NÜFUS POLİTİKALARI
Ülkelerin veya hükümetlerin, NÜFUS POLİTİKALARI Ülkelerin veya hükümetlerin, Bilinçli olarak , Nüfusun niceliği ( sağlık ve doğurganlık), Niteliği ( eğitim) ve Dağılımını(kır – şehir) etkileyen Bilinçli kararların ve uygulamaların tümüne “nüfus politikası” denir.
Günümüzde hızla artan dünya nüfusu, sınırlı doğal kaynakları tüketirken , bir yandan da , nüfusun özellikleri ve nitelikleri ülkeler için önemli olmaya devam etmektedir.
20 yy. öncesi toplumlarda nüfusun sayısal olarak fazla olması güçlü olmak için gerekli ve yeterli bir faktör olarak görülüyordu. Günümüzde nüfusun sayısal çoğunluğundan çok nicelikleri üzerinde durulmaktadır. Nüfusun miktarı ve özellikleri ile ülkenin kalkınmışlığı arasında bağlantı kurulmaktadır.
Günümüzde ülkelerin nüfuslarının aşırı miktarda artması ve buna karşı önlemler alınması gerektiğinden çeşitli nüfus politikaları uygulanmaktadır. Nüfusun aşırı artışı yanında az artası veya eksilmesi de bir takım sorunlara yol açtığından özellikle de ülkelerin varlığını ve geleceğini tehdit etmektedir. Bu nedenlerle ülkeler nüfuslarını belli bir oranda ve sorun yaratmadan artırmak istemektedirler.
Jeremy Bentham Dünyada ilk nüfus planlaması Batı Ülkelerinde endüstri çağına giren ülkelerde nüfus planlaması, daha yerinde bir deyimle aşırı doğurganlığın kontrolü, bir halk hareketi olarak 19. yüzyılda başlamıştır. Halka gebeliği önleme yöntemlerinin öğretilmesini ilk savunan kişi bir İngiliz papazı olan Jeremy Bentham'dır.
Bentham'ın etkisi ile Francis Place doğum kontrolü konusunda bir kampanya açmış ve Richard Carlyle da doğum kontrolü yöntemlerini öğreten bir kitap yayınlamıştır. İngiltere'den sonra halk önderleri diğer Avrupa ülkelerinde de bu konuda eğitime başlamışlardır. Dünyada ilk aile planlaması kliniği de 1882 yılında Hollanda'da kurulmuştur. Francis Place
A.B.D.' de bu hareketin öncüsü Charles Knowlton adlı bir hekimdir. 19. yüzyılda yaşamış olan Knowlton, halk için gebeliğin önlenmesi konusunda yazdığı kitaptan ötürü, ahlaka aykırı yayın yaptığı gerekçesi ile hapse mahkûm olmuştur. 1916 yılında Margaret Sanger de aile planlaması kliniği açtığı için hapse mahkûm olmuştur. Charles Knowlton Charles Knowlton Margaret Sanger
Hükümet düzeyinde nüfus planlaması hareketini ilk başlatan ülke Japonya'dır. Japonya 1948 yılında kürtajı serbest bırakmış ve ailelerden 2–3 çocuktan fazla çocuk sahibi olmamalarını istemiştir. Japonya on yıl içinde kaba doğum hızını binde 30'dan batı ülkeleri düzeyine binde 18'e düşürmüştür.
Nüfus planlaması programını başlatan ikinci ülke Hindistan'dır. Aslında İngiltere 1928 yılında Hindistan'da doğum kontrolü hareketini başlatmıştı. Ancak bu Hintlilerce kabul edilmemiştir.
1947 yılında, Hindistan bağımsızlığını kazanınca, Nehru Hindistan'ın nüfus sorunu olmadığını, fakirliğin nedeninin İngiltere'nin sömürüsü olduğunu söylemişti. Bununla beraber Nehru gerçeği kısa zamanda görmüş ve 1955 yılında kalkınma planı hazırlanırken "Nüfus Artışı Azaltılmadan Hindistan Kalkınamaz" demiştir.
1960 yılından sonra az gelişmiş ülkelerin pek çoğu nüfus artışının önemli bir sorun olduğunu kabul etmiş ve nüfus artış hızını azaltma veya Ana-çocuk sağlığı düzeyini yükseltme gerekçesiyle aile planlaması programları başlatmışlar veya halka aile planlaması hizmeti sunmuşlardır. Bu hareket Afrika'da Batının yeni bir sömürgecilik önlemi olduğu düşüncesiyle ve Latin Amerika ülkelerinde Katolik kilisesinin etkisiyle çok yavaş gelişmiştir.
Nüfus politikalarının uygulanması bir dizi kararlara ve çeşitli politikalar arasındaki öncelik ve dengelere bağlıdır. Politikalar arası dengede ülkelerin büyük çoğunluğunun üzerinde durduğu husus, insan hakları politikası ile nüfus politikalarını bağdaştırmaktır.
Zamanımızda ülkelerin büyük çoğunluğu ister pronatalist( nüfusun artırıcı) olsun, ister antinatalist(nüfusu azaltıcı) olsun, kadınlarının doğurganlığını kısıtlamak istemelerine rağmen zorlayıcı bir politika uygulamamakta, amaçlarına halklarını eğiterek varmak istemektedirler. Pronatalist politika güdenler amaçlarına ulaşmak için doğurganlığı özendirici tedbirler almaktadır.
Akılcı aileler ve hükümetler nüfus sorunu karşısında geleneksel davranışlarını değiştirmişlerdir. Buna karşın çağın koşullarına uyamayanlar ve her ne pahasına olursa olsun geleneklerin kafalarına yerleştirdiği inançlardan ayrılamayanlar da vardır. Gelenekçilikten en çok etkilenen ülkeler Latin Amerika Ülkeleridir.
GÜNEY AMERİKA ÜLKELERİ; Gelenekçi yapıda olup çocuk sayısına karar vermeyi ailenin veya kadının hakkı saymayan ve onları aşırı doğurganlığa zorlayan ülkeler gebeliği önleyici ilaç ve araçların üretimini, ülkeye ithalini ve satışını yasaklayan bir politika güderler. Halka bu konuda bilgi verilmesini de yasaklarlar.
Zamanımızda bu aşırı uygulamayı Latin Amerika ülkelerinde ve sosyalist ülkeler arasında Romanya’da görüyoruz. 1965 yılında nüfus planlaması kanunu kabul edilmeden önce ülkemizde de aynı politika güdülmekteydi.
Endonezya’da nüfus hızlı artmakta ve ülkenin gelişmesini yavaşlatacak Etkinli çalışması( S- 31) Endonezya’nın nüfus azaltıcı, Fransa’nın nüfus artırıcı politika gütmelerinin nedenleri: Endonezya’da nüfus hızlı artmakta ve ülkenin gelişmesini yavaşlatacak ve beraberinde birçok nüfus problemini getirdiği ( Eğitim, sağlık, işsizlik, kişi başına düşen milli gelirin azalması) için nüfus artışını azaltıcı politika izlemektedir.
Fransa’da ise nüfus artışı çok az olup Etkinli çalışması( S- 31) Endonezya’nın nüfus azaltıcı, Fransa’nın nüfus artırıcı politika gütmelerinin nedenleri: Fransa’da ise nüfus artışı çok az olup ülkenin kalkınması için gerekli genç ve dinamik nüfusun yeterli olmaması ve ülke geleceğinin nesil yönünden sıkıntı çekilmesi sorunuyla karşılaşmamak için nüfus artırıcı politika gütmektedir.
Nüfus Politikaları Ve Hukuk Hukukun rolü olmadan yukarıda değindiğimiz politikaları başarıyla uygulamak olanaksızdır. Nüfus politikasında karşılaşılan güçlüklerin üç temel sebebi vardır. 1-Politikanın halkın tutum ve davranışına ters düşmesi, 2-Politikayı uygulayacak yönetimin yetersizliği, 3- Demokratik ülkelerde iktidara gelen her hükümetin kural ve yaptırımlara bağlanan politikaları uygulamakta aynı derecede istekli olmamasıdır.
Örneğin; Hindistan yirmi yıldan beri nüfus azaltıcı bir politika güder. Bu politikayı uygulamak için çabalar. Buna karşın bu ülkede doğurganlık önemli bir ölçüde azalmamıştır. Bunun nedeni bir yandan halkın doğurganlığı azaltmak istememesi, bir yandan da yönetimin nüfus planlaması hizmetlerini halka gerektiği düzeyde ulaştıramamasıdır.
Bir diğer örnek Romanya’da 1967 yılında, doğurganlığın çok düşmesi üzerine, çocuk düşürmeyi ve gebeliği önleyici ilaç ve araçların satışını yasaklamıştır. Ancak 1965’den bu yana hükümetler ne bu kanunu yürürlükten kaldırmış, ne de başarıyla uygulamak için gerekli tedbirleri almıştır. Bu gözlem de doğurganlık sorununda hükümetlerden çok, halkın tutumunun önemli olduğunun kanıtıdır.
1-Gebeliği önleyici yöntemlerin kullanılması, 2-Çocuk aldırma, Doğurganlığı doğrudan etkileyen politikalar (1. grup politikalar) 1-Gebeliği önleyici yöntemlerin kullanılması, 2-Çocuk aldırma, 3-Erkek ve kadının kısırlaştırılması, 4-Doğurganlığı kontrol konusunda halkın eğitimi, 5-Evlenme yaşının saptanması, 6-Aile planlama hizmetinin halka sunuluşu ile ilgili politikalar.
Çocuk düşürme birçok ülkede “cinayet” sayılmakta ve yasaklanmaktadır. Buna karşılık bazı ülkelerde gebe kadına çocuğunu aldırmaya karar yetkisi tanınmaktadır. Kısırlaştırmada da durum aynıdır. Bazı ülkeler kısırlaştırmayı organ yok etme saymakta ve doğurganlığı kontrol için bunu yasaklamaktadır.
Bazı ülkelerde de, örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde, doğurganlığı ameliyat yaptırarak önlemek serbesttir. Evlenme yaşının yükselmesi doğurganlığı azaltır. Amerika Birleşik Devletleri, Fransa son yıllarda çocuk düşürme politikalarını değiştirerek, çocuk düşürmeyi serbest bırakmışlardır.
Aile planlaması hizmetinin halka nasıl sunulacağı hususundaki politika da doğurganlığı etkiler. Bu politika özellikle, Türkiye gibi, çocuk sayısını sınırlamak isteyen, buna karşın çeşitli nedenlerle etkili aile planlaması yöntemlerini kullanamayan ailelerin çoğunlukta olduğu ülkeler için önemlidir.
vergileme politikalarıdır. Doğurganlıkla ilgili ikinci grup politikalar dolaylı olarak halkın tutumunu etkileyen politikalardır. Bunların en önemlileri sosyal güvenlik, çocuk işçi çalıştırma, kadın hakları, doğum yardımı ve vergileme politikalarıdır.
Sosyal güvenliğin hükümetler tarafından sağlanmadığı ülkelerde ana ve baba güvenceyi çocuklarında ararlar. Bu toplumlarda gelenek ana ve babanın yaşlandığı, hastalandığı veya iş gücünü kaybettiği zaman çocukları tarafından bakılmasıdır.
ÜLKELERİN FARKLI NÜFUS POLİTİKALARI: Dünya üzerinde ülkelerin nüfus artışları birbirinden faklıdır. Ayrıca nüfus artış oranları zamanla değişime uğrar. 30–40 yıl önce Güney Asya, Orta ve Güney Amerika ülkeleri önde giderken, Afrika kıtası 1970 lerden beri en öne geçmiştir. Geçmişte nüfus patlaması yaşayan Avrupa ülkeleri ise nüfus artışında en son sıralarda yer almaktadır.
Etkinlik çalışması( S- 32) 2006 yılına ait farklı ülke nüfus piramitleri incelenerek; 1- Piramitler arasındaki farklılıklar nelerdir? En çok dikkat çeken özellik piramitlerin taban genişliğindedir. Yani nüfus artış oranları ve doğum oranlarının farklı olduğu dikkat çekmektedir. Japonya ve Çin piramitleri son yıllarda sıkı nüfus azaltıcı politika gütmelerinin bir göstergesi,
2000-2025-2050 Japonya Tahmini Nüfus Piramitleri
2000-2025-2050 Çin Tahmini Nüfus Piramitleri
Endonezya piramidi ise doğum oranları ve nüfus artışının en yüksek boyutta olduğu ve nüfus azaltıcı politikaların yapılmadığını veya başarılı olmadığının göstergesidir.
2025-2050 Endonezya Tahmini Nüfus Piramitleri
Fransa piramidi ise , oldukça düzgün nüfus artış oranı oldukça az dengeli bir nüfusu göstermektedir.
BAZI GERİ KALMIŞ ÜLKELERİN 2050 YILI TAHMİNİ NÜFUS PİRAMİTLERİ
BAZI GERİ KALMIŞ ÜLKELERİN 2050 YILI TAHMİNİ NÜFUS PİRAMİTLERİ
2-Piramitlerden hangisi nüfusu hızla azalan ülkeyi göstermektedir? Etkinlik çalışması( S- 32) 2006 yılına ait farklı ülke nüfus piramitleri incelenerek; 2-Piramitlerden hangisi nüfusu hızla azalan ülkeyi göstermektedir? Çin’in nüfus piramidi,
Etkinlik çalışması( S- 32) 2006 yılına ait farklı ülke nüfus piramitleri incelenerek; 3-Piramitlerden hangisi nüfusu hızla artan ülkeyi göstermektedir? Endonezya piramidi, Nüfus artış oranının yüksek olması, bunda doğumların yüksek olması, nüfus planlaması çalışmalarının yetersiz olduğu, halkın yeterince eğitim ve bilinçte olmaması, ülkenin de nüfus azaltıcı politikaları yeterince uygulamadığı için.
Etkinlik çalışması( S- 32) 2006 yılına ait farklı ülke nüfus piramitleri incelenerek; 4-Japonya ve Endonezya nüfus planlaması yoluyla hangi sorunlarına çözüm bulabilirler? İşsizlik sorununun çözümü, Kişi başına düşen milli gelirin azalmasının önlenmesi, Tasarruflar azalması önlenmesi, Ekonomik bağımlılık oranı azaltılması, İç ve dış göçlerin önlenmesi, İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasının kolaylaşması, Yetersiz beslenme sorununun çözümü, İhracat artmasına, Demografik (nüfusa bağlı) yatırımlar azalması, Çevre kirlenmesinin azalması, Çarpık kentleşmenin önlenmesi, Kalkınma hızının yükselmesi gerçekleşebilir.
Etkinlik çalışması: (S- 31- 2): Nüfus politikası; Ülkelerin veya hükümetlerin bilinçli olarak nüfusun niceliği, niteliği ve dağılımını etkileyen bilinçli kararların ve uygulamaların tümüne “nüfus politikası” denir. Yılık Nüfus Artış Hızı: Nüfusun yıl içinde göstermiş olduğu artış hızına ise “yıllık nüfus artış hızı” denir. İki sayım tarihi arasındaki dönemde her 1 000 nüfus için yıllık artan nüfustur. Azalan Nüfus: Doğumlarla gelen insan sayısı az, ölümlerle kaybedilen insan sayısı fazla ise nüfus azalır,
Etkinlik çalışması: (S- 31- 2): Nüfus patlaması: Dünyada sanayi inkılâbından sonra başlayan hızlı nüfus artışının 1950 den sonra kısa bir sürede katlanarak büyümesi olayına nüfus patlaması adı verilmektedir. Toplam doğurganlık oranı: Bu oran doğum yapabilecek yaş sınırı içinde bulunan (15- 49 yaş arası) her kadından beklenen canlı doğum sayısını ifade eder. Aile planlaması: Ailelerin bakabileceği ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği kadar sayıda çocuk sahibi olmalarıdır.
Etkinlik çalışması: (S- 31- 2): Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır. 15 - 64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir. Bu nüfus dilimi içinde olup herhangi bir işte çalışan nüfusa aktif nüfus denir. Bu grup içinde olup her hangi bir işte çalışmayan nüfusa ise işsiz nüfus denir. Ölüm oranı: Yıl ortasındaki her 1000 bireylik nüfus itibarıyla belli bir yılda gerçekleşen ölümlerin sayısı. Doğum kontrolü(nüfus planlaması): Doğumları sınırlama veya durdurma siyaseti.
A- JAPONYA: —Japonya’da modernleşme ve gelişme dönemlerinde nüfus politikası nüfusun artması yönünden olmuştur. Aileler çok çocuk yapmaya özendirilmiştir. 1947 de nüfus artış hızı % 2 yi bulmuştur. —Bu artış hızının yüksek olması üzerine 1948 yılında çıkarılan bir yasayla nüfus planlaması çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmayla 1980 lerde nüfus artış hızı % 1 in altına inmiştir. —1990 lerde artış hızı çok düşünce yeniden hükümet nüfusun artması için ailelerin daha çok çocuk sahibi olması için teşvik ve kampanyalara yeniden başladı. Ancak 11991 yılında teşviklerle bir miktar artış olsa da 2000 yılında bu artış çok düşük olmuş ve % 0,1 in altına inmiştir.
Yaklaşık 100 milyon, 1–1970 yılında Japonya’nın nüfusu ne kadardır? Etkinlik çalışması: (S- 33- 1):Japonya’nın nüfus artışını ve sayısını gösteren grafik incelenerek, 1–1970 yılında Japonya’nın nüfusu ne kadardır? Yaklaşık 100 milyon,
Etkinlik çalışması: (S- 33- 1):Japonya’nın nüfus artışını ve sayısını gösteren grafik incelenerek, 2-Hangi yıldan itibaren nüfus artışı düşüşe geçecektir? Bu düşüşün ardındaki sebepler nelerdir? Hükümetlerin önceki planlama çalışmalarının etkileri, Sanayileşme ve kentleşmenin artması, Eğitim seviyesinin artması, Evliliklerin azalması, Aile kurumunun sarsılması, Sosyal güvenlik sisteminin gelişmesi ve çocuğun geleceğin güvencesi olarak görülmemesi, Çocuk yetiştirmenin ailelere zor gelmesi vb.
Etkinlik çalışması: (S- 33- 1):Japonya’nın nüfus artışını ve sayısını gösteren grafik incelenerek, 3- 1920 yılından günümüze kadar zaman aralığındaki nüfus değişimini yorumlayınız. 1920 yılından sonra kırsal ağırlıklı ve çocuk isteğinin fazla olduğu yıllarda hızlı bir nüfus artışı olmuş, II. Dünya savaşı yıllarında savaşın etkisiyle bir nüfus azalmış daha sonra nüfus artışı 1990 larda yavaşlamış 2000 den sonra artış iyice yavaşlamış, tahmine göre de 2010 yılından sonra en iyi şartlarda daha nüfus yitimine uğrayacaktır.
Etkinlik çalışması: (S- 34): Japonya’nın yıllara göre yaş dağılımı grafiği: Yıllar 0-14 15-64 +65 Yıl.Ort. Top.Nüf. (Milyon kişi) art.oranı 1960 28,4 61,5 5,3 1,1 94 1985 25,9 82,3 12,4 0,61 120,7 2003 18,0 85,4 23,5 0,04 127,2
Japonya ileride ne gibi sorunlarla karşılaşabilir? 1- Nüfus sayısı azalmaktadır, 2-Ülkede çocuk ve genç nüfus zamanla azalacak ve dinamik özelliğini kaybetmektedir. 3- Ülke zamanla asker ve savunma sıkıntısı çekebilir. 4- Yaşlı nüfus artarak ve bağımlı nüfus oranı yükselmektedir. 5- İş gücü azalması veya sıkıntısı başlar ve başka ülkelerden nişçi göçleri isteyebilir. 6- Ülkenin nesil problemi başlar ve geleceği tehlikeye girer.
JAPONYA 2007 TAHMİNİ NÜFUS PİRAMİDİ
B- ÇİN HALK CUMHURİYETİ: Dünyanın en kalabalık ülkesidir. Bu yüzden nüfus özellikleri önemlidir. 1950 yıllara kadar hükümetler nüfusu güç olarak görüp yayılmacı politikalar izliyorlardı.
1953 yılında nüfus 583 milyonu bulunca şehirlerde nüfus planlaması çalışmalarına başlandı. Fakat etkili sonuçlar alınamadı. Artış hızı beklenenden fazla çıkması ile 1979 yılından sonra resmen ilan edilmeyen tek çocuk politikası başladı. Kırdan tepki gelince kırsal alanda bir çocuğa daha izin verildi. 2004 yılında nüfusu 1,3 milyarı aştı.
Çin'de yeni nüfus politikası: Çin Halk Cumhuriyeti doğurganlığı sınırlayıcı çeşitli politikalar arasında 25 yaşından önce evlenmeyi de yasaklamıştır. Bu suretle kadınların doğurganlık süreleri 30 yıldan 20 yıla inmiş olmaktadır. Yaklaşık otuz yıldır her aileye bir çocuk kuralını uygulayan Çin şimdi de köylü nüfusunu azaltmak için maddi teşvik uygulamasına gidiyor.
Nüfus politikaları kız erkek dengesini bozuyor Son otuz yıldır hükümet nüfusu kontrol edebilmek için her aileye bir çocuk kuralını genel olarak sıkı bir şekilde uyguluyor, kurala uymayanları para cezalarına çarptırıyordu. Fakat şehirlerde hala sıkı şekilde uygulanmasına karşın son bir kaç yıldır kuralı çiğneyenlere, özellikle de tarlalarda çalışacak iş gücü sıkıntısı çekilen kırsal bölgelerde göz yumulmaya başlanmıştı.
Çin'de nüfus kontrol politikalarını eleştirenler çevreler son 20 yılda bu politikaların nüfus içinde kadın - erkek dengesini bozduğunu söylüyorlar. Bunun sebebi özellikle kırsal kesimde geleneksel olarak erkek çocukların, ailenin adını sürdüreceği ve yaşlılıkta anne-babaya bakacağı düşünülerek daha çok rağbet görmesi. Bu yüzden kız bebekler sık sık ölüme terk ediliyor.
Hükümetin açıkladığı yeni kurallar da kız ve erkek çocukları arasındaki geleneksel ayrımı sürdürüyor ve iki kız çocuk bir erkek çocuğa eşit sayılıyor. Yasaya göre, kırsal kesimde yaşayıp tek erkek çocuğu veya iki kız çocuğu olan ailelere, anne -baba 60 yaşını geçtiklerinde yılda 75 dolara denk bir maaş bağlanacak. Bu, Çinli bir köylünün ortalama yıllık gelirinin neredeyse beşte biri tutarında bir meblağ. Böylece tek erkek, ya da iki kız çocuğun yaşlanan anne babaya bakma yükünün hafifletilmesi amaçlanıyor.
C- FRANSA: Günümüzde Avrupa ülkeleri en düşük nüfus artışına sahiptir. Hatta bu ülkeler nüfuslarını artırmak için çeşitli politikalar gütmektedirler. Fransa’da bu ülkelerden biridir.
Fransa’nın nüfus artış hızları belli dönemlerde artıp belli dönemlerde azaldığı görülmektedir. I. Ve II. Dünya savaşı dönemlerinde artış hızı düşmüştür. 1950- 1975 yılları arasında ( Nüfus Patlaması yılları) nüfusu hızla artmıştır. 1975 yılından sonra nüfus artışı hızı düşmüştür. Bundan Fransa nüfusunu artırmak için çeşitli şekillerde ailelere fazla çocuk sahibi olmaları için teşvik edici kampanyalar düzenlemektedir.
2-Nüfusun değişiminde göçlerin etkisi nasıl olmuştur? Etkinlik Çalışması: ( S -35-) Fransa’nın nüfusunda 1950’den sonra görülen gelişmeleri gösteren tablodan yararlanarak aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1- Nüfus en fazla hangi dönemler arası artmıştır? 1960- 196 dönemi arası-bu yıllar hem doğumlar fazladır. Hem de dışarıdan aldığı göç fazladır. 2-Nüfusun değişiminde göçlerin etkisi nasıl olmuştur? Nüfusu artırıcı bir etki yapmıştır. Sayılan dönem içinde 1.285.000 kişi doğal nüfus artışı sonucu nüfusa katılırken, 480.000 kişi yani doğal artışın yaklaşık 1/3 ü kadarı göçle nüfusa katılmış ve ülkenin nüfus artıran en önemli bir kaynağı olmuştur.
Etkinlik Çalışması: ( S -36) Bir ülkenin nüfus planlaması çalışması yapmadan önce kişi başına düşen gelir milli gelir payının az olduğu ve çalışanların yükünün ağır olduğu ve daha fazla insana bakması gereken bir durumdan, Nüfus planlaması ile çocuk veya bağımlı nüfusu azaltıp, çalışanların yükünün azalması ve daha fazla milli gelire sahip bir duruma geliş öyküsü karikatürize edilmiştir.
Günümüzde gelişmekte olan ülkeler nüfus artış hızının azaltılamamasının ekonomik gelişmelerini engelleyeceğini, Gelişmiş ülkeler de nüfus artış hızının nerdeyse durma noktasına gelmesinden dolayı nüfusu artırıcı çalışmalar yapmadıkları takdirde birçok problemle karışılacaklarını savundukları için nüfus politikası veya nüfus planlaması yapmaktadırlar.
TÜRKİYE'DE NÜFUS POLİTİKALARI: Osmanlı İmparatorluğu zamanında nüfus sorunu bugün anladığımız anlamda üzerinde durulan bir konu olmamıştır. Bu dönemde, İmparatorluk topraklarının genişletilmesi veya korunmasına bağlı olarak, bilhassa askeri güçle ilgili fazla nüfus isteği ve aynı zamanda tarihin derinliklerinden gelen geleneksel bir inançla büyük ve kalabalık aile sahibi olma arzusu vardı.
Cumhuriyetin kuruluşundan 1960’lı yıllara kadar uzanan nüfus politikasının genel eğilimi, nüfusu artırmaya dönük bir nitelik gösterir. Türkiye'de nüfus sorununu ulusal bir politika olarak ele alan ve üzerinde duran Atatürk'tür.
Atatürk, 1920 yılında yaptığı bir konuşmada, "Milletimizin sıhhatinin muhafaza ve takviyesi, ölümlerin azaltılması, nüfusun artırılması, bu suretle efradı milletin dinç, çalışkan ve kabiliyetli bir halde yetiştirilmesi lazımdır." demiştir
Atatürk bu politikayı şundan dolayı istemiştir: Türkiye’yi hızla kalkındırmak ve Türkiye'nin kendisine dost olmayan memleketler karşısında bağımsızlığını koruması için kuvvetli bir orduya muhtaç olmasıydı.
Osmanlı Devleti, Balkan, Trablusgarp, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı gibi bir dizi büyük tarihsel oluşumlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçte, önemli toprak ve insan kayıpları kendini göstermiştir.
Dönemin geneli boyunca, olumsuz yaşam koşulları, savaşlar, salgın hastalıklar ve zorunlu göçler nedeniyle önemli insan kayıpları ortaya çıkmıştır. Örneğin, çocuk ve yetişkin ölümleri, son derece yüksekti. Verem, frengi, malarya, tifüs ve sıtma gibi yaygın salgın hastalıkların neden olduğu ölümler nüfus artışını olumsuz yönde oldukça yüksek düzeyde etkiliyor, hatta kimi yıllar itibariyle nüfus artmadığı gibi, geriye gidiş süreci bile yaşanıyordu.
Yeni nüfus politikasının ana yönleri, Ş. S Yeni nüfus politikasının ana yönleri, Ş.S.Aydemir’in kaleminden şu satırlarla dile getirilmektedir: “Çok nüfus, tok nüfus, şen ve zengin nüfus istiyoruz. …..Dünün idaresinden teslim aldığımız bugünkü Anadolu, bütün tarihinin, tarih devirlerinin en tenha ve en bakımsız bir Anadolu’sudur. Bütün medeni kabiliyetleri ihmal edilmiş, ihtiyaçları azaltılmış, adeta medeniyet harici kılınmış 14 milyonluk bu memleket halkını en kısa zamanda hiç değilse iki misline çıkaramazsak, yarının çok nüfuslu ve ileri teknikli milletleri karşısında bekamızı tehlikeye atmış oluruz…”
Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusun hızla arttırılmasını sağlayıcı önlemleri alma görevi Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına verildi. Hükümetlerin nüfusu artırmak için bilinçli olarak izlediği bir başka politika ise göçleri artırmaktı. Türkiye’ye göç eden göçmenlerin sorunlarını çözme görevi de aynı Bakanlığa verildi.
Nüfus artışının anormal bir eğilim gösterdiği işaretini ilk defa 1950 de verdi; Nüfus artış hızı binde 22'ye çıkmıştı. 1955 sayımı sonucu ise durumun tehlikeli bir hal aldığının kanıtını veriyordu. 1958 den itibaren ülkemizde gebeliği önleyici araç, gereç ve ilaçların satış ve kullanılmasının serbest bırakılması gündeme gelmiş. Ancak, bu önemli adım bürokratik mekanizmanın çarkları arasında takılıp kalmıştır.
1962 yılında TBMM, Birinci Beş Yıllık Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Planında nüfus artışını azaltıcı önlemler almasını kabul etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Nüfus artışını azaltıcı politikanın kabulü büyük bir tepkiyle karşılanmış ve hükümet, görüşünü kabul ettirmekte zorluk çekmiştir. Bu politikanın uygulamaya geçmesi için gerekli kanunun kabulü de 1965 yılında mümkün olmuştur.
Bu kanunda “Nüfus Planlaması, bir kadının istediği zaman ve istediği sayıda çocuk sahibi olması olarak tanımlanmış”, çocuk düşürme ve sterilizasyonun nüfus planlaması yöntemi olarak kullanılması yasaklanmış ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına, diğer kamu kuruluşlarıyla işbirliği yaparak, ailelere eğitim yapma ve hizmet sunma görevi verilmiştir.
Buna karşın planın öngördüğü hedeflere ulaşılamamıştır. Ülkemizde nüfus planlaması konusunda başarının sınırlı oluşunun nedeni diğer az gelişmiş ülkelerden farklıdır. O ülkelerde küçük aile toplumsal norm değildir. Bu durum programların uygulanmasını olumsuz etkileyen ve giderilmesi güç bir engeldir. Türkiye'nin sorunu, herkese kullanabileceği biçimde aile planlaması hizmeti sunulamamasıdır.
ÜLKEMİZDE 1980-1985 NÜFUS PİRAMİTLERİ
ÜLKEMİZDE 1990-1995 NÜFUS PİRAMİTLERİ
ÜLKEMİZDE 2000-2005 NÜFUS PİRAMİTLERİ
ÜLKEMİZ 2007 TAHMİNİ NÜFUS PİRAMİDİ
ÜLKEMİZ 2010-2020 TAHMİNİ NÜFUS PİRAMİTLERİ
ÜLKEMİZ 2025-2050 TAHMİNİ NÜFUS PİRAMİTLERİ
Etkinlik Çalışması: ( S -36 -2) Nüfus Artış hızının düşmesinin Olumlu sonuçları Olumsuz sonuçları Hayat seviyesinin yükselmesi ve Cinsiyet dengesizliği Ortalama ömrün uzaması Anne ve bebeklerin sağlık Nüfusun yaşlanması düzeylerinin yükselmesi Gelir dağılımının dengelenmesi Genç nüfusun azalması ve ve işgücü sıkıntısı Kırdan kente göçün azalması Ülkelerin nesil sorunu yaşaması Milli gelirin yükselmesi Çocuk sınırlamasından dolayı halkın hoşnutsuz olması İşsizliğin azalması Bağımlı nüfusun artması Eğitim seviye ve imkanlarının Yurt savunmasında sıkıntılar artması
Etkinlik Çalışması: ( S -36 -2) Nüfus Artış hızının yükseltmenin Olumlu sonuçları Olumsuz sonuçları İşçi ücretleri ucuzlar İşsizlik artar. Çevre kirliliği artar Üretim artar Kişi başına düşen milli gelir azalır. Vergi gelirleri artar Tasarruflar azalır Kalkınma hızı yavaşlar Mal ve hizmetlere talep artar İç ve dış göçler artar İhracattaki rekabet kolaylaşır. Ekonomik bağımlılık oranı yükselir Ülke savunmasında önemlidir.Kısa Yetersiz beslenme sorunu ortaya sürede güçlü ordular kurulabilir. çıkar. Yeni sanayi kolları kurulur. İhracat azalır. Demografik yatırımlar artar.
DEĞERLENDİRME: 1- Nüfus politikası nedir? Kaç şekilde uygulanmaktadır? 2-Ülkeler niçin nüfus politikasına başvurmaktadırlar? Neden istediği sonuçları hemen alamamaktadırlar? 3- Japonya ve Çin Nasıl bir nüfus politikası izlemektedirler? 4-Ülkemiz Cumhuriyet döneminde nasıl bir nüfus politikası izlemiştir? 5.Nüfus artış hızının fazla olmasının yol açtığı olumlu ve olumsuz sonuçlar nelerdir? 6. 5.Nüfus artış hızının az olmasının yol açtığı olumlu ve olumsuz sonuçlar nelerdir?
COĞRAFYA ÖĞRETMENLERİ HAZIRLAYAN: ENGİN ŞALLI ÖZKAN ERDOĞAN ORHANGAZİ Ç.P.L. COĞRAFYA ÖĞRETMENLERİ