Kayak ve Kardiyovasküler Sistem
Kayak Temel olarak karın üzerinde yoluş aşağı kayılır İki uzun ince plakanın üzerinde durulur
Kayak Kayma Çeşitleri Alp Kayağı Cross-Country Kayma
Mukavemet kayağında yapılan hareketler dünya çapında en sağlıklı hareketlerden biri olarak kabul edilir. Çoğu spor salonunda bu hareketlerin benzerlerinin yapılabileceği makineler bulunur ve bu aletler inanılmaz bir kardiyovasküler egzersizi imkanı sağlarlar (www.fitness.com).
Alp kayağı, iniş kayağı ise, daha çok kuvvet gerektiren bir hareket şekli içerir
Kayağın Tarihçesi Kayak konusunda ilk tarihi bilgiye Yunan tarihçisi Heredot'un gayri resmi hikayelerinde rastlanmıştır. 552 yılında Teophanes, 700 yılında Pelvius Dianos ve 800 yılında İngiltere kralı Alfred tarafından yazılmış olan belgelerde "ski" kelimesine rastlanmaktadır.
Kayak Antrenman ve Fizyolojisi Genel olarak diğer sporlarda olduğu gibi benzer fizyolojik özelliklere sahiptir denilebilir. Temel ilke olarak kas liflerinin kalınlaşması sonucunda kuvvet artar. Ancak burada önemli olan sadece liflerin kalınlaşması değil, bu oluşum sürecinde kas liflerine yeterli kan akımını sağlayabilecek kılcal damarların desteğidir
Antrenmanın önemli unsurların başında kayakçının branşıyla ilgili enerji ve kas uygunluğunu elde etmesidir. Kasın kasılması için gerekli olan yakıtın depolanması ve kullanılmasıdır. Bu aynı zamanda solunum, kardiovasküler ve hormonal sistemlerde dahil önemli ikmal ve destek sistemlerinin gelişmesini içerir.
Kayma türüne bağlı olarak kullanılan baskın enerji sistemi türleri ATP-CP LA Aerobik Slalom – Kayakla Atlama 80 20 - Mukavemet kayağı 5 95 Rekreatif amaçlı 34 33
Kas uygunluğu: Esneklik, kuvvet, kas dayanıklılığı, sürat ve aynı zamanda kasın hareket sırasındaki kasılmasını kontrol eden sinir sistemini kapsar.
Enerji kullanım oranları Alp kayağında 5,0-8,0 kcal/saat/kg Mukavemet kayağında 6,0-12,0+ Su kayağında 5,0-7,0
Kas lifi oranları Mukavemet kayakçılarında yavaş kas lifi oranı: %70 (+%10, -30) Alp kayakçılarında yavaş kasılan kas lifi oranı: %60 (+-%10)
Ayrıca Mukavemet kayakçılarının FVC (forced vital capasity): 8,1 l
Kardiyovasküler Sistem (Dolaşım sistemi) Kanı tüm vücut dokularına ulaştıran sistemdir. Egzersiz esnasında kasların enerji üretimi için daha çok oksijene ihtiyaç duyması, kardiyovasküler sistemin işini de arttırır. Çünkü egzersiz esnasında kaslara daha çok oksijen sağlanması ve oksijen kullanımı sonrası oluşan atık maddelerin (laktik asit, karbondioksit gibi) kaslardan uzaklaştırılması gerekir.
Araştırmalar
1- Heikke R. Ve arkadaşlarının yaptıkları “Sporcularda Aerobik Performans” isimli çalışmada, mukavemet kayakçılarının doruk oksijen kullanım kapasitesi açısından en yüksek değerlere sahip olduklarını belirlemişlerdir (p<0.05). Çalışmaya 11 farklı spor branşından toplam 89 sporcu katılmıştır. Çalışmada sporculardan kas örneği alınarak kas fibril tip, enzim aktivitesi gibi diğer değişkenlere de bakılmıştır.
M. gastrocnemius c. 1. (GL), M M. gastrocnemius c.1. (GL), M. deltoideus (D), dehydrogenase activity (SDH), M. vastus lateralis (VL), slow twitch (ST), fast twitch (FT),
Bu çalışmanın sonuçlarına bakıldığında mukavemet kayakçıların ve uzun mesafe koşucularının doruk oksijen tüketimlerinin diğer gruplardan daha yüksek olduğu görülmektedir (Aerobic Performance Capacity in Athletes).
2- Pelliccia A. ve arkadaşlarının 600 bayan denek üzerinde yaptıkları araştırmada mukavemet kayağı gibi dayanıklılık gerektiren egzersizlerle spor kişilerin sol ventrikül boşluk büyüklüğünün spor yapmayanlara oranlara daha büyük olduğunu (66mm kadar, normal değerleri >54) ve duvar kalınlığının daha fazla olduğunu (sporcularda 8,2+/-0,9 mm, spor yapmayanlarda 7,2+/-0,6mm) belirtmektedirler (p<0.001). Ancak çalışmalarında antrenmanın ventrikül duvar kalınlığı ile pek alaklı olmadığı belirtmekteler ve değerlin tüm sporcularda normal limitler içinde yer aldığını belirtmektedirler (Athlete's heart in women).
3- Verges S. ve arkadaşları genç mukavemet kayakçıları üzerinde roller skingin laboratuar testleri ve saha testlerinde nabız ve laktik asit ilişkisini incelmişlerdir. Sabit yüklenmede saha testlerinde laktik asidin daha yüksek olduğunu belirlemişlerdir (p<0.05). Bu bulgunun mukavemet kayakçıları için önemli olduğu düşünülmektedir (Blood lactate concentration heart).
4- Burtscher M. ve arkadaşları (Nisan 2005), Avustralya’da değişik sağlık düzeylerindeki (fitness) dağ yürüyüşçüleri ve Alp kayağı yapan kişiler üzerinde yüksekliğin kalp-solunum sisteme (kardiyorepirator) olan etkilerine bakmışlardır. 527 dağ yürüyüşçüsü ve 785 Alp kayakçısında kardiyovasküler rahatsızlıklar gözlenmiştir. İki grup 600 metre ve 2000-3500 metre yükseklikte teste alınmıştır (n=35). Yürüyüşe ve kayağa olan egzersiz tepkileri üçüncü gruptaki deneklerde kayır edilmiştir (n=10). Değişik şiddetlerdeki yürüyüş ve kayak herhangi bir kardiyovasküler ve solunumsal rahatsızlığı olmayan kişiler tarafından iyi bir şekilde üstesinden gelinebilen orta düzeyde kardiyovasküler ve metabolik cevapları harekete geçirmiştir. Düşük fitness, artan yükseklik ve şiddet egzersize gösterilen cevapların arttırmıştır, böylece kardiyovasküler olayların gerçekleşebilmesi güçlendirilmiştir. Düzenli antrenmana bağlı olarak yüksek derecede fitness egzersize gösterilen cevapları düşürür ve egzersize toleransını düzenler (Cardiorespiratory and metabolic responses during mountain).
5- Ninimaa V. ve arkadaşları Nordic kaymada performans ve mekanik belirleyicilerinin verimliliğini araştırmışlardır. Bu amaçla Toronto Üniversitesi’nden gönüllü 10 erkek Nordic kayakçısını gözlemlemişlerdir. Maksimal oksijen alımının %89 ortalamasında bir seviyede ulaşılabilen maksimum kayma hızında oksijen alımını koşu bandında yokuş yukarı koşma esnasında gözlemlemişlerdir. En son ulaşabildikleri maksimal oksijen tüketim değeri ( 63,9 ml.kg- min) uluslar arası yarışçılar için olan 80 ml.kg- min ile karşılaştırılabilir. Maksimum kalp atım oranı ve solunuma ait gaz değişim oranı genellikle kayma esnasında koşmadan daha düşüktü ve buda kayma esnasında kişilerin bireysel becerilerinden kaynaklana bilir. Bu desteklemektedir ki daha deneyimli kayakçılar kayma esnasında koşu bandındaki maksimum değerlere ulaşabilirler. Çoklu regrasyon analizi ortaya koymuştur ki, bir saatin üzerindeki kayma hızı kayma deneyimi, maksimal oksijen alımı ve vücut yağ oranı ile ilişkilidir. Varsayılan dinamik sürtünme katsayısı, sürüklenme alanı, sürüklenme katsayısı, üniversite kayakçılarının brüt mekanik verimliliği net %21.3 verimlilikle %20’nin biraz altındadır (Determinations of performance).
6- Meerson F.Z. ve arkadaşları fiziksel yük adaptasyonunun insan sol ventrikülünün kasılma özelliği ve ağırlığının yaş ile ilişkili dinamikleri üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Sol ventrikülün kütle ve özelliklerinin ekhokardiyografik araştırması 110 antrenmanlı ve 100 antrenmansın, yaşları 10-30 arasında değişen kişiler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Antrenmansız yaşları 10-30 arasında değişen grupta sol ventrikülün kütlesi yaklaşık %50 artmıştır (%70). Bununla ilişkili olarak ventrikülün diyastol sonu kapasitesi 50 ml artmıştır (%73). Ventrikülün sistol sonu kapasitesi sadece 28 ml artmıştır. Antrenmanın (kayma) 1-2 yıl sonrasında 10-12 yaşındakilerde dayanıklılık antrenmanı kontrol grubu ile karşılaştırıldığında %50 den fazlasında %40’la sol ventrikülün mutlak kütlesindeki bir artışla sonuçlanmıştır. Bir sonraki 10 yıl süresince kalbin sol ventrikülünün kütlesi uyum gösteren ve göstermeyen kişilerde önceki düzeyden farklı olarak aynı oranda,ortalama %80 artmıştır. Bu veriler kardiyak hiperturofi mekanizmasının modern anlayışının ışığında dikkate alına bilir (Effect of physical load adaptation on the age).
7- Alp Kayağının Deneklerin Fitnes Düzeylerinde Kardiyovasküler İşlevler Üzerine Olan Etkileri 45-59 yaşlarındaki 9 erkek denek çalışmaya katılmıştır ve birbirini takip eden 6 gün boyunca 1000-2485m de günlük 4 saat iniş kayağı yapmışlardır. Bir hafta sonunda nabızlarında ve sistolik kan basınçlarında bir hafta öncesine göre düşü gözlenmiştir (from 69.6 ± 2.6 to 61.2 ± 3.9 beats·min−1, P > 0.05; and from 146.7 ± 5.0 to 126.1 ± 4.0 Torr, P < 0.01). aynı zamanda kardiyovasküler fitness ve toparlanmalarında da gelişme gözlenmiştir. Handgrip ile maksimal istemli kasılma performansları (before: 48.9 ± 1.7 daN; after: 51.0 ± 1.9 daN, P > 0.05) ve 1 dakikalık istemli kasılmanın ardından gerçekleştirilen kasılma performansları da (before: 16.7 ± 1.6 daN; after: 20.1 ± 1.5 daN, P > 0.05) kassal performans açısından gözlenen diğer bir gelişmedir. Bu çalışmanın sonuçları göstermektedir ki, 50 yaşında ve daha önce antrenman yapmamış kişilerde alp kayağı egzersiz esnasında kardiyovasküler cevaplar ve statik iş kapasitesi açısından aerobik kapasite (before: 50.9 ± 3.6 ml·min−1·kg−1; after: 50.6 ± 3.4 ml·min−1·kg−1; P > 0.05) herhangi bir değişiklik olmaksızın gelişmeye neden olmaktadır. Bu etkilere tatil ortamı da neden olabilir ancak bu bulgular yıl boyu gerçekleştirilen düzenli egzersizin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
8- Sporcularda Uzun Süreli Yükseklik Antrenmanından Sonra Artmış Sol Ventrikül Kası Uzun süreli yükseklik antrenmanının elit dayanıklılık sporcularında yükseklikte ve deniz seviyesinde fizyolojik karakteristikleri üzerine olan etkisi incelenmiştir. 7 İsveçli mukavemet kayakçısı (5 erkek, 2 bayan, 27 yaş ortalamasında) katılmıştır ve İtalya’da deniz seviyesinde 1900m yükseklikte 1 ay boyunca antrenman yapmışlardır. Rollerski treadmill testi 5 ve 11 gün önce ve yükseklikte kaldıktan sonra uygulanmıştır, aynı zamanda 3 test yükseklikte iken uygulanmıştır. Kampta kaldıktan sonra ve önce 1, 11, ve 35. gün ekokardiyografik ve kan volümü ölçümleri uygulanmıştır. Yüksek rakımda hem maksimalde hem de maksimalin altındaki iş yükünde nabız 5-9 atım/dk düşmüştür. Hemoglobin konsantrasyonu deniz seviyesindeki orana göre yükselmiştir. Kan volümü (%3) ve toplam hemoglobin (%7) yükseklik sonrası 11. günde yükselme eğilimi göstermiştir. Diastolik iç çapında yada son ventrikülün duvar çapında herhangi bir değişiklik olmamıştır ancak hesaplanan sol ventrikül kas kütlesi yükseklik sonrası artmıştır (%9-10 p<0.01). Maksimal oksijen alımı yükseklik antrenmanı sonrasında 7 kayakçıdan 6’sında artmıştır (yükseklik antrenmanının 11 gün sonrasında ortalama %3). Sonuç olarak, orta yükseklikteki antrenman egzersiz sırasındaki nabızda bir düşüşe neden olabilir. Bundan başka, yüksek irtifada uzun süreli antrenman sonrası, kalp sol ventrikülünün kas kütlesinde bir artış meydana gelebilir (Increased left ventricular).
Ani kardiyak ölümler koroner kalp rahatsızlıklarından olduğu bilinmektedir. Kayakta ani kardiyak ölüm riski azdır (Sudden Death in Young Athletes, sudden cardiac death during downhill skiing1).
teşekkürler