ALİM/MUALLİM-ÖĞRETMEN İLİM ALİM/MUALLİM-ÖĞRETMEN İdris YAVUZYİĞİT Şavşat Müftüsü Idris Yavuzyigit /idrisyavuzyigit
İnsan Diğer Varlıklardan Üstün Özelliklerde Yaratılmıştır Allah Teâlâ, insanı yarattıktan sonra ona bilmediklerini, bütün eşyanın isimlerini, kendini ifade etmeyi ve canlı-cansız tüm varlıkları birbirinden ayırabilme becerisini öğretendir. Bilgi, sahibini kendisine karşı, topluma karşı, tabiata karşı ve nihayetinde Allah’a karşı sorumlu hâle getirir.
İnsan Diğer Varlıklardan Üstün Özelliklerde Yaratılmıştır İnsanoğlu Allah tarafından okumaya, yazmaya, öğrenmeye, öğretmeye, eğitmeye ve eğitilmeye kabiliyetli olarak yaratılmıştır. İnsanoğlu düşünen, düşündüğünü sözle ifade eden, konuştuğunu yazan ve yazdığını da okuyabilen bir varlıktır.
Allah Teala vahyin ilk ayetinde, Rasulünün şahsında bütün insanlığa “oku” diye hitap etmektedir. اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ. خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ. اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ. الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ. عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ "Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı. Oku, insana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir." (Alâk, 96/1-5)
Bilgi Sahibi Allah’tan Korkar فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِلِينَ “Sakın cahillerden olma!” (El-Enam, 5/35) وَأَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِلِينَ“Cahillerden yüz çevir.” (Araf, 199)
Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olmaz قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ “(Ey Muhammed) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.”( Zümer, 39/9.) Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olmaz
Bilgi Sahibi Olmayanın Kafası Boştur وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ ﴿٣﴾ "İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı halde Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer." (Hac; 3) Bilgi Sahibi Olmayanın Kafası Boştur
Bilgi Sahibi Allah’tan Korkar إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء “Allah'a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar.” (Fatır, 28); فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ “Eğer bilmiyorsanız zikir erbabına (alimlere, bilenlere) sorunuz.” (Nahl, 43)
“İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır.” OKUMAK طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ “İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)
“Hikmet (Bilgi), Müminin yitiğidir. الْكَلِمَةُ الْحِكْمَةُ ضَالَّةُ الْمُؤْمِنِ فَحَيْثُ وَجَدَهَا فَهُوَ أحَقُّ بِهَا. Ebu Hüreyre (ra) “Resûlullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Hikmet (Bilgi), Müminin yitiğidir. Mümin hikmeti nerde bulursa onu sahiplenir.” (Tirmizî, İlim 19 (2688))
Çünkü ilim öğrenmek her Müslümana farzdır. “Her Şartta İlim” “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslümana farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.” (Câmiü’s-Sağîr, 1/310)
“Kurandan/İlimden Bir şey Öğrenmenin Değeri” يَا أبَا ذَرٍّ! لَاَنْ تَغْدُو فَتَعَلَّمَ آيَةً مِنْ كِتَابِ اللّهِ، خَيْرٌ لَكَ مِنْ أَنْ تُصَلِّيَ مِائَةَ رَكْعَةٍ. وَلَاَنْ تَغْدُو فَتَعَلَّمَ بَاباً مِنَ الْعِلْمِ، عُمِلَ بِهِ أَوْ لَمْ يُعْمَلْ، خَيْرٌ مِنْ أَنْ تُصَلِّىَ أَلْفَ رَكْعَةٍ. Ebu Zerr (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (a.s), bana dediler ki: "Ey Ebu Zerr! Senin evden çıkıp Allah'ın kitabından bir ayet öğrenmen, senin için yüz rek'at namaz kılmandan daha hayırlıdır. Keza gidip ilimden bir bab (mevzu) öğrenmen -ki bu işle amel edilsin veya edilmesin- senin için bin rek'at namaz kılmandan daha hayırlıdır." (İbn Mâce, Mukaddime, 16)
“Beşikten mezara kadar ilim tahsil edin” “Ömür Boyu İlim” Peygamber (s.a.v.): “Beşikten mezara kadar ilim tahsil edin”
Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve “İLİM YOLCUSU’NA GIBTA” لا حَسَد إلاَّ في اثْنَتَيْنِ: رَجُلٌ آتَاهُ اللَّه مَالاً فَسلَّطهُ عَلى هلَكَتِهِ في الحَقِّ ، ورَجُلٌ آتاهُ اللَّه الحِكْمَةَ فهُوَ يَقْضِي بِهَا ، وَيُعَلِّمُهَا "Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse."
“İlm Yolcusuna Yardım” Enes radıyallahu anh şöyle dedi: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında iki kardeş vardı. Bunlardan biri (ilim öğrenmek için) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelir, diğeri de (geçimlerini temin için) çalışırdı. (Bir gün) çalışan kardeş, ötekini Nebi (s.a.v.)’e şikâyet etti. Peygamber aleyhisselâm da: “Belki de sen, onun yüzünden iş buluyor, rızıklandırılıyorsun” (Tirmizî, Zühd 33) “İlim öğrenen kişinin rızkını Allah Teâlâ üstlenmiştir.” “Kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah da kuluna yardım eder”
İlim Öğrenmek İçin Yola Çıkanlar Ebu'd-Derda (ra)’dan Resûlullah (sav)'ın şöyle buyurduğu rivayet edilir: مَنْ سَلَكَ طَرِيقاً يَطْلُبُ فيهِ عِلْماً سَلَكَ اللّهُ بِهِ طَرِيقاً مِنْ طُرُقِ الْجَنَّةِ. “Kim ilim öğrenmek için bir yol tutarsa, Allah da onu cennete giden yollardan birine dahil eder. وَإنَّ الملاَئِكَةَ لَتَضَعُ أجْنِحَتَهَا رِضىً لِطَالِبِ الْعِلْمِ، Melekler, ilim öğrenmesinden hoşnut olarak o kimseyi korurlar. وَإنَّ الْعَالِمَ لَيَسْتَغْفِرُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَواتِ وَمَنْ في الارْضِ وَالْحِيتَانُ فِي جَوْفِ المَاءِ، İlim öğrenen için göklerde ve yerde olanlar, hatta denizdeki canlılar bile istiğfar ederler. وَإنَّ فَضْلَ الْعَالِمِ عَلى الْعَابِدِ كَفَضْلِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ عَلى سَائِرِ الْكَوَاكِبِ، Âlimin ibadet edene üstünlüğü, dolunaylı gecede ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. وَإنَّ الْعُلَمَاءَ وَرَثَةُ ا‘نْبِيَاءِ، Âlimler peygamberlerin vârisleridir. وَإنَّ الانْبِيَاءَ لَمْ يُورِّثُوا دِينَاراً وَلا دِرْهَماً وَلكِنْ وُرِّثُوا الْعِلْمَ Peygamberler, ne dinar ne de dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. فَمَنْ أخَذَهُ أخَذَهُ بِحَظِّ وَافِرٍ. Kim ilme sahip çıkarsa, büyük bir nasip elde etmiş olur.” (Ebû Davûd, İlim 1(3641); Tirmizî, İlim, 19)
Amel Edilip Aktarılınca Güzeldir İlm Amel Edilip Aktarılınca Güzeldir İdris YAVUZYİĞİT Şavşat Müftüsü /idrisyavuzyigit
İLİM-ALİM-MUALLİM-ÖĞRETMEN Hz. Peygamber (s.a.v.) birçok kez şöyle buyurmuştur. “Allah, Beni, bir muallim /öğretmen olarak göndermiş bulunuyor”
İLİM-ALİM-MUALLİM-ÖĞRETMEN Abdullah bin Amr (ra)'ın anlattığına göre Rasûlullah (sav) bir gün mescide girince halka halinde oturmuş iki grupla karşılaştı. Gruplardan biri Kur'ân-ı Kerîm okuyor ve Allah Teâlâ'ya dua ediyordu. Diğeri ise ilim öğreniyor ve öğretiyordu. Bunu gören Efendimiz: "Bunların hepsi hayır üzeredirler. Şunlar Kur'ân-ı Kerîm okuyor ve Allah Teâlâ'ya dua ediyorlar. Allah dilerse onlara (istediklerini) verir, dilerse vermez. Şunlar da ilim öğrenip öğretiyorlar. Ben de ancak bir muallim olarak gönderildim" buyurdu ve hemen ilimle meşgul olanların yanına oturdu. (İbn Mace, "Mukaddime", 17)
“İLİM YOLU” PEYGAMBER YOLU Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kimse İslâm’ı ihyâ edip yaşatmak için ilim tahsil ederken ölürse, onunla peygamberler arasında sadece bir derece vardır.” (Dârimî, Mukaddime 32)
“İLİM DERECENİ YÜKSELTİR” يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللّٰهُ لَكُمْۚ وَاِذَا ق۪يلَ انْشُزُوا فَانْشُزُوا يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۙ وَالَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ ﴿١١﴾ Ey iman edenler! Size, "Meclislerde yer açın" denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, "Kalkın", denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Mücâdele 11)
ÖĞRETMEK: En Faziletli Sadaka Efendimiz (s.a.v.): Müslümanın, öğrendiklerini diğer Müslüman kardeşine öğretmesinin en faziletli sadaka olduğunu bildirmiştir. (İbn Mace, Mukaddime, 20.)
“Sizler Cennet Ağacı Alimler Olun” Ulemanın yolu Kitap ve Bilgi Efendimiz (s.a.v.): “Siz cennetin ağaçlarından bir bağa rastlasanız hemen o ağacın gölgesinin altına oturunuz. Ve o ağacın meyvesinden yiyiniz”, deyince Sahabe-i Kiram:”Ya Rasulellah bu dünyada bu mümkün mü? Bu nasıl olur?” dediler. Peygamberimiz (s.a.v.): “İşte o cennetin meyveli ağacına benzeyen ulemadır. Onlara gidiniz ve onların ilminden istifade ediniz.” buyurmuşlardır.
«Alimin Mürekkebi Şehidin kanından üstündür» “SEVGİLİ ÖĞRETMENİM” «Alimin Mürekkebi Şehidin kanından üstündür» (Hadis)
“MAL VE İLİM SAHİPLERİ” “Dünyada dört kısım insan vardır: Allah’ın kendisine mal ve ilim verdiği kimsedir. Bu kişi Allah’a karşı saygılı davranır, hısımlarını görüp gözetir, o maldaki Allah’ın hakkını yerine getirir. Bu, en üst derecedir. Allah’ın kendisine ilim verip mal vermediği iyi niyetli kimsedir. O, iyi niyetle, “Eğer malım olsaydı ben de falan adam gibi davranırdım” der. Bu, iyi niyetinin karşılığını görür. İkisinin sevabı eşittir. Allah’ın mal verip ilim vermediği kimsedir. O bilgisizliği yüzünden malını gelişi güzel harcar, Allah’a karşı sorumlu davranmaz, hısımlarını görüp gözetmez, o malda Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi kişi, en kötü durumdadır. Allah’ın ne mal ne de ilim verdiği kimsedir. Bu kişi der ki, “Eğer malım olsaydı, ben de falan gibi yer içerdim”. Bu da niyetinin karşılığını görür. Binaenaleyh bu iki kişinin vebâli eşittir.” (Tirmizî, Zühd 17)
“İLİM-MAL” İlim hakim, mal mahkumdur. “İlim maldan hayırlıdır. Hz. Ali(ra) buyuruyor: “İlim maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen koruyacaksın, ilim ise seni korur. İlim hakim, mal mahkumdur. Mal harcamakla azalır, ilim harcamakla çoğalır.” (İmam Gazali, İhyaü Ulumi’d-Din, I, 7)
İLM : AZAP ilmi kendisine fayda vermeyen âlimdir” Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde insanların en şiddetli azaba uğrayanı, ilmi kendisine fayda vermeyen âlimdir” (Süyûtî, elFethu’lkebîr, I, 188)
kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur.” “BİLGİ AKTARIMI” Nice doktorlar bilgi almak istersiniz size burun kıvırır. Nice avukat bilgi danışırsınız sizi kendi müşterisi olmadığınız için geri çevirir. Nice öğretmen hoca bilgisinden istifade ettirmez, faydalandırmaz. Kabuğuna çekilir, insanların kendisine gelmesini bekler. Nice öğretmen derslerde vermediği bilgileri para karşılığında verir. Bir gün herkes yaptıklarından hesap verecektir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur.” (Tirmizî, İlim 3)
Kim böyle yaparsa. o kimse ateştedir.” “NİÇİN İLİM” Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Alimlere karşı böbürlenmek veya cahillerle münakaşa etmek veyahut halkın teveccühünü kendinize çevirmek için ilim öğrenmeyiniz. Kim böyle yaparsa. o kimse ateştedir.” (İbni Mace, 259)
“KİM İÇİN İLİM” “Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kişi, şehit düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allah Teâlâ ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu itiraf eder. Cenâbı Hak: – Peki, bunlara karşılık ne yaptın? buyurur. – Şehit düşünceye kadar senin uğrunda cihad ettim, diye cevap verir. – Yalan söylüyorsun. Sen, “babayiğit adam” desinler diye savaştın, o da denildi, buyurur. Sonra emr olunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır. Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur‘an okumuş bir kişi huzura getirilir. Allah ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona da: – Peki, bu nimetlere karşılık ne yaptın? diye sorar. – İlim öğrendim, öğrettim ve senin rızân için Kur’an okudum, cevabını verir. – Yalan söylüyorsun. Sen “âlim” desinler diye ilim öğrendin, “ne güzel okuyor” desinler diye Kur’an okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi, buyurur. Sonra emr olunur o da yüzüstü cehenneme atılır. (Daha sonra) Allah’ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allah verdiği nimetleri ona da hatırlatır. Hatırlar ve itiraf eder. – Peki ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın? buyurur. – Verilmesini sevdiğin, razı olduğun hiç bir yerden esirgemedim, sadece senin rızânı kazanmak için verdim, harcadım, der. – Yalan söylüyorsun. Halbuki sen, bütün yaptıklarını “ne cömert adam” desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi, buyurur. Emr olunur bu da yüzüstü cehenneme atılır.” (Müslim, İmâre 152)
İlmin Ortadan Kalkması Alimin Ölümü Alemin Ölümüdür İlmin Ortadan Kalkması إنَّ اللّهَ لا يَقْبِضُ الْعِلْمَ اِنْتِزَاعاً يَنْتَزِعُهُ مِنَ النَّاسِ وَلكِنْ يَقْبِضُ الْعِلْمَ بِقَبْضِ الْعُلَمَاء حتَّى إذَا لَمْ يُبْقِ عَالِماً اتَّخَذَ النَّاسُ رُؤُساً جُهَّاًلا، فَسُئِلُوا فَأفْتَوْا بِغَيْرِ عِلْمٍ فَضَلُّوا وَأضَلُّوا. İbn Amr İbni'l-Âs’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah, ilmi insanlardan söküp almak suretiyle yok etmez. Fakat ilim, alimlerin ölümüyle yok olur. Öyle ki, tek bir âlim kalmaz, halk da cahilleri (alim sanarak) önder edinir. Bunlar kendilerine sorulan meselelere bilgisizce fetva verirler. Hem kendilerini hem de başkalarını yanıltırlar.” (Buhârî, İlim 34; Müslim, İlim 13 (2573))
İLMİ AKTARMAK Zira nice ilim taşıyıcılar vardır ki, alim değildir. Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah benim sözümü işitip belleyen, sonra da onu benden (başkasına) ulaştıran kimsenin yüzünü Kıyamet günü ağartsın. Zira nice ilim taşıyıcılar vardır ki, alim değildir. Nice ilim taşıyıcıları ilmi, kendinden daha alim olana taşırlar." Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh demiştir ki: "Eğer ilim ehli, ilmi koruyup, onu layık olanlara vermiş olsalardı, ilim sayesinde devirlerinin insanlarına efendi olacaklardı. Ne var ki onlar ilmi, dünyalıklarından menfaat sağlamak için ehl-i dünya için harcadılar. Dünya ehli de âlimleri aşağıladı. Halbuki ben, Peygamberimiz (s.a.v.)'ın şöyle söylediğini işittim: "Kimin tasası sadece ahiret oIursa, dünya tasalarına Allah kifâyet eder. Kim de dünya tasalarına kendini kaptırırsa, dünyanın hangi vadisinde helak olduğuna Allah aldırmayacaktır." İLMİ AKTARMAK
“Kendilerine Tevrat yükletilip de مَثَلُ الَّذينَ حُمِّلُوا التَّوْريةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ اَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذينَ كَذَّبُوا بِايَاتِ اللّهِ وَاللّهُ لَايَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمينَ “Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların (Amel etmeyenler) durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.” (Cum'a 5) Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile beraberdik. Gözünü semaya dikti. Sonra: "Şu anlar, ilmin insanlardan kapıp kaçırıldığı anlardır. Öyle ki, bu hususta insanlar hiçbir şeye muktedir olamazlar!" buyurdular. Ziyad İbnu Lebid el-Ensari araya girip: "Bizler Kur'an'ı okuyup dururken ilim bizlerden nasıl kapıp kaçırılır? Vallahi biz onu hem okuyacağız, hem de çocuklarımıza, kadınlarımıza okutacağız!" dedi. Resulullah (S.A.V.)’de: "Anasız kalasın, ey Ziyad, ben seni Medine fakihlerinden sayıyordum. (Bak) işte Tevrat ve İncil, Yahudilerin ve Nasranilerin elinde, onların ne işine yarıyor (sanki onunla amel mi ediyorlar)?" buyurdu. (Tirmizi, İlm 5) ilim sahibi olup o ilmin gerektirdiği amelleri, davranışları yapmayan kişiler kitap yükü taşıyan merkeplere benzetilmiş
Bildiği halde Yapmayıp Başkalarına Yapmasını Tavsiye Etmek Kınanmıştır اَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ اَنْفُسَكُمْ وَاَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ ﴿٤٤﴾ “Siz Kitabı (Tevrat’ı) okuyup durduğunuz halde, kendinizi unutup başkalarına iyiliği mi emrediyorsunuz? (Yaptığınızın çirkinliğini) anlamıyor musunuz?” (Bakara, 2/44.) Bildiği halde Yapmayıp Başkalarına Yapmasını Tavsiye Etmek Kınanmıştır
YUNUS EMRE “ İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen, kendini bilmezsin. Ya nice okumaktır.”
“etrafını aydınlattığı halde kendisini yakıp bitiren kandile” Efendimizin ifadesiyle başkasına öğüt verip de kendisini unutanlar, “etrafını aydınlattığı halde kendisini yakıp bitiren kandile” benzetilmiştir. (İbn Ebi Şeybe, Musannaf, 7/182.)
ALİM/ÖĞRETMENİN ÜSTÜNLÜĞÜ فَضْلُ الْعَالِمِ عَلى الْعَابِدِ كَفَضْلِي عَلى أدْنَاكُمْ Ebu Ümâme (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sav)'a biri âbid diğeri âlim iki kişiden bahsedilmişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Âlimin âbide üstünlüğü, Benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir”. (Tirmizî, İlim 19)
ÖĞRETMENLİK: İnsan Yetiştirme Sanatı “Bana bir harf öğretenin hizmetçisi olurum.” Hz. Ali
ÖĞRETMENLİK: İnsan Yetiştirme Sanatı “Ümmetimin alimlerine tazim ve hürmet ediniz. Zira onlar yeryüzünün yıldızlarıdır.”
ÖĞRETMENLİK: İnsan Yetiştirme Sanatı Hocasına babasından ziyade hürmet eden Zülkarneyn’e, nedenini sormuşlar, O da şöyle demiştir: “Babam benim yukarıdan aşağıya inmeme sebep oldu, hocam ise aşağıdan yukarıya çıkmama çalışıyor.”
Devletinde maarif erbabı, faziletli insanlar ve alimler çoğalsın.” Yeniden Diriliş İçin Osman Gazi’nin oğluna nasihatini bir kez daha hatırlamak gerekir: “Alimler, edipler, devletin bedeninin gücüdür, bunlara iltifat ve ikramda bulun. Öyle programlar yap, öyle çalış ki Devletinde maarif erbabı, faziletli insanlar ve alimler çoğalsın.”
Emevi halifesi Ömer b. Abdulaziz: “Bilmiş olunuz ki bir memlekette, ilim adamlarının mevcudiyeti güneş kadar lüzumlu sayılmadıkça o memleket kalkınamaz, kısa bir müddet içinde kalkınsa bile zevali yakındır.”
«Bilgiye hakim olan dünya hakim olur.»
"Toplumu okuyamayan Öğretmen geleceği inşa edemez." Toplumun içinde bulunduğu durum Gençlerin hali ve suça karışma yaş ve oranları Zararlı alışkanlıklara başlamada yaş durumu Ceza evlerinde, sevgi evlerinde, sokaklarda bulunan çocukların durumu Gelecekten mutsuz ve umutsuz olan çocuklar Yarış atına dönüştürülen beyinler, her şeyi başarıda arayan ve başaramadığında değersizliğe itilen çocuklar Maneviyatsız yetiştirilen genç beyinler
"Toplumu okuyamayan Öğretmen geleceği inşa edemez." Bu hissizlikle cemiyet yaşar derlerse pek yanlış, Bir millet göster, ölmüş ma’neviyyâtıyle, sağ kalmış. Mehmet Âkif ERSOY
"Toplumu okuyamayan Öğretmen geleceği inşa edemez." Daha çocuk yaşta Annesini katleden çocuklar Babasının emeğini zayi edenler Kardeşinin canına kıyanlar Canlı bomba olup canlar yakanlar Bileziği için komşusunun kolunu kesenler Sevdiğine karşılık bulamayınca ortalığı mezbahaneye dönüştürenler ………… daha nice örnekler… Adana’da annesinin ninnilerle büyüttüğü evladının kendi ailesinden 8 kişiyi öldürmesi. Daha 11’inde olan bir kız çocuğunun kendi öz annesini öldürmesi. Üniversite eğitimi almış bir genç kızın kendi öz annesini öldürmesi.
«HZ. MEVLANA" “ Kötü niyetliye ilim öğretmek, eşkıyaya silah vermek gibidir.”
ÖĞRETMENLİK: İnsan Yetiştirme Sanatı Öğretmen topluma şekil veren, geleceğin toplumunu ortaya koyan bir sanatçı gibidir. Sanatçı önüne gelen cevher/malzeme üzerinde çalışır, onu işler, gerekli olan şeyleri ona kazandırırsa sonuçta ortaya mükemmel bir eser çıkar. Bir kuyumcu eline aldığı altın bir külçeyi nasıl zarif bir takı haline getiriyorsa öğretmenlerde kendilerine emanet edilen öğrencileri; kendilerine, ailelerine, ülkelerine hatta tüm insanlığa faydalı olabilecek şekilde yetiştirmeye gayret ederler.
"Toplumu okuyamayan Öğretmen geleceği inşa edemez." Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir.
YÜZME BİLMEYEN KİBİRLİ ALİMİN SONU Geçmiş vakitlerin birinde alimin biri, boğazın öbür yakasına geçmek için bir sandalcının yanına gelerek ona sorar: – Karşıya geçirmek için ne kadar para alıyorsun? – Garşuya bir liraya geçürüm efendü. Alim, sandalcının bu bozuk Türkçe ile verdiği cevabı beğenmez. – Bu ne biçim konuşma böyle? Yoksa sen dilbilgisi bilmiyor musun? – Yok ağam, güççükken haytalık ettük, okuyamaduk! – Tüh, yazık sana! Desene gitti hayatın dörtte biri! Bir müddet gittikten sonra dil alimi tekrar sorar: – Allah bilir şimdi sen, matematik de bilmezsin! – Yok beğüm! Onu da bilmem! Dedik ya, güççükken haylazluktan okula gidemedük! – Tüh yazık, yazık! Hayatının dörtte biri daha boşa gitti! Bir müddet daha yol aldıktan sonra alim, tekrar sorar: – Sakın fizik ve kimya okumadum deme! – Belki hayatımın dörtte birü daha boşa getti; ama o dediklerini de bilmem efendü, vaktinde öğrenemedük işte! – İyi de sandalcı! Dilbilgisi bilmezsin; matematik, fizik ve kimya da bilmezsin; sen ne diye yaşarsın? Bu arada hava bozulmaktadır. Sandalcı büyük bir fırtınanın geleceğini anlar. Alime sorar: – Efendü, yüzme bilüsünüz deel mi? Dil alimi, sandalcının bu sorusundan endişeye düşer, bir korkudur başlar. Sandalcıya yalvaran gözlerle cevap verir: – Sandalcı ağa! Ben yüzme bilmiyorum! Çocukluktan beri o ilmi öğren, bu ilmi öğren derken yüzme öğrenmeye fırsat bulamadım. – Aha! N’apcan şimdi! Şimdiden başla dua etmeye! Çünkü gittü hayatunun dörtte dördü! Bildikleriyle övünen insan, bilmediklerinden dolayı dövünmeyi de hak eder.
EVLİYADA KİBİR OLMAZ Nasreddin Hoca'ya sormuşlar: -Hocam Sen Evliya mısın? -Evet Ben Evliyayım. İstersen Şu Karşıdaki Ağacı Çağırayım Yanıma Gelsin? -Tamam Hoca Çağır Görelim. Hoca 3 Kere Ağacı Yanına Çağırır Fakat Ağaç Gelmez: -Hoca Der ki; O Gelmezse Biz Gideriz, Evliya da Kibir Olmaz.
Çağın Şartlarına Göre Yetiştirin.” «HZ. ALİ" “Çocuklarınızın Çağın Şartlarına Göre Yetiştirin.”
AMEL DEFTERİMİZİ KAPATMAYALIM إذَا مَاتَ اﻹنْسَانُ انْقَطَعَ عَمَلُهُ إَّﻻ مِنْ ﺛﻼﺛﺔ صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ أوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ أوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ “İnsan öldüğü zaman ameli sona erer. Ancak üç sınıf insanın; sadaka-i cariye, kendisinden istifade edilen bir ilim ve kendisine hayır dua eden sâlih bir evlat bırakan kimsenin ölümünden sonra da amel defterine sevap yazılır.” (Müslim, Vasıyyet 14.)
ÖĞRENCİLERİNİ TANI "İnsanlara anlayacakları şeyleri anlatın. Hz. Ali radıyallahu anh demiştir ki: "İnsanlara anlayacakları şeyleri anlatın. Allah ve resulünün tekzib edilmelerini ister misiniz?" (Buhari, İlim 49)
Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, On yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, Yirmi yıl sonrasını düşünüyorsan, insan yetiştir.
أَغْدِ عَالِمًا Ya öğreten ol, أَوْ مُتَعَلِّمًا Ya öğrenen ol, أَوْ مُسْتَمِعًا Ya dinleyen ol, أَوْ مُحِبًّا Ya da ilmi seven/destek olan ol. وَلا تَكُنْ الخْاَمِسَةَ فَتَهْلِكُ Fakat beşincisi olma (bunların dışında kalma) helâk olursun." (Mecmeu'z-Zevâîd ve Menbeu'l-Fevâid, c. 1, s. 122.)
“SON SÖZ” «Yaratan Rabbinin adıyla oku" Kur’an-ı Kerimde zikredilen Saygı değer hocalarımız/ Öğretmenlerimiz Kur’an-ı Kerimde zikredilen «Yaratan Rabbinin adıyla oku" emri sadece diploma almak için okumayı ifade etmez. İnsan vücudunda iki organ önemlidir: Beyin ve Mide Bu iki organın ortak iki özelliği vardır. Birincisi içine bir şey girmediğinde büzülmesi ve fonksiyonlarını yavaş yavaş tüketmesi, kendi kendini yemesi; ikincisi bir şey içine girdiğinde canlanması ve işlevlerini tam olarak yerine getirmesi. «Midenin boş kalması gözlerdeki feri söndürür. Beynin boş kalması sözlerdeki tesiri öldürür.»
Ben Bir Gülüm Öğretmenim Ben bir gülüm, sen bahçıvan; Çok açarsam eser senin, Mis kokarsam hüner senin Ama bir de soldurursan Günah senin, günah senin öğretmenim… Ben boş defter, kalem sensin; Doğru yazsan yarın senin, Güzel yazsan ikbal senin Ama bir de karalarsan Vicdan senin, vicdan senin öğretmenim… Ben öğrenci, sen öğretmen; Başarırsam hüner senin, Kazanırsam zafer senin Ama birde kaybedersem Yok diyecek başka sözüm; Yorum senin, yorum senin öğretmenim Ben tohumum, çiftçi sensin Çok sularsan ürün senin; Bol olursam verim senin Ama bir de çürütürsen, Hata senin, hata senin öğretmenim... Ben elmasım, sarraf sensin Pırlantaysam, emek senin Parlıyorsam yaldız senin Ama bir de parçalarsan Kırık senin, kırık senin öğretmenim… Hasan Bayhan/Hatice Kültür
Öğretmendir elime kalemi veren. Allah’ı, Peygamberi, dini öğreten. Bayrağı, sancağı vatanı sevdiren. Yazmayı, okumayı, bilgiyi öğreten. Öğretmen kutsaldır, ilki Peygamber. Dünyadan, ahiretten veriyor haber. Öğrencilere örnek ve rehber. Eller öpülesi şu öğretmenler. DURSUN KAPLAN