Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

PEYGAMBER EFENDİMİZİN

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "PEYGAMBER EFENDİMİZİN"— Sunum transkripti:

1 PEYGAMBER EFENDİMİZİN
MANEVİ MİRASI VE GÜVEN HAZIRLAYAN : KARAPÜRÇEK İLÇESİ NENE HATUN KURAN KURSU ÖĞRETİCİSİ AYŞE CİVAN

2 1.PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN MANEVİ MİRASI
2.DOĞRULUK TANIM 3.ALLAH EN DOĞRU VE GÜVENİLİR OLANDIR. 4.İNSANLAR İÇİNDE EN DOĞRU HZ . MUHAMMED (S.A.V) 5.ASR-I SAADETTE DOĞRU VE GÜVENİLİR OLMAK 6.İSLAM’DA DOĞRULUK 7.TİCARET HAYATINDA DOĞRULUK VE GÜVEN 8.İŞ HAYATINDA DOĞRULUK VE GÜVEN

3 9.EVLİLİK HAYATINDA DOĞRULUK VE GÜVEN
10.ÇOCUK YETİŞTİRMEDE DOĞRULUK VE GÜVEN 11.ÖZDE DOĞRULUK 12.SÖZDE DOĞRULUK 13.NİYETTE DOĞRULUK 14.EĞRİSİ/DOĞRUSU

4 PEYGAMBERİMİZİN MANEVİ MİRASI
Rabbimizin dünyaya gönderip yaşama fırsatı verdiği her insan, bu dünyada ömrünü tamamlayıp ahirete göçtüğü zaman arkasında miras diye bildiğimiz maddi ve manevi varlıklar bırakır. PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN MANEVİ MİRASI Sevgili Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur: “Ben size iki önemli şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın kitabı Kur’an ve benim Sünnetimdir.”(Buhârî, Rikak 26; Müslim, Fezâil 15) PEYGAMBERİMİZİN MANEVİ MİRASI

5 Hz. Ebu Hureyre (r.a.) bir defasında Medine çarşısına uğradı ve orada durarak şöyle dedi: “Ey çarşı ehli! Sizi ne aciz bıraktı?” Onlar dediler ki: “Ya Eba Hureyre, bununla ne kastettin?” Ebu Hureyre dedi ki: “Şunu kastettim: Resulullah (sav)’in mirası taksim ediliyor ama sizler buradasınız. Gidip Resulullah’ın mirasından nasibinizi almayacak mısınız?” Onlar dediler ki: “Bu taksimat nerededir?” Ebu Hureyre dedi ki: “Mescittedir.” Onlar hızlı bir şekilde çıktılar. Ebu Hureyre ise onlar gelene kadar onları bekledi. Geriye döndüklerinde Ebu Hureyre onlara sordu: “Size ne oldu?” Onlar dediler ki: “Ya Eba Hureyre, Biz mescide gittik ve oraya girdik, fakat orada taksim edilen hiçbir şey görmedik.” Ebu Hureyre onlara dedi ki: “Mescitte kimseyi görmediniz mi?” Onlar dediler ki: “Evet gördük. Bir kısım insanlar namaz kılıyor, bir kısmı Kuran okuyor ve bir kısmı da helal ve haramı müzakere ediyordu.” Ebu Hureyre onlara şöyle dedi: “Sizlere yazıklar olsun! İşte Muhammed (sav)’in mirası budur!” Ebu Hureyre’ye: “Biz senin söylediğin gibi bir paylaşım göremedik” derler. Ebu Hureyre (ra): “Hiçbir şey görmediniz mi? der. Onlarda, “Evet gördük, bazıları namaz kılıyor, bazıları Kur’an okuyor, bazıları da helal ve haramdan bahsediyorlardı.” diye cevap verince; “Yazıklar olsun size, işte Resulullah’ın mirası budur” der (2), Hz. Ebu Hureyre (r.a.) bir defasında Medine çarşısına uğradı ve orada durarak şöyle dedi: “Ey çarşı ehli! Sizi ne aciz bıraktı?” Onlar dediler ki: “Ya Ebu Hureyre, bununla ne kastettin?” Ebu Hureyre dedi ki: “Şunu kastettim: Resulullah (sav)’in mirası taksim ediliyor ama sizler buradasınız. Gidip Resulullah’ın mirasından nasibinizi almayacak mısınız?” Onlar dediler ki: “Bu taksimat nerededir?” Ebu Hureyre dedi ki: “Mescittedir.” Onlar hızlı bir şekilde çıktılar. Ebu Hureyre ise onlar gelene kadar onları bekledi. Geriye döndüklerinde Ebu Hureyre onlara sordu: “Size ne oldu?” Onlar dediler ki: “Ya Eba Hureyre, Biz mescide gittik ve oraya girdik, fakat orada taksim edilen hiçbir şey görmedik.” Ebu Hureyre onlara dedi ki: “Mescitte kimseyi görmediniz mi?” Onlar dediler ki: “Evet gördük. Bir kısım insanlar namaz kılıyor, bir kısmı Kuran okuyor ve bir kısmı da helal ve haramı müzakere ediyordu.” Ebu Hureyre onlara şöyle dedi: “Sizlere yazıklar olsun! İşte Muhammed (sav)’in mirası budur!” Bir gün Sahabeden Ebu Hureyre (ra), Medine çarşısına çıkar ve orada bulunan insanlara seslenerek: “Burada boşu boşuna niye vakit geçiriyorsunuz? Mescide koşun; orada Allah Resulünün mirası bölüşülüyor. Siz de alın” der. Bunu işitenler hemen mescide koşuşurlar. Ama orada her hangi bir malın paylaşıldığını göremeyince de geri gelip, Ebu Hureyre’ye: “Biz senin söylediğin gibi bir paylaşım göremedik” derler. Ebu Hureyre (ra): “Hiçbir şey görmediniz mi? der. Onlarda, “Evet gördük, bazıları namaz kılıyor, bazıları Kur’an okuyor, bazıları da helal ve haramdan bahsediyorlardı.” diye cevap verince; “Yazıklar olsun size, işte Resulullah’ın mirası budur” der (2), Hz. Ebu Hureyre (r.a.) bir defasında Medine çarşısına uğradı ve orada durarak şöyle dedi: “Ey çarşı ehli! Sizi ne aciz bıraktı?” Onlar dediler ki: “Ya Eba Hureyre, bununla ne kastettin?” Ebu Hureyre dedi ki: “Şunu kastettim: Resulullah (sav)’in mirası taksim ediliyor ama sizler buradasınız. Gidip Resulullah’ın mirasından nasibinizi almayacak mısınız?” Onlar dediler ki: “Bu taksimat nerededir?” Ebu Hureyre dedi ki: “Mescittedir.” Onlar hızlı bir şekilde çıktılar. Ebu Hureyre ise onlar gelene kadar onları bekledi. Geriye döndüklerinde Ebu Hureyre onlara sordu: “Size ne oldu?” Onlar dediler ki: “Ya Eba Hureyre, Biz mescide gittik ve oraya girdik, fakat orada taksim edilen hiçbir şey görmedik.” Ebu Hureyre onlara dedi ki: “Mescitte kimseyi görmediniz mi?” Onlar dediler ki: “Evet gördük. Bir kısım insanlar namaz kılıyor, bir kısmı Kuran okuyor ve bir kısmı da helal ve haramı müzakere ediyordu.” Ebu Hureyre onlara şöyle dedi: “Sizlere yazıklar olsun! İşte Muhammed (sav)’in mirası budur!” Ebu Hureyre’ye: “Biz senin söylediğin gibi bir paylaşım göremedik” derler. Ebu Hureyre (ra): “Hiçbir şey görmediniz mi? der. Onlarda, “Evet gördük, bazıları namaz kılıyor, bazıları Kur’an okuyor, bazıları da helal ve haramdan bahsediyorlardı.” diye cevap verince; “Yazıklar olsun size, işte Resulullah’ın mirası budur” der (2), (Hayatü's-Sahâbe, IV, Konu)

6 GÜVEN En Doğru ve Güvenilir kimdir ? ALLAH Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat. A “Allah, başka tapılacak yok ancak o, Celâli hakkı için o sizi muhakkak kıyamet gününe toplayacak, onda şüphe yok, Allah’dan daha doğru sözlü kim olabilir?” (Nisa, 4/87)

7 KİMDİR? İNSANLAR İÇİNDE EN DOĞRU VE GÜVENİLİR OLAN
HZ. MUHAMMED MUSTAFA Bizans   Meliki   Herakliyüs, Ebu   Süfyan’a Peygamberimiz (SAV)’in  hiç  yalan  söylediğini  duyup  duymadığını  sormuş, Ebu  Süfyan  da, onun  hiç  yalan  söylemediğini  bildirmiştir. Bunun  üzerine  Herakliyüs,  “İnsanlara  yalan söylemeyen, Allah’a  karşı  da  yalan  söylemez.”  demiştir. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, II, 253 (1451)      Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV), doğruluğu  sayesinde  peygamberlik öncesinde bile  güvenilir Muhammed “Muhammedü’l-Emin”   unvanını   almıştır. Peygamberimiz (SAV)   son   derece   güvenilir, özü sözü doğru, hayatında hiç yalan söylememiş, kimseyi aldatmamış örnek bir şahsiyettir. Mekkeliler kendisine güvendikleri için ticaret kervanlarını emanet ederlerdi. İlk eşi Hz.  Hatice (RA)’nın  kervanlarıyla  da  ticaret  yapmış, kârlı  ve  bereketli  sonuçlar  almış, Peygamberimiz (SAV)’in dürüstlüğüne ve güvenilirliğine  hayran  kaldığı  için  kendisine  evlenme teklifinde bulunmuş ve evlenmişlerdir. Bizans   Meliki   Herakliyüs, Ebu   Süfyan’a Peygamberimiz (SAV)’in  hiç  yalan  söylediğini  duyup  duymadığını  sormuş, Ebu  Süfyan  da, onun  hiç  yalan  söylemediğini  bildirmiştir. Bunun  üzerine  Herakliyüs,  “İnsanlara  yalan söylemeyen, Allah’a  karşı  da  yalan  söylemez.”  demiştir. Peygamber  Efendimizin  hayatı baştan sona doğruluk ve güven örnekleriyle doludur. O, insanların da doğru olmalarını  ve  güvenilir  olmalarını  daima  tavsiye etmiştir. Zaten dünyada olduğu gibi ahirette  de  insana  samimi  iman, doğru  söz  ve doğru davranıştan başkası fayda sağlamayacaktır. O bakımdan Kur’an şöyle buyurur:

8 Asr-ı Saadette Doğru Olmak
Sözünde Duran Yiğit Sahabeden Enes b. Nadr r.a., Bedir Savaşı’na katılamadığı için büyük üzüntü duydu ve Efendimiz s.a.v.’e gelerek, “Şayet Allah beni müşriklerle kaşı karşıya getirirse, onlara neler yapacağımı herkes görecektir!” dedi. Nihayet Uhud Savaşı’na katıldı. Müslümanların bozguna uğradığını görünce, kılıcını çekip düşman saflarına doğru ilerlemeye başladı. Karşılaştığı müslümanlara; – Ben cennetin kokusunu Uhud Dağı tarafından alıyorum, diyordu. Onların geri dönüp savaşa katılmalarını tavsiye etti. O sırada “Muhammed öldü” diye düşmanın çıkardığı asılsız habere inanıp morali iyice bozulanları uyardı ve:

9 Allah Rasulü neyin uğrunda öldüyse aynı şey uğrunda ölmek gerek, diyerek onları kendilerine getirdi. Sonra da düşman saflarına yiğitçe daldı. Önüne geleni tepeledi ve nihayet şehadet şerbetini içti. Savaş bittikten sonra vücudunda seksenden fazla kılıç yarası tesbit edildi. Onun mübarek bedeninden intikam almaya kalkan merhametsiz kâfirler burnunu, kulaklarını ve diğer bazı organlarını kesmişlerdi. Kız kardeşi Enes’i zor tanıdı. İşte bunun üzerine şu ayet nazil oldu: “Müminlerden öyle erler (yiğit kahramanlar) vardır ki, Allah’a verdikleri sözü yerine getirip sadakatlerini isbat ettiler.” (Ahzab, 23) (Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, 3/224; Kurtûbî, el-Câmi li-Ahkâmi’l-Kur’an, 7/146; Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, 1/168.)

10 Ey Doğrulara Yardım Eden Allah'ım
Bir şahıs, Harem-i Şerîfin kapısında, Ey doğrulara yardım eden, haramlardan kaçınanları koruyan Allâhım!.. diyerek hep aynı duâyı okuyordu. Ona, Sen başka duâ bilmez misin? dediler. O şöyle açıkladı, bu duâyı tekrar etme sebebini: Ben Beyt-i Şerîfi tavâf ederken ayağıma takılan bir şeyi eğilip aldım. Bir de baktım ki, içinde bin altın bulunan bir kese. Şeytanımla îmânım mücâdeleye tutuştular. Bin altın çok para, senin bütün ihtiyaçlarını karşılar dedi şeytanım. Îmânım ise, Bu haramdır, boşuna saklama; sahibini bul, teslim et! dedi. Ben böyle mücâdele içinde iken, birinin sesi duyuldu: Burada, içinde bin altınım bulunan kesem kaybolmuştur. Kim buldu ise getirsin, ona otuz altın müjde vereyim! Bin haramdan otuz helâl hayırlıdır, diyerek keseyi sahibine teslim ettim. O da bana otuz altın verdi.

11 Bunu alıp bakırcılar çarşısında gezerken, bir Arap kölenin bu paraya satıldığını görünce, hemen satın aldım. Bir müddet sonra bu kölenin yanına bir kısım Araplar gelip gizlice konuşmaya başladılar. Köleden ne konuştuklarını sordum. Saklamayıp aynen anlattı: Ben Mağrip sultânının oğluyum. Babam, Habeş melikiyle cenk edip savaşı kaybetti. Beni de esir alıp buralarda sattılar. Babam bunları göndermiş, elli bin altın da vermiş ki, beni satın alıp götürsünler. Sen bana çok iyilik ettin, kendi evlâdın gibi baktın. Bundan dolayı memnun kaldım. Bunlar beni satın alacaklar; sakın az altına râzı olma, elli bin altına sat beni. Dediği gibi oldu. Elli bin altına sattım köleyi. Bu kadar büyük sermaye ile bir kısım mallar alıp Bağdata gittim.

12 Orada açtığım dükkânda mallarımı satıyordum
Orada açtığım dükkânda mallarımı satıyordum. Bir tanıdığım gelip, Meşhur bir tüccar dostum vefât etti, ay gibi güzel kızcağızı yalnız kaldı. Gel bunu sana alalım dedi. Ben de kabul ettim. Kızın, çehiz olarak getirdiği birtakım tabakların üzerinde içi altın dolu keseler vardı. Hepsinin üzerinde de biner altın yazılı iken, birinde dokuz yüz yetmiş altın yazılı idi. Bunun sebebini sorduğumda kızcağız dedi ki: Babam bu keseyi Harem-i Şerifte kaybetmiş. Bulan bir helâlzâde keseyi iâde edince, otuz altını ona müjde olarak vermiş, ondan geriye kalanlardır bu kesedeki altınlar. Bunun üzerine ben Allâha hamd ve şükürlerde bulundum; bunlar hep doğruluğun, iyiliğin bereketi, diyerek hâdiseyi kızcağıza anlattım. Sürur ve saâdetimiz daha da perçinlenmiş oldu!.. (Nevâdir-i Süheylî, Sayfa: )

13

14 “Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün
Ve doğru terazi (kıstas) ile tartın Bu hem daha iyidir hem de sonucu bakımından daha güzeldir”. (İsra Sûresi, 17/35) “Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin”. (Ahzap,33/70)

15 İş Hayatında Doğruluk ve Güven
İş hayatında doğruluk ilkesi ışığında çalışmamak kul hakkını ihlal etmek demektir. Bizlere verilmiş olan memuriyet, bütün milletimizin bir emanetidir. Yine ister devlet müesseselerinde, ister özel sektörde iş imkanı bulmuş isek bu bize verilen bir emanettir. Doğruluk ilkesi çerçevesinde çalışmamak ise emanete hıyanetlik etmektir. 

16 Doğruluk ne kadar önemli ise doğru insanlarla beraber olmak da o kadar önemlidir. Yaşam yalnız başına geçirilebilecek tarzda yaratılmamıştır. Birliktelik kaçınılmazdır. Bu birlikteliklerin en güzel şekilde devam edebilmesinin yolu ise doğruluktur. 

17 Bir Yalan 4 Doğruyu Götürür; Huzur Güven İyilik Sadakat…
Bir kez Yalanını yakaladığın birinin bin kez Doğrusunu sorgularsın (anonim) Bir Yalan 4 Doğruyu Götürür; Huzur Güven İyilik Sadakat… [Mevlana]

18 YALAN SÖYLEYİP YÜCELECEĞİME DOĞRU SÖYLEYİP ALÇALMAYI TERCİH EDERİM (HZ. ÖMER)
Doğrulukta kalbin ve dilin dürüstlüğü pek büyük önem arz etmektedir. Kalp, beden ülkesindeki tüm organların reisidir. Tek Allah’a iman edip dürüstlüğü benimseyen bir kalp, diğer organları etkiler. Dil, kalbin tercümanıdır. Onun doğruluğu ve eğriliği de diğer organların tavırlarına tesir eder.

19 “Bir kişinin kalbi dosdoğru olmadıkça imanı dosdoğru hale gelmez
“Bir kişinin kalbi dosdoğru olmadıkça imanı dosdoğru hale gelmez. Kişinin dili dosdoğru olmadıkça da kalbi dosdoğru hale gelmez.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/198; Heysemî, ez-Zevâid, 165)

20 :) “Dikkat edin! İnsan bedeninde bir et parçası vardır, o düzelirse bütün vücut düzelir, o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin, o et parçası kalptir!” (Buharî, İman, 39; Müslim, Müsâkât, 20)

21 1.PEYGAMBER EFENDİMİZİN MANEVİ MİRASI
2.DOĞRULUK TANIM 3.ALLAH EN DOĞRU VE GÜVENİLİR OLANDIR. 4.İNSANLAR İÇİNDE EN DOĞRU HZ MUHAMMED(S.A.V) 5.ASR-I SAADETTE DOĞRU VE GÜVENİLİR OLMAK 6.İSLAMDA DOĞRULUK 7.TİCARET HAYATINDA DOĞRULUK VE GÜVEN 8.İŞ HAYATINDA DOĞRULUK VE GÜVEN 9.EVLİLİK HAYATINDA DOĞRULUK VE GÜVEN 10.ÇOCUK YETİŞTİRMEDE DOĞRULUK VE GÜVEN


"PEYGAMBER EFENDİMİZİN" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları