ÇOCUKLARDA ÖLÜM VE YAS TUTMA Psk.dan.Mehmet Turgut
ÇOCUKLARDA ÖLÜM VE YAS TUTMA
Çocuklarda Ölüm Ölüm, çocukların küçük yaşlardan itibaren bir ebeveyninin, bir yakınının, sevdiği bir arkadaşının, beslediği hayvanın veya evdeki çiçeğinin kaybı karşısında tanıştıkları bir durumdur.
Çocuğun ölüm kavramıyla karşılaşması, bu beklenmedik ve acı veren olayı nasıl algılayacağı, yorumlayacağı ve nasıl bir tepki vereceği, büyük ölçüde çevresindeki yetişkinlere, onların içinde de özellikle anne-babaya bağlıdır.
Çocuk bir kayıpla karşılaşmadan önce ona ölüm kavramı nasıl anlatılabilir? Evcil bir hayvanın ölümü, çocuğa bu kavramı anlatmak için en uygun zaman olabilir.Böyle bir durumda tüm aile bu ölüm karşısında üzüntüsünü dile getirebilir.Hayvan bir çeşit törenle evden uzaklaştırılabilir. Ölen hayvanın yerine hemen yeni bir hayvan alınmamalı, aile üyelerinin vedalaşmaları sağlanmalı ve bu ölüm karşısında duyguların yaşanması için zaman verilmelidir.
Çocukların ölüm hakkında neler düşündükleri yaşlarına ve konumlarına değişir: 0-2 Yaş:Ölümü anlayamazlar. Ölüm uzun süreli bir yolculuk olarak algılanır. 3-5 Yaş:Ölüm kavramını yaşamlarında fark ederler; ama doğasını anlayamazlar. Ölümü geçici bir durum olarak görür ve ölen kişinin geri döneceğini düşünürler. Örnek;Annesini kaybeden çocuk şöyle diyebilir, ‘Annem öldü biliyorum; ama telefon da mı açmayacak?’
5-9 Yaş:Ölümün gerçek olduğunu kavrar 5-9 Yaş:Ölümün gerçek olduğunu kavrar.Ölenin geri dönmeyeceği ve bunun bir son olduğunu anlamaya başlar; ancak kendisinin de ölebileceğini kavrayamaz. 10-13 Yaş:Ölümü anlarlar. Yani ölümün bir son olduğunu ve herkesin başına geleceğini(kendileri dahil) bilirler. Ama bir kayıp karşısında verdikleri tepki bir yetişkinin tepkisinden farklıdır.
14-18 Yaş:Bir yetişkinin anladığı gibi ölümün doğasını tam anlamıyla ve soyut biçimde anlar. Tehlikeli durumlar sonucu ölebileceğini bilir.
Bir Kayıp Karşısında Çocuklarda En Sık Görülen Yas Tepkileri Reddetmek:Çocuk, kaybettiği yakınını bir daha göremeyeceğini aklına getirmek istemez; o kişi ile yeniden bir araya geleceğinin hayalini kurar ve bu yönde oyunlar oynar, resimler çizer ya da öyküler anlatır.
Kaygı:Sevilen birinin kaybı çocuklarda temel güven duygusunu sarsabilir.Çocuklar kayıptan sonra kendilerinin ve diğer sevdiklerinin başına bir şey gelebileceği kaygısına kapılabilirler.Korku ve kaygı düşünceleri; okula gitmek istememe, evde tek başına kalmak istememe, karanlıktan korkma, inatçılık vb. şekilde ortaya çıkabilir. Uyku sorunları:Çocuğun ölümle ilgili güçlü anıları varsa gece saatlerinde çocuğun aklına gelip uykuya dalmasında sıkıntı yaratabilir.
Üzüntü ve Özlem:Kayıptan sonra çocuk daha çok içine kapanabilir. Öfke ve Dışa vurma:Çocuklar öfkelerini çevrelerine saldırarak gösterebilirler.Sevdiği kişiyi aldığı için Allah’a ya da ölüme kızabilir, kendilerini terk ettiği için ölen kişiye öfke duyabilirler. Suçluluk, Kendini kınama ve Utanç:Suçluluk tepkileri, genellikle çocukla ölen kişi arasındaki önceki ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkabilen tepkilerdir.
Kaybı Olan Çocuğa Nasıl Yaklaşılmalıdır? Çocuğa ölüm haberi sakin bir ortam ve zamanda, sevdiği bir yetişkin tarafından verilmelidir. Çocuğun sorduğu sorulara yaşına uygun olarak kısa, basit,açık ve somut cevaplar verilmelidir. Eğer sorunun cevabı bilinmiyorsa bu da ifade edilmelidir. Çocuğa ölüm kavramı, ölmüş bir hayvan ya da bitkiden yola çıkarak anlatılabilir.
Uyku, yolculuk, Allah, melekler, cennet vb Uyku, yolculuk, Allah, melekler, cennet vb. soyut ve anlaşılması zor kavramlar ölüm olayı ile ilgili çocuğa kullanılmamalıdır. Ölüm, bedensel faaliyetlerin son bulması şeklinde anlatılabilir: ölen kişinin artık nefes alamayacağı, yemek yiyemeyeceği, oynayamayacağı, yürüyemeyeceği vb.
Çocuğun yaşı ve ortam uygunsa, cenazenin defin törenine ve dini ritüellere çocuğun da katılmasında fayda vardır.Törende çocuğun yanında sevdiği bir yetişkinin de bulunmasına dikkat edilmelidir. Örnek:Çocuğun tabuta dokunmasına ya da ölüye bir hediye verilmesine izin verilmelidir. Eğer çocuk ölüyü görmek istiyorsa, ölü gösterilmeden önce, ölen kişinin nasıl göründüğü ve uykudan farklı olduğu bir yetişkin tarafından anlatılmalı ve aynı yetişkin çocuğun yanında bulunmalıdır.
Çocuğun yaşama dair kaygıları giderilmelidir. Çocuğun duygularının ortaya çıkması sağlanmalıdır.Yetişkin biri kendi başından geçen yas olayını çocukla paylaşıp o zamanda yaşadığı duyguları ifade edebilir. Çocuğa ‘Ağlamamalısın, sen ağlasan o da üzülür’ gibi sözler söylenmemelidir.Çocuğun ağlamasına izin verilmeli, hiç kimse çocuğa susmasını söylememelidir.Çocuk ağlarken ona sarılmak daha yerinde olur.
Çocukta görülebilecek saldırgan ve diğer duygulara karşı hazırlıklı olup bu durumun geçici olduğu akılda tutulmalıdır. Ortalama yas sürecinin 6 ay kadar süreceği unutulmamalıdır. Ölen kişiye ait eşyalar, fotoğraflar belli bir süre ortada kalmaya devam etmelidir. Gerekirse bunların sayısı azaltılabilir; ama kaybın yaşandığı gün, ölen kişiye ait bütün eşyaların hemen ortadan kaldırılması uygun değildir.
Çocuğun duygularını yansıtması için oyun oynaması, resimler yapması sağlanmalıdır. Tensel temas çok fazla kullanılmalıdır. Yetişkinler sanki bir şey olmamış gibi davranarak kendi duygularını çocuktan saklama yoluna gitmemelidir. Böyle davranmak, çocuğun kendi duygularını bastırmasına ve iç huzursuzluğuna neden olabilir.
Özellikle okulöncesi çocuklarda, kendilerinin yaptığı yaramazlıklar ve hatalar sonucunda sevdikleri kişinin öldüğünü düşünebilir ve kendilerini suçlu hissedebilirler. Bunu böyle olmadığı çocuğa anlatılmalıdır. Çocuğa sık sık sarılıp onunla ilgilenerek, kimsenin onu bırakmayacağı, onu seveceği inancı tekrardan oluşturulmalıdır.
Mümkün olduğunca hem çocuk hem de diğer bireyler normal gündelik yaşama devam etmelidir. Çocuk uzun süre evden uzaklaştırılmamalı, evde normal yaşamına devam etmelidir. Çocuk tekrar tekrar soru soracaktır. Yetişkin sabırla yaklaşmalı ve cevap vermelidir.Ayrıca çocuğun ifade edemediği duygular varsa da yetişkin tarafından bunun ifade edilmesi sağlanmalıdır.