Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

LOZAN ANTLAŞMASI Yrd. Doç. Dr. Nesrin KENAR.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "LOZAN ANTLAŞMASI Yrd. Doç. Dr. Nesrin KENAR."— Sunum transkripti:

1 LOZAN ANTLAŞMASI Yrd. Doç. Dr. Nesrin KENAR

2 LOZAN ANTLAŞMASI (143 madde)
Siyasal hükümler : Sınırlar : 1921’de saptanmış SSCB sınırı görüşülmedi Batı sınırı : Yunanistan sınırı Bulgaristan sınırı 30 km.lik bant askerden arındırılacak (1938’de son verildi)

3 LOZAN ANTLAŞMASI Siyasal hükümler :
Sınırlar : Güney sınırı : Suriye ile 20 ekim 1921 sınırı geçerli Bugün Hatay içeride Irak sınırı Musul sorunu çerçevesinde belirlendi Adalar :Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları dışında bütün ege adaları silahsızlandırılmak koşuluyla Yunanistan’a verildi

4 LOZAN ANTLAŞMASI Siyasal hükümler :
Kapitülasyonlar: TC’deki kapitülasyonların her bakımdan kaldırıldığı kabul edilmiştir Azınlıklar : Azınlıklar “gayrimüslimler” olarak tanımlandı (başka ülkelerdeki azınlık antlaşmalarındaki “soy, dil,din” ifadesi Lozan’da bertaraf edilmiştir) Gayrimüslimlere getirilen haklardan sadece Rum,Ermeni ve Museviler yararlanmaktadır Ancak bu 3 cemaatin ası Lozan’da geçmemektedir Hak Grupları : gayrimüslim Türk uyrukları, Türkçe’den başka dil konuşan dil uyrukları, Tüm Türk uyrukları ve Türkiye’de oturan herkes

5 LOZAN ANTLAŞMASI Mali hükümler :
Osmanlı devlet borçları ele alınmıştır Bu borç 4’e bölünmüş : 1. Türkiye Balkan savaşlarıyla Osm. İmp.dan ayrılmış devletler 3.Adalar ve belirli toprak parçaları kendilerine bırakılmış olan devletler 4.Osm. İmp.dan ayrılmış Asya toprakları üzerine kurulmuş yeni devletler Bu borçlar ayrıca Balkan savaşlarından önce ve sonra alınanlar şeklinde bu 4 gruba paylaştırılmıştır

6 LOZAN ANTLAŞMASI Boğazlar Sözleşmesi
Taraflar : İng., Fra., İtalya, Jap., Bulg., Yunanistan, Rusya, SHS Dev. Türkiye Boğazlardan denizden ve havadan geçişi düzenliyor Ticaret gemileri ve askeri olmayan uçaklar : Barışta, her türlü bayrak ve yük, UA. Sağlık hükümleri saklı kalmak koşuluyla, hiçbir işlem olmadan gece ve gündüz geçebilir, kılavuz almak zorunlu değil Savaşta : TC tarafsız ise barış koşulları geçerli, TC savaşan ise tarafsız gemi ve uçaklar düşmana yardım etmeksizin serbestçe geçecek, TC isterse bunları denetler, düşman gemi ve uçakları konusunda TC istediği önlemi alabilir

7 LOZAN ANTLAŞMASI Boğazlar Sözleşmesi
Savaş Gemileri ve Askeri Uçaklar : Barışta her bayrağı taşıyan gemi gece ve gündüz geçebilir, ancak Karadeniz dışı bir devlet Karadeniz’in en güçlü devletinden büyük kuvvet geçiremez ve her zaman her biri 10 bin tonu geçmeyen 3 gemilik bir kuvvet gönderebilir

8 LOZAN ANTLAŞMASI Boğazlar Sözleşmesi
Savaşta durumunda : TC tarafsız ise, geçişler barış dönemindeki gibi düşmanca davranmaksızın yapılıyor TC savaşan ise, barıştaki kısıtlama geçerli olmak koşuluyla tarafsız gemilere tam serbestlik uygulanacak, tarafsız askeri uçaklara TC denetim uygulayabilir, TC ile barış halindeki denizaltılar su yüzünden geçecekler

9 LOZAN ANTLAŞMASI Boğazlar Sözleşmesi
Çanakkale ve İst. Boğazında bazı bölgeler askerden arındırılacak, bu hüküm 1936 Montrö ile kaldırılacak – askerden arındırılmış bölgede sadece polis ve jandarma bulunacak İst.da Boğazlar Komisyonu kurulacak Komisyonun yetkileri boğazların suları üzerinde Komisyon sözleşmenin taraflarından oluşacak Boğazların güvenliği tehlikeye düşerse bu durum imzacılar tarafından önlenecek askerden arındırma ve boğazlar kom. Hükmü Montrö’de kaldırılacak

10 LOZAN ANTLAŞMASI Yerleşmeye ve yargı yetkisine ilişkin sözleşme
Ticaret sözleşmesi Sağlık sorunlarına ilişkin bildiri Yargı yönetimine ilişkin bildiri Osm. nın bazı imtiyazlarına ilişkin bildiri Lozan ve Sevr farkları

11 ( Göreli Özerklik Dönemi I )
Türk Dış Politikası 1923 – 1939 ( Göreli Özerklik Dönemi I )

12

13 Uluslararası Ortam ve Dinamikler
İki Önemli Gelişme : 1. Revizyonist-Statükocu Kavgası Versay Antlaşmasının katı ve uygulanamaz olması barışı engellemiştir. Dünya Ekonomik Bunalımı

14 Uluslararası Ortam ve Dinamikler
Sonuçlar : Avrupa alt sisteme dönüşmüş Merkez ülkeler barış sağlamaktan uzaklaşmış Çevre ülkeler göreli dış özerklik kazanmış ( Türkiye )

15 İç Ortam ve Dinamikler A. 1923-1930 Dönemi ve Liberalizm
Ekonomik Göstergeler : Dışa açık ekonomi ( dışarıya bağımlı ) Yabancı Sermaye ( 1/3 ) Yabancı şirketlere imtiyazlar Teknoloji transferi yok Dış ticaret açıkları artmakta Ekonomiyi millileştirme politikası Yabancı şirketlere Türkçe defter tutma ve % 75 Türk personel çalıştırma zorunluluğu

16 İç Ortam ve Dinamikler A. 1923-1930 Dönemi ve Liberalizm
Siyasal Göstergeler : Alternatif liderler ve kurtuluş savaşı koalisyonları tasfiye edildi Başlıca Batıcı reformlar 1930’a kadar gündemi meşgul etti.(Halifeliğin kaldırılması, Medeni Kanun, Harf Devrimi vb.) Ciddi iç güvenlik sorunu ( Kürt ayaklanmaları ) Bu nedenlerle yolsuzluklar ve ekonominin gidişatı ile ilgilenilemedi.

17 İç Ortam ve Dinamikler B. 1930-1938 Dönemi ve Devletçilik
Ekonomik Göstergeler : Devletçilik bir önceki dönem (ekonomik yıpranma) tarafından zorunlu kılınmıştır Devlet eliyle sanayileşme programı başlatıldı İthal İkameci Sanayileşme Politikası izlenmeye başladı Dış ticaret bu dönemden itibaren fazla vermeye başlamıştır Bu şekilde dış göreli özerklik için gerekli ekonomik temel hazırlanma çalışılmıştır

18 İç Ortam ve Dinamikler B. 1930-1938 Dönemi ve Devletçilik
Siyasal Göstergeler : Ekonomide devletçilik ve devletin siyasete egemen oluşu paralel yürümüştür Ancak halkın durumunu yansıtan bir iyileşme görmek zordu Ulusu inşa projesinde ulusun desteğini almak için ideolojinin devreye sokulması gerekiyordu – eğitim-halkevleri Türk Tarih Tezi Projesi ( Bir Türk dünyaya bedeldir vb.)

19 İç Ortam ve Dinamikler B. 1930-1938 Dönemi ve Devletçilik
Siyasal Göstergeler : Sonuçta devletin iç ve dış göreli özerkliği arttı Gayrimüslim burjuvazinin ekonomideki başatlığı büyük ölçüde tasfiye edildi (savaş öncesi 1/5, savaş sonrası 1/40 ) Milliyetçilik ulusal sınırların dışına taşmayacak şekilde kullanıldı Atatürk milliyetçiliği / Türk milliyetçiliği Milliyetçilik emperyalizm yapmak için değil emperyalizme karşı durmak için kullanıldı

20 İç Ortam ve Dinamikler B. 1930-1938 Dönemi ve Devletçilik
Siyasal Göstergeler : Otoriter bir yapı ama nihai amaç Batı gibi olmak ( İngiliz modeli ) Ulusal burjuvazi yaratmaya yönelmiş ama burjuvaziyi devletin denetiminde tutmuş Diğer tek parti yönetimlerinin aksine Tek parti devletin denetiminde oldu Ulus kurma yöntemi kan temeline değil, territoryal ve kültür temeline dayanıyordu ( anayasal vatandaşlık )

21 Dönemin Dış Politikası Atatürk’ün Dış Politikası Üzerine Tartışma
Türk Devrimi Üçüncü Dünyacı mıdır/ Batıcı mıdır ? Anti-emperyalist midir / değil midir ? Yayılmacı mıdır ; İlk ikisi sol akım, üçüncüsü ise sağ akım tarafından gündeme getirilmiştir.

22 Dönemin Dış Politikası Doğuda Dış Politika : Kürt Sorunu
İran’la 1926 ve 1932), Suriye’nin mandateri Fransa ile 1926 ve Irak’ın mandateri İngiltere ile 1926 dostluk ant. var Sadabat Paktı(1937):İran, Irak ve Afganistan Ana tema : Kürt aşiretlerinin denetimini ortaklaşa sağlamak : TDP’nın doğudaki başlıca dış politika amacı bu sorunun uluslar arası yansımalarını engellemek.

23 Dönemin Dış Politikası Batıda Dış Politika : Denge/ İttifak Sorunu
TC Batıda, güç dengesine oynamak ile ittifaklara girmek arasında tercih yapmak zorundaydı Güç dengesine büyük başarıyla oynadı Dikkate alması gereken 3 grup devlet : İngiltere-Fransa, Almanya-İtalya, SSCB

24 Dönemin Dış Politikası Batıda Dış Politika : Denge/ İttifak Sorunu
Birinci grupla sorunları öncelikle çözümlemek İkinci gruba uzak durmak ve İtalya’nın tehditlerine karşı koymak SSCB’den tarih boyunca rastlananın aksine bu dönemde hiçbir tehdit gelmedi TC birinci grupla ittifak arayışına girmiş yanı sıra SSCB’ni buna dahi etmeye çalışacaktır.

25 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
İngiltere ile ilişkilerde bu dönemde Musul sorunu en önemlidir Lozan Konferansında İsmet Paşa ile Lord Curzon arasında çekişme olmuştur İngiliz Büyükelçiliği Musul sorununun çözümünün ardından 1926’da Ank.ya taşındı Ank. nın stratejik nedenlerle başkent ilan edilmesini pek çok devlet gibi İng. De kabullenmemiş ve elçiliğini taşımayı reddetmiştir Aslında İng. TC’nin kurtuluş mücadelesi sonunda yeni bir devlet kurmasını kabullenememişti

26 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
Musul TC için güvenlik, insani boyut ve petrol açısından önemlidir İng. İçin ise Hint yolu üzerinde bulunması ve petrol bakımından önemlidir Musul’un önemli bölümü Mond. Müt. Sırasında Osm. elindeydi Mondrosun ardından İng. Musul’u işgal etmiştir Kurtuluş savaşında kurtarılamadan Mudanya Müt. İmzalandı ve Musul sorunu Lozan’a kaldı

27 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
Lozan’da Musul konusunda Türk tezi : Etnografik( bölge nüfusunun çoğunluğu Türkve Turan kökenli Kürt), hukuksal, tarihsel, ekonomik, siyasal, askeri ve stratejik noktalar Lozan’da Musul konusunda İngiliz tezi : İngilizler TC’nin iddialarını kabul etmiyor ve onlara göre Türkler bölge nüfusunun 1/12 sini oluşturuyor ve Kürtler Türk soyundan değildir

28 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
İsmet Paşa Musul sorununun Lozan barışının yapılmasını engellememesi için ve 1 yıl içinde İng. İle çözümlenmek üzere gündemden çıkarmış ve MC’ne bırakılmıştır. Haliç Konferansı :19 Mayıs 1924 Bu konferanslar Musul’un yanı sıra Hakkari’yi de Süryaniler için istemişlerdir.İng. Nin amacı TC’ne kabul etmeyeceği isteklerle gelerek sorunu MC.ne götürmek

29 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
MC, Musul Sorununu 20 Eylül 1924’te konuyu görüşmeye almıştır TC, plebisit yapılmasını istemiş İng. ise sorunun bir sınır sorunu olduğu ve halkın da cahil olduğu gerekçesiyle plebisit yerine bir komisyon kurulmasını istemiştir TC ise komisyonun halkın duygularını bilemeyeceği iddiasıyla plebisit konusunda ısrar etmiştir MC İng.nin görüşü doğrultusunda tarafsız devletlerden oluşan 3 kişilik bir komisyon kurmuştur.

30 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
Komisyon : Macar, Belçika ve İsveç temsi. Komisyon Raporu: Brüksel Hattı- Musul – Hakkari arası Komisyon 16 Temmuz 1925’te sunduğu raporunda Irak’ın verdiği istatistikleri geçerli saymıştır Bölgedeki Kürtlerin ne Türk ne de Arap olduğunu belirtmiştir Buna göre Ahali hiçbir tarafa katılmak istememektedir Ülke 25 yıl MC mandası altında kalacaktır (1932)

31 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
Adaletin yürütülmesi için Kürtlerden memur istenecek, Kürtçe resmi dil kabul edilecektir Manda sona erer ve Kürtlere özerklik sağlanmazsa, halk Araplar yerine TC’yi tercih edecektir TC’nin durumu Irak’tan iyi olduğundan bölgenin o zaman TC’ye devri gerekecektir Yine de bölgenin taksimine karar verilirse küçük Zap suyu sınır olabilir, Musul R’ye, Kerkük Irak’a verilecektir

32 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
Bu kararı İng. kabul etmiştir Ancak TC, Lozan Antl.nın MC’ye bağlayıcı karar alma yetkisi tanımadığı gerekçesiyle itiraz etmiştir Bunun üzerine MC Meclisi Uluslararası Adalet Divanından ; MC Meclisinin Lozan Ant.nın 3. Md.ne göre vereceği kararın hukuksal niteliği nedir? Hakem kararı mı, tavsiye kararı mı ? Arabuluculuk mu ?

33 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
Böyle bir karar oybirliği ya da oyçokluğu ile mi alınmalı ? İlgili taraflar oylamaya katılabilir mi ? Divan, MC kararının bağlayıcı olduğu, oybirliği ile karar alınması gerektiği ve tarafların da oylamaya katılabileceği ancak oybirliği hesaplanırken tarafların oylarının hesaplanmayacağı konusunda karar almıştır.

34 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
MC Misakının 15. md.si MC Meclisi bağlayıcı karar alamaz demekle beraber, Lozan Antl.nın3/2. md.si Musul’un kesin geleceği bu karara bağlı ifadesi yer aldığı için bu karar bağlayıcıdır. Sonuçta Brüksel hattının kuzeyi TC’ye, güneyi Irak’a bırakıldı. Bu dönemde TC MC:ne üye değildi, ancak İng. En etkili üyeydi TC İng. ve Frs. Gibi ülkelerin kurtuluş savaşında planlarını bozmuştur Adalet Divanına temsilci göndermemiştir Komisyonun Estonya’lı üyesini ülkeye sokmamıştır Şeyh Sait ayaklanması – Halifeliğin kaldırılması

35 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
5 Haziran 1926’da TC, İng ve Irak arasında imzalanan “ Türk-Irak Sınırı ve İyi Komşuluk Antl.” ile Irak-TC sınırı belirlendi Irak 25 yıl süreyle petrol gelirinin % 10’unu TC’ye verecek Türkmenler için azınlık hakları elde edilemedi Bundan sonra her 10 yılda bir antl. Düzeltilmiştir Alm. nın TC’ye yakınlaşma çabaları, İtalya’nın Akdeniz’deki faaliyetleri, II. Dünya Savaşı öncesi TC’nin İng. gözünde önemini arttırmıştır Revizyonist-statükocu kamplaşması TC-İng arasında doğrudan ve dolaylı işbirliği Montrö’ye İng. desteği

36 Batı Avrupa’yla İlişkiler İngiltere
II. Dünya Savaşı başladığında Türk-İng. İttifakı Ekonomik ve mali ant.lar TC.ye İng. Kredisi Ancak bu dönemde UA. Alanda meydana gelen gelişmeler nedeniyle İng.nin gücü tükenmişti TC’nin savaş dışında kalma kaygısı TC’nin 2 savaş arası dönemdeki denge politikası sona erdi TC, Batılı ülkeler ve özellikle İng. İle ittifak kurma ilşkisi 2. Dünya Savaşı koşullarında ve arzu etmediği koşullarda ulaşmıştı

37 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Bu dönemde TC-Frs. ilişkilerinde önemli konular Hatay Sorunu ve Borç Sorunu Fr. Lozan’da ve Musul konusunda İng.yi desteklemiş Lozan’da Fr. Kapitülasyonlar ve Osm. Borçları konusunda direnmiş Çünkü, TC’de ticari faaliyetleri çok Suriye sınırının saptanması konusunda problem 1921 ant.nın 8. md.si Bozkurt-Lotus davası Fransız misyoner okulları

38 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Osmanlı Borçları : Osm.Devl.tahvil satarak en çok Fr.ya borçlanmış Borç görüşmeleri 1928 yılına kadar devam etmiştir TC 1912 öncesi borçların % 62’sini, daha sonraki borçların % 73’ünü ödemeyi kabul etti Geri ödeme : altın lira /kağıt para 22 Nisan 1933’te TC lehine yeni düzenleme Borç ödemesi 25 Mayıs 1954’te tamamlanmıştır

39 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Sancak (Hatay-1936-Atatürk) Sorunu 1936’da Hatay adı Atatürk tarafından verildi(Türk kimliğine vurgu yapmak için) Mondros imzalandığında Sancak Osmanlıların 9 Kasımda 7. md.ye göre İng. İşgali ve gizli ant.a göre Fr. ya bırakıldı Sancak Misak-ı Milli sınırları içinde 1921 Fransız ant. ile özel bir yönetim altına konularak Sancak dışarıda bırakıldı 24 Temmuz 1922’de MC tarafından onaylanan ve Suriye’nin FR. Mandası altında olmasını öngören ant. 29 Eylül 1923’te yürürlüğe girdi

40 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
31 Aralık 1924’te Fr. Sancak’a ilişkin kararname yayınlayarak, Arap milliyetçilerini memnun etmek için, yönetsel konularda mevcut rejim korunmakla birlikte, bölgenin Suriye devletine yani Şam yönetimine bağlandığını bildirmiştir. Bu duruma Sancak’ta yaşayan Araplar dışındaki halk, başta Türkler olmak üzere, Aleviler ve Ermeniler tepki göstermiştir. Sancaklı Türklerin bağımsızlık istekleri, bu dönemde Şeyh Sait isyanı ve Musul sorunu ile zor durumda bulunan TC’de yankı bulmamıştır.

41 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
30 Mayıs 1926’da TC. ile Fr. Arasında Dostluk ve İyi Komşuluk İlişkileri Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme 1921 tarihli Ankara ant.nı bütünlemiştir ve değişikliğe uğratmamıştır. 1926 Sözleşmesinden sonra iyileşen Türk-Fr. İlişkileri Sancak’ta yaşayan Türklerin durumlarının düzeltilmesine olanak sağlamıştır. Bu dönemde Sancaklı Türkler TC. deki tüm reformları uygulamaya başlamışlar ve Halk Partisi kurarak örgütlenmelerini disiplinli biçimde gerçekleştirmişlerdir.

42 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Bu gelişmeler Fr. Tarafından desteklenmiş ve Sancak, Fr. Tarafından kendisine muhalefet eden Şam yönetimine karşı koz olarak kullanılmıştır. 1930’da İng. Mandası sona erip Irak’a bağımsızlık vermesi Suriye’yi de harekete geçirince Sancaklı Türkler arasında milliyetçi istekler gündeme gelmiştir. Bu nedenle 1930 tarihli Suriye anayasasına Sancak’ın özel rejimine ilişkin hükümler konmuş, böylece Sancak Türkleri tatmin edilmiş ve de Suriye Araplarına gözdağı verilmiştir.

43 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
1936’da UA. Ortamda önemli gelişmeler olmuştur: İtalya’nın Habeşistan’ı işgali Almanya’nın Versay zincirlerini kırması vb. Bu ortamda Avrupa’daki ortamla ilgilenmek isteyen Fr. Manda yönetimini sona erdireceğini açıkladı 9 Eylül 1936’da Suriye ile Fr. arasında imzalanan ve manda yönetimini sona erdiren ant. 3 yıl sonra Suriye’nin MC üyesi olmasıyla yürürlüğe girmiştir. Ant.da Sancak’la ilgili md. yok TC tepki gösterdi

44 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Suriye konuyu görüşmeye yanaşmadı TC Dış.Bak. T.R. Aras MC’de yaptığı konuşmada Fr. nın Suriye ile yaptığı anl.nın benzerini Sancak’la da yapmasını istemişse de Fr. kabul etmemiştir. Taraflar ikili görüşmelerde anlaşamadılar Sancak konusunu MC.ne götürdüler Sandler Raporu İsveç’li Sandler raportör atandı Sancak’a MC Konseyi tarafından 3 gözlemci gönderildi Bu dönemde UA. Gelişmeler nedeniyle TC. Nin önemi artmıştır

45 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
İng. Fr. üzerinde baskı yapmıştır Bu nedenle Fr. Sancak konusunda direnmeyi bırakmış ve MC Konseyinin Sancak’ın ayrı birim olarak kabul edilmesi de dahil bütün kararlarını kabul edeceğini açıklamıştır. Zira 1936 Suriye’ye bağımsızlık veren ant. Parlamentoda onaylanmayacaktı.Zira sömürgeler önem kazandı. Suriye 1946’da bağımsızlık kazanmıştır 27 Ocak 1937’de MC Meclisi tarafından Sandler’in raporu kabul edildi

46 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Sandler raporu : Sancak ayrı bir varlık olacak, anayasası hazırlanacak, Resmi dil Türkçe olacak, ikinci dil MC Meclisi tarafından kabul edilecek, TC Sancak’ın sınırsız ve koşulsuz bağımsız olmasını istiyordu, dolayısıyla bu kararın manda yasasına aykırı olduğunu düşünüyordu Bu, Sancak’ın bağımsızlığına kavuşmasına kadar bulunmuş geçici bir formüldü. Sancak’ın sınırları,statüsü ve anayasası 29 Mayıs 1937’de MC Meclisinde onaylanmıştır.

47 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Buna göre Sancak içişlerinde bağımsız Dışişleri Suriye tarafından yürütülecek vb. Sancak’ın toprak bütünlüğü ve TC-Suriye sınırı FR ile TC arasında yapılan ant. ile güvence altına alınmıştır. Bu antlaşma Suriye tarafından kınanmıştır, Sancak’ı Suriye’den ayırma amacı güttüğü öne sürülmüştür.Bu dönemde sancak nüfusunu % 39.7 si Türk, % 28 Alevi, % 11 Ermeni, % 10 Sünni Arap, % 9 Rum Ortodoks ve % 3 Kürt, Çerkez, Yahudi, Arnavut

48 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
Hatay’ın TC’nin reformlarını da kabul etmesiyle giderek TC yörüngesine girmesiyle buradaki Arap ve Ermeni nüfus Suriye’ye göç etmeye başlamıştır. 1939’da Avrupa’da olaylar gelişiyordu, Alm. Çekoslovakya’yı işgal etti İng. Akdeniz güvenliği için müttefik arıyordu TC-İng. Ortak demeç yayınladı Aynısını FR ile de yapmak için Hatay’ın TC topraklarına katılması koşulunu koydu ve Fr kabul etti.

49 Batı Avrupa’yla İlişkiler Fransa
23 Haziran 1939’da Türk-Fransız Ortak Demecinin yayınlanmış ve TC-Suriye arasındaki toprak sorununun kesin çözümüne ilişkin ant. İmzalanmış ve Hatay toprakları TC’ye kabul edilmiştir. Bu ant. Yürürlüğe girmeden Hatay Meclisi 29 Haziran’da toplanarak TC’ne katılma kararı almıştır. Bu duruma Suriye ve İtalya tarafından karşı çıkılmıştır.

50 Batı Avrupa’yla İlişkiler İtalya
Kurtuluş Savaşı döneminde TC’ye karşı olumlu tavrı var Mussolini’nin iktidara gelmesinin ardından yayılmacı politika izliyor 1930’a kadar TC-İtalya ilişkileri sakin 1934 sonrasında TDP’nı en çok etkileyen Batılı ülkelerden biri oldu

51 Batı Avrupa’yla İlişkiler İtalya
Dönemi I. Dünya savaşı sonunda tatminsiz Akdeniz’e açılması gerektiğini söylüyor TC için endişe kaynağı İtalya’nın kendisine yayılma alanı olarak seçtiği Akdeniz ve Balkanlar TC güvenliği için önemli Musul sorunu sırasında, TC-İng ilişkileri gergin İtalya’nın batı Anadolu’ya çıkartma yapacağı söylentiler gündemde Musul sorunu ardından TC-İtalya ilişkileri gelişme var TC-Yun.İtalya ittifakı gündemde- Küçük Antanta karşı(Fr - } Çek-Yug ve Rom.)

52 Batı Avrupa’yla İlişkiler İtalya
30 Mayıs 1928’de TC, Yun ve İtalya arasında dostluk ve tarafsızlık ant. imzalandı ve TC açısından rahatlama getirdi Bu dönemde TC-İtalya ticareti gelişmiştir Dönemi : Mussolini’nin yayılmacı pol. nedeniyle ilişkiler bozulmaya başladı İtalya’nın saldırgan dış politikası 1934’te 2. 5 yıllık Faşist Kong.de Mussolini İtalya’nın tarihi emellerinin Asya ve Afrika’da olduğunu söylemiştir İtalya TC’yi kastetmediğini açıklamıştır

53 Batı Avrupa’yla İlişkiler İtalya
1935 TC,Yun,İtal ittifak önerisi TC reddetti, Balkan paktı, Balk. Devl arasını açmak TC tüm Balkan dev. nin ortak ittifakını istiyor İtal. kendisiyle tek tek ant. İstiyor Habeşistan’ın 1935’te işgalinin ardından MC İtalya’ya yaptırım uyguladı TC bu yaptırımlara katıldı, İtalya TC’ne nota verdi Montrö’ye katılmadı TC bu ekonomik yaptırımları uygulayınca zor durumda kaldı

54 Batı Avrupa’yla İlişkiler İtalya
1936’da İtalya on iki adaları tahkim etmeye, havaalanı yapmaya başladı İtalyan tehlikesi nedeniyle TC-İng. yakınlaşması İtalya’dan TC’ye güvence,1928 ant.na bağlı 1937 İng-İtalya centilmenlik ant.- TC memnun İtalya 2 Mayıs 1938’de Montrö’ye katıldı İtalya’nın Arnavutluk’u işgali-}TC,İng.Fr. yakınlaşması

55 Batı Avrupa’yla İlişkiler İtalya
İki savaş arası dönemde TC-İtalyan ilişkileri TC’nin bu ülkeden duyduğu endişe tarafından belirlenmiştir. Ticari ilişkiler yüksek düzeyde Siyasal ilişkiler istikrarsız Nedeni; İtalya’nın irredentist politikaları

56 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
Alm-TC eski müttefik Aralarında eski sorun yok Alm TC-SCCB ilişkisinden rahatsız değil Çünkü bu 3 ülke UA alanda dışlanmış Alm-TC ilişkileri sınırlı Alm TC ile Lozan sonrası yakınlaşmak istiyor, ancak İng ve Fr’nın tepkisini çekmek istemiyor 3 Mart 1924 Alm-TC dostluk ant.dipl. ilişk. Alm elçiliği Ank.da

57 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
TC’ye ye Alm. yardımı ve danışmanlık hizmeti-tarım-mühendislik Alm. TC ile ekonomik ilişkilerini geliştirmek istiyor Bu dönemde askeri ilişk. gündemde Alm subaylar Türk ordusunda görev yapıyor Türk savunma sanayi kurulması alanında işbirliği TC Alm güçlenmesini destekliyor Kayseri’de uçak fabr Junker Alm ülkesinde silah üretemiyor Hava ulaşım sist.

58 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
1930 ticaret antl. Bu dönemde iki ülke ilişkileri sorunsuz Birbirine yaklaşma çabaları var dönemi 1933 Hitler iktidarı Alman iç ve dış politikasında değişme Dış politika hedefleri açısından uzaklaşma Ekonomik ilişkiler yoğunluğunu korudu Alman yetkililer Atatürk ile Hitler arasında benzerlik kurmaya çalışıyorlar Türk Kurtuluş Savaşına sempati

59 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
TC Alm nın Versay’dan kurtulma çabalarına sempati duyuyor Kendisi de I. Dünya savaşı düzenlemelerinden memnun değil Alm nın yayılma alanı TC ye uzak -doğu Avrupa TC yine de endişeli Balkan paktı anlaşmazlık nedeni, Alm TC’nin bölgedeki etkinliğinden rahatsız

60 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
Montrö sözleşmesi – Alm rahatsızlığı(TC-İng yakınl) Alm Lozan’a çağırılmadı-rahatsızlık Boğazlarla ilgili olarak TC-Alm antlaşması (gerçekleşmiyor) TC Alm yı doğrudan karşısına alacak girişimden kaçındı Alm TC yi yanına çekmek ve İng ve Fr ile yakınlaşmasını önlemeye çalışıyordu Alm TC yi de Hatay nedeniyle revizyonist olarak görüyor Ribbentrop-Menemencioğlu görüşmesi – 1938 TC yi revizyonist devletler yanına davet ediyor Tarafsızlık anl önerisi (-)

61 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
TC, Alm ya kendisine karşı yüklenimlere girmeyeceği konusunda sözlü güvence verdi Alm - }İtal. Arn. İşgaline destek vermesi TC-Alm ilişkilerini etkiledi Alm Büyükelçisi-Franz von Papen atandı (TC’nin İng. ve Fr yanında yer almasını önlemek için) TC tarafından kabul edilmek istemedi (anchlasus) Ancak 1939 da gerçekleşti Papen, TC’nin İtalya endişesini gidermek için girişimde bulundu ama sonuç olumsuz Ancak İtalya’ya baskı da yapmadı

62 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
TC-Fr ve TC-SSCB görüşmeleri-Alm rahatsızlığı TC-İng yakınlaşması nedeniyle Alm TC’ye silah ve savaş malzemesi sevkiyatını durdurdu Ticari ilişkiler kesilmedi-krom ithalatı Alm savaş sanayi için önemli Alm TC’nin Balkanlara karışmasına karşı İtalya’nın Balkanlarda rahat hareketini sağlamak Uzun dönemde Balkanlarda kendi hegemonyasını kurmak

63 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
1 Eylül 1939 Almanya Polonya’ya saldırdı ve II. Dünya Savaşı başladı TC tarafsızlık ilan etti ve İtalya’dan duyduğu endişeyi belirtti İki savaş arası dönemde TC dış ticaretinde Alm ya bağımlı hale gelmiştir TC toplam ithalatın % 50’si, ihracatın % 45’i Alm ile

64 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
İki savaş arası dönemde Alm. nın genel politikası TC’yi mümkünse denetim altında tutmak, ya da en azından İng ve FR’dan uzak tutmaktı Alm. bunun için 3 yola başvurmuştur 1.TC’yi ekonomik açıdan kendisine bağımlı kılmak 2. Kültürel ilişkiler ve propaganda ile kamuoyunu etkilemek 3.Askeri ilişkilerle orduyu Alman silahlarına bağımlı kılmak ve Alman yanlısı bir askeri kadronun oluşmasını sağlamak

65 Batı Avrupa’yla İlişkiler Almanya
Ancak TC Almanya’nın etki alanına girmemeyi başarabildi Çünkü, Sevr düzenini Lozan’la geçersiz hale getirmişti Musul, Hatay ve Boğazlar sorunlarını UA. Hukuk yoluyla çömüştü Batılılaşma doğrultusunda İng ve Fr ile ilişkilerine önem vermişti

66 Batı Avrupa’yla İlişkiler
1932 TC’nin MC üyeliği MC daveti Endişeler-Musul Çekinceler-askeri yaptırımlar SSCB politikası

67 SSCB İle İlişkiler TC ; yeni cumhuriyetin kurulması ve toplumsal düzenlemelerin yapıldığı dönem,1920’lerde Lozan’dan arta kalan sorunlar çözüldü ve 1930’lar yaklaşan savaşa hazırlık girişimleri ile geçti SSCB ;1930’lara kadar diğer devletler tarafından tanınma ve komşularla iyi ilişkiler kurma çabaları-1934 MC üyeliği

68 SSCB İle İlişkiler 1923-1936: işbirliği dönemi
1925, TC-SSCB dostluk ve tarafsızlık antl.,1929,1931 ve 1935 uzatmaları ve 1945’te sona erdi Lozan sonrası batılı devletlerle sorunlarını çözemeyen TC, SSCB’ni destek merkezi olarak gördü, 1925 Locarno düzenlemesiyle Alm.nın batı sınırları güvence altında alınmış ama doğu sınırı alınmamış Bu durum SSCB tarafından kendisini hedef alan girişim olarak değerlendirilmiş SSCB 1922’den itibaren TC’de ticaret temsilcilikleri açmıştır Bu temsilciliklerin komünizm propagandası yaptığı görüşü problem yaratmıştır 1927’de imzalanan ticaret antl; problemler çözülmüştür

69 SSCB İle İlişkiler 1923-1936: işbirliği dönemi
TC’nin 5. Beş yıllık kalkınma planına SSCB desteği, kredi 1934 kredi ve teknik yardım antl Bu dönemde TC’yi yanına çekmek isteyen devletler uygun kredi verme yolu izlemişlerdir 1930’ların ilk yarısında iki devlet arasında uyumlu işbirliği söz konusudur

70 SSCB İle İlişkiler 1936-1939 : Yol ayrımı
Montrö Konferansı: UA koşullarda değişiklik 1930’ların başından itibaren TC Boğazların Lozan düzenlenişinin gözden geçirilmesini önerdi-(23 Mayıs 1933 Londra Silahsızlanma Konf.) 11 Nisan 1936 notasıyla ilgili devletlere Boğazlar rejiminde değişiklik isteğini bildirdi Diğer devletler ve SSCB TC’nin çağrısına olumlu yanıt verdi SSCB de Lozan Boğazlar düzenlemesinden rahatsızdı

71 SSCB İle İlişkiler 1936-1939 : Yol ayrımı
SSCB; Boğazların Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine kapalı tutulmasını, kıyıdaş devletlerin savaş gemilerine ise serbest olmasını savundu TC’nin Boğazları silahlandırma isteğini destekledi ve silahların SSCB’den sağlanmasını istedi Ancak bu öneri kabul edilmemiştir Montrö Boğazlar Sözleşmesi 22 temmuz 1936’da imzalanmıştır

72 SSCB İle İlişkiler 1936-1939 : Yol ayrımı
SSCB Boğazların kim tarafından silahlandırılacağından endişe duydu, kendisinin olmasını istiyordu ve Ekim 1936’da TC’ye ikili ittifak önerdi TC’nin SSCB’ye Karadeniz’den saldıracak bir gücün geçişine izin vermemesini istedi TC ise TC Akdeniz’den saldırıya uğrarsa en az saldırganın gücüyle kendisine SSCB’nin yardım etmesini istedi Bu görüşmeler İng. nin telkiniyle sonuçsuz kalmıştır İng, boğazlar konusunda imzalanacak ayrı bir ittifakın Montrö’yü geçersiz kılacağını bildirmiştir.

73 SSCB İle İlişkiler 1936-1939 : Yol ayrımı
Ayrıca TC, SSCB’den yardım almaksızın böyle bir girişimi yararlı bulmuyordu Montrö sonrası görüşmeler artık eskisi kadar iyi değildi. 1930’ların sonları diğer devletler gibi TC ve SSCB için de savaş hazırlığı ile geçti Montrö Boğazlar sözleşmesi yeniden düzenlendi Çeşitli ittifak görüşmeleri ile güvenliğini garantiye almaya çalıştı1937’de TC-İtalya görüşmeleri SSCB’yi tedirgin etti 1939’da Fr ile ikili deklarasyon yayınladı

74 SSCB İle İlişkiler 1936-1939 : Yol ayrımı
Montrö’de İng ile işbirliği, boğazların silahlandırılması İng ye verildi, kontrolörlük Alm.ya ) SCB ise 1931 de Japonya’nın Mançurya’yı işgalinin ardından kendisini doğudan ve batıdan tehdit altında hissetti 1934’de MC ye üye oldu Montrö ve sonrasında Boğazların güvenliğini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirme girişiminde bulundu 23 Ağustos 1939’da Alm ile saldırmazlık paktı imzaladı TC savaş dışı konumunu sürdürdü Montrö’ye göre TC savaş dışı kaldığında boğazlardan savaş gemilerinin geçmesi yasaktı

75 SSCB İle İlişkiler 1936-1939 : Yol ayrımı
TC-SSCB 1919’larda emperyalist Batıya karşı kader birliği 1923 sonrası işbirliği 1936’dan itibaren savaşa hazırlık Savaş sonrası ilişkiler kötüleşti

76 Yunanistan’la İlişkiler
Lozan’da, sınır ve toprak sorunları, insani sorunlar ve mali sorunlar çözülmüştür Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adaları başta olmak üzere Doğu Akdeniz Adaları Yunanistan’a verilmiştir ve bu adalar silahsızlandırılacaktır.

77 Yunanistan’la İlişkiler
İnsani sorunlar konusunda nüfus mübadelesi ve Patrikhane sorunu görüşülmüştür Lozan sonrası yaklaşık 1 milyon Rum Yunanistan’a göç etmiş(Yun. Nüfusunun ¼’ü) İstanbul’da önemli miktarda Rum nüfus kalmıştır İst Rumlarının göçünü Yun. istemiyordu Zira bu durumda cemaatsiz kalacak Patrikhane taşınmak zorunda kalacaktı

78 Yunanistan’la İlişkiler
Mübadele antlaşmasına göre : Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininde Türk uyrukları ve Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının 1 Mayıs 1923 tarihinden itibaren zorunlu mübadelesi kabul edilmiştir İstanbul’da oturan Rumlar ve Batı Trakya’da oturan Müslümanlar kapsam dışıdır Din ölçütü temel alınmaktadır Patrikhane, siyasi tüm hak ve yetkilerinden arınmış, sadece dini bir kurum olarak İst da varlığını sürdürecekti

79 Yunanistan’la İlişkiler
Lozan’da Patrikhane konusu ele alınmamış ve Türk iç hukukuna bırakılmıştır, İst da kalan Patrikhanenin Türk hükümeti tarafından kontrol edilebilecek olması avantaj görülmüştür Tamirat borcu olarak Karaağaç TC’ye bırakılmıştır, zira yun nın bu borcu ödeyecek gücü yoktu

80 Yunanistan’la İlişkiler 1923-1928 : Gerilim Dönemi
Etabli (yerleşikler) sorunu Farklı yorumlar; Yun. yerleşme niyeti olup olmaması TC; 1918 öncesi İst’a yerleşmiş Rumlar (resmi kayıtlar esas) Yun, İst da fazla sayıda Rum bırakmak istiyor-Megali İdea TC, fazla sayıda Rum’u Yun a göndermeyi amaçlıyordu Adalet Divanına başvuruldu

81 Yunanistan’la İlişkiler 1923-1928 : Gerilim Dönemi
AD görüşü : İst şehrinin 1912’de belirlenen belediye sınırları içine 30 Ekim 1918’den önce sürekli olarak yerleşmiş bulunmak gerekir Divanın görüşü taraflar arasındaki uyuşmazlığa çözüm bulamadı ve gerginlik ortaya çıktı Yerleşikler ve Patrikhane sorunu gerilim yarattı Kesin çözüm 1930’da sağlandı Türk hükümeti Patrikhanenin evrensel statüsünü tanımadığını ve Türk kurumu olarak kabul ettiğini, dinsel konuları ileri sürerek dış güçlerin TC’nin içişlerine karışmasına izin vermeyeceğini dünya kamuoyuna göstermiştir

82 Yunanistan’la İlişkiler 1923-1928 : Gerilim Dönemi
Sonuç olarak 1925 Ankara antlaşması ile TC, 30 Ekim 1918 öncesi ve sırasında İst’da mevcut bulunan Rumlara Ortodoks ve TC vatandaşı olmasa bile, yerleşmek niyetine bakmaksızın yerleşik sıfatı tanımıştır Ank ant. sadece bu soruna çözüm getirmiş ancak hiçbir zaman uygulanmamıştır Nedeni, Yun da askeri rejim-Gen. Pangalos onaylamamış, Lozan revizyonu

83 Yunanistan’la İlişkiler 1923-1928 : Gerilim Dönemi
1926’da Atina ant imzalanmıştır Mübadele sırasında ortaya çıkan mali sorunları çözme amacı taşıyor

84 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
TC Lozan’dan kalan sorunlarını çözdü Yun. da askeri rejim sona erdi ve Venizelos iktidarı Revizyonist ülkeler ve aralarındaki güvensizlik sorunu nedeniyle silahlanma iki ülkenin ekonomisine zarar veriyordu Ülkeleri içinde ekonomik kalkınma ve sosyal reformlar yapabilmek için barışçı bir politika izlemek ihtiyacı duydular Revizyonist devletlere karşı birbirinin desteğine ihtiyaç duydular

85 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
1928 Türk-İtalyan Antlaşması Türk-Yunan yakınlaşmasını başlatmıştır. 1928, Türk-Yunan Tarafsızlık, Uzlaştırma ve Yargısal Çözüm Ant. İmzalanmıştır. Venizelos hükümeti, TC ile yakınlaşma politikası benimsemiştir. 1930 Antlaşmaları ve sözleşmeleri ile Lozan Ant ve 1926 Atina ant nın uygulanmasından doğan sorunların çözümü ant imzalandı ve bu sorunlar sona erdi.

86 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
10 Haziran 1930 Sözleşmesi ile TC-Yun arasında nüfus mübadelesinden kaynaklanan siyasal ve ekonomik sorunlar çözülmüştür. 10. Mde. ; TC, İst geldikleri tarih ve doğdukları yer ne olursa olsun değişimden ayrı tutulmuş İst. Bölgesinde bugün hazır bulunan tüm Ortodoks Rumlara, 14. Md. ; Yun., Batı Trakya’ya geldikleri tarih ve doğdukları yer ne olursa olsun değişimden ayrı tutulmuş olan Batı Trakya bölgesindeki Yunan uyruğundaki tüm Müslümanlara yerleşik sıfatı tanımaktadır.

87 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
Ayrıca mübadeleden kaynaklanan ekonomik sorunlar da çözülmüştür; 1.Mübadillerin malları 2. Türk uyrukların malları 3. Yunan uyrukların malları 4. Batı Trakya yerleşiklerinin malları

88 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
1930 antl. İle iki ülke arasında sağlanan yakınlaşma ile 2 ülke silahlanmaya ayırdıkları payı üretime aktarmayı amaçlamışlardır. İkamet, ticaret antl. İle “En Çok Gözetilen Ulus Kaydı”

89 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
1930 anlaşmaları ile sağlanan siyasal, ekonomik ve askeri yakınlaşma diplomasi alanında da kendini göstermiştir. TC-Yunan ilişkileri 1933 Samimi Anlaşma Belgesi ile doruğa çıkmıştır; Revizyonist Bulgaristan’dan gelecek tehdide karşı 10 yıl süreyle imzalanmıştır ve ortak sınırların karşılıklı olarak saldırıdan korunması güvence altına alınmıştır.

90 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
I. Dünya Savaşı sonrasında dünya barışının ancak ortak güvenlik sisteminin kurulması ile korunabileceği düşüncesi vardı : MC Bölgesel düzeyde güvenlik örgütlerinin de kurulması çabaları vardı Bu dönemde Balkanlar revizyonist devletlerin bulunduğu ya da hedefi olan bölgeydi : Alm., İtalya ve Bulg.

91 Yunanistan’la İlişkiler 1928-1939: Dostluk Dönemi
1930, 19131, 1932, 1933 yıllarında toplanan dört Balkan Konferansının ardından 1934’te Belgrad’da toplanan Balkan Konferansında TC, Yun, Romanya ve Yugoslavya tarafından 9 Şubat 1934’te Balkan Antantı oluşturulmuştur. Ancak Balkan Paktı, II. Dünya Savaşı yaklaşırken büyük devletlerin emellerine karşı güvenliği sağlamada yetersiz olmuştur

92 II. Dünya Savaşına Doğru TC-Yun İlişkileri
İki devlet ilişkileri daha da yakınlaşmıştır 1936’da Boğazların statü değiş. – Yun dest. 1930 Dostluk-Tarafsızlık ve 1933 Samimi Pakta Ek Antlaşma 27 Nisan 1938’de imzalandı: Taraflardan birinin saldırıya uğraması durumunda karşı tarafa yükümlülükler getiriyordu. Kültürel yakınlaşma da başlamıştır

93 II. Dünya Savaşına Doğru TC-Yun İlişkileri
Ancak bu iyi ilişkiler II. Dünya Savaşının başlaması ile son bulmuştur Yunanistan İtalya ve Almanya tarafından işgal edilmiş, TC kendi ulusal çıkarları doğrultusunda savaş koşullarından maksimum yararlanma yoluna gitmiştir. Bu dönemde TC Yunanistan’a ancak çok dolaylı yardımda bulunabilmiştir.

94 TC-Yunan Dostluk Döneminde;
TC’nin İst, Bozcaada ve Gökçeada’daki Rum azınlığa, Yunanistan’ın ise Batı Trakya’daki Müslüman azınlığa tutumlarında yumuşama görüldü, TC Patrik seçimlerine karışmaktan vazgeçti, Rum okul ve derneklerine uyguladığı okul kitapları ve öğretmenlerle ilgili baskısını kaldırdı, Yunanistan, 1920’lerde varlıklarına göz yumduğu, Ankara yönetimine karşı kişileri sınır dışı etti

95 TC-Yunan Dostluk Döneminde;
Batı Trakya’da Müslüman okullarında Arap harfleriyle eğitime son verilerek TC’de olduğu gibi Latin harfleri kullanılmaya başlandı

96 Ortadoğu İle İlişkiler İRAN
TC-İran ilişkilerinde 2 önemli konu: İran-TC rejimlerinin benzerliği ve sınır sorunu İran da TC’nin rejimine geçiş sürecini başlatmıştır( Savunma Bakanı Rıza Han ) Amaç : Batılı kurum ve normlarıyla modern ve tam bağımsız bir ulus-devlet yaratmak TC İran tarafından model alınıyor TC’de halifeliğin kaldırılması İran’da cumhuriyet ilan edilmesini engellemiştir

97 Ortadoğu İle İlişkiler İRAN
TC-İran sınırı : 1555 Amasya Ant ile ana hatları çizilmiş ve 1639 Kasr-ı Şirin Ant ile belirlenen sınır büyük ölçüde günümüzdeki sınır, Çok sayıda düzeltme yapılmış ve son belge 1913’te imzalanmış, ancak onaylanmadığı için geçerliliği tartışmalı, Sınır sorunları TC-İran ilişkilerinin ilk 10 yılında gündemde

98 Ortadoğu İle İlişkiler İRAN
Sınır sorununun 3 önemli nedeni : 1. Milliyetçi ideolojinin bakış açısı 2. Kürt aşiretlerin özerkliklerini koruma isteği, 3. Sınırın arazi üzerinde işaretlenmemiş olması, sınır tespit komisyonu kurulamadı SSCB’nin kışkırtması İran sınırının Lozan’da görüşülmesine İng karşı çıkmıştır Bu nedenle ikili görüşmelerle çözülmeye çalışıldı

99 Ortadoğu İle İlişkiler İRAN
22 Nisan 1926’da Tahran’da Dostluk ve Güvenlik ant imzalandı : Temel amaç aşiretlerin yarattığı sınır sorununu çözmek- TC-İran arasında ilk belge 1928-Ek Protokol yine aynı içerikte Ağrı İsyanları: Küçük Ağrı dağının işgali ve karşılığında toprak teklifi,İran red etti Nedeni 1913 ant Şattülarap üzerinden geçen sınır konusu İran lehine sonuç içeriyor TC nin K. Ağrı işgali devam ediyor

100 Ortadoğu İle İlişkiler İRAN
İran büyükelçisi değiştirildi, sertlik yanlısı Hüsrev Gerede gönderildi İran TC’nin toprak değişimi önerisini kabullendi 23 Ocak 1932’de TC-İran ant imzalandı; sınır çözümü ve hukuksal işbirliği hk. 1934 de sınır tesbiti bitirildi, küçük anlaşmazlık için Şah Rıza Pehlevi hakem atandı ve TC lehine karar verdi,

101 Ortadoğu İle İlişkiler İRAN
27 Mayıs 1937 Ant ile günümüzdeki sınır belirlendi Buna göre K. Ağrı TC’de kalacak, karşılığında Van’ın Kotur bölgesinden verimli ama TC için stratejik olmayan arazi verilecek 1932’de “ en çok gözetilen ulus” statüsü tanınma ant yapılmış

102 Ortadoğu İle İlişkiler AFGANİSTAN
Bu dönemde TC’nin Afganistan’a teknik araç ve personel yardımı iki ülke ilişkilerinin belirleyici konusu 25 Mayıs 1928 Ank’da Dostluk ve İşbirliği Antl imzalandı İfadeler TC’nin diğer ülkelerle imzaladığı ant ın kopyası Sadece Afg ile yapılan ant ya TC tarafından milli eğitim ve ordunun gelişimi için teknik ve personel desteği yapacağı yer alıyordu

103 Ortadoğu İle İlişkiler AFGANİSTAN
Afganistan’daki karışıklıkların bastırılmasına Türk Ordusu destek vermiştir, Amanullah Han’ın yerine göreve gelen Habibullah Han TC’yi eski yönetimin destekçisi gördüğünden Türk personeli sınır dışı etti, O’nun yerine kısa süre sonra gelen Nadir Şah eski politikayı devam ettirdi ve Türk personeli geri çağırdı, ( 1,5 yıl içinde 5 Şah) II. Dünya Savaşına kadar ilişkiler gayet iyi

104 Ortadoğu İle İlişkiler AFGANİSTAN
SADABAD PAKTI : İran, Irak, TC ve Afganistan’ın katılımıyla 8 Temmuz 1937’de Tahran’da imzalandı ve 25 Haziran 1938’de yürürlüğe girdi Askeri ittifak ant değildir Saldırmazlık ve dostluk ant idi İmzalanmasının nedenleri : 1. Sınır sorunlarının kalıcı çözümü isteği 2. Ülkelerin bağımsızlık ve egemenliklerini vurgulama isteği

105 Ortadoğu İle İlişkiler AFGANİSTAN
Taraf devletlerin İran’la sınır sorunları vardı TC-İran, Afg-İran, Irak-İran sınır sorunu vardı Bu sorunlar 1937’den önce çözüldü ancak bu güven ortamının sürekli olması isteniyordu Kısa süre önce bağımsızlık ilan eden bu devletler hiçbir büyük devletin nüfuz alanında olmadıklarını ilan etmek istediler TC’nin kurucusu olduğu ilk UA örgüt İng ve SSCB Paktın İtalya’ya karşı yapıldığını düşünüyordu Ayrıca İng ve SSCB’ye karşı yapıldığı düşüncesi var

106 Ortadoğu İle İlişkiler AFGANİSTAN
II Dünya Savaşı ile Pakt rafa kaldırıldı 1979’da İran’daki yeni rejim Paktı fesh ettiğini ima etmiştir İran bu konuda açık beyanda bulunmadığı için Sadabad Paktının günümüzde de hukuken geçerliliği olduğu söylenebilir

107 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Lozan Boğazlar Sözleşmesi 13 yıl yürürlükte kaldı Bu süre içinde önemli sorun yaşanmadı II Dünya Savaşı yaklaşırken gelişen olaylar Boğazlar rejiminin gözden geçirilmesini zorunlu kıldı TC, Lozan Boğazlar sözleşmesi bir ölçüde TC’nin egemenliğini kısıtlıyordu Ancak Lozan’ı bir an önce barışla sonlandırmak istediğinden kabul etmiştir

108 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Ayrıca TC, MC çerçevesinde kurulan kollektif güvenlik sisteminin işleyeceğine ve UA silahsızlanmanın gerçekleşeceğine inanıyordu. MC sistemi silahsızlanma konusunda başarısız olmuştur TC 1933’ten itibaren Lozan Boğazlar sözleşmesini değiştirme girişimlerinde bulundu 10 Nisan 1936’da yeni boğazlar rejimi saptanması konusunda nota verdi TC’nin görüşü taraflarca olumlu karşılandı

109 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Çünkü; SSCB rejimden memnun değildi, rejimi kendi lehine değiştirmeyi umuyordu Bulgaristan, Neully ant ile kendisine getirilen silahsızlanma koşulunu değiştirmeyi umuyordu Yun, Rom ve Yug Balkan Paktı nedeniyle destek verdi, Fr, SSCB dostluğunu kazanmak amacıyla SSCB’nin sıcak baktığı değişikliği kabul etti, İng İtalyan tehdidine karşı TC’yi yanına almak istedi İtalya ise karşı çıktı

110 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Montrö Sözleşmesi 20 Temmuz 1936’da imzalandı ve 9 Kasım 1936’da yürürlüğe girdi. Buna göre; TİCARET GEMİLERİ Savaş Tehlikesi Tehdidinde Karadeniz’e Kıyıdaş ve Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemileri 1. Geçişler Gündüz Yapılır 2. Geçişler TC’nin göstereceği yoldan yapılır 3. Kılavuzluk hizmeti ücrete tabi olmamak kaydıyla zorunlu kılınabilir

111 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Barış Zamanı; Karadeniz’e Kıyıdaş ve Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemileri 1.Bayrağı ve yükü ne olursa olsun geçer 2. Gece ve gündüz geçer 3. Adını, uyruğunu, tonajını, geldiği ve gideceği yeri bildirir 4. Bu bildirim ve sağlık denetimi dışında hiçbir formaliteye tabi olmaz, 5. Kılavuzluk ve römorkaj isteğe bağlıdır

112 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Savaş Zamanı : TC savaşta değil Karadeniz’e Kıyıdaş ve Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemileri barış zamanı koşullarına uygun olarak geçer Savaş Zamanı : TC savaşan ise Karadeniz’e Kıyıdaş ve Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemileri TC ile savaşan devletlerin bayrağını taşıyan ticaret gemilerinin geçişi TC’nin takdirine bağlıdır TC ile savaş halinde olmayan devletlerin gemileri düşman devletlere yardım etmemek ve gündüzleri gösterilen yoldan seyretmek kaydıyla geçebilir

113 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
SAVAŞ GEMİLERİ Savaş Tehlikesi Tehdidi ; Karadeniz’e Kıyıdaş ve Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemilerinin geçişi TC’nin takdirine bağlıdır Barış Zamanı; Karadeniz’e Kıyıdaş Devletlerin Gemileri 1. Yardımcı Gemiler, hafif su üstü gemileri ve küçük savaş gemileri

114 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
a. Boğazlardaki toplam yabancı savaş gemisi sayısı 9’u veya toplam tonajı 15 bin tonu aşamaz b.Gerekli ön bildirimde bulunur ( 8 gün) c. Gündüz ve durmaksızın geçebilir 15 bin tonu aşan hattı harp gemileri: a. Tek başına veya en çok iki torpido eşliğinde geçer b. Gerekli ön bildirimde bulunur(8 gün) Bu gemilerin Karadeniz’deki toplam tonajları ve kalma süreleri sınırsızdır

115 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Karadeniz’e Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemileri 1. Yardımcı gemiler, hafif su üstü gemileri ve küçük savaş gemilerinin geçişi Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin gemilerinin geçişi ile aynıdır 2. Uçak gemileri, denizaltılar, hattı harp gemileri geçemez 3. Karadeniz’de bulundurabilecekleri gemilerin toplam tonajı 30 bin tonu geçemez, bu sayı bazen 45 bin tona dek çıkabilir 4. Kıyıdaş olmayanlardan sadece biri, kıyıdaş olmayanların tamamının toplam tonajının en çok üçte ikisi kadar gemi bulundurabilir

116 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Savaş Zamanı: TC savaşta değil Karadeniz’e Kıyıdaş ve Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemilerinin geçişi 1. Savaşta olmayan devlet gemileri barış zamanındaki gibi geçebilir 2.Savaşan devlet gemileri geçemez: 3 istisnai durum a. Bağlama limanından ayrılanlar bu limanlara dönebilir b. MC’nin zorlama önlemlerini uygulayacak olan gemiler geçebilir c. TC’nin taraf olduğu bir yardım ant hükümleri uyarınca geçenler

117 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Savaş Zamanı: TC savaşan Karadeniz’e Kıyıdaş ve Kıyıdaş Olmayan Devletlerin Gemilerinin geçişi TC’nin takdirine bağlıdır Montrö ant 20 yıl süreli Ancak taraf devletlerce değiştirilebilir veya sona erdirilebilir Sona ermesi 2 yıl önce yapılacak ön bildirimle olabilir, ama böyle bir şey olmamıştır ve hala yürürlüktedir Değişiklik önerisi ise her beş yıllık dönemin sonunda olabilir

118 MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Değişiklik önerisi 14. md. Savaş gemilerinin sayı ve tonajına ilişkin, 18. md. Kıyıdaş olmayan devletlerin Karadeniz’de bulundurabilecekleri savaş gemilerinin sayı ve tonajına ilişkin maddelerde yapılamaz Diğer md. lerde yapılan öneriler ise kendisinden başka en az 2 bağıtlı devlet tarafından destekleniyor olması lazım Bu konuda toplanacak konferansta oybirliği ilkesi aranır 14. ve 18. md TC’nin içinde bulunduğu ¾ çoğunluk tarafından değiştirilebilir

119 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
TC’nin 2 amacı var ; a. İşgale uğramamak b. Savaşa girmemek UA Ortam ve Dinamikler 1. FR’nın çabuk yenilmesi TC’yi zor duruma sokmuştur 1939 TC-İng-Fr üçlü ittifakı Fr Alman saldırısını meşgul edecek ve yıpratacak Fr İtalya’nın Akdeniz’e inmesini önleyecek Fr yenilince bunlar gerçekleşmemiştir

120 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
İtalya savaşa katılmış ve Akdeniz’e inmiş Üçlü İttifak gereği TC için savaşa girme yükümlülüğü doğdu 10 Mart 1941’de Alman ordusu TC sınırında Fr’nın çabuk yenilmesi TC için savaşa girmeme bahanesi oldu Alm Haziran 1941’de SSCB’ye saldırdı ve TC Polonya gibi aynı anda Alm ve SSCB işgaline uğrama endişesinden kurtuldu Alm Şubat 1943’te Stalingrad’da yenilgiye uğradılar TC bu defa SSCB tarafından işgale uğramaktan endişelendi

121 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
İç Ortam ve Dinamikler Olağan dönemlerde iç politika dış politikayı etkiler ve belirler Savaş dönemlerinde ise UA ortam iç politikayı etkiler II Dünya Savaşı TC’yi derinden etkilemiştir: Savaş dışında kalan gelişmiş/sanayileşmiş ülkelerde savaş olgusu üretimi arttırır TC tarım ülkesi, çoğunluğu köylü olan 1 milyon erkek askere alınmıştır Milli Koruma Kanunu ve TMO Kanunu Bu ekonomik durum toplumsal yaşam alanını etkilemiştir Küçük toprak sahibi ve işçi ezilmiş, ürününü karaborsaya veren büyük toprak sahibi sınıf atlamıştır- savaş sayesinde sermaye biriktirmiş yeni burjuvazi sınıfı doğmuştur

122 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
1939 ‘da hazırlanan ve kitlesel tüketim mallarını özel sektöre devretmeyi amaçlayan 2. Sanayi Planı terk edildi İthal İkameci Sanayileşme de terk edildi ve kamu yatırımları durdu Toplumsal mutabakat bozuldu , Yeni burjuvazinin de ortaya çıkmasıyla halk rejime yabancılaştı 1946 ve 1950 seçimleri ile tepkisini gösterdi İnönü-yeni mutabakat modeli Köy Enstitüleri Çiftçiyi topraklandırma Kanunu

123 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Varlık Vergisi Uygulaması Amaç : Devlete kaynak bulmak Piyasadan para çekip enflasyonu frenlemek Özellikle azınlıklardan oluşan karaborsacıların ve stokçuların aşırı karını ağır vergiler ve zorunlu borç almalarla emmek için çıkarılmış servet vergisidir Vergilendirilmemiş olan büyük gelir ve servet üzerinden bir defaya mahsus olarak alınır ve itirazi temyizi yoktur vurguncu ticaret burjuvazisini vergilendirmek için çıkarılmakla beraber UA ortamın ırkçı niteliğinden etkilenmiştir Yasanın metninde gayrimüslim geçmediği halde uygulama azınlıkları hedef almıştır

124 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Varlık vergisi uygulamasında yükümlüler 4 gruba göre vergilendirilir: Müslümanlar- % 12.5 Gayrimüslimler-% 50 Dönmeler- % 25 Ecnebiler-%12.5 Çiftçiler -% 5 Yeni mutabakat modeli etkili olamamıştır

125 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Dönemin Dış Politikası : Temel Taktikler TC savaş sırasında tarafsız (neutral)kalmadı Savaş dışı kaldı( non-belligerent) Bu savaş dışılık statükocu gruplardan yana bir durumdu TC bu konumunu zayıf olan yönünü(ordu) kullanarak ayakta durdu TC’nin savaşa katılması konusunda 1939 Üçlü ittifakın tarafları İng ve FR da baskı gelmiştir Hukuksal Gerekçeler: 1. Fr savaştan çekilmiş, TC ye yardıma gelecek devletlerden biri ortadan kalkmış, TC savaşa girme zorunda değil 2. Üçlü İttifak-2 No’lu protokol, TC SSCB ile savaşa sürüklenecek eyleme zorlanamaz 3.Üçlü İttifak-Özel Anl-6. Md.- Fr ve İng tarafından söz verilen savaş gereçlerinin temini-TC ye göre yapılan yardım yetersiz

126 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Çelişkilerden Yararlanma: Mihver Ülkeleri arasındaki çelişkiler Müttefik Ülkelerin iç çelişkileri TC’nin Zayıflığı İki taraf ve müttefikler arası çelişkiler Dış Politika aracı olarak iç politika: Hükümet politikası-iç politika dalgalanmaları-güçlü olan tarafa uygun politika-basın

127 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
II. Dünya Savaşının Nedenleri: 1.Barış antlaşmalarının yanlışlıkları 2. Dünya ekonomik bunalımı 3. MC’nin etkisiz kalması 4. ABD’nin yalnızcılık politikası 5. Japon yayılmacılığı 6. Hitler’in saldırganlığı

128 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Savaşın Tırmanması: Japonya’nın Mançurya’yı işgali Saar sorunu Alman silahlanması İtalya’nın Habeşistan’ı işgali Ren’in işgali İspanya iç savaşı Roma-Berlin Ekseni Anschluss Münih konferansı ve Çekoslovakya

129 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
: Savaşan tarafların TC rekabeti İtalyan tehdidi Franz von Papen SSCB-TC yakınlaşması SSCB’nin TC’ye Alm karşıtı yapıda yer alma önerisi İng ve Fr ile yakınlaşma İng-Fr ve SSCB dostluğunun bağdaşması imkansız Ortak demeçler: İng ve Fr ile

130 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Saraçoğlu Misyonu: TC-SSCB görüşmesi SSCB’nin Montrö’de değişiklik önerisi SSCB Alm.nın isteği üzerine TC’nin tarafsızlığını sağlamaya çalışıyordu Üçlü İttifak: TC-İng ve Fr arasında karşılıklı yardım ant SSCB Üçlü ittifaktan rahatsız TC’nin Savaş Dışı Kalma Çabaları Krom meselesi TC savaş karşıtı statükocu grubun içinde Ancak Alm ile ticari ilişkileri devam ediyor Alm TC ile tüm ticari ilişkileri yıllık 60 bin ton krom teslimatına bağlamıştır Alm anl bozuuyor-İng yönelindi

131 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
İtalya’nın savaşa girişi ve üçlü ittifak TC’yi çatışma dışında tutan tek etken SSCB’den duyduğu endişe idi Bu nedenle Alm bu endişeyi canlı tutmaya çalışıyordu, diğer yandan İtalya endişesini bertaraf etmeye çalışıyordu İtalya savaşa girerse TC de girecek diye düşünülüyordu TC-SSCB endişesi giderilince yerini Alman endişesi almıştı İtalya’nın savaşa girişi Üçlü İttifakı işler hale getiriyordu TC FR nın bu kadar çabuk yıkılacağını ve İtalya’nın savaşa gireceğini beklemiyordu TC revizyonist ve statükocu taraftan baskı görmüştür TC İng ve Fr’nın önerisini SSCB ile savaşa yol açacağı nedeniyle red etti Vaad edilen silahlar da TC’ye verilmemişti Bakü’ye saldırı bunalımı Müttefikler Türk hava sahasını kullanmak istiyor İtalya’nın Yunanistan’ı işgali

132 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
TC üzerinde Nazi-SSCB pazarlığı(Hitler-Molotov görüşmeleri-1940) Boğazlar konusu-Alm-SSCB anlaşması TC-İng ilişkileri bozulmak isteniyor TC mihver içine çekilmeye çalışılıyor TC Üzerinde Alman Baskıları Nazi –SSCB pazarlığı başarısız SSCB Alm tarafından İng karşıtı kampa çekilemedi 2 ülke birbirine savaş hazırlığından Alm Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’ı savaşmadan, Yunanistan ve Yugoslavya’yı yıldırım harekatıyla ele geçirdi(Barbarossa Har.) Amaç SSCB’ne saldırmadan önce güney kanadını güvenlik altına almak

133 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
TC Balkanlarda Alm yayılmasından tedirgin Ribbentrop TC’ne bu önlemlerin kendisine karşı olmadığını, Yunanistan’da güçlenmeye çalışan İng karşı olduğunu belirtmiştir Hitler TC’yi Mihvere katılmaya davet etti Von Papen Alm birliklerinin TC sınırına 100 km den fazla yaklaşmayacaklarını bildirdi-60 km Ege’de TC lehine düzenleme teklifi Bu tarihe kadar TC’yi SSCB endişesi altında tutarak idare etme politikası güden Alm, bundan sonra savaş sonrası düzenlemeler ve toprak vaatleriyle kontrol etmeye çalışıyordu TC’nin endişesi olası bir Alm-AACB anlaşmasında TC’nin pazarlık konusu yapılmasıydı TC-Alman saldırmazlık Paktı-amaç SSCB’ne saldırmadan önce TC’nin tarafsızlığını sağlamak

134 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Alm-SSCB Savaşı ve TC Saldırı öncesi Alm ve SSCB’nin İng gemilerinin boğ geçmemesi isteği Saldırı sırasında Boğ Müttefiklere açılması isteği-SSCB TC’nin savaş dışı notası Müttefiklerin TC’yi savaşa sokma gayretleri Casablanca konferansı: 14 Ocak 1943 Roosevelt-Churchill-savaş düşmanın kayıtsız şartsız teslim olmasına kadar sürdürülecek TC’nin savaşa girmesi için gerekli teşebbüslerde bulunulacak İng TC ile meşgul olacak (ABD yardımı) Savaş sonunda İng TC’yi kendi nüfuz bölgesinde görme arzusunda

135 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Adana Konferansı-30 Ocak-1 Şubat 1943) İnönü-Churchill: TC’nin savaş dışı durumu, TC-SSCB ilişkilerinin son haliyle Balkanların durumu ve TC silahlı kuvvetlerinin güçlendirilmesi durumu TC’nin 1943 yılı sonuna kadar müttefikler yanında savaşa girmesi istenmiştir TC ise silahlı kuvvetlerinin savaşa katılacak düzeyde teçhizatlandırılması gereğini belirtmiştir Ayrıca SSCB endişesi SSCB’nin savaş sonrası konumu hakkında görüş ayrılıkları var TC’nin teçhizatlandırılması gereği ve TC savaşa girmese bile savaş dışı konumunun müttefikler lehine olduğu konusunda görüş birliği var

136 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
İnönü, müttefikleri(Churchill) Alm’nın mutlak yenilgisini önleyerek savaş sonunda SSCB’ne karşı denge unsuru olarak korumaya ikna etmeye çalışıyordu Quebec Konferansı : Ağustos 1943-Churchill-Roosevelt İtalya’nın savaş dışı kalma olasılığı TC’nin Akdeniz’deki güvenlik endişelerini gidereceğinden Müttefikler TC’yi savaşa sokma gayretlerini arttırmışlardır Sicilya’ya asker çıkarmak, TC’nin savaşa katılmasını mümkün kılmak ve böylece Alm’ın kullanımındaki Romanya petrol alan ve tesislerine TC hava alanlarından saldırıda bulunabilmek ve Balkanlarda 2. bir cephe açmak konuları ele alınmıştır Ayrıca TC’nin Alm krom ihracatını durdurması, Boğazlardan geçen Alm gemilerinin engellenmesi yönünde baskıların arttırılmasına karar verildi

137 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Moskova Konferansı: Eden,Hull-Molotov İng- TC’yi savaşa zorlamak TC’nin karşılanamayacak malzeme taleplerini gündeme getirecek-TC savaş dışı kalırsa ve sonra kendi arzusuyla savaş dışı kalırsa bu zorluklar aşılır ABD-TC savaş dışı kalsın, zira ABD yardım yapamaz ama hava üslerini kullandırsın SSCB- TC şimdi savaşa girsin, şimdi ihtiyaç var, sonra olmayabilir, üs istemek yeterli değil-amaç savaş sırasında Alm işgaline uğramış TC’nin SSCB tarafından kurtarılması Birinci Kahire Konferansı:Eden-Menemencioğlu-5-6 Kasım 1943Eden-SSCB yayılmacı değil İng ve SSCB TC’nin bir an önce savaşa girmesini istiyor

138 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Sonuçta-TC’nin savaşa girmesini isteme daha çok TC’nin İng ve ABD’den nasıl yardım alacağıyla bağlantılı-Müttefikler bu konuda açıklık getirmiyor İkinci Kahire Konferansı-4-8 Aralık 1943-Roosevelt-Churchill-İnönü İnönü prensip olarak savaşa katılmayı kabul etti, TC’nin savunma gücü için gerekli teçhizatın tamamlanması ve ortak hareket planının belirlenmesi önkoşulu TC- ordunun,hava kuvvetlerinin donanımının ve eğitiminin tamamlanması lazım İng- havaalanlarının hazır olması yeterli TC zaman kazanma politikası - SSCB görüşmelere katılmadı SSCB Tahran’da TC’nin savaşa katılması düşüncesini değiştirdi-zira kendisi tek başına Almanları yenebilir

139 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
6 Haziran’da Normandiya çıkarması başladı-sonun başlangıcı TC savaş sonu düzenlemelerinden endişeli İng-ABD ve de SSCB ile iyi ilişkiler kurmaya çalışıyor Yüzdeler Antlaşması:Moskova(Eden,Stalin,Molotov,Churchill) 9 Ekim 1944 Romanya % 90 Rus, % 10 diğer Yunanistan % 90 İng ve ABD, % 10 Rus Yugoslavya % 50-% 50 Bulgaristan % 75 Rus, % 25 diğer

140 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
Yalta Konf Şubat 1945-Roosevelt-Churchill-Stalin Savaş sonrası düzen görüşüldü Stalin-Boğazlar meselesi-Montrö değiştirilmeli BM Konferansı toplanacak-Alm ve Japonya’yla savaşan devletler davet edilecek TC 23 Şubatta Alm’ya savaş ilan etti

141 1939-1945 II. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ
SSCB-FR’da 2. cephe açılmadan önce Alm baskısı hafifler, Balkanlara İng güçlerinin sevk edilmesini önler İNG- Ege ve Akdeniz’in Almanlardan temizlenmesi ABD-bütün ağırlığın Avrupa ve İtalya’daki harekata verilmesi için Baklanlarda yeni bir cephe açılmalı TC savaşa girme talebine karşı çıkmıyor ancak savaş süresince askeri rolünün ve sonrasında ülke bütünlüğü için verilecek garantilerden endişeli-yeterli yardım yapılması önkoşulu var Tahran Konferansı-SSCB tutumu değişiyor-Roosevelt-Churchill 28 Kasım-1 Aralık TC ana konu-TC’nin savaşa girmesi savaşın gidişatını etkileyecek Churchill-TC’nin 3 büyüklerin savaşa girme çağrısına uymama Boğazların statüsüyle ilgili olarak önemli siyasi sonuçlar doğuracak

142 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
ULUSLARARASI ORTAM VE DİNAMİKLER: İki kutuplu sistem uluslararası arenaya hakim oldu: Doğu Bloku (SSCB öncü), Batı Bloku (ABD öncü). İki kutuplu sistemi 3 açıdan inceleyebiliriz: Siyasal: ABD ağırlıklı BM 1945’de kuruldu. Askeri: Avrupa’da Nazi ve faşistleri Batı Avrupa değil, ABD ile SSCB yenmiş oldu. İki kutuplu dönem, 1947’de somutlaşan “Soğuk Savaş”la devam etti ve 20 yıl dünya politikasına egemen oldu.

143 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Ekonomik: ABD, Soğuk Savaş sırasında ağır basmaktaydı ve savaş bitmeden Bretton Woods Konferansı’nda “Bretton Woods Sistemi” kabul edildi. Bretton Woods Sistemi: 1944’de dünya ticaretini serbestleştiren bir UA. ticari ve mali sistem kurmak hedefiyle IMF ve Dünya Bankası kuruldu. 1971’e kadar UA. Ekonominin tartışmasız lideri oldu.

144 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Doğu Bloku’nun Durumu: Güvenlik endişesiyle Batı Avrupa ile arasına tampon bölge olarak Doğu Avrupa’yı koymak istiyordu. Tito örneğinden çekinen Stalin, Doğu Bloku liderlerinin Moskova’ya bağlı olanlarını göreve getirdi. Bu liderlerin Moskova ile ideolojik birliklerini sağlamak için “Kominform” kuruldu. 1949’da kurulan COMECON ile artık SSCB bir güvenlik kuşağı oluşturmuş oldu.

145 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Batı Bloku’nun Durumu: ABD: amacı, SSCB’ye Batı Avrupa’yı kaptırmamaktı. Çünkü Batı Avrupa bir enkaz halindeydi. Bu bölge ABD ekonomisine kazandırılmalıydı. Yun. ve Tür.’deki Sovyet tehdidi de ABD’yi hızlandırdı. Yöntemleri; 1823 Monroe Doktrini’nden beri karışmadığı Avrupa politikasına 3 yöntemle karıştı:

146 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Psikolojik Hazırlık: ABD halkının psikolojik olarak hazırlanması için “Pearl Harbor” ile ödü patladıldı. Sonra ABD Dışişleri Bakanlığı’nda 205 komünist olduğu yönünde Senatör J.R. McCarthy, resmi bir açıklama ile heyecanı yükseltti. McCarthy, bir çok insanın komünistlik suçlamasıyla işlerinden olmalarına neden oldu ve tüm dünyaya yayılan “McCarthycilik” Türkiye’de de bir çok aydının üniversitelerden atılmasına neden olmuştur.

147 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Askeri Yöntem: 1947’de başkan Truman “Truman Doktrini” ni ilan etti. Yun. ve TC.’te askeri malzeme yardımı yapılarak Sovyet tehdidini ortadan kaldırdı. Daha sonra “çevreleme politikası” ve “püskürtme politikası” gibi politikalar ABD politikasında yer almıştır. Çevreleme Politikası: ABD’nin SSCB’yi çevreleyerek sıcak denizlere inmesini engelleme politikası Püskürtme Politikası: ABD’nin Doğu Avrupa’yı kurtarmak için sosyalizmin Sovyet sınırlarına geri itilmesi amacıyla SSCB etrafındaki ülkelerle askeri ittifaklar yapma politikası

148 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Ekonomik Önlemler: NATO’nun kurulduğu yıl, ABD kongresi “İhracatı Denetleme Yasası” nı kabul ederek Doğu Blokuna geniş kapsamlı bir ambargo uyguladı. Daha sonra bu ambargonun bütün NATO üyelerinin ve Japonya’nın da uygulamasını sağladı. ABD’nin asıl önemli ekonomik girişimi, 1948’de yürürlüğe giren “Marshall Planı” oldu. Çünkü bu plan ile yadım alan ülke aldığı yardımı nerede kullanacağını ABD’ye danışmak zorundaydı. Böylece ABD söz konusu ülkelerin iktisat politikasını etkileyebilecekti.

149 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Bu çerçevede Marshall Yardımı’nın amaçları: Batı Avrupa’yı ayağa kaldırarak dünya ticaretine kazandırmak Yardım alan ülkelerin ekonomilerini denetlemek (Yardım SSCB ve Doğu Avrupa tarafından reddedilmişti) ABD ekonomisini canlandırmak ve mallarına Pazar sağlamak Sonuç olarak; ABD, bu yöntemlerle savaş sonunda “Yeni Dünya Düzeni (Pax Americana)” kurdu ve dünyada hegemon güç oldu.

150 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Türkiye ve Mashall Planı; TC, Marshall planı çerçevesinde arasında dolar yardım almıştır. Fakat bu, beklenenin altında kalmıştır. Bu yardımların %60’ı tarım alanında kullanılmıştır. Askeri yardımların yedek parça ve bakım-onarım nedenleriyle TC’nin dışarı bağımlılığı arttı.

151 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Batı Avrupa: 20. yy.da değişen UA. Sistemde ulus-devletler artık yeni kurumlaşmalara yönelmekteydi. Bu doğrultuda “Avrupa Bütünleşmesi” kavramıyla hem Avrupa’daki ulus-devletler bir bütün içinde yapılarını koruyabileceklerdi. İÇ ORTAM VE DİNAMİKLER: Ekonomik açıdan; yıllarında dış ticarette büyük açıklar vermeye başladı ve dışa bağımlı hale geldi. 1945’tekine göre 1958’de dış borç, 8.4 kat artmıştır.

152 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Ekonomik açılmalar TC içinde büyük huzursuzluğa neden olmuş, siyasette de kendini göstermiştir. Siyasi açıdan; TC’de ekonomide ve siyasette liberalleşme süreci başladı. TC, çok partili siyasi hayata 1945’de MKP (Milli Kalkınma Partisi) ve 1946’da DP (Demokrat Parti)’nin kurulmasıyla geçti. Üniversiteler özerklik kazandı, IMF’e girebilmek için devalüasyon yapıldı ve IMF ile DB’na 1947’de girildi,

153 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
“Truman Doktrini Yardım Sözleşmesi” 1947’de imzalandı ve Aynı gün İnönü’nün 12 Temmuz Beyannamesi yayınlanarak muhalefete yumuşak yaklaşıldı, 1950 seçimleriyle “beyaz devrim” denilen muhalefetin iktidara taşınması,çok partili hayatı fiiliyata geçirdi.

154 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Dönemin Dış Politikası: NATO’ya ve Kore Savaşı’na katılma kararları sonrası gittikçe kötüleyen bir ekonomik ve siyasal süreçte alındı. Daha önce Arapların yanında yer alan TC, 1948’de Filistin Uzlaştırma Komitesi’ne olumlu oy verdi. 1948’de bir ABD vatandaşını Fener Patriği olarak getirtti. 1949’da Asya Devletleri Kongresi’ne katılmadı.

155 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
1950’den itibaren Kıbrıs’ta İngiltere’yi destekledi. 1954’den itibaren Cezayir sorununun BM gündemine alınmamasına oy verdi. 1955’de Bağdat Paktı’nı kurarak bütün O.D. Ülkelerini kendisine düşman etmeyi göze aldı. 1955’de Bandung’a ABD’nin ısrarıyla gidip bu ülkelerin çıkarlarını savunarak tüm azgelişmiş ülkeleri küstürdü. 1956 Süveyş bunalımında İngiltere ve Fransa’nın yanında yer aldı.

156 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
1957’deki Suriye bunalımında dikkatleri çekmek için neredeyse savaş çıkarıyordu. 1958’de Beyrut’a asker çıkarması için ABD’ye NATO üslerini kullandırdı. SSCB’yle İlişkiler: (TC-SSCB İlişkilerinde Gerginlik Dönemi) (TC-SSCB İlişkilerinde Yumuşama Dönemi) (TC-SSCB İlişkilerinde Gerginlik Dönemi): TC, SSCB ilişkileri II. Dünya Savaşı sonrası büyük hasar görmüştür.

157 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Savaş sonrası SSCB, 1921 Dostluk Antlaşmasının eskidiğini yenisinin yapılması gerektiğini, Boğazlar konusunun tekrar görüşülmesini ve Doğu Anadolu’da Kars ve Ardahan’ın kendilerine verilmesi gerektiğini savunmuşlar ve TC tarafından reddedilmişlerdir. SSCB isteklerini Postdam Konferansında (1945) da dile getirmişlerdir. SSCB sonuçta, isteklerine ulaşamamış ve TC’yi Batı Bloku’na itmiştir.

158 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC, Batı Blokuna yanaşmasıyla birlikte ülkede zaten varolan komünizm karşıtlığına Sovyet karşıtlığı da eklenmiştir. Böylece TDP’ı da bu yönde gelişmiştir. (TC-SSCB İlişkilerinde Yumuşama Dönemi): 1953’de Stalin’in ölümü sonrası SSCB, “perestroyka” ile yeniden yapılanma sürecine girdi.

159 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
30 Mayıs 1953’de SSCB-TC ilişkileri normalleşti ve SSCB, TC’ye karşı “yakınlaşma politikası” uyguladı. Fakat TC, buna karşılık “blok politikası” uyguladı ve uzak durdu. Teknolojik atılımlarda bulundu. Çin Halk Cum.’nin 1949’da kurulmasıyla “sosyalizm” konusunda SSCB’ye bir destek daha çıkmıştı.

160 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Diğer bir önemli gelişme de 8 sosyalist devletin (SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve Arnavutluk) 1955’de imzaladığı Varşova Paktı’dır. (1 Temmuz 1991’de sona ermiştir.) Bu antlaşmaya göre, imzacı devletler arasında birleşik bir askeri komutanlık oluşturulacak ve diğer devletlerin topraklarında SSCB askerleri bulundurulacaktı. Pakt’ın ilk eylemi 1956’da Macaristan’daki “Sosyalizm karşıtı” hareketi bastırmak oldu.

161 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC, blok politikası kapsamında; ABD’ye üslerini açtı, ABD’nin çevreleme politikasına katıldı, Suriye ve Irak bunalımlarında ABD’nin yanında yer aldı,

162 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
1957’de ABD’nin Jupiter füzelerini yerleştirmesine onay verdi, Açıklama: ABD, SSCB’nin orta ve uzun menzilli balistik füzelerinin tehdidine karşılık her NATO üyesi ülkesine nükleer başlık taşıyan orta menzilli Jupiter füzelerinin yerleştirilmesini önerdi. Sadece İng, İta ve TC bu öneriyi kabul etti. Bu gelişme TC’nin üzerindeki SSCB tehdidini arttırdı.

163 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
1960’da SSCB’nin U-2 Casus uçağını düşüren ABD uçağı TC’den havalandığı için TC-SSCB arasında nota krizi yaşandı. Tüm bunlara rağmen, 1950’lerin sonunda iki blok arasındaki yumuşama TC-SSCB ilişkilerine de yansıdı. Bu durum TC açısından olumsuzdu. Çünkü ABD’den alacağı yardımlarda artık stratejik önemini vurgulayamayacaktı.

164 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Boğazlar üzerinde ABD-SSCB Rekabeti: Boğazlar, stratejik öneminden dolayı dönemin iki büyük gücünü karşı karşıya getiriyordu. ABD, TC’ye boğazlar konusunda tam destek vermekteydi. SSCB ise, boğazlar konusundaki isteklerini 7 Ağustos 1946’da TC, ABD, ve İngiltere’ye verdiği notada açıklıyordu:

165 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Boğazlar her zaman tüm devletlerin ticaret gemilerine açık olmalıdır. Kıyıdaş devletlerin savaş gemilerine her zaman açık olmalıdır. Özel durumlar hariç kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerine kapalı olmalıdır. Boğazların rejimi ancak TC ve diğer kıyıdaş devletler tarafından belirlenebilir. Boğazların savunulmasını TC ve SSCB ortaklaşa sağlamalıdır.

166 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
SSCB, bu isteklerini sürekli tekrarlamıştır. ABD, tarih boyunca dönem başkanlarının adlarıyla dünya politikasını ellerinde tutabilmek için doktrinler çıkarmışlardır. Bu doktrinler sırayla: George Washington’un Veda Mesajı (1796): ABD’nin ilk başkanının görevden ayrılırken yabancı ülkelerle mümkün olduğunca çok ticari ve mümkün olduğunca az siyasi bağlar kurulmasını istemesidir.

167 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Avrupa devletleriyle ittifaklara girilmesinin ABD açısından son derece zararlı sonuçlar doğurabileceğini ifade etti. Monroe Doktrini (1823): ABD, Avrupa devletlerinin Amerika kıtalarındaki devletleri sömürge haline getiremeyeceğini, ABD’nin Avrupa sorunlarına karışmaya niyeti olmadığını, Avrupalıların da Amerika sorunlarına karışmaya hakları bulunmadığını vurgular.

168 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Truman Doktrini (1947): ABD, Batı Avrupa’nın tekrar eski ekonomik ve siyasal gücüne kavuşmasını hedeflemekteydi. Truman doktrini; savaş sonrası dönemde ABD’nin 3 temel görevi olduğunu ileri sürer: - Avrupa’nın askeri, ekonomik ve siyasal istikrarını sağlamak. - bu kıtayı ABD’nin koruyucu nükleer şemsiyesi altına almak.

169 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
- ABD’nin önderliğinde Avrupa’nın gücünü dünya ölçüsünde bir savunma için örgütlemek (Bu amaçlara ulaşmak için daha sonra “Marshall Planı” olarak adlandırılan hazırlık çalışmaları başlatılmıştır.)

170 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Türk Dış Politikası açısından; TC-ABD arasında sıcak ilişkilerin gelişmesine ve Sovyet isteklerinin geri çevrilmesine yardımcı olmuştur. TC, ABD yanlısı bir dış politika izlemeye başlamıştır. Amerikan askeri yardımı çerçevesinde Türk ordusuna verilen malzemenin bakımı ve yedek parça ihtiyaçlarının ancak bu ülkeden sağlanabilmesi, kısa süre sonra yardımların astarının yüzünden pahalı hale gelmesine yol açtı.

171 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Türk İç Politikası açısından; Truman Doktrini çerçevesinde TC-ABD yakınlaşmasıyla Türk siyasal hayatı da etkilenmiştir. Amerikan tarzı demokrasi TC’de tanındı. Temmuz 1947’de İsmet İnönü tarafsız olması gerektiğini gördü ve CHP genel başkanlığından ayrıldı.

172 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Ordu, hükümetin tam yetkisi altına sokuldu ve TBMM’ye bağlı Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığına bağlandı. “Kızıl Tehlike” nin yayılmasını önlemek için çok sayıda öğrenci ve gazeteci tutuklandı, gazete ve dergiler kapatıldı. Eisenhower Doktrini (1957): Süveyş Krizi sona ermesi için BM’de etkin bir rol üstlenen ve Arap devletlerinin emperyalist güçler karşısındaki koruyucusu gibi davranan SSCB’nin bölgedeki etkisi ve itibarının artması karşısında ABD yönetimi endişelendi.

173 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
İngiltere’nin de Arap dünyasından tepki çekerek bölgedeki gücünü yitirmesi, ABD’yi bölgeye yönetti. SSCB’nin bölgedeki etkisini kırmak için ABD başkanı Eisenhower, - Ortadoğu ülkelerinin bağımsızlıklarını korumalarına yardım edebilmek için, - bu ülkelerle işbirliği yapmak ve ekonomik güçlerini arttırmalarına yardımcı olma yetkisini Kongre’den alıyor,

174 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
daha da önemlisi gerekli gördüğü takdirde O.D’ya bir ABD askeri müdahalesinin önü açılmış oluyordu. 1954’de İng., Frs., Avustralya, Yeni Zel., Tayland, Filipinler ve ABD arasında Güneydoğu Asya Antlaşması Örgütü (SEATO) kuruldu. SEATO’nun kuruluşuyla Asya-Pasifik bölgesinde SSCB ve Çin’in “çevrelenmesi” tamamlandı. Buna benzer bir örgütlenme olan Bağdat Paktı da O.D.’da ABD’nin bölgedeki müttefiki TC’nin yardımıyla kuruldu.

175 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Nixon Doktrini (Guam Doktrini) (1969): Asya kıtası için ilan edilen doktrin, her ne kadar ABD bir nükleer savaşı caydırma sorumluluğunu devam ettirse de bölgesel savaşları caydırmak bu tür savaşların tehdidi altında olan ülkelerin sorumluluğundadır, der. ABD, bu devletlere sınırlı ölçüde yardım edebilirdi ama bunlar kendi savunmalarının sorumluluğunu kendileri üstlenmelidirler.

176 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Carter Doktrini (1980): Başkan Jimmy Carter, Basra Körfezi Bölgesi’ne yapılacak bir saldırının ABD’nin yaşamsal çıkarlarına yöneltilmiş bir saldırı olarak kabul edileceğini ifade etmiştir. Truman Doktriniyle karşılaştırırsak; Carter Doktrini, ABD’nin yaşamsal çıkarlarını korumak için asker kullanılabileceğinin bir başkan tarafından Vietnam’dan sonra ilk kez dile getirilmesiydi. ABD, askeri şemsiyesini Körfez bölgesini de kapsayacak biçimde genişletti.

177 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Reagan Doktrini (1985): ABD, anti-komünist devrim ve ayaklanmalara destek verecekti. Çünkü; Devrimciler tiranlığa son vermek için savaşıyorlardı. Eğer yardım edilmezse bu ülkeler SSCB’nin denetimi altına girebilirdi. Özgürlüğü savunmak bir Amerikan geleneğiydi.

178 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Reagan Doktrini, Afganistan, Angola, Kamboçya ve Nikaragua’da uygulandı. TC, NATO’ya neden ilgi duyuyordu? TC, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin oluşturduğu güvenlik şemsiyesi içinde yer alarak yeni oluşan dünya düzeni içinde yalnız kalma korkusunu ortadan kaldırmak istiyordu. Böylece, ülke topraklarının savunulması daha da kolaylaşacak, Türk ordusu modernize edilecekti.

179 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Türk devlet adamları NATO’ya üye olmayı, cumhuriyetin ilanından beri izlenen Batıcılık politikasının bir gereği olarak görüyorlardı. TC, örgütün dışında kalırsa ABD’den aldığı ekonomik ve askeri yardımların azalacağından edişe duyuyordu. TC Kamuoyu, NATO’ya katılmanın gerekliliğine inanıyordu.

180 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
NATO’nun TC’ye karşı tutumu: NATO, TC’nin ilk başvurusunu kabul etmedi ve TC hayal kırıklığına uğradı. TC’nin ikinci üyelik başvurusundan sonra ABD, TC ve Yun’ın bir “Akdeniz Paktı” içerisinde yer almasını istemiştir. Pakt’ta İng, İta, Yun, Mısır ve TC yer alması düşünülüyordu.

181 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Böylece, NATO üyesi olan ülkelerle NATO dışında kalan fakat ittifaka yakın ülkeler arasında Doğu Akdeniz’in güvenliğini sağlayacak bir pakt oluşturulacaktı. Değişen uluslararası sistem TC’nin NATO’ya üyeliğini sağlamıştır. Şöyle ki; ABD, SSCB’ye yakın ülkelerde üs açmak istiyordu fakat TC’nin NATO üyeliği gerçekleşmeden bu isteğin yerine getirilemeyeceği cevabını almıştı.

182 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Öte yandan, Kore Savaşı ile komünizm nasıl büyük bir kampanya yürüttüyse SSCB de Avrupa ve ilk olarak TC’de böyle bir işgale girişebilirdi. ABD bu durumda NATO’nun güney kanadının Yun ve TC ile güçlendirilmesi gerektiğini, böylece Avrupa’nın korunacağını düşündü. TC’nin bir diğer önemi, O.D. Petrollerine olan yakınlığıdır. TC ve Yun 18 Şubat 1952’de resmen NATO’ya üye olmuşlardır.

183 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Türk-Amerikan İkili Anlaşmaları: Ortak Güvenlik Anlaşması (1951), NATO Kuvvetler Statüsü Sözleşmesi (SOFA/1954), Askeri Tesisler Anlaşması (1954), Vergi Muafiyetleri Anlaşması (1954), Atom Enerjisi Anlaşması (1955).

184 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC-Yunanistan ilişkileri: Yun., TC’nin II. Dünya Savaşı sırasında izlediği politikaları 4 noktada eleştirmiştir: TC, daha önce imzaladığı askeri ittifak anlaşmalarına (Balkan Antantı Paktı/1934 ve Üçlü İttifak Antlaşmaları) bağlı kalmamış ve yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Bu, Yun.’nın Mihver devletleri ve Bulg.’nın işgaline uğramasını kolaylaştırmıştır.

185 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC, savaş sırasında Yun hükümetiyle ilişkilerini askıya aldı. Hem askeri hem siyasal destek vermekten kaçındı. (Örneğin; 1941’de kurulan Girit’e Yun hükümeti nezdine büyükelçi atamadı.) TC, savaş sırasında Ege adalarını pazarlık konusu yaptı. Alm.’ya Samos, Midilli ve Sakız adalarını işgal önerisinde bulundu. TC, İstanbul’daki Rum azınlığa karşı da baskı uyguladı. (Gayrimüslimlere karşı uygulanan varlık vergisi ve silah verilmeden askere alımlar)

186 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC’nin Yun.’a karşı izlediği politikanın gerekçeleri; - II. Dün. Sav. Sırasında daha önce yapılan Antlaşmaların maddeleri incelendiğinde TC’nin hukuki açıdan askeri yardım yükümlülüğü yoktur. - Ayrıca TC’nin 1940’lı yıllarda yeterli eko. ve askeri gücü yoktu.

187 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Alm’nın, TC sınırlarına kadar geldiği bir dönemde Yun. Hükümeti nezdine bir büyükelçi ataması, Alm’nın şimşeklerini TC üzerine çekme anlamına gelirdi. - TC, savaş içerisinde Alm’nın kendisine yaptığı önerilerin hiçbirini kabul etmeyerek Yun’ın toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetini kanıtlamıştır. - Öte yandan Yun. da savaş sırasında boş durmamış, İng.’den Kuzey Epir, Kıbrıs ve On İki Adaların kendisine verilmesini talep ederek TC’nin tepkisini çekmiştir.

188 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
- TC, azınlıklara karşı ırkçı bir politika izlememiş, Lozan’a aykırı davranmamıştır. - Varlık vergisi, tüm varlıklı yurttaşlara yönelik bir uygulama idi. - Dolayısıyla savaş yıllarında ticaretle uğraşan ve zenginleşen gayrimüslim halk, bu vergiden en çok etkilenen kesim olmuştur.

189 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Türk-Yunan İlişkilerinde Yakınlaşma: Atatürk ve Venizelos tarafından başlatılan I. Dostluk dönemi, II. Dün. Sav. Sırasında sekteye uğradıktan sonra TC ve Yun, SSCB’ye karşı Batı Bloku’nda yer almıştır. 1950’ye kadar TC-Yun ilişkilerinde tam bir istikrar sağlanamadı. Bu tarihten sonra TC ve Yun, Balkanlar ve O.D. Bölgesinde Batı’nın temsilcileri rolünü açıkça üstlenmişlerdir.

190 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Paris Barış Antlaşması (1947): On iki Adalar 7 Mart 1947’de Yun. egemenliğine girdi. TC hükümeti Truman Doktrininden hemen önce gerçekleşen bu karar karşısında sessiz kalmayı tercih etti.

191 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Çünkü ABD şemsiyesi altında ortak düşman SSCB’ye karşı TC-Yun dostluğunun öne çıkarıldığı, uyuşmazlıkların olabildiğince göz ardı edildiği bir döneme giriliyordu. İlişkilerde II. Dostluk Dönemi ( ): Her iki ülkede de siyasi ve ekonomik alanlarda ABD bağımlılığı dış politika alanında belirgin oldu.

192 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Her iki ülke de NATO ve ABD’nin anti-komünizm hareketi için stratejik bir öneme sahip olup NATO’nun güneydoğu kanadını güçlendirmek için gerekliydiler. Balkan Paktı (1954): Kuruluş nedenleri; NATO stratejisindeki boşluk ve ABD desteği SSCB ve Doğu Bloku’ndan algılanan tehdit Ekonomik yardım gereksinimi Yugoslavya’nın Trieste Sorununda İtalya’ya karşı gücünü arttırma isteği

193 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Paktta; TC, Yugoslavya Fed. Halk Cum. ve Yun Krallığı yer alıyordu. Balkan İttifakı (1954): Balkan Paktı ittifaka dönüşmüştür. Bu İttifak, SSCB’den tehdit algılayan ve aralarında sorun bulunmayan üç Balkan ülkesinin Batı’dan aldıkları destekle oluşturdukları bir savunma mekanizmasıdır.

194 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Balkan ittifakı imzalandığında, oluşmasına neden olan koşullar neredeyse ortadan kalkmak üzereydi; Stalin’in ölümüyle SSCB dış politikasındaki yumuşama ve bunun Balkan ülkeleriyle olan ilişkilerine de yansıması Trieste sorununun çözümlenmesiyle Yug.’nın Balkan İttifakı’na giriş nedenlerinin büyük ölçüde ortadan kalkması

195 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Kıbrıs sorunu nedeniyle TC-Yun. İlişkilerinin bozulması Bu sebeplerden dolayı Balkan Paktı ve İttifakı Anlaşmaları zımnen feshedilmiştir. Kıbrıs Sorunu Gölgesinde Zorunlu Dostluk: Kıbrıs’daki Türk ve Rum halkların self-determinasyon istemeleri üzerine TC-Yun arasındaki dostluğa gölge düştü.

196 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
ABD ise bu durumun NATO’ya zarar vereceğini düşünerek ağırlığını koydu ve TC ve Yun zorunlu bir dostluk sürecine girdiler. Bu tarihten itibaren TC-Yun ilişkileri Kıbrıs’taki gelişmeleri değil, Kıbrıs’taki gelişmeler TC-Yun ilişkilerini belirlemeye başlamıştır.

197 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
II. Dünya Savaşı sonrası Yun.’ın Kıbrıs konusundaki “enosis” taleplerini yürüten iki aktör vardı: AKEL Partisi ve Kilise. 16 Ağustos 1954’de Papagos’un BM Genel Sekreterliği’ne başvurması üzerine Kıbrıs sorunu ilk kez uluslararasılaşmıştır.

198 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
17 Ağustos 1954’de tarafların BM Genel Kurulu’na sundukları tezleri şöyledir: -İng. ve TC, Kıbrıs’ın BM A.Y.’nda yer alan “ulusal yetki” kavramına göre değerlendirilmesi gerektiğini, yani BM’de ele alınamayacağını ileri sürerken, -Yun. konunun BM yetki alanına girdiğini savunuyordu.

199 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
-İng. ve TC, Kıbrıs’ın egemenliğinin İng.’ye verilmesinin Yun.’ın da imzaladığı Lozan Ant.’da yer aldığını savunurken, -Yun. ise, Lozan’ı, Kıbrıs’ın İng. tarafından ilhak edilişini TC’nin tanıdığını kabul ettiği için imzaladığını bizzat kendisinin tanımadığını öne sürmüştür.

200 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
-İng. ve TC, Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin görüşlerinin alınmadığını söyleyerek enosise karşı çıkıyorlardı. -Yun ise, self determinasyon hakkı ile zaten Türkler’in adada bir azınlık olarak haklardan yararlanacaklarını ifade etmektedir. -İng. ve TC, adanın “coğrafi yakınlık” tezine göre Suriye ve TC’ye Yun’dan daha yakın olup coğrafi, eko., tarihsel ve etnik açıdan Anadolu’nun bir parçası olduğunu dile getirmiştir. -Ayrıca, ada tarih boyunca hiçbir zaman Yun egemenliğinde bulunmamıştır.

201 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Sonuçta; BM Genel Kurulu Kıbrıs konusunun ilk kez uluslararasılaştırılmasında Yun’ın başvurusunu gündemine almayı reddetti. Kıbrıslı Rumlar’ın arzuladığı sonuç çıkmayınca Makarios EOKA’ya destek verdi ve 1Nisan 1955’de EOKA ilk sabotaj eylemlerine başladı. (İng. Hükümet görevlilerini, subay ve polisleri hedef alıyordu.)

202 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Şiddet eylemlerinin artması üzerine İng. Üçlü bir politikayı uygulamaya koydu: İng., Yun ve TC’nin katılacağı üçlü bir konferansın toplanması, Kıbrıs için yeni bir A.Y. tasarısının gündeme getirilmesi, Kıbrıs’ta ekonomik kalkınma programının hazırlanması.

203 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Londra Konferansı (29 Ağustos 1955): Amacı; Doğu Akdeniz’in siyasal ve savunmaya ilişkin sorunlarını görüşmek. TC, ilk kez Kıbrıs hakkında politika oluşturuyordu. TC açısından Kıbrıs’ın stratejik önemi: Kıbrıs’ı elinde bulunduran devletin aynı zamanda TC’nin batısındaki adaları da elinde bulunduruyorsa TC’yi etkinlikle çevreleyebileceği açıklandı.

204 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC’de Kıbrıs konusunda çıkan 6-7 Eylül olaylarıyla, TC-Yun ilişkileri bir daha düzelmeyecek bir sürece girmiştir. TC, 28 Aralık 1955’de Kıbrıs politikasını değiştirdiğini TBMM’de açıkladı. Yeni politika “Taksim Tezi” idi. Taksim Tezi; TC ve Yun arasında Kıbrıs’ın taksim edilmesiydi. Yun. ise; enosis çerçevesinde sorunu uluslararasılaştırmaya ve BM’ye taşımaya çalışıyordu.

205 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
İng., O.D.’da değişen dengeler yüzünden (Süveyş Krizi gibi) Kıbrıs politikasını değiştirdi ve bu sorundan kurtulmak için adanın bağımsızlığını savundu. Adanın bağımsızlığını istemeyen TC, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), EOKA saldırılarını önlemek için ve Taksim tezini kabul ettirebilmek için iki toplum arasında şiddet eylemlerini arttırdı. Bağımsız Kıbrıs Cum.’nin kurulması için bir dizi konferans düzenlendi: Zürich Konferansı (6 Şubat 1959) Londra Konferansı ve Antlaşmaları (19 Şubat 1959)

206 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
İngiliz, Türk, Yunan, Kıbrıs Rum, Kıbrıs Türk toplumları tarafından Kıbrıs Cum.’ni oluşturmak üzere imzalanan Londra Antlaşmaları şu belgelerden oluşmaktadır: Kıbrıs Cum.’nin kuruluşuna ilişkin Temel Ant. İng., Yun., TC ve Kıbrıs Cum. Arasında Garanti Ant. Kıbrıs Cum., Yunanistan ve Türkiye arasında İttifak Ant.

207 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
İng. Hükümetinin bu belgeleri üslere ilişkin bazı esaslar eklenmesi koşuluyla kabul ettiğine dair 17 Şubat 1959 tarihli bildirisi Yunan ve Türk dışişleri bakanlarının İngiliz hükümet bildirisini kabul ettiklerine ilişkin bildirileri Makarios’un Londra’da imzalanan belgeleri kabul ettiğine ilişkin bildirisi Küçük’ün Londra’da imzalanan belgeleri kabul ettiğine ilişkin bildirisi

208 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Kıbrıs Anayasası ve ilgili belgelerin yürürlüğe konması için alınacak geçici önlemlerle ilgili sözleşme. Bunlardan Kıbrıs Cum.’nin Kuruluşuna İlişkin Temel Antlaşma, İttifak Antlaşması ve Garanti Antlaşması günümüzdeki Kıbrıs’ın yönetim yapısını belirleyen kurucu antlaşmalardır.

209 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Ortadoğu’yla İlişkiler: TC, Soğuk Savaş döneminde ABD ve Batı yanlısı tavrını O.D. ile ilişkilerine de yansıtmıştır. Yani, Batı’nın O.D.’daki “temsilcisi” olarak bağımsızlıklarını yeni kazanan Arap ülkelerini Batı’yla yakınlaştırmak ve onlara “liderlik” yapmak görevini üstlenmiştir.

210 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
II.Dünya Savaşı sonrası TC’nin O.D. Politikası başarısız olmuştur. (TC. 1950’lerde Araplara karşı izlediği politikanın olumsuz sonuçlarını 1960’larda görmüş ve yeni politika oluşturmuştur.) arasında TC-Arap Devletleri arasında bir yakınlaşma dönemi başladı. Örneğin; 29 Mart 1946’da Türk-Irak Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması imzalandı. Hemen ardından 8 Ocak 1947’de TC-Ürdün arasında Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması imzalandı.

211 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
1947’de Filistin konusu BM’ye getirildiğinde TC, Arap devletleriyle birlikte davrandı ve 30 Kasım’da Filistin’in taksimi aleyhine oy kullandı. Arap-İsrail Savaşı sırasında Filistin’de bir İsrail devletinin kurulması BM gündemine geldi. 12 Aralık 1948’de BM Genel Kurulunun Filistin Uzlaştırma Komisyonu kurulması kararına Arap ülkeleri karşı çıkarken, TC Batılı devletlerle birlikte olumlu oy kullanmış hatta ABD ve Frs ile birlikte komisyona seçilmiştir. 28 Mart 1949’da da TC, İsrail’i resmen tanımıştır.

212 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
O.D. Komutanlığı Projesi: İng. ve ABD, Haziran 1951’de O.D. Komutanlığı Projesi konusunda uzlaşmaya vardılar. Buna göre, O.D. Komutanlığı bir NATO komutanlığı olmayacak ama NATO’yla yakın ilişki içinde bulunacaktı. ABD tarafından Sovyet tehdidine karşı bir “Kuzey Kuşağı (Nothern Tier)” oluşturulması isteniyordu.

213 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC’nin katılımı çok önemliydi. Çünkü, hem en büyük ve en güçlü orduya sahip bölge devleti olarak O.D’nun savunmasında önemli görev üstlenecek, Hem de O.D.’lu müslüman bir devlet olarak O.D. Komutanlığının tümüyle Batı damgası taşımasını önlemiş olacaktı. TC ve Mısır, bu proje için önemli iki devletti. (Stratejik önemleri vardı. Mısır da Süveyş’e yakınlık ve Arap Birliğinin merkezinin Kahire olması nedeniyle statejik öneme sahipti.)

214 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Mısır, ülkesinde İngiltere’nin işgal kuvvetlerinin varlığı nedeniyle bu projeye onay vermedi ve proje uygulanamadı. O.D. Komutanlığı 1952’de O.D. Savunma Örgütü’ne dönüştürülmüştür. Bağdat Paktı (TC- Irak Karşılıklı İşbirliği Antlaşması/24 Şubat 1955): ABD, gerek O.D. Komutanlığı gerekse O.D. Savunma Örgütü’nün bölgede yetersiz olduğunu şu sebeplerle açıklamaktadır:

215 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Arap dünyası açısından birincil tehdit SSCB’den değil, İsrail’den gelmektedir, sadece komünist tehdidini öne çıkararak bu ülkelerle işbirliği yapma olanağı yoktur. Arap devletleri bağımsızlıklarını yeni kazanmışlardır ve bu konuda son derece hassastırlar. Özellikle İng. Ve Frs.’nın emperyalist politikalarını hatırlayabilecek her türlü girişime uzak duracaklardır.

216 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Siyasal bağımsızlıklarını yeni kazanan Arap devletlerinin temel hedefleri ekonomik kalkınma sürecini başlatmaktadır.bu açıdan da Stalin’in ölümünden sonra Moskova’nın izlediği politikaya yakınlık duyma olasılıkları yüksektir. Mısır ve Suriye, Batı’ya karşı mesafeli politika yürüten Arapların lideri konumundadırlar ve Süveyş kanalı başta olmak üzere İng. Ve Mısır arasındaki sorunlar çözülmeden, Arap dünyası ile işbirliği yapmak mümkün değildir. Dolayısıyla yeni bir oluşuma gidilmeliydi. Bu oluşum için de TC bölgedeki müttefik olarak oldukça idealdi.

217 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
O.D.’nun savunmasına müdahale etmek isteyen ABD, o dönemde de müttefiki aracılığıyla bir çok yola başvurmuştur. Bunlar: TC-Pakistan Dostane İşbirliği Antlaşması (1954) ve TC-Irak Karşılıklı İşbirliği Antlaşması (Bağdat Paktı/1955)’dır. Pakt’a 4 Nisan 1955’de İngiltere, 23 Eylül 1955’de Pakistan, 3 Kasım 1955’de İran pakta katılmışlardır.

218 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Araplar tarafından ilgi görmeyen pakta tek ilgi Irak’tan gelmiştir, fakat Irak’ta da 1958’de darbe gerçekleşmiştir. Mısır, Suriye ve S. Arabistan “İsrail yanlısı görünümü” nedeniyle Bağdat Paktı’na katılmamışlardır. TC, bölge ülkelerinin pakta katılası için sürekli girişimlerde bulunmuştur.

219 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC açısından Bağdat Paktı’nın sonuçları; O.D. devletlerinin, özellikle Arapların Batı’yla ilişkilerini geliştirmelerini sağlayamadı. O.D.’da önderliği üstlenemediği gibi, Osmanlı geçmişini hatırlatarak yeniden emperyalist politikalar izlemekle suçlandı. Başta Mısır ve Suriye olmak üzere Arap devletleriyle ilişkileri gerginleşti. Bağlantısızlar nezdinde dışlandı.

220 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Bağdat Paktı’nı kendisine yönelik olaarak algılayan İsrail’le ilişkileri bozuldu. Batı’dan da beklediği desteği alamadı.özellikle 1955’den sonra ABD ekonomik yardımlarında görülen düşüş bunun en açık göstergesidir. O.D. Bunalımları ve TC ( ): 1956 Süveyş Bunalımı: ABD, Mısır’a Asuan Barajının yapımı için söz verdiği yardımı yapmayacağını söyledi. İng. ve Dünya Bankası da ABD’yi izledi.

221 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Bunun üzerine 26 Temmuz’da Mısır, Süveyş Kanalı’nı millileştirdi. Tepki görünce Nasır, Kanalı boğazlara benzetti. TC, Batılı devletlerle birlikte hareket etti ve Kanal’ın boğazlara benzemediğini vurguladı. Görüşme ve konferanslardan netice alınamayınca konu, BM’ye taşındı ama sonuç alınamadı. 29 Ekim 1956’da İsrail güçlerinin Mısır’a saldırmasıyla savaş başladı.

222 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
İng ve Frs, Mısır ve İsraile 10’ar mil geri çekilmeleri konusunda ultimotom verdi. İsrail kabul etti, Mısır reddetti. Bunun üzerine İng. Ve Frs, Mısır’a saldırdı. 3 Aralık’ta Kanal, İsrail’in Sina yarımadasından Frs ve İng’nin de ülkeden çekilmesiyle millileştirilmiş oldu.

223 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
TC’nin Süveyş bunalımı sırasında İsrail büyükelçisini çekmesi Araplarla ilişkilerin düzelmesini sağlamaya yetmemiştir. Fakat en önemli sonuç; İng. ve Frs.’nın bölgedeki etkinliği sona ermiş, SSCB’’nin bölgedeki etkinliği artmıştır. 1957 Suriye Bunalımı: Nedeni: 6 Ağustos’ta SSCB-Suriye arasında ekonomik ve teknik yardım antlaşması imzalandı.

224 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Hemen ardından 13 Ağustos’ta Suriye, mevcut rejimi devirmeye çalıştıkları iddiasıyla üç ABD’li diplomatı sınır dışı etti ve ABD, Suriye’nin komşularına silah göndererek Suriye’nin bölge ülkelerine saldırmasını engellemeyi hedeflediğini söyledi. TC de ABD ile birlikte hareket ederek Suriye sınırına asker yığdı ve SSCB’den tepki aldı.

225 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
1958 Irak Darbesi ve CENTO’nun kuruluşu: TC, önce monarşinin yıkıldığı Irak’taki darbeden rahatsız olmuş, daha sonra yumuşayarak 31 Temmuz 1958’de Irak’taki yönetimi tanımıştır. Irak darbesinin en önemli sonucu, Bağdat Paktı’nın yerini Merkezi Antlaşma Teşkilatı (CENTO)’ya bırakmasıdır. (21 Ağustos 1959) CENTO’nun merkezi Ankara oldu. CENTO, 1979 İran Devrimine kadar çalışmalarını sürdürmüştür.

226 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
1958 Lübnan ve Ürdün Olaylarında TC’nin Tutumu: TC, yine Batı ve ABD yanlısı tavır takınmış, İncirlik üssünün ABD tarafından Lübnan’a yaptığı çıkarma sırasında kullanılmasına izin vermiştir. Bu duruma SSCB ve Birleşik Arap Cum. (Mısır, Suriye e S.Arabistan) tepki göstermiştir. Irak’taki darbeden en fazla etkilenen ülke Ürdün’dü. Ayrıca Ürdün’e yapılan İngiliz müdahalesini, bu devletin bağımsızlığının “dışarıdan tertiplenen yıkıcı faaliyetlere karşı korunması olarak değerlendirmiştir.

227 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Filistin Sorunu: Filistin sorununun temelleri I. Dün.Sav. sırasında Batılı devletlerin Osm. Dev.’ni parçalamak için yürüttükleri politikalarda yatar. İngiltere, Filistin bölgesini istiyordu. Bu amaçla 2 Kasım 1917’de İng. Dışişleri Bakanı Lord Balfour imzasıyla bir deklarasyon (Balfour Deklarasyonu) yayınlanmıştı. Yahudiler için bir ulusal yurt oluşturma isteğini içeren deklarasyonda diğer halkların haklarına da saygı gösterileceği belirtiliyordu.

228 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
İngiltere’nin manda yönetimi altında Filistin’e göç eden Yahudilerin sayısı gittikçe artıyordu. Filistin’deki Araplar ve Yahudiler 1920, 1921, 1929’da üç kez çatıştılar. Bundan sonra hem Arap hem de Yahudi terör örgütleri birbirlerini ve İngilizleri hedef alan eylemler düzenlemişlerdir. II. Dün. Sav.’ndan sonra BM gündemine bir çok kez taşınan sorun, 15 Mayıs 1947’de BM Filistin Özel Komisyonu’nun kurulmasını sağlamıştır.

229 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
BM’de oybirliğiyle kabul edilen plana (Çoğunluk Planı) göre; Manda yönetimi derhal sona erdirilecek ve Filistin bağımsızlığı kabul edilecekti. Bağımsız Filistin devleti aralarında eko. Birlik bulunan Arap ve Yahudi devletleri şeklinde ikiye bölünecek, Kudüs şehri ise uluslar arası denetim altında tutulacaktı.

230 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Azınlık Planı’na göre ise, başkenti Kudüs olan, Arap ve Yahudi federe bölümlerden oluşan federal bir yapıya sahip olması öngörülüyordu. 29 Kasım 1948’de BM Genel Kurulu’nda Filistin’in Araplarla Yahudiler arasında taksimi tezi kabul edildi. TC, Truman Doktrininin ilanına kadar taksim fikrine karşı çıkan Arap ülkelerinin yanında yer almış, bağımsız bir Filistin Arap Devleti’nin kurulmasını desteklemiştir. TC’nin bu tavrının nedeni, Araplarla birlikte olmak için değil, bölünmenin bölgeye getireceği istikrarsızlıktan dolayı endişe duyduğu içindir.

231 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
14 Mayıs 1948’de Yahudi Ulusal Konseyi, Filistin’de bağımsız bir İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. TC’nin bu durum karşısındaki tutumu: Filistin’de bir Arap devleti olmaksızın kurulan İsrail Devleti’ni endişe ve temkinle karşıladı. Çünkü, Yahudi terör örgütleri SSCB ile yakın işbirliği içindeydiler ve İsrail O.D.’da bir Sovyet uydusu olabilirdi.

232 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Fakat TC’nin izlediği Batı yanlısı dış pol. çerçevesinde İsrail’in tanınması gerekiyordu. Arap Olmayan Devletlerle İlişkiler: İsrail’le İlişkiler: Her iki ülke de Batı yanlısı ve laik olması özelliklerinden dolayı benzeşmekteydi. Özellikle Batı yanlısı olmaları iki ülke arsındaki ilişkileri artarak geliştirmiştir.

233 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
İran’la İlişkiler: 1941’de İran’ın müttefikler tarafından işgalinden 1947’nin sonuna kadar TC-İran ilişkileri dondurulmuştur. Çünkü bu dönemde İran hakkındaki kararları Tahran hükümeti değil, işgalci devletler vermekteydi. TC ve İran, yıllarında SSCB’den tehdit algılamaları ve bu nedenle de Batı Bloku’na yakın olmalarıyla da benzer bir dış politika izlemeye başladılar.

234 1945-1960 BATI BLOKU EKSENİNDE TÜRKİYE
Fakat 1950’lerin başında Başbakan Muhammed Musaddık’ın petrolü millileştirme girişimi TC’de hoş karşılanmadı. döneminde Musaddık’ın iktidara tümüyle sahip olmasıyla Türk-İran İlişkileri krize girdi. 1953’de CIA darbesiyle devrilen Musaddık’ın yerine Şah Muhammed Rıza Pehlevi (Batı ve ABD yanlısı) geçti ve TC-İran ilişkileri bir gecede krizden çıktı ve işbirliğine yöneldi. TC, Avr.’nın kollektif savunması içinde yer almak istiyordu, İran ise Sadabat Paktı’nın niteliğini değiştirerek askeri bir ittifaka dönüştürmek istiyordu.

235 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK Uluslararası Ortam ve Dinamikler
Soğuk sav. Yumuşama (Detant) sürecine girdi ve iki blok arasında “Karşılıklı ve Dengeli Kuvvet İndirimi” görüşmeleri sonunda AGİK (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı), 1975’de Helsinki Son Senedi oluştu. Vietnam Savaşıyla ABD önemli ölçüde geriledi.

236 GÖRELİ ÖZERKLİK Sovyetler ve III. Dünya yükselişe geçti. (Afganistan’a müdahale ve O.D.’da askeri üsler elde ederek) Tüm dünyada ekonomik ve toplumsal gelişmeler meydana gelmiştir. (1960 ve 1970’ler 1974’e kadar dünyada ekonomik gelişmenin yükseldiği yıllar oldu ve o dönemde “toplumsal serbestleşme” ortaya çıktı.)

237 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK İç Ortam ve Dinamikler
27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 Darbeleri ve 12 Mart 1971 Muhtırası, bu dönem Türk iç ve dış politikasını önemli ölçüde etkilemiştir. Bu dönemde TC’nin ekonomik ve iktisadi yapısını kontrol amaçlı DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) kurulmuştur. 1973’deki petrol şoku TC’yi de olumsuz etkilemiş ekonomik de daralmalara neden olmuştur.

238 GÖRELİ ÖZERKLİK Bu ekonomik çöküntü genelde 24 Ocak 1980 Kararlarına kadar devam etmiştir. SİYASET: 1945 yılında çok partili yaşama geçmiş olan TC, 1960 yılında askeri darbe ile bu süreci sekteye uğratmıştır. (ortaya iki yeni dinamik güç çıkmıştır: öğrenciler ve işçiler)

239 GÖRELİ ÖZERKLİK Tekrar demokratik bir ortam yakalanmak üzereyken bu kez de demokrasiye ikinci darbe 1971 ve 1980’de gelmiştir. Her iki darbe sonrasında da askeri hükümetler, yeni anayasalar yapmışlardır. (1961 A.Y. ve 1982 A.Y.)

240 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK DÖNEMİN DIŞ POLİTİKASI
TC, ilk kez BM Genel Kurulu’nda Cezayir’e self-determinasyon tanınmasını destekledi. 1964’de Johnson Mektubuna kararlı bir cevap verildi. Eylül 1965’de TC, BM’de ABD’nin Vietnam politikasına karşı çıktı. 1965’de ABD’nin istediği Çok Taraflı Nükleer Güç’e (MLF) katılmayı reddetti.

241 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK 1967 Savaşında ilk defa Arapları destekledi.
70’ler boyunca ABD’ye rağmen Ege’de Yun.’la çatıştı. 1971’de Kıbrıs’a çıkarma yaptı ve ABD’nin bu nedenle koyduğu silah ambargosuna direndi ve TC’deki ABD üslerinin kullanımını durdurdu, OSİA’yı feshetti. 1976’da tek taraflı olarak AET’le ilişkileri askıya aldı. ’da Bağlantısızlarla ciddi bir yakınlaşma pol. İzledi.

242 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK Dönem boyunca ABD’ye U-2 uçuşu yaptırılmadı.
Batı’ya olan siyasi ve ekonomik bağımlılığı azaltacak dış pol. girişimlerinde bulunuldu. TC, Batı karşısında göreli özerkleşti, fakat temelde Batı yanlısı politikasını tamamen terk etmedi.

243 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK ABD ve NATO’yla İlişkiler: 1960-1965 Dönemi:
27 Mayıs döneminde ABD’yle ilişkiler: TC, ABD’nin yeni yönetimi tanımamasından çekiniyordu ve darbeyi yapan askerlerce NATO ve CENTO’ya bağlı kalınacağı açıklamasında bulunuldu. Böylece ABD, 30 Mayıs’ta yeni yönetimi tanıdığını açıkladı.

244 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK ABD’yle Küba Bunalımı sırasındaki ilişkiler:
SSCB’nin 1962’de Küba’ya Jupiter benzeri orta menzilli füzeleri yerleştirmesi üzerine ABD, Küba’yı abluka altına aldı. Büyük bir nükleer savaşın eşiğine gelen iki güç, ABD’nin TC’deki Jupiter füzelerini çekmesi ve akabinde SSCB’nin Küba’ya füze yerleştirmekten vazgeçmesi üzerine bu konuda uzlaşmaya varmışlardır.

245 GÖRELİ ÖZERKLİK TC’nin Küba Krizinden çıkaracağı en önemli sonuç, tek yönlü bir politika izlemenin kesinlikle hata olduğu ve artık “çok yönlü” bir politika izlemesi gerektiğidir. TC, 1960’lardan itibaren dış politikasında çok yönlü politika izlemiştir.

246 GÖRELİ ÖZERKLİK Kıbrıs Sorunu ve Johnson Mektubu döneminde ABD’yle ilişkiler: Johnson Mektubu, TC-ABD ilişkilerinin Kıbrıs eksenini temsil eder. Mektuptaki önemli noktalar şunlardır; Sovyet saldırısına karşı NATO’nun, TC’yi savunmayabileceği ima edilmiştir. Bu da NATO’nun TC’nin güvenliğini ne kadar sağladığı sorusunu gündeme taşımıştır.

247 GÖRELİ ÖZERKLİK TC, Küba krizi sonrası ikinci kez tek yönlü politika izlemesinin zararlarını görmüş, SSCB ve üçüncü dünya ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. TC, artık ABD’yi gözü kapalı destekleme politikasını terk etmiş, öncelikle kendi ülke çıkarları doğrultusunda hareket etmeye başlamıştır. ABD karşıtlığı ve ABD askeri gücünün varlığından tedirginlik TC’de kendini göstermeye başlamıştır. TC, NATO içinde yeni kurulan askeri yapılanmalara ihtiyatla yaklaşmıştır. (Örneğin; MLF’ye katılmaktan vazgeçmiştir.)

248 GÖRELİ ÖZERKLİK ABD silahlarının Türk ordusuna hakim olmasını engellemek için silah sanayine önem vermiş ve silah alımı yaptığı ülkelerin sayısını arttırmıştır. Çok Taraflı Güç (MLF) kurulması döneminde ABD’yle ilişkiler: ABD, Avrupa’yı daha etkili savunabilmek için, NATO içinde çok taraflı bir deniz gücünü kurmak istiyordu. TC bu oluşuma önce katılmış Johnson mektubundan sonra MLF’den çekilmiştir.

249 GÖRELİ ÖZERKLİK 1961’de MLF’nin oluşumuna karar veren ABD, 1965’de yeterli desteği bulamayınca bu projeye son verip, yerine NATO ülkelerinin nükleer silahlarının ortaklaşa denetimi hakkında yeni bir girişim başlatmıştır.

250 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK 1965-1971 Dönemi:
Amerikan Askeri Personelinden Doğan Sorunlar: Küba Krizi ve Johnson mektubuyla TC’de ABD karşıtı görüş ve eylemler artmıştır. ABD askerleri PX mağazalarından gümrüksüz aldıkları malları kar gözeterek Türk vatandaşlarına satıyordu.

251 GÖRELİ ÖZERKLİK Buna paralel olarak TC’deki ABD askerlerinin sayısında hızlı bir indirime gidilmiştir. 1969 Ortak Savunma İşbirliği Anlaşması (OSİA): TC ve ABD’li uzmanlar arasında yapılan görüşmeler sonunda, 3 Temmuz 1969’da o güne kadar yapılan ikili anlaşmaları temel bir metin içinde toplayan Ortak Savunma İşbirliği Antlaşması (OSİA) imzalandı. Ant.’ya göre, TC’nin rızası alınmadan ABD üslerinden herhangi bir üçüncü ülkeye yönelik bir operasyon düzenlenmeyecekti.

252 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK 1971-1980 Dönemi: Afyon Sorunu:
II. Dün.Sav.’dan sonra ABD’de uyuşturucu maddelerin kullanımında büyük artış görüldü. ABD’ye sokulan eroinin daha çok yasadışı bölgelerde üretilen haşhaşlardan elde edildiği biliniyordu. (daha çok “Altın Üçgen” denilen Tayland-Burma-Laos bölgesinden)

253 GÖRELİ ÖZERKLİK Bu nedenle ABD, TC’den de haşhaş üretimini tamamen durdurmasını istiyordu. Ekim 1970’de TC’de Bakanlar Kurulu’nda haşhaş ekimi yapılan bölgeler sınırlandırıldı. Darbe sonrası Haziran 11971’de Nihat Erim hükümeti, haşhaş ekimi ve afyon üretimini tamamen yasakladı. Bu durumdan köylü ailesi büyük zarar gördü.

254 GÖRELİ ÖZERKLİK 1973 seçimleri sonrası 1 Temmuz 1974’de haşhaş ekimi tekrar serbest bırakıldı. Silah Ambargosu : Eylül 1974’de kabul edilen “TC’ye yapılan Silah Satışlarının ve Verilen Askeri Kredilerin Durdurulması” kararı, TC’nin 1974 Kıbrıs müdahalesinin bir neticesiydi. TC’den yükselen büyük tepki ABD’nin 6 Ekim 1975’de TC’ye uyguladığı ticari yasağı kaldırmasıyla sonuçlanmıştır.

255 GÖRELİ ÖZERKLİK Silah ambargosu ise, 12 Eylül 1978’de tamamen kaldırıldı. 1980 Savunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması (SEİA): TC’nin ABD’den aldığı askeri ve ekonomik yardımları içeren Antlaşma 29 Mart 1980’de imzalanmıştır.

256 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK Yunanistan’la İlişkiler:
1960’larda Kıbrıs, 1970’lerde Kıbrıs ve Ege sorunları TC-Yun ilişkilerinde uyuşmazlığa neden oluyordu. 1960’da imzalanan Londra Antlaşmasıyla 16 Ağustos 1960’da Kıbrıs, bağımsızlığını kazandı ve 1963’e kadar iki ülke ilişkilerinde bir durgunluk süreci başladı. (Kıbrıs sorununun ilk aşaması sona erdi) Kıbrıs sorununda 1974’e kadar artık sadece İng, Yun ve TC değil, Adadaki Türk ve Yun. Tarafları da söz sahibi idi.

257 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK 1964 Bunalımı ve Sonuçları:
1964 bunalımının temelinde zaten yakın zamana kadar çatışma içinde olan Kıbrıs toplumları arasındaki dengenin bozulacağı anlamına gelen “Makarios’un A.Y. Değişikliği önerisi” yatmaktadır. 30 Kasım 1963’deki A.Y. Önerisi 13 noktada yapılmaktaydı.

258 GÖRELİ ÖZERKLİK Eğer bu öneri gerçekleşirse, iki toplumun eğitliği üzerine oturtulmuş dengeli bir ortaklık söz konusu olmayacak, azınlık haklarının saklı tutulduğu üniter bir devlet yapısı oluşturulacaktı. TC, bu öneriyi kesin ve sert bir dille reddetti. 21 Aralık 1963 akşamı Lefkoşe’nin bir Türk mahallesinde Türk bir aileye Rum bir polisin zor kullanarak arama ve silah çekmesi üzerine patlak veren olaylar iki toplum arasındaki “yeşil hat” tın oluşumuna neden olmuştur.

259 GÖRELİ ÖZERKLİK Şiddet olaylarının tırmanışa geçmesi üzerine TC, duruma müdahale ederek Kıbrıs semalarında Türk jetlerini havalandırdı. Durum NATO’ya da yansıtıldı. Yun., bu durum karşısında üç garantör devletin Dışişleri Bakanlarının görüşmesini talep etti. 15 Ocak 1964’de Londra Konferansı toplandı.

260 GÖRELİ ÖZERKLİK Türk tarafının çözüm önerisini Denktaş dile getirdi ve daha sonra TC’nin resmi tezi olacak şu görüşleri ileri sürdü: 1960 çözümü Kıbrıslı Türklerin güvenliğini sağlayamamıştır ve fiili güvencelere gereksinim duyulmaktadır. Bu çerçeve içinde de tek çözüm, coğrafi olarak ayrılmış ve zorunlu nüfus mübadelesini gerçekleştirmiş iki toplumlu federal bir devletin kurulmasıdır.

261 GÖRELİ ÖZERKLİK Rumlar’ın desteklediği Klerides görüşlerini şöyle ifade etmiştir; Çoğunluğun çıkarlarına uygun ve teknik olarak uygulanması bir öncekinden daha kolay yeni bir AY.’nın hazırlanması ve yürürlüğe konması gerekmektedir. Sonunda İngiliz bir subayın komutasında kişilik bir NATO gücünün adada düzen ve güvenliğin sağlanması TC, Yun. ve Kıbrıs Türk temsilcilerince kabul edilmiştir.

262 GÖRELİ ÖZERKLİK Fakat, Kıbrıs Cumhurbaşkanı yalnızca bir BM gücüne razı olabileceğini belirtti. Çatışmaların sona ermemesi üzerine İng. 15 Şubat 1964’te BM Güvenlik Konseyi’ne başvurdu. 14-27 Mart 1964’de BM Barış Gücü Ada’ya çıkarma yapmıştır. Fakat çatışmaları sona erdirememiştir. TC, ABD ve İngiltere’ye birer nota göndererek, her an adaya çıkartma yapabileceğini hatırlattı.

263 GÖRELİ ÖZERKLİK TBMM, hükümete gerektiğinde Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunma yetkisi verdi. ABD, tüm dünya politiğinde yapmış olduğu planlarla müdahalesini bu dönemde Acheson Planı’yla Kıbrıs sorununa da gerçekleştirmiştir. 9 Temmuz 1964’de başlayan Cenevre görüşmeleri sırasında (14 Temmuz’da) ABD Dışişleri Bakanı Dean Acheson şunları önermiştir:

264 GÖRELİ ÖZERKLİK -Kıbrıs adasının Karpas bölgesinde, TC’ye, egemenlik hakları kendisine ait olacak ve anavatanın ayrılmaz parçası sayılacak bir arazi verilecekti. -Sınırı, yapılacak görüşmelerle belirlenecek olan bu bölgede TC istediği kadar asker bulundurabilecek, -Kıbrıslı Türkler bir saldırıya uğramaları halinde buraya iltica edebileceklerdi.

265 GÖRELİ ÖZERKLİK -Kıbrıs’ın Rumlar veya Yun.’ın egemenliğinde kalacak bölgesinde yaşayacak Türklerin çoğunlukta oldukları iki ya da üç bölge tam bir kendi kendini yönetme hakkına yani özerkliğe sahip olacaktı. -bununla birlikte, merkezdeki siyasal otoriteye karşı bağlılıkları ve sorumlulukları sürecekti.

266 GÖRELİ ÖZERKLİK -Adada yaşayacak Türkler Lausanne’da Yun. Sınırlarında kalan Müslüman azınlığa tanınan haklardan yararlanacaklardı ve -bu haklara uygun davranılıp davranılmadığı BM ya da Ulus. Ad. Div. tarafından atanacak bir komiser tarafından denetlenecekti. TC’nin Doğu Akdeniz’den gelebilecek saldırılara karşı güvenliğini sağlamak üzere Meis adası Yun. tarafından TC’ye terk edilecekti.

267 GÖRELİ ÖZERKLİK Acheson Planıyla hem taksim, hem de enosis istekleri yanıtlanmış, TC’nin stratejik güvenlik kaygıları giderilmiş, Ada dolaylı olarak NATO’nun denetimine sokulmuş, Doğu Akdeniz Batı’nın çıkarları açısından güvenli hale getirilmiştir.

268 GÖRELİ ÖZERKLİK Planı TC kabul etmesine rağmen Makarios’un baskısıyla Yun. reddetti. Makarios, NATO denetimli bir Türk-Yunan yönetimi altına konmasına razı olmuyordu. Çatışmalar Mart 1964’de Rumların silahlanmaya başlaması ve Cenevre Konferanslarının ilkinin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla patlak verdi. 7 Ağustos’ta Türk jetleri “Erenköy direnişi” sonrası ada üzerinde ihtar uçuşları yaptı.

269 GÖRELİ ÖZERKLİK SSCB’nin Kıbrıs politikası; Makarios’u desteklemek bölgedeki NATO denetimini engellemek, NATO’nun güneydoğu kanadındaki çatlaktan yararlanarak TC ve Yun.’la ilişkileri geliştirmekti. Bağlantısızların Kıbrıs politikası; Makarios’u desteklemişlerdir. Çünkü TC’nin taksim tezi Ada’yı ikiye bölmek demekti. Bağlantısızlar da etnik çeşitliliğe sahip ülkelerdi ve TC’nin tezini kabullenmek, kendilerinin de bölünebileceği ihtimalini kabullenmek demekti.

270 GÖRELİ ÖZERKLİK Ayrıca TC, bağlantısızlara karşı Batının temsilcisi rolünü üstlenmiş ve onlara karşı olmuştu. 1964 bunalımı hem İstanbul’daki Rum azınlığı hem de Kıbrıs’daki Türk azınlığı olumsuz etkilemiştir. Özellikle Kıbrıslı Türkler’e Rumlar ekonomik abluka uygulamışlardır. Bu süreçten sonra TC’nin kabul etmediği Galo Plaza Raporu taraflara sunulmuştur.

271 GÖRELİ ÖZERKLİK 21 Nisan 1967’da Yun.’da albaylar cuntası yönetime gelmiş, Atina ve Makarios arasında açıkça bir kopuş yaşanmıştır. İki toplum arasındaki uyuşmazlıkları görüşmek üzere TC başbakanı Demirel ve Yun. İktidarına el koyan Kollias bir zirvede toplandılar. Zirvede anlaşmanın mümkün olmayacağı sonucu çatışmaların yeniden başlamasına neden oldu.

272 GÖRELİ ÖZERKLİK ABD’nin Makarios karşıtı tutumu, TC’nin taksim tezine yakınlaşmasını sağlıyordu. ABD’nin TC’yi destekleyen tutumu, Atina’daki albaylar cuntasının EOKA-B ve Grivas’a bağlı Milli Muhafız Gücü’nü hızla silahlandırması, 1974’e kadar TC’de yaşanan olaylar

273 GÖRELİ ÖZERKLİK (Yunan subaylarının denetimindeki Mili Muhafız Birliği’ne bağlı askerlerin Makarios’un başkanlık sarayını bombalaması sonrasında Yun. Hareketin Türklere karşı olmadığını söylese de Kıbrıs Helen Cum.’nin kurulduğunun açıklanması ve Enosisçi emelleriyle tanınan EOKA üyesi Nikos Samson’un devlet başkanlığının ilan edilmesi Kıbrıslı Türkleri ve TC’yi uyarmıştı.) 20 Temmuz 1974’de TC, Kıbrıs’a asker çıkardı. “Birinci Kıbrıs Barış Harekatı” gerçekleştirildi.

274 GÖRELİ ÖZERKLİK BM Güv. Konseyi, taraflara ateşkes çağrısında bulundu. TC, 22 Temmuz’da çağrıya olumlu yanıt verdi ve Cenevre Konferansına katılma kararı aldı. I. Cenevre Konferansı Temmuz 1974 tarihleri arasında toplandı. TC, Konferansa şu önerileri getirmiştir:

275 GÖRELİ ÖZERKLİK Hem ateşkes hem de Kıbrıs’ta yeni düzenin kurulması konusunda karar alınmalıdır. Federasyon tezine uygun bağlayıcı bir karar elde edilmelidir. Kıbrıslı Türklerin güvenliği yine Türklerden oluşturulacak bir polis gücü tarafından güvence altına alınmalıdır. Türk askerlerinin geri dönüşü için kesin hiçbir tarih metne girmemelidir.

276 GÖRELİ ÖZERKLİK Türk birliklerinin etrafını çevirecek olan tampon bölge 10 km olmalı ve etrafında BM’nin hiçbir askeri kordonu bulunmamalıdır. Denktaş, cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine derhal başlamalıdır. Cemaatlerin de katılacağı büyük Kıbrıs Konferansı 1 hafta içinde toplanmalıdır.

277 GÖRELİ ÖZERKLİK Yun. ise Konferansa şu önerileri getirmiştir: Cenevre’de sadece BM’nin ateşkes kararı yani ateşkesin nasıl uygulanacağı görüşülmeli, anayasal konular kesinlikle ele alınmamalıdır. Türk birlikleri derhal ve toptan adadan çıkarılmalıdır. A.Y. Ve Kıbrıs’taki yeni düzene ait hiçbir konu ele alınmayacağı gibi, 1 hafta sonraki konferansa da atıfta bulunulmamalıdır.

278 GÖRELİ ÖZERKLİK 30 Temmuz 1974’te kabul edilen protokolde TC, hemen hemen tüm isteklerini kabul ettirdi. TC-Yun.-İng. arasında imzalanan Cenevre Protokolü salt bir ateşkes ant. değildir. Bu Protokolle Kıbrıs’ın yeni statüsünün de temelleri atılmıştır. Taraflar anlaşmaya varamayınca 14 Ağustos 1974’de TC “İkinci Kıbrıs Barış Harekatı” nı başlattı.

279 GÖRELİ ÖZERKLİK Magosa-Lefke hattı çizilince (istediği hedefe ulaşınca) TC, yeni sınırlar içinde ateşkes ilan ederek harekatı durdurdu. TC, adaya Garanti Antlaşmasının 4. maddesine dayanarak müdahale etmiştir. 1974’deki Kıbrıs müdahalesi hem Türk Dış Pol. hem Türk-Yun. İlişkileri hem de Kıbrıs sorunu açısından bir dönüm noktası olmuştur ve günümüze kadar çözüme kavuşamamıştır.

280 GÖRELİ ÖZERKLİK Hatta günümüzde TC’nin AB’ye üyeliği sürecinde Kıbrıs sorunu ve Rum kesiminin tanınması sorunu uluslararası ve TC gündeminde yer almaktadır. Ege Sorunu ( ): Kıbrıs sorunu 1970’lerde yerini Ege sorunlarına terk etti. Yun.’daki Karamanlis hükümeti TC’ye karşı Ege sorunlarını öne sürdü.

281 GÖRELİ ÖZERKLİK Karamanlis’in istediği, Ege’de TC’nin lehine olan askeri güç dengesini değiştirmekti. ABD ambargosu sürdükçe hem TC, Ege’de yeni bir adım atamayacak hem de Yun. Ordusu güçlenebilecekti. Ege Sorunları: -Deniz Alanlarına İlişkin Sorunlar Karasuları Sorunu Kıta Sahanlığı Sorunu

282 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK -Hava Sahasına İlişkin Sorunlar
-Askeri Dengeye İlişkin Sorunlar Karasuları Sorunu: Lozan Barış Ant.’nın imzalanmasından itibaren TC ve Yun., Ege’deki karasularının 3 mil olarak belirlemişlerdi. Fakat 1936’da Yun. tek taraflı olarak 6 mile çıkardığını ilan etti.

283 GÖRELİ ÖZERKLİK TC, 15 Mayıs 1964’de 476 sayılı Karasuları Kanunu ile 6 mil uygulamasını kabul etti. Yun. Bu kez 1970’lerde Kıbrıs sorununun ve kıta sahanlığının en gergin olduğu dönemde karasularının 12 mile çıkmasını istedi. TC, Yun.’a sınırı aştığına dair bir nota gönderdi. TC, Ege’nin coğrafi farklılığı olduğunu genel bir kuralın uygulanamayacağını sürekli yineledi. Bu doğrultuda 1982’de 2674 sayılı yeni Karasuları Kanunu ile Ege karasularını 6 mil olarak belirledi.

284 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK (Akdeniz ve Karadeniz’de 12 mildir)
Karasuları konusunda tarafların tezleri: Yun: 1- Karasularının genişliğinin 12 mil olabileceği kuralı BM Deniz Hukuku Sözleşmesinin 3. maddesinde kabul edilmiş ve imzacı devletler tarafından uygulanmıştır. Yun. da karasularını 12 mile çıkarabilir.

285 GÖRELİ ÖZERKLİK 2- Yun. Adaları ve anakarası ülkesel bir bütünlük oluşturmaktadır. 3- Karasularını saptamak kıyı devletinin egemenlik yetkisindedir. TC: 1- Karasuları konusunda geçerli tek bir kural yoktur, olamaz. 12 mil azami uygulamadır. BM sözleşmesinin 300. md.’ne göre kötüye kullanılamaz. 2- Karasuları belirlenirken denizlerin coğrafi özellikleri göz önünde tutulmalıdır.

286 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK Kıta Sahanlığı Sorunu:
Yun.’ın Ege’deki kıta sahanlığı üzerinde petrol arama eylemlerine 1959’da Resmi Gazetede yayınladığı, bu gün kendisine ait olarak nitelendirdiği kıta sahanlığı üzerinde “araştırma ruhsatları” dağıtan bir kanunla başladı. 1972’de Yun.kuzey Ege’deki Taşoz Adası civarında petrol bulunması olasılığının yüksek olduğunu açıkladı.

287 GÖRELİ ÖZERKLİK TC de harekete geçti ve 18 Ekim 1973’de TPAO’ya Ege kıta sahanlığı üzerinde petrol arama ruhsatı verdi. Yun. Bunu protesto etti. Halbuki TC’ye Semadirek, Limni, Ayios Efstratios, Midilli, Sakız, Psara ve Antipsara gibi Anadolu’ya yakın adalar dışında kıta sahanlığı alanı bırakmıyordu. TC, Çandarlı gemisini sismik araştırma yapmak üzere Ege’ye gönderdi.

288 GÖRELİ ÖZERKLİK Ankara-Atina arasında karşılıklı protesto ve red ler gidip geldi. Kıbrıs sorunu Ege sorunlarını ikinci plana itti. Ege sorunları esnasında ABD yine devreye girdi ve1976’da Bern bildirisi yayınlandı. Bildiri, iki taraf için de olumlu bir hava yarattı.

289 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK Kıta Sahanlığı Konusunda tarafların tezleri:
Yun: 1- Ege’de kıta sahanlığı sorunu hukuksal bir sorundur ve uluslararası yargıya gitmelidir. 2- Adaların kendi başına kıta sahanlığı vardır. 3- Yun. Kıta ülkesi adalardan oluşan bir devlettir. Devletin ülkesel bütünlüğü gereği, yabancı bir deniz alanı araya giremez.

290 GÖRELİ ÖZERKLİK (Yun.’ın amacı adaların kıta sahanlığını kullanarak içte kalan suları “iç su” ilan etmektir. 4- Ege’de kıta sahanlığı sınırlandırması eşit uzaklık ilkesine uygun olarak, TC ile Ege adalarının en doğuda bulunanı arasında yapılması gerekmektedir. TC: 1- Konu salt hukuksal bir sorun değildir siyasal niteliklidir.

291 GÖRELİ ÖZERKLİK 2- Kıta sahanlığı sınırlandırmalarında “doğal uzantı” ilkesi esastır ve Anadolu’nun doğal uzantısı olan Yun.’a ait adaların kıta sahanlığı olmaması gerekir. 3- Ege’de özel bir durum söz konusudur. Genel ilkeler uygulanamaz. ’de Lozan’da kurulan dengenin tarafların Ege’den eşit koşullarda yararlanılması ile korunması gerekmektedir.

292 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK Hava Sahasına İlişkin Sorunlar:
Hava sahasının genişliği ve FIR hattı sorunu 1974’den sonra iki ülke arasında gerilim yarattı. Yun. 6 Eylül 1931’de 3 milden 12 mile çıkarmıştı. 1974’den sonra TC, iki ülkenin de taraf olduğu Chicago Sözleşmelerine aykırı olduğunu belirterek karşı çıktı, 6 mil olarak kabul edeceğini açıkladı.

293 GÖRELİ ÖZERKLİK (TC, kararını gündeme getirmek için sürekli askeri uçakları ile sistematik ve periyodik olarak Yun. Hava sahası olarak kabul etmedikleri 4 millik sahaya girmektedirler. Yun. da kendi hava sahasının ihlal edildiği gerekçesiyle her seferinde TC’ye nota vermektedir) FIR (Flight Information Region/Uçuş Bildirim Bölgesi) Hattı Sorunu: Önce, 1952’de Yun.’ın tüm Ege fır sorumluluğunu üstlenmesini TC, teknik maliyetten kaçınmak için kabul etmiştir.

294 GÖRELİ ÖZERKLİK Sonra TC, kendi karasuları sınırındaki Fır hattını Ege’nin ortasına kaydırmıştır. Yun. buna karşı çıktı ve ABD’nin de araya girmesiyle Yun. ve TC uzlaştılar. Fakat günümüzde iki ülke arsındaki temel anlaşmazlık asker uçaklar konusunda ortaya çıkmaktadır. Yun. FIR düzenlemesinin asker sivil tüm uçakları kapsadığını ileri sürerken, TC sadece sivil uçakların bildirimi yükümlülüğü olduğunu savunmaktadır.

295 GÖRELİ ÖZERKLİK TC, askeri uçaklarla ilgili konuların ikili antlaşmalarla düzenlenmesi gerektiğini söylemektedir. Askeri Dengeye İlişkin Sorunlar: 1974 Kıbrıs Harekatı sonrasında TC ve Yun. Ege’deki askeri statükoyu değiştirecek ciddi adımlar attılar. Yun., TC’nin ciddi bir tehdit olduğunu düşünerek Anadolu’ya yakın adaları silahlandırmayı hızlandırdı. ABD’ye tepkisini göstermek için NATO’nun askeri kanadından çekilne kararı aldı.

296 GÖRELİ ÖZERKLİK TC de İzmir’deki IV. Ordu’yu (Ege Ordusu) kurdu ve ABD’nin TC’ye uyguladığı silah ambargosuna teki olarak NATO’ya tahsis etmedi. Ege sorunları görüldüğü gibi TC-Yun. politikalarından değil, ABD ve NATO’nun bölge politikalarından da etkilenmiştir. Ege adalarının silahsızlandırılması statüsü 3’e ayrılır: Lozan Boğazlar Sözleşmesinin 4. md.de silahsızlandırılacakları belirtilen Boğazönü adalarından “Limni ve Semadirek”

297 GÖRELİ ÖZERKLİK Lozan Antlaşmasının 13. md.yle silahtan arındırılmış olan “Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya” 1947 Paris Barış Ant.’nın 14. md.’de askerden arındırılmış olarak kalmaları öngörülerek egemenlikleri İtalya’dan Yun.’a geçen Onikiada. Yun., Montreux Boğazlar Söz.’nin Lozan Boğazlar Söz.’ni ortadan kaldırdığını ileri sürerken Boğazönü adalarını silahlandırabileceğini savunmaktaydı. TC ise, Lozan Ant.’nın TC’nin güvenliğini sağlamak amaçlı olduğunu ve Lozan’ın Montö ile çelişmeyen hükümlerinin ortadan kalmadığını ileri sürmekteydi.

298 GÖRELİ ÖZERKLİK Kıbrıs Konusunda Yaşanan Gelişmeler ( ) II. Kıbrıs Barış Harekatından sonra TC, uluslararası planda giderek yalnızlaştı. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe devleti (KTFD) ilan edildi. Denktaş, nihai amaçlarının iki kesimli bir federasyon çerçevesinde Kıbrıs Rum toplumuyla birleşmek olduğunu söyledi.

299 GÖRELİ ÖZERKLİK BM, durumu görüşmek üzere toplumlar arası görüşmeler başlattı. Denktaş-Makarios Dört İlke Antlaşması (12 Şubat 1977): Antlaşmaya göre; Bağımsız, bağlantısız, iki toplumlu bir Federal Cum. Kurulması esastır. Her iki toplumun yönetiminde olacak topraklar, ekonomik yeterlilik veya verimlilik ve toprak mülkiyeti ışığında müzakere edilmelidir.

300 GÖRELİ ÖZERKLİK Dolaşım özgürlüğü, yerleşim özgürlüğü ve mülkiyet hakkı gibi ilke sorunları ve öbür özellikli konular görüşülmeye açık olacaktır. Merkezi Federal Hükümetin yetkileri ve işlevleri, ülkenin birliğini, devletin iki toplumlu özelliğini dikkate alarak koruyacak biçimde düzenlenecektir. Ada için bir Anayasa taslağı hazırlıkları başladı. Denktaş-Kipriyanu On Nokta Anlaşması (18-19 Mayıs 1979): Temelinde BM kararları ve dört ilke Antlaşması yer almaktaydı. (Gelişme sağlanamamıştır)

301 GÖRELİ ÖZERKLİK Fakat iki toplumlu, iki bölgeli bir federal devlet yapısı, altı bölgede sınır düzenlemeleri, Maraş’ın açılması gibi konuları kapsayan Türk önerileri 1978’de Rumlar tarafından reddedildi. arasında : Türk tarafı görüşmelerden ve çözümden kaçıyordu. 1978-günümüze: Rum tarafı görüşmelerden kaçıyor.

302 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK SSCB’yle İlişkiler:
İlişkileri Etkileyen Unsurlar; Küba bunalımı TC’ye ABD’nin yerleştirdiği Jupiter füzelerinin TC’nin fikri alınmadan ABD tarafından kaldırılması kararı TC-SSCB ilişkilerinin önünü açtı. NATO’daki gelişmeler Krom sorunu: SSCB, krom fiyatında indirim yapınca ABD, TC yerine SSCB’den krom aldı. Kıbrıs: Yumuşama gelişmeleri (1970’lerde):

303 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK TC’deki sosyo-ekonomik gelişmeler
SSCB’nin 1979’daki Afganistan müdahalesi: TC-ABD ilişkilerinin gelişmesini sağladı. TC, artık SSCB’nin tüm önerilerini geri çevirmekten ve üst düzey ikili görüşmelerden kaçınan tutumunu bırakmıştır. TC-SSCB arasında yaşanan iyi ilişkiler CENTO belgeleri bunalımı” gibi sorunlarla da karşılaşıyordu.

304 GÖRELİ ÖZERKLİK CENTO bunalımı: 1958’de Irak’taki darbenin ardından CENTO belgelerinin (savaş planları ve nükleer çatışmada alınacak önlemleri içeriyordu) SSCB tarafından yayınlanmasıdır. TC’yle arasının bozulmasının nedeni ise, TC’ye yönelik belgelerin TC’de tanıtılması ve TC’nin ters tepki göstermesidir. arasında SSCB-TC arasında üst düzey ziyaretler, 1972’de İyi Komşuluk İlkeleri Bildirgesi,

305 GÖRELİ ÖZERKLİK 1978’de İyi Komşuluk ve Dostça İşbirliği Siyasal Belgesi ve TC’nin SSCB’den aldığı ekonomik yardımlarla tam bir “işbirliği” gerçekleşmiştir. Arap Devletleriyle İlişkiler: TC’nin, 1960’larda O.D politikası değişime uğramıştır.

306 GÖRELİ ÖZERKLİK Arap devletlerinde de yapısal değişim yaşanmıştır. TC, Arap devletleriyle eşitlik ve karşılıklı saygı çerçevesinde ikili ilişkiler geliştirmeye başlamıştır. TC’deki 27 Mayıs iktidarı Bağlantısızlar ve üçüncü dünya ülkeleriyle ilişkilerini yeni bir zemine oturtmak istiyordu. TC, Cezayir’in Frs.’ya açtığı savaşı destekledi. Hem OD. İle iyi ilişki kurmak hem de Batıcı bir pol. İzlemek TC için hayli zor oldu.

307 GÖRELİ ÖZERKLİK Çünkü, NATO üyesi müttefiki Frs.’yla karşı karşıya gelmesi ortak pazara girememesi ve bir çok sorunu beraberinde getiriyordu. 1961’de BM’de yapılan oylamada TC, her şeye rağmen Cezayir’de self-determinasyon uygulansın diyerek oy kullandı. TC, 1961’deki Suriye darbesi sonrası, Mısır’la birlikte 1958’de kurmuş oldukları Birleşik Arap Cum.’den ayrılma talebini Suriye’nin iç meselesi olarak değerlendirdi ve Ürdün’den sonra Şam yönetimini tanıyan ikinci ülke oldu.

308 GÖRELİ ÖZERKLİK TC, Irak darbesine ise temkinli yaklaşıyordu. Çünkü, Irak’taki Kürtler Molla Mustafa Barzani liderliğinde arasında ayaklandılar. Sorun TC’ye yansımadığı için Ankara uzaktan izlemekle yetindi. Fakat Bağdat’ta ayaklanan Kürtleri bastırma harekatı sırasında yaşanan sınır olayları iki ülke ilişkilerini gerginleştirdi.

309 GÖRELİ ÖZERKLİK yılları arasındaki Demirel hükümeti, O.D. İle iyi ilişkiler geliştirmeyi hedeflediğini açıkladı ve karşılıklı ziyaretlerde bulunuldu. 1967 Arap-İsrail savaşında TC’nin izlediği Arap politikası 3 ilkeye bağlandı: Tüm Arap ülkeleriyle ikili ilişkileri her alanda geliştirmeye çalışmak, Arapların kendi aralarındaki anlaşmazlıklara karışmamak ve taraf tutmamak, Arapları bölecek paktlara ve bölge anlaşmalarına katılmamak.

310 GÖRELİ ÖZERKLİK 21 Ağustos 1969’da Kudüs’ün İsrail işgali sonrası İslam Konferansı zirvesi toplandı, TC de davet edildi. TC Cumhurbaşkanı, hükümetin yetkili olacağını belirtmiş, hükümet de ordunun tepkisini alacak olan zirveye katılmıştır. 1970’de TC, 1965’den beri izlediği, Arap ülkeleriyle yakınlaşma politikasının meyvelerini topladı. Bağlantısızların Lusaka toplantısında Arap ülkeleri Makarios’un Kıbrıs’a ilişkin kararlarını kabul etmediler ve

311 GÖRELİ ÖZERKLİK Kıbrıs Türk halkının haklarının korunması gerektiğini dile getirdiler. 12 Mart 1971 darbesi sonrasında yaşanan ara dönemde TC’nin Arap ve İslam ülkeleriyle 1965’ten beri geliştirdiği ilişkilere kısa süre için de olsa mesafe konmuştur. 12 Mart hükümeti 1973 seçimlerinde değişince Arap ülkeleriyle sıcak ilişkiler yeniden gelişmeye başladı. Bu dönem 1979 İran İslam Devrimine kadar sürdü.

312 GÖRELİ ÖZERKLİK 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile TC’nin Batı’yla ilişkilerinin bozulması O.D ve Araplarla ilişkilerinin gelişiminde önemli rol oynamıştır. TC’nin Araplarla ilişkilerinin gelişmesinde ikinci önemli faktör ekonomik nedenlerdir. OPEC ülkelerinin 1973’den sonra petrol ambargosu uygulayarak petrol fiyatlarını yükseltmeleri, TC ekonomisini olumsuz etkilemiştir.

313 GÖRELİ ÖZERKLİK Hükümet, Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirerek hem petrol sıkıntısını azaltmayı hem de ticareti geliştirmeyi hedefliyordu. 1973 IV. Arap-İsrail savaşında İsrail’e yardım için İncirlik üssünü kullanmak isteyen ABD’ye izin verilmemiş, Araplara yardım götüren Sovyet uçaklarına TC hava sahası açılmıştır.

314 GÖRELİ ÖZERKLİK TC, 1975 BM Genel Kurulu’nun Siyonizmi ırkçılığın bir türü olarak kabul eden kararına olumlu oy vererek Arap-İsrail sorununda Araplardan yana tavır aldığını göstermiştir. ÖNEMLİ: Araplar ve FKÖ ile bu dönemdeki sıcak ilişkilere rağmen TC, dış politikasında hiçbir zaman büyük ödünler vermemiş, hiçbir dönemde İsrail’le ilişkilerini kesmemiştir.

315 GÖRELİ ÖZERKLİK 1977 Camp David Antlaşması’nda da tüm Arap dünyası, Mısır’la ilişkilerini askıya aldığında TC, barışı desteklediğini açıklamıştır. 1979 İran İslam Devrimi gerçekleşip O.D’daki siyasal dengeler değişince ABD TC, Mısır ve İsrail’e dayanarak O.D’daki çıkarlarını korumayı hedeflemiştir. 1980’den itibaren TC Mısır, Su.Arb. ve Körfez ülkeleriyle yakın ilişkiler kurarken, Irak ve Suriye’yle olan ilişkileri giderek bozulmuştur.

316 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK Arap Olmayan Ülkelerle İlişkiler:
1967 Arap-İsrail Savaşı’nda Arap yanlısı tavırlarının nedenleri: Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmelerde Batı’nın olumsuz tavrı TC’deki bazı partilerin iç politikada çıkar sağlamak düşüncesiyle Arap ülkeleriyle yakınlaşmaya önem vermesi

317 GÖRELİ ÖZERKLİK 1970’lerin başından itibaren TC’nin Arap ülkelerinden eko. beklentilerinin artması (petrol bunalımında) TC’deki yükselişe geçen sol grupların da ABD’nin tartışmasız müttefiki olan İsrail’e antipati duymaları ve bu yaklaşımın toplumdan destek görmesi

318 GÖRELİ ÖZERKLİK Dönemin özelliği: 1) 1967 Savaşı İsrail-TC ilişkilerinde bir durgunluğa yol açtıysa da iki ülkenin birbirlerine karşı ilişkilerinde radikal değişiklikler olmadı. 2) 1967 savaşı, TC-İsrail ilişkilerinin kötü bir sürece girmesinden çok, TC-Arap ilişkilerinin yükselişe geçtiği bir dönem olmuştur.

319 GÖRELİ ÖZERKLİK 1973 Arap-İsrail Savaşı’nda TC, Arap yanlısı tavrını sürdürmüştür. İsrail’le ilişkileri durgunlaşsa da daha önce belirttiğimiz gibi radikal değişiklikler olmamıştır. 1970’lerde İsrail’le ilişkilerin bozulmasında TC’nin FKÖ ile yakın ilişkiler kurması etkili olmuştur.

320 1960-1980 GÖRELİ ÖZERKLİK İran’la İlişkiler genelde olumlu olmuştur.
Hem TC hem İran anti-komünist taraftaydılar. TC-İran İlişkilerinde 5 temel sorun mevcuttu: İran’ın Irak’taki muhalif Kürt grupları desteklemesi İran’ın bölge jandarmalığını üstlenmesi CENTO’nun SSCB tehdidine karşı yetersiz kaldığı inancı Demokrasi-Monarşi uyuşmazlığı Ekonomik işbirliği çabalarının sonuçsuz kalması

321 GÖRELİ ÖZERKLİK İran’daki rejimin değişmesiyle Cum. olması, TC’nin 13 Şubat 1979’da Tahran’ı tanımasıyla sonuçlanmıştır. AET’le İlişkiler: II. Dünya Savaşı sonrası yıkılan Avrupa’nın yeniden imarı, Avr. Devletleri arasındaki düşmanlığın giderilmesi ve

322 GÖRELİ ÖZERKLİK Avr.’da yayılan komünist yönetimlerin tehdidine karşı tek bir bütün olabilmek için Avrupa bütünleşmesine ihtiyaç vardı. Bu amaçlarla 7 Mayıs 1948’de Batı Avrupalı delegelerden oluşan bir Avrupa Kongresi toplandı. 5 Mayıs 1949’da Avrupa Konseyi adlı siyasal bir örgüt kuruldu. Aynı yıl Marshall yardımlarının Avr.’da eşit dağıtılabilmesi için Avr. Eko. İşbirliği Örgütü (OEEC) kuruldu.

323 GÖRELİ ÖZERKLİK Daha sonra Schuman Deklarasyonu çerçevesinde Frs.-Alm. arasındaki kan davası sona erdirildi. Bu günkü AB’in çekirdeğini oluşturan örgütlerden biri olan AKÇT 18 Nisan 1951’de Frs., Federal Alm., Belç., Hollanda, İta. ve Lüxemburg arasında imzalanan bir antlaşmayla oluşturuldu. Daha sonra AET ve EUROTOM adlı iki örgüt kuruldu. AKÇT, AET ve EUROTOM’un yönetsel organları 1958 Roma ve Temmuz 1967’deki Füzyon Antlaşmalarıyla iki kademede birleştirildi ve bu üç örgüte birden Avrupa Toplulukları (AT) adı verildi.

324 GÖRELİ ÖZERKLİK TC, 1959’dan itibaren AET’le yakın ilişkiler kurma çabasına girdi. TR’nin AET’e ilk başvurusu 31 Temmuz 1959’da gerçekleşmiştir. Başvuru, 12 Eylül 1963’te imzalanan Ankara Antlaşması ile hukuksal zemin kazanmıştır. TR’nin, hem siyasi, ideolojik ve tarihsel olarak yüzünü Batı’ya dönmesi hem de ekonomik olarak AET’i kurtarıcı görmesi nedenleriyle AET üyesi olmak istemiştir.

325 GÖRELİ ÖZERKLİK Günümüzde de bu çaba AB üyeliği konusunda devam etmektedir. Fakat TDP açısından AET’e giriş süreci TC-Yun. çekişmesine sahne olmuştur. Günümüzde de devam eden bu çekişme, TC’nin AB üyelik sürecinde Yun’ın Kıbrıs’ı engel olarak öne sürmeleriyle tekrar gündeme taşınmıştır.

326 GÖRELİ ÖZERKLİK 15 Temmuz 1959’da Yun. AET’e üyelik için başvurmuş ve TC’yi de başvuru için harekete geçirmiştir. Yun. 1981’de AT’ye tam üye olmuştur. Kültürel ve dinsel farklılık, TC ekonomisinin istikrarsız ve zayıf olmasının yanında siyasal olarak yönünü Batı’ya dönmesi AET’in TC’ye bakışında olumlu bir faktördü.

327 GÖRELİ ÖZERKLİK 12 Eylül 1963 Ortaklık Antlaşması’nın imzalanmasına kadar geçen sürede ilişkilerin gidişatını etkileyen olumlu ve olumsuz bazı gelişmeler şunlardır: Olumsuz gelişmeler; 9 Temmuz 1961’de Yun ile AET arasında Ortaklık An. imzalanması, TC’nin Yun’ın gerisinde kaldığına yönelik olumsuz bir hava yarattı.

328 GÖRELİ ÖZERKLİK Temmuz 1961’de EFTA üyelerinden İrlanda AET’ye başvururken İng. de başvuru kararı aldı. Bu, TC’nin imzalamayı düşündüğü An.’nın AET tarafından daha ileri bir tarihe atılarak TC’nin geri plana itilmesine neden olabilecekti. TC’deki MBK’nın 1961’deki idam kararları ve uygulamaları, başta Frs. ve AET ülkelerinin çoğunda büyük tepkiyle karşılandı.

329 GÖRELİ ÖZERKLİK Olumlu gelişmeler; TC, AET’den beklentilerini derli toplu bir belge olarak sundu ve Güm. Bir.’ne giden ilk aşama oldu. Ankara Anlaşması (1963): 33 maddelik bir ana metin, ek bir Geçici Protokol, bir Mali Protokol ve bir Son Senet ile dört İyi Niyet ve Yorum Bildirisiyle bir Mektup’tan oluşmaktadır. Anlaşma Çerçevesinde Yaratılan Kurumlar; Ortaklık Konseyi Ortaklık Komitesi Karma Parlamento Komisyonu

330 GÖRELİ ÖZERKLİK döneminde AET-TC ilişkilerinde Hazırlık dönemi ve Geçiş dönemi olurken 1995’de TC ile Gümrük Birliği An. imzalanmış ve günümüzde de süren tam üyelik müzakerelerine 2006 yılında başlanmıştır. Geçiş döneminde TC-AET ilişkilerinin gerginleşmesinin nedenleri: TC’nin 1974’de Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunması Tamamlayıcı Protokolle TC’ye sağlanan ticari esneklik TC’yi tatmin etmemişti.

331 GÖRELİ ÖZERKLİK Türk işçilerinin serbest dolaşımı konusundaki belirsizlik Dış eko. koşullar ve Katma Protokolün kısıtlayıcı maddeleri nedeniyle zor durumda olan TC ihracatı, 1975’te İng.’nin TC’den yaptığı pamuk ithalatına ek kısıtlamalar koymasıyla bir darbe daha yedi. 1975’te Yun.’ın tam üye olma isteğini açıklaması TC’yi olumsuz etkiledi.

332 GÖRELİ ÖZERKLİK 28 Aralık 1978’de TC, AET’ten beklentilerinin karşılığını alamayınca Ecevit hükümeti zamanında ilişkilerini askıya almış, 12 Eylül 1980 darbesiyle de kesintiye uğramıştır. TC’de iç ve dış politika birbirinden etkilenmekte asla bağımsız olamamaktadır. Bu süreç tüm ülkelerde aynı şekilde işlemektedir.


"LOZAN ANTLAŞMASI Yrd. Doç. Dr. Nesrin KENAR." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları