BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER II

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ŞİRKETLERE İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR, ŞİRKET KAVRAMININ UNSURLARI, ŞİRKETLEŞMENİN AMAÇLARI 11.DERS.
Advertisements

KİRA SÖZLEŞMESİ VE TAHLİYE DAVALARI EYÜP SARICALAR YARGITAY 6.HUKUK DAİRESİ ÜYESİ.
İHTİYATİ HACİZ (İİK m.257 vd.)
GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU (TCK 257. MADDE).
KONUT SATIŞ SÖZLEŞMESİ. Tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya.
Serbest muhasebeci mali müşavir sigortası. Serbest muhasebeci mali müşavir sorumluluk sigortası Bu sigorta ile Sigortacı, Sigortalının vermekte olduğu.
Avukatlık sözleşmesi. Sözleşmenin tarafları Bu sözleşmenin tarafları; baro levhasına kayıtlı ve işten yasaklanmamış avukat ile ondan hukuksal yardım talep.
KIYMETLİ EVRAK HUKUKU Doç. Dr. Mustafa ÇEKER
ŞİRKETLER HUKUKU Genel Olarak Şirketlerin Sınıflandırılması ve Temel Özellikleri Ar. Gör. Nevfel AKKAŞOĞLU.
Borçlar Hukuku Genel Hükümler
BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER II
Borçlar Hukuku Genel Hükümler
YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERE İLİŞKİN ULUSLARARASI YASAL DÜZENLEMELER
BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER II
Borçlar Hukuku 9.hafta.
BÖLÜM 4: SİGORTA GEREKSİNİMİ VE TEMEL PRENSİPLER
IP Licensing – Concept, Do’s and Don’ts
Borçlar Hukuku W-11-.
Borçlar Hukuku 10.hafta.
ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI
HAFTA 4: TAZMİNAT İLKESİ
BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER II
Öğr.gör.İdil yıldırım arı
ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ – KIYMETLİ EVRAK HUKUKU DERS NOTLARI Bu notlar her hafta işlenecek ders planını detaylı olarak göstermesi için hazırlanmış.
SORUMLULUK SİGORTALARI CAN SİGORTALARI
EVLİLİĞİN GENEL HÜKÜMLERİ
Borçlar Hukuku 9.hafta.
CEZA HUKUKUNA HAKİM OLAN TEMEL İLKELER
Tarım Hukuku 1.
BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER I
FORFAITING Dr. ÇAĞATAY Orçun.
SİGORTANIN TARAFLARI Sigortada dört taraf bulunmaktadır. Bunlar;
LAW 201 INTRODUCTION TO LAW
12.DERS SERMAYE AZALTIM İŞLEMLERİ VE MUHASEBELEŞTİRİLMESİ
İDARİ YARGIDA DAVA TÜRLERİ
Sözleşme Sözleşme Türleri
YOKLUK VE BUTLAN HUKUKİ İŞLEMLERDE HÜKÜMSÜZLÜK
KİŞİLER HUKUKU Kişiler hukukuna hakim olan temel ilkeler şunlardır:
KAYSERİ İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BİRİMİ
Toplu Görüşmeye Çağrı ve Toplu Görüşme
12 Ticari Alacaklar 12 Ticari Alacaklar 22 Ticari Alacaklar
Hukuki işlem.
VEYA DAVA SAFHASINDA BULUNAN ALACAKLARLA İLGİLİ DÜZENLEMELER
İDARİ DAVALARDA TEBLİGAT
Başlangıç Hükümleri- 6. Hafta
EVLİLİĞİN SONA ERMESİ I. EŞLERDEN BİRİNİN ÖLÜMÜ: Eşlerden birinin ölmesiyle herhangi bir işleme gerek kalmaksızın evlilik kendiliğinden sona erer. II.
HUKUKUN DALLARI Doç. Dr. Mustafa ÇEKER.
DAVA İŞLEMLERİ 02 – 05 MAYIS 2017.
Başlangıç Hükümleri- 2. Hafta
Sporun Çeşitli Hukuk Dallarıyla İlişkileri
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
ALACAKLININ TEMERRÜDÜ Alacaklının ifaya katılmadan borçlu tarafından kendisine sunulan edime haklı gerekçesi olmadan kabulden kaçınmasıdır. Borcun konusu.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Ceza Hukukunun Temel İlkeleri
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Sebeplerin Yarışması ve Müteselsil Sorumluluk
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
MÖHUK m.47 (Yetki Anlaşması)
Aile Hukuku-19. Hafta.
MODÜL 5.1 arabuluculuk AŞAMALARININ GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
BORÇ.
HAZİRAN – ARALIK ÇALIŞMA RAPORU
Başlangıç Hükümleri- 7. Hafta
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
BORCU SONA ERDİREN SEBEPLER
Sunum transkripti:

BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER II -10-

MÜTESELSİL BORÇLULUK Borç ilişkilerinde normal durum, bir alacaklının karşısında bir borçlunun bulunmasıdır. Borçların doğumuna, hükümlerine ve sona ermesine ilişkin kanun maddelerinde ve bunlara ilişkin açıklamalarda genellikle bu normal durum esas alınmıştır. Fakat bazen bir alacaklının karşısında birden fazla borçlu bulunabilir. İşte böyle durumlarda, eğer alacaklı borcun tümünün ifasını dilediği borçludan isteyebiliyorsa, müteselsil borçluluğun varlığından söz edilir. Örn: B1, B2 ve B3, A’ya karşı on bin TL ödemek hususunda müteselsil borçlu ise; A on bin TL’nin tümünün ödenmesini dilerse bu borçlulardan sadece birinden veya hepsinden isteyebilir. Kendisine talep yöneltilen borçlu buna itiraz edemez. Borçlulardan biri borcu ödeyince, borç hepsi için sona erer.

TBK md. 162-168 arasında düzenlenmiştir. Müteselsil borçluluk, bir irade açıklaması veya kanun hükmü dolayısıyla, bölünebilir bir edimin birden çok borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü bulunduğu, alacaklının ise tamamını ancak bir defa elde etmek üzere edimi borçlulardan dilediği birinden istemeye yetkili olduğu ve borçlulardan birinin ifası ile diğerlerinin bu oranda alacaklıya karşı borçtan kurtulacakları, birlikte borçluluk halidir.

BENZER DURUMLARDAN FARKI 1) müteselsil borç ilişkisinde borçlulardan herhangi birinin borcu diğerine göre feri nitelikle olmadığı için müteselsil borç kefalet sözleşmesinden doğan borçtan ayrılır. 2) aynı hukuki ilişkiden birden fazla kişi borç altına girmiş olsa da, eğer bunların her biri alacaklıya karşı borcun sadece bir kısmından sorumlu ise, gene ortada müteselsil borçluluk yoktur. 3) alacaklının aynı edimi birden fazla borçludan talep edebileceği ve bunlardan birinin ifada bulunmasının diğerinin borcunu sona erdirmediği durumlara yığışmalı (kümülatif) borç ilişki denir. 4) elbirliği halinde borç ilişkisinde

ÖZELLİKLERİ Alacaklının dilediği borçluya başvurabilmesi Müteselsil borç ilişkisinde alacaklı borçlulardan dilediğine başvurabilir. Dilerse birden fazla borçluyu ya da tümünü takip edebilir. Alacaklı, bu imkana, borç ifayla veya başka bir yolla sona erinceye kadar sahiptir. Alacaklının ifa için dilediği borçluya başvurabilmesi, borcun bütün borçlular bakımından muaccel hale gelmiş olmasına bağlıdır.

Borçluların borcun tamamından sorumlu olması Borçlulardan her biri edimin tamamından sorumlu yani borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür. TBK md.162 Müteselsil borçlulardan her biri edimin tamamını ifa ile yükümlü bulunduğu için, alacaklı edimin tamamının ifasını borçlulardan herhangi birinden talep ettiği takdirde bu borçlu edimin tamamından değil sadece kendisine düşen kısmından sorumlu olduğunu ileri sürerek borcun tamamını ifadan kaçınamaz.

Her türlü borç ilişkisinde söz konusu olabilir Müteselsil borçluluk her tür borç ilişkisinde karşımıza çıkabilir. Sözleşmeden doğan borçlarda da her türlü sözleşmenin müteselsil borçluluk doğuracak şekilde yapılması mümkündür.

Müteselsil Borç İlişkisinin Kaynakları TBK md.162 Müteselsil sorumluluk hukuki işlemden veya kanundan doğabilir. Hukuki işlemden doğan müteselsil borçluluk Bu halde müteselsil borçluluk, borçluların alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olmayı yüklenmelerinden doğar. Bu yüklenimin mutlaka açık şekilde belirtilmesi gerekli değildir. Yorum yoluyla ya da hal ve şartlardan anlaşılıyorsa müteselsil borç ilişkisinin varlığı kabul edilir. Müteselsil borçluluğun doğabilmesi için borçluların bu husustaki açıklamalarını hep birlikte ve aynı anda açıklamaları da şart değildir. Ortak bir sözleşmeyle doğabileceği gibi, sonradan bir borca katılmak suretiyle de gerçekleşebilir. TBK m. 201 Borca katılma sözleşmesinin mutlaka alacaklıyla yapılması gerekir. Üçüncü kişinin sadece alacaklıyla anlaşması onu alacaklıya karşı borç altına sokmaz.

Bir borcun birden çok borçlusunun bulunduğu her durumda müteselsil borçluluk kendiliğinden doğmuş olmaz; böyle bir durumda kural her borçlunun borcun kendi payına düşen kısmından sorumlu olmasıdır. Çünkü TBK bu konuda teselsül karinesine yer vermemiştir. Teselsül karinesi TTK md.7 hükmünde yer almaktadır. Buna göre ticari işlerde birden çok borçlu müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin irade açıklamasında bulunmadıkları halde, müteselsil borçluluk kendiliğinden doğacaktır.

Kanundan doğan müteselsil borçluluk Doğrudan doğruya bir kanun hükmü dolayısıyla ortaya çıkan müteselsil borçluluğa denir. MK., TBK., TTK. ve TKHK’da müteselsil borçluluğa ilişkin çeşitli hükümler bulunmaktadır.

MÜTESELSİL BORÇ İLİŞKİSİNİN HÜKÜMLERİ ALACAKLI İLE BORÇLULAR ARASINDAKİ İLİŞKİ TBK md. 163-166 Dış ilişki de denilmektedir. Alacaklının borçlulara karşı sahip olduğu haklar md.163 hükmünden çıkartılabilir. Sözü geçen madde hükmüne göre alacaklı, edimin tamamını veya bir kısmını borçlulardan dilediği birinden isteyebilir. Edimin tamamının ifası kendisinden borçlunun, alacaklının niçin diğer borçlulara başvurmadığını sorma yetkisi yoktur. Alacaklı, ifayı borçlulardan birinden isteyebileceği gibi, ifa için bütün borçluları da dava edebilir. Hatta alacaklının borçlulardan birine karşı açmış olduğu davayı kaybetmiş olması diğerlerine karşı dava açmasına engel olmaz. Sorumluluk borcun tamamen ödenmesine kadar devam eder.

Alacaklının yükümlülükleri Alacaklı, müteselsil borçlulardan birinin durumunu diğerlerinin zararına olarak iyileştiremez. Örn: bir borçlunun borcun teminatı olarak vermiş olduğu bir rehni kendisine geri veremez. Geri verdiği takdirde, diğer borçluların rücu haklarını tehlikeye sokmuş olacağından bu fiilin sonuçlarına şahsen katlanacaktır.

Borçluların alacaklıya karşı ileri sürebilecekleri def’i ve itirazlar İki türlü def’i öngörülmüştür. Bunlardan ilki bütün borçluların ileri sürebilecekleri, hatta ileri sürmekle yükümlü (TBK. md.164) bulundukları ortak def’ilerdir. Borcun sebebinden veya konusundan doğan def’ilerdir. Örn: Borcun bütün borçlular için henüz muaccel olmadığı veya borcun bütün borçlular bakımından zamanaşımına uğramış bulunduğu def’i, müteselsil borçluluğun birlikte kabul edildiği sözleşmenin geçersizlik sebeplerine dayanan savunmalar. TBK M. 164/2- kanun ortak savunmaları sadece her borçlunun yararlanabileceği bir imkan olarak değil, aynı zamanda her borçlunun alacaklıya karşı yapmaya mecbur olduğu bir yüküm olarak düzenlemiştir.

Bütün borçluların değil sadece ilgili borçlunun ileri sürebileceği def’ilere şahsi def’iler denir. Bunlar müteselsil borçlulardan herhangi birinin alacaklı ile olan kişisel ilişkisinden çıkarlar. Örn: Alacaklının takibine uğrayan borçlunun ehliyetsizliği, iradesinin sakatlanmış olması ve kendisi için ayrı bir vade belirlenmişse borcun henüz muaccel olmadığı gibi.

BORCUN SONA ERMESİ TBK m. 166/1 TBK m. 166/2 Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı borcu ifa ederek veya takas beyanında bulunarak borcu kısmen veya tamamen sona erdirirse, diğer borçlular da borcun sona eren kısmı için alacaklıya karşı borçtan kurtulurlar. TBK m. 166/2 Müteselsil borçlulardan biri ifa ya da takas dışında bir sebeple borçtan kurtulmuşsa, diğer borçluların bundan ne şekilde etkileneceği her bir sona erme sebebine göre belirlenecektir.

Borcun ifası hiçbir borçlunun kusuru olmadan imkansızlaşmışsa,borç hepsi için sona erer. Alacaklının temerrüdü üzerine bir borçlunun sözleşmeden dönmesi üzerine sözleşme baştan itibaren hükümsüzleşeceğinden bütün borçlular borçtan kurtulur. TBK m. 166/3 Alacaklı sadece borçlulardan biriyle ibra sözleşmesi yaparsa, ibra ettiği borçlunun iç ilişkideki payı kadar diğer borçlulara karşı da alacak hakkını kaybedeceği hükme bağlanmıştır.

BİR BORÇLUNUN ALACAKLIYA KARŞI DAVRANIŞININ DİĞER BORÇLULARIN DURUMUNU AĞIRLAŞTIRAMAMASI TBK m. 165 Bu kuralın ilk sonucu, ortak bir savunmayı yapmayan borçluların bu yüzden alacaklı tarafından aleyhlerine açılan davayı kaybetmeleri ve alacaklıya ödeme yapma zorunda kalmalarının diğer borçluları etkilememesidir. Bazı borçlular alacaklıyla anlaşmak suretiyle borcun miktarını arttırır, vadeyi öne alır, ceza koşulu kabul eder, faiz gibi bazı ek edimler üstlenir veya başka bazı yükümlülükler getirerek durumlarını ağırlaştırırlarsa bunları tümü sadece kendileri bakımından sonuç doğurur. Bir borçlunun borcu ihlal etmesi üzerine doğacak sorumluluğu da diğer borçluları etkilemez.

ALACAKLININ DİĞERLERİNİN ZARARINA OLARAK BAZI BORÇLULARIN DURUMUNU İYİLEŞTİRMEME YÜKÜMÜ TBK m. 168/2 Bu hüküm hiçbir zaman alacaklının sadece bazı borçlularla anlaşarak durumlarını iyileştirmesini kapsamaz. Esasen dilediği borçlulara hiç başvurmayıp dilediği borçluları borcun tamamı için takip edebilecek alacaklının süre tanıma vb yollarla bazı borçlulara avantaj tanıması mümkündür. Şu halde bu kapsama, alacaklının sadece bir borçlu hakkında verilmiş rehin veya kefalet gibi teminatları iade etmesi sonucu, ödeme yapan diğer borçluların bu borçluya payı oranına rücu ederken halefiyet hükümlerine göre bu teminatlara başvurma imkanını kaldırması şeklinde rastlanacaktır.

BORÇLULARIN KENDİ ARALARINDAKİ İLİŞKİ TBK md.167-168 İç ilişki de denilmektedir. Borcu ifa ederek alacaklıyı tatmin etmiş olan bir borçlu kendisine düşen paydan fazla bir ifada bulunduğu takdirde, bu fazlalık oranında diğer borçlulara başvurabilecektir ki, buna o borçlunun rücu hakkı denir. TBK kendi payından fazla ifada bulunan borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek için müteselsil borçlulukta halefiyete de yer vermiştir.

BORÇLULARIN BİRBİRİNE RÜCU HAKKI Borçlulardan her biri edimin tamamını ifa etmekle yükümlüdür. Bu bölünmezlik sadece dış ilişkide söz konusudur. TBK m. 167/1 Her bir borçlu borcun sadece belirli bir miktarından sorumlu olacağını iç ilişkide kendi aralarına anlaşarak belirlemiş olabilir. Borçlular kendi aralarında böyle bir anlaşma yapmamış iseler, kanun her borçlunun eşit paydan sorumlu olacağını kabul etmektedir. Rücu hakkını kullanan borçlunun diğer borçlulardan isteyeceği miktar alacaklıya yaptığı ifada kendi payını aşan miktardır. Müteselsil borçluluk sadece alacaklıya karşıdır. İç ilişkide payından fazla ödeme yapan borçlu diğer borçlulara müteselsil olarak rücu edemez. Diğer borçluların her birinden ona düşen payı isteyebilir. Haksız fiiller bakımından özel hüküm: TBK m. 62 Kendi payından fazla ifada bulunmuş olan borçlu alacaklıya karşı ortak def’i ve itirazları ileri sürmemiş ise RÜCU HAKKINI KAYBEDER.

TBK m. 167 Müteselsil borçluluk sadece alacaklıya karşıdır, iç ilişkideki payından daha fazla ödeme yapan borçlu, diğer borçlulara müteselsil olarak rücu edemez. Bir borçlunun aciz haline düşmesi yüzünden ödeyemediği miktara bizzat rücu etmek isteyen borçlu da katlanmak zorundadır.

ALACAKLIYA HALEF OLMA TBK md.168 Alacaklıya ait hakların, borcu ifa etmiş olan borçluya sahip olduğu rücu hakkı oranında geçmesidir. Halefiyet ifada bulunmuş olan borçlunun rücu hakkının güvenceye bağlanmasına hizmet eder. Mevcut teminatların, kendi payından fazla ödemede bulunmuş olan borçluya geçmesini sağlar. Alacaklı kendisine gösterilmiş olan teminatları ve hakkın ispatına yarayacak belgeleri borçluya devretmek zorundadır.

MÜTESELSİL ALACAKLILIK Alacaklıların birden fazla olduğu borç ilişkilerinde, eğer alacaklıların tek başına borçludan bütün borcun ifasını isteyebiliyorsa ve borçlu karşısındaki alacaklılardan birine ifada bulunmak suretiyle diğerlerine karşı da borçtan kurtuluyorsa, alacaklılar arasında teselsülden söz edilir. TBK m. 169

ALACAKLILAR ARASINDA TESELSÜLÜN KAYNAKLARI 1) Alacaklılar arasında teselsülün bir kaynağı, alacak hakkını kazanacak kişiler ile borcu yüklenecek kişinin bu hususta sözleşme yapmalarıdır. 2) tek taraflı işlemden de alacaklılar arasında teselsül doğabilir. Bir kişi ölüme bağlı tasarrufuyla vasiyette bulunduğu kişilerin her birinin tek başına vasiyet ettiği miktarın tümünü isteyebileceğini belirtmiş olabilir. 3) Alacaklılar arasında teselsül kanun hükmüne de dayanabilir. Ör: TBK m. 322/3

ALACAKLILAR ARASINDA TESELSÜLÜN HÜKÜMLERİ A) alacaklılardan her biri tek başına borçludan ifayı isteyebileceği gibi, borçlunun bu talep üzerine veya kendiliğinden arz ettiği ifayı kabul ederek borcu sona da erdirebilir. B) bir alacaklı borçluyla anlaşarak alacak hakkının şartlarını değiştirebilir. Fakat bu sadece kendisi için hüküm doğurur; diğer alacaklıları etkilemez. Bir alacaklı için ifa yerinin ve zamanının değiştirilmesi, borçluyu ibra etmesi böyledir. C) Bir alacaklı lehine tesis edilen rehin veya kefalete sadece o alacaklı başvurabilir. D) bir alacaklının alacaklı temerrüdüne düşmesi üzerine diğerleri de alacaklı temerrüdüne düşmüş olmaz. E) 169/4-5 iç ilişki düzenlenmiş.

BORÇLUNUN DURUMU Borçlunun alacaklılardan birine ifada bulunmakla borcundan kurtulabilmesi, borcun tümünü ifa etmesine bağlıdır. Borçlu ifa dışında bir yolla da borcundan kurtulabilir. Takas ve tevdi ifa gibi sonuç doğurur. 169/3 Şahsına ve edilme ilişkin hükümsüzlüğü borçlu bütün alacaklılara karşı ileri sürebilir. Borçlu, sözleşme kurulurken ehliyetsiz olduğunu, sakat bir irade beyanı ile borç altına girdiğini, borcun baştaki objektif imkansızlığını her alacaklıya karşı ileri sürebilir.

KOŞULA BAĞLI BORÇLAR TBK md.170-176 Koşul, bir hukuki işlemin hükümlerinin doğabilmesinin veya doğmuş olan hükümlerinin sona ermesinin bağlandığı, gerçekleşmesi şüpheli ve müstakbel bir olaydır. Bir hukuki işlemin hüküm ifade etmesi veya hükümden düşmesi, taraf iradeleriyle ileride gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belirsiz bir olguya bağlanmışsa, koşula bağlı işlemden söz edilir. 171. maddede koşula bağlı sözleşmeden bahsedilmekte ise de tek taraflı hukuki işlemlerin de şarta bağlanması mümkündür. İşlemin hüküm ifade etmesi veya bir borcun doğumu koşula bağlanmışsa geciktirici koşuldan, işlemin hükmünün veya bir borcun sona ermesi bir koşula bağlanmışsa bozucu koşuldan söz edilir.

TÜRLERİ Olumlu koşul-Olumsuz koşul Olumlu koşul, şüpheli olayın gerçekleşmesi biçiminde konulmuş olan şarttır. Örn: fakülteyi bitirirsen…, doktoranı tamamlarsan… Olumsuz koşul, şüpheli olayın gerçekleşmemesi yani şimdi durumun devam etmesi biçiminde konulmuş olan şarttır. Örn: fakültedeki görevinden ayrılmazsan…

Rastlantısal koşul- İradi koşul- Karma koşul Rastlantısal koşul,gerçekleştirilmesi tarafların veya onlardan birinin elinde olmayan, tamamen tesadüfe veya üçüncü kişinin iradesine bağlı olan şarttır. Örn: deprem olursa, bir hafta içinde yağmur yağarsa.. İradi koşul, gerçekleşmesi taraflardan birinin iradesine bağlı olan koşuldur. Örn: doktora yapmak üzere İstanbul’a gidersem…, borçlunun belli bir tarihe kadar ödeme yapması halinde…, TBK m. 250 Karma koşul, gerçekleşmesi hem taraflardan birinin hem de belli bir üçüncü kişinin iradesine bağlı olan şarttır. Örn: işlem tarafının evlenmesinin veya bankadan kredi almasının koşul olarak kararlaştırılması

Geciktirici koşul- Bozucu koşul Geciktirici koşul, hukuki işlemin istenilen hukuki sonuçları doğurabilmesinin gelecekteki şüpheli bir olayın gerçekleşmesine bağlanmış olduğu koşuldur. TBK md.170 hükmünde düzenlenmiştir. Bozucu koşul, hukuki sonuçlarını doğurmuş olan bir hukuki işlemin ortadan kalkmasının gelecekteki şüpheli bir olayın gerçekleşmesine bağlanmış olduğu şarttır. 173. maddede düzenlenmiştir.Örn: bağışlayana geri dönme şartıyla bağışlamada, bağışlanan tarafın bağışlayandan önce ölmesi üzerine, bağışlama sözleşmesi kendiliğinden sona erer ve bağışlanan şey bağışlayanın malvarlığına geri döner.

Kira sözleşmesi kiracının İstanbul’a tayini çıkması şartıyla yapılacaktır? Kira sözleşmesi kiracının sonradan başka bir şehre tayini çıktığı takdirde sona erecektir? Hukuki işlemin bağlanmış olduğu gelecekteki şüpheli olayın geciktirici koşul mu, bozucu koşul mu olduğu konusunda duraksama doğarsa sonuca yorum yolu ile ulaşmak gerekir. Kural olarak hukuki işlemin geciktirici şarta bağlandığı kabul edilmiştir. Zira, geciktirici koşulda koşul gerçekleşinceye kadar borç hüküm ifade etmediği için bu yorum borçlu lehinedir.

KOŞULA BAĞLANABİLEN VE BAĞLANAMAYAN İŞLEMLER Kural: bütün hukuki işlemler koşula bağlı olarak yapılabilir. İstisnalar: Kişilik hukukuna ve aile hukukuna ilişkin bazı işlemler Mirasın reddinin ve kabulün koşula bağlanması mümkün değildir. Bazı tasarruf işlemleri koşula bağlı olarak yapılamaz. Örn: Tapu Sicili Tüzüğü m. 11 tapuya tescil talebi bir koşula bağlanamaz. Yenilik doğuran hakların kullanılmasında irade beyanının hüküm ifade etmesi kural olarak koşula bağlanamaz. Bir hukuki işlemin irade beyanı sebebiyle iptal hakkının, sözleşmeden dönme ve fesih haklarının koşula bağlı olarak kullanılmaları mümkün görünmemektedir. TBK m. 176- geçerli olmayan koşullar

HÜKÜMLERİ Koşula bağlanmış hukuki işlemin geçerli olabilmesi için o hukuki işlemin hukuki sonucunun taraf iradesiyle bir olaya bağlanmış olması gerekir. Koşul imkansız ve hukuka, ahlaka aykırı olamaz. Bu şekilde bir koşul öngörülmüşse hüküm ifade etmez. Şartın hükümlerini şartın gerçekleşmesinden önceki ve şartın gerçekleşmesinden sonraki aşama olarak ayırmak gerekir.

Şartın gerçekleşmesinden önceki aşama Geciktirici koşul ise, taraflar bekleme durumundadır. TBK m. 170/2 Geciktirici koşulun bu sonucu, koşula bağlı olarak yapılan hukuki işlemin koşul gerçekleşinceye kadar hiçbir hukuki etkisi olmayacağı anlamına gelmez. Sözleşme yapılmıştır ve sözleşmenin tarafları bağlılıktan tek taraflı bir irade beyanıyla kurtulamazlar. Bu aşamada alacaklı alacağını isteyemez, takas da edemez. Fakat koşula bağlı alacak başkasına devredilebilir ve alacaklının ölümü halinde mirasçılarına geçer. Rehin ve kefaletle güvence altına alınabilir. Haciz ve iflas yoluyla takip edilebilir.

Borçlu şart gerçekleşinceye kadar edimin gereği gibi ifasını önleyecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. TBK m.171 171/3- örnek olarak A’nın bir alacak hakkını geciktirici koşula bağlı olarak devrettiği B, daha sonra A’nın bu alacağı ü’ye devrettiğini öğrense de koşul gerçekleşmedikçe ikinci devrin geçersizliğini ileri süremez. Fakat koşul gerçekleştikten sonra B, Ü’ye yapılan tasarrufun 171/3 uyarınca geçersiz olduğunu ileri sürebilir. Alacaklı, hakkı tehlikeye düştüğü takdirde gerekli önlemlerin alınmasını isteyebilir. Örneğin, alacağın tehlikeye düştüğünü ispat ederek ihtiyati haciz isteyebilir. TBK m. 174- 175 Örneğin bir sporcuya yarışmada birincilik kazanması şartıyla bağışlama taahhüdünde bulunan kişi bu bağıştan kurtulmak için bizzat hileli bir davranışla o sporcunun birinci gelmesine engel olmuşsa

Bozucu koşul ise, hukuki işlemin hükümleri yapıldığı andan itibaren doğar. Bozucu koşula bağlı hukuki işlem, şartın gerçekleşmesinden önceki aşamada şarta bağlı olmayan bir hukuki işlemin doğurduğu bütün hukuki sonuçları doğurur. Bozucu koşula bağlı bir işlem yapıldığı anda borç doğuracak ve muaccel olacak, alacaklı tarafından borcun ifası istenebilecek hatta borçlu ifaya zorlanabilecek; bu borç hakkında zamanaşımı da işlemeye başlayacaktır. Bozucu koşula bağlı tasarruf işlemleri de yapıldıkları anda sonuç doğurur.

Şartın gerçekleşmesinden sonraki aşama Hukuki işlemin bağlandığı şart geciktirici şart ise, şartın gerçekleşmesiyle birlikte hukuki sonuçlar da tam anlamıyla doğar. Alacaklı bu andan itibaren alacağını isteme ve dava açma yetkisine sahip olur. Geciktirici koşulun hükümleri geçmişe etkili sonuç doğurmaz ancak taraflar aksini kararlaştırabilir.

Hukuki işlemin bağlandığı koşul bozucu koşul ise, o zamana kadar hükümleri doğmuş ve yürümekte olan hukuki işlem koşulun gerçekleşmesiyle birlikte kendiliğinden ortadan kalkar. Herhangi bir ihtara veya bildirime gerek kalmaksızın hatta henüz taraflar koşulun gerçekleştiğinden haberdar olmasalar bile koşul gerçekleştiği anda sözleşme hükümden düşer. Bozucu şartın gerçekleşmesi de geçmişe etkili sonuç doğurmaz. İstisna: ani ifalı sözleşmeler