Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Öğr.Gör.Türkan AKYOL GÜNER

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Öğr.Gör.Türkan AKYOL GÜNER"— Sunum transkripti:

1 Öğr.Gör.Türkan AKYOL GÜNER

2 Haftalık Ders Akış Şeması

3 1) Yaşlılığın tanımı ve yaşlılık biliminin tarihçesi
2) Geriatri ve Gerontoloji tanımlamaları 3) Yaşlanmaya bağlı fizyolojik ve psiko-sosyal değişimler 4) Türkiye’de ve dünyada yaşlılığın demografik durumu ve epidemiyolojisi 5) Yaşlı bireylerde yaşam kalitesi 6) Yaşlılarda sık görülen sorunlar 7) Türk kültüründe yaşlılık ve yaşlıların durumu I

4 8) Türk kültüründe yaşlılık ve yaşlıların durumu II
9) Yaşlanma teorileri 10) Yaşlanma teorileri 11) Ulusal ve uluslar arası yaşlılık politikaları 12) Yaşlılarla ilgili dernek, kurum, kuruluşlar ve faaliyetleri 13) Türkiye’de yaşlılarla ilgili kanun ve yönetmelikler 14) Konu tekrarı

5 Türkiye’de ilk kez 1998 yılında yaşlı nüfus
oranı %19.1’le çocuk nüfus oranını(%18.8) geçmiştir… Dünya Sağlık Örgütü dikkat çekmek için 1999 yılını ‘Uluslararası Yaşlılar Yılı’ olarak ilan etti. Ve DSÖ yaşlılığı ‘Yaşamsal fonksiyonların sürekli azalması,tüm organizmanın verimliliğinde görülen azalma, çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması’ olarak tanımladı.

6 Yaşlılık ; insanın doğumu ile başlayan yaşam süresince,ölümden önce yaşanan kronolojik bir kavramdır.

7 Yaşlılık bir ayrıcalık,sosyal bir başarı ve bir meydan okumadır.
Yaşlanma anne karnından başlayarak yaşamın sonlanmasına kadar devam eden bir süreçtir.

8 Zamana bağlı olarak hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişiklikleridir.

9 DSÖ , 65 yaş ve üzeri bireyleri yaşlı insan olarak tanımlamıştır.
Yaşlılığın seyrine ve vücut fonksiyonlarında oluşan değişikliklere göre yaşlılık dönemi 3’e ayrılır; Genç yaşlılar (65-74 yaş) Orta yaşlılar (75-84) İleri derecede yaşlılar (85 yaş ve üzeri).

10 Nüfusun Yaşlanması Bir ülkede nüfusun yaşlanması, 65 yaş ve üzerindeki kişilerin toplamının bütün nüfusa oranının artması demektir. Genç nüfuslu ülkelerde yaşlıların genel nüfusa oranı % 4 ten az, Erişkin nüfuslu ülkelerde % 4 – 7, Yaşlı nüfuslu ülkelerde % 7 – 10, Çok yaşlı nüfuslu ülkelerde % 10 un üzerindedir.

11 Nüfusun Yaş Piramitleri
Nüfusun yaş piramitleri ülkelerin nüfus yapısını gösterir – 2050 yılları arasında Türkiye demografik geçiş dediğimiz bir süreç ile genç nüfuslu bir ülkeden yaşlı nüfuslu bir ülkeye dönüşecektir

12 Türkiye Yaşlı Nüfus Projeksiyonu

13 Bilim ve teknolojideki gelişmelerin etkisi ile yılları arasında dünya genelinde yaşam süresi 20 yıl artmıştır. Gelecek 50 yıl içerisinde yaşam süresinde 10 yıllık uzama daha beklenmektedir.

14

15 Ülkemizde ve Dünya’da yaşlı insan nüfusu hızla artış gösteriyorsa bu bağlamda yaşlının fiziksel ve mental sağlığını koruyucu önlemler alınmalı,yaşlılıkta ortaya çıkan fizyolojik,psikolojik ve sosyal değişiklikler tanınarak yaşlının tedavi ve bakımı planlanmalıdır.

16 Ülkemizde halen 8 milyon dolayında yaşlı insan vardır
Ülkemizde halen 8 milyon dolayında yaşlı insan vardır.Bu sayı nüfusun yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır.Bu sayının gelecek 20 yılda 2 katına ulaşması öngörülmektedir.

17 Yaşlı nüfusun çocuk nüfusa oranının giderek artış göstermesi toplumdaki öncelikli sağlık sorunlarının çocukluk çağı hastalıklarından yaşlı nüfusta görülen kronik hastalıklara kayması neden olmuştur.

18 Yapılan istatistiklere göre Türkiye’de beklenen yaşam süresi;
Yıl Erkek Kadın yıl yıl yıl yıl yıl yıl

19 Ülkemizde yaşayan insanların yaşam beklentilerinin artacağı ama kadınlarla erkekler arasındaki farkın yaş ilerledikçe daha da açılacağı ortadadır. 2000 nüfus sayımına göre kadınların bütün yaşlı nüfus içinde oranı %82.9 olarak belirlenmiştir.

20

21 Gerontolojinin tanımı
Gerontoloji yaşlanma olaylarının biyolojik, sosyolojik, ekonomik ve çevresel bütün yönlerini bilimsel yöntemlerle inceleyen bir bilimdir.

22 Yaşlanma Tipleri Normal yaşlanma Biyolojik yaşlanma Fizyolojik yaşlanma Duygusal yaşlanma Fonksiyonel yaşlanma

23 Normal Yaşlanma Zamanın geçişine bağlı olarak hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik ve fiziksel işlev değişiklikleridir.

24 Biyolojik Yaşlanma Yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında meydana gelen değişikliklerdir.

25 Fizyolojik Yaşlanma Biyolojik değişikliklere bağlı olarak organlarda ortaya çıkan değişikliklerdir.

26 Duygusal Yaşlanma Kişinin kendini yaşlı hissetmesine bağlı olarak yaşam görüşü ve yaşam şeklinin değişmesidir.

27 Fonksiyonel Yaşlanma Aynı yaşta olan bireylerle karşılaştırıldığında, toplum içinde yaşaması için gerekli fonksiyonlarının devam ettirilememesidir.

28 Yaşlılığın Sonuçlarından Korunmak İçin Neler yapılabilir?
Günümüzde genetik olarak yaşlanmayı durdurmak mümkün değildir. Yaşam uzadıkça görülüyor ki hastalıklar ve yetersizliklerle geçen süre de uzamaktadır. Hastalıklar ve yetersizlikler bilinen birincil korunma önlemleri ile oluşmadan önlenmeye çalışılabilir.

29 Yaşlılıkta Birincil Korunma Önlemleri
Beslenmenin düzenlenmesi, sigara ve alkolden uzaklaşma, spor yapma, kazaların önlenmesi, zihinsel aktiviteyi artırma, sosyal aktivitelere devam etme, hormonların ve ilaçların doğru kullanılması….

30 Yaşlılıkta İkincil Korunma Önlemleri
İkincil korunma önlemleri ile hastalıklara ve yetersizliklere erken tanı konulabilir. Erken tanı tarama testleri ile konulabilir.

31 Yaşlılıkta Üçüncül Korunma Önlemleri
( Rehabilitasyon ) Üçüncül korunma yaşlılara verilebilecek fiziksel, sosyal, çevresel ve ekonomik her türlü destektir.

32 Yaşlılık hastalıkla eş anlamlı değildir ve sağlıklı yaşlanma mümkündür.
ileri yaşlarda ortaya çıkan bir çok sağlık sorununun temelinde çevresel faktörler ve önlenebilir nedenler yatmaktadır. Bugün yaşlıların karşılaştıkları sorunlar çok çeşitlidir.Bu nedenle yaşlılık sorunlarının çözümünde sağlığı geliştirici, koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici hizmetlerin bir arada düşünülmesi gerekir.

33 ÖZEL KUTLAMA GÜNÜ Ülkemizde 1982 yılında Yaşlıları Koruma Derneği tarafından önerilerek her yıl Mart tarihlerinin ‘Yaşlı Haftası ‘olarak kutlanması kabul edilmiştir.

34 YAŞLILIK KURAMLARI Yaşlılık ile ilgili kuramlar biyolojik ve toplumsal kuramlar olmak üzere iki bölümde incelenir.

35 Biyolojik Yaşlanma Kuramları
Belirli ırkların yaşam uzunluklarında kalıtsal özelliklerin rol oynadığı açıktır. Türlerin yaşam süresi, genetik ve kalıtsal özelliklerinin evrimiyle ortaya çıkmıştır.

36 Çok hücreli canlılarda kalıtımsal özelliklere bağlı olarak, hücreler arasında fiziksel ve kimyasal ilişkilerin zaman içinde gösterdiği değişmeler yaşlanmaya ilişkin kuramların temel taşını oluşturmaktadır.

37 Biyolojik yaşlanmayı açıklamaya çalışan başlıca kuramlar :
Yaşam Enerjisi Teorisi : Her canlı yaşama belirli bir enerji kredisiyle başlar.Yaşam boyunca bu kredilerden harcamalar yapar. Yaşam biçimine göre kim bataryasını çabuk boşaltırsa o erken ölür. Bu teoriye göre uzun ve sağlıklı yaşam özellikle bu enerjiyi hoyratça harcamamamıza bağlıdır.

38 Bu teoriyi en iyi açıklayan olay arıların yaşamıdır
Bu teoriyi en iyi açıklayan olay arıların yaşamıdır. İşçi arıların 600 km. uçuş enerjileri vardır. Bu mesafeyi tamamlayınca ölürler. Bunun yanı sıra kovanda bekleyen kraliçe arının ömrü 5 senedir. Hızlı, hareketli kuş,fare gibi hayvanlar fazla yaşayamazken fil,timsah,kaplumbağa gibi ağırkanlı hayvanlar uzun yaşarlar.

39 Serbest Radikaller Teorisi: Demirin paslanması, soyulmuş elmanın kahve rengini alması oksijenin etkisiyle olur. Bu olaya serbest radikaller neden olur. Kimyasal terimle oksidasyon olarak tanımlanır. Vücutta ise serbest radikaller elektronu eksik moleküllerdir ve bunu kazanmak için başka moleküllere saldırır. Saldırılan moleküller serbest radikaller haline gelir. Böylece başlayan zincirleme tepkimeler hücre ve organlara zarar verir, yaşlanma hızlanır.

40 Vücudumuz özel enzimleriyle, hormonlarla ve besinlerle aldığımız özel antioksidanlarla serbest radikallerle savaşır. Stres, sigara, ultraviyole ışınlar, röntgen, çevre kirliliği serbest radikaller üretimini hızlandırır, kolaylaştırır.

41 Telomer Teorisi: Mum içerisindeki ip yandıkça kısalır ve ip sonuna gelince mum söner.
Telomerler hücremizde kromozomların sonunda bulunan yaşam ipleridir. Doğumla yanmaya başlar ve yaşam boyu bu ipler kısalır.

42 İmmün Teorisi: İmmün sistemi vücudun savunma ordusudur
İmmün Teorisi: İmmün sistemi vücudun savunma ordusudur. Hastalığa yol açan mikroplara karşı savaşır. Bozuk hücreleri fark edip elemine eder. Stres, yanlış beslenme, uykusuzluk gibi etmenler immün sisteminin hassas dengesini bozar. Hastalık ve tümörlerin oluşumu kolaylaşır ve yaşlanma hızlanır.

43 Hormon Teorisi: Uzun ömrün anahtarı hormonlardır
Hormon Teorisi: Uzun ömrün anahtarı hormonlardır. Senelerce bilim adamlarınca insan yaşlandığı için hormonlarının azaldığı düşünülmüştür. Bugün vücudun hormon yapımını azaltması ve kan hormon düzeyinin düşmesi sonucu insanın yaşlandığı kabul edilmektedir.

44 40-50 yaşları arasında çoğu hormonların kan düzeyi düşer
40-50 yaşları arasında çoğu hormonların kan düzeyi düşer. Eş zamanlı olarak da çoğu insanda ilk yaşlılık yakınmaları başlar. Özellikle gençlik hormonları olarak bilinen melatonin, DHEA (dehidroepiandrosteron), büyüme hormonu, östrojen ve testosterondaki düşmeler dikkati çeker.

45

46 Toplumsal Kuramlar Yaşlanan birinin yaşlılığa uyum sağlamasıyla, topluma uyum sağlaması arasında yakın bir ilişki olduğu da belirtilmektedir. İşte bu ilişkiyi açıklayabilmek için uyum kuramları ortaya çıkmıştır.

47 İlişki Kesme Kuramı: Cumming ve Henry’nin geliştirdiği kuramda yaşlılığı; fiziksel, psikolojik ve toplumsal açıdan toplumsal dünyadan yavaş yavaş geri çekilme süreci olarak tanımlamaktadırlar.

48 Fiziksel olarak: İnsanlar etkinlik hızlarını azaltır ve enerjilerini ellerinde tutmaya çalışırlar.
Psikolojik olarak: Geniş dünyayla ilişkilerini, öncelikle kendilerini ilgilendiren yaşam alanlarına indirgemeye çalışırlar. Toplumsal olarak: Karşılıklı bir çekilme söz konusudur. Yaşlanan insanın gençlerle olan etkileşiminde bir azalma görülür. Birey toplumdan geri çekilir, toplumda bireyden elini çeker.

49 Etkinlik Kuramı: Havinghurst, Neugarten ve Tobin tarafından geliştirilen kuram İlişki Kesme Kuramı’na alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Kuramda kaçınılmaz biyolojik ve sağlıksal değişmeler dışında yaşlı kişiler temelde aynı olan psikolojik ve toplumsal gereksinmeleriyle orta yaşlı kişilerle aynıdır. Bu bakımdan yaşlılığı belirleyen toplumsal etkileşimin azlığı, toplumun yaşlı kişilerden elini çekmesinden kaynaklanmaktadır.

50 Rol Bırakma Kuramı: Bu kuram Blau tarafından geliştirilmiştir.
Blau’ya göre emeklilik ve dulluk yaşlı kişinin toplumun temel kuramsal yapılarına katılımını sona erdirir. Bireyi toplumda tutan yaptığı iş ve evlilik durumudur. Eğer bunları kaybederse toplumdan da yavaş yavaş düşeceği belirtilmektedir.

51 Toplumsal Değiş Tokuş Kuramı
Kuram Dowd tarafından geliştirilmiştir. Kuramda insanların birtakım ödüller (ekonomik destek, güven vb.) için toplumsal etkileşimde bulundukları belirtilmektedir. Kişiler bu ödül elde etme sürecinde bazı bedellerde (yorgunluk,çabalama vb.) ödemektedirler.

52 İnsan yaşlandıkça mücadele gücü de azalacağından gençken bedelleri göze alan birey yaşlandıkça bu bedellerin altından kalkamaz ve ödüllerle bedelleri değiş tokuş ederler. Örneğin yaşlı işçiler iş gücündeki yerlerini toplumsal güvenlik ve tıbbi hizmetle yer değiştirirler.

53 Süreklilik Kuramı: Atchley tarafından geliştirilen Süreklilik Kuramı, yaşlılıkta bazı rollerle ilişkilerin kesilmesi bazı rollerdeki başarının sürdürülmesi birleşimine dayanmaktadır. Atchley’e göre kişi yetişkinlik döneminde birtakım bağlantılar, alışkanlıklar, tercihler geliştirir ve bunlar kişiliğin bir parçası durumuna gelir. Birey yaşlansa da bu özellikleri sürdürür. Kuramda yaşlılığın karmaşık bir dönem olduğu da belirtilmektedir.

54

55 YAŞLILIKTA YAŞANAN SORUNLAR

56 Sağlık Sorunları Ekonomik Sorunlar Barınma Sorunları Yaşlılığa Uyum Sorunları

57 SAĞLIK SORUNLARI KALP HASTALIKLARI
KKH: 65 yaş ve üzerindekilerde kalbe bağlı ölümlerin %85'inin nedeni Koroner Kalp Hastalığı'dır. Kadınlarda hastalık belirtileri erkeklere göre 10 yıl daha geç ortaya çıkmaktadır. KALP YETMEZLİĞİ: Kalp Yetmezliği de yaşla birlikte artma gösterir. 65 yaş üzerindekilerde çok yaygındır. Yaşlıların %75'inde kalp yetmezliği sistemik hipertansiyon ile birliktedir.

58 HİPERTANSİYON : 65 yaş ve üzerindekilerin %50'si hipertansiftir.
Yaşlılarda en sık görülen hipertansiyon tipi sistolik hipertansiyondur. Yüksek sistolik kan basıncı, yüksek diyastolik kan basıncına göre kardiyovasküler komplikasyonların daha iyi bir belirleyicisidir.

59 Kardiyovasküler sistem hastalıkları temel olarak yaşlılarda, yüksek kan basıncı ve yüksek serum kolesterol düzeylerine bağlı olarak meydana gelmektedir. Kan basıncının düzenlenmesi, tuz tüketiminin azaltılması, sigara içilmemesi, beslenmenin düzenlenmesi ve fizik egzersiz ile hastalıklar önemli ölçüde önlenebilmektedir.

60 MALlGN HASTALIKLAR (KANSERLER)
Akciğer Kanseri: Yaşla birlikte artma gösterir. 75 yaş civarında pik yapar. Erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Akciğer kanseri ölümlerinin erkeklerde %90‘ı, kadınlarda %80'i sigaraya bağlanmaktadır. Tedavi hücre tipine ve hastalığın evresine göre yapılır.

61 Meme Kanseri: Meme kanseri prevalansı 80 yaşına kadar yaşla birlikte artma gösterir.
Erken menarş, geç menopoz, abdominal şişmanlık, meme kanseri için risk faktörleridir ve östrojenin meme kanseri patogenezinde rol oynadığını göstermektedir. Erken tanı için kadının kendisinin her ay meme incelemesi yapması ve senede veya 2 senede bir mammografi yaptırtması önemlidir. Tedavi cerrahi ve hormon tedavisidir.

62 Prostat Kanseri: 65 yaş üzerindeki erkeklerde 1 numaralı kanserdir.
50 yaş üzerindeki erkeklerde senelik prostat incelemeleri erken tanıda yararlı olacaktır. Bunun için serum PSA ölçümü ve dijital rektal inceleme (DRI) yapılmalıdır. Tedavisi cerrahidir.

63 Kolon Kanseri: 40 yaş üzerinde 2 kat artış göstermektedir.
Hayvani yağdan ve rafine şekerden zengin, lifsiz-kepeksiz bir diyet ile beslenenler yüksek risk altındadırlar. 50 yaş üzerindekilerde yılda bir dışkıda gizli kan bakılması ve 3-5 yılda bir sigmoidoskopi yapılması tarama programı olarak önerilmektedir. Tedavi cerrahidir.

64 KOAH: Yaşlılarda en başta gelen ölüm nedenlerinden biridir.
Olguların %80'inde risk faktörü olarak sigara vardır. Solunum rezervi olan hastalarda uzun süreli egzersiz programları, enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisi, bronkospazmın önlenmesi, yeterli hidrasyonun sağlanması yönünde bir tedavi düzenlenmelidir.

65 INFLUENZA VE PNÖMONI Yaşlılarda, özellikle kronik hastalığı olanlarda tüm hastaneye yatma nedenlerinin %50'si ve ölümlerin %75-80'i influenzaya bağlanmaktadır. Komplikasyon olarak pnömoni ve ağır bronşit gelişebilir. Bu komplikasyonlar yaşla artar ve 70 yaş üzerindekilerde sıktır. Kronik hastalığı olanlar ile 65 yaş ve üzeri olanlarda Eylül başında influenza aşısı yapılmalıdır. Aşı, yüksek riskli yaşlı kişilerde influenzadan olan ölümleri azaltmada %75 etkinliğe sahiptir.

66 OSTEOPOROZ Yaşlıları tehdit eden önemli bir sorundur. Osteoporoz için major risk faktörü yaştır. Kadın cinsiyet, erken menopoz, ince yapı, aile öyküsü, diyette düşük kalsiyum alımı, sedenter yaşam tarzı, hareketsizlik te önemli risk faktörleridir. Kırılma meydana gelinceye kadar kişi asemptomatiktir. Omurgada kompresyon kırıkları, femur boyun kırıkları osteoporozun başlıca komplikasyonlarıdır.

67 Yaşlılık Dönemindeki Sağlık Sorunlarına Karşı Şu İlkelere Dikkat Edilmesi Yararlı Olur:
Besin çeşitliliğine önem verilmelidir. Ana öğünlerde 4 temel besin grubunda yer alan besinlerin yeterli miktarlarda tüketilmesi sağlanmalıdır. Bu besinler; Et grubu: Etler, kurubaklagiller ve yumurta Süt grubu: Süt, yoğurt ve peynir Tahıl grubu: Ekmek, pilav ve makarna gibi unlu, nişastalı besinler Sebze ve meyve grubu: Tüm sebze ve meyveler

68 2. İdeal vücut ağırlığı korunmalıdır
2. İdeal vücut ağırlığı korunmalıdır. Oluşabilecek sağlık problemlerini önlemek adına aşırı zayıflıktan veya şişmanlıktan kaçınmalıdır

69 3. Öğün sayısı artırılarak her öğündeki yiyecek miktarı azaltılmalıdır
3. Öğün sayısı artırılarak her öğündeki yiyecek miktarı azaltılmalıdır. Böylelikle sindirim problemleri önlenir. 3 Ana 3 ara olmak üzere günde 6 öğün beslenme sağlanmalıdır. Başta kahvaltı olmak üzere asla öğün atlanmamalı, kahvaltı ve akşam yemeği mümkün olduğunca erken saatlerde bitirilmelidir.

70 4. Yaş ilerledikçe diyetteki toplam yağ miktarı azaltılmalıdır
4. Yaş ilerledikçe diyetteki toplam yağ miktarı azaltılmalıdır. Diyette doymuş yağ asitlerince zengin olan katı yağlar en alt düzeye indirilmeli, doymamış yağ asitlerini daha çok bulunduran bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir. Yiyecekler haşlama, ızgara yapma, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanmalıdır. 5. Vücuda yeterli miktarda su ve sıvı alınmalıdır. Suyun; yemek yenildikten sonra alınan besinlerin sindiriminden, metabolik atıklarının dışarı atılmasına kadar her aşamada çok önemli görevleri vardır.

71 6. Aşırı çay, kahve, gazlı içecekler gibi uyarıcılardan, fazla miktarda acı biber, hardal gibi baharatlardan kaçınılmalıdır. 7. Diyette tuz miktarı azaltılmalıdır. Sofraya tuzluk getirilmemeli, yemeğin tadına bakmadan tuz kullanılmamalıdır.

72 8. Günlük posa (lif) alımınızı artırılmalıdır
8. Günlük posa (lif) alımınızı artırılmalıdır. Posalı besinler: Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru börülce, barbunya, soya) Tam tahıllar (esmer ekmek, bulgur, kepekli pirinç / makarna / erişte / un) Taze sebze ve meyveler (kabuklu yenilebilenleri soymadan) Her ana öğünde sebze ve/veya meyve, haftada kere balık ve kurubaklagil yemeği tüketilmelidir.

73 9. Vücudu, kalbi fazla yoracak aşırı etkinliklerden kaçınılmalı, açık havadan yararlanılmalıdır. Haftada gün dakika kadar yorucu olmayan, kısa yürüyüşler yapılmalıdır. 10. Güneş ışınlarından uygun şekilde ve düzenli olarak yararlanılmalıdır. Kış aylarında öğlen, yazın ise kuşluk ve ikindi vakitlerinde, günde 20 dakika kadar direkt olarak güneşlenilmelidir. Bu durum kemik sağlığı açısından son derece önemlidir. Çünkü D vitamininin en iyi kaynağı güneştir.

74 Gelişmekte olan ülkelerdeki yetişkin ölümlerinin %42’si 60 yaş ve üzeri grupta meydana gelirken, gelişmiş ülkelerde bu oran % 78’dir. Bütün dünyada bugün 60 yaşına ulaşan kişilerin yaklaşık yarısı 80 yaşına kadar yaşamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde 60 yaşındaki bir kişinin 80. doğum gününü görme olasılığı %40, gelişmiş ülkelerde ise %60 ’tır.

75 Bütün dünyada meydana gelen 60 yaş ve üzeri yaşlı ölümlerinin ilk 3 nedeni
iskemik kalp hastalıkları, serebrovasküler hastalıklar kronik obstrüktif akciğer hastalıklarıdır.

76 Türkiye’de yaşlı grupta mide-barsak ve akciğer kanserleri, serebrovasküler hastalıklar, inmeler, iskemik kalp hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları ve kazalar en sık ölüm nedenleri olarak bildirilmektedir. Ayrıca bu grupta kazalara bağlı ölüm hızı toplam nüfusa göre 3 kat daha fazladır ve ölümle sonuçlanan 10 kazadan altısı ev içinde meydana gelen düşmelere bağlı oluşmaktadır.

77 Yaşlılıkta görünen sağlık sorunları ile ilgili önemli bir nokta da bu sorunların yeterince ortaya konamamasıdır. Tanı konmamış sağlık sorunları yaşlılarda genç yaş grubuna göre daha sıktır. Buzdağı fenomeni olarak tanımlanan bu duruma neden olan faktörlerin ise; _yaşlının sağlık kurumlarına gençlere göre daha az başvurması, _yakınmalarını olağan kabul edip daha az bildirmesi yada hiç bildirmemesi,

78 _belirtileri gözardı etmesi,
_hastalık korkusu nedeniyle hiç hekime başvurmaması, _sağlık kuruluşlarının yaşlı gruba ilgisinin az olması, _yaşlılarda yeterli tıbbi inceleme yapılmaması, _hekimlerin tanı koymada yetersiz kalması gibi nedenler bulunmaktadır.

79 Yaşlılık Dönemindeki Sosyal ve Ekonomik Sorunlar,Barınma Sorunları
Yaşlanmanın içerdiği fiziksel ve psikolojik değişmelerin yanı sıra yaşlıların sosyal ve ekonomik gereksinimleri de önceki yıllara göre değişmektedir Yaşlılıkta; gelirde azalma, işsizlikte artma görülmektedir. Özellikle yoksul kesimde yaşayan yaşlılarda kronik işsizlik bulunmaktadır. Bir işte çalışma güvencesi elde eden yaşlılar ise çoğunlukla düşük ücretle çalıştırılmaktadır. Sanayileşmiş toplumlarda yaşlıya iş verme ve ücret belirlemede yaş ayırt edici bir etmen olarak rol oynamaktadır.

80 Yaşlılar yaşam düzeylerini yükseltecek gelirlerini arttıracak, yararlanabilecekleri ek iş bulmakta güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Bireyler yaşlandıkça daha az çalışmakta, üretmekte ve kazanmaktadırlar. Emeklilik sonrası gelir düzeyindeki düşüş, makineleşmenin ve hızlı nüfus artışının yol açtığı istihdam sıkıntısı, ortaya çıkan sağlık problemleri nedeniyle çalışma yaşamından uzaklaşma, hayat pahalılığı vb. nedenlerle yaşlılık döneminde ekonomik sıkıntılar ve yoksullukla karşılaşılabilmektedir.

81 YAŞLILIK VE UYUM SORUNLARI
Sağlık alanın da ortaya çıkan gelişmeler ve toplum genelinde sosyo-kültürel gelişimin sonucu olarak 65 yaş ve üstünde ki insanların oluşturduğu grup her yıl biraz daha genişlemektedir. Aile içindeki rollerin ve ilişkilerin değişmesi, yakın çevrede kayıpların (arkadaş, eş kaybı gibi) yaşanması bu dönemde bazı ruhsal sıkıntıların ortaya çıkmasını kolaylaştırır.

82 Yaşlılıkta Yaşanan Ruhsal Sıkıntıların Bazıları
A. Uyku Bozuklukları: İleri yaştaki insanlar fizyolojik olarak gençlere oranla daha az uykuya ihtiyaç duyarlar. Ancak fiziksel ve ruhsal hastalıklara bağlı olarak uyku süresinde artma-azalma olabilir. "Dinlendirici olmayan uyku" gibi uyku kalitesinde bozulmalar ortaya çıkabilir. "Uyku bozuklukları" ve "gündüz uyuklamaları" gibi sorunlar kişinin günlük yaşam enerjisini etkileyerek hem çevreyle hem de kendisiyle ilişkilerini bozar. Bu durumda uyku bozukluğunun fiziksel ve ruhsal nedenlerini ortaya koyarak konunun uzman hekimi tarafından psikolojik destek ve terapilerle tedavisi gerekmektedir.

83 B. Öğrenme ve Hatırlama Güçlüğü: Öğrenme ve hatırlama fonksiyonlarını yürüten bellek oldukça karmaşık bir sistemdir. Yaşlanma bu karmaşık sistemin bazı kısımlarını daha fazla etkiler. Kişi çocuklukta öğrendiklerini ve yaşadıklarını kolayca hatırlayabilirken, birkaç gün öncesinde yaşadıklarını hatırlamakta güçlük çeker. Unutkanlık; depresyon, bunama gibi ruhsal hastalıkların en önemli belirtilerinden biridir. Unutulan "şeyler" (İsimler, telefonlar, yapılacak işler, eşyaların konduğu yerler gibi) kişide yoğun bir sıkıntı, çevreyle uyumunda zorluklar oluşturur. Kimi zaman unutulan "şeye" bahaneler ya da yerine başka hayali şeyler uydurulur. Öğrenme ve hatırlama güçlüğünün nedenleri ortaya konarak zamanında yapılan tıbbi yardım bu şikayetlerin yerleşik hale gelmesini büyük ölçüde engeller.

84 C. Depresyon: Her yaşta görülebilir olmasına rağmen ileri yaşlarda en sık görülen ruhsal rahatsızlıktır. Bedensel ve ruhsal hastalıkların ortaya çıkışı, eş kaybı, fiziksel yetersizlik nedeniyle çevredekilere sürekli ihtiyaç duyar hale gelmek, ekonomik güçlükler, yakınlarını kaybetme ya da bu olasılığın varlığı depresyonun ortaya çıkışını kolaylaştırır.

85 Kişi çevresiyle konuşmaya isteksiz, halsizdir. Uyku düzensizliği olur
Kişi çevresiyle konuşmaya isteksiz, halsizdir. Uyku düzensizliği olur. Daha çok yatarak zaman geçirmeye başlar. Kimi zaman aşırı huzursuz "her an bir şey olacakmış gibi" tedirgin ve sıkıntılıdır. Geleceğe ait ümitsizlik, yetersizlik düşünceleri belirgindir. Öfkeli davranışlar, kimi zaman uygunsuz ilaç ve alkol kullanımı, hayattan zevk almayarak ölüm düşüncelerini ortaya çıkabilir. Depresyon psikiyatrik yardımla düzeltilebilen bir rahatsızlıktır. Tedavi sürecine başlamak için vakit kaybedilmemelidir.

86 D. BUNALTI ( Anksiyete ) : Bunaltı her insanın zorlayıcı, bilinmeyen ya da belirsiz durumlar karşısında yaşadığı çarpıntı hissi, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, baş ağrısı, midede yanma-ekşime ile beraber ortaya çıkan yoğun huzursuzluk tablosudur. İleri yaşlarda gözlenen bunaltı kişinin yaşamakta olduğu başka bir fiziksel ya da ruhsal bozukluğa bağlı olarak da ortaya çıkabilir.

87 Yaşlanmaya bağlı fiziksel yetersizlikler ile çevrenin yardımına gereksinim duymak, sosyal konumun sınırlanarak daha izole yaşama zorunluluğu, tedaviye az yanıt veren hastalıkların ortaya çıkması, sevilen bir kişinin kaybı yada kayıp tehditi anksiyeteye neden olur. Yaşanan sıkıntı ve huzursuzluk nedeniyle kişi uzun süre oturduğu yada yattığı yerde duramayarak sürekli dolaşma isteği duyar. Günlük yaşantısına egemen hale gelen bunaltı, kişinin yaşam kalitesini düşürür.

88 E.BUNAMA ( demans ) : Demans sıklıkla yaşlılarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastanın bilinci yerinde olmasına rağmen bellekte zayıflama ve bazı zihinsel yetilerde azalma olur. Kişi çevresinde olanlara ilgisini yitirmeye başlar.Yeni bilgiler öğrenmede ve bunları hatırlamakta, konuşma sırasında doğru kelimeleri bulmakta, günlük yaşantıya ait sorunları çözmekte yavaşlama zamanla belirginleşir.

89 Bellekte zayıflama öncelikle telefon numaralarını, isimleri, yaşanan günlük olayları tam olarak hatırlayamama şeklindedir. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya başlar. Sosyal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Kişi huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan,öfkeli yada şüpheci olabilir. Zamanla geçmişe ait anılar da silinmeye başlayabilir

90 Demans; damarsal beyin hastalıkları, Alzheimer Hastalığı, kronik alkol kullanımı, psikoaktif madde bağımlılığı, beyin tümörlerinde, sistemik fiziksel hastalıklara bağlı olarak birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. Demans hem kişi hem de yakınları için oldukça zorlayıcı bir hastalıktır. Başlangıç döneminde nedene yönelik tedavilerle hastaların bir kısmı tamamen düzelebilir. Çoğu zaman ise hastalığın ilerlemesi engellenerek kişinin sosyal uyumu korunabilir.

91

92 Bu ders taslak şeklinde hazırlanmış ve öğrenci için sunulmuştur.
Fikri Mülkiyet Hakları konusunda müracaat aşamasındadır.


"Öğr.Gör.Türkan AKYOL GÜNER" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları