Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Kur’an-ı Kerim Bakara Suresi 261. Ayet: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, Her başakta yüz dane vardır.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Kur’an-ı Kerim Bakara Suresi 261. Ayet: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, Her başakta yüz dane vardır."— Sunum transkripti:

1

2 Kur’an-ı Kerim Bakara Suresi 261. Ayet: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, Her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfu geniştir, O her şeyi bilir”. Vermek Allah ahlâkıdır. Allah ahlâkıyla ahlâklanmak ise.. Her zaman ve her yerde, ayağın sağlam bir zemine basması demektir. M.F. Gülen’in “Fasıldan Fasıla” Adlı kitabımdan alınmıştır..

3 Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: “Cömerdlik, Cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Dalları dünyaya uzanmıştır. Kim ondan bir dal tutarsa, o dal onu Cennet'e çeker. (Hadis-i şerif-Et-Tarik-üs- Salim) Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: "Cömert kişi, Allah’a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri olan ise, Allah’tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Allah katında, cömert bir bilgisiz câhil, cimri bir ibadet edici âbidden daha sevimlidir.“ Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî. Cömertlik, Allah’ın “Cevâd” ismiyle rezonansa geçmenin adıdır. İnsan, yaptığı işlerde ne ölçüde esma-i ilâhî ile münasebet halinde ise; Neticesinde elde ettiği faydalar aynı nispette olacaktır. M.F. Gülen’in “Fasıldan Fasıla” Adlı kitabımdan alınmıştır.

4 Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: Allah’ın Ebdal Kullarının kalpleri Hz. İbrahim'in (A.S.) kalbi gibidir. Allahü teala onların sebebi ile kullarından belaları giderir. Bunlara Ebdal denir. Onlar bu dereceye namaz ve oruç ile erişmediler. İbn-i Mes'ûd R.A.; "Ya Resûlallah! Ne ile bu dereceye ulaştılar?" diye sorunca; "Cömertlikle ve Müslümanlara nasihat etmekle eriştiler" buyurdu. (Hadis-i şerif-Hilyet-ül-Evliya) “Kimde şu dört haslet bulunursa, bu hasletler o kimseyi yüksek derecelere kavuşturur. Hem Allah katında, hem de insanlar yanında kıymeti çok olur. Birincisi hilm (yumuşaklık), ikincisi ilim, üçüncüsü cömertlik, dördüncüsü güzel ahlak sahibi olmak. Dini Terimler Sözlüğü Cüneyd-i Bağdadi

5 Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: “Cömerdin yemeği şifa, cimrininki hastalıktır.” (Hadis-i şerif-Dare Kutni) Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: “Cömertlik bütün ayıpları örter.” (Hadis-i şerif-İhya) Peygamber efendimiz insanların en cömerdi idi. Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiştir. İstenilen şey varsa verir, yoksa cevap vermezdi. O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rum imparatorları, İran şahları o kadar ihsan yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı içinde yaşamayı severdi... Dini Terimler Sözlüğü Muhammed Rebhami Cömertlik, israf ile cimrilik arasında orta bir durumdur. Azalarla vermek kafi değildir. Ayrıca kalbin de verme işinden razı olması, buna karşı çıkmaması lazımdır. Dini Terimler Sözlüğü Yûsuf Sinanüddin Bir kimsenin Allahü tealaya muhabbetinin (sevgisinin) gerçek olup olmadığının alameti, kendisinde deniz misali Cömertlik, güneş misali şefkat, toprak gibi tevazu (alçak gönüllülük) olmasıdır. Dini Terimler Sözlüğü Bayezid-i Bistami

6 Gerçek cömertlik, dünya ve ahirete ait bütün konularda, din kardeşlerinin hakkını, payını ve zevkini, kendi hak ve zevklerine tercih etmektir. Cömertlik, istenmeden önce vermektir. Verdiğinde başa kakmayı, karşı tarafı minnet altına sokmayı terk etmektir. Vermede acele etmek, verdiğini az bulmak ve gizlemektir. Bundan da öte cömertlik, son derece hayalı bir şekilde nefsini, ruhunu ve malını Allah için halka feda etmektir. İmam-ı Gazali “Hak Yolun Esasları” Kitabından Alınmıştır.

7 İmam-ı Gazâlî (Rahmt.Alyh.) der ki: "Cimrilik, dünyaya bağlanmanın meyvesidir; Cömertlik ise zühd'ün yani dünyaya kıymet vermemenin meyvesidir. Cömertlik, gerçek tevhid ve hakikî tevekküle ermenin sonucudur. Yani Allah'ın yaptığı vaade ve rızık hususunda verdiği garantiye samimi olarak inanmaktan neşet eder. Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu: “ Sahavet (cömertlik), Allah'ın cömertliğinden gelir. Cömert olun ki, Allahü teala da size cömertlik etsin. İyi biliniz ki, Cenab-ı Hak cömertliği bir insan suretinde yarattı. Başını, Tûba ağacının gövdesine yerleştirdi. Dallarını da, Sidret-ül- müntehanın dallarına bağladı. Sonra bir kısım dallarını da dünyaya sarkıttı. Bu dallardan birine yapışanı, o dal çeker Cennet'e götürür. Dikkat edin, cömertlik imandandır. İman ise Cennet'tedir...” (Hadis-i şerif-İhyau Ulûmiddin) “Müsamaha, cömertlikten doğan güzel bir huydur.” Dini Terimler Sözlüğü Ali bin Emrullah

8 Cömertlikten, birçok iyi huylar doğar, bunların sekizi meşhurdur. 1)Kerem; herkese faydalı olmayı, yardım yapmayı sevmek. 2) İsar; ihtiyacı olan malı, muhtaç olan başkasına verip, yokluğuna kendisi sabretmek. 3) Afv etmek, 4)Mürüvvet; başkalarına iyilik etmeyi sevmek. 5) Vefa; arkadaşlarına geçimlerinde yardımcı olmak. 6) Müvasat. Beraberlik, eşit hale gelmek. 7) Semahat; vermesi lazım olmayan şeyleri de seve seve vermek. 8) Müsamaha etmek; başkasının kabahatini, kusurunu görmezlikten gelmek. Dini Terimler Sözlüğü Ali bin Emrullah

9 Hz. Ali Hz. Peygamber'i vasıflandırırken şöyle derdi: 'Vermek bakımından insanların en cömerdi, Göğüs bakımından da insanların en genişi... Dil yönünden insanların en doğrusu.... Sözüne sahip çıkmak yönünden insanların en sadığı... Tabiatı insanların en yumuşağı... Muaşeretçe insanların en şereflisi idi. İlk olarak gören ondan korkardı. Onunla sohbet eden onu severdi‘. Tirmizi.

10 Molla Cami anlatıyor: Cömert birisine sormuşlar: - Fakirlere ve muhtaçlara verdiğin, dağıttığın şeylerden ötürü gönlüne kibir geliyor, onları kendine minnettar görüyor musun? - Kesinlikle hayır. Ben kendimi aşçının elindeki kepçe gibi görüyorum. Verilen kepçeden geçse de veren aşçıdır. Kepçe, "rızkı veren benim" gibi bir hisse kapılabilir mi? demiş.

11 Kur’an-ı Kerim En’am suresi 160. Ayette buyruldu; “Kim (Allah'ın huzuruna) bir hayır ile gelirse.. Ona onun on misli verilir.” Bir dilenci, Hz. Ali'den bir şeyler istedi. O da Hasan, Hüseyin Efendilerimizden birisine, "Annene git, kendisine verdiğim altı dirhemden birini al getir." dedi.... Giden, geri geldiğinde, "Annem onları un almak için sakladığını söylüyor." dedi. Hz. Ali, "Kişi kendi elinde bulunandan çok Allah'a itimat etmedikçe tam iman etmemiştir. Git, o paraların hepsini getir." dedi. Hz. Fatıma, bu sefer paraların tamamım yolladı. Hz. Ali hepsini dilenciye verdi.

12 Bu hadisenin üzerinden birkaç dakika geçmemişti ki bulundukları yere bir deve satıcısı geldi. Hz. Ali, ona devenin kaç para olduğunu sordu, yüz kırk dirhem olduğunu öğrenince, "Paranı sonra almak üzere bana satar mısın?" dedi. Satıcı kabul etti ve devesini oraya bağlayıp gitti. Biraz sonra birisi geldi ve devenin kime ait olduğunu sordu. Hz. Ali, kendisine ait olduğunu söyledi. Adam, "Satar mısın?" diye sorunca, Hz. Ali Efendimiz iki yüz dirheme adama sattı. Yüz kırk dirhemini deveyi satın aldığı adama verdikten sonra evine gitti. Biraz evvel altı dirhem aldığı Hz. Fatıma'ya, atmış dirhem verdi. O, hayretle, "Bu nedir?' diye sordu. Hz. Ali: "Allah Teala'nın, Peygamberimiz (s.a.v) vasıtasıyla 'Kim (Allah'ın huzuruna) bir hayır ile gelirse, ona onun on misli verilir' (En'am/160) şeklindeki vaadinin neticesidir." buyurdu. Mesel Denizi, s:55

13 Kur’an-ı Kerim Muhammed suresi 38. Ayette buyruldu; “İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” Kur’an-ı Kerim Al-i İmran suresi 180. Ayette buyruldu; “Allah'ın, kendilerine lütfünden verdiği nimetlere karşı cimrilik edenler.. Bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır o, kendileri için şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'a aittir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

14 Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 274. Ayette buyruldu; “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf edenler var ya, onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.” Kur’an-ı Kerim haşr suresi 9. Ayette buyruldu; "Kendileri darda olsalar bile başkalarını kendilerine tercih ederler." Zaman olur ki evlâdu iyal, din ve millet uğrunda bütün mal varlığının harcanıp infakı gerekir. Allah yolunda canını bile feda etmekten çekinilmemesi gerekli olan öyle görev zamanları vardır ki, bu gibi durumlarda infak-ı küllî adı verilen her şeyini harcamak bile hafif kalabilir. Zira “Hayırda israf olmaz" buyrulmuştur.

15 Şunu da unutmamak icap eder ki, sırf infak yüzünden iflas etmiş, perişan olmuş bir zengine tesadüf olunmamıştır. Halbuki nefsanî arzular yolunda harcanmış olan gayr-i meşru harcamalarla nice hanümanlar sönmüş olduğu her zaman görülmüştür. Cennete ilk defa âlimler, vaizler veya hocalar değil.. Hak ve hakikati neşir uğruna malını ve canını hak yolunda bezleden, esnaf, tüccar ve kazanç seviyesi ne olursa olsun, bütün cömertler, Hakk’a dil beste civanmertler girecektir. M.F. Gülen’in “Fasıldan Fasıla” Adlı kitabımdan alınmıştır Kârun'un Hz. Musâ’nın kavminden. Ne var ki o, ayetin ifadesiyle, kendisine verilen hazinelerin anahtarlarını güçlü, kuvvetli bir topluluğun ancak taşıyabileceği o geniş imkânlarını çalım ve böbürlenme vesilesi yapmış ve ardından da helâk olmuştu. Dahası, kendisine yapılan ısrarlı telkinlere ve "şımarma, Allah şımarıklar’ı sevmez" tembihlerine kulak asmamış; "Bu servet, bana kendi bilgim sayesinde verilmiştir" diyerek Allah'a karşı nankörlük etmiştir. (Kasas 28/ 77,78)

16 Mal canın yongası.. Birgün makam ve mansıp sahibi bir kişi Mevlana'ya gelerek: "Sizden canımı verirken incinmemenin, sekerat acısı çekmemenin yolunu öğretmenizi rica ediyorum." dedi. Mevlana: "Ölüm Harizm yayı gibi çok sağlam ve serttir. Hiç kimse, usta bir kemankeşe hizmet etmeden Harizm yayını kuramaz.....

17 Kirişini birden çekip kulağına getiremez. Demek ki, Harizm yayını kurabilmek için senelerce ufak yaylar üzerinde çalışmak lazımdır. Ölüm yayını kurabilmek için de ibadetlerle, hayırlı işlerle, malda ve canda cömertlikle hazırlık yapmak gerekir. Cömertliğe alışırsan ve bu yolda yürürsen, can alan melekler yanına gelip canın istedikleri vakit hiçbir sıkıntı ve zahmet çekmeden onu verir, Allah'ın emanetini Allah'tan esirgemezsin. Çünkü Allah: "Emanetleri ehline verin." buyuruyor. "Mü’minlerin ruhunu kolayca alın." emri gereğince de hiçbir yerinde en ufak bir acı duymazsın. Fakat melekler canında ve malında cömertlik yapmaya alışkın olmayan bir insanın canın almaya geldikleri vakit, o cimri adam yine hasislik gösterip onu gönül rızası ve zevkle teslim etmez. Bunun üzerine onun için zor ve ıstıraplı olsun diye, "Onun canım zorla ve zahmetle ondan alırlar.“ dedi. Mesel denizi s:57

18 Arifin birisi, bir zengine: "Malı mı, yoksa günahı mı daha çok seviyorsun?" diye sordu. Zengin: "Malı seviyorum." dedi. "Doğru söylemiyorsun!" dedi arif... "Günahı ve vebali daha çok seviyorsun ki ölürken beraberinde malım değil de onları götürüyorsun... Mesel Denizi 60.

19 Kur’an-ı Kerim Al-i İmran Suresi 180. Ayette buyruluyor; “Allah’ın kendilerine lütfu ile bol bol verdiği nimetlerde cimrilik edip harcamayanlar, sakın bu hali kendileri için hayırlı sanmasınlar. Hayır! Bu, onların hakkında şerdir. Cimrilik edip vermedikleri malları kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Kaldı ki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah ne yaparsanız hepsinden haberdardır.” Allah, cimri ve kibirlileri sevmez.”(Nisa, 4/36)

20 «İnsan oğlu, malım malım der, titrer. Zavallı senin ne malın var ki... Verdiğin sadaka varsa, öbür alemde işine yarar. Yoksa; giydin, eskittin ve yedin, bitirdin...» Bir kimse geldi, Peygamber S.A.V. Efendimize şöyle sordu: Ey Allah'ın Resulü! Bana ne oldu bilmiyorum, Ölümü sevemez oldum. Efendimiz şöyle dedi: «Malın var mı?.» O kimse evet, var; deyince, Peygamber S.A.V. Efendimiz şöyle buyurdu: «Malını önden gönder. Müminin kalbi malına bağlıdır. Geri kalırsa onunla kalmak ister. Önden giderse kavuşmak ister.» İmam-ı Gazali Kitaplarından

21 Cimrilik hastalığının başta gelen ilacı, şehvet duygularını azaltmak ve Ölümü çok düşünmektir. Bu alemden göçüp giden arkadaşları düşünmek, kabir ziyareti yapmak ve kabirlerdeki, et yiyen böcekleri ve diğer acıklı halleri düşünmek bu cimrilik hastalığı için faydalıdır. Cimrilik illetinden beri olmak için bir çare de, insanları dinleyip cimri kimseleri nasıl kötülediklerini görmektir. Ve gözler onlara nasıl nefretle bakıyorlar, seyretmeli... Sonra da, halkın cömert kimseleri nasıl sevdiğini ve rağbet ettiğini görmek de bu sevimsiz hastalıktan kurtulmak için bir çare sayılır. İmam-ı Gazali Kitaplarından

22 İbnu Ömer anlatıyor: "Bir gün Resulullah (A.S.V.) bize hitap ederek şöyle buyurdular: "Sıkılık huyundan kaçının. Zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helak oldular. Şöyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti, onlar hemen cimrileşiverdiler, sıla-ı rahmi kesmelerini emretti, hemen sıla-ı rahmi kestiler, doğru yoldan çıkmayı (fücur) emretti, hemen doğru yoldan çıktılar.” Ebu Davud, Zekat: 46, (1698). H; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 3/167. Resulullah (A.S.V.) buyurdular ki: "İki haslet vardır ki bir mü'minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlak.” Tirmizi, Bir: 41, (1963). H; İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 3/168. Resulullah (A.S.V.)'ı buyurdular ki: "Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır.” Tirmizi, Zühd: 26, (2337); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 3/168-169.

23 Peygamberimiz S.A.V. Buyurdular; «Benden sonra bir cemaat gelecek. Dünyanın en güzel ve çeşitli yemeklerini yiyecek, en güzel kadınları ile evlenecek ve en iyi, renkli elbiselerini giyecekler... Allı pullu ve iyi süzülen atlara (bineklere) da binecekler... Onların Öyle mideleri vardır ki, asla doymak bilmez. Öyle nefisleri vardır ki, çoğa da kanaat etmez. Dünyaya kapanırlar. Akşamları, sabahları onunla geçer. Onu ilah kabul eder, kendilerini asıl yaratanı unuturlar. Dünyayı Rab tanır, kendi Rab'lerini düşünmezler. Hiçbir yasak emri tanımaz, boş arzuları peşine koşarlar. Abdullah oğlu Muhammed'in vasiyeti olsun; Kim o devre yetişir, anlatılan hal içinde olan kimseleri görürse, onlara selam vermesin ve yaşlılarına saygı göstermesin... Hastalarını ziyaret etmesin. Cenaze törenlerine katılmasın. Bu yapılmaması gereken işleri kim yapmaya kalkarsa, İslam Dini'nin yıkılmasına yardım etmiş olur.» İmam-ı Gazali Kitaplarından

24 Peygamberimiz S.A.V. Buyurdular; «Cebrail bana şöyle dedi: Allahü Teala buyurdu ki: Şu İslam dini var ya, onu zatım için seçtim. Ona, iyi huy ve cömertlik yaraşır... Bu iki huyu gücünüzün yettiği kadar, benimseyip ona ikram ediniz». Bir başka hadis-i şerif ise, şöyledir: «Allahü Teala Hazretleri yarattığı her veliyi, ancak cömertlik ve iyi huy üzerine yaratmıştır.» Cabir R.A. bir hadis-i şerifi şöyle anlatır: İmanın daha faziletli tarafını öğrenmek isteyen bir zata, Peygamber S.A.V. Efendimiz şöyle buyurdu: «Sabır ve cömertlik...» İmam-ı Gazali Kitaplarından

25 Kur’an-ı Kerim Haşr Suresi 9. Ayette buyruluyor; “Her kim nefsinin hırsından ve mala düşkünlüğünden (cimrilikten) kendini kurtarırsa, işte felah ve mutluluğa erenler onlar olacaklardır.” Peygamberimiz S.A.V. Buyurdular; «Sizi, bilhassa cimrilik adetinden sakındırmak isterim. O, sizden önce gelenleri helak etti. Onları, birbirinin kanını akıtmaya kadar götürdü. Aralarında haram olan şeyleri, helal gösterdi...» Hazret-i isa A.S. şöyle buyurur: “Cimri, hilekar, hain ve kötü idareli kimseler, cennete giremez. Peygamberimiz S.A.V. Buyurdular; «Kim herhangi bir şeye istek duyar, diğer mümin kardeşini bu isteğine tercih ederse, hataları bağışlanır.» İmam-ı Gazali Kitaplarından Kur’an-ı Kerim Haşr Suresi 9. Ayette buyruluyor; Allahü Teala; Ashab-ı Kiramı şu vasıfla anlatmıştır: «İhtiyaç duydukları bir şey olsa dahi, diğer kardeşlerini kendilerine tercih ederler.»

26 - Kabe’yi ziyaret ederken bir kişiyi gördüm. Şöyle dua ediyordu: “Yarabbi! Beni nefsimin cimriliğinden koru! “Bundan başka bir şey de söylemiyordu. Ona “Niçin başka bir şey söylemiyorsun, sadece bunu söylüyorsun?” dediğimde “Ben nefsimin cimriliğinden korunduğum zaman, artık hırsızlık yapmam, zina yapmam ve artık herhangi bir kötülük de işlemem” dedi. Baktım ki, o kişi Abdurrahman b. Avf’tır. Tefsir-i İbn Kesir, IV/339 (İbn Cerir, Ebu Heyyac el-Esedi’den). Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 3/133.

27 Abdurrahman b. Avf (R.A) hayatında cennet müjdesi alan insanlardır. Allah Resulü bir defasında imamete onu geçirmiş ve arkasında namaz kılmıştı. Bu zat, neyi var neyi yok hepsini Mekke’de bırakmış ve Medine’ye öyle hicret etmişti. Ne var ki, bir keresinde Allah Resulü (S.A.V.), “Abdurrahman b. Avf’ı sürünerek cennete giriyor gördüm” diye buyurmuştu. Sebebi sorulduğunda da “ çok zengin olması” demişti. M.Fethullah Gülen’in “Enginliğiyle Bizim Dünyamız(Ekonomik Mülahazalar))” Kitabından..

28 -Hz. Sa’d (R.A.) şöyle anlatıyor: -Hz. Peygamber şu kelimeleri bizlere bir öğretmenin çocuklara yazıyı öğretmesi gibi öğretiyorlardı: -“ALLAHÜMME EUZU BİKE MİNE’L-BUHLİ, -VE EÜZU BİKE MİNE’I-CÜBNİ -VE EÜZU BİKE EN ÜREDDE İLA ERZELİ’L-UMURİ -VE EUZU BİKE MİN-FITNETİ’D- DÜNYA VE AZABİ’L-KABRİ -(Ey Allah’ım cimrilikten ve korkaklıktan sana sığınıyorum. Ömrün en rezil olan kısmına ve dünya fitnesine düşmekten sana sığınıyorum. Kabir azabından da yine sana sığınıyorum).” Kenz I/307 (İbn Cerir’den).

29 Kur’an-ıKerim Leyl Suresi 8-10. Ayetler, “Cimrilik yapan, bir de kendini güçlü sanıp Allah’tan müstağni gören, O en güzel kelimeyi (kelime-i tevhidi) yalan sayanı ise, en güç yola sardırırız.” “Cimrilik yapan” sözüyle zemmedilen “bahil” insanın eli çok sıkıdır; o kendi rahatı ve ailesinin ihtiyaçları için çok cömertçe mal sarf etse ve bazen bu konuda müsrif davransa bile, hayırlı bir iş için cebinden beş kuruş dahi çıkarmaz. Hatta, kimi zaman o, aşırı mal hırsından dolayı kendisi ve ailesi için de harcamada bulunmaktan kaçınır; sadece mal biriktirmeyi ve daha çok servet sahibi olmayı düşünür.%

30 Bu arada, infak sadece mala ve paraya münhasır olmadığı gibi, cimrilik de yalnızca maddi imkanlarla ilgili bir kavram değildir. İnfakla alakalı mülahaza cimrilik hakkında da geçerlidir; ilim, fikir, kuvvet, kabiliyet ve amel gibi şeylerde de cimrilik söz konusudur. Bildiğini öğretmeyen ve ilminden diğer insanları istifade ettirmeyen kimse de en az mal konusunda eli sıkı olan insan kadar cimri sayılır. “Kendisini kendine yeterli görüp Cenab-ı Hakk’a bile ihtiyacı yokmuş gibi davranan” bu aldanmış adam, kendi heva ve hevesinden başka hiçbir şeyi umursamaz, hayır ve hasenata karşı alaka göstermez ve salih kimselerle beraber olmaya dahi tenezzül etmez. Ahireti hiç düşünmez ve Allah’ın gazabından rahmetine sığınmayı asla aklına getirmez. Kulluk yolunda önüne çıkabilecek bütün engelleri aşmasını sağlayacak olan takva şuuruna karşı da bütün bütün bigane yaşar; dolayısıyla, günahlardan kaçınmaz, isyan deryasına dalmaktan sakınmaz. M.F. Gülen’in “Vuslat Muştusu” Kitabından Alınmıştır.

31 Karun'un Hz. Musa’nın kavminden olduğunu Kur'an anlatır. Ne var ki o, ayetin ifadesiyle, kendisine verilen hazinelerin anahtarlarını güçlü, kuvvetli bir topluluğun ancak taşıyabileceği o geniş imkanlarını çalım ve böbürlenme vesilesi yapmış ve ardından da helak olmuştu. Dahası, kendisine yapılan ısrarlı telkinlere ve "şımarma, Allah şımarıkları sevmez" tembihlerine kulak asmamış; ve, "Bu servet, bana kendi bilgim sayesinde verilmiştir" diyerek Allah'a karşı nankörlük etmiştir. (Kasas 28/ 77,78) Bununla beraber; 1)Karun öncelikle kafir değildi. Ancak işlediği öyle büyük günahlar vardı ki, bunlardan biri bile insanı küfre götürmeye yeterdi. Üstad'ın yaklaşımıyla, "Her bir günah içinden küfre giden bir yol vardır." İşte bu tür günahlar, Karun'da bir değil, belki daha çok idi ki, cimrilik, kibir, zekat vermeme bunlardan sadece birkaçıydı.%

32 2) "Derken Karun, ihtişam ve debdebe ile kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar, 'Keşke Karun'a verilenin benzeri bize de verilseydi; doğrusu o çok şanslı dediler"' (Kasas, 28/79) ayetinin ifadelerine göre Karun, hayatı itibarıyla büyük bir kibir, çalım, gösteriş ve debdebe içindeydi. Halbuki Allah Rasulü, kalbinde zerre kadar kibir bulunan insanın cennete giremeyeceğini bildirir. Yani kibir, insanın Müslüman olmasını engelleyen bir faktör olduğu gibi, önceden iman etmiş olanlar için de bir inhiraf vesilesidir. 3) Karun’un kendisine yapılan onca ısrarlı tembih ve ikazlara rağmen, halinden, tavrından, düşüncesinden hiç mi hiç taviz vermemesi, onun su-i akıbetini netice veren bir başka amildir. 4) Mağrem-mağnem, yani ganimet-meşakkat münasebeti içinde, Karun Hz. Musa gibi "ulul-azm" bir peygambere ümmet olma, hatta onunla aynı zaman dilimini paylaşma şerefine nail olmuş bir insandı. Yani manevi açıdan ona bağlı ve müntesip olmanın yanında, akrabalık itibarıyla da Hz. Musa'ya yakın biriydi.%

33 Bir bakıma o, peygamberlik sarayının içinde bulunuyordu.. bulunuyordu ama, bu yakınlığı değerlendirememişti. Allah da (c.c), Kur'an'da ifade buyurduğu gibi onun cezasını hem dünyada verdi hem de ahirette katmerli olarak verecek. İşte Karun da, Hz. Musa gibi bir peygambere yakınlığın hakkını veremediğinden, böyle kötü bir akıbete maruz kalmıştır.. 5) Bugün bazı modern iktisatçılar "Yeryüzünde kapitalizmin fikir babası ve ilk kapitalist, Karun'dur" derler. Zira Karun, stok etmiş olduğu bu "kenz (para)" ile, böyle bir gelişimin en azından hazırlayıcısı olmuştu. İhtimal "Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!" (Tevbe, 9/34) ayetinde ifade edilen, maldaki Allah hakkının verilmeyişi, bilhassa günümüzde kapitalist toplumlarda olduğu gibi, daha belirgin hale geldi. Bu ise bir toplumdaki hem iktisadi, hem de sosyal dengelerin alt-üst olması demekti.%

34 İşte Karun, yaptığı bu "kenz" ile böyle bir oluşuma öncülük ettigi için yerin dibine batırılma gibi ancak kafirlere verilecek bir ceza ile cezalandırılmıştı. 6) Tirmizi, naklettiği bir hadis-i şerif ile şuna işaret eder: Allah Resulü (s.A.V.) "Cömert Allah'a yakın, insanlara yakın, cennete yakın, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzak, insanlardan uzak, cennetten uzak, cehenneme yakındır" buyurur. Demek ki cömertlik veya cimrilik yolların ayrımında tam kavşak noktada bulunuyor. Karun bu kavşakta cehenneme giden yolu seçmişti. Bu iş Karun'la başlamamış ve Karun’la da bitmemiştir. Zenginlik, makam, şöhret, ilim vb. şeyler Muhammedi yoldan çıkan insanların -Kabe'de dahi olsa- gayyalara gitmesine vesiledir. Akıbet çok önemlidir.. Öyleyse "Bizde var olan her şey, O'ndan (C.C) dır" deyip, işin gereğini taviz vermeden yerine getirerek, sürekli güzel akibete ulaşma çabası içinde bulunmalıyız. M.F. Gülen’in “Prizma 3” Kitabından Alınmıştır.

35 Peygamberimiz S.A.V. Buyurdular; «Çocuk sahibi olmak, insanı cimriliğe iter. Malının biteceği korkusunu verir. Allah'ın rızka kefil olduğunu unutturur, cehalete sevk eder.» Çok kere çocuk sahibi olmak, insana fakirlik korkusu verir, Allahü Teala’nın rızka kefil olduğuna inanma duygusu zayıflar, dolayısıyla cimrilik vasfı kuvvet bulur. Halbuki, Allah ona da, çocuğuna da rızık ihsan eder ve buna kefildir. Cimriliğin diğer bir sebebi de bizzat malı sevmektir. Bu vasıf da çoğunlukla yaşlı kimselerde bulunur. Bu tipler malı çok sever. Sanki, o mal hiç erimeyecek, ve cimrilik etmekle ona hiç muhtaç olmayacak... Bu gibi mal sevgisinden hasıl olacak cimrilik, kalbe yerleşen bir hastalıktır. Allah korusun. İmam-ı Gazali Kitaplarından.

36 Çocuklarda merhamet ve şefkat duygusunu geliştirme, onları birer merhamet kahramanı olarak yetiştirmek bizzat anne babanın bu hareketleri temsiliyle sağlanır. Sözgelimi, kapımıza gelip el açan bir insana, efendi hanımından evvel, hanım efendinin yanında, her ikisi de ellerine, eteklerine koydukları şeylerle ona koşmaları ve derin bir teessür içinde olabildiğine bir ihtimamla onun üzerine eğilerek onu dinlemeleri, çocukların şefkatli yetişmeleri adına fevkalade müessir bir derstir. Ancak bazı çocukların küçükten itibaren gözleri yaşlıdır. Bu hal onların daha sonraları biraz hisli, ince, rikkatli olacaklarına alamettir. İster öyle, ister böyle, çocukların cömert, rikkatli, şefkatli olmasını düşünüyorsak, yuvamızın, sıcak, yumuşak ve burcu burcu şefkat tütmesini sağlamalıyız. Anne babasından görerek, çocuğun cimri, halk diliyle eli sıkı, dünyaperest, maddeye bağlı yetişmesi… Bazı şartlara bağlı olarak onun bencil, çıkarcı, hırslı, mütecaviz ve asi bir hal alması yolunda ilk sebepler sayılırlar.%

37 Çocuğun böyle yetiştirilmesi, hem dünyası hem de ahiretteki sonsuz hayatı adına bir talihsizliktir. Evet, merhamet ve şefkat çok önemlidir. Cömertlik ve civanmertlik bu ruh halinin bir tezahürüdür. Şefkat kahramanları hep kazançta, merhametsizler de hüsrandadırlar. Cömert, fasık olsa dahi cennete gidebilir. Cimri, mümin dahi olsa cenneti kazanma ihtimali düşüktür. Bu sebeple, çocuklarda şefkat ve acıma hissi geliştirilmeli, verme ve ihsanda bulunma duygusu artırılmalıdır ki, hırsa kapılıp dünyaya dalmasınlar ve dünyaya daldıklarından ötürü de Allah’ı ve insanları unutmasınlar. Evet çocuğa vermesini öğretmeliyiz ki maddeci olmasın. Unutulmasın, verme, fiilen gösterilmez, sözlerle desteklenmezse müessir olmaz. M.F. Gülen’in “Çekirdekten Çınara” Kitabından Alınmıştır.

38 Ebu Zerr (R.A.) anlatıyor: "Hz. Peygamber (A.S.V.) Kabe'nin gölgesinde otururken yanına geldim. Beni görünce: "Kabe'nin Rabbine kasem olsun onlar zararda" buyurdu. Ben: - Ey Allah'ın Resulü, annem babam sana feda olsun, onlar kimlerdir? dedim. Buyurdu ki: -"Onlar malca çok olanlardır. Ancak -eliyle ön, arka, sağ ve sol taraflarını göstererek- şöyle şöyle bol bol vermelerini emredenler müstesna" dedi ve hemen ilave etti: -"Böyleleri ne kadar az! Şunu bilin ki, devesi, sığırı, davarı olup da zekatını vermeyen her insan kıyamet günü, o malları, mümkün olan en iri ve en semiz şekilde karşısına çıkıp, sırayla boynuzlarıyla toslayacak, ayaklarıyla çiğneyecek. Sonuncusu da bu muameleyi yapınca birinci tekrar başlayacak. Bu hal, insanlar arasındaki hüküm bitinceye kadar devam edecek.” Müslim, Zekat: 301, (590); Buhari, Eyman: 3, Zekat: 43; Tirmizi, Zekat: 1, (617); Nesai, Zekat: 2, (5, 10-11); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 3/166-167.

39 Bir gün Peygamber S.A.V. Efendimize misafir geldi. Fakat onlara ikram edeceği bir şeyi yoktu. Ensar'dan bir zat geldi misafirleri evine götürdü. Önlerine yemeği koydu; hanımına da, lambayı söndürmesini daha önce emir verdiği için, lamba da söndü. Yemeğin, hepsine yetmeyeceğini biliyorlardı; bu sebeple karı koca sofraya sadece ellerini indirip boş kaldırıyorlardı. Onlar bir şey yemedi, misafirler doydu... Sabah olunca, bu misafirleri evine götüren sahabe Peygamber S.A.V. Efendimizin huzuruna geldi ve şu iltifat-ı Nebiye nail oldu: Allahü Teala misafirlerinize yaptığınız hareketten memnun kaldı ve şu ayet nazil oldu: «İhtiyaç duydukları bir şey olsa dahi, o tam iman sahipleri, diğer kardeşlerini nefislerine tercih ederler.» (Haşr, 9).


"Kur’an-ı Kerim Bakara Suresi 261. Ayet: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, Her başakta yüz dane vardır." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları