RIYAZU’S SALIHIN (Imam Nevevi ) BÜNYAMİN YILDIZ Rotterdam Mevlana Camii Din Görevlisi
Sabır
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اصْبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ Ey iman edenler ! Sabredin, sabır yarışında (düşmanlarızı) geçin! Al-i İmran suresi 200
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ Sizi korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmekle elbette deneriz. Sabredenleri müjdele! Bakara 155
Bu ayette: korku, açlık, mal, can ve ürün kaybı gibi Müslümanların tabi tutulacağı imtihan çeşitleri gösteriliyor. Bütün bunlar karşısında sabırlı davranan ve Allaha karşı güvenini kaybetmeyen, teslimiyetini bozmayan mümin kazanacaktır.
قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ وَأَرْضُ اللَّهِ وَاسِعَةٌ إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُم بِغَيْرِ حِسَابٍ Sabredenlere, felaketlere karşı dişlerini sıkıp göğüs gerenlere, mükafatları hesapsız ödenecektir. Zümer 10
Ödülün hesapsız olması, sabrın ehemmiyetini göstermektedir Ödülün hesapsız olması, sabrın ehemmiyetini göstermektedir. Felaketler karşısında gösterilecek sabır, pek büyük bir meziyet olmasaydı, hesapsız mükafat vadedilmezdi.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ Ey iman edenler! Başımıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah’tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir. Bakara 153
Allahtan yardım sabr ve dua ile olmalıdır. Namaz, nasıl öteki ibadetlerin başı ise, sabır da bütün ahlaki davranışların başıdır. Bu sebeble Allahın yardımı ancak bu iki üstün halde istenilmelidir. Başarıya giden iki yol Sabır ve Namaz.
Ebu Said el-Hudri (ra) anlatıyor: “ Ensar (ra)'dan bazı kimseler, Resulullah (sav)'dan bir şeyler talep ettiler. Aleyhisselatu vesselam da istediklerini verdi. Sonra tekrar istediler, o yine istediklerini verdi. Sonra yine istediler, o istediklerini yine verdi. Yanında mevcut olan şey bitmişti, şöyle buyurdular:" “ Yanımda bir mal olsa, bunu sizden ayrı olarak (kendim için) biriktirecek değilim. Kim iffetli davranır (istemezse), ALLAH onu iffetli kılar. Kim istiğna gösterirse ALLAH da onu gani kılar. Kim sabırlı davranırsa ALLAH ona sabır verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır.” (Buhari, Zekat 50)
Hadisten Öğrendiklerimiz Sabır hayatın tümünü kapsayan hayırlı bir nimet ve en güzel vasıftır. Sabretmek için gayret edeni Allah muvaffak kılar. Maddi ihtiyaçlar karşısında sabır insana şerefli bir hayat yaşama imkanı verir. Asıl zenginlik gönül tokluğudur.
Rasûlullah (sav) buyuruyor: “Mü minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur” Müslim, Zühd, 64
Suheyb-i Rumi Hadisin ravisi Suheyb ibni Sinan. Çocuk yaşta önce Rumlara sonra da Araplara esir düştü. Mekkede ibni Cedanın müttefiği olarak bulunurken Ammar bin Yasir r.a.dan İslamiyeti öğrendi ve hemen müslüman oldu. İnancı uğruna işkenceye uğrayan ilk müslümanlardandı. Nesi var nesi yoksa, hepsini müşriklere vererek Medineye bin bir zahmetle hicret etti. Medinede hastalandı. Hz Peygamber Medineye teşrif edince Suheyb, durumunu ona arzetti.
Hz. Peygamber ona; İnsanlar arasında öyleleri var ki, Allah rızası uğrunda kendilerini satarlar.(bakara 207) ayetini okuduktan sonra Ebu Yahya sen bu alışverişte zarar etmiş değilsin buyurarak müjdeledi. Ok atmada çok iyi idi. Hz Peygamberin katıldığı bütün savaşlara katıldı. Hz. Ömerin süikasta uğradığı günlerde halifenin isteği üzerine yeni halife seçilinceye kadar üç gün süre ile Hz. Ömere vekaleten halifelik yaptı. Orta boylu, kırmızı tenli, çok cömert ve dilinde hafif kekemelik olan bir sahabe idi Suheyb-i Rumi 73 yaşında Medinede vefat etti Allah ondan razı olsun
Rasûlullah (sav) buyuruyor: “Sabır dediğin, felâketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır” (Buhârî, Cenâiz 32, 43)
Rasûlullah (sav) buyuruyor: "Allah buyuruyor ki, mümin kulumun samimi dostlarından birinin ruhunu aldığım zaman, üzülür. Fakat mükáfatını Allah'tan beklerse, onun için ancak Cennet vardır.“ (Buhari Rikak 6)
Hadisten öğrendiklerimiz İnsanın dostunu kaybetmesi en büyük musibetlerdendir. Büyük musibetlere sabretmenin zorluğu nisbetinde sonucu da büyüktür. Başa gelen bela ve musibetlerin ecrini Allahtan ummak müslümandan beklenen yegane tavırdır. İnsan yaptığı işten Allah katında ecir alabilmesi için iman şarttır. Kafir iyi bir davranışta bulunsa bile imanı olmadığı için alabileceği herhangi bir ödül söz konusu değildir.
İbnu Abbas (ra) bana "Sana cennet ehlinden bir kadın göstereyim mi İbnu Abbas (ra) bana "Sana cennet ehlinden bir kadın göstereyim mi?" dedi. Ben de; "Evet göster" dedim. "İşte" dedi, "şu siyah kadın var ya, o, Resulullah'a gelip: "Ben saralıyım, (nöbet gelince) üstümü başımı açıyorum, Allah'a benim için dua ediver (hastalıktan kurtulayım) dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana şifa vermesi için Allah'a dua edivereyim" dedi. Kadın: "Öyleyse sabredeceğim, ancak üstümü başımı açmamam için dua ediver" dedi. Resulullah da ona öyle dua etti.“ Müslim, Birr 54
Hadisten öğrendiklerimiz Dünyada belaya sabır, ahirette insana cenneti kazandırır. Gücü yeten için azimete sarılmak, ruhsat ile amel etmekten daha üstündür.
Abdullah İbni Mesud İlk müslümanlardan ve ashabı kiramın ilim ve fazilet bakımından önde gelenlerindendir. Künyesi ebu Abdurrahmandır. Müslüman olduğu günden itibaren hz Peygamberin yanından ayrılmamış ve ona hizmetten zevk almıştır. Zayıf, nahif bir kişi idi. Tatlı bir sesi, sevimli Bir yüzü vardı. Müslüman olduğunda müslümanların adedi çok azdı. Açıktan Kuran okuyamaz ve Kabede namaz kılamazlardı. Abdullah bu duruma bir son vermek istedi. Bazı müslümanların karşı çıkmasına aldırış etmeden, müşriklerin ileri gelenlerinin Kabe çevresinde toplu halde bulundukları bir sırada yüksek sesle Kuran okumaya başladı. Görmek ve duymak istemedikleri bu hal karşısında müşrikler Abdullah b Mesud cezalandırmak istediler ve onu İslamdan dönemeye zorladılar.
Ancak o direndi. Kureyş müşrikleri ilk darbeyi bir anlamda Abdullah ibn Mesuddan yediler. Ancak ona da Mekkede rahat vermediler. O Medineye hicret edip Muaz ibn Cebelin yanına sığındı. Hz. Peygamberin hicretinden sonra, Medinede yerleşti ve hz. Peygamberin maiyetinden hiç ayrılmadı. Bütün harblere katıldı. Hz. Peygamber onun Kuran okuyuşunu dinlemekten zevk alırdı. Tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerinde engin bilgisi sonrakilere hocalık etmiştir. 60 yaşında Medinede vefat etti. Allah ondan razı olsun
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi Allah, onun hatâlarını bağışlamaya vesîle kılar.”
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Başına bir musibet geldi diye hiç biriniz ölümü temenni etmesin. Mutlaka böyle bir şey temenni etmek zorunda kalırsa: ‘Allahım, benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat, hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür’ desin.”
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Güçlü kimse insanları güreşte yenen kimse değil, öfkelendiği zaman kendine hâkim olan kimsedir.”
Hadisten öğrendiklerimiz Nefisle mücadele ve ona hakim olmak, düşmanla çihad etmekten daha zordur. Ferdi ve sosyal zararını düşünerek öfkelenmemeye çalışmak gerekir
Resulullah (sav) buyurdular ki: “ Bir kimse diğer bir kimseyi fıskla veya küfürle itham etmesin. Aksi takdirde, itham edilen arkadaşında bunlar yoksa, kelime kendine dönderilir." (Buhari, Edeb 44)
Resulullah (sav) buyurdular ki: “Gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir.“ (Ebu Davud, Edeb 3)
Hadisten öğrendiklerimiz Kızgınlığı yenmek Allah memnun eder. Sabrın en değerlisi gücü yeterken kızgınlığını bir tarafa bırakıp insanları affedebilmektir. Sabrın sonu selamettir.
Resulullah (sav) buyurdular ki: - “Hiç şüphesiz, benden sonra, adam kayırmalar ve yadırgayacağınız bazı işler olacaktır” buyurdu. Ashabı Kiram Ey Allahın Rasulü! O zaman nasıl davranmamızı tavsiye edersiniz dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: - “Siz üzerinize düşen görevleri yapar, kendi hakkınızı ise Allahtan beklersiniz” buyurdu (Buhari Fiten 2)
Hadisten öğrendiklerimiz Mevki ve makamın çekiciliğne karşı sabretmek, sabrın önemli bir boyutudur. İşler ehli olmayanların eline geçip birtakım yanlışlıklar yapıldığı zaman, doğruda sabır göstermek gerekir.
SORULARINIZ