Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Toprak hukukunun önemi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Toprak hukukunun önemi"— Sunum transkripti:

1

2 Toprak hukukunun önemi

3 TOPRAK HUKUKUNUN TANIMI
Geniş anlamda toprak hukuku, kullanım amacı ne olursa olsun her türlü toprak üzerindeki hukuki ilişkiyi düzenler. Bu topraklar, tarım toprakları olabileceği gibi tarım dışı topraklar da olabilir. Dar anlamda toprak hukuku, sadece tarım topraklarını konu edinen ve hukuki ilişkilerini düzenleyen toprak hukukudur. Toprak nedir? Toprak genel mahiyeti itibariyle kıttır, arz elastikiyeti yoktur, yani azaltıp çoğaltılamaz, yeniden üretilemez. Kural olarak tahrip edilemez, arazide bulunan hareketsizlik ve taşınmazlık unsuru toprakta da vardır. Soru: araziyi oluşturan toprak parçalarının bir yerden başka yere taşınmasını nasıl anlamalıyız.?

4 Toprak hukukun düzenleme alanı
Tarımsal eşya hukuku Tarımsal miras hukuku Tarımsal kira hukuku

5 TOPRAK HUKUKUNUN KONUSU
Toprak hukukunun konusunu tarım topraklarıdır sayılı Kanun m. 2/b “Tarım Arazisi: Orman sınırları dışında kalan, zirai üretim yapılan, çayır, mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan, kullanılma şekillerinden birine tahsis edilen veya ekonomik olarak imar, ihya ve ıslah edilerek üretime açılabilecek arazilerdir”. Kültür toprakları: Hâlihazırda işlenen, üzerinde ekim dikim yapılan topraklardır. Çayır mera toprakları: Üzerinde ekim dikim yapılamayan, genelde hayvan besleme amaçlı kullanılan topraklardır. Tarımsal üretime açılacak topraklar: üzerinde henüz ekim dikim yapılmamakla birlikte, doğal nitelikleri icabı tarıma elverişli topraklar olup, insan emeği ve sermaye kullanılarak imar ve ihya suretiyle tarıma açılabilecek topraklardır.

6 TOPRAK HUKUKUNUN MAHİYETİ
1. Toprak hukukunu genel hukukun parçası sayan görüş: Hem kamu hukuku yönü var hem de özel hukuk yönü var. 2. Toprak hukukunu, istisnai bir hukuk dalı sayan görüş: 3. Toprak hukukunu, bağımsız bir hukuk dalı sayan görüş:

7 Arazi Mevcudu Ülkemizin arazisi, 77,8 milyon hektardır.
Bunun 27,8 milyon hektarı kuru ve sulu, 25 milyon hektarı çayır ve mera, 20,2 milyon hektarı da orman arazisidir. 4,9 milyon hektar yerleşim yeri sanayi ve diğer alanlar 27,8 milyon hektar arazinin 24 milyon hektarı kuru tarım, 3,8 milyon hektarı ise sulu tarım, pamuk pancar tütün bağ ve bahçe ziraatı yapılmaktadır.

8 İslam mülkiyet anlayışıdır.
‘Her şeyin maliki Allah‘tır’ nasıl anlaşılmalıdır İslam özel mülkiyeti kabul ediyor mu? Ganimet toprakları savaşa katılanlara genellikle dağıtılıyordu. Mağlup toprak sahiplerine sadece intifa hakkı da verilebilirdi.. Günümüzde de çok dile getirilen ‘humus’ neyi ifade eder.. Mülkiyet çeşitleri : Mülkiyet-i kamile ve mülkiyet-i nakisa olarak ikiye ayrılıyordu Rakabe = ayn mülkiyeti ve menfaat mülkiyeti Bireysel ve toplu mülkiyet

9 İslam devletlerinde ikta
İkta sistemi ilk olarak İslam devletlerinde uygulanmaya başlanmıştır. Soru: ikta nedir? (Lügat manası ile “katetmek”, “kesmek” anlamına gelen ikta, geniş anlamı ile mevcut idare tarafından devlete ait toprağı, bir vazife karşılığında melikler, emirlere, valilere, komutanlara ve askerlere belirli usullerle verilmesidir ) İkta, Hz. Ömer zamanında ( ) haraç ve vergileri toplanarak maaş sureti ile derece ve rütbelerine göre emir ve askerler verilerek oluşturulmuştur. Hatta ilk ikta uygulamasını Hz. Peygamberimiz dönemine kadar çıkarabiliriz. Peygamberimiz temlik şeklinde iktalar vermiş ve sahiplerine de zekattan başka bir mükellefiyet yüklememiştir

10 İslam memleketlerinde tahsil şekillerine göre iktâlar iki kısma ayrılmaktadır.
1. Mülkiyet hakkı ile birlikte tahsis edilen iktalar, mülk iktalar: Mülk iktalar, arazi-i memleketten belirli bir kısmının ikta sahiplerine temlik edilmesi ile oluşturulmaktaydı. Bu şekilde tahsisi edilen iktalara “ikta-ı temlik” denilmekteydi. İkta sahipleri miri araziden istifade eden köylülerden aldıkları vergilerin bir kısmını hazineye ödemekteydiler. Öşürlü topraklar, haraçlı topraklar. Mevat arazi, imar ve ihya suretiyle tarıma elverişli hale getirilmesi halinde de bu kişilere özel mülkiyet hakkı tanınmıştır. 2. Sadece İntifa hakkı ile birlikte tahsis edilen iktalar, mülk olmayan iktalar: Bu şekilde tahsis edilen iktalarda mülkiyet devletin olup, araziden sadece istifade etmek ve hasılat almak ikta sahibine aitti. Yani ikta sahibi arazinin sahibi değil idi.

11 Mülk olmayan topraklar
Memleket toprakları: Bu topraklarda kuru mülkiyet hakkı devlete; menfaat mülkiyet hakkı menfaat mülkiyet hakkı ise fertlere tanınmıştır. Menfaat mülkiyeti, arazinin kullanılması, ürünlerinin toplanıp alınması; kısaca kullanma ve yararlanma yetkilerinden oluşan bir mülkiyet hakkını ifade eder. Kişilere tanınan yararlanma hakkına karşılık, devlet veya onun adına hareket edenler, bunlardan vergi almaktaydılar. Mevat arazi, tarıma elverişli olmayan boş arazilere verilen addır. Bunlar üzerinde hiç kimse mülkiyet hakkına sahip değildir. Vakıf topraklar: Metruk arazi: yararlanılması halkın tamamına veya köy, kasaba halkı gibi bir kısma devredilmiş arazi.

12 Osmanlıda Toprak sistemi

13 Osmanlı’da toprağın bölünmesine ilişkin meseleleri düzenleyen kurallar ancak belirli olaylara çözüm şekli getiren fetvalarda ortaya konuluyordu. Bunların en tanınmışları şeyhülislam Ebussuud Efendi tarafından hazırlanan Maruzatı Ebussud'da yer alır. 1858 tarihli arazi kanunu Osmanlı Devletinde daha önce uygulanmakta olan toprak türlerini bir sistem halinde düzenleyerek toprakların tabi oldukları hukuki rejim ve statüsüne göre 5 kısma ayrılırdı. Önceleri ise 3'e ayrıldığı görülür. (Öşri, Haraci ve Miri) Arazi-i Memlüke Arazi-i Mevkufe Arazi-i Metruke Arazi-i Mevat Arazi-i Emiriyye

14 Arazi-i Memlüke Mülk topraklardır. Bu tür toprakları tasarruf hakkı tamamen sahiplerine aittir. Bu toprakları, miras bırakabilirler, satabilirler, hibe edebilirler, rehin bırakabilirler veya da vakfedebilirler. Mecelle m herkes mülkünde keyfe mayeşa tasarruf eder. Fakat başkasının hakkı taallük ederse maliki mülkünde istiklal üzere tasarruftan men eder.

15 Araziyi memluke toprakları dört kısma ayrılır:
1.Köy ve kasabalar içinde veya kenarlarında kısmen iskân bölgesi sayılan arsalardır. Köy ve kasabalar dışında bulunan yerler yarım dönümlük bir miktarla sınırlıdır. 2. Aslen Araziyi Emiriyye iken sonrada arazi-i memlukeyse dahil olan yerler. Bunlar padişah tarafından bir kimseye sahih bir temlik ile mülk olarak verilmiş olan arazidir. 3. Öşür topraklar 4. Haraç topraklar

16 3. Araziyi Öşriyye: Öşri topraklar ya fethedildiği zaman Müslümanlara verilmiş veya daha önce Müslümanların elinde bulunun topraklardı. Bu topraklar sahiplerinin mülkü olup, yaptıkları ziraate karşılık elde ettikleri ürünün onda birinden, beşte birine kadar vergi vermekle yükümlü idiler: Öşür arazisi üçe ayrılır: 1. Fetih zamanında bir yer feth edildiği zaman beşte biri çıkarılarak geri kalan kısmı cihada iştirak edenlere taksim olunur. 2. cihada iştirak eden mücahitlerden başka Müslümanlardan tevzi olan kısım. 3. Fetihten önce ahalisi Müslüman olup, fetihten sonra ellerinde bırakılıp ve hasılatından bazıları kendilerine tahsis ve bazıları Beytül- Mal masrafları için alınan arazidir

17 4. Araziyi Haraciyye: Haraci topraklar ise Hıristiyanların elinde mülkleri olan topraklardı. Bu toprak sahipleri de, yaptıkları ziraate karşılık elde ettikleri ürünün onda birinden, beşte birine kadar vergi vermekle yükümlü idiler. Haraç arazisi de üç’e ayrılır: 1. Bir memleket zorla feth edildiği zaman gayr-i Müslim yerlilerin ellerinde bırakılan arazi. 2. Bir memleket zorla feth edildiği zaman gayr-i Müslim yerlilerin yerlerini terk edip yerlerine başka gayr-i Müslim getirilip yerleştirilen arazi. 3. Sulh yolu ile feth edilen arazi

18 Haraç: Haraç: Beytü'l-Mal tarafından alınan hususî vergiye denildiği gibi iki türlüdür: Birincisi haraç-ı ruüs ona cizye denilir, îkincisi ise haraç-ı arazîdir. Haraç iki kısımdır demiştik; 1. Haraç-ı Mukaseme: Arazinin hasılatından yerin tahammülüne göre öşrden nısfa kadar (yani on'da birden yarıma kadar) alınmak üzere tayin olunmuş olan şeydir. Yani, haraç-ı mukaseme, araziden hasıl olan mahsulün öşrü olarak tayin olunabileceği gibi, arazi gayet iyi olduğu takdirde mahsulün yarısına kadar da tayin olunabilir. Fakat yerin kuvveti olsa bile yarıdan fazla tayin olunamaz. Hülasa, haraç-ı mukaseme, harice yani hasılata taalluk edip binaenaleyh bir sene içinde mahsul tekerrür ettiği halde «mukaseme» de tekerrür eder. 2- Haraç-ı Muvazzaf: sabit değişmeyen vergi olup, arazi vergisi anlamına gelmektedir . Haraç-ı Muvazzafın, haraç-ı mukasemeye döndürülmesi caiz olmadığı gibi aksi yani haraç-ı mukasemenin haraç-ı müvazzafa tebdil kılınması da caiz değildir.

19 Fıkıh kitaplarında Hicaz ve Basra arazisi diğer bir ifade île Arap Arazisi «öşür Arazisi», Sevad-ı Irak Arazisi yani Basra, Bağdat, Küfe köyleri «Haraç Arazisi» oldukları gösterilmiştir. Ebu's-Suud Efendi de Rumeli ve Anadolu arazilerinin öşür ve haraç arazileri olmayıp Mîrî Arazi (Arazi-i Emîriyye) ve yalnız Şam ve Halep arazilerinin haraciye olduklarını beyan etmişlerdir. Ali Haydar Efendi'nin izahatına göre Arazi-i Memlüke her ne kadar dört çeşide ayrılıyorsa da aslında beş çeşittir ve kanun bu beşinci çeşitten bahsetmemektedir. Bunu da Mecelle'nin m ’e göre Mevat arazisinden ihya olunan arazidir. Bu araziyi ihva eden ona malik olur. Nitekim Basra arazisi de bu şekilde ihya suretiyle Memlük Arazi olmuştur.

20 Arazi-i Mevkufe Vakıf Topraklar: Vakıf mahiyetindeydi ve tarım yönünden büyük önem taşıyordu. Yolların köprülerin meydanların okulların ve çeşmelerin yapım ve onarım görevlerinin maddi külfetini üslenirlerdi. Vakıflar ikiye ayrılırdı: Doğrudan doğruya "ayn"larından yararlanılan vakıflar Yalnız sağladıkları gelirlerden faydalanılanlar. Osmanlı Sultanları, yararlılıklarını gördükleri devlet adamlarına, dine ve ilim adamlarına, miri araziden bir kısmını ayırarak; hayır, kültür, sosyal, dinî ve dini yapılar yapmaları için vermişlerdir. Bu toprakların geliri, cami, mescit, çeşme, köprü, medrese, hastane, hamam, kervansaray, gibi binaların yapılmasına, onarılmasına ve çalışanların maaşlarının ödenmesine harcanmıştır. Vakıfın ölümünden sonra ya ailesine veya tespit ettiği bir yere intikal etmiştir. Vakıf idaresi sadece vakfın mülkiyetine sahipti. Bu tür vakıfları kiralayanlar ölünce yararlanma hakkı mirasçılarına geçebiliyordu

21 Osmanlıda Vakıf TMK m 101 Özelik ve nitelikleri:
Vakıf bir amaç kuruluşudur Vakıf bir yatırım kuruluşudur Vakıfların öneminin sebepleri ( küsür) Hayır kapısı olması Kamu hizmetlerinin vakıf eliyle görülmesi Aile vakıflarına izin verilmesi

22 Osmanlıda vakıf muamelesinin unsurları
Sosyal ve ekonomik etkisi Osmanlıda vakıfların geçerli olarak kurulması için vakıfların dört unsura sahip olması gerekir: Vakfeden Vakfedilen mal İrade beyanı (şarta, süreye bağlanamaz) Vakıftan yararlananlar Soru: Mütevelli ve nazır kimdir?

23 Osmanlı Hukukunda Vakıfların Çeşitleri
a. Sahih vakıflar: bir malın mülkiyeti vakfedilmekte. Sahih vakfın kurulabilmesi için vakfedilecek malın özel mülkiyet konusu olması gerekmekte. b. Sahih olmayan vakıflar: taşınmaz malın mülkiyet hakkı değil, yararlanma hakkının padişah veya başka bir kişi tarafından belirli bir amaca tahsisi, sahih olmayan vakıftır. Miri arazinin kuru mülkiyetinin devlete ait olduğundan dolayı mülkiyet hakkı vakfa geçmez. Vakıf sadece miri arazinin yararlanma hakkına sahip olurdu. 2. Amaçları (yararlananlar) bakımından vakıf çeşitleri a. hayrî vakıflar b. zürri vakıflar = aile vakıfları 3. İdareleri bakımından vakıf çeşitleri a. Mazbut vakıflar: padişaha ait olan selatin vakıflar b. Gayri mazbut vakıflar aa. Mülhak vakıflar: VGM denetim ve gözetimi altında olan vakıflar. bb. Müstesna vakıflar: VGM denetim ve gözetimi altında olmayan vakıflar.

24 Arazi-i Metruke Terkedilmiş topraklar. Miri arazi içinde mütalaa edilmektedir. Bir mülkiyet veya tasarruf hakkına konu edilemez, sadece ammenin yararına sunulabilir. Kullanma ve yararlanma hakkı kamuya bırakılan topraklar. Bu tür araziler ikiye ayrılırdı. Toplumun tamamının kullanılmasına terkedilmiş yerler: (Genel yollar, pazarlar, panayırlar, namazgah, iskele v.b yerler.) Belli bir kısmın kullanılmasına terkedilmiş yerler: (Bir veya birkaç köy halkının yararlanmasına ayrılan mera, yaylak ve kışlaklar)

25 Metruk arazilerin özellikleri
1. Mülkiyet ve tasarruf hakkına konu olamaz. 2. temlik söz konusu olamaz. 3. Zamanaşımıyla kazanılamaz. 4. Davalarda sulh yapılamaz. 5. Yararlanma kural olarak parasızdır. 6. Bağışlanamayacağı gibi, bağışlanana arazi de metruk arazi niteliği kazanmaz. 7. Tapu senedi yoktur. 8. İyiniyetle kazanılamaz.

26 Arazi-i Mevat Hiçbir işe yaramayan arazilerdir.
Kasaba ve köylerden yarım saat uzaklıkta ziraata elverişsiz topraklardı. Osmanlı hukukuna göre ölü toprakların tarıma elverişli hale getirilmesi izne bağlıydı. Kanunlar bu imkanı herkese tanıyordu. Bir kimsenin tasarrufunda olmadığı (gibi arazi-i mîriyeden olarak bir kimsenin de ona mutasarrıf bulunmadığı) ve ahaliye (mer'a, baltalık veya mezarlık gibi hususlar için kullanılmak üzere) terk ve tahsîs kılındığı halde cehîrü-s-savt (yani sesi yüksek) olan kimsenin aksa-i ümrandan (yani kasaba veya köyün en kenarındaki hanelerden diğer bir tabirle binaların son bulduğu yerden) sayhası (yani sesi) duyulmayacak derecede köy ve kasabalardan uzak bulunan yani ak sa-i ümrandan tahminen bir buçuk mil yani yarım saat miktarı uzaklığı olan boş mahallerdir. Bu yerler dağlık, taşlık, kıraç ve otlak yerlerdir.

27 Îmam-ı Ebu Yusuf'a göre, mevat arazide aslolan uzaklıktır
Îmam-ı Ebu Yusuf'a göre, mevat arazide aslolan uzaklıktır. Köy ve kasaba binalarının son bulduğu yere yakın olan mahaller sahipsiz olsa da ihya olunamazlar. İmamı Muhammed'e göre; ihyada aslolan ahalinin ondan istifade etmemekte olmalarıdır. Gerek ümrana yakın olsun gerek uzak olsun, durum aynıdır. Buna göre aksa-i ümrana (köy ve kasaba hanelerinin son bulduğu yere) yakın olan mahaller sahipsiz olupda ahalinin ondan istifadesi bulunmasa ihya olunabilir. Îmamı Ebu Yusuf, bu mahallere halkın gerçekten ihtiyacı bulunmasa bile takdiren ihtiyacı bulunduğu cihetle ihya olunamaz, buyurmuşlar. Osmanlı yöneticileri ve kanun koyucuları bu esaslara uymaya çalışmışlardır. Bu durum yani yukarıdaki izah Osmanlıdaki arazinin taksim şekline istinat etmektedir.

28 Unsurları Mevat arazi olabilmesi için:
1. Toprak, mülkiyet veya yararlanma hakkına konu olmamalıdır. 2. Toprak, kamunun yararlanmasına tahsis edilmiş olmamalıdır. 3. Toprak köy veya kasabadan belirli bir uzaklıkta olmalıdır. 4. Toprak, yararlanmaya yani tarıma elverişli olmamalıdır.

29 İhya Mevat arazinin tarıma elverişli hale getirilmesi: İhya
1. Devlet başkanının izni: İhya edilen toprağın mülkiyet hakkı kazanılmak isteniyorsa, devlet başkanından veya onu temsil eden makamdan özel izin alınmalı. Sadece yararlanma hakkı isteniyorsa, genel izin yeterlidir. 2. İhya edilen bir fiilin yapılması: Araziye tohum ekmek, fidan dikmek, nadas haline getirmek, sulamak, sulama kanalı veya arkı yapmak, ihya sayılır (Madde 1275). Mecelle'ye göre sel suyunun girmesini önleyecek kadar duvar çekmek, yahut etrafını yükseltmek, sınır koymak, ihya niteliğindedir ve mülkiyet iktisabı için yeterlidir (Mad ). Mülkiyet iktisabı için yeterli olmayan sınır koyma ise, "arazinin etrafını taş, diken, kuru ağaç dalları ve benzeri ile çevirmek, arazinin içini ayıklamak, dikenlerini yakmak, içinde kuyu kazmak, otunu biçip etrafa yığarak üzerine de sel suyunu önlemeyecek şekilde toprak koymaktır (Madde ). İhya, mülkiyet iktisabı için sebep teşkil ederken, sınır koymak yalnızca üç yıl için ihyaya öncelik hakkı verir. Bu süre içinde ihya etmeyen kişiden sınır koyduğu toprak alınıp başkasına verilebilir (Madde 1279). 3. İhya fiilinin, izinden sonra belli bir süre içinde yapılması: izin tarihinden itibaren 3 yıl içinde. Sonuçları: İhya edilen toprağın mülkiyeti ya da yararlanma hakkı bedelsiz olarak kazanır.

30 Arazi-i Emiriyye Tanım
Mülkiyet hakkının kapsadığı yetkilerin bölünüp, bunların değişik kişilere ait olmasını öngören mülkiyet anlayışıdır. Unsurlar: 1. Bir tarım toprağıdır. 2. toprağın kuru mülkiyeti devlete aittir. 3. Toprağın tasarruf hakkı devlet tarafından bir şahsa tevfiz edilmelidir. (bırakılma) Osmanlı'da ziraat yapılan toprağın büyük bir kısmını kapsıyordu. Bu topraklarda mülkiyet devlette kalır, geniş ölçüde yararlanma hakkı ve tasarruf hakları da kişilere ait olurdu. Osmanlılar ele geçirdikleri yerleri düzenli bir şekilde kayda alırlardı. Bu kayıtları nişancı adlı görevli yapardı. Bu tespiti yapılan araziler bir çok bölüme ayrılıyordu. Bunların büyük parçalar halinde olanları şunlardı:

31 Oluşum şekilleri 1. Devlet hazinesine (Beytülmale) bırakılan araziler
2. Mirasçı bırakmaksızın ölen bir kimsenin mülk toprağının devlete geçmesi 3. Devletin zamanaşımı yoluyla kazandığı topraklar 4. Fetih sırasında nasıl muamele gördüğü bilinmeyen topraklar 5. İhya edilen mevat arazi.

32 Miri toprakların tevfizi
TEVFİZ, miri toprakların rakabesi devlete kalmak şartıyla yararlanma hakkının, belirli bir bedel karşılığında, süresiz olarak devlet adına yetkili kişiler tarafından şahıslara devrini öngören hukuki işlemdir. Mutasarrıfın miri arazi üzerindeki yetkileri: 1. zilyetlik yetkisi 2. kullanma yetkisi 3. yararlanma yetkisi 4. ferağ yetkisi: bir haktan başkası lehine vazgeçmek, onu terketmek. Mutasarrıfın yetkili olmadığı işlemler: 1. araziyi satma, bağışlama ve vasiyet etme yetkisi 2. cebri icraya konu olmaz. 3. rehnedilemez.

33 Havası Hümayun:Devlet hissesi olarak ayrılan ve geliri direk hazineye ait olan araziler.
Has: Devletin yüksek memurları için ayrılırdı. Bunların gelirleri akçenin üstündeydi. Paşmaklık: Geliri padişahın annesi kız kardeşi ve zevcelerine ayrılan araziydi. Malikhane Arazi:Kişiye hayatı boyunca işletmek için verilirdi. Fakat satamaz ve miras bırakamazdı. Vakıf Arazi:Geliri kamu yararına olan arazidir Arpalık Arazi:Yüksek rütbeli görevlilere çalışırken ek gelir emekli olduktan sonra da emekli aylığına benzer bir gelir oluşturması için verilen araziler. Yurtluk ve Ocaklık:Bir ülkenin fethi sırasında bazı ümeraya yararlılıkları karşılığında verilirdi. Zeamet :Hizmet karşılığı tasarrufu verilen arazilerdi. Yıllık gelirleri ila arasında olana denilirdi

34 Miri arazinin yürürlükte olup olmadığı sorunu:
Yürürlükte olduğu görüşü: Medeni Kanunun tatbik Şekline ilişkin kanunda açıkça arazi kanunu mülgadır denmemiştir. Bunu yapmadığına göre, arazi kanunu ve dolayısıyla miri arazi rejimi yürürlüktedir. Yürürlükte olmadığı görüşü: Arazi Kanunu, hiç değilse bunun miri araziye ilişkin, MK tatbikine ilişkin 864 sayılı Kanun yürürlüğe girmesiyle ortadan kalkmıştır. Y İBK, Sonradan yürürlüğe giren MK, eski Arazi Kanunu esaslarından tamamıyla farklı olarak gayrimenkulün aynına şamil olmak üzere mutlak mülkiyet esası koymuştur.

35 Tarım reformu ve toprak toplulaştırması
Toprak Reformu ve toprak dağıtma kavramları eş anlamlıdır Dar anlamda: Toprak reformu, özel mülkiyetteki büyük tarım topraklarının, sahiplerinin elinden paralı veya parasız alınıp, parçalanarak, topraksız veya az topraklı çiftçi ailelerine dağıtılmasıdır. Geniş anlamda: Toprak – insan ilişkilerini ekonomik verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine göre yeniden düzenlemeyi amaçlayan çok yönlü bir tedbirler bütünü, geniş kapsamlı bir sosyo– ekonomik program paketidir.

36 Maksat : Adil bölgü-eşitsizliği giderme, ekonomik kalkınma ve toplumsal huzur Toprak reformunda gözetilen en yaygın siyasal amaç feodal ilişkilerin tasfiyesidir. Toprak sahiplerinin yabancı olması durumunda bu amaç sömürgeci düzeni yıkmakla özdeşleşir. Her iki durumda da hedef köylülerin sömürülmesine son vermektir. Köylülerin toplumsal konumunu iyileştirme çoğu kez reformun bir başka yönünü oluşturur. Toprak reformunun ekonomik hedefleri arasında yoğun ekimin özendirilmesi ve özellikle sanayileşmeye destek olacak biçimde tarımsal üretimle ekonominin öbür sektörleri arasında eşgüdüm sağlanması gibi konular da yer alabilir.

37 Tarihi: Bilinen en eski toprak reformu İÖ 6. yüzyılda Atina’da yapılmıştır. Solon’un öncülük ettiği bu reformla köylüleri borçlarına karşılık topraklarını ipotek etmeye ve alacaklıların hizmetinde çalışmaya zorlayan borçlanma sistemi tasfiye edildi. Roma’da da IÖ 133’te Gracchus Kardeşler’in gerçekleştirdiği reformlarla soyluların el koyduğu kamu toprakları bölüştürüldü ve bireysel toprak mülkiyetine asgari ve azami sınırlar getirildi. Ama İÖ 121’den başlayarak reform süreci tersine döndü ve toprakta büyük mülkiyet yüzyıllar boyunca bütün Avrupa’da kural haline geldi.

38 Türkiye’de toprak reformu.
Osmanlı Döneminde toprak rejiminin çerçevesini belirleyen Arazi Kanunnamesi, Türk Medeni Kanunu’nun kabul edildiği 1926’ya değin yürürlükte kaldı. Toprak üzerinde özel mülkiyeti güvence altına alan bu yasa, ayrıca toprak alım satımını kolaylaştırarak büyük mülklerin genişlemesi önündeki engelleri de kaldırdı. İlk kez  yurtdışından gelen Türkleri topraklandırmak amacıyla 1934’te çıkarılan İskân Kanunu çerçevesinde sonuna değin yaklaşık 4,6 milyon dönüm arazi dağıtıldı.

39 Toprak Reformunun Nitelikleri
Soru: Toprak sahipleri ile topraksız çiftçiler arasında yapılan sözleşme ile toprak reformu gerçekleştirilebilir mi? Zorunlu bir hareket olmalıdır Toprak sahipleri toprağı ıslah etmekten çok yeni toprak almayı ister. Bu nedenle mevcut toprak düzeni zorla değiştirilirse sermaye üretken olmayan ve büyük toprak sahiplerinin atıl bıraktıkları çözülerek üretken olan küçük toprak sahiplerinin eline geçer. 2. Köklü (radikal) bir hareket olmalıdır Toprak reformu rahatlatıcı bir ilaç değil, büyük çaplı ve radikal bir ameliyattır 3. Hızla uygulanan acil bir hareket olmalıdır. Ekonomik ve sosyal şartlara göre değişebilir.

40 Tarım Reformu Dar anlamda:
Dar anlamda toprak reformunun tam aksini teşkil eder. Dar anlamda tarım reformu, toprak dağıtılmasını amaçlamaz. Önemli olan, tarım topraklarının verimli olarak işletilmesi, tarımsal üretiminin artırılması, toprak kaynaklarının korunması, ekonomik işletmeciliğe imkan vermeyecek şekilde küçülmüş olan toprakların toplulaştırmasıdır. Geniş anlamda: Çok yönlü bir reform anlayışına dayanır. Tarım topraklarının verimli olarak işletilmesi, tarımsal üretiminin sürekli bir şekilde artırılması, toprak kaynaklarının korunması (özellikle erozyon yoluyla toprak kayıplarının önlenmesi) ve çiftçinin desteklenmesi. Ayrıca az topraklı ve topraksız çiftçiye toprak dağıtılmasını da amaçlamaktadır.

41 1982 Anayasası açık bir şekilde tarım reformunu tercih etmiştir
1982 Anayasası açık bir şekilde tarım reformunu tercih etmiştir. Madde 44: “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz. Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir”.

42 Reform kapsamında çıkarılan kanunlar
4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu 1757 Toprak ve Tarım Reformu Kanunu 3083 sulama alanlarında Arazinin düzenlemesine dair tarım reformu kanunu

43 Marksist anlamda toprak reformu
Marksizm'de topraksız köylülere toprak dağıtmak slogan ve propaganda aracı olarak kullanılmaktadır. Gerçekte Marksist ideolojisinin ilkeleri ile toprak reformu birbiri ile çelişmektedir. Marksizm'de toprak ve teşebbüs üzerinde özel mülkiyet kabul edilmemekte idi. Verilecek toprak ihtiyaca göre belirlenirdi. Aslında ise uygulamada kolhoz olarak ifade edilen köy işletmelerinin mülkiyetinde idi.

44 Tarım Reformunun Temel Amaçları
1. Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Amaç Gerçekleştirilmek istenilen iki temel amaç vardır: bunlar ekonomik ve sosyal amaçlardır. Ekonomik ve siyasi eşitsizliğin kaynağı, mevcut toprak ve tasarruf sistemidir. Adil bir düzen, ancak bu sistemi değiştirecek olan toprak reformunun sosyal yönüne, toprak dağıtma, kiracılık ilişkisini hukuki teminata bağlama yönüne ağırlık verilmesi halinde kurulabilir. Soru: eşitlik sorunu ile üretim sorunu birbiriyle çatışıyora ne yapılmalıdır?

45 2. Sosyal Somut Hedefleri
Toprağın verimli olarak kullanılması

46 Tarım Reformunun Uygulanması
Uygulama Alanı Bir yerin reform uygulama alanı olması, bunun Bakanlar Kurulu tarafından uygun görülerek ilan edilmesine bağlıdır. BK uygulama alanına ilişkin bu kararın RG de yayımlanması gerekir. 2. Reform Hazırlık İşleri 3. Reform Uygulama Alanının Tespiti Tarım reformu uygulamasına, ülke çapında başvurabileceği gibi, bölge düzeyinde başvurabilir. Sulama alanları – Diğer alanlar “Sulama Alanı: Devletçe sulamaya açılan veya projeleri bitirilmiş olup da sulama yatırımlarına başlanan ve devam eden alanlardır”.

47 Reforma Tabi Topraklar
1. Tabii Yapıları İtibariyle Reforma Tabi Topraklar Tarım topraklarıdır. Tarım toprakları dışında toprak ve mallar ilke olarak reforma tabi tutulamaz. “Tarım Arazisi: Orman sınırları dışında kalan, zirai üretim yapılan, çayır, mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan, kullanılma şekillerinden birine tahsis edilen veya ekonomik olarak imar, ihya ve ıslah edilerek üretime açılabilecek arazilerdir”. Kanuna göre reforma tabi topraklar, ilke olarak sulu topraklardır. Bağ bahçe arazisiyle ağaçlık araziyi, reform dışında tutmuştur. Örnek işletmeler reform dışıdır.

48 2. Hukuki Durumları İtibariyle Reforma Tabi Topraklar
Reforma tabi topraklar ilke olarak devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan topraklardır. Bunların, kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere tahsis edilmemiş olması gerekir. a. Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan topraklar Kamu kurum ve kuruluşlara tahsis edilmeyen topraklar reforma tabi olur. b. Özel mülkiyetteki topraklar ve bunların kamulaştırması Sosyal amacın gerçekleştirilmesi için toprak rezervlerine ihiyac vardır.

49 Sahibine Bırakılacak Topraklar
Gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişilerine ait tarım topraklarından o bölge için tespit edilen dağıtım normunun on katını aşan kısmı ile varsa üzerindeki tarımsal yapı ve tesisler kamulaştırılabilir. Soru: dağıtım normu hesaplanırken aile olarak yoksa fert olarak mı tespit edilmelidir? “Sahibine bırakılacak topraklar, bölgenin özellikleri dikkate alınarak Bakanlar Kurulunca belirlenir. Bakanlar Kurulunca bu Kanunun birinci maddesinin (g) bendine göre uygulama alanı olarak ilan edilecek diğer alanlarda, gerektiğinde arazi ve diğer gayrimenkullerin tamamı kamulaştırılabilir”. Tarım reformu cezalandırıcı nitelikte olmamalıdır. Soru: seçim hakkı kime aittir?

50 Kamulaştırılacak topraklar
Kamulaştırılacak toprakların kamulaştırma bedelinin tespiti ile ilgili olarak kabul edilen usuller: Bedelin gerçek değer üzerinden ödenmesi Bedelin vergi değer üzerinden ödenmesi Peşin- taksitle ödeme usulü Nakden-Borç Senedi veya Hisse Senedi ile Ödeme Türk hukukunda durum: Vergi beyanı ve resmi tespite dayanan karışık sistem

51 Türk hukukunda Taksitler 5 yılı geçemez
Küçük çiftçiye ait bedel herhalde peşin ödenir. 2001 yılındaki değişiklik ile yeniden gerçek değer sistemi kabul edilmiştir Özellikle bununla bedel artımı davalarının önlenmesi amaçlanmıştır.   Toplulaştırma alanlarında gerçek kişilerle kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine ait araziden projenin özelliğine göre, yol ve kanal gibi kamunun ortak kullanacağı yerler için % 10’a kadar katılım payı kesilir.

52 Toprak Dağıtımında Öngörülen Kurallar
1.Toprak, az topraklı veya topraksız çiftçiye dağıtılmalıdır 2. Toprak, imkan ölçüsünde toplu olarak dağıtılmalıdır 3. Toprak, çiftçiye uzun vadeli borçlandırma karşılığında dağıtılmalıdır 4. Çiftçi dağıtılan toprağın mülkiyetini kazanmalıdır

53 Reform Uygulama Alanlarında Devir ve Tasarruf Sınırlamaları
1. Uygulama Alanlarında Temliki Tasarrufların Durdurulması Uygulama alanlarında Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete'de yayımı tarihinden itibaren, kamulaştırma, toplulaştırma, arazi değiştirilmesi ve dağıtım işlemlerinin tamamlanması veya tapuya tescili sonuçlandırılıncaya kadar, gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişilerine ait arazinin mülkiyet ve zilyetliği devir ve temlik edilemez. Bu araziler ipotek edilemez ve satış vaadine konu olamaz. Sulama şebekesi tamamlanıp sulamaya geçinceye kadar da aynı işlemler yapılmaz. Bu kısıtlamada ise süre, beş yılı aşamaz.

54 b. Taksim ve İfraz Yasağı
2. Dağıtılan ve Bırakılan Topraklar Üzerinde Bazı Tasarruf Yasak ve Sınırlamaları a. Devir Yasağı aa. Dağıtılan topraklarda devir yasağı: Topraklandırma amacıyla dağıtılan topraklar başkasına devredilemez. Bunun istisnası, söz konusu toprakların miras yoluyla miras geçmesi halinde. bb. Bırakılan topraklarda devir yasağı: sahibine bırakılan topraklar, o bölge için tespit edilen dağıtım normundan daha küçük parçalara hükmen veya rızaen bölünmemek suretiyle devir ve temlik edilebilir. b. Taksim ve İfraz Yasağı aa. Dağıtılan topraklarda taksim ve ifraz yasağı: “Bu Kanuna göre dağıtılan topraklar bölünemez. Miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez”. bb. Bırakılan topraklarda taksim ve ifraz yasağı cc. Haciz yasağı: “Bu arazi kamu yararı dışında hiçbir ayni hakla kayıtlanamaz, haczedilemez, satış vadine konu edilemez ve kiraya verilemez”. dd. Sınırlı bir ayni hakla takyit yasağı ee. Kira yasağı ff. Tarım arazisini amaç dışı kullanma yasağı

55 ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI
I. TANIM Arazi toplulaştırılması; aynı şahsa veya çiftçi ailesine ait, çeşitli nedenlerle, ekonomik üretime imkan vermeyecek biçimde veya toprak muhafaza ve zirai sulama tedbirlerinin alınmasını güçleştirecek derecede; parçalanmış, dağılmış, şekilleri bozulmuş dağınık, küçük arazi parçalarının ve hisselerinin bir araya getirilerek, muntazam şekiller halinde birleştirilmesi, bütünleştirilmesi ve işletmelerin yeniden düzenlenmesi işlemi olarak tarif edilebilir.

56 KAPSAMI Dağılmış arazilerin birleştirilmesi,
Sulama tesislerinin ve yüzey tahliye sisteminin inşası, Toprak ıslahının yapılması, Köylerin yerlerinin yeniden düzenlenmesi, çevre planlanması, Doğal hayatın korunması ve yeşil alanların düzenlenmesi, Doğal afetlerden korunması için gerekli önlemlerin alınması, Sosyal hizmet tesisleri için gerekli arazilerin, kamulaştırma yapılmadan temin edilmesi, İşletmelerin verimli bir şekilde çalışmalarının temini için gerekli tedbirlerin alınması, Köy içi hizmetlerinin planlanması, iskân, arsa isteklerinin karşılanması

57 AŞAMALARI 1. Tüm tarlaların ve çiftçilerin mülkiyet bilgilerinin temin edilmesi. 2. Tüm uyumsuzluklar giderilmesi. 3. Arazi kullanım durumunun, uygun tarım arazileri sınırlarının belirlenmesi, 4. Toprak haritalarının temin edilmesi veya yoksa oluşturulması. 5. Derecelendirme komisyonu ile tüm arazilerin derecelendirme haritaları çıkarılması 6. Yeni, yol, sulama ve drenaj ağına uyumlu, blok (ada) planlamasının hazırlanması. 7. Arazi sahiplerinin toplulaştırma sonrasında tarlalarını nerede istediklerine ilişkin tercihlerinin alınması 8. Yeni parselasyon planlaması yapılması, 9. İlan edilmesi 10. Parsel sahiplerinin varsa itirazlarının incelenmesi, 11. Kesinleşen yeni planlama kadastroca tescil edilerek yeni tapular oluşturulması 12. Yeni tapular ve yeni parseller, yeni parsel sahiplerine teslim edilmesi.

58 FAYDALARI 1. Arazi parçalığı ve dağınıklığı ortadan kaldırılarak işletmelerin uygun büyüklüğe getirmektedir. 2. Çok parçalı oluşun ortaya çıkardığı arazi kayıplarını azaltmaktadır. 3. Küçük parsellerde doğan ürün kayıplarını azaltmaktadır. 4. Makineli tarım daha kolay yapılmakta ve giderlerde azalmalar olmaktadır. 5. Küçük parseller bir araya getirileceği için, zaman, işçilik ve yakıttan tasarruf sağlanmaktadır. 6. Tohum, gübre, ilaç gibi tarımsal girdiler, daha uygun bir düzeyde kullanılmaktadır. 7. Sulama projelerinin uygulanmasında; yatırım giderlerinden tasarruf sağlanmaktadır. 8. Sulama ve ulaşım randımanı artmaktadır. 9. Parsellerde müştereklikten doğan huzursuzluklar giderilmektedir. 10. Köyler arasındaki sınır ihtilafları ortadan kalkmaktadır. 11. Varsa, dağınık ve müşterek haldeki hazine arazisi birleştirilerek dağıtıma hazır hale getirilmektedir. 12. Kırsal alana yönelik olarak toplulaştırma projeleri uygulanmaktadır. 13. Proje alanlarındaki sulama projeleri gibi kamu yatırımları için gerekli araziler, kamulaştırma yapılmaksızın karşılanabilmektedir.

59 Tarımsal işletmelerin miras yoluyla geçmesi
Genel olarak mirasın taksiminde eşitlik ilkesini kabul etmiştir Toprak hukukunun en önemli amacı, tarım topraklarının verimsiz işletmeler haline gelecek şekilde bölünüp parçalanmalarını önlemektir. Tarım topraklarının bölünüp, verimsiz hale gelmesindeki en önemli sebep, mirasın aynen taksim yoluyla paylaştırılmasıdır.

60 MK’da yer alan kuralların yereliliği
TMK’da yer alan tarımsal mirasa ilişkin hükümler emredici olmadığı gibi yeterli de değildir. TMK’daki ilgili bu hükümlerin emredici olmayıp, düzenleyici nitelikte olmasının sebeplerinden birisi; mirasçıların aralarında uyuşmazlık çıkmazsa mahkemeye başvurmaksızın, kendi aralarında terekeyi genel hükümlere göre taksim edebilmelerini sağlamaktır. Bu nedenle tarımsal işletmenin aynen taksim yoluyla parçalanma olasılığı her zaman çok yüksektir. Bunun yanı sıra, murisin ölüme bağlı tasarrufla koymuş olduğu taksim kuralı, Medeni Kanunda bulunan hükümlerden üstün tutulmuştur. Aynı şekilde muris, vasiyetname ile tarımsal işletmenin mirasçılar arasında aynen taksimini veya üçüncü bir şahsa satılmasını da emredebilir.

61 TARIMSAL İŞLETMENİN TAHSİS ŞARTLARI (Objektif şartlar)
1. Tarımsal bir işletme mevcut olmalıdır. Terekede bir veya birden fazla tarımsal işletme bulunabilir. Birden fazla işletme bulunduğu takdirde her işletme, bağımsız bir işletme sayılıp tahsis konusu olabilir. Tarımsal işletme şu şekilde tanımlanabilir: “tarımsal işletme; toprak, yapı, araç, gereç, hayvan ve diğer sermaye unsurlarından oluşan, tarımsal alanda üretimde bulunan ve belirli bir büyüklüğe sahip olan ekonomik bütündür.”

62 2. Tarımsal işletme ekonomik bir bütünlük arzetmelidir.
İşletmede yer alan mallar, birbirini tamamlamalı, işletmenin ekonomik amacının gerçekleşmesine katkıda bulunmalı, mallardan biri bulunmadığı veya ayrıldığı takdirde, tarımsal işletmenin ekonomik kapasite ve fonksiyonu eksilmeli veya kaybolmalıdır. Tarımsal işletmeyi oluşturan arazi, bina ve diğer yapılar, alet ve makineler aynı kişi tarafından ortak bir merkezden yönetildiği takdirde, bu mallar ve dolayısıyla işletme ekonomik bir bütünlük arz eder. Tarımsal işletmeyi oluşturan parçalar aynı şahsın mülkiyetinde değilse, ekonomik bütünlüğün olduğu söylenemez ve buna bağlı olarak da tahsis yapılamaz. İşletmenin ekonomik bir bütünlük arz edebilmesi için gerekli kriterlerden biri de, üzerinde tarımsal üretim yapılan toprakla bağlantılı yapı ve binaların bulunmasıdır. İşletmenin birden çok tarım toprağından meydana gelmesi halinde, sözü geçen yapı ve binaların her toprak parçası üzerinde bulunması şart değildir. Hatta bunlar tarım arazisi dışında da bulunabilir. İşletmenin arzedeceği ekonomik birlik ve bütünlük, miras bırakanın ölümü anında mevcut olmalıdır.

63 3. Tarımsal işletme, yeter gelir sağlayan bir işletme olmalıdır.
Tarımsal işletme en azından bir çiftçi ailesinin asgari geçimini gidermeye yönelik olmalıdır. Eğer işletme yeterli büyüklükte ve en azından bir aileyi geçindirecek nitelikte değilse, bu işletme gerçek anlamda tarımsal işletme sayılmaz ve tahsisi de gerekmez. Yeter geliri sağlama şartı, tarımsal işletmeden elde edilecek yıllık gelir hakkında söz konusudur. Bir sınai işletmenin yan sınai işletme niteliğinde olabilmesi için, bir taraftan tarımsal işletmenin asli işletme nitelik ve büyüklüğünde olması, diğer taraftan da sınai işletmeye bağımlı bulunması gerekir. Yan sınai işletmeler, tarımsal işletme ile birlikte, ona ne kadar ayrılmaz bir biçimde bağımlı olursa olsunlar, mirasçı tarafından talep edilmedikçe tahsis edilemez.

64 TARIMSAL İŞLETMENİN TAHSİS ŞARTLARI (Sübjektif şartlar)
Mirasçı olma şartı Tahsis yapılacak kişi, hakimin tahsis kararını verdiği anda mirasçı sıfatını haiz olmalıdır. Mirasçılık sıfatını kaybeden veya miras hissesini üçüncü bir şahsa devreden mirasçı, mirasçılık sıfatını kaybetmemekle beraber, tahsis talebinde bulunamaz. Sağ kalan eş, altsoy zümresi dışındaki zümre mirasçılarıyla içtima ettiğinde, kanuni mirasçı sıfatını haiz olup, tahsis talebinde bulunabilir. Buna karşılık vasiyet alacaklıları, mirasçı olmadıklarından, kendilerine tahsis yapılamaz. Evlatlık altsoy sayıldığından, tahsis talebinde bulunabilir. Evlilik dışı doğan çocuklar da tam ve eşit mirasçı olup, talepleri halinde kendilerine tahsis yapılabilir

65 Tahsisi talep şartı Tahsis talebi olmadıkça hakim re’sen tahsis kararını veremez. Mirasçının tahsis talebinde bulunması gerekir. Mirasçılardan hiçbiri tahsis talebinde bulunmazsa ya da talepte bulunduğu halde bu talep reddedilmişse, tarımsal işletme ya taksim edilir ya da satılır. Tahsis talebi şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olup, başkasına devredilemez, miras yoluyla intikal etmez. Hakimden tahsis talebinde bulunan mirasçı, karardan önce ölürse, talep ve dava düşer. Tahsis, taksim işlemleri esnasında veya en geç hakim tarafından taksime karar verilmeden önce talep edilebilir. Taksim işlemi sona erdikten sonra tahsis talebinde bulunulmaz. Tahsis, hukuki niteliği itibariyle kanuni bir taksim kuralıdır.11 Tahsis talebi, tarımsal işletmenin bütünü için yapılmalıdır. Kısmi tahsis talebi, mesela işletmeden belirli taşınmazların ayrılarak verilmesi kabul edilmez.12 Ehil olmaları şartıyla birden çok mirasçının tarımsal işletmenin kendilerine müştereken tahsisi edilmesi talep hususunda anlaşmaları mümkündür. Bu takdirde duruma göre tahsis yapılan mirasçılar, işletme üzerinde müşterek veya iştirak halinde mülkiyet sahibi olurlar.

66 Ehliyet şartı Miras bırakanın bir tek mirasçısı varsa, tereke ve bu arada tarımsal işletme ona kalacağından, tahsis söz konusu olmaz. Keza birden çok mirasçının bulunması halinde, bunlar kendi aralarında anlaşarak, tarımsal işletmeyi mirasçılardan birine tahsis edebilir, bırakabilirler. Birden çok mirasçının bulunması ve tahsis konusunda mirasçılar arasında uyuşmazlık çıkması halinde, hakim Kanundaki ilkelere göre karar vermek zorundadır. Hakim, tahsis talebinde bulunan mirasçının ehil olup olmadığına, maddi olguları göz önünde tutarak, serbestçe karar verir. Tahsis konusunda mirasçılar arasında uyuşmazlık, ya tahsis talebinde bulunan mirasçının ehil olmadığı hususunda, ya da birden çok mirasçının tahsis talebinde bulunması halinde çıkar. Kanun, her şeyden önce, tahsis talebinde bulunan mirasçının tarımsal işletmeyi işletmeye ehil, yetenekli ve tecrübeli bir kişi olması gerekir. Burada aranan mesleki ehliyet, tahsisi talep edilen yerde bu büyüklük ve türdeki bir işletmeyi yönetmek ve işletmek için bulunması gerekli ortalama bir tecrübe ve yetenekten ibarettir. Büyük işletmelerde, küçük işletmelere oranla daha fazla tecrübe ve yetenek aramak gerekir.

67 Birden fazla mirasçının tahsis talebinde bulunması
Birden fazla mirasçı tahsis talebinde bulunduğu takdirde, hakimin, tahsis kararını vereceği mirasçını şu şart ve nitelikleri taşıması gerekir: Her şeyden önce, toprağı bizzat işletecek mirasçı; kiracı, ortakçı veya başkası eliyle işletecek mirasçıya tercih edilmelidir. Gerçekten, işletmeye ehil birden çok mirasçı tahsis talebinde bulunmuşsa, hakim, işletmeyi bizzat işletme niyetinde olanı tercih etmek zorundadır. Bizzat işletme ilkesi, en önde gelen tercih sebebidir.

68

69

70


"Toprak hukukunun önemi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları