Bölüm 4: Eğitimin Tarihsel Gelişimi Dr. Oğuz ÇETİN PEDAGOJİK FORMASYON SERTİFİKA PROGRAMI EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ Bölüm 4: Eğitimin Tarihsel Gelişimi Dr. Oğuz ÇETİN
Konu Örüntüsü Eğitimin Tarihsel Temelleri Giriş İLK ÇAĞDA EĞİTİM Mısırlılarda, Çinlilerde, Yunanlılarda ve Romalılarda eğitim Eski Türklerde eğitim ORTA ÇAĞDA EĞİTİM Orta çağ Avrupa’sında Eğitim Orta çağda Türklerde Eğitim YENİ ÇAĞDA EĞİTİM Avrupa’da Eğitim Osmanlılarda Eğitim YAKIN ÇAĞDA EĞİTİM 21.YY. TÜRKİYE’DE EĞİTİM
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Mısırlıların Eğitimi (M.Ö. 3000) Din ve inançlar kuvvetli bir eğitim aracıydı. Eğitim işini üstlenen papazlardı. İlk eğitim kurumlarında çocuklar taş levhalar üzerine harf ve sayıları öğrenirlerdi. Estetik, jimnastik ve ahlak eğitimi önemli görülürdü. Mısır’da “Tapınak Okulları”nın ayrı bir yeri vardır. Bu okullarda ilk, orta ve yüksek okul kademeleri bir arada bulunurdu. Yüksekokul bitirenler; yazıcı, memur ve çeşitli meslekleri yapabilirlerdi.
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Çinlilerin Eğitimi (M.Ö. 1000) Dini inanışların örf ve adetlerin büyük etkisi vardır. Çin medeniyetinin temellerinde Lao Tse ve Konfiçyus’un etkileri görülür. Eğitim, halkın mutluluğu ve toplumsal düzenin ön plana çıkarıldığı bir anlayıştadır. Çin’de öğretmen kutsal bir varlık olarak görülüp saygı ile yaklaşılırdı.
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Çinlilerin Eğitimi (M.Ö. 1000) Çin eğitim sistemi geleneklere, aileye topluma bağlı insan yetiştirmek üzere kurulmuştur. İlk, orta ve yüksek okulları vardır. Kızlar annelerinin yanında ev işlerini; erkekler 10-13 yaşına kadar okuma yazma hesap öğrenirler. Yüksek okulda edebiyat, tarih, doğa bilgileri ve felsefe okutulurdu.
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Yunanlılarda Eğitim Antik Yunan’da “kahramanlık” ideali eğitimin özünü oluşturmaktadır. Bu da kuvvet, beceriklilik, kibar, ahlak, ruh güzelliği, şan ve şeref başarılı ve savaşçı olmak … vb gibi öğeleri içerisinde barındırılmıştır. Yunan eğitimini Sokrates, Platon Aristoteles gibi düşünürler yeniden yapılandırmaya çalışmışlardır. Bu düşünürlerin ortak bir yönü dünyevi sorunları doğanın kuralları açısından ele almış olmalarıdır.
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Sparta’da eğitim, iradeyi kuvvetlendirmek, bedeni kuvvetli ve zinde tutmak için yapılır, gençler devlet tarafından toplum için yetiştirilirdi. Atina’da eğitim birey temeli üzerine kurulmuş olup, beden ve ruh sağlığı, zihin, estetik ve sanat formasyonu dengeli bir şekilde verilmeye çalışılırdı. Seçkin kişilerin erkek çocukları “pedagog” adı verilen kişilerin eğiticiliğine verilirdi.
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Helenist Dönem Kültür tarihi yönünden Helenizm adı verilen dönem Yunanlıların bağımsızlığını kaybedilişinden Roma imparatorluğunun kurulmasına kadar sürmektedir . Bu dönemde eski edebiyat türlerinden bazıları ortadan kalkmakta zamanın gereksinimlerine ve değişen karakterine daha uygun bazı edebi çeşitler gelmekte bazıları ise şekil değiştirmektedir. Bu dönem şiir daha eski şiir şekillerine dayanmakla birlikte yeni ve orijinal birçok eserler konulmaktadır.
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Roma’da Eğitim Eski Roma eğitiminin temel amacı “iyi yurttaş yetiştirmektir”. Bu amaç bu dönemde aileye yüklenmektedir iyi yurttaş becerikli, erdemli ve sağlam karaktere sahip kişidir. Eski Romalılar da eğitimde “alıştırma”nın yeri ve önemi büyüktür.
İlk Çağda Eğitimin Tarihsel Gelişimi Eski Türklerde Eğitim Eski Türkler göçebe olduklarından eğitimde; savaşçılık, yöneticilik, bazı el sanatları, dini eğitim ve çocuk yetiştirme değerleri ön plana çıkmıştır. Alp insanını (savaşçı, dışa dönük, akıncı, mert, cesur ve bilge) yetiştirmek öne çıkmaktadır.
ORTA ÇAĞDA EĞİTİM Orta çağda Avrupa’da Eğitim Batının Eski Yunan ve Roma eğitim anlayışı Hıristiyanlık etkisinde değişmeye başlamıştır. Daha önceki dönemlerde genel olarak insan dünyevi bir varlık olarak görülüp vatandaşlık eğitimine önem verilirken, Hıristiyanlıkla birlikte din ve tanrı merkezli eğitim anlayışı egemen olmaya başlamıştır
ORTA ÇAĞDA EĞİTİM Skolastik düşünce, manastır okulları, şövalye eğitimi, meslek birliklerinde eğitim, şehir okulları ve üniversitelerin kurulması önemli unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
ORTA ÇAĞDA EĞİTİM Orta çağda Türklerde Eğitim Örgün eğitimin ilk örnekleri olan medreseler bu dönemde kurulmaya başlandı. Temelde din eğitimine dayanmasına rağmen, bilimlere de önem verildiği görülmektedir. Batı örneklerinde rastlanmayan medreseler, din eğitiminin yanı sıra, matematik, astronomi, tıp, fen alanlarında çağının bilgilerini veren okullar olmuştur.
YENİ ÇAĞDA EĞİTİM Avrupa’da Eğitim Tanrı kavramından ziyade bireyin kendisi ön plana çıkmıştır. Bu dönemde rönesans ve reform hareketlerin büyük önemi vardır. Düşüncede yeniden doğuşu ifade eden Rönesans bilindiği gibi 1350’lerde İtalya’da biçimlenmiştir Rönesans’la birlikte kültür ve eğitim canlılık kazanmıştır; yani bir edebiyat, mimari, sanat ve fen gelişmiştir. Canlanma İtalya’dan sonra kuzey Avrupa ve İngiltere’ye yayılmıştır. İtalyan şehirlerinde akademiler ve kütüphaneler kurulmuştur.
YENİ ÇAĞDA EĞİTİM Bunun yanında aydınlama felsefesi eğitimle ilgili uygulamalarda değişmeler yaşamasına yol açmıştır. Aydınlama felsefesine bağlı Locke’ a göre her çocuk eğitimcilerin elinde biçimlendirilecek “boş bir levha” gibidir. İnsan eğitimle insanlaştırılır. Eğitimin süreci öğretme ve öğrenme ile ilgili konular psikoloji biliminin ışığında yeniden gözden geçirilmiştir. Bu durum eğitimin psikolojik temellerini oluşturan ilk hareket olarak görülebilir.
YENİ ÇAĞDA EĞİTİM Osmanlılarda Eğitim Devletin kuruluşunda otuz yıl kadar sonra Orhan gazi tarafından ilk Osmanlı medresesi kuruldu Medreselerin etkinlik alanına şunlar girmektedir: Ulema sınıfını yetiştirmek, sübyan mektebine hoca, imam yetiştirmek, vaiz yetiştirmek, devlet memurlarını yetiştirmek, medrese öğrencilerinin kutsal sayılan recep, şaban, ramazan aylarında en küçük köylere dağılması geleneği (öğreticilik görevlisi) ile padişahların huzurunda dini metinleri yorumlama ve tartışmaları anlamına gelen “hutur dersleri” verilmesidir. Bu yıllarda Osmanlı eğitim anlayışı giderek skolastikleşmiş, insani ve bilimsel özelliklerini yitirerek dogmalara dayalı bir görünüm almıştır.
YAKIN ÇAĞDA EĞİTİM Avrupa’da Eğitim Eğitimin daha geniş kitlelere ulaştırılarak, sanayinin gereksinim duyduğu teknik becerilerle donatılmış işgücünün yetiştirilmesi görevi, eğitime yüklenmiştir. Endüstrileşme çağında sosyal, ahlaki ve ekonomik sorunlar ve bunların çözüm yollarının aranması gitgide önem kazanmıştır. Karl Marx, Engels, Comte, Schopenhauer, Nietche ve Dewey önemli düşünür ve eğitimcileri olarak yorumlanabilir.
YAKIN ÇAĞDA EĞİTİM Osmanlılarda Eğitim Sübyan okulları ve medreseler, halk çocuklarının parasız öğrenim gördükleri, hayırsever zenginler tarafından yaptırılan belli bir miktar gelirle birlikte vakıf haline getirilen okullarıdır Genellikle devlet yetkilileri ve padişahlar tarafından kulübelerin içerisinde, camilerin bitişiğinde veya müstakil bir yapı halinde kurulan sübyan mektepleri ağırlıklı olarak dini eğitim vermiştir.
YAKIN ÇAĞDA EĞİTİM Enderun okulları Enderun yüksek okulu niteliğindedir. Enderun okulları Fatih Sultan Mehmet tarafından açılan okullardı. Bu eğitim kurumların içinde askerlik,yöneticilik,güzel sanatlar bölümleri bulunmaktadır
YAKIN ÇAĞDA EĞİTİM Enderun okulları HRİSTİYAN ailelerden devşirilen küçük çocuklar önce Müslüman Türk ailelerin yanında yetişip, sonra acemi oğlanlar saray ve kışlalarında eğitim görmüşlerdi. Buralarda alınan eğitimden sonra “çıkma” adı verilen dağıtıma tabi tutularak çeşitli askeri zümreler içerisine gönderilirlerdi. Bu zümrelerde başarılı gösterenler daha yüksek seviyede eğitilmek üzere Enderun’a alınırdı.
YAKIN ÇAĞDA EĞİTİM XVIII YÜZYILDA başlayan askeri ıslahatlar çerçevesinde kurulup gelişen askeri eğitim veren kurumlar, klasik Osmanlı eğitiminden farklı olarak yeni bir eğitim anlayışı gelmesine neden olmuştur. Mühendis hanelerde ilk uygulamalarını gördüğümüz bu yeni tarz bilim ve eğitim anlayışına değişiklik yaratmıştır.
YAKIN ÇAĞDA EĞİTİM Tanzimat Döneminde (1839-76), eğitim, imparatorluğun yeniden örgütlenmesinde ve bu yeni örgütü yaşatacak liderlerin yaratılmasında, gerekli bir temel olarak görülüyordu. Hasta adamın kurtarılması ölümle değil eğitimle sağlanacaktı. Bu nedenle bu dönemde ilk defa öğretmen okulları açılmıştır. Rüştiye, idadi ve sultani adları altında orta dereceli okullar açılmıştır Darülfünun(Üniversite), Azınlık okulları, darulmuallimlerin açılması, ilköğretimin ilk defa zorunlu kılınması yönünde karar alınması bu dönemin önemli gelişmelerindendir.
20 YY. TÜRKİYE’DE EĞİTİM Atatürk yeni kurulan Cumhuriyetin geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasında anahtar öğe olarak eğitimi görmüştür. Bu nedenle, ülkenin eğitim sorunlarını tartışmak için, Maarif Kongresini toplamıştır. Cumhuriyet döneminde eğitim ve öğretiminde birliği sağlamak amacı ile, 3 Mart 1924 tarihinde 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkartılmıştır
20 YY. TÜRKİYE’DE EĞİTİM Atatürk eğitimin bilimsel ilkelere uygun biçimde ve ulusal temelde ele alınması gerektiğine inanmış ve eğitim sisteminin bu yönde şekillenmesi için uğraş vermiştir. Latin harflerinin kabulünü Türkiye’de geniş bir eğitim seferberliği izlemiştir. Eğitim Bakanlığı,ulus mektepler adı altında kurslar açarak yeni yazıyı okul dışında kalan vatandaşlara öğretmeye girişmiştir. 1929 yılında başlayan “Ulus’’ (Millet) Mektepleri ilk açıldığında yarım milyon yurttaş bu kurslara katılarak okuma-yazma öğrenmiştir.
20 YY. TÜRKİYE’DE EĞİTİM Genç Cumhuriyetin kültür atılımları, laikleşme ve batılılaşma politikaları içinde halkevleri ve halkodaları özgün yapıları ile başlı başına bir yer tutmuştur. 1930’lar ilkokul öğretmenlerinin sayısal olarak düşüşüne sahne olmaktaydı. Bu duruma çözüm olarak 17 Nisan 1940 günü on dört yerden birden Köy Enstitüleri kuruldu. 1941 yılında yedi köy enstitüsü daha açılarak sayıları yirmi sekize yükseltilmiştir. Köy enstitüleri, dünya eğitim tarihine en özgün ve en verimli eğitim projelerinden biri olarak geçen bir deneme olarak değerlendirilmektedir. 24.01.1954 tarihinde kabul edilen yasa ile köy enstitüsü sistemiyle ilgili eğitim ve öğretim ilkelerine ve yöntemlerine son verilmiştir.
Köy Enstitüleri 1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti.
2. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru 1945 yılında Sovyetler Birliği lideri Stalin'in Türkiye'den Kars, Artvin ve Ardahan'ı ve Boğazlarda askeri üs istemesi üzerine, İsmet İnönü (Milli Şef) de ABD'den askeri destek istemiştir. Bu desteği vermeye hazır olduğunu belirten ABD, Truman Doktrini ile yardıma başlamıştı ama karşılığında Türkiye'de serbest seçimlere dayanan demokrasi düzeninin yerleştirilmesini, "5 yıllık kalkınma planları" ve "Köy Enstitüleri"leri gibi Sovyet sistemine benzer uygulamaların kaldırılmasını talep etti.
1946 yılında hükümetin yaklaşan seçimleri yitirme kaygısıyla CHP içinden muhalif milletvekillerinin başını çektiği örgütlü muhalefetin kampanyasıyla, müfredatında ve yapılanmasında kuruluş amaçlarından uzaklaşan değişiklikler yapıldı. İlerleyen yıllarda da, daha önceleri sıkı sıkıya bağlı olduğu "iş için iş içinde eğitim" ilkesinden uzaklaştırıldı. Önceleri yaratıcılığın ön plana çıktığı eğitim anlayışının yerine giderek geleneksel, ezberci eğitimin yerleştiği öğretmen okullarına dönüştürülerek 1954'te kapatıldılar.
20 YY. TÜRKİYE’DE EĞİTİM İlk kez kapsamlı ortaokul programı 1947’de ele alındığı görülmektedir. 1949 yılına kadar, müfredat denilince her bir derste işlenecek konuların başlıklarını içeren bir liste anlaşılmaktaydı. 1949 programında ise okulun bir eğitim süreci olduğu için programın ve dersin genel, özel amaçları, hedefleri öğretim stratejileri belirlenmiştir.
20 YY. TÜRKİYE’DE EĞİTİM 4936 sayılı kanunla 1946 yılında üniversiteler kanunu çıkarılmıştır. Üniversitelerin özerkliği ve tüzel kişiliğini kazanması ve amaçlarının netlik kazanması bu kanununla sağlanmıştır 1982’de çıkartılan 2547 sayılı YÖK kanunu ile, üniversiteler ve 1982’e kadar üniversiteler kapsamı dışında kalan bütün yüksek öğretim kuruluşları, Milli Eğitim Bakanlığı ’na bağlı enstitü ve meslek okulları tek kanun çerçevesine alınmış ve tek bir merkezi üst yönetim olan YÖK’e bağlanmıştır.
ÖZET ÖZET Eğitimin tarihsel temelleri; Avrupa’da,,doğu toplumlarında ve Türklerde ele alınmaktadır.Bu sınıflandırmanın içerisinde ki toplumlar,düşünsel ve eğitim dünyasına damgasını vurmuşlardır. Eski Yunan eğitiminin, kahramanlık ideali,erdem,adalet ve cesaret gibi kavramları vurguladığı görülmektedir. Helenizm döneminde eğitimde ilklere imza atan gelişmeler yaşanmıştır.Kadavra üzerinde ilk defa cerrahi uygulamaların yapıldığı dönemdir. Antik çağ’da, Roma’da eğitimin temel alanını “iyi yurttaş yetiştirmek” oluşturmaktadır. Yine bu dönemde eğitimde “alıştırma” nın yeri ve önemi büyüktür. Erken Hrıstiyan çağda,din kurumu eğitimi etkileyen kurumların başında gelmiştir.Bunun anlamı,eğitim dinsel kimliğe bürünmüştür. Rönesans dönemi eğitimi insanı merkeze almıştır.Kültürel anlamda olduğu gibi eğitim açısından da önemli gelişmeler gözlenmiştir. Aydınlanma döneminde bilim olarak eğitimin geliştirilmesine katkıda bulunan düşünürlerin çabalarının yeri ve önemi tartışılamaz.Locke, J.J. ,Rousseau bunların başında gelmektedir. Doğu toplumlarında Çin’de topluma,aileye ve geleneklere bağlı bireylerin yetiştirilmesi önem taşımaktadır. Türklerde, İslamiyet öncesi dönemde çocukların toplumsallaştırılmasında ve eğitilmesinde Türk toplumunun töresi ve yaşam tarzı eğitim üzerinde etkili olan etkenler arasındadır. Müslümanlığı benimseyen Türkler, Selçuklular döneminde dini temel alan medreseler açmışlardır..
Osmanlı döneminde medreseler açılmaya devam etmiştir Osmanlı döneminde medreseler açılmaya devam etmiştir. Bu medreseler, genel anlamda liderleri yetiştirme misyonunu üstlenmişlerdir. Aynı dönemde, yetiştirdiği insan gücü açısından medreselerle benzer niteliklerde Enderun okulları açılmıştır. Osmanlının yenileşme döneminde, özellikle askerlik alanında gelişmeler sağlanmıştır. Tanzimat döneminde, ilk öğretmen okulları,Rüştiye,İdadi ve Sultani adları altında orta dereceli okullar açılmıştır. Cumhuriyet sonrasında ilk olarak “maarif” kongresi yapılmıştır. Tevhidi-i Tedrisat kanunu ,yeni alfabenin kabulü,ulus (millet) mektepleri ve halk evlerinin kuruluşu, bu dönemin eğitim yenilikleri arasında değerlendirilmektedir. Ülkemizin toplumsal gerçekleriyle uyumlu güzide eğitim kurumlarımızdan köy enstitüleri kuruldu;ve 1954 tarihinde kapatıldı. Yine 1940’lı yıllarda üniversitelerimiz bağımsız ve tüzel kişiliğe kavuşmuştur.1947’li yıllarda ilk defa bilimsel anlamda okul programları çıkartılmıştır. 1950’li yıllarda eğitimde fırsat ve imkan eşitliliğinin aleyhine olacak şekilde özel öğretim kurumları açılmıştır.