EDİRNE
SELİMİYE CAMİİ
Selimiye Camii Yavuz Sultan Selim'in emri üzerine Mimar Sinan tarafından Kıbrıs'ın fethiyle elde edilen ganimetlerle eski sarayın baltacılar koğuşunun bulunduğu yerde yapılmıştır. 1568 - 1574 yıllarında tamamlanan Selimiye Camii Osmanlı-Türk mimarisinin en büyük eseridir. Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği cami Osmanlı-Türk sanatının en önemli eserlerinden biridir. Üçer şerefeli dört minaresi vardır. Selimiye Camii, zamanın başkenti olan Edirne'de, şehrin en yüksek noktasında, Yıldırım Beyazıt'ın yaptırdığı Baltacılar Koğuşunun kalıntıları üzerine yapılmıştır. Yapımına 1569'da başlanmış ve 1575'de tamamlanmıştır. Osmanlı-Türk sanatının en muhteşem eseridir. Açık havalarda Rodop Dağları'ndan ve Uzunköprü'nün Süleymaniye Köyü'nden görülebilmektedir.
Selimiye'de daha önceki hiç bir camide, Ayasofya ve Bizans eserinde ve antik çağ mabetlerinde görülmemiş bir teknik kullanılmıştır. Daha önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde yükselmesine rağmen, Selimiye Camii tek bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe aynı zamanda caminin dış görünüşünün ana hatlarını da belirler.
Selimiye'nin dört minaresi vardır. Minareler üçer şerefelidir Selimiye'nin dört minaresi vardır. Minareler üçer şerefelidir. İki minaresinde şerefelerin üçüne giden yol ayrıdır. Bu minarelerden aynı anda üç şerefeye de birbirini görmeden üç kişi çıkabilir. Öndeki iki minarenin taş oymaları çukur, ortadaki minarelerin oymaları ise kabarıktır. Minarelerin kubbeye yakın olması, camiyi göğe doğru uzanıyormuş gibi gösteren bir görünüş güzelliği sağlar.
Selimiye Camii’nin mimarisinde olduğu kadar, mermer, çini ve hat işçiliklerinde de kusursuzluğa varılmıştır.
MÜZELERİMİZ
EDİRNE ETNOGRAFYA MÜZESİ Müzeler bilim, sanat, folklor ve antika eşyalar gibi çeşitli konularda toplanmış eserleri bir arada sunabileceği gibi doğa tarihi, etnografya ve havacılık gibi sadece tek bir konuyu içeren eserleri de sergileyebilir. Etnografya Müzeleri, geçmiş uygarlıklara ait gelenek, görenek, giysi ve gündelik hayat ile ilgili çeşitli eserlerin sergilendiği müzelerdir.
Tarih Müzeleri: Bir ülkenin, bir toplumun ya da bir kişinin tarihsel gelişimini, sistemli bir biçimde inceleyen ve açıklayan müzelerdir. Tarih müzeleri, yazılı ve görsel belgeleri bir araya getirerek hem ziyaretçilerin hem de araştırmacıların hizmetine sunmaktadır.
EDİRNE’NİN KÖPRÜLERİ Her tarafı sanki tarih kokuyor Sapsağlam duruyor hala bu köprü Mazisini herkes ondan okuyor Çok bilgi veriyor hala bu köprü Daha mı güzeldi acep ezeli Bence budur işte dünya güzeli Binası kemerli yedi gözeli Güzellik seriyor hala bu köprü İki yanı düşük ortası eğri Tarihinden kopmuş yanıktır bağrı Eski çağdan yeni bir çağa doğru Son sürat yürüyor hala bu köprü
GAZİMİHAL KÖPRÜSÜ : Mihaloğulları ailesinden Gazi Mihal Bey tarafından 1420 yılında, kentin kuzeybatısında, bugünkü Kapıkule-Bulgaristan'a giden yolda Tunca Nehri üzerinde inşa edilmiştir.
KANUNİ KÖPRÜSÜ : Kanuni Sultan Süleyman devrinde inşa edilmiştir KANUNİ KÖPRÜSÜ : Kanuni Sultan Süleyman devrinde inşa edilmiştir. Sarayiçi semtini Edirne'ye bağlayan güzel bir köprüdür. 1553-1554 yıllarında yapılmıştır.
YILDIRIM KÖPRÜSÜ : Yıldırım halkı için Taşlı Köprü ve ya Şeytan Köprü olarak da anılır. 1535 yılına ait onarım kitabesi vardır. Karayolları tarafından 1987-89 yılları arasında onarılarak bugünkü haline getirilmiştir. Gazimihal Köprüsü'nden sonra Yıldırım Mahallesi’ne geçiş sağlar. Yıldırım Cami'nin yanındadır.
TUNCA KÖPRÜSÜ : Edirne’de Tunca Nehri üzerindeki, Edirne’nin Karaağaç ile bağlantısını sağlayan köprüyü Sultan II.Mehmet zamanında defterdarlık görevinde bulunmuş olan Ekmekçizade Ahmet Paşa 1608-1615 yıllarında yaptırmıştır. Köprünün mimarı İstanbul’da Sultanahmet Camisi’ni de yapmış olan Sedefkâr Mehmet Ağa’dır.
MERİÇ KÖPRÜSÜ : Edirne Karaağaç yolu üzerinde Meriç ve Arda nehirlerinin birleştikleri yerde, Meriç Nehri’nin üzerinde bulunmaktadır. Bu köprünün olduğu yerdeki selden yıkılan eski köprünün yerine Sultan II.Mahmut Edirne’ye geldiğinde yeni bir köprü yapılmasını istemiştir. Ancak maddi sıkıntıdan ötürü köprünün yapımına hemen başlanamaz ve bu köprü Abdülmecid döneminde yapılabilmiştir. Köprünün yapımına 1842 yılında başlanmış, 1847’de de tamamlanmıştır. Mimarının kim olduğu bilinmemektedir.
LOZAN ANITI
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır. Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 nisan 1923’te tekrar başlamış, 23 Nisan'da başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923’e kadar devam etmiş ve bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlanmıştır.
EDİRNE’NİN EL SANATLARI
EDİRNE KIRKPINAR GÜREŞLERİ Büyük efsaneyi görür gibiyim Tarih teknesinde yürür gibiyim Eyvah heyecandan ölür gibiyim Edirne Kırkpınar Er Meydanında Davut sesli cazgır güreş okuyor Ter bulaşmış çimen yağa kokuyor Altı yüz yıl tarih gerçek oluyor Edirne Kırkpınar Er Meydanında Yirmi davul yirmi zurna çalınır Pehlivanlar sıra sıra salınır Her bir yiğit namı ile anılır Edirne Kırkpınar Er Meydannda
2011/2012 YÜKSEL YEŞİL .Ö.O. EDİRNE’Yİ TANIYORUM, TANITIYORUM PROJESİ GEZİLERİ 6. SINIF ÖĞRENCİLERİ İLE BAŞARILI VE EĞLENCELİ BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRÜLMÜŞTÜR.