Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız? Muammer Kaya* ve Ergün Çetin** Eskişehir-Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız? Muammer Kaya* ve Ergün Çetin** Eskişehir-Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi."— Sunum transkripti:

1 TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız? Muammer Kaya* ve Ergün Çetin** Eskişehir-Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) *Prof.Dr. (Tekam Müdürü) **Araştırmacı, Elektronik Mühendisi

2 Günümüz ortamını en iyi ifade eden sözcük REKABETTİR. Rekabet dün KALİTE ve UCUZLUĞA bağlı iken bugün BİLGİ ve İNOVASYONA (Yaratıcı Yenilikçiliğe) bağlıdır. Rekabet üstünlüğü kazanmak için EĞİTİM ve AR- GE’ye önem verilmesi gerekir. En kaliteli eğitimi veren, en pahalı işgücü, enerji ve çevre maliyetine sahip ABD ve Almanya’nın 2005 yılı ihracatı 25 ve 1 trilyon $ iken ucuz işgücü, enerji ve devlet yardımı yapan ve eğitimi kalitesiz olan Çin’in ihracatı sadece 0.6 trilyon $’dır.

3 EKONOMİK GÖSTERGELER Toplumların kalkınması ve refah içinde yaşabilmeleri için gelirinin artması ve daha fazla tüketmesi gerekir. Kalkınmak daha fazla üretmek ve ülkenin GSYİH’sını artırmak anlamına gelir.

4 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYİH) (OECD 2004-2006 Factbooks) 1.11.7 trilyon $ ABD 2.3.8 trilyon $ Japonya 3.2.4 trilyon $ Almanya 18.0.57 trilyon $ Türkiye TÜRKİYE Dünyada 18. büyük ekonomi, AB’de SGP göre GSYİH’da 6. büyük ekonomi, Ancak Dünyada son 25 yılda refah seviyesi 4 kat artarken Türkiye’de 1.7 kat artmıştır. 35 bin çalışanlı FORD firmasının yarattığı katma değer Türkiye’ye eşittir. 2008’de 942 trilyon $ ile dünyada 15. büyük ekonomi olacağız (IMF) Türkiye ekonomisini sağlıklı olabilmesi için her yıl %7-8, enerji üretiminin %10-15 büyümesi ve GSYİH’nın 3-4 kat artması gerekir.

5 KİŞİBAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR 2005 yılında 30 OECD ülkesi içinde SGP kişibaşına düşen GSYİH sıralamasında 10000 $ altında olan üç ülkeden biri olan Türkiye 7950 $ ile son sıradadır. 2005’de AB ortalaması 29000$’dır. Türkiye’de kişi başına düşen GSYİH, OECD ortalamasından 3.6 kat ve en yüksek GSYİH’ya sahip Lüksemburg’dan 9 kat düşüktür.

6 EĞİTİM HARCAMALARININ GSYİH’YA ORANI TÜRKİYE 1995’de %2.3 iken 2002’de %3.8 ile 30 OECD ülkesi içinde EĞİTİME EN AZ PAY AYIRAN ÜLKE. 2002’de OECD ortalaması %6.1. OECD ortalaması Türkiye’nin 1.6 katıdır. En çok payı İzlanda, ABD, Kanada, Danimarka, Kore (%7’den fazla) ayırmaktadır.

7 AR-GE HARCAMALARININ GSYİH İÇİNDEKİ PAYI 1990’da %0.32’den 2005’de %0.79’a çıksa da 31 OECD ülkesi içinde 23. ve 35 Dünya ülkesi içinde 31. sırada yer almaktadır. Ülke hedefi en az %2 olmalıdır. İsveç %4 Finlandiya %3.5 Japonya %3.15 ABD %3 OECD Ort. %2.26

8 AR-GE HARCAMALARININ GSYİH İÇİNDEKİ PAYI

9 AR-GE HARCAMALARI ve ORANLARI (1990-2005) Sektörel bazda Ar-Ge harcamalarını en fazla%55-71 oranında Yüksek Öğretim Sektörü, %20-38 oranında Özel sektör ve %7-12 oranında Kamu Sektörü yapmaktadır

10 Ar-Ge Kamu kesimi Ar-Ge’nin yükünün çoğunu kaldırmaktadır. Özel sektörün uygulanacak teşviklerle Ar-Ge harcamalarına katılımının artması hem devletin yükünü azaltır hem de daha nitelikli ve amaca yönelik Ar-Ge çalışmaları yapılabilir. Ülkemizin kalkınma perspektifi ekonominin bilgiye dayalı olmasını gerektirmektedir. Bu da Ar-Ge projelerinin desteklenmesini önemli kılar. Ülkemiz AB’nin Lizbon Deklerasyonundaki 2010 yılında Bilgi Toplumu olma hedefleriyle uyumlu olarak Ar-Ge faaliyetleri ve desteklerinin ülke refahını artırmaya odaklı stratejiler geliştirmeli ve ayrılan kaynakları en kısa sürede %2’lere çıkarabilmelidir.

11 YENİLİKÇİLİK ENDEKSİ (2005) Ülkelerin gelişmişlik sıralamasında sıçrama yapması ileri ve öncü teknolojilere uyumları ve yenilikçilik performanslarına bağlıdır. Yenilikçilik endeksi; eğitim, kamu ve özel sektör Ar- Ge yatırımları, bilgi ve iletişim teknolojileri harcamaları, yüksek katma değerli ürün ihracatı ve patent sayıları gibi bir çok göstergeye dayanır. Endeks Yakalama Süresi Türkiye 0.06 (0.08) (Kaybedenler) İsveç 0.72 AB-25 0.42 (0.45) 20 yıl ABD 0.60 50 yıl Yenilikçilik temelinde ihracata dayalı yüksek katma değerli ve ileri teknoloji ürünler üretip ihraç edilmeli ve ulusal rekabet gücü artırılmalıdır.

12 NİTELİKLİ ARAŞTIRMACI ALT YAPISI BİN ÇALIŞAN BAŞINA TAM ZAMANLI EŞDEĞER ARAŞTIRMACI SAYISI: Türkiye1.1 Finlandiya17.1 OECD Ort.8.3 AB-15 Ort.8.1 Türkiye AB’de 21 ülke içinde sonuncu ve OECD ülkeleri içinde 30 ülke içinde 28. sırada. İstihdam edilen tam zamanlı araştırmacı sayısı çok yetersizdir. Çalışanların çoğu Üniversite öğretim üyeleridir. Üniversiteler cazip hale getirilmelidir.

13 YAYIN SAYISI (ISI tarafından taranan SCI, SSCI ve AHCI) Bilimsel Yayın Sayısı 1973’ten 2006’ya 89 kat artmıştır. Ciddi artış 2000 yılından sonra başlamıştır. 1990’larda dünyada yayın sayısında 40 sıralardan 2006’da 19 sıraya çıkılmıştır.

14 MİLYON KİŞİ BAŞINA DÜŞEN YAYIN Milyon kişi başına düşen yayın sayısı 1990’dan 2006’ya 12 kat artmıştır. Milyon kişi başına düşen bilimsel yayın sayısı bakımından Türkiye 1.8 kat yükselebilmiştir. Yayınlarımızın etki faktörü zayıflamaktadır, atıfta bulunulan yayınlar azalmaktadır, temel bilimler ve mühendislikte yayınlar azalırken sağlık bilimlerinde çok yazarlı yayınlar atmaktadır.

15 YAYIN SAYISI Bir ülkenin gelişmişliği ve uluslar arası saygınlığı BİLİME YAPTIĞI KATKI (nitelikli bilimsel yayın) ve BİLİMSEL BULUŞLARLA (patent) belirlenir. Yayın sayısından ziyade nitelikli yayın sayısı (uluslar arası atıf alan, günlük hayata uygulamaya yönelik, yenilik/ yaratıcılık içeren) önemlidir. Tam zamanlı araştırmacı başına düşen yıllık yayın oranı 0.2’dir. Ciddi boyutlarda yabancı dil sorunumuz vardır İndekslere giren dergimiz çok azdır. Son yıllarda yayın sayısı artışının nedenleri: a) Yurt dışına lisans üstü eğitime gönderilen öğrencilerin getirdikleri verilerini yayınlamaları, b) Akademik yükseltmede getirilen kriterler, c)Yayın teşvikleri (Tübitak, Üniversiteler) d) Eski Doğu Bloku ülkelerinden ve Türki Cumhuriyetlerden gelen bilim adamları, e) Sorumluluk sahibi bilim adamlarımız. Gelişmiş ülkelerin gereksinimleri doğrultusunda araştırma yapıp sonuçlarını sadece uluslar arası dergilerde yayımlamak ne derece doğrudur…!

16 PATENT SAYISI (Bilimsel üretimin ölçüm parametrelerinden biride patent sayısıdır). Milyon nüfus başına düşen patent sayısında Türkiye 32 OECD ülkesi içinde 31. ve 20 AB ülkesi içinde 18. sıradadır. Yenilik ve yaratıcılık gücünü yansıtan göstergelerden biri olan patent sayında Türkiye çok geridir. Bunun nedenleri bilim ve teknolojiye yeterli yatırım yapılmaması ve Ar-Ge harcamalarının yetersizliğidir.

17 PATENT BAŞVURU ve TESCİLİ TPE’ye patent başvurusu 5175 çıkmıştır. Bu başvurunun sadece %21’i yerli firma/kurumlarca yapılmıştır. Yabancı ağırlığı fazladır. 2006’da verilen patent tescili 4303 olmuştur. Bunda yerli firma/kurum oranı sadece %2.7’dir.

18 ALT YAPI (Bilgiye ulaşım ve paylaşım için bilgisayar ve internet kullanımı desteklenmeli ve teşvik edilmelidir) Bin kişiye düşen telefon hattı sayısı (2003): Türkiye: 664OECD Sıra: 29/35 Ev bilgisayarına sahip olma sayısı (2004): Türkiye:%10.2 OECD Sıra: 28/28 1000 kişi başına bilgisayar ve internet sahipliği (2004): Türkiye: 52 ve 142AB Sıra: 27/27 ADSL kullanıcılığı/erişimi (2004): Türkiye: %3.8OECD Sıra: 29/30 100 Kbit erişim fiyatı (2005): Türkiye: 14.72$AB Sıra: 1/17 (en pahalı)

19 BİLİMSEL POTANSİYELİM NEDİR? Tam zamanlı araştırmacı başına düşen yıllık yayın oranı 0.2.

20 İHRACAT GÖSTERGELERİ (Ülkelerin rekabet güçleri, dışarıya ne kadar teknoloji sattıkları ve dışarıdan ne kadar teknoloji aldıklarına bağlıdır) YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ- NİN TOPLAM İMALAT SANAYİ İHRACATI İÇİNDEKİ YERİ: İhraç ürünlerimizin %6.5’u ileri teknoloji ürünüdür. OECD Ort.:%24.5 (3.8 kat düşük) AB: 28/28 (sonuncuyuz) OECD: 26/30

21 BİLGİ ve İLETİŞİM TEKNOLOJİSİ CİHAZLARI İHRACATI 2004 yılında 3.09 milyar $ ihracat yapılmıştır. Çin 180, ABD 149 ve Japonya 124 milyar $’lık yapmıştır. Türkiye OECD ülkeleri içinde 23/35. sırada. AB’de 16/20. sırada. Ülkemizle gelişmiş ülkeler arasındaki bilgi ve iletişim teknolojisi farkını azaltmak için ileri-öncü teknolojilere dayalı üretim ve ihracatı artırmak çok önemlidir.

22 İSTİHDAM ve İŞSİZLİK ORANI 2005’de %45.9 istihdam oranı ile OECD ülkeleri içinde 2001- 2005 yılları arasında istihdam/nüfus oranı en düşük ülke olmuştur. 2005’te %23.7 kadın istihdam oranı ile OECD ve AB’de kadınların en az istihdam edildiği ülkedir. 15-66 yaş grubunda 2005’de %51.3 işgücüne katılım oranı ile OECD içinde sonuncu sıradadır. Ülkemizde son yıllarda istihdam ve işgücüne katılım oranları azalmış olup, iş bulmada en şansız grup, yüksek okul mezunları ve kadınlardır. Ülkede 2.5 milyon işsiz vardır. İşsizlik oranı %11’lerdedir.

23 BEYİN GÖÇÜ (Daha iyi bir yaşam/araştırma standardına ulaşmak için istekli olarak nitelikli kişilerin yer/ülke değiştirmesi) Türkiye en fazla beyin göçü veren ülkeler arasındadır. İyi eğitim görmüş 100 kişiden 59’u gelişmiş ülkelere kaybedilmektedir. 50 binden fazla Türk genci yurt dışında eğitim görmektedir. ABD’de en fazla öğrencisi bulunan 9. ülkeyiz. Beyin göçünün ülkemize yıllık maliyeti 2-2.5 milyar $ civarındadır. Beyin göçü geri kalmışlıkla özdeşleşmektedir. Gizli beyin göçü (kendi ülkesinde yabancı firma için çalışma), bilinen beyin göçünün 2.5 katı kadardır. Sanal beyin göçü(nitelikli kişilerin bedeninin coğrafik yer değiştirmeyip, kök ülkede kalarak beynini kiraya vermesi) özellikle bilgisayar, yazılım ve iletişim sektörlerinde hızla artmaktadır.

24 BEYİN BOLLUĞU/SAÇILMASI/TAŞMASI Ülkemiz plansız, kitlesel ve ucuz eğitim ile hem atıl ve niteliksiz işgücü yaratıyor, hem de nitelikli beyinleri beyin göçüyle kaybediyor. Gereksiz daha fazla üniversite→diplomalı işsizlik →beyin göçü→geri kalmışlık→fakirlik. Ülkemizde Mühendislik-Mimarlık Eğitiminde kapasite ihtiyaçtan çok fazla. Ülkemizde beyin göçü beyin erozyonuna dönüşme yolundadır.

25 SANAYİDE BİLGİ DEVRİMİ (Tarım/Sanayi Toplumundan, Bilgi Toplumuna Dönüşüm Sancıları) Bilgi toplumunda, BİLGİ, emek, sermaye ve hammadde gibi üretim faktörlerini ikame edebilmektedir. Bilgi toplumunda mekanik hızdan elektronik hıza geçilmiştir. Çeşit-kitle üretimi arasındaki ikilem ortadan kalkmıştır. Fiziki emeğin yerini beyinsel emek almıştır. Fiziki sermayeden çok beşeri sermayenin önemi artmıştır. Üretim derinliğini artırmanın önemi azalmıştır. Esnek üretimle, sermayenin üretimdeki önemi azalmıştır. Küreselleşme sürecinde esnek üretime dayalı, yaratıcı ve daha küçük ölçekli, belli konularda uzmanlaşmış işletmeler, entegre tesislerin yeni alacaktır. Yan sanayinin önemi artacaktır. Uluslar arası piyasalarda ayakta kalabilmek için hızla değişen bilim ve teknolojiyi rakiplerinden önce üretime yansıtan ve ürünleri uygun kalite, hız ve maliyetle öncelikle piyasaya sunmak gerekir. SANAYİLEŞME KALKINMANIN LOKOMOTİFİ; ÇAĞDAŞLAŞMANIN ÖNŞARTIDIR SANAYİLEŞME İŞSİZE İŞ, KÖYLÜYE PAZAR, GENÇLİĞE OLANAK DEMEKTİR:

26 TEKNOLOJİ TEMİNİ (Rekabet bilim ve teknolojiden geçer. Pazar ve üretim geliştirme için yenilik ve icatların yapılması şarttır) Mevcut teknolojiyi kullanmak → 1-2 yıl Teknoloji transferi → 5-10 yıl Teknoloji üretmek → 5 yıldan sonra uzun süre ayakta kalınır. Ülkemiz sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişinde bilim-teknoloji-Ar-Ge ve ÜSD işbirliğine önem vermemiz gerekir.

27 SONUÇLAR ÇÖZÜM: Eğitim, bilgi, teknoloji, Ar-Ge, Yaratıcılık/İnovasyonda 1. HERŞEYİN BAŞI NİTELİKLİ EĞİTİMDE: Ülke stratejisi olarak kıt kaynaklar önce nitelikli eğitime ayrılmalıdır. Örgün ÖğretimTürkiye: 3.6 yılOECD: 10.5 yıl İş Yerinde EğitimTürkiye: 1-2 sa/yOECD: 50-100 sa/y Eğitim sistemi “uzman/otorite” yetiştirmiyor “az/yarı bilgili” kişiler üretmektedir. 2. ÜNİVERSİTELERİMİZ ATALETTEN KURTULMALI: Eğitim sistemimizin en önemli yanlışı ihtiyaçtan fazla eleman yetiştirmektir. Akşam ezberle-sabah yaz-yarın unut sistemi yerine araştır-öğren ve kullan sistemi hakim kılınmalıdır. Üniversiteler yerel sorunlara odaklanıp otorite haline gelmelidir. Üniversiteler bilgi aktarılan/belletilen yer değil bilgi üretilen ve araştırma yapılan yer olmalıdır. Pasif öğretme sistemi yerine bilgisayar destekli ve internet tabanlı e-öğrenme (Aktif Öğrenme) sistemine geçilmelidir.

28 3. SANAYİMİZ ATILIMCI VE GİRİŞİMCİ OLMALI: Sanayimizde odak noksanlığı, kurum kültürü eksikliği, aşırı borçlanma, yeniliğe kapalı olmak ve yatırım yapmamak, sektörel işbirliği azlığı sorunları vardır. Sanayimiz Ar-Ge yapmadan, süreçlere bilgi katmadan, verimlilik ve kalite artıramaz ve küreselleşen dünyada ayakta kalamaz. 4. TEKNOLOJİ ÜRETMEDEN KALKINILMAZ: Ülkemiz montaj ve ucuz üretim sanayinden tasarım ve yaratıcı sanayiye geçmelidir.

29 5. BiLGİ YOĞUN ÜRETİM YAPILMALIDIR Türkiye olarak kg maliyeti 5-10$ altında olan ürünleri üretmek yerine katma değeri yüksek ve bilgi yoğun ürünler üretmemiz gerekir. 6. BİLİŞİM YARATICILIKTIR Sanayide bir kişiye 50000$’a bilişimde 5 000 $’a iş yaratılabilir. 7. REKABET GÜÇÜ İÇİN AR-GE Rekabet üstünlüğü için farklılık, yenilik, yaratıcılık ve inovasyon gerekir. En ucuz teknoloji kendimizin ürettiği teknolojidir. 8. TEKNOLOJİDE SEKTÖREL İŞBİRLİĞİ Birlikten kuvvet doğar. Sektörel araştırma merkezleri kurulmalıdır. 9. AR-GE FUARLARI ve TEŞVİKLERİ Fuarlar kurulmalı/yaygınlaşmalı ve teşvik ödülleri düzenli verilmelidir.

30 TEKNOPARKLAR 1930: ABD’de Stanford Üniversitesi’nin kendi mezunlarının kurduğu, askeri radar parçası üreten bir şirkete yer kiralaması. 1950: ABD’de teknoparklar ortaya çıktı. Stanford Araştırma Parkı kuruldu. William Jewlett ve David Packard’a yer sağlandı. HP devi doğdu. 1970: Avrupa’da teknoparklar ortaya çıktı. Silikon Vadisi kuruldu. 1980-1990: Türkiye’de teknopark girişimleri oldu 2001: Teknoloji Geliştirme Nölgeleri yasası teknolparkları kurulması ve gelişmini ivmelendirdi. Teknoparklardaki firmalara sağlanan teşvikler bir amaç değil araç olarak görülmelidir.

31 TEKNOPARKIN BÜNYESİNDEKİ FİRMALARIN SAĞLADIĞI AVANTAJLAR 1. Ar-Ge çalışması için uygun mekan ve ortam, 2. Yakınında yer alan üniversite ve/veya araştırma kurumlarından daha kolay ve uygun koşullarda hizmet (danışmanlık, laboratuvar hizmeti vb) almak. Üniversite ve/veya araştırma kurumlarıyla daha etkin Ar-Ge işbirliği, Teknoparkın yer aldığı bölgedeki üniversite/veya araştırma kuruluşlarının araştırma altyapısından yararlanmak, Benzeri Ar-Ge şirketleriyle bir arada olmanın sağladığı sinerji, Teknopark şirketinin sağlayacağı yüksek katma değerli hizmet.

32 TEKNOPARKLARIN ÜNİVERSİTE ve ARAŞTIRMA MERKEZLERİNE SAĞLADIĞI FAYDALAR 1. Üniversite ya da araştırma kurumunun sanayi ile daha çok ve daha etkin işbirliği olanağı, 2. Firmalarla etkileşim sonucu ortaya çıkan yeni konularda temel ve uygulamalı araştırma imkanı, 3. Araştırma sonuçlarının ekonomik değere dönüşmesi, 4. Teknoparklardan sağlanan fonlarla araştırmaya kaynak yaratılması, 5. Netice, olarak daha çok ve daha nitelikli araştırma yapılması ve belki de en önemlisi uygulamalı araştırmaların ülke gereksinimleri doğrultusunda yapılması.

33 TEKNOPARKIN ÜLKEYE SAĞLADIĞI YARARLAR Bilgi tabanlı, ileri teknoloji üreten ve/veya yenilikçi firmaların oluşumunun ve büyümesinin sağlanması Üniversitelerin ve öteki araştırma kuruluşlarının laboratuvar ve araştırma altyapısının atıl kapasitesinin değerlendirilmesi (dolayısıyla bu altyapının kullanım veriminin artması). Üniversitelerde üretilen bilginin ekonomik ve toplumsal yarara dönüşmesi. Ülkenin teknolojik ve dolayısıyla ekonomik düzeyinin yükselmesi, gelişmiş inovasyon. Ülkenin uluslar arası rekabet gücünün artması. Bütün bunların sonucu olarak ülkede refah düzeyinin artması.

34 REKABET ve BÜYÜME İÇİN İNOVASYON Ekonomik ve toplumsal değer yaratmak için ürünlerde, hizmetlerde ve iş yapış yöntemlerinde yapılan değişiklik, farklılık ve yenilikler “inovasyon” olarak adlandırılır. En geniş anlamıyla, bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüşmesidir. Değişime olan istek, yeniliğe açıklık ve girişimcilik ruhuyla özdeşleşen bir kültür ürünüdür. Firmalar için inovasyon, verimliliği ve karlılığı artıran, yeni pazarlara girilmesini ve mevcut pazarların büyümesini sağlayan çok önemli bir rekabet aracıdır. Ülkeler için inovasyon, istihdam artışı, sürdürülebilir büyüme, toplumsal refah ve yaşam kalitesini garantileyen en önemli faktördür İnovasyon buluş (icat) değildir. İnovasyon için buluşlardan yararlanabilinir. Ancak asıl önemlisi ekonomik getirisi olan, henüz yapılmamış bir şeyler yapmak; ya da yapılmakta olanı farklılaştırmaktır. İnovasyon keşfedilmemiş olanı icat etmeyi değil; değer yaratma yollarını keşfetmeyi hedefler.. Bu nedenle fikirler ve kavramlar önem kazanır. Elektrikli süpürgeyi J. Murray Spengeir icat etti. Ama buluşunu ticarileştirip inovasyona dönüştüremedi. W.H. Hoover adlı deri imalatcısı elektrik süpürgesini ticarileştirdiğinden dünya çapında o bilinmektedir.

35


"TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME Ne Durumdayız? Ne Yapmalıyız? Muammer Kaya* ve Ergün Çetin** Eskişehir-Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları