ENGELLİ ÇOCUĞA SAHİP AİLELERİN TUTUMLARI Doç. Dr. Ender Durualp Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü
Anne-baba-bebek etkileşimi Engelli bir bebekle anne arasında kurulacak ilişki, iletişim ve etkileşim normal çocuk ve anne arasındakinden farklıdır. Bu çocukların bazı uyaranları alması ve bunlara uygun tepkilerde bulunması normalden farklı hatta olanaksızdır. Anne- baba engelli bir bebeğe sahip olduğu zaman bebekle ilgili geleceğe yönelik beklenti zinciri kopar.
Sağır bir bebek annesinin sıcak sevgi sesini duymaktan ve yapacağı etkilenmekten yoksundur. Görmeyen bir bebek hastalandığı zaman annesinin onun iyileşmesi için nasıl çırpındığını ve başucunda gözyaşları döktüğünü göremez. Engel türüne ve derecesine göre gelişim dönemleri gecikebilir, çok uzayabilir ve hatta ömür boyu gerçekleşmeyebilir.
İlk olarak; anne-baba engelli çocuklarında gelişim aşamalarını hiçbir zaman göremeyecektir. Bu durum bilindiği veya ortaya çıktığı zaman öncelikle anne-baba ile bebek arasındaki ilişki, iletişim ve etkileşimi etkileyecektir. İkinci olarak; ailenin diğer bireyleri ile bebek arasında ilişki, iletişim ve etkileşimi etkileyecektir. Son olarak da; aile fertleri arasında ilişki ve etkileşimi etkileyecek ve olağan dışı yeni davranış örüntülerinin oluşmasına neden olacaktır.
Ailenin engelli bir çocuk sahibi olması, öncelikle bebek ile anne-baba, kardeş büyükanne-büyükbaba iletişim ve etkileşimini sonra da aileyi oluşturan tüm bireyler arasındaki iletişim ve etkileşimi etkiler. Bu etkilenme genellikle olumsuz yönde gelişir.
Engelli çocuklara karşı ailelerin aldıkları tutumlar; Aşırı koruma: Engelli çocukların tüm yapacağı işler annesi, babası ve yakınları tarafından yapılarak onları bir şey yapmaktan yoksun bırakılmaktadır. Bu tutum engelli çocukların mevcut yeteneklerinin gelişmesine ket vurmakta ve çocuğu hiçbir şey yapamayan bir konuma sokmaktadır.
Aşırı İhmal: Bu tür tutumlarda engelli çocuğun temel gereksinimlerinin karşılanması hiç dikkate alınmamaktadır. Sadece yaşamını devam ettirmesi için bazı (yemek, içmek gibi) temel ihtiyaçları karşılanmaktadır. Çok beceriksiz bulma: Bazı aileler bu çocukların hiçbir şey yapamayacaklarına inanmakta onlara yapabilecekleri hiçbir sorumluluk verilmemektedir.
Çok şey isteme: Bazı aileler engelli çocuklarını yetenek sınırlarının ötesinde yapılacak görevlerde başarılı olmaya zorlamaktadır. Bu aileler dilek seviyelerini engelli hiçbir insanın gerçekleştiremeyeceği düzeyde yüksek tutmakta ve çocuğu buna erişmeye zorlamaktadır.
Kabul Etmeme: Bu aileler engelli çocuğu bazen açık bazen gizli olarak kabul etmek istememektedir. Onları hiçbir zaman aile toplumunun eşit haklarla ve sorumlulukları olan bir üyesi olarak görmemektedir. İnkâr Etme: Bazı aileler engelli çocuğu olduğunu kabul etmeme ya tamamen ya da kısmen inkâr etmektedir. Utanç duyulan bir varlık olarak kabul etme: Bu tutum engelli çocukları utanç duyulan bir varlık gibi görme tutumu şeklindedir.
Çevre-toplum-engelli çocuk ilişkisi Engelli çocuk ailesi ile birlikte ailesinin üyesi olduğu toplum içinde yaşamını sürdürmek zorundadır. Toplumun yaşam için koyduğu kurallar veya normlar, geliştirdiği yöntemler ve araçlar büyük çapta normallere göre onların uyacağı ve kullanacağı şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle toplumun engelli çocuk olarak nitelediği kesimi bu normlara- kurallara ya tamamen ya da kısmen uymazlar. Toplum engelli çocukları yetersiz, özürlü-engelli, noksan, korunulması, sakınılması, kaçınılması gereken kimseler olarak görürler.
Engelli çocuklara ve ailelerine yönelik tutumlar Engelli bireylerin toplum içinde sorunsuz yaşayabilmeleri, toplumun onları anlama düzeyiyle doğrudan ilişkilidir. Engellilerin gereksinimlerini karşılayabilmeleri için gerekli olan çözüm yolları toplum tarafından bilinmelidir. Ancak bu şekilde engelli bireylerin toplumun bir parçası halinde toplum içinde yaşamaları söz konusu olabilecektir. Bu tür bir bilinçlenmenin eğitimle karşılanabileceği kuşkusuzdur.
Toplumdaki bireylerin engellilere yönelik olumsuz tutumları, onlardan uzak durma, alay etme ya da aşırı koruyucu davranma biçiminde kendini gösterebilmekte; bu olumsuz tutumlar engellilerin toplumla kaynaşmalarını ve normal okullarda akranları ile birlikte eğitim görmelerini büyük ölçüde engellemektedir. Yalnızlık ve soyutlanma bu bireylerde kendine güven duygusunun gelişmemesine, kaygı ve utanma duygularının ortaya çıkmasına, bu bireylere yönelik aşırı koruyucu davranışlar ise bağımlılığa yol açabilmektedir.
Bu tür tutumlar; uzun dönemde engelli bireylerin akademik başarısının düşük olmasına, bağımsız yaşam ve sosyal becerilerinin yeterince gelişmemesine, özelliklerine uygun bir iş olanağını elde edememesine neden olabilmektedir. Normal çocukların engelli akranlarına yönelik tutumları okul ve ev çevresinden büyük ölçüde etkilenmektedir. Özellikle bireylerin kabulü ve topluma kaynaştırılmalarında, onlara yönelik hizmetlerin geliştirilmesinde, toplumun bu bireylere yönelik tutumları önemlidir.
Yararlanılacak kaynaklar: Aral, N. ve Gürsoy, F. (2007). Özel Eğitim. İstanbul: Morpa Yayınları. Öğretmenlik Alan Bilgisi/Okul Öncesi Öğretmenliği.(2016). (Ed: Neriman Aral, Ümit Deniz ve Adnan Kan). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, Alan Bilgisi Yayınları. Kaytez, N., Durualp, E. ve Kadan, G. (2015). Engelli Çocuğa Sahip Olan Ailelerin Gereksinimlerinin ve Stres Düzeylerinin İncelenmesi. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 4 (1): 197-214.