaktadır.
SPORLA İLGİLİ HAREKETLER DÖNEMİ (7-12 yaş)
E R G E N L İ K ERGENLİK DÖNEMİ FİZİKSEL GELİŞİM
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
Arş.Gör.İrfan DOĞAN.  Bugün otizm tedavisinde en önemli yaklaşım, özel eğitim ve davranış tedavileridir.  Tedavi planı kişiden kişiye değişmektedir,
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu nedir ? 2. Ne sıklıkla görülür ? 3. Tanısı nasıl konulur ? 4.
 LÖSEV, 24 Eylül 2000 tarihinde, lösemili çocuklara özel, modern tıbbın tüm olanaklarını bünyesinde barındıran 2000'li yılların.
AİLELERLE İŞBİRLİĞİ.
SOSYAL GELİŞİM Öğr. Gör. İdris KARA.
ŞEKER(DİABETES MELLİTUS DM) HASTALARININ YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER Şeker ya da diyabet denilen hastalık genellikle kalıtsal ve.
DİYABET NEDİR ? Vücudun kendisi için gerekli olan insülini yeteri kadar üretememesi veya var olan insülini gerektiği gibi kullanamaması sonucu ortaya çıkan.
SOLUNUM VE GEVŞEME EGZERSİZLERİ İLE ETKİLİ MÜZİK EĞİTİMİ AYŞEN ÜMİT İSTANBUL BİLİM VE SANAT MERKEZİ Müzik Mentoru.
ERGENLİK DÖNEMİNDE GÖRÜLEN PSİKOLOJİK PROBLEMLER.
PNÖMONİ.
Acil Durum Yönetimi E ğ itimleri Galip USTA AFET PS İ KOLOJ İ S İ.
YANIKLARDA İLK YARDIM BEÜ ZONGULDAK SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ A.D.
FRAJEL-X
ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR
It’s My Life It’s My Choice
DEPREMLER İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
Çocuklarda Davranış Ve Uyum Sorunları
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
KOHLBERG ve AHLAK GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN
Dışa Atım Bozuklukları
AİLELERİN YAŞADIKLARI SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
SAĞLIKLI ERİŞKİNE YAPILMASI GEREKEN AŞILAR
ERGEN AİLE İLİŞKİLERİ.
Öğretimin Uyarlanması
Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü
SINAV KAYGISI VE BAŞA ÇIKMA YOLLARI.
Davranım Bozuklukları ile Etkili Biçimde Başa Çıkma
KOCASİNAN REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YARATICILIK VE SANAT EĞİTİMİ
MADDE BAĞIMLILIĞI VE AİLE
ENKOPREZİS Gelişimsel olarak sfinkter kontrolünün kazanıldığı yaşa gelinmesine karşın dışkının istemli ya da istem dışı olarak, yineleyen bir biçimde uygunsuz.
Mastitis Çeşitleri Mastitis, şekillenen yangının derecesine göre subklinik ve klinik diye 2’ye ayrılır. Subklinik mastitiste, süt ve meme dokusunda gözle.
Tek-gen Hastalıkları.
YAŞLILIKTA DEMANS (BUNAMA)
CEYLANPINAR ANADOLU LİSESİ
KANSER.
SINAV KAYGISI VE BAŞA ÇIKMA YOLLARI.
DİŞ HEKİMLİĞİNDE ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
TUTUM VE ALGILAR.
PENDİK REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Nazlı ÖZTÜRK.
Kırınım, Girişim ve Müzik
Erken Çocukluk Döneminde Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
EMPATİK İLETİŞİM 1.
ŞEKER HASTALIĞI.
MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI
Erken Öğrenme Devinsel Beceriler ve Algısal Yetenekler
ÖĞRENME STİLLERİ.
ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ
Oyun İçine Gömülü Öğretim
Kuramı Dr. Gökçe Karaman Benli Ankara Üniversitesi
AİLE TUTUMLARI.
Gelişim ve Temel Kavramlar
ÖZEL DURUMLARDA( HASTALIK-KAZA) PSİKOLOJİK DESTEK
ÇOCUKLARDA ÖĞRENME ve DAVRANIŞ SORUNLARI
ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ TEMEL İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ.
Ergenlikte Psikososyal Sorunlar
Özel Eğitime Gereksinimi Olan Öğrenciler ve ÖZEL EĞİTİM
Sunum transkripti:

AYRILMA ANKSİYETESİ Anksiyete, tanımlanması zor bir korku ve endişe duygusudur. Bu duyguya bedenle ilgili bazı duyumlar sıklıkla eşlik eder. Göğüste sıkışma, kalp çarpıntısı, terleme, başağrısı, midede boşluk duygusu ve hemen tuvalete gitme gereksiniminin doğması verilebilir. Çocuklarda anksiyete belirtileri sıklıkla karmaşıktır. Klinik görünümü bedensel yakınmalar veya okul reddi şeklinde olabilir.  

Çocuk ve ergenlerde görülen anksiyete bozuklukları: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu Özgül fobi, panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu vb.yetişkinlerde de görülen anksiyete bozuklukları

AYRILMA ANKSİYETESİ BOZUKLUĞU Ayrılma anksiyetesinin belirli dereceleri çocuğun normal gelişiminin beklenen bir parçasıdır. Normal ayrılma anksiyetesi ortalama 18. ayda en üst düzeyine ulaşır, ancak genellikle oyun ve okul öncesi dönemde göze çarpar ve bir patoloji olarak da değerlendirilmez. Bir yaşın altındaki bebek ayrılma anksiyetesini yabancı anksiyetesi şeklinde açığa çıkarır. Okula yeni başlayan küçük çocuklarda ayrılma anksiyetesinin görülmesi bir dereceye kadar normaldir.

Ayrılma anksiyetesi bozukluğunda, gelişimsel olarak bağlandığı başlıca kişilerden ayrılma ile ilgili uygunsuz ve aşırı anksiyete vardır. Ayrılmaya tepkiler çocuğun gelişimsel düzeyinden beklenenin ötesinde ve şiddetlidir. Ayrılma anksiyetesi bozukluğu çocukluk çağında en sık görülen anksiyete bozukluğudur.  

Ayrılma anksiyetesi bozukluğu olan çocuklardaki tepkiler; okul reddi, ayrılma durumunda sıkıntı ve korku, ayrılma sezildiğinde mide ağrısı, başağrısı gibi yineleyen bedensel belirtiler ayrılmaya yönelik kabuslar şeklinde olabilir.

Sıklık Kız ve erkekler eşit olarak etkilenmektedir. Yaygınlığı ergenlerde düşüktür. Ergenler genellikle okul reddi ve bedensel yakınmalarla gelirler. Başlangıcı okul öncesinde olmasına karşın en sık 7-8 yaşlarında görülür. Ayrılma anksiyetesinin yaygınlığı okul çağı çocuklarında % 3-4, tüm ergenlerde % 1 olarak tahmin edilmektedir. Düşük sosyoekonomik düzeyin ayrılma anksiyetesi bozukluğu için belirgin bir risk etkeni olduğu gösterilmiştir.  

Belirti ve bulgular Ayrılma anksiyetesi bozukluğunun temel özelliği anne babadan, evden veya tanıdık çevreden ayrılmanın başlattığı aşırı anksiyetedir. Bu bozuklukta çocuklar, kendileri için önemli yakınlarından uzaktayken kendilerine yaklaşan kişinin zarar vereceğinden, kötü şeyler olacağından korkarlar. Pek çoğu ana babasının hastalanacağı, kaza geçireceği endişesini yaşar. Kaçırılacakları, kaybolacakları ve ailelerini bulamayacakları korkusu yaygındır.

Ergenler anneden (ya da anne yerine konan kişiden) ayrılmayla ilgili kaygılarını doğrudan ortaya koyamazlar. Davranışlarında bu anksiyetenin etkisi vardır. Evden ayrıldıklarında, yalnız başlarına bir etkinliğe katıldıklarında sıkıntı duyarlar. Alışveriş yaparken, eğlenceye ya da sosyal ortamlara girerken yanlarında birilerini (genellikle anneyi) isterler.  

Bu çocuklarda ayrılma anksiyetesi, sıklıkla evden ayrılma, seyahate çıkma düşüncesiyle ortaya çıkar. Çocuk kampa, yeni bir okula hatta arkadaşının evine gitmeyi reddedebilir. Hırçınlık, yeme güçlüğü, huysuzlanma, anne babaya yapışma ya da onları sürekli izleme görülür. Yeni bir yere taşınma çocukta sıkıntı yaratır, yeni yaşama uyumları çok zor olur ve geriye dönme ile ilgili fantaziler kurarlar.  

Uyku sorunları sık görülür Uyku sorunları sık görülür. Uykuya dalana dek yanlarında birinin kalmasını isterler. Bu çocuklar sıklıkla ana-babanın yatağına giderler veya kapılarında uyurlar. Gece kabusları ve korkular anksiyetenin diğer bir gösterim şeklidir. Ek olarak karanlık korkuları, gerçek dışı kaygıları vardır. Bu çocuklar bazen kendilerine bakan gözler görebilirler. Bazen sevilmediklerinden yakınabilirler, kardeşlerinin kendilerinden daha fazla kayırıldığını veya ölmek istediklerini söyleyebilirler.  

Sıklıkla bulantı, kusma, mide ağrısı gibi gastrointestinal yakınmalar getirirler. Bedenlerinin değişik yerlerinde ağrılar, boğaz ağrısı ve grip benzeri belirtileri olabilir. Daha büyük çocuklarda çarpıntı, halsizlik, baygınlık gibi kardiyovasküler ve solunumla ilgili belirtiler vardır.  

Tedavi   Tedavide birden fazla yaklaşım (bireysel psikoterapi, ailenin bilgilendirilmesi ve aile tedavisi) önerilmektedir. Aile tedavisi destekleyici ve tutarlı sevgi gereksiniminin karşılanması ve yaşam değişikliklerine (hastalık, ameliyat, taşınma gibi) hazırlamanın önemi konusunda aileye yardımcı olma şeklindedir. Özgün bilişsel yöntemler ve gevşeme teknikleri çocuğa anksiyetesini kontrol etmede yardımcı olabilir

Ayrılma anksiyetesi bozukluğuna eşlik eden okul reddi, acil psikiyatrik bir durum olarak görülebilir. Çocuk, aile, okul ve arkadaş çevresini içine alan kapsamlı bir tedavi planı gerekir. Çocuk okula devam etmesi konusunda cesaretlendirilmeli, teşvik edilmelidir. Çocuğun katkıları övülmeli ve ödüllendirilmelidir. Fakat tüm gün okula dönmek bunaltıcı oluyorsa, çocuğun okulda kalma süresini giderek arttırılacak şekilde bir program yapılmalıdır.

Anksiyete yaratan nesneyle giderek artan ilişki davranışcı bir yöntem olup her tür ayrılma anksiyetesinde kullanılabilir. Destekleyici ve davranışsal yöntemlerin yeterli olmadığı durumlarda ilaç tedavisi eklenebilir. Çocuk ve ergenlerdeki anksiyete bozukluklarının tedavisinde en sık kullanılan ilaçlar; antihistaminikler, benzodiazepinler ve antidepresanlardır.

Antihistaminik ilaçlar çocuk ve ergenlerdeki duygusal ve davranış bozukluklarında oldukça sık kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar arasında difenhidramin, hidroksizin hidroklorid ve hidroksizin pamoate en sık kullanılanlardır. Altı yaşından küçük çocuklarda en fazla 5 mg/kg/gün kullanılabilir. Altı yaşından büyük çocuklarda ve gençlerde ise günde üç- dört kere verilir ve toplam doz günde 100 mg'dan fazla olmamalıdır.  

Benzodiazepinler çocuk ve ergenlerde oldukça sık kullanılan ilaçlardır. Beta blokörler anksiyetenin titreme, yüz kızarması, terleme, çarpıntı gibi somatik belirtilerini azaltır. Ancak duygusal belirtilere etki etmezler.  

Ayırıcı tanı Normal Okul reddine yol açan diğer nedenler Sosyal fobi Davranım boz., KGB Öğrenme boz. Yaygın anksiyete boz. Okul ile ilgili fiziksel/ lişkisel nedenler Depresyon Yaygın gelişimsel bozukluk şizofrenide de ayrılmayla ilgili anksiyete olur, fakat bu ayrılma anksiyetesi bozukluğundan çok içinde bulundukları bozukluğa bağlı bir durum olarak değerlendirilir.  

TİK BOZUKLUKLARI

Tikler birden ortaya çıkan, hızlı, yineleyici, ritmik olmayan, basmakalıp bir motor hareket ya da ses çıkarmadır. Karşı konulamaz bir deneyim olarak yaşanır ve değişik sürelerde baskılanabilir. Bütün tik çeşitleri stresle alevlenebilir ve oyalayıcı etkinlikler sırasında (örn. okuma ya da dikiş dikme) kaybolabilirler. Uyku sırasında belirgin olarak azalırlar.

Bu bölüm şu üç bozukluğu içermektedir. Tourette bozukluğu, Kronik motor ya da vokal tik bozukluğu Gelip geçici tik bozukluğudur.

TOURETTE BOZUKLUĞU Sıklıkla çocuklukta ya da gençlikte başlayan, değişik kas gruplarını tutan motor ya da sözel birden fazla tikle kendini gösteren bir hastalıktır . Bir yıldan daha uzun sürer. Bu hastaların yaklaşık yarısında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, % 40 kadarında da obsesif kompulsif bozukluk görülür.

Sıklık Tourette bozukluğu yaklaşık olarak her 10.000 kişiden 4-5'inde görülür. Bozukluk erkeklerde kızlara oranla daha fazladır.

Belirti ve bulgular En sık görülen göz kırpma, daha sıklıkla ise yüzü ya da bedenin diğer yanlarını içeren tikler olabilir. Başlangıç belirtileri dil çıkarmayı, diz çökmeyi, koklama, sekme, boğaz temizleme, kekeleme, sesler kelimeler çıkarma, koprolali ve sıçrama gibi tikleri içerebilir. Bazı olgular ise çoğul belirtilerle başlayabilir. Sıklıkla toplumsal sıkıntı, utanma, kendi kendini yargılama ve deprese duygudurum vardır.

Tourette bozukluğu iki yaşında başlayabilmekle birlikte genelde başlangıç yaşı çocukluk ya da erken ergenliktedir. Motor tiklerin ortalama başlangıç yaşı 7'dir. Hastalık genellikle yaşam boyu sürer.

Nedenleri Bozukluğun etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Genetik: Özellikle monozigot ikizlerde eş hastalanma % 53 olup, tüm diğer tik bozuklukları eklendiğinde bu oran % 75'in üzerine çıkmaktadır. Epigenetik ve çevresel etkenler: gonadal androjenler ve stres hormonları, oksijenizasyon, postnatal dönemdeki psikososyal stresler, yüksek ısılı ortamlarda bulunma, anabolik steroidler, kokain ve psikostimülanlar ve yineleyen streptokok enfeksiyonları risk etkenleri arasında sayılabilir.

Tourette bozukluğu ve obsesif kompulsif bozuklukta bazal ganglia ile ilgili kortikal ve talamik yapıların önemli yeri olduğu bildirilmektedir. Tik bozukluğu ve obsesif kompulsif bozuklukta dopamin hiperaktivitesi, endojen opiyatlarda ve adrenerjik etkinlikte artış bildirilmektedir. % 10 olguda beyin tomografisi ve MRI'de anormal bulgular olduğu bildirilmektedir.

Ayırıcı tanı Hareket bozuklukları (geç diskinezi gibi) Nörolojik bozukluklar (Huntington hastalığı, Wilson hastalığı, Sydenham koresi, inme, Lesch-Nyhan sendromu, multipl skleroz, postviral ansefalit ve kafa travması gibi) Kompulsiyonlar Epilepsi

Tedavi Başta aile ve okul olmak üzere çocuğun yakın çevresinin tikler hakkında eğitilmesi Tiklerin "inadına" davranışlar olmadığını öğrenmek, çocuklarının genetik geçişli bir nöropsikiyatrik hastalığın etkisiyle böyle davrandığını kabul etmek aileleri ve öğretmenleri rahatlatarak, beklentilerini olumlu yöne çeker.

Farmakolojik tedaviler Haloperidol: 0.5 mg/ gün gibi küçük dozlarda bile yanıt alınabilir. Yeni nesil antipsikotikler (risperidon vb.) Pimozid : tedaviye 1 mg/gün ile başlanır, dozu en çok 6-10 mg/gün olacak şekilde arttırılabilir. Noradrenalin salınımını azaltan ve a2 adrenerjik agonist olan klonidin: doz ortalama 0.15-0.30 mg/gün olacak şekilde ayarlanır.

KRONİK MOTOR YA DA VOKAL TİK BOZUKLUĞU Tourette bozukluğuna göre daha az şiddette ve işlevselliğin daha iyi olduğu bir bozukluk Süre 1 yıldan uzun Ya motor ya vokal tikler Tourette bozukluğu ile genetik olarak yakın olduğu düşünülmektedir. Tourette bozukluğundan 100-1000 kez daha sıktır. Okul çağında % 1-2 oranında görülür. Erkeklerde daha sıktır. Ayırıcı tanı ve tedavisi Tourette bozukluğu için belirtildiği gibidir.

GEÇİCİ TiK BOZUKLUKLARI Bir yıldan az sürer, ancak en az dört hafta ve hemen hergün tikler olmalıdır. Bozukluğun diğer özellikleri genel olarak Tourette bozukluğu ile aynıdır. Fakat belirtilerin ağırlığı ve işlevsellikteki bozulma Tourette bozukluğundan daha azdır. Okul çağında görülür. % 5-24 oranındadır. Genellikle ilaç tedavisi önerilmez, psikosoyal tedaviler yeterlidir.