2. Hafta sorusu: Lizbon Anlaşması AB’nin kurumsal yapısında nasıl bir değişikliğe neden olmuştur. AB Lizbon anlaşması sonrası Demokratik bir yapıya kavuşmuş mudur?
AB ne kadar demokratik? Demokratik katılım, politik hesap sorulabilirlik, açıklık, şeffaflık ve adalet olmazsa olmazklardır.
-Vatandaşlar hükümeti seçmek ve görevden almak için oylarını etkin bir biçimde kullanabiliyorlar mı? -Vatandaşlar kanunların oluşmasına etkide bulunabiliyor mu? -Kuvvetler ayrılığı uygulanıyor mu? -AB kurumları vatandaşların çıkarlarını koruyor mu?
‘Farklı demokratik uygulamalardan oluşan yamalı bir bohça’ (Adrienne Heritier) 2 Temel neden -Zayıf Parlamento -Hesap Sorulabilirlikten yoksun Komisyon
1-Zayıf Parlamento 1957 Roma anlaşması sadece danışma meclisiydi yılında ilk demokratik seçimler 1987 Tek Senet ile; bazı alanlarda işbirliği, anlaşmalar ve yeni üyelere parlamento onayı 1993 Maastricht; Ortak karar usulü ile Konsey ile eşit konuma geldi Komisyon üyelerini ve başkanını onaylama 1999 Amsterdam Ortak karar verme alanı genişletildi (15’den 40’a) 2003 Nice anlaşmasıyla bu alan biraz daha genişletildi.
Bunca gelişmeye rağmen neden parlamento hala zayıf? a- Avrupa seçimleri, seçimlerin genel işlevini yerine getirmiyor. Çünkü halk hükümeti veya devlet başkanını seçmiyor. b- Seçmenlerin iradesini tam olarak yansıtmıyor seçimlerinde katılım % seçimlerinde katılım %15 Hükümetin belirlenmiyor olması Parlamenterlerin görevleri hakkında bilgi eksikliği
c- Topluluk tek başına bir yasama kurumuna sahip değil. -Konsey kararlarını meşrulaştırmaktan ibaret. -Komisyon başkan ve üyeleri seçimle değil Konseyin atamasıyla gelir. Parlamento sadece onaylar. d- Yasama sürecinde hiçbir insiyatifi yok. -Yasama teklifi konusunda Komisyon insiyatif kullanma tekelini elinde bulunduruyor. -AB politik gelişmesini yönlendirme yetkisi yok.
2 Temel neden -Zayıf Parlamento -Hesap Sorulabilirlikten yoksun Komisyon
Hesap Sorulabilirlikten yoksun Komisyon İlk akla gelen kurum 20 ulusal komisyon üyesi tarafından yönetilen bürokrat ve alt kadrodan oluşan dünyadaki en güçlü ve kalabalık seçilmemiş organdır.
Avrupa sosyo-ekonomik yapısının %80’nine hükmeden devasa bir kurum. -Karar alma sürecini başlatır. -AB bütçesini yönetir -Ekonomik ve ticari düzenlemeleri yapar -Para politikaları ve ortak pazarda tek gündem belirleyici
Parlamento halk tarafından seçilirken, Komisyon üye devletlerin temsilcilerinden oluşur. (Konsey tarafından seçilir)
Kanunları hazırlarken onay almasına gerek yok. Ulusal hükümetlerden bağımsız hareket eder. Toplumun genel çıkarına hizmet etmek gibi sınırı belli olmayan geniş bir yetkiye sahiptir.
Seçmene dayalı, hesap verebilen bir siyasi sistem yerine, merkezi ve hesap sorulamaz bürokrasinin ellerine bırakır. Ulusal, sektörel ve diğer etkilerden bağımsız bir yapı ‘Bürokratik despotizm’
Lizbon Anlaşması sonrasıAB? Daha demokratik, ve şeffaf Avrupa algısını yerleştirmek temel amaç -Demokratik eşitlik -Temsili demokrasi -Katılımcı demokrasi
Ortak karar alma uygulamasının alanı daha da geliştirildi ve Parlamentonun yasama faaliyeti gücü arttı. Parlamentoya, Komisyon başkanını seçme yetkisi verildi.
Oybirliği ile karar istisna haline geldi. Genel yöntem nitelikli oy çokluğu olarak kabul edildi. Komisyon üyelerinin sayısında azaltılmaya gidildi.
Üyelere ilk defa üyelikten çıkma hakkı tanındı AB komisyonunun kanun metinlerini hazırlamadan sivil kuruluşlarla görüşeceği vurgulandı En az 1 milyon kişi dilekçeyle Komisyonu bir öneri sunmaya davet etme hakkına sahip oldu.
Yeterli mi? Parlamenter sistemlerde olduğu gibi Konsey ve Komisyon Parlamentoya karşı daha fazla sorumluluk taşımalı. Halkın seçimlere katılımı sağlanmalı.