Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Safvan İbnu Süleym R.A. anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedik, Mü'min korkak olur mu?“ "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!"

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Safvan İbnu Süleym R.A. anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedik, Mü'min korkak olur mu?“ "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!""— Sunum transkripti:

1

2 Safvan İbnu Süleym R.A. anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedik, Mü'min korkak olur mu?“ "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!" buyurdular. Biz yine: "Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!" buyurdular.“ İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/547. Abdullah b. Cürad (R.A.) şöyle anlatıyor: 'Ey Allah'ın Resulü! Mü'min bir kimse zina eder mi?' dedim. Hz. Peygamber 'Bu bazen olur' dedi. 'Ey Allah'ın Peygamberi! Mü'min bir kimse yalan söz söyler mi?' deyince Hz. Peygamber 'Hayır!' dedikten emen şu ayet-i celileyi okudu: 'Yalanı ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte bunlar asıl yalancı olanlardır'. (Nahl/105)164 Buyurdular ki; “Yalan ve hainlik dışında Müslüma’da her haslet bulunabilir.” İbn Ebi Şeybe

3 Nahl Suresi 116. Ayet.. “Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah'a karşı yalan uydurmak için, "Şu helâldir", "Şu haramdır" demeyin. Şüphesiz, Allah'a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.” Nahl Suresi 117. Ayet.. “Dünyada elde ettikleri az bir yararlanmadır. Halbuki ahirette onlara acıklı bir azap vardır.” Resülullah A.S.V. buyurdular ki: "Benim hakkımda yalan söylemeyin. Zira benim üzerime yalan uyduran cehenneme girer." Tirmizi, İlm 8, (2662). Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: Üç sınıf vardır ki, Allah onlarla ne konuşur, ne de onlara iltifat eder ve ne de onları över veya kalplerini temizler. Onlar için elem verici bir azap vardır: 1.Zina eden evli veya yaşlı bir kimse 2.Yalan söyleyen padişah 3.Gururlu olan bir fakir.” Müslim

4 Hz. Peygamber S.A.V. şöyle dedi: “Yalandan sakınınız. Çünkü yalan, fısk ve fücurla beraberdir. Bunların ikisi de cehennemdedir.” İbn Mace, Nesai Ve yine buyurdular ki; “Muhakkak ki yalan, ateşin kapılarından bir kapıdır.” İbn Adiy, (Ebu Umame'den) Mahşerde insanların bazıları, dilleri ağızlarından çıkmış ve göğüslerine sarkmış, gayet çirkin bir haldedirler ki, insan görmek istemez. Bunlar yalan ve iftira söyleyenlerdir. İmam-ı Gazali Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “En büyük hıyanet, din kardeşine haber verdiğin bir sözde o sana inandığı halde senin ona yalan söylemendir.” Buhari

5 Zumet suresi 60. Ayet.. - Kıyamet günü Allah'a karşı yalan söyleyenleri görürsün.. Yüzleri kapkara kesilmiştir. Büyüklük taslayanlar için cehennemde bir yer mi yok!? Nisa suresi 50. Ayet.. - Bak Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar. Apaçık bir günah olarak bu yeter. Mü’min Suresi 28. Ayet.. - … Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez. Casiye suresi 7. Ayet.. - Her günahkâr yalancının vay haline!

6 Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: Rüyamda bir kişi bana geldi ve 'Kalk!' dedi. Onunla birlikte kalktım. Bir de gördüm ki iki kişinin yanındayım. Onlardan biri ayakta, diğeri oturmuş... Ayakta olanın elinde çengeller vardı. O çengelleri oturan kişinin ağız boşluğundan geçiriyor, dudakları omuzlarına yetişinceye kadar çengelleri çekip uzatıyordu. Sonra tekrar çekiyordu. Sonra çengeli çıkarıp ağzının öbür tarafına takıyor, onu çektiği zaman, öbür tarafı eskisi gibi oluyordu. Beni kaldırana 'Bu manzara nedir? dedim. Bana dedi ki: 'Şu oturan kişi yalancıdır. Kıyamete kadar kabrinde bu şekilde azap görecektir.” Buhari

7 İbn Ömer (R.A.) Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder: 'Kul, yalan söylediğinde melek kendisinden bir mil uzaklaşır. Uzaklaşması kişinin söylediğinin pis kokusu nedeniyledir '. Tirmizi Şa'bi der ki: ‘ “Ben hangisinin cehennemde daha derine dalacağını bilmiyorum; yalancı mı, cimri mi?” İbn Ebi Dünya Halid b. Sabih'e 'Acaba bir tek yalan söylediği için kişiye yalancı denilir mi?' diye soruldu. 'Evet denilir' diye cevap verdi. Malik b. Dinar şöyle demiştir: 'Doğruluk ile yalancılık, kalpte şiddetli bir kavgaya tutuşurlar. Ta ki biri diğerini kalpten çıkarıp kovuncaya kadar kavgaları devam eder!‘ İMAM-I GAZALİ “İHYÂU ULÛMİ’D-DİN CİLT 1” KİTABI

8 Yalan, kafirce bir lafızdır. İnsanı, bu dünyada er-geç yalanın ortaya çıkmasıyla başkalarının yanında değersiz yapar, ötede de Cehennem’e mahkum eder. Yalan, dalkavuk ve menfaatçidir, Hakikat ise, ciddi ve kimseden menfaat beklemez. Yalan, zevzek ve hoppadır. Hakikat ise, vakur ve muhteşemdir. Yalanın, hilenin, hırsızlığın, iftiranın yaygınlaştığı ülkeler harap; Böyle ülkelerin ahalisi fakir, hakkına rızadide değildir... Yalancılık hangi kıyafete girerse girsin, kendini maşeri vicdandan saklayamaz. Hele Hakk’ın nuruyla bakan erbab-ı firaset nazarında asla!.. M.F. Gülen’in “Ölçü ve Yoldaki Işıklar” kitabından alınmıştır.

9 Yalan, küfrün en önemli esası, nifakın en bariz alameti, Allah’ın bildiğine muhalif iddiada bulunmanın adıdır. Bilhassa günümüzde yalan, bütünüyle ahlakı tahrip etmiş, dünyayı yalancıların harası haline getirmiş, öyle korkunç bir içtimai hastalıktır ki, hayatın kapılarını ona açıp yurtta-yuvada, çarşıda-pazarda, parlamentoda-kışlada ona “serbest dolaşım” hakkı tanıyan hiçbir millet iflah olmamıştır ve olamaz da. İmanın en önemli özelliği, maddi ve manevi terakkinin biricik mihveri de doğruluktur. Doğrulukla, yalancılık.. Biri meleklerin, diğeri şeytanların; Biri Hakk’ın mükerrem kullarının, Diğeri habis ruhların, Biri insanlığın iftihar tablosu, O en müstesna varlığın, Diğeri de deccalların sıfatıdır. M.F. Gülen’in “Sonsuz Nur Cilt 1” kitabından alınmıştır.

10 Efendimiz S.A.V. Buyurdular ki; “Kişi yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar" arasına kaydedilir.” Muvatta, Kelam 18, (2, 990). Efendimiz S.A.V. Buyurdular ki; “Şeytan insan suretinde temessül eder ve bir cemaate gelerek onlara yalan şeyler söyler. Bir müddet sonra cemaattekiler dağılırlar. Onlardan biri: Bir adam dinledim, yüzünü de tanırım ama ismini bilmiyorum. Şöyle şöyle söylemişti" diyerek (onun yalanını bilmeden tekrar eder.” Müslim, Mukaddime 7. hadisin arkasında bulunuyor.

11 Yalan, küfrün esasıdır. Yalan, nifakın birinci alametidir. Yalan, İlahi Kudret’e bir iftiradır. Yalan, Rabbani hikmete zıttır. Yüksek ahlakı tahrip eden, yalandır. Alem-i İslam’ı zehirleyen, ancak yalandır. Yeryüzünü fesada veren, yalandır. İnsanlığı kemalattan geri bırakan, yalandır. Müseylime-i kezzab ile benzerlerini alemde rezil ve rüsva eden, yalandır. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, bütün cinayetler içinde lanetlenmeye, tehdide en önce müstahak görülen yalan olmuştur. Hülasa, yol ikidir: Ya sükût etmektir; çünkü, söylenilen her sözün doğru olması lazımdır… Veya sıdktır; Çünkü, İslamiyet’in esası sıdktır. İmanın, ana husûsiyeti sıdktır. Bütün kemalata ulaştıran esas, sıdktır. Yüksek ahlakın hayatı, sıdktır. Her türlü terakkinin mihveri, sıdktır. Alem-i İslam’ın nizamı, sıdktır. İnsanlığı, kemalat kabesine ulaştıran, sıdktır. Ashab-ı Kiram’a bütün insanların üzerinde mevki kazandıran, sıdktır. Muhammed-i Haşimi A.S.V.’ı beşerin ulaşabileceği mertebelerin en yükseğine çıkaran, sıdktır. fgulen.org sitesinden alınmıştır

12 Nice kimseler vardır ki, dupduru ve tertemiz inançlarıyla beraber, boylarınca batıl vasıflar ve kötü hasletler içindedirler. İnandığı halde haram yiyen, yalan söyleyen, tembellik ve atalet içinde bulunan, tefekkürden hoşlanmayıp, ilmi sevmeyen insanların sayısı hiç de az değildir. Ve, yine nice kimseler vardır ki, inanmadığı halde, ilme aşıktır. Düşünmeyi sever. Başkalarının hukukuna karşı saygılı ve riayetkardır. Yalan nedir bilmez. Boş oturma ve boş konuşmadan nefret eder. Evvelkisi, kafir sıfatlarını taşıyan bir inançlı, ikincisi de mü'min sıfatlarım taşıyan bir inançsız.. Bütün alemlerin Rabbi olan Yüce Yaratıcı, vasıf ve hasletlere göre hüküm verdiği için.. Mü'min vasıflarıyla serfiraz olanı, bu dünya hayatında yükseltecek ve bir bakıma mesut edecek, diğerlerini de, yine bu hayat itibariyle perişan ve sefil kılacaktır. Cenabı Hak, sistemli düşünmeyi, ilmi gayreti, çalışma ve yorulmayı, hususiyle metotlu çalışmayı seviyor. fgulen.org sitesinden alınmıştır.

13 Kim, taşıdığı sıfatlarıyla, sonsuz kudret ve inayetle münasebete geçerse, herkesin hukukunu görüp gözeten Erhamürrahimin tarafından te'yid görür ve ilerler. Ayrıca, her inanan insan, yüce hedefine doğru giderken, yürüyeceği yolun ve kullanacağı vesilelerin de hak olması lazımdır. Zira, batıl yol ve vesilelerle hak hedefe ulaşılamaz. Oysaki, günümüzde makyavelist düşünce o kadar yaygınlaştı ki, inanan insanlar arasında bile, başkalarını aldatmak, yalan söylemek, olduğundan başka görünmek ve hedefine varabilmek için her vesileyi meşru saymak, artık normal görülmekte ve normal kabul edilmekte.. Bu sevimsiz vasıflarından ötürü de, Yüce Yaratıcı, onları terbiye ediyor ve kendilerine gelmeleri için uyarıyor. Hatta, geçici olarak hasımlarına ezdiriyor. Ama, er geç, gönlünü hakka verenlerin, doğru düşünüp doğru yaşayanların, yani ezilen milletlerin de günü gelecektir. Bu dönemin sonu, başından daha hayırlı olacak ve rahmeti bol Yaratıcı, verdikçe verip bu toplumu hoşnutluğa erdirecektir. fgulen.org sitesinden alınmıştır.

14 Yalana İzin Verilen Yerler Yalanın her türlüsü kulun defterine yalan olarak yazılır. Hatta mubah olan yalan da kulun defterine yazılır. Kul ondan dolayı hesaba çekilir. O husustaki maksadının tashihi ile sorumlu tutulur. Sonra maksadı doğru olduğundan ötürü affedilir. Çünkü yalan, ancak ıslah maksadıyla mubah kılınmıştır. Yalanın haram olmasının nedenlerinden biri de; Muhatabın veya başkasının zararına yol açmasıdır. Kişinin konuşmasından hem doğruluk, hem de yalanla güzel maksada varılabiliyorsa, orada yalan söylemek haramdır. Eğer o güzel maksat mubahsa ve doğrulukla değil, ancak yalanla varılabiliyorsa, burada yalan söylemek mubahtır. Meymun b. Mihran 'Yalan, bazı yerlerde doğrudan daha hayırlıdır. Acaba bir kişi kılıçla başka bir insanı öldürmek için kovalıyorsa, o kovalanan insan bir eve girse, kovalayan adam sana gelip 'Sen filan adamı gördün mü?' dese ne dersin? 'Hayır, görmedim' demez misin? İşte bu, farz olan bir yalandır' dedi. İMAM-I GAZALİ “İHYÂU ULÛMİ’D-DİN CİLT 1” KİTABI

15 Yalanın zaruret için mubah oluşuna Ümmü Gülsüm'den rivayet edilen şu hadis-i şerif delalet eder. Ümmü Gülsüm şöyle diyor: Hz. Peygamber'in yalanın hiçbir şekline ruhsat verdiğini duymadım. Ancak üç yer müstesna: 1.Kişinin, Müslümanların arasını bulmayı ve ıslah etmeyi kastettiği söz. 2.Kişinin savaş halinde Müslümanların faydası için söylediği söz. 3.Kişinin hanımına, hanımın da maslahat için kocasına konuşması.” İmam Ahmed Ata b. Yesar şöyle diyor: ' 'Bir kişi Hz. Peygambere'Ben hanımıma yalan söylüyorum!' dedi. Hz. Peygamber 'Yalanda hayır yoktur dedi. O da 'Ben ona şöyle yapacağım diye söz veriyorum' dedi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu; Öyleyse bu hususta bir günahın yoktur.” İbn Abdilberr Yine Ümmü Gülsüm'ün rivayetine göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “İki kişinin arasını ıslah etmek için yalan söyleyen veya yalanı kendiliğinden katan bir kimse yalancı değildir.” Müslim, Buhari

16 Ebu Kahil'den (R.A.) şöyle rivayet ediliyor: Ashab-ı kiramdan iki kişinin arasında kılıç kılıca gelecek derecede münakaşa oldu. Ben onların birisiyle karşılaştım ve kendisine 'Seninle filan adamın arası niçin bozuldu? Oysa o, seni övüyor, meth-u sena ediyor' dedim. Sonra öbürüne rastladım, aynı şeyleri ona da söyledim. Böylece onların ikisini barıştırdım. Sonra dedim ki bu iki kişinin arasını buldum ama nefsimi de helak ettim. Bunun üzerine Hz. Peygamber'e gittim hadiseyi anlattım. Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Ey Ebu Kahil! Yalanla da olsa halkın arasını bul!” Taberani

17 Yalana şu üç durumda ruhsat verilmiştir. Bunlara benzer diğer durumlarda böyledir. Tabii ki o yalan ile bir Müslüman’ın faydasını düşünüyorsa böyledir. Malına gelince, bir zalimin kendisini tutup malının nerede olduğunu kendisine sorması gibidir. Bu takdirde malının yerini inkar edebilir. Sultan kendisini tutuklar, kendisiyle Allah arasında olan yaptığı bir kötülüğü kendisine sorarsa, o kötülüğü inkar edip 'Ben zina etmedim! Hırsızlık yapmadım' diyebilir. Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Kim bu günahlardan bir şeyi işlerse, Allah'ın örtüsüyle örtünsün!” Hakim Bunun hikmeti şudur; Günahı açıklamak da ikinci bir günahtır. Bu bakımdan kişi kanını ve zulmen kendisinden alınmak istenen malını ve namusunu diliyle, yalan da olsa koruyabilir. Başkasının namusuna gelince, bir Müslüman kardeşinin sırrından sorulduğu zaman inkar edebilir, iki kişinin arasını sulh etmesi gibi. İMAM-I GAZALİ “İHYÂU ULÛMİ’D-DİN CİLT 1” KİTABI

18 Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Allah'a yemin eden bir kimse, yeminine bir sivrisinek kanadı kadar yalan katarsa, o yemin kıyamete kadar onun kalbinde bir (siyah) nokta teşkil eder.” Tirmizi, Hakim Ve yine buyurdular ki: "Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun için cehennem vacip olmuştur. Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır." "Ey Allah'ın Resulü! Az bir şey olsa da mı?" diye sormuşlardı. "Misvak ağacından bir çubuk bile olsa!" cevabını verdi.” Müslim, İman, 218, (137); Muvatta, Akdiye 11, ( 2, 727); Nesai, Kada 29, (8, 246). Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak (Yalan söyleyen) tüccarlar fasık ve facirlerin ta kendisidirler. 'Ey Allah'ın Resulü! Allah, alışverişi helal kılmamış mıdır?' dediler. Hz. Peygamber 'Evet! Alış-verişi helal kılmıştır. Fakat tüccarlar alışverişte yemin ederler(se), günahkar olurlar, konuşurlar, yalan söylerler‘(se) dedi. İmam Ahmed, Hakim Ve yine buyurdular ki; “Yalan, rızkı eksiltir.” Ebu Şeyh

19 Günümüzde riya çok yaygın, iki yüzlülük almış başını gidiyor. Çünkü, günümüzde riyaya sevk eden faktörler pek çok: Ödüller, plaketler, alkışlar, övgüler, yarışlar, maratonlar.. milli gururlar, şahsi gururlar, cemaat gururları... Unutmayalım mübalağa, zımni bir yalandır. İnsan, kendine ait olmayan bir sürü gasp edilmiş zaferle gurur duyuyor. Aslında, her riyakar fiil, Her riyakar söz bir yalandır. fgulen.org sitesinden alınmıştır.

20 Ankebut Suresi 68. Ayet.. “Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine geldiğinde, gerçeği yalanlayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirler için bir yer mi yok?” Abdullah İbnu Amir R.A. anlatıyor: "Bir gün, Resûlullah A.S.V., evimizde otururken, annem beni çağırdı ve: "Hele bir gel sana ne vereceğim!" dedi. A.S.V. anneme: "Çocuğa ne vermek istemiştin?" diye sordu. "Ona bir hurma vermek istemiştim" deyince, A.S.V.: "Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan, üzerine bir yalan yazılacak!" buyurdular." Ebu Davud, Edeb 88, (4991).

21 ŞAKA: Eğer bu açık yalan başkasının kalbini hoşnut etmek içinse, sahibi fısk ve fücur ile nitelendirilemez. Fakat bu yalanı söylemek onun iman derecesini düşürür. Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin imanı, kendisi için sevdiğini, (Müslüman) kardeşi için de sevmedikçe ve şakalarında yalandan korunup sakınmadıkça kamil olmaz.” Darekutni, İbn Abdilberr Resûlullah A.S.V. buyurdular ki: "Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söylerler! Yazık ona, yazık ona!“ Ebu Davud, Edeb 88, (4990); Tirmizi, Zühd 10, (2316).

22 Nisa suresi 135. Ayet.. - Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa.. Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. Şahitlik ettikleriniz, zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın. Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. Onları sizden çok kayırır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer şahitlik ederken gerçeği çarpıtırsanız veya şahitlikten çekinirseniz, bilin ki şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. “

23 Resulullah A.S.V. buyurdular ki: “Kim, mahkeme gereği, yapması icap eden bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennemdeki yerini hazırlamış olur.” Ebu Davud, Eyman 1, (3242). İbnu Mes'ud R.A. anlatıyor: "Resulullah A.S.V.: "Kim Müslüman bir kimsenin malı hakkında yalan yere yemin ederse, Kıyamet günü Allah'la karşılaştığında O'nu kendisine karşı gazaplanmış bulur!" buyurdular.” Buhari, Eyman 17; Müslim, İman 234, (138); Ebu Davud, Eyman 2, (3243); Tirmizi, Tefsir, Al-i İmran, (2999)

24 Bazen kişi rüyasını hikaye ederken yalan söyler. Burada günah çok büyüktür; zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kişinin kendisini soyundan başka bir soya nisbet etmesi veya uyku halinde görmediğini gözleriyle görmüş gibi anlatması veya benim ağzımdan yalan söylemesi, yalanın en büyüklerindendir.” Buhari Ve yine buyurdular ki; “Rüya hususunda yalan söyleyen (rüya uyduran) bir kimseden kıyamet gününde iki arpayı birleştirmesi istenir. Oysa hiçbir zaman iki arpayı birleştiremez.” Buhari

25 Al-i İmran suresi 61. Ayet.. “Sana gerekli bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah'ın lanetini aramızdan yalan söyleyenlerin üstüne atalım.“ Bu âyete “mübahele” âyeti denir. Mübahele: “Hangi taraf yalancı ise Allah’ın ona lânet etmesini bütün kalbiyle istemek” demektir. Hicri 9. yılda Necran Hıristiyanlarını temsil eden 70 kişilik heyet, başlarında dinî ve dünyevî liderleri olarak Medine’ye gelip tartışmıştı. Delilden anlamamaları karşısında Hz. Peygamber (a.s.) mübaheleyi teklif edince, düşünmek için mühlet istediler. Bunu kendileri için tehlikeli bulup kabul etmediklerini bildirmek üzere Hz. Peygamberin yanına geldiklerinde.. Baktılar ki, O, Hüseyin’i kucağına almış, Hasan’ın elinden tutmuş, Hz. Fatıma ile Hz. Ali’yi arkasına almış.. “Ben dua edince siz de “âmin” dersiniz diyor. Hey’et başkanı mübaheleyi kabul etmeyip cizye vererek İslâm hâkimiyeti altında yaşamayı benimsediklerini bildirdi. Hz. Peygamber de onlara, kendilerine verilen hakları ve yükümlülükleri bildiren bir emanname yazdı.

26 Vicdan ve fıtrat asla yalan söylemez. Evet, fıtrat kanunları yalan söylemez. Eşyanın tab'ında, karakterinde bulunan vasıf ve hususiyetler, insanı aldatmaz. Mesela, dünya "dönüyorum" diyorsa, dönüyordur. Tohum, "beni toprağa atın.. şartlar yerine gelince filiz çıkarıp, ağaç olacak ve meyve vereceğim" diyorsa, dediğini yapar. Su, "soğuk bana vurursa donar, buz olurum" derse, dediği gibi olur. Ateş, "yakarım"; yerçekimi, "boşlukta kalma, çeker ve yere çarparım"; bülbül, "şakırım"; yılan "sokarım ha!" diyorsa, dediklerini yaparlar. Evet, hiç bir fıtrat, hilaf-ı vaki beyanda bulunmaz. Üzerine bir yük yüklenen, teklif altına giren bir rûh ve vicdanları olmadığı halde cansız maddeler, nebat, ve hayvanat fıtratlarıyla yalan söylemezken.. Vicdan, dolayısıyla, idrak ve şuur sahibi insan fıtratı, yalan söyleyebilir mi? Şuur, bir tanzim edici olarak devredeyse, o zaman vicdan da, fıtratına uygun şekilde fonksiyonunu eda eder. %

27 Zihne, şuura, duygulara, latifelere yön ve mana kazandıran kuvvetli bir hazine, bir potansiyel olan vicdanın.. Mühim bir unsuru kalp ve kendinden güç aldığı kumandanı da ruhtur. Bir kimse, eğer fıtratı bozulmamışsa ve şuur da vazifesini eda ediyorsa.. O insan, kitapları ve kainat sayfalarına yazılmış delilleri okumasa bile.. -pek çok düşünürün söylediği gibi- yine yalan bilmeyen sızlanışlarıyla vicdan.. Rabbini bulacak ve bilecektir. Şu kadar ki, ruhu hesaba katmadan vicdanı meçhul bir mekanizma içinde kabûl etmek, vicdansızlık ve ruhsuzluk olur. fgulen.org sitesinden alınmıştır.


"Safvan İbnu Süleym R.A. anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedik, Mü'min korkak olur mu?“ "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!"" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları