TÜRK MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİ ÇAĞDAŞ EĞİTİM AKIMLARI VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM AKIMLARI
Türk eğitim sistemi, dünya eğitimine “okul”, “sınıf”, “ders kitabı”, “diploma”, “yatılı-burslu sistem”, “devletin eğitim politikası” gibi birçok konularda yenilikler kazandırmıştır. Batı tipi eğitim kurumu askeri alanda 18, sivil alanda 19.yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanmıştır. Cumhuriyete gelindiğinde anaokulundan üniversiteye kadar çağdaş bir eğitim sistemi kurulmuş idi.
Osmanlılar zamanında Batının “çağdaş” eğitim düşünceleri, eserleri ve tartışmaları Türkiye’de de yapılmaya başlanmıştı. Bunlara örnek olarak Emrullah Efendi, Satı Bey, Ziya Gökalp, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, “Prens” Sabahattin Bey gibi düşünürlerimiz arasında ciddi ve seviyeli tartışmalar başlamıştı. Bakınız: 20.Yüzyıl Başlarında Türk Milli Eğitiminin Amaçları Tartışması (kaynaklarda)
Emrullah Efendi’ye göre eğitimin gelişmesi öğretmenden öğrenciye, üniversiteden liseye, yukarıdan aşağıya doğrudur. Eğitim kademeleri arasında yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya kuvvetli bağlar vardır. "İlim yukarıdan başlar. Evet, şecere-i marifet şecere-i Tûba gibidir, onun kökü yukarıdadır." Emrullah Efendi, genellikle "Tûba Ağacı Nazariyesi" denilen bu görüşü ile tanınmıştır. O, bu konuda Sâtı Bey ve Ethem Nejat ile seviyeli bir tartışmaya girmiştir. 3
Sâtı Bey, eğitim tarihimizde Emrullah Efendi'nin "Tûba Ağacı Nazariyesi"ne ve Ziya Gökalp'in eğitim ve toplum anlayışına karşı çıkmaları ile tanınmıştır. Ona göre: "Çürük bir tahsil-i ibtidaiye istinad edecek bir tahsil hiç bir zaman âlileşemez; hakikî bir zümre-i münevvere Tûba Ağacı gibi değil tabiî ağaçlar gibi yetişir." Bizim ülkemize eğitim Tûba Ağacı gibi getirilmek istendi; "kökleri tutturulmadan dalları etrafa yayılan bir ağaç" halinde kurulmaya başladı. Ama yüksekten başlamanın ne kadar mahzurlu olduğunu, kendi eğitim tarihimiz gösterdi 4
Ziya Gökalp’e göre; "Terbiye, bir cemiyette yetişmiş neslin henüz yeni yetişmeye başlayan nesle fikirlerini ve hislerini vermesi demektir." Eğitim, "ferdin içtimaileştirilmesi“dir. Çağımızın insanlarında ferdî şahsiyet esastır. Hakikî ferdiyetler ancak millî fertlerdir, diğerleri dejeneredir. O halde “... terbiyenin gayesi millî fertler yetiştirmektir. Millî fertler yetiştirmek ise, doğrudan doğruya `millet yapmak' demektir." 5
Ziya Gökalp, eğitim olayına sosyal açıdan yaklaşmakta, fertlerin eğitiminde psikolojik unsurlar yerine sosyolojik unsurlar kullanmaktadır. Bu nedenle psikolojizm temsilcisi Sâtı Bey ile uzun münakaşalar yapmıştır. Kendisi, ferdiyetçiliğe karşı toplumculuğu savunuyor gözükse de, eğitimde Ziya Gökalp'ın amacı şahsiyeti millî kültürle yoğrulmuş fertler yetiştirmektir. O, ferdiyetçiliği ikiye ayırmaktadır: 1) Aşağı ferdiyetçilik (fertçilik), Bunlar menfî şahsiyet peşindedirler. 2) Yukarı ferdiyetçilik (şahsiyetçilik). Gökalp, Almanya'da ve İngiltere'de hâkim olan bu "yüksek ferdiyetçilik"ten yanadır. 6
Gökalp, Ismayıl Hakkı (Baltacıoğlu) ile de tartışmalara girmekte; onun eğitimde amaç (örnek) olarak Avrupa'nın güçlü ülkelerini almalıyız, önerisine karşı, milletlerarası medeniyete göre eğitim yapmanın hatalara neden olduğu; Türk çocuğunun modernleştirilmiş Türk kültürüne göre eğitilmesi gerektiğini belirtmiştir. Gene Ismayıl Hakkı Bey'in `müstahsil yetiştirme' önerisini, "eğitimin fayda güdemeyeceğini, iktisadî faydaların eğitime ters amaç: gösterme olduğunu iddia etmiştir. 7
Sabahattin Bey'e göre eğitim sistemi ve toplum yapısı değiştirilmezse -sivil ve askerî- bütün iyileştirme tasarıları kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur. Sırf politik tedbirlerle ülke kurtarılamaz; rejimin ismini ve kanunları değiştirmek yetmez. Ülkede bir sosyal değişiklik yapmak, fert fert insanları değiştirmek gerekir. Eğitimin temel amacı; beden, düşünce ve ahlâk yönünden kişisel yetenekleri artırmaktır. 8
Sabahattin Bey'e göre, eğitimde Anglo-sakson modelini örnek almalıyız Sabahattin Bey'e göre, eğitimde Anglo-sakson modelini örnek almalıyız. Çünkü bu sistemde gençler, hiç kimsenin yardımı olmadan hayatlarını kazanabilecek bir kişisel girişkenlikle yetiştiriliyorlar. Türkiye'de ise, eskiden beri herkes sırtını devlete dayama eğilimindedir. Yeni okul sisteminin mezunları da hep devlet memuru olmayı amaçlıyorlar. Hükûmetlere muhtaç olmadan tarım, ticaret ve sanayi alanında başarılı olabilecek bireyler yetiştirmeliyiz. Memura dayalı eğitim sistemimizi, kuvvetli şahsiyetler yetiştirecek şekilde değiştirmeliyiz. 8
Okullarımızın amacı, İngiliz ve Amerikan okullarında olduğu gibi, "hayat mücadelesinde başarılı", her hususta kendine yeterli, bağımsız kişiler yetiştirmek olmalıdır. Toplumumuzun kurtuluşu özel girişkenliğin gelişmesi, özel hayatın düzenlenmesi ve desteklenmesi ile olur; bu da ferdiyetçi eğitimin yetiştirdiği üretici kişilerle sağlanır. Memur aydınların çoğalması Türk toplumunu kurtaramaz. 8
CUMHURİYET DÖNEMİNDE EĞİTİMDE UYGULANAN YENİ SİSTEM VE YÖNTEMLER 1-TOPLU ÖĞRETİM SİSTEMİ: Eğitimde,merkezi bir ders ya da sorun(konu) evresinde toplanan diğer ders ya da konuların, birbirleriyle ilişkili (organik) bir bütün oluşturmasını amaçlayan bir öğretim sistemidir. Değişik öğretim basamaklarında ve değişik derslerde, değişik biçimlerde uygulanır. 9
Türkiye’de Cumhuriyet kurulduktan sonra uygulanan 1924 tarihli ilk İlkokul Programı hazırlanırken, o sırada dünyada uygulanmakta olan öğretim sistemleri araştırılmıştır. Bunların içinde ülkemiz koşul ve gereksinimlerine en uyun olanının Belçika’da Decroly’nin uyguladığı sistem olduğu sonucuna varılmıştır.Bunun üzerine 1926 yılında kabul edilen İlkokul Programında Decroly’nin uyguladığı toplu öğretim sistemi esas alınmıştır. 1926 tarihli İlkokul programının toplu öğretim uygulaması ile getirdiği yeni öğretim sisteminin esasları şunlar olmuştur.
Toplu “öğretim sisteminin” karşıtı, “ayrı konu” ya da “dağınık” öğretim sistemidir. Bu sitemde, her ders ve her konu, sınıfta ayrı ayrı birbirinden bağımsız öğretilirdi.Cumhuriyet döneminden önce de,toplu öğretim sistemine uygun öneriler getiren eğitimciler olmuşsa, programa egemen olan görüş, dağınık öğretim sistemi idi. 12
TOPLU ÖĞRETİM ŞEKİLLERİ VE TÜRKİYE’DE TOPLU ÖĞRETİM Toplu öğretim, 1948 İlkokul Programında açıklığa kavuşmuştur. Toplu öğretimin ilk ilkesi,dersler ya da konular arasında organik birer bağ kurarak bunları birleşim(sentez) yapmaktır. İkinci ilkesi;öğrencilerin ilgi ve gereksinimleri ile çevre koşullarına uygun bir öğretim yapmaktır. Üçüncü ilkeside;öğrenciyi bir etkinliğe yönelterek sonunda ortaya işe yarar bir eser çıkarmaktır.Bu husus, “Proje yöntemine” yer vermekle 1968 İlkokul Programı ile mümkün olmuştur.Bu öğretimde bir senteze ulaşmadır; çocuğu bir iş yapmaya, çalışmaya yöneltme ya da keşfe yaratmaya,icada götürme çabasıdır. 13
Bizde uygulanan “Toplu Öğretim” , “Yakın Yurt” ilkesini esas alır Bizde uygulanan “Toplu Öğretim” , “Yakın Yurt” ilkesini esas alır. Buna göre öğrenme konuları: 1- Çocuk ve organizması 2- Çocuk ve ailesi 3- Çocuk ve çevresi 4-Çocuk ve hayvanlar 5- Çocuk ve evren 6- Çocuk ve bitkiler 7- Çocuk ve insanlardır. Hayat bilgisi dersi, bu konuların bir bileşkesini içermektedir. Bu konular çocuğa, ilgi merkezi haline getirilerek öğretilir. 14
Öğretimde Aktif Öğretim Anlayışı ve Uygulamaları Eğitimde etkinlik ya da iş ilkesine uygun olarak yapılan uygulamalara bizde çeşitli adlar verilmiştir. Aktif Metot adı ile bilinen uygulamadır. Diğerleri de İş Metodu, grup ya da Küme Çalışması yahut Proje Yöntemidir.Bunlar değişik zamanlarda değişik adlar almışlardır. 1-1923-1940 arası:Bu konudaki düşüncelere Misaki Maarif adı verilen genelgede rastlanır bu genelgede öğretimin uygulamalı yada üretime dayalı olması fikri yer alır. 17
1923-1940 arası eserler-kitaplar: Mektep ve Cemiyet (J 1923-1940 arası eserler-kitaplar: Mektep ve Cemiyet (J.Dewey), Faal Mektep Usulü, Faal MektebinTatbikatı(A.Ferriere), Terbiyede İleri Adımlar (C.Washburrne), İş Mektebi Tecrübesi (G.Kerschensteiner), İş Terbiyesi (B.Washington), Faal Usuller ve Türkiye Mektepleri (A.Ferriere), İş Ünitesi Metodu(M.Emin Soysal), Okullarda Takım ile Çalışma (M.Baha Arıkan), Genel Öğretim Metotları (H.Raşit Öymen-N.Adil Erkman 18
1940-1950 arası eserler-kitaplar: 1940’da Köy Enstitülerinin kurulması, aktif öğretime, iş eğitimine yönelik eserlerin çoğalmasına yardım etmiştir. İş Pedagojisi (E.Burger) Yaratıcı İş (Sait Yada) İş Okulu Kavramı(G.Kerschensteiner) Okullarda Bireysel ve Toplumsal Etkinlikleri Gerçekleştiren Öğretim Yolu:Grupla Çalışma (Şevket Erdem) Genel Öğretim Metodu Çalışma Kılavuzu(H.Hüsnü Cırıtlı) 19
1950-1960 arası kitaplar-eserler: İlkokullar İçin Faal Metod Planları Faal Metoda Göre Hayat Bilgisi Öğretmen Kitabı(H.Ahmet Aytuna) Buca Ortaokulunda İş Okulu(Cemal Onuğur) İlkokullar İçin Uygulanmış İş Grupları Planı(Mehmet Akış) İş Öğretiminin Sosyal Şekilleri (P.Ficker) Okullarda Öğretim Realitesi ve Aktif Metot(Ferit Çamoğlu) Öğretimde Çevre, Aktüalite ve Bütünlük(Refik Durlu) Uygulamalı Aktif Öğretim Rehberi(Cavit Binbaşıoğlu) İlkokullarda Uygulanmış Yaparak Öğrenme Metodu(E. Altınkanat) Türkiye Köy İlkokulları Hakkında Rapor(Wofford) Köy Okullarında Öğretim(A.Rıza Tükel) Köy ve Şehir İlkokullarında Aktif Metot Uygulaması(K. Güngördü) Okullarda Tatbik Edilmiş Aktif Metot(Şevket Erdem) 20