M Arş. Gör. Dr. Esranur AKBULUT 18.10.2016.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Return Visits to the Emergency Department: The Patient Perspective Can Bilal AÜTF Acil Tıp AD.
Advertisements

Figen ŞENGÜL 1, Gülşah SEYDAOĞLU 2 Çukurova Üniversitesi, (1) Adana Sağlık Yüksek Okulu, (2)Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi AD Hemşirelik Eğitim Modellerinin.
BİYOÇEŞİTLİLİK NEDİR Biyoçeşitlilik, bir bölgedeki genlerin, türlerin, ekosistemlerin ve ekolojik olayların oluşturduğu bir bütündür. Başka bir deyişle.
2016 Dünya Sağlık Günü Diyabeti (şeker hastalığını) Yenelim! Dr Pavel Ursu Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi.
Bilimsel bilgi Diğer bilgi türlerinden farklı
Sağlık Gözetimi ve Çalışma Ortamı Gözetimi
OKUL ÇAĞI ÇOCUKLARINDA ASTIM RİSK FAKTÖRLERİ Dr.Mehmet Seyhan A Acta Pædiatrica , 1606–1610.
1 HASTA UYUMU UYUMU Yrd. Doç. Dr. Zeliha Cansever Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Konya.
AKRAN İLİŞKİLERİNDE SOSYAL STATÜ
Arş.Gör.İrfan DOĞAN.  Bugün otizm tedavisinde en önemli yaklaşım, özel eğitim ve davranış tedavileridir.  Tedavi planı kişiden kişiye değişmektedir,
KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) EPİDEMİYOLOJİSİ
SİGARA BIRAKMA VE PREDİYABET VE DİYABET İNSİDANSI: BİR KOHORT ÇALIŞMA Dr. Zehra ASLAN AYDOĞDU
ŞEKER(DİABETES MELLİTUS DM) HASTALARININ YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER Şeker ya da diyabet denilen hastalık genellikle kalıtsal ve.
Ultrasonography versus Computed Tomography for Suspected Nephrolithiasis Dr. Can Bilal'den bir makale sunumu.
SAĞLIK TURİZMİNDE ÖNEMLİ TIBBİ DESTİNASYONLAR 1. Sağlık Turizminde Öne Çıkan Destinasyonlar Global ölçekte değerlendirildiğinde son yılda bazı ülkelerin.
SAĞLIK TURİZMİ VE HEMŞİRELİK
Şiddet İçerikli Oyun Bağımlılığı ve Tanıma Belleği İlişkisi: Olay-İlişkili Beyin Potansiyeli Bulguları Can Soylu, Dicle Çapan, Nur İnci, M. Sevi Koç, Tuğçe.
XV. ULUSLARARASI SINIF ÖĞRETMENLİĞİ EĞİTİMİ SEMPOZYUMU
İnme Ecem Değirmencioğlu Özge Öge Kutal Mete Tekin.
Leyla İÇERLİ Araş. Gör. Dr. Aksaray Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü.
Anti-IgE Tedavisinin 1. Yıldaki Etkinliği:
Çocukluk Çağı Kanserleri Yrd. Doç. Dr. Tülay KUZLU AYYILDIZ
Zehra ASLAN AYDOĞDU KTÜ Aile Hekimliği AD
ÜSTÜN ZEKALI VE ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR
Ankara İli Trafik Kazası Vakalarının Karşılaştırması (2002 – 2003 Yılları) Altuğ Aysun,Ahmet Haki Türkdemir,Gökhan Girgin,Vecihi M.Kutlay,Giray Şahin.
Kız çocukları için ilköğretimde en yüksek okullulaşma
Vaka Kontrol Araştırma Tasarımı
Gebelikte Kullanılan Antibiyotikler Çocuklarda Otitis Media ve Ventilasyon Tüpü Riskini Arttırır Dr. Sencer Kaya KTÜ Aile Hekimliği AD 07/02/2017.
ANKARA İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ ACİL YARDIM VE KURTARMA HİZMETLERİ (112) AMBULANS EKİPLERİNDE ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELİNİN İŞ DOYUMLARININ VE ETKİLEYEN ETMENLERİN.
TÜRKİYE’DE ANNE ÖLÜMLERİNİN ANALİZİ
Bu nedenle kızlar çareyi, dikkatleri üzerlerine çekecek davranışlardan, soru sormaktan, tartışmalardan, karar verme süreçlerine katılımdan kaçınmakta bulurlar.
Obstrüktif uyku apne sendromu tanılı hastalarda; hematokrit değerleri, trombosit sayısı, ortalama trombosit hacmi ve hastalığın ağırlığı ile ilişkisi Zahide.
p=0,005 Odds Ratio (Kanser/Diğer) 9,456 (% 95 CI 2,795-31,991)
İkiz eşi anomalili gebelerde klinik yönetimimiz
Yüksek Dereceli Servikal İntraepitelyal Neoplazide Eksizyonel İşlem Sonrası Nüksün Öngörülmesi SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ , BURSA YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM.
Dr. Ege Ünalçın| Medexcon 2015
T- Testİ: ORTALAMALAR ARASI FARKLARIN TEST EDİLMESİ
İç Hastalıkları Klinik Stajı GİRİŞ DERSİ
Biyolojik Özellikleri, Yaşam Çizelgesi ve Zarar Oranı
Basit ve Kısmi Korelasyon Dr. Emine Cabı
MEDİKOSOSYAL MERKEZİ.
Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Erkan AKYÜREK
Trabzon Arş.Gör.Dr. Cuma Ali ZOBA.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KARDİYOLOJİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ
Parametrik Olmayan İstatistik
Proje Risk Yönetimi YRD. DOÇ. DR. KENAN GENÇOL.
ÖZELLİK FAKTÖR KURAMI.
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Biyoinformatik.
İK MAKALESİ.
KOÜ Hastanesİ’nde Akılcı İlaç Kullanımı Bİlİncİ
ŞEKER HASTALIĞI.
PARAMETRİK HİPOTEZ TESTLERİ
Dr. İLKER YAKIN & Dr. HASAN TINMAZ
Arş. Gör. Dr. Kevser Ayar KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI
Meriç ÇETİN Pamukkale Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü
Türkiye HBÖ Eylem Planı ( )
SAMSUN EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Erkeklere kıyasla kadınlarda statin tedavisinin kardiyovasküler hastalıkları önlenmedeki cinsiyet eşitsizliği devam etmektedir Araş. Gör. Dr. Hatice Çavuş.
ARŞ.GÖR DR .KEVSER AYAR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ABD
Tezin Olası Bölümleri.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Eşleştirme Programı World Wide Mating Service (WMS)
DR. ÖNDER YILMAZ
Nimet IŞIK Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İlköğretim Bölümü
MEDYA OKUR YAZARLIĞI EĞİTİMİ
Ergenlikte Psikososyal Sorunlar
Araş. Gör. Dr. Ayşegül ÖZSALİH YILMAZ KTÜ Aile Hekimliği AD
İnsan Kaynakları Yönetiminin
Sunum transkripti:

M Arş. Gör. Dr. Esranur AKBULUT 18.10.2016

GİRİŞ Kardiyovasküler hastalıklardan biri olan koroner kalp hastalığı, tüm dünyada büyük sayıda hastayı etkilemesiyle önde gelen kronik bir sağlık durumudur. Koroner kalp hastalığı, koroner arterleri daraltarak kalbin perfüzyonunu azaltan koroner arterlerdeki ateroskleroz ile karakterizedir.

Almanya’da koroner kalp hastalığı olan yaklaşık 6 milyon kişi var. Almanya’da 2003-2012 yıları arası koroner kalp hastalığı prevalansı Kadınlarda %7 Erkeklerde %10 Almanya’da 2014 yılındaki toplam ölüm sayısının %38.9’undan kardiyovasküler hastalıklar; Bunların da yaklaşık %20’sinden koroner kalp hastalığı sorumlu.

Kronik hastalığı olan bireylerde depresyon riskinin genel popülasyona göre 2-3 kat fazla oranda arttığı biliniyor. Depresyon, kronik hastalığı olanların sağlık durumunu önemli ölçüde kötüleştiriyor.

Çalışmalar koroner kalp hastalığı olanların %30’unda depresyon olduğunu göstermekte. Depresyon koroner kalp hastalığının seyrini, komplikasyonlarını ve yönetimini olumsuz etkiliyor, hastaların yaşam kalitesini azaltıyor, mortalitesini artırıyor.

Bu konu ile ilgili yayımlanmış çalışmalar daha çok hastanede yatan hastalar üzerinde veya az sayıda hasta baz alınarak yapılmış. Bu yüzden koroner kalp hastalığı olup ayaktan tedavi gören hastalarda depresyon riski ve prevalansı pek bilinmiyor.

Bu çalışmanın sonunda Almanya’da birinci basamak sağlık merkezlerinde tedavi gören koroner kalp hastalarında depresyon risk faktörleri ve prevalansı hakkında tahminler hedeflenmiş.

MATERYAL VE METOD Hastalık çözümleyici veritabanı (IMS HEALTH) reçeteler, tanılar, temel medikal ve demografik veriler pratisyen hekimlerin kullandığı bilgisayar sisteminden direkt veya formatlanarak derlenmiş. Veritabanı teşhisleri, tedavileri ve kaydedilmiş verilerin niteliğini teşhis ve reçeteler arasındaki bağlantı ile birlikte değerlendirilmiş.

Bu çalışma 2009 ile 2013 yılları arasındaki kayıt periyodu boyunca 1072 pratisyen hekim tarafından tedavi görmüş ve ön tanı olarak koroner kalp hastalığı tanısı almış, 40 - 90 yaş arası hastaları kapsamış. Koroner kalp hastalığı olup depresyon tanısı almış veya herhangi bir antidepresan reçete edilmiş hastalar hariç tutulmuş.

Depresyon tanısı olmayan ve herhangi bir antidepresan reçete edilmemiş 59992 koroner kalp hastası Koroner kalp hastalığı ve depresyon tanısı olmayan, antidepresan reçete edilmemiş 59992 kişilik kontrol grubu karşılaştırılmış. Yaş, cinsiyet ve geçmişteki depresyon tanısı kriterleri baz alınarak eşleştirme yapılmış.

Birinci basamak tanıları baz alınarak diyabetes mellitus, hipertansiyon, demans, inme, kalp yetmezliği, miyokard infarktüsü, kardiyak aritmiler, osteoporoz, kanser ve osteoartrit gibi kronik hastalıkların da artmış depresyon riskiyle ilişkili olabileceği belirlenmiş ve bunun karışıklığa neden olabileceği düşünülmüş.

Hastaların özellikleri, farklılıkları, örneklerin eşleştirilmeleri Wilcoxon ve McNemar testleri kullanılarak incelenmiş. Hastalarda depresyon riski gelişimini göstermek için Kaplan-Meier eğrileri kullanılmış. Koroner kalp hastalığı ve diğer kronik hastalıkların depresyon için risk faktörü olduğu Cox regresyon modeli ile gösterilmiş. İstatistik sonucu p<0.05 anlamlı kabul edilmiş.

BULGULAR Ortalama yaş 68 ve hastaların %55.9’u erkek Tüm kronik hastalıklar, koroner kalp hastalığı olan grupta kontrol grubundakilerden daha sık ortaya çıkmış.

Koroner kalp hastalarının %7. 7’sinde, kontrol grubunun ise %4 Koroner kalp hastalarının %7.7’sinde, kontrol grubunun ise %4.3’ünde bir yıl içinde depresyon gelişmiş (p<0.001). Takip eden 5 yıl içinde ise koroner kalp hastalarının %21.8’ine, kontrol grubunun ise %14.2’sine depresyon teşhisi konulmuş (p<0.001).

60 yaş altı ve 70 yaş üzeri hasta grubunda depresyon riskinin diğer yaş gruplarına kıyasla daha fazla olduğu, Ayrıca ek kronik hastalıkların depresyon riskini artırdığı, Erkeklerin kadınlara göre daha düşük riskli olduğu gösterilmiş.

TARTIŞMA Almanya’da birinci basamak hekimleri tarafından tedavi gören 119984 hastayla yapılmış bu retrospektif çalışma, koroner kalp hastalığının depresyon gelişme riskini artırdığını; ayrıca depresif periyotların ve ek kronik hastalıkların (demans, inme, kanser, osteoporoz, kalp yetmezliği, HT vs.) bu psikiyatrik bozukluk için risk faktörü olduğunu göstermiş.

İlginç bir şekilde depresyon ve koroner kalp hastalığı arasındaki bağlantının iki yönlü olduğu yani depresyonun da koroner kalp hastalığı gelişimi için risk faktörü olduğu gösterilmiş.

Birçok araştırmacı koroner kalp hastalığının ve depresyonun genetik mekanizmasının birbiriyle ilişki olduğunu ileri sürmekte. Örneğin lökosit telomerlerinin boyunun, depresyon bozuklukları ve koroner arter hastalıklarıyla ters ilişkili olduğu gösterilmiş.

Depresyon riskinin kadınlarda daha fazla olması Cinsiyet hormonları ve genetik farklılık, beyin yapısı, kadınların daha duygusal oluşu, medikal desteğe erkeklerden daha fazla istekli oluşları ile ilişkilendirilmiş.

60 yaş altı ve 70 yaş üzeri bireylerde depresyon riskinin fazla olması Genç bireylerde kronik hastalıklar daha az oranda geliştiği ve bu nedenle medikal takipleri yapılamadığı için depresyon gelişme riskinin fazla olabileceği; çok yaşlı hastalarda ise uyumlu olmadıkları ve medikal takipleri yetersiz olduğu için depresyon gelişme riskinin yüksek olmasına bağlanmış

SONUÇ Koroner kalp hastalığı olanlarda depresyon riskinin koroner kalp hastalığı olmayanlara göre fazla olduğunu, Ek kronik hastalıkların depresyon gelişme riskini artırdığını, <60 yaş ve >70 yaş bireylerde diğer yaş gruplarına göre depresyon gelişme riskinin fazla olduğunu, Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla depresyon gelişme riski olduğu gösterilmiştir.