Konu 21: TÜRKİYE’DE BİYOTEKNOLOJİ İLE İLGİLİ MEVZUAT VE AB İLE KARŞILAŞTIRILMASI
İÇİNDEKİLER GİRİŞ DÜNYADA BİYOTEKNOLOJİNİN DURUMU * AB’ DE BİYOTEKNOLOJİNİN DURUMU TÜRKİYEDE BİYOTEKNOLOJİNİN DURUMU *GDO’LU ÜRÜNLERE DAİR YÖNETMELİK SONUÇ KAYNAK
GİRİŞGİRİŞ Türkiye biyoteknoloji konusunda yetişmiş eleman, laboratuar altyapısı ve araştırma olanaklarındaki yetersizlikler nedeniyle oldukça geride kalmıştır. Üniversitelerde son yıllarda moleküler biyoloji ve genetik konusunda lisans eğitimi verilmeye başlamıştır. Araştırma sayısının ve niteliğinin artmasını engelleyen bir neden de çalışmalarda kullanılan maddelerin maliyetli olmasıdır.(Kıymaz ve Tarakçıoğlu,2002)
BIYOTEKNOLOJI Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı yada bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan yada mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına denilmektedir.
DÜNYA’DA BIYOTEKNOLOJININ DURUMU Biyoteknoloji dünyada hızla gelişen ve ileride insanlara birçok yarar sağlayacak bir bilim dalı olup, çalışmalar devam etmektedir. ABD başta olmak üzere birçok ülke biyoteknolojiye büyük yatırımlar yapmakta ve bu teknolojiyi geliştirmektedirler.
DÜNYA’DA BIYOTEKNOLOJININ DURUMU 1985 yılında ilk defa tarla denemelerine alınmış olan transgenik bitkilerin dünyada ticari olarak üretimlerine 1996 yılında 6 ülkede 1.7 milyon hektarlık alanda başlanmış ve 2009 yılında 25 ülkede 134 milyon hektarlık bir alana ulaşmıştır. Dünya’da transgenik bitkilerin ekim alanı, 2000 yılından itibaren hızlı bir artış göstermektedir.
Çizelge1 :Dünya’da transgenik bitkilerin ekim alanı (milyon ha ) ( Isaa,2009) YıllarEkim alanıArtış (%)
AB’ DE BİYOTEKNOLOJİNİN DURUMU Dünya transgenik ekim alanlarının yaklaşık yarısına AB tek başına sahip olup, Brezilya, Arjantin, Kanada ve Paraguay ile birlikte Amerika kıtasındaki ülkeler ekim alanlarının %87 sini oluşturmaktadır.
ABD, 2011 yılında da dünyada GDO lu ürünlerin üretiminde 69 milyon Ha bir alanla liderliğini devam ettirmiştir. GDO lu ürünlerin toplam ürünler içerisindeki payı yaklaşık olarak % 90 lara ulaşmıştır (
Çizelge 2 : Transgenik bitki üreten ülkeler (2009) (İsaa,2009) ÜlkelerEkim alanıTransgenik ürünler ABD64.0Soya,mısır,pamuk,kolza, Balkabağı,papaya,kaba yonca, ş pancarı Brezilya21.4Soya, mısır, pamuk Arjantin21.3Soya, mısır, pamuk Kanada8.2Kolza, mısır, soya, ş pancarı Paraguay2.2soya
Günümüzde ticari amaçla tarımı yapılan başlıca transgenik ürünler soya, mısır, pamuk ve kolza gibi tarla bitkileri ile sınırlı olup, şekerpancarı, biber, patates, domates, pirinç, buğday, ayçiçeği gibi diğer tarımsal ürünlere de modifikasyon yapılmaktadır.
Günümüzde dünyada ; soya tarım alanlarının % 77 sini Pamuk alanlarının % 49 unu Mısır alanlarının % 26 sını Kolza alanlarının % 21 ini trangenik ürünler oluşturmaktadır. (İsaa,2009)
Önümüzdeki 5 yıl içerisinde karşılaşılacak GDO lu potansiyel ürünler ise; Kuraklığa dayanıklı Mısır 2012, Altın Pirinç 2013, ve 2015 den önce transgenik çeltikten sadece Asya kıtasında 1 milyar fakir insanın beslenmesinde faydalanması beklenmektedir. (
TÜRKIYE’DE BIYOTEKNOLOJININ DURUMU
GDO’LU ÜRÜNLERE DAİR YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek risklerin engellenmesi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını sağlamaktır.
KAPSAM MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; a) Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile ilgili başvuru, değerlendirme, karar, işleme, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, piyasaya sürme, ithalat, ihracat, transit geçiş, izleme, denetim ve kontrole, b) İthal edilecek veya yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünlerinin araştırma, geliştirme ve kontrollü şartlar altında deneme çalışmalarına, c) GDO’lar ile ilgili başvuru, değerlendirme, karar, ithalat, ihracat, işleme, etiketleme, piyasaya sürme, izleme, denetim ve kontrol faaliyetleri ile kapalı alan faaliyetlerinin yürütüleceği laboratuvar, tesis gibi kapalı alan koşullarına dair hükümleri kapsar.
DAYANAK MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik; 18/3/2010 tarihli ve 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.
İKİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER VE YASAKLAR MADDE 5 – (1) Bakanlık; insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla bu Yönetmelik kapsamına giren ürünler hakkında tamamen veya kısmen toplatma, mülkiyetin kamuya geçirilmesi, ürünün mahrecine iadesi, faaliyetin geçici olarak durdurulması, ürünün imhası, piyasaya arzı, ticareti ve işlenmesinin yasaklanması gibi ihtiyati tedbirler dâhil her türlü tedbiri almaya ve düzenlemeyi yapmaya yetkilidir. (2) Başvurular, başvuru dokümanları, bilimsel değerlendirme raporları ve kararlar biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması aracılığıyla kamuoyuna duyurulur.
YASAKLAR MADDE 6 – (1) Bu Yönetmelik kapsamına giren ürünler ile ilgili olarak; a) GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi, b) GDO ve ürünlerinin, Kurul kararlarına aykırı olarak kullanılması veya kullandırılması, c) Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi, ç) GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı, d) GDO ve ürünlerinin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ARAŞTıRMA VE GELIŞTIRME MADDE 7 – (1) Yurt içinde yapılacak GDO ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmaları için başvuru şartı aranmaz. Ancak araştırma ve geliştirme amaçlı yapılacak faaliyetin konusu ve sonucu hakkında Bakanlığa bilgi verilmesi zorunludur. (2) Araştırma, geliştirme ve eğitim amaçlı ithal edilecek GDO ve ürünleri için Bakanlıktan izin alınır. TAGEM izin işlemlerini on beş gün içinde tamamlar ve ithalat işlemlerini tamamlanması için izin belgesini gümrük idaresine sunulmak üzere ilgilisine verir. İthalat işlemleri, alınan izinde belirtilen şartlara uygun olarak gerçekleştirilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BAŞVURU MADDE 8 – Bu Yönetmelik kapsamında yer alan GDO ve ürünlerinin ilk ithalatından önce, içerdiği her bir GDO için gen sahibi veya ithalatçı, yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünü için ise GDO’yu geliştiren veya gen sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından TAGEM’e başvuru yapılır. Başvurularda, başvurunun içeriğine ilişkin bilgiler ile GDO’nun ne amaçla kullanılacağı belirtilir. GDO için birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapılabilir. Birden fazla amaçla kullanım için başvuru yapıldığında, her bir amaç için ayrı başvuru yapılmış sayılır.
BEŞİNCİ BÖLÜM İTHALAT, İHRACAT İthalat MADDE 14 – Kurul tarafından gerekli değerlendirmeler yapılarak gıda ve yem olarak piyasaya sürülmesi uygun görülen GDO ve ürünlerinin ithalatında aşağıdaki hususlar dikkate alınır: a) İthalatçı firmadan, ithal edilecek GDO ve ürünlerinin miktarı ve içerdiği gen çeşidi ile ilgili orijin ülke veya yüklendiği ülke yetkili otoriteleri tarafından düzenlenmiş belge veya uluslararası akredite bir laboratuvardan alınmış analiz raporu istenir. b) Bakanlık, denetim ve kontrol amaçlı analizler yapar. c) Denetim ve kontrol sonucu uygun görülen ürünlerin ithaline müsaade edilir. ç) Bakanlıkça GDO’lu olarak ithaline müsaade edilen ürünlerin, firma ve GDO bazında kayıtları tutulur.
İhracat MADDE 15 – İhracatta alıcı ülkenin talebi doğrultusunda işlem yapılır. (2) Bakanlıkça GDO’lu olarak ihracatına müsaade edilen ürünlerin, firma ve GDO bazında kayıtları tutulur. (3) GDO ve ürünlerinin gümrük çıkış kapıları Gümrük Müsteşarlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir.
ALTINCI BÖLÜM GDO VE ÜRÜNLERININ İŞLENMESI, DEPOLANMASı MADDE 17 – GDO ve ürünleri farklı hatlarda işlenir ve depolanır. Bunun mümkün olamayacağı durumlarda ilgililer tarafından GDO ve ürünlerinden oluşabilecek bulaşmayı önlemek amacıyla işleme hattında ve depolarda gerekli temizlik yapılır ve kayıt altına alınır. (2) GDO üretimi Kurul tarafından belirlenen kapalı alan koşul ve standartlarında risk sınıflandırmaları dikkate alınarak üretilir ve depolanır. (3) İlgililer, GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla Kurul tarafından belirlenen işleme, atık, artık, arıtım ve imha koşullarının uygulandığını denetim ve kontrol sırasında Bakanlığa ibraz etmek zorundadır.
YEDİNCİ BÖLÜM ÇEŞITLI VE SON HÜKÜMLER Yürürlükten kaldırılan yönetmelik MADDE 24 – (1) 26/10/2009 tarihli ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Devam eden işlemler GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte sonuçlanmamış GDO başvurularına ilişkin işlemler, başvuru tarihinde ilgili olduğu mevzuata göre sonuçlandırılır.
Son yıllarda Türkiye’de patent başvuruları içerisinde biyoteknoloji konusunda olanların oranı hızla artarken bunlardan hemen hepsinin yabancı patent başvurusu olması mevcut durumda şaşırtıcı bulunmaktadır.
Tarım sektörü açısından bakılırsa, Türkiye’de geliştirilmiş olan bir transgenik ürünün bulunmadığı, Tarımsal Araştırma Enstitülerindeki tarla denemeleri dışında transgenik ürün üretiminin de bulunmadığı belirtilebilir. Hayvancılık konusunda ise herhangi bir gelişme kaydedilmemiştir.
Öte yandan Türkiye’nin buğday, arpa, baklagiller ve şekerpancarı gibi ana besin kaynaklarını oluşturan bitkilerin dışında birçok meyve ve sebzenin de doğal gen kaynaklarının bulunduğu bir ülkede olduğu göz önüne alındığında biyoteknolojik ürünlerin kullanımı ve çevreye salımı konusuna daha duyarlı yaklaşılması gereği ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’de ilk kez 1980’li yılların başında, TÜBİTAK bünyesinde, 1982’de ‘ Enzim Teknolojisi İhtisas Komisyonu’ ve 1984’te ‘Biyoteknolojide Türkiye’nin Önceliklerini Saptamaya Yönelik İhtisas Komisyonu’ oluşturulmuştur.
Biyoteknolojiyi ön plana çıkaran tüm bu politikalar ve çalışmalara paralel olarak, biyoteknoloji için ayrılan fonlar giderek yükselmiş, çok sayıda öğrenci ve araştırmacının gelişmiş ülkelerde eğitim görmesi ve araştırma faliyetlerine katılmasın sağlanmıştır. Bilimsel altyapıya temel teşkil etmek üzere çeşitli üniversitelerde biyoteknoloji yükseklisans –doktora programları oluşturulmuştur. (Arslanhan,2010)
SONUÇ Değişen çevre şartları ve hızla artan dünya nüfusu, tarımda birim alandan daha yüksek verim ve kaliteli ürün elde edilmesini zorunlu hale getirmiştir. Dünyada artan nüfusa paralel olarak tarım alanları genişlememektedir.Bu nedenle bitkilerden ve hayvanlardan daha yüksek verimin alınması amaçlanmıştır. ABD bu çözümü sağlamak için transgenik ürün üretimini başlatmıştır.
SONUÇ Yıllar itibariyle transgenik ekim alanlarında artış görülmektedir. ABD transgenik ürün üretiminde en başta gelmektedir. Türkiye’de bu bilimin gelişimi oldukça yenidir yıllarından sonra gelişmeye başlamıştır. Türkiye 2004 yılında Cartegena Biyogüvenlik Protokolüne üye olmuştur. Bu sayede sadece ülke bazında değil uluslar arasında biyoteknolojinin gelişimi amaçlanmıştır.
KAYNAKLAR Arslanhan,2010 Türkiyede Biyoteknoloji Sektöründe Reel Opsiyonlar Yönetimi ile AR-GE Değerlendirilmesi, Yükseklisans Tezi Kıymaz, Tarakçıoğlu 2o02, DPT Planlama dergisi ISAA (Internatıonal Service for the Acquısıtıon of Agri-Bıotech Applıcatıons )