İnsan'ın Değeri ve Saygı Kavramı DEĞERLER EĞİTİMİ
“Çevremizdekilere saygı duymanın özünde insanın kendisine saygı duyması ve değer vermesi vardır.” Önermesi üzerine bir çalışmadır.
Kendimizi değerli hissediyor muyuz?
Hangi şartlar yerine geldiğinde ve nasıl bir konuma ulaştığımızda kendimizi değerli hissederiz?
Kendimizi değerli hissetmediğimizde oluşacak durumlar ne olabilir?
Kendini değerli görmeyen başkasına değer verebilir mi?
Yaşam enerjisini öldüren şey, değersizlik duygusu olabilir mi?
Kendini değerli hissetmek ve kendini beğenmişlik arasındaki ayrımı nasıl yapabiliriz?
Kendini birileriyle kıyaslamadan da değerli görmek mümkün mü?
Bir kısım egosantrik yaklaşımlarla elde edilen değer algısı gerçek midir?
Acaba marka, imaj, tarz, vizyon ve karizma ile değer arzusu arasında bir ilişki var mıdır?
Bu sorulardan sonra değer algımızı yeniden gözden geçirmek için bazı nesneler üzerinde düşünmeye çalışacağız.
Tanık olduğumuz dünyadaki nesnelere değer kazandıran yönleri açısından incelediğimizde hammaddesinin ve sanatsal değerinin çok farklı olduğunu görüyoruz.
TEBEŞİR
MASA
ÜTÜ
MÜCEVHER
TABLO
Picasso'nun 'Pencereden bakan kadın' tablosuna 50 milyon dolar değeri verdiren nedir? Londra'da düzenlenen müzayedede, Pablo Picasso'nun ''Pencerenin Yanında Oturan Kadın'' adlı ünlü tablosu 49,5 milyon dolara alıcı buldu.
PICASSO Eser ve eser sahibi arasındaki ilişkinin zihinlerde kurulmasıdır.
Çevremizdeki bir çok nesneyi bu şekilde değerlendirebiliriz. Ya hammadde veya üzerindeki sanat daha değerlidir. Bazan da eşittir. Tebeşir – masa – ütü – mücevher – Picasso gibi
BU SINIFLAMAYA BAŞKA NELERİ DAHİL EDEBİLİRİZ?
İNSAN
İnsana bir sanat eseri olarak bakabilir miyiz?
NEDEN? NASIL?
BİR İĞNE USTASIZ OLABİLİR Mİ? Neden iğne? Çünkü basittir, bir iki özelliği vardır ve sadece bir işe yarar. Bu bile ustasız olamaz... Benliğimize ait kıyas mekanizması bunun aksini reddeder.
Kağıt üstündeki iki boyutlu halini değil. Tüm özellikleriyle yaşayan bir insanı hayal edelim.
Hangi şeyi, hangi sıfatından dolayı sanatlı bir eser diye tanımlıyorsak bu insanda daha ileri derecede var.
Kendisine böylesi bir onur ve şeref yaşatan bağ; insanın iç dünyasındaki gerçek değer algısını oluşturabilir.
Bu değer algısı toplumsal, geçici, kıyasla oluşan değer algılarından bağımsız olabilir.
Bu değer algısı; Yunus Emre'nin “Yaradılanı severim Yaradandan ötürü” sözünde anlamını bulduğu gibi, kendimizi ve tüm insanları İlahî sanat olarak görmek gerçek bir ahlak olgusunun da temellerini teşkil edebilir.