MALİYE BÖLÜMÜ İÇİN İŞLETME YÖNETİMİ
Yönetim Nedir? «Yönetim bence akvaryumdaki sudur. Balıklar nasıl su gibi olmazsa olmaz bir ortam içinde bulunduklarından habersiz yaşamlarını sürdürürler ve suyun kendileri için ne anlama geldiğini ancak sudan çıktıklarında anlarlarsa, biz de yönetimin ne demek olduğunu ancak karmaşa ve kaos içine düştükten sonra anlayabiliriz.» (Abraham H.Maslow,2000, s95.) Yönetimden bahsedebilmek için bir «yöneten» bir de «yönetilen» olmak üzere en az iki kişinin olması gerekir.
YÖNETİM KAVRAMINA GENEL BAKIŞ YÖNETENLER YÖNETİLENLER
Yönetimin 3 Temel Özelliği Amaçlara ulaşmak Verimlilik, Etkinlik ve İktisadilik İşbirliğinin sağlanması Bu özellikler «Yönetime» dair tüm tanımlarda ortak olan üç özelliktir. Buradan hareketle; Belirlenmiş amaçlara ulaşmak için işbirliğini sağlayarak insanların ve eşyaların birlikte verimli, etkili, iktisadi kullanımı doğrultusunda karar verme ve uygulama süreci «yönetim» olarak tanımlanabilir.
YÖNETİM SÜRECİ GENEL ÖZELLİKLERİ Amaç gerçekleştirmeye yöneliktir. En az iki kişi olmalıdır. Beşeri ve maddi kaynakların kullanılmasını ve işbirliğini gerektirir. Yöneticinin verdiği kararları, uygulatabilecek kişisel otorite kurmasını zorunlu kılar.
YÖNETİM SÜRECİ GENEL ÖZELLİKLERİ Yönetici ve yönetenler arasında uyum ve haberleşmeyi gerektirir. Bilgi, yetenek ve tecrübeye göre iş bölümü gerektirir. Eldeki kaynaklar ve zamanın ekonomik ve dikkatli şekilde kullanılmasını gerektirir. Rantabiliteyi gerektirir.
YÖNETİM KADEMELERİ Tepe Yöneticiler Orta Kademe Yöneticiler Alt Kademe Yöneticiler Yönetici Olmayan Personel
YÖNETİCİ Girişimcilik ruhuna sahiplik Yönetsel etkinlik / Kendini yönetme Stratejik hareket / Küresel düşünme İletişim Astları motive edebilme Planlama ve idare etme / Takım çalışması Koç’luk / Destekleyicilik / Mümkün kılıcılık / Kolaylaştırıcılık / Değişik rolleri üstlenme
YÖNETİM ve ÖRGÜT TEORİLERİ Klasik Örgüt Teorisi Neo – Klasik Örgüt Teorisi Çağdaş Örgüt Teorileri Modernizm – Postmodernizm – Modern Sonrası
KLASİK ÖRGÜT TEORİSİNİN ÖZELLİKLERİ Otoriter özelliğe sahiptir Çalışanları zorlayarak üretimin artacağına inanılan kurallara sahiptir. Örgüt üyeleri, üstlerinin rehberlikleri olmadan pozisyonlarının gerektirdiği ilişkileri yürütemezler. Görev sınırları belirlenmedikçe ve sınırlar içinde kalınmaya zorlanılmadıkça işgörenler yetkileri dışına çıkarlar. Çalışanların rasyonel (akılcı) davrandığı ve ücretle çalışmaya motive edilebilecekleri düşünülmektedir.
KLASİK ÖRGÜT TEORİSİNİN ÖZELLİKLERİ Örgüt verimliliği, üretimin rasyonelliği ile ölçülür. İletişim yukarıdan aşağıya doğru tek yönlü olması gerektiği savunulmaktadır. İş alımlarında teknik bilgi ve beceri ön plandadır Örgüt faaliyetlerinin yönetiminde, objektiflik esastır. Koordinasyon gönüllü değildir, üst kademece yönetilir. Uzmanlaşma verimliliği arttırır, kontrolü kolaylaştırır.
Klasik Örgüt Teorisini oluşturan “ 3 ” yaklaşım Bilimsel Yönetim Yaklaşımı Yönetim Süreci Yaklaşımı Bürokrasi Yaklaşımı Frederick Winslow Taylor (1856-1915) Henry Fayol (1841-1925) Max Weber (1864-1920)
1. Bilimsel Yönetim Yaklaşımı Frederick Winslow Taylor 1911 İşletmenin biçimsel yapısını incelemektedir. (iş tasarımı ve işlerin yapılma biçimleri) Deneyime dayalı usuller yerine, her işin her öğesi için bilimsel metoda dayalı yöntemin uygulanması İşgörenlerin bilimsel olarak seçimi, gelişim için gerekli eğitimin verilmesi Yönetim ve işçilerin görevinin ayrılması, bu iki grup arasında arkadaşça ilişki kurulmasının sağlanması ve teşvik edilmesi İşgörenler ile yönetim arasında iş ve sorumluluk paylaşımı
1. Bilimsel Yönetim Yaklaşımı Çıktıya yapılacak ödemelerde parçabaşı ücret sistemi (teşvik edici ücretler) Örnekler; -Doktorların Performansa Dayalı ücretleri, Akademik teşvik (Pozitif ve negatif yönleri) Örgüt Teorisine Katkıları İş dizaynı ve standartlaşma İşlevsel ustabaşılık
2. Yönetim Süreci Yaklaşımı Henry Fayol 1916 Organizasyonun tamamını ele almaktadır. Her organizasyonda faaliyetler 6 grupta toplanır. Teknik faaliyetler (üretimle ilgili) Ticari faaliyetler (alım-satım vb.) Finansal faaliyetler (para bulma ve kullanma) Güvenlik faaliyetleri (Çalışanların ve malların korunması) Muhasebe faaliyetleri (Mali durumun izlenmesi) Yönetim faaliyetleri (Planlama, örgütleme, yürütme, kontrol vb.)
2. Yönetim Süreci Yaklaşımı Fayol’a göre ; Hiyerarşik yapıda aşağıya inildikçe teknik yeterlilik, yukarı çıkıldıkça yönetsel yetkinlilik artmaktadır. Prensipler (kural ve kaideler), her yönetici tarafından değişen şartlara uygun olarak ayarlanmaktadır.
2. Yönetim Süreci Yaklaşımı Fayol’a göre en fazla kullanım zorunluluğu olan prensipler ; Yetki ve sorumluluk / İnsiyatif Emir – Komuta / Hiyerarşi Merkezileşme / Yönetim birliği Örgüt amaçlarının bireysel amaçlardan üstünlüğü İş bölümü / Ücret ve ödül / Disiplin / Eşitlik Birlik ve beraberlik ruhu / Örgüte bağlılık
3. Bürokrasi Yaklaşımı Max Weber Akılcı kural va kaidelere dayanan bir modeldir. Bürokrasinin özellikleri : Tüm faaliyetler, görevler önceden belirlenmiş ve yazılı olarak bildirilen (yönetmelik ve tüzüklere göre)biçimsel görevlerle dağıtılmıştır. Yetkiler açıkça belirlenmiştir. Keyfi yetki yoktur. Akılcı ücretlendirme, cezalar ve ödüllendirmeler kademeli olarak açıklanmıştır. İşe göre işgören seçme Her ast, bağlı olduğu üstçe denetlenmektedir. İlişkiler ispat amacıyla yazılı haberleşmeye dayandırılmaktadır. Emir altındaki kişiler ve araçlar özel işler için kullanılamaz.
3. Bürokrasi Yaklaşımı Weber, toplumda insanları etkilemekte kullanılan otoritenin kaynağını ve şekillerini incelemiş ve genellikle 3 tür otorite (yetki) üzerinde durmuştur. Karizmatik yetki Geleneksel yetki Bürokratik yetkidir.
3. Bürokrasi Yaklaşımı Karizmatik yetki; Toplum içinde bazı kişilerin, liderlerin, karizmatik özellikleri nedeniyle başkalarını belli davranışlara yönlendirebilmesidir. Geleneksel yetki; toplumsal geleneklere dayanarak veya aileden gelen nedenlerle bazı kişilerin diğerlerini belirli davranışlara sevk edebilmesidir. (krallık, aile şirketleri) Bürokratik yetki; Rasyonel-yasal temeli olan, tanımlanmış ve belli kurallara bağlanmış bir şekilde başkalarının davranışlarını etkileyebilme durumunu ifade eder.
Klasik Örgüt Teorisine Yöneltilen Eleştiriler Birey kişiliği, doğal gruplar, örgüt içi çatışma, ve karar verme büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Dar ve sınırlı, mekanik ve bürokratik özelliğe sahiptir.
NEO-KLASİK ÖRGÜT TEORİSİ İşletmelerin büyüklüklerinin artması ile karşılaşılan yönetim sorunlarının çoğalmasının yanında 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin yarattığı işsizlik, işgörenlerin ve ailelerin içine düştüğü yaşam güçlükleri, işletme yöneticilerinin kullandığı Klasik Teori kökenli yönetim araçlarının yetersizliğini hissettirmesi, Neo-Klasik örgüt teorisinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Klasik teorinin, sadece maddi unsurlara dayanarak beşeri faktörleri göz ardı ederek organizasyonu açıklamasına tepki olarak Neo Klasik teori geliştirilmiştir. Neo Klasik = Klasik + ( bireysel davranış + doğal grup etkisi )
Neo- Klasik Örgüt Teorisinin Özellikleri En önemli özelliği Klasik Örgüt Teorisinin eksik bıraktığı yönü, insan unsurunu inceleme konusu yapmıştır. «İlkelere uyma, en iyi organizasyon yapısını oluşturma, verimlilik» neo-klasik örgüt teorisinin de özellikleridir. (Klasik ile ortak) Organizasyon yapısı (iş tanımları, yetki ilişkiler vs.) ile çalışanların davranışları arasındaki ilişkiyi incelemek. Organizasyon içindeki informal ilişkileri ve sosyal grupları anlamak. Klasik teorinin rasyonellik anlayışı çerçevesinde yeni bir boyut olarak insanın tatmin olması, bunu etkileyen faktörler ve tatmin ile verimlilik arasındaki ilişkileri anlamak.
Neo-Klasik Teoriyi Oluşturan Yaklaşımlar Hawthorne Araştırmaları – Elton Mayo Tavistock Enstitüsü Araştırması Douglas Mc Gregor’un X ve Y Kuramı Chris Argyris’in Olgunlaşma Kuramı
Hawthorne Araştırmaları Elton Mayo Harvard Üniversitesi’nden Elton Mayo ve F. Roethlisberger önderliğindeki bir grup bilim adamının Western Elektrik Şirketi’nin Chicago’nun banliyösü olan Cicero’daki Hawthorne fabrikasında yaptıkları araştırmalara dayanmaktadır. Hawthorne çalışmları klasik dönemin uygulaması olarak başlamış ancak elde edilen sonuçları yeni yaklaşımların varlığını göstermiştir. Araştırıcılar, ışıklandırma, ısıtma, yorgunluk ve fiziksel yerleşim düzeninin, işçilerin verimliliği üzerine etkisi olup olmadığını araştırmışlardır. Ancak tüm fiziksel değişikliklere rağmen verimlilikte herhangi bir artış görülmemiştir. Bunun üzerine dikkatlerini sosyal faktörler üzerine çevirmişlerdir.
Hawthorne Araştırmaları Elton Mayo Teknik ve fiziksel koşullar kontrol edildiğinde ve değişiklik olmadığı durumlarda dahi verimlilik artışının devamlı olma nedenleri : Grup Oluşturma Arkadaşlık ve sevgi bağlarının güçlülüğü Üstlerin astlar üstündeki güvene dayalı iyi yaklaşımları
Tavistock Enstitüsü Araştırması Araştırma, kömür ocaklarında kömür çıkarma işleminde kullanılan teçhizat ve yöntemlerin değiştirilmesinin işçiler üzerindeki etkileri belirlemeye yönelik olarak yürütülmüştür. Teknolojik gelişme ve yöntem değişikliklerinin; ortak paylaşımları olan informal (doğal) gurubun oluşturulmasına nasıl engel olduğuna ve yönetsel yönden bir çok psikolojik sorunu beraberinde getirdiğini göstermişlerdir.
Douglas Mc Gregor – X/Y Kuramı X Teorisinde insan davranışları hakkındaki varsayımlar; İnsan çalışmaktan hoşlanmaz ve mümkün olduğu ölçüde bundan kaçmak ister İnsan sorumluluktan kaçar, işe karşı arzusuzdur ve güvenliği her şeyin üstünde tutar. İnsana iş yaptırmak için onu zorlamak, sıkı bir şekilde kontrol etmek ve cezalandırmak gerekir Hangi örgüt teorisi yapısını çağrıştırıyor?
Douglas Mc Gregor – X/Y Kuramı Y Teorisinde insan davranışları hakkındaki varsayımlar; Çalışmak, bir insan için oyun ve dinlenme kadar doğaldır. İnsan tembel değildir. Gerekli ortamın yaratılması ile çalışmak zevk haline getirilebilir. İnsan, gerekli koşullar yaratıldığı takdirde, öğrenmek ve daha fazla sorumluluk almak eğilimindedir. İnsan kendini kontrol ederek ve yöneterek organizasyonun amaçlarına katkıda bulunabilir.
Douglas Mc Gregor – X/Y Kuramı Klasik yönetim tasvirine uygun X Kuramı Beşeri ilişkiler kuramına uygun Y Kuramı İş, başarı kaynağıdır Sıkı denetim ve ceza, kişiyi örgütsel amaçlara yöneltmez Elverişli koşullar altında, normal insan sorumluluk altına girer ve hatta onu arar
Olgunlaşma Kuramı Chris Argyris İşletme için faydalı olunacağına inanılan işgören olgunlaşması; ancak işgörene çeşitli nedenlerle işlerinde yükselme ve serbest yetki kullanımı verilerek sağlanabilir. Ancak bu yetki ve sorumluluk örgüt yapısı gereği sıkıca kontrol edilir. Bu da astları üstlere bağımlı hale getirir.
NEO-KLASİK ÖRGÜT TEORİSİ Yapı : Yapı ne kadar hesaplanarak oluşturulmaya çalışılsada anlaşmazlıklar kaçınılmazdır. Bu sebeple neo-klasikçiler astların yönetim ve kararlara katılmasını, iyi haberleşme ağı gerekliliğini, insana değer verilmesini ve motivasyonu arttırıcı çabalara geçilmesini savunmuşlardır.
Neo-Klasik Yönetim Düşüncesi İnsan faktörü, örgüt işleyişi üzerindeki etkisi dolayısıyla incelenmiştir. Beşeri ilişkiler dikkate alınmıştır. Örgütün biçimsel yapısının yanında sosyal yapısının bulunduğu kabul edilmiştir. Hatası : İş görenlerin gereğinden fazla güdülenmeleri kendi başlarına birer varlık oldukları düşüncesinden kurtulamamalarına sebep olmuştur.Yani kendilerine olmasından gerekenden fazla değer vermelerine sebep olmaktadır.
ÇAĞDAŞ ÖRGÜT TEORİLERİ Sistem Yaklaşımı Durumsallık Yaklaşımı Organizasyon ve Teknoloji İlişkisi Woodwart Araştırması Aston Grubu Araştırması Tavistock Enstitüsü Çalışmaları (İngiliz Kömür Madeni) Charles Perrow Rutin/Rutin Olmayan İş Sınıflaması Organizasyon ve Çevre İlişkisi Burns ve Stalker Araştırması Lawrence - Lorsch Araştırması Robert Duncan Araştırması Organizasyon ve Strateji İlişkisi
Sistem Yaklaşımı Sistem Nedir? Belirli parçalardan(bölümlerden, alt sistemlerden) oluşan bir bütündür. Örnek veriniz? Sistem Yaklaşımı Bütünü (sistemi) oluşturan parçaları ve bunların birbirleri ile olan ilişkilerini bir arada inceleyen yaklaşımdır. Neden Sistemler yaklaşımı? Böyle bir yaklaşım Klasik örgüt teorisinin «en iyi» şeklindeki katılığı ve kapalılığından kurtulmak için gerekli olmuştur. Neo-Klasik örgüt teorisi bulgularının daha etkin bir şekilde uygulanmasına olanak sağlamıştır.
Sistem Yaklaşımının Yöneticiye Faydaları Yönetici, kendi sisteminin bağlı olduğu diğer alt sistemleri ve çevre şartlarını da dikkate almaktadır. Yöneticiye kendi sisteminin amaçlarını daha geniş bir sistemin amaçları ile ilişkilendirmek fırsatını vermiştir. Yönetici örgüt yapısını, alt sistemlerin amaçları ile uyumlu kurma imkanına kavuşmuştur. Yöneticiler dış çevrenin işletme üzerindeki etkilerini daha rahat ve net değerleyebilme imkanına kavuşmuştur.
Sistem Yaklaşımının Özellikleri Sistem ve Alt-Sistemler Kapalı ve Açık Sistemler Çevre (Dış Çevre) Sistemin Sınırları, Entropi, değişkenler ve parametreler, geriye bilgi akışı vs.
1.Sistem ve Alt-Sistemler Tanım gereği, bir sistem çeşitli parçalardan oluşmalıdır. Bu parçalar da alt sistemler olarak adlandırılmaktadır. Örneğin; İnsan Kaynakları Yönetimi sistem ise eleman seçme, yerleştirme, terfi, maaş ve ücret yönetimi, eğitim ve geliştirme vs. ile ilgili personel yönetimi faaliyetleri bir alt sistem olacaktır.
2.Kapalı ve Açık Sistemler Kapalı Sistem Kendi kendine yeten ve çevresinden ayrılmış bir yapısal özellik gösteren sistemdir. Aklınıza gelen örnekler nelerdir? Bütün kapalı sistemler bozulmaya, etkinsizliğe ve dağılmaya eğilimlidir.
2. Kapalı ve Açık Sistemler Sistem ile çevre arasında enerji, bilgi ve materyal alışverişi olan sistemlerdir. Örnekler; Hizmet işletmeleri Öngörülen çıktılarla elde edilen çıktılar arasında farklılık varsa, bu farklılık girdilerde değişiklik yapılarak giderilmelidir. Aksi takdirde sistemde denge bozulur ve çeşitli işletme sorunları ortaya çıkar.
Açık Sistem Özellikleri Dışardan veya diğer sistemlerden bilgi, enerji, madde veya malzeme alırlar. Dışarıdan aldıkları bu girdileri dönüşüm süreci yoluyla amaçları doğrultusunda işleme tabi tutarlar. Bu çıktılar yeni girdiler oluşturabileceği gibi mal veya hizmet şeklinde de olabilirler. Feed-back yardımıyla faaliyetlerini kontrol ederler. Dış çevre değişikliklerine karşı iç değişiklik yaparak dinamik denge oluştururlar.
Sistem Yaklaşımının Yararları Örgüt birimleri arasında işbirliği ve koordinasyon sağlar. Örgüt bütününe, değişime ve içinde bulunulan çevreye önem vererek örgütsel çalışmalara daha gerçekçi bir bakış getirmiştir. Personelle örgüt birbirini tamamlayan unsurlar olarak görülmüştür. Kompleks hale gelen örgütlerin incelenmesini ve çözümlenmesini daha kolay hale getirmiştir. Alt sistemler arasında uyumlu çalışmayı sağlar. Sosyolojik yaklaşımın gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Sistem Yaklaşımına Yöneltilen Eleştiriler Sistemi yaklaşımı mevcut olanı analiz etmeye ve çözümlemeye yöneliktir. Bu nedenle sistemin geçmiş ve gelecekle bağı yoktur. Sistem her şeyde ve her an değişmenin kaçınılmaz olduğu fikrini taşımaktadır. Bunlar ne gibi sorunlar doğurur tartışınız.
Eleştiriler Herhangi bir sebeple sistemde meydana gelen bir değişme diğerlerini de değiştirecektir. Böylece sorumsuz ve ölçüsüz değişme yeni yeni değişmelerin hem sebebi hem de sonucu olmaktadır.
Durumsallık Yaklaşımı Organizasyonla ilgili herşeyin “koşullara bağlı” olduğu fikri esastır. Organizasyon yapısı içsel ve dışsal koşulların ilişkisine göre şekil alır. Her yer ve koşulda tek bir en iyi organizasyon yoktur. “En iyi”; durumdan duruma değişecektir. (Klasik ve Neo-Klasik yaklaşımların şartlara uygun kullanımı) Organizasyonu Şekil a da görüldüğü gibi sistem olarak ele alır. Koşullar ile yönetimin kararları yani yönetim organizasyon arasındaki ilişki dikkate alınır. Durum ve koşullara göre hangi ilke ve koşullara ne zaman-nasıl uyulması gerektiği bellidir.
Organizasyonu etkileyen içsel ve dışsal faktörler Müşteriler Pazar Koşulları Rekabet Devlet Sosyo-Kültürel Koşullar Yapılacak İş Personel Niteliği Kullanılan Teknoloji Amaçlar Misyon/Vizyon İçsel Faktörler Organizasyon Yapısı
Durumsallık Yaklaşımı Klasik ve Neo-Klasik yaklaşımlar durum ve koşullara ağırlık vermeden, gerek organizasyon dışında gerek organizasyon içinde belirli süreçlerin kullanımında belirli ilkelere uyulmasını önerir. Neden? Durumsallık yaklaşımı, içinde bulunulan durum ve koşullara göre hangi ilkelere ne zaman ve nasıl uyulması gerektiğini araştırmaktadır. Dolayısıyla ilkeler ve bunların uygulanması durumdan duruma değişmektedir. Bugüne kadar «durum ve koşullarla» ilgili olarak iki faktör üzerinde çok durulmuştur.
Organizasyon ve Teknoloji Her yeni teknolojik gelişme toplumda bir seri değişikliğe sebep olmaktadır. Bir organizasyonun en önemli yanı, başarmayı amaçladığı iş ve bu işi yapmak için kullandığı teknolojidir. Peki Teknoloji bir organizasyonda neleri etkileyebilir? Örneklerle açıklayınız.
Teknoloji bir organizasyonda ; Kişileri Grupları Örgütsel ilişkileri Yönetim tekniklerini etkileyecektir. Teknoloji kompleks hale geldikçe organizasyon üzerindeki etkileride o derece çapraşık (içinden çıkılmaz) olur.
Teknoloji Genel tanım; İnsan yeteneklerini genişletmek ve insan ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan bilgi denilebilir. Tekonoloji Inputları output’a çevirmeye yarayan Teknik Araçlar topluluğu olarak ta tanımlayabiliriz. Bu teknik araçları «fiziksel ve fikirsel» araçlar olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Fiziksel Araçlar : Makine, teçhizat, donanım vs. Fikirsel Ararçlar : Çeşitli modeller, programlar, kavramlar
Yönetim ve Organizasyon alanında bilimsel metot kullanılarak yapılan çalışmalar İşletmelerin kullandığı üretim teknolojilerinin organizasyon yapılarını nasıl etkilediği, belirli teknoloji türeleri için ne tür organizasyon yapı ve süreçlerinin daha uygun olacağı, aşağıdaki çalışmalar ile araştırılmıştır: Woodward Çalışması Aston Grubu Çalışması Tavistock Esntitüsü Çalışmaları James Thomsun’un Temel Teknoloji Sınıflaması Charles Perrow’un Rutin- Rutin Olmayan İş Sınıflamaları
WOODWARD Araştırması Organizasyon ile teknoloji arasındaki ilişki ilk olarak Joan Woodward tarafından yapılmıştır. Woorwad’in ilk amacı, klasik yaklaşımın öne sürdüğü iddiayı, yani her yer ve koşulda geçerli en iyi organizasyon yapısı ve yönetim sisteminin bulunduğu idddasını test etmek olmuştur. İddia başarısız olunca, veriler yeniden düzenlenmiş ve böylece Woodward araştırması; organizasyonun yapı ve işleyişini teknoloji koşuluna bağlayan önemli bir durumsallık yaklaşımı çalışması olmuştur. Woodward araştırması organizasyonu bir bütün olarak ele alır. Yani, organizasyonu bir bütün olarak karakterize eden teknoloji ile organizasyon yapısı arasındaki ilişkiler üzerinde durulmuştur. Bu yaklaşım da «modal teknoloji» olarak adlandırılmıştır.
Çalışıma sonucunda Woodward ekibi teknolojiyi «imalat, metot ve süreçleri» olarak tanımlamışlardır. Buradan hareketle; Bazı işletmelerin basit ve fazla karmaşık olmayan metot ve süreçleri Bazılarının ise son derece kompleks faaliyetler, alet ve teçhizat topluluklarını inputlarında kullandıklarını öne sürmüşlerdir.
Ekip, süreçlerde yapılan faaliyetlerin, tekrarlanan cinsten olup olmadığına ve birbirleri ile ilişkilerine göre, gruplamışlar ve bunun sonucu üç ayrı teknolojik düzey belirlemişlerdir; Birim / Kitle / Süreç Üretimleri Birim üretim : Müşteri spesifikasyonlarına göre imalat vardır. Faaliyetler arka arkaya tekrarlanmaz. Teçhizat kullanımı her siparişte değişir. Standartlaşma hemen hemen yoktur. Matbaa Çıktıları (Davetiyeler, takvimler vs.) Kitle üretimi : Output büyük partiler halinde ve standart olarak üretilir. Süreçteki faaliyetler ve teçhizat az tekrarlanan türdendir. Uçak yapımı, köprü yapımı vs. Süreç üretimi : Teknoloji daha gelişmiş ve output tamamen standarttır. Süreçteki faaliyetler, teçhizat tamamen belli ve tekrarlanan cinstendir. Otomobil üretimi
Woodward Birim teknolojide ; küçük ve samimi grupların mevcudiyetini, katılmanın yüksek olduğunu, iş ilişkilerinde katılığın olmadığını ve müsaade edici bir ortamın olduğunu savunmuştur.
Woodward Kitle üretim : Görevler belirli, emir-komuta-kurmay çatışması var, endüstriyel ilişkiler genelde iyi değil. Yani mekanik bir yapı hakim olduğundan en başarısız organizasyon yapısıdır. Süreç üretim (tekonolji) = Birim Üretim Yani Süreç üretimi yapan işletmelerde de kullanılan teçhizat ve donanımın karmaşıklığı ve otomasyonun mevcudiyeti daha az personeli gerektirmektedir. Mevcut personel de teknik açıdan bilgi olduğundan çok yakından kontrole gerek kalmamaktadır.
ASTON Grubu Araştırması Organizasyon yapısı ile teknoloji arasındaki ilişkiler hakkında yapılan diğer bir çalışmadır. İngiltere, Birmingham’da Aston Grubu olarak bilinen ve Derek Pugh başkanlığında University of Aston’dan bir grup akademisyen tarafından yapılmıştır. Aston grubu organizasyon yapıları ile ilgili olarak üç ana değişken üzerinde durmuştur. Faaliyetlerin yapılandırılması Otorite yoğunlaşması İş akışının kontrolü
ASTON Grup Araştırması Faaliyet yapılandırılması: Personelin davranışı ve yapacağı işlerin önceden belirlenmesi, formal ve yazılı iş yapma yönteminin geliştirilmesi, ihtisaslaşma, standartların geliştirilmesi, iş bölümü, yönetim kademeleri gibi unsurları içermektedir. Otorite yoğunlaşması: Organizasyonda karar verme yetkisinin nasıl ve hangi kademelerde kullanıldığı ile ilgilidir. İş akışının kontrolü: İş akışının çeşitli gayrişahsi yöntem ve usullere mi bağlandığı, yoksa bu kontrolün emir komuta personelinin kararlarına bırakıldığı ile ilgilidir. Aston grubuna göre bu yapılar organizasyonun amaçları, kaynakları, kullandığı teknoloji, çevre ile ilişkisi ve sahiplik durumu gibi faktörler tarafından etkilenmektedir.
ASTON Grubu Araştırma Sonuçları Birimlerin kullandığı teknoloji ne kadar otomasyona yönelmişse, iş akışının sırası ve yönü ne kadar sabit olarak belirlenmişse, birimlerin o kadar mekanik, ihtisaslaşmış bir organizasyon yapısına sahip oldukları görülmüştür. Bu sonu Woodward araştırması ile aynı yöndedir. Aston grubu, Woodward araştırmasından farklı olarak, organizasyon büyüklüğü ile organizasyon yapısı arasında önemli ilişkiler olduğunu belirtmiştir. Aston grubu organizasyonun büyüklüğü arttıkça, organizasyonda ihtisaslaşma ve formalleşmenin de arttığını belirlemişlerdir.
ASTON Grubu Araştırma Sonuçları Aston grubuna göre, organizasyon küçük ise Woodward’ün kullandığı bütünü ele alan modal teknoloji, organizasyon yapısını etkileyen önemli bir faktördür. Ancak organizasyon büyüdükçe, modal teknoloji önemini kaybedecek ve birim teknoloji daha önemli olmaya başlayacaktır. Dolayısıyla büyük organizasyonlarda bütün organizasyonu karakterize eden teknoloji yerine, organizasyonun birimlerine yani alt-sistemlerine etki eden tekonolojik farklılıklar üzerinde durulmalıdır.