Hazırlayan Okulu Bölümü Dersin adı Konusu Sorumlu Öğr.Gör.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ÇİM SAHALARDA BAKIM.
Advertisements

Zantedeschia aethiopica
Chamaecyparis lawsoniana (Lawson Yalancı servisi)
CALADIUM BICOLOR (KALADYUM)
BİTKİSEL BESİN ELEMENTLERİ
LİLİUM SP..
ANTHEMIS.
Bilimsel sınıflandırma Familya: Caprifoliaceae
Vaccinium arctostaphylos (karamuk, avcı üzümü, ayı üzümü)
DROSANTHEMUM.
FUCHSİA HYBRİDA (küpe çiçeği)
ABELİA GRANDİFLORA.
Büyük yapraklı ıhlamur
FASULYE.
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ ÜNYE ZİRAAT ODASI BAŞKANLIĞI
AYVA VE ARMUT ÇEŞİTLERİ
BENİ TANIMAK İSTER MİSİNİZ?
PATATES Takım: Tubiflorales (Boru çiçekliler)
ASMA ÇELİĞİ: Uygun koşullar sağlandığında kök ve sürgün oluşturarak yeni bir asma meydana getirebilen gövde, dal, sürgün, kök ya da yaprak parçasıdır.
HAŞHAŞ Tak: Rhoeadelas Fam: Papaveraceae Cins: Papaver
ENDÜSTRİ BİTKİLERİ.
YERFISTIĞI Tak: Rosales Fam: Fabaceae (Leguminosae) Cins: Arachis
KORUNGA (Onobrychis Adams) CİNSİ:
BİTKİ VE AĞAÇLARI TANIYALIM 
KOLZA.
NYMPHAEA N.odorata N.odorata Güzel kokan nilüfer.
Convallaria majalis ALEM:Plantae BÖLÜM:Magnoliophyta SINIF:Liliopsida
Camellia japonica Kamelya-japon Gülü..
CHLOROPHYTUM COMOSUM.
Familyası : Agavaceae Botanik Adı : Agave americana Türkçe Adı : Sabır
CHRYSANTHEMUM.
PINUS HALEPENSİS (HALEP ÇAMI).
Aechmea fasciata.
ULMACEAE Ulmus Celtis Zelkova.
KEREVİZ.
İç Mekan Süs Bitkileri Clivia miniata.
CEVİZ YETİŞTİRİCİLİĞİ
Gynura sarmentosa.
Maclura pomifera Yalancı portakal ağacı.
İÇERİK ; ULMUS MİNOR’ ün botanik özellikleri: Sistematiği, Habitus’u,
CISTACEAE (LADENGİLLER).
HİNTYAĞI Tak: Euphorbiales Fam: Euphorbiaceae Cins: Ricinus
Portulaca grandiflora
PATLICAN Solanum melongena
RHODODENDRON INDICUM (Açelya)
Frexinus sp. BİLİMSEL SINIFLANDIRILMASI Alem:Plantae (Bitkiler)
Buddleia (Kelebek çalısı)
Alnus orientalis’ in botanik ve ekolojik özellikleri
MAGNOLIA SOULANGEANA (SARAY MANOLYASI).
FATSİA FATSİA JAPONİCA.
Mammillaria elongata.
Cıstus spp..
Maranta leuconeura.
Hoya carnosa Mum çiçeği.
CALATHEA MAKOYANA (TAVUS KUŞU ÇİÇEĞİ)
Picea Excelsa Picea Excelsa Avrupa Ladini.
Familyası : Polypodiaceae
PYRACANTHA COCCİNEA Pyracantha coccinea.
CYCLAMEN PERSİCUM.
Erica arborea (ağac fundası)
Atatürk Çiçeği (Euphorbia pulcherrima)
K A B A K Cucurbita pepo L. (Sakız kabağı)
BİBER ÇİÇEK YAPISI Atilla ATA.
Haşhaş.
KORUNGA (Onobrychis Adams) CİNSİ:
TURP YETİŞTİRİCİLİĞİ.
Kök Tütün bitkisinin kökleri kazık şeklinde olup, sağlam bir yapıya sahiptir. Tütün kökleri toprağa çok iyi tutunurlar. Oldukça derinlere iner ve toprakta.
KIŞ MEVSİMLİK ÇİÇEK ÇALIŞMASI
YER ELMASI.
SICAKLIK ETKİSİ Sıcaklığın bitki üzerindeki etkilerini ortaya koyan yıl içerisinde de vejetasyon süresini etkileyen bir takım değerler vardır. Bu değerler;
Sunum transkripti:

Hazırlayan Okulu Bölümü Dersin adı Konusu Sorumlu Öğr.Gör. Abdurrahman Genç U.Ünv. M.kemalpaşa MYO Endüstri Bitk.Yet.ve Değ. Sistem Analizi ve Tasarımı Gül Yetiştiriciliği Ahmet Turhan Hazırlayan Okulu Bölümü Dersin adı Konusu Sorumlu Öğr.Gör.

GÜL YETİŞTİRCİLİĞİ

GİRİŞ: İnsanlığın günlük yaşantısında çok özel bir yeri olan gül; aşkın, güzelliğin, sevginin ve saygının ifadesini en güzel bir şekilde bünyesinde toplayan bir çiçektir. Kuzey yarım küre bitkisi olan gülün orijini Doğu Asya'dır. Kesin olmamakla birlikte gül yağı ve gül suyunun ilk olarak İran veya Hindistan'da üretildiği, buradan Anadolu, Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Asya'ya yayıldığı bildirilmiştir.

Gül sarılgan, dik yada sürüngen saplı, genellikle tüylü yada dikenli bir ağaççıktır. Yapraklar almaşık dizilidir; bazı türlerinde kışın dökülmez. Çiçekleri dalların ucunda tek başına yada demetler halinde bulur ve beşli tiptedir. Meyve yapraklar kavanoz biçiminde etli bir çiçeklik oluşturur. Kuzey yarım kürenin ılıman ve yarı tropikal yörelerinde 100 kadar gül türü bulunmaktadır. Türkiye’ de 25 kadar yabani gül türü vardır. Bunların en önemlisi kuşburnu denilen yaban gülüdür (Rose canina ). Bahçe çeşitleri bundan türeyip önceleri Avrupa ve Anadolu’ da kendi kendine yetişen türlerden ( Isparta gülü, Frenk gülü, misk gülü ) ve son 150 yıldır Uzakdoğu melezlerinden ( tırmanıcı melez güller, çay melezleri, çok çiçekli güller, polyanta ve pernetiana melezleri ) elde edilmiştir

GÜL(Rose Hybrida) Gül;Rosaceae familyası,Rosa cinsi içerisinde yer alan bir tür olup Çin’den Kuzey Avrupa’ya kadar geniş bir yayılış gösterir.Bir çok gül türünün anavatanı Anadolu ve Orta Asya’dır.Günümüzdeki bütün hibrit gül çeşitlerinin Rosa gallica ve Rosa chinensis arasındaki melezlemelerden elde edildiği bildirilmiştir.Kesme gül yetiştiriciliğinde en fazla kullanılan güller Hibrit Tea(çay gülü) güllerdir.Hibrit tea gülleri yanında çok az miktarda da Floribunda gülleri kullanılmaktadır.

Türkiye’ de süs bitkisi olarak başlıca şu gül türleri ve melezleri yetiştirilmektedir:Beyaz gül (R.alba), Isparta gülü yada yağ gülü (R.damascena), Frenk gülü (R.gallica), misk gülü (R.maschata), sadberk gülü (R.centifolia), R.banksiana, R.wichurajana, vb. Bahçe gülleri görünüşlerine ve boylarına göre bodur güller, baston güller, çardak güller, ponpon çardak güller, polyanta güller gibi çeşitler ayrılır ve genellikle o çeşidi yaratan kişinin yada o çeşidin adandığı kişinin adıyla anılır.

EKONOMİK ÖNEMİ Yurdumuzda kesme çiçek üretiminde gül karanfilden sonra ikinci sırada yer almakta ve genellikle iç piyasada değerlendirilmektedir.(Özzambak 2001)2002 yılı verilerine göre dünyada gül dış satımından 3.685 milyar dolar gelir sağlanmış fakat bu miktarın ancak %0.21’i Türkiye tarafından gerçekleştirilmiştir.(Boztok ve Çokuysal 2005) Ülkemizde 2003-2004 yılı verilerine göre 1504 dekar alanda kesme gül yetiştiriliciliği yapılmaktadır.

Türkiye’de ekonomik anlamda gül yetiştiriciliği XIX. yy Türkiye’de ekonomik anlamda gül yetiştiriciliği XIX. yy. sonlarına doğru başlamıştı.Bu dönemde, Bulgaristan göçmenlerinin getirdiği yağ gülleri fidanları ile Isparta’da gül bahçeleri kurulmuş, bölgenin toprak yapısı ve iklim koşullarını gül tarımına elverişli olması da gülcülüğün bölgede kısa sürede yayılmasını sağlamıştır. 1910’lu yıllarda, Bulgaristan’da gül üretiminde görülen gerileme Isparta’da üretilen gül yağı ve gül suyu ürünlerinin Avrupa pazarlarına girmesini kolaylaştırmıştır. Ancak, Balkan savaşı, Birinci Dünya savaşı ve Kurtuluş savaşı gibi art arda çıkan savaşlar nedeniyle dışsatım olanakları tümüyle ortadan kalkınca, Türkiye’de gül tarımı da önemli ölçüde gerilemiştir.

Cumhuriyet döneminde, Isparta’da gül bahçeleri yeniden kurularak gül tarımı canlandırılmıştır. Türkiye’de gül bahçelerinin %90’ı Isparta’da, %10’a yakını Afyonkarahisar’da, çok küçük bir bölümü de Aydın’da bulunmaktadır.

Yurdumuzun uygun iklim ve toprak koşulları dikkate alındığında gülden elde edilen dış satım gelirlerimizin arttırılması mümkün görülmektedir.Bunun sağlanması için kuşkusuz yurdumuz koşullarında yapılmış verim ve kaliteyi arttırmaya yönelik araştırmalara da gereksinim vardır.

GÜL YETİŞTİRİCİLİĞİ İÇİN GEREKLİ EKOLOJİK FAKTÖRLER A.1- Toprak İstekleri: Güller oldukça taze, killi-tınlı ve organik maddece zengin toprakları tercih ederler. Bu topraklar, nemli olduklarında ayağa yapışan, fakat oldukça çabuk kuruyan, fazla kuru ve nemli olmadıkları zamanlarda kolaylıkla işlenebilen topraklardır. Fakat genel olarak güller, hemen hemen tüm bahçe topraklarında yetişebilirler. Ancak, sadece killi, kumlu yada çok kalkerli gibi ekstrem şartlara sahip topraklarda yetişemezler…

Toprak analiz sonuçlarına göre gülün istekleri şöyledir. pH...................6-6,5 Tuz .................% 0,2-0,3 N ....................20-30 mg/100 gr. kuru toprak P2O5 ..............50-80 mg/100 gr. kuru toprak K2O ................80-150 mg/100gr. kuru toprak MgO ...............15-25 mg/100 gr. kuru toprak Mn ..................150-200 ppm 100gr.kuru toprak

A.2- Toprak Hazırlığı ve Gübreleme : Güllerin kolay ve çabuk köklenebilmeleri, gelişip süratle büyüyebilmeleri için toprağın çok iyi hazırlanması gerekir. Hiç üretim yapılmamış, yeni topraklar söz konusu olduğunda derin işleme yapılması gereklidir. Kumun hakim olduğu hafif topraklarda, ağır gübreler (Kompoze gübreler, tercihen sığır gübresi ) en iyi sonucu verir. Ağır topraklarda (kilin hakim olduğu) samanla karışık at gübresi uygundur. Killi-Kalkerli topraklarda, yeşil bitki artıkları, turba ve hayvan artıklarından yararlanabiliriz.

Toprak şartlarına göre 200 ppm nitrojen 150 ppm potasyum içeren likit gübreler gerek duyulduğunda demir ve magnezyum ilavesiyle kullanılabilir.

A.3- Işık : Güller havadar güneşli yerlerden hoşlanırlar. Açıkta, sera dışında yapılan yetiştiricilikte, güneyde duvar diplerinde bulunan yataklar güller için hiç uygun değildir; çünkü aşırı sıcak ve yakıcı olur. Eğer gülleri bu gibi yerlerde yetiştirme zorunluluğu varsa,kuvvetli güneş ışınlarından en çok etkilenen kırmızı renkte varyeteler seçilmelidir. Tırmanıcı, yayılıcı güller bu koşullar için idealdir. Bunun dışında beyaz ve pembe renkli varyeteler seçilebilir

Işık, seralarda yetiştirilen bitkilerin gelişmesini en çok etkileyen faktörlerden biridir. Işık intensitesi yazın en fazla olduğundan yazın gül kesimi daha fazla olur. Gün uzunluğunun güllerin büyüme ve çiçeklenmeleri üzerinde bir etkisi yoktur. Yapılan araştırmalarda yüksek intensiteli ( 100 W ) floresan lambalarla yapılan ek ışıklandırmanın gül üretimini % 50-200 arasında artırdığı görülmüştür. Özellikle kısa saplı çeşitlerde ürün artışı yüksek olmaktadır ( Uzun, 1985 ).

A.4- Sıcaklık : Bir çok gül çeşidi için 16 C gece sıcaklığı uygundur. Güneşli günlerde seradaki sıcaklık bundan 5-7 C yüksek olabilir. Daha yüksek sıcaklıklarda güllerde gelişme süresi kısalmakta, verim artmakta, ancak kalite düşmektedir (Çiçek sapı küçülür, sap kısalır ). Yeni dikilmiş güllerde başlangıçta sıcaklık kontrolü çok önemlidir. Güllerde kritik dönem olarak bilinen, tomurcuğun bezelye büyüklüğünü alıncaya kadar geçmesi gerekli sürede, sıcaklık 21 C civarında tutulmalı, bundan sonra 16 C ye düşürülmelidir. Bu şekilde daha kısa sürede çiçek elde edilir ( Larson,1980 ).

A.5- Nem : Sera içi sıcaklığa bağlı olarak oransal nem, güllerin gelişmesi için uygun düzeyde tutulmadır. Örneğin 24 C de % 60 bağıl nem uygundur. Fazla nem, sera içi hastalıklarını artırdığı gibi, nem noksanlığı da gelişmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Bitkide su kaybı artar, gelişme durur ve sürgünler kısalır. Geceleri sera içi neminin düşük olması ( % 40-60 )istenir. Bunu sağlamak için ısıtma veya iyi havalandırma sistemi gerekir. Elverişli nem koşullarında saplar daha uzun, çiçek ve yapraklar daha büyük olmakta, dolayısıyla kalite artmaktadır. Sık sık yapılan yağmurlama sulama (sisteme) külleme ve kara leke hastalığının yayılmasında etkili olacağından sakıncalıdır.

A.6- Karbondioksit (CO2) : Sera güllerinde fotosentez için su ile birlikte kullanılan önemli bir maddedir. Fotosentez sonucu bitkide büyüme ve gelişme artar. Havadaki normal CO2 gazı yaklaşık 300 ppm dir. Seralarda CO2 miktarı arttırılırsa fotosentez de artacağından güllerin sapı uzar. Goncalar daha iri olur, dolayısıyla kalite artar. Seralarda CO2 ihtiyacı havalandırmanın yanı sıra, sera içinde alkol, propan yakılması ile de sağlanabilir

A.7- Havalandırma : Seraların sıcaklığına ve nem oranına bağlı olarak gerektiğinde havalandırma yapılmalıdır. Havalandırma, sera sıcaklığı 21 C nin üzerine çıktığı zaman yapılmalıdır. Havalandırma ile sera sıcaklığı ve sera nemi kontrol altına alınır. Ayrıca bitkiler için gerekli olan CO2 ve O2 de sağlanmış olur.

A.8- Sulama : Güllerde dikimden itibaren yeterli sulamaya özen gösterilmelidir. Sulama zamanı ve miktarı çevre koşullarına, toprak yapısına, bitkinin gelişme durumuna bağlı olmakla birlikte, sürgün verme döneminde ve yaz aylarında gül, daha fazla suya ihtiyaç duyar. Budama sonrası, çiçek kesim dönemi ve kış aylarındaki su ihtiyacı ise daha azdır. Bir dekar seranın yıllık su ihtiyacı 2000-2500 ton arasında hesaplanabilir.

B.FİDANLARIN SEÇİMİ DİKİMİ VE BAKIM İŞLEMLERİ B.1-Fidan satın alırken… Fidanları güvenilir bir seradan temin edin. Fidanlarınızı saksı içinde alırsanız her mevsim dikebilirsiniz. Fidanları almadan önce dikkatle inceleyin. Aşının üzerinden çıkan en az dört adet sağlıklı dal bulunsun. Yaprakları canlı ve lekesiz olsun. Saksının içini ot bürümüş, altından kökler fışkırmışsa bu iyiye işaret değildir. Bitkinin kart olduğunu gösterir. Ancak ilk ve sonbaharda çok fazla çeşit bulunduğu için bu zamanlarda daha kolay seçim yapabilirsiniz. Ayrıca sonbaharda dikilen güller daha kolay tutar. Kış boyunca yerine alışır ve baharda güzel açar.

Ayrıca aşılı güllerin verim ve kalite yönünden aşısız güllerden daha iyi nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Bu konuda 1989 yılında Ege Üniversitesi ile Muğla Üniversitesi ortak bir çalışma ile 11 değişik gül çeşitleri üzerinde tekrarlı denemeler yaparak bunu saptamışlardır. Araştırmada aşılı gül verimlerinin aşısız gül verimlerine göre daha yüksek olduğu,buna karşın aşısız güllerin toplam verimi içinde birinci kalite veriminin daha yüksek olduğu görülmüştür. Bununla birlikte kök uçları ve dalların budanmış olması gerekir (dalları 20 cm uzunluğa kadar budayın).

B.2- Dikim : Güllerin dikiminde en uygun periyodik Kasım ve Mart ayları arasındadır. Fakat gerçekte 15 Ekimden itibaren Nisan sonuna kadar dikilebilirler. Kışın dikim, toprak şartlarının elverişsizliği nedeniyle uygun değildir. Dikim,Nisanda yapılmışsa özellikle sulamaya büyük özen göstermek gerekir. Söz edilen dikim zamanları çıplak köklü güller için geçerlidir. Şimdi yetiştiriciler, her mevsim hatta yazın bile dikilebilme olanağı olan olan tüplü güller yetiştirmektedir. Dikim alanımızda 60 cm derinlikte 40 cm çapında çukurlar açılır. Çukur dibine üstten alınan toprak gübreyle karıştırıldıktan sonra konur

Bundan sonra sıra, güllerin dikime hazır hale getirilmesine gelir Bundan sonra sıra, güllerin dikime hazır hale getirilmesine gelir. Buna pratikte “kök tuvaleti “ (dikim budaması) denir. Amacı, sökümde zedelenen, kuruyan kök uçlarını budamaktır. Ölü kök uçları kahve rengi olup, bahçe makasıyla kesilerek sarı veya beyaz sarı rengin ortaya çıkması sağlanır. Toprak içinde, köklerin kesilen kısımlarının etrafında oluşan yara dokusunun çevresinden çıkan çok sayıda kökçükler gülün toprağa sıkıca tutulmasını sağlarlar.Bu tutunma,eğer gülün kökleri dikimden önce killi toprak, taze gübre ve sudan yapılmış bulamaca batırılırsa daha da kolaylaşır. Köklerde yapılan bu budamaya paralel olarak dal uçları da budanmalıdır.Bu yöntem, bütün geç dikimler için özellikle önerilir.

Dikim budaması yapılan güller, önceden açılmış olan çukurlara, kökler kıvrılmayacak, doğal durumunu koruyacak ve aşı noktası hafif olarak toprak içinde kalacak şekilde yerleştirilirler. Fazla uzun kökler de budama sırasında uçlarından kesilerek kısaltılabilirler. Gübreyle karıştırılarak yavaş yavaş köklerin arasına konulur ve çukur tamamen doldurulduktan sonra etrafına sulama çanağı yapılarak bolca sulanır.

Büyük çiçekli güller 40/45 cm – m2’ye 7 – 8 adet Güllerde dikim aralığı Fidanlarınızı diktiğiniz zaman ne kadar gelişeceklerini tahmin etmek zordur. Aşağıda gördüğünüz aralıkları kullanarak hoş bir çiçek yastığı elde edebilirsiniz. Büyük çiçekli güller 40/45 cm – m2’ye 7 – 8 adet

Salkım çiçekli güller 40/45 cm – m2’ye 7 – 8 adet Meillandecor - peyzaj gülleri 40 / 170 cm

Tırmanıcı güller 2 m - 2m50cm Meillandina® 20/25 cm- m2’ye 7– 8 adet

Sürünücü güller İzole edilebilirler Baston güller 1 m ve yukarısı

B.3- Güllerde Budama Güllerde Budamanın dört ana nedeni vardır. 1- Gençleştirme 2- Verimi Arttırma 3- Kaliteyi Arttırma 4- Form Verme Güller her yıl ne kadar iyi bakılırsa bakılsın, zamanla karşılaştığı, dalların kısalıp gelişmediği, kurumuş bir hal aldığı görülür.Bu durumda, güllerin keskin aletle aşı noktasının üstünden kesilmesi hem gençleştirmeye hem de verimli ve kaliteli çiçek elde edilmesine yardımcı olur. Gençleştirmenin söz konusu olmadığı, verimin de iyi olduğu güllerde yapılan budama form içindir. İyi bir form için “V” şeklindeki budama gerekir. Güllerde budama zamanı kış sonu veya ilkbahar başıdır.

Budanmamış gül bitkisi; çok sayıda yoğun sürgün oluşturur, çiçekleri küçük ve kalitesizdir. Uygun bir budama; verimsiz, yaşlı, hasta, kuru, zarar görmüş dalların çıkartılması ile iyi bir çiçeklenme için birkaç dalın bırakılması işlemidir. Budama size, bahçenize uyan arzu ettiğiniz gül şeklini yaratma fırsatını verir. Budama ile kuvvetli ve sağlıklı bir bitki gelişimi sağlandığı gibi, bitki içine daha fazla ışık, hava girmesi de sağlanır. Şekil yaratılmasının yanında daha iyi ve kaliteli çiçekler elde edilir. Gülde yapılan her türlü kesme işlemi budama olarak adlandırılır. Budama işlemi dikim aşamasında dikim budaması ile başlar, her yıl yapılan yıllık budamalar ile devam eder.

Güllerde farklı niteliklere sahip fidanlar, üretim materyali olarak kullanılmaktadır. Gül fidanları aşılı-aşısız veya tüplü (topraklı)-tüpsüz (çıplak köklü) fidan olarak sınıflandırılır. Son yıllarda dış mekanda genellikle tüplü fidanlar kullanılmasına karşın çıplak köklü fidanlarda kullanılmaktadır. Dikim budaması özellikle çıplak köklü fidanlarda uygulanır. Aşırı uzun kökler kısaltılır. Kırılmış zarar görmüş kökler kesilir. Ayrıca bu kök sisteminin besleyebileceği ölçüde sürgün bırakılmalıdır.Genelde toprak üstü aksam olarak, 15- 20 cm uzunlukta (üç beş göz içeren) farklı yönlere bakan üç-dört sürgün yeterlidir. Tüplü fidanlarda aşırı uzun sürgünler varsa dikim sırasında bir parça kısaltılır.

GEREKLİ ALET VE EKİPMAN : Gülün odunsu ve dikenli yapısı nedeniyle bitkiyi kolay, sağlıklı budamak ve budama yapan kişinin de zarar görmemesi için keskin, kaliteli ve temiz aletlere gereksinim vardır. Odunsu, sert, kalın dalları kesmek için iyi dişli bir testere kullanılmalıdır. Daha ince, yumuşak dallar için kaliteli, keskin bir budama makası, ulaşılması zor olan yerler için ise uzun saplı budama makasları tercih edilmelidir. Bunlara ilave olarak, dikenlerden elleri korumak içinde deri eldivenlerden yararlanılmalıdır. Minyatür (saksı) güllerini budamak için ise, sadece budama makası veya normal bir makasta yeterli olabilmektedir.

BUDAMA ZAMANI : Bahçe gülleri için en iyi budama zamanı, güllerin dinlenmeye girdiği sonbahar sonu ile kış bitimi arasındaki zamandır. Dinlenmeye giren gülde önce yapraklar azalır,kışı sert olan yerde tamamen dökülür, sürgün ve çiçek faaliyeti durur, bitki kışa dayanabilmek için hayatsal faaliyetlerini en alt düzeye indirir. Budama işlemi gözler uyanmadan, bitki aktif büyümeye başlamadan tamamlanmalıdır. İklimsel faktörler budama zamanını belirleyen temel faktörlerdir. Ilıman kış iklimine sahip olan yerlerde güller erken budanabilir. Erken budanan bitkilerin erken uyanacağı ve soğuklardan zarar görebileceği unutulmamalıdır. İzmir ve çevresinde en iyi budama zamanı Ocak-Şubat aylarıdır.Marmara’da Mart-Nisan Akdeniz’de ise Ocak-Şubattır. Geç budamalar ise,bitkide su yürümesi ve büyümenin başladığı döneme rastlar ve bu dönemde yapılacak budama bitkide güç kaybına neden olur.

BUDAMADA UYGULANACAK GENEL KURALLAR : 1. Birbirine gölge yapan, birbiriyle rekabet içinde olan dallardan biri alınmalıdır. 2. Kışın soğuktan zarar görmüş dallar sağlıklı dokunun bulunduğu noktanın birkaç cm altından kesilmelidir. 3. Hastalıklı, kuru, zayıf, ince sürgünler bitki üzerinde bırakılmamalıdır. 4. Bitkinin (çalının) orta kısmında daha fazla ışık ve hava girmesi için, ortada bulunan dallar dipten çıkartılmalıdır. 5. Bu şekilde kesim ile çalıya bir vazo görünümü de sağlanmış olur. Vazo şekli hastalıkları önleme açısından da yararlıdır. 6. Yaşlı bir dalın ucunda bir en fazla iki adet tek yıllık sürgün 2-3 göz üzerinden budanarak bırakılmalıdır.

7. Uç kısımda yaşlı dal ile tek yıllık sürgünün birleştiği yerde çatal oluşturulmamalı, yaşlı kısım birleşme yerinden tırnak bırakılmadan kesilmelidir (Şekil 1). 8. Bırakılan dal ve sürgünlerin yönleri gözler geliştiğinde birbiriyle karşılaşmayacak doğrultuda olmasına özen gösterilmelidir.

9. Kesilen sürgünün iç rengi beyaz olmalı, eğer kahverengi veya siyah ise kesim beyaz renge ulaşılan noktanın altından yapılmalıdır. 10. Aşılı güllerde aşı noktasının altından gelen dip sürgünleri dipten kesilmelidir.

Kesim yapılacak yerdeki gözün yönüne de dikkat edilmelidir. KESİM İŞLEMİ Kesimler gözün 5- 6 mm üzerinden 30-45º derecelik açı ile düzgün bir şekilde yapılmalıdır. Kesim gözün ters yönünde olmalı, göz üzerinde 5-6 (mm) milimetreden büyük dal parçası (tırnak) bırakılmamalıdır (Şekil 2). Büyük dal parçası kısa sürede canlılığını yitirir (ölür), hastalıklara ve zararlılara barınak oluşturur. Kesim yapılacak yerdeki gözün yönüne de dikkat edilmelidir. Göz çalının orta kısmına doğru bakmamalı,dışarıya doğru yönelik olmalıdır.Genelde sürgünün en üstündeki göz uyanarak yeni sürgünü oluşturacağı için gözün yönü önemlidir.

Kesim sırasında makasın kesim yapan ince kısmı aşağıda, bir başka deyişle bitki tarafında olacak şekilde tutulmalıdır. Aksi tutuş durumunda kesim düzgün olmaz yüzey zedelenir, parça (tırnak) kalır. Bu durumda bir kez daha kesim yapılarak yüzey düzeltilmelidir.

Budamanın Yapılışı : Güller dikimden sonra birinci yıldan itibaren budanmaya gereksinim duyar. Eğer budama yapılmaz ise bitki boyu yükselir, çalı şeklini kaybeder, önce çiçek sayısı artar daha sonra hızla azalır, kalitesiz küçük çiçekler oluşur. Bitki dinlenmeye girdiğinde bitkinin üst dallarında oluşan besin maddeleri köke ve yaşlı odunsu kısma doğru taşınmaya başlar.

Budama ile ne kadar çok göz uzaklaştırılır ise, bitki üzerinde bırakılan gözlere o kadar fazla enerji kalacak, böylece daha kuvvetli sürgün gelişmesi ve çiçeklenme sağlanacaktır. Bahçe gülleri genellikle üç temel şekilde; sert, orta, hafif olarak budanır.

Sert Budama : Bitki 15- 25 cm boyda üç dört sürgün kalacak şekilde budanır. Fazla dallar çıkartılır. Sert budama sonucu, az sayıda gösterişli çiçek oluşur. Zayıf bitkileri kuvvetli gelişmeye yöneltmek için sert budamaya gerek vardır (Şekil 3). Orta Budama : Bitki üzerinde beş ile on adet sürgün bırakılır, bitkinin yerden yüksekliği 45-60 (cm) santimetredir. Orta şiddette budama birçok bahçe gülü için uygun olan bir yöntemdir, sert budamaya göre daha çok sayıda ancak daha küçük çiçekler meydana gelir (Şekil 4).

Hafif budama : Tek yıllık sürgünler sadece uzunluğunun üçte biri kadar kesilir. Bu tarz budama kısa saplı güller demektir Genellikle dikimden sonraki ilk yılda uygulanması önerilir. Budama yapacak kişi öncelikle gül çalısını yakından incelemeli bitkinin gelişme kuvvetini saptamaya çalışmalıdır. Daha sonra budamada uygulanacak genel kurallarda belirtildiği üzere şekli bozan, hasta, kuru ve fazla dallar çıkartılmalı, dipten kesilmelidir. Bir sonraki aşamada uygulanacak budama yöntemine göre yine fazlalık gösteren sürgünler alınmalı, önümüzdeki yıl çiçekleri ve bitkiyi oluşturacak dallar budama yönteminde belirtilen yükseklikte kesilmelidir.

Kesme işlemi daha önce verilen bilgiler doğrultusunda yapılmalıdır Kesme işlemi daha önce verilen bilgiler doğrultusunda yapılmalıdır.Budama bittiğinde bitki vazo görünümünü almalı, yeni sürgünler tek yıllık sürgünlerden daha kolay meydana geldiğinden bırakılan dalların tek yıllık sürgünlerden olmasına veya yaşlı dalın ucunda tek yıllık sürgünlerin bulunmasına özen gösterilmelidir. Gül bitkisinin yaşlı kısımlarında bulunan uyur gözler gerektiğinde sürerek sürgün oluşturabilme yeteneğindedir.

Bu nedenle yukarıda anlatılan yöntemlerin dışında kışı çok sert geçen yerlerde bitki 10- 15 cm yüksekten kesilerek toprakla örtülür ve kışı zarar görmeden geçirmesi sağlanır. Bahar aylarında yeni sürgünler toprak altında kalan yaşlı kısımdan meydana gelir. Diğer bir uygulama da, bitki kışı geçirdikten sonra soğuktan zarar gören dallar budama şekli gözetilmeksizin sağlıklı dokuya ulaşıncaya kadar (yaşlı kısımda olsa) kısaltılır. Burada önemli olan bitkiyi kurtarabilmektedir.

Tırmanıcı güller dikimden sonra 2-3 yıl budanmaz. TIRMANICI-SARILICI GÜLLERİN BUDANMASI Tırmanıcı güller dikimden sonra 2-3 yıl budanmaz. Yalnız cansız, hastalıklı, kuru dallar varsa onlar kesilir. Sürekli çiçeklenen, kuvvetli melez tırmanıcı güller yine dinlenme döneminde budanır. Yaşlı olan, çiçeklenmiş dallar çıkarılır, 4-5 kuvvetli sürgün bırakılır, bunlar bağlanır. Çok uzun olan sürgünler çiçeklenmeyi teşvik etmek için kısaltılır. MİNYATÜR (SAKSI) GÜLLERİNİN BUDANMASI Çok az bir budamaya gereksinim duyarlar. Şekli bozan, uzayan, sıkışıklık yaratan sürgünler alınır. Dipten gelen sürgünler uzunluğunun yarısından budanır. Çiçek geçtikten sonra yeni sürgünler oluşturacak göz üzerinden budanmalıdır.

Bu işlemde temel olarak yıl içinde yapılan bir budamadır. AÇAN ÇİÇEKLERİN ALINMASI Bahçe güllerinde yapılan önemli yanlışlardan birisi de açmış, geçmiş, solmuş çiçeklerin bitki üzerinde bırakılmasıdır. Bu şekilde uygulama, yeni çiçeklerin oluşumunu engellediği gibi bitkinin kuvvetinin de azalmasına neden olur. Bu nedenle açmış, solmaya başlayan çiçek, çiçek sapı alt kısmında iki adet beş parçalı yaprak bırakılarak kesilmelidir. Bu işlemde temel olarak yıl içinde yapılan bir budamadır.

Gülün çiçek yapısı: Folioller (yaprakçık) 3-4 cm uzunluğunda oval şekilli, basit dişli kenarlı ve alt yüzleri tüylüdür. Çiçekler hafifçe sarkık, az yada çok koyu pembe renklidir.Tek renkli olan çiçeklerde içteki taç yapraklar dıştakilerden daha küçük yapılı olup, çiçeklenme çalı formundaki bir bitkide görülen biçimdedir. Kaliks (çanak yapraklar), korollodan (taç yapraklar) daha uzun, çok parçalı 5 sepalden (çanak yaprak) ibarettir. Korolla çok petalli, petaller (taç yaprak) oval şekilli, soluk pembe renkli, kaideleri beyaz lekelidir.

Stamen (erkek organ) sayısı çoktur. Dişi organlar çanak şeklinde çukurlaşmış olan reseptakulumun (çiçek tablası) içinde bulunur. Stilus (boyuncuk) uzunca, stigma (tepecik) baş şeklindedir. Reseptakulum zamanla etlenerek kırmızımtırak bir renk alır.İçinde etrafı tüylerle kaplı nukslar vardır.

Yabani ve yerli güllerin çiçek vermesi diğer bitkilere benzer,beş renkli taç yaprağa(petal)sahiplerdir.Ama sağdaki gülde de görüldüğü gibi çiçekte,beşten fazla taç yaprağı var.Bunun nedeni resimdeki gül ve bahçelerimizdeki güllerin çoğu melezleştirilmiş çeşitlerdir.Yani daha fazla taç yaprağa sahip olsunlar diye melezlenmişlerdir.Daha fazla taç yaprağına sahip olmaları onları süslü kılmıştır.Resimdeki küçük,yuvarlak,sarımsı nokta bir tutam tepeciktir.Tepecikleri saran stamenlerdir.Stamenler ercik saplarının tepelerinde bulunan anter tüplerinden oluşur.Stamenleri saran ise bir çok parlak taç yaprağıdır.

Solda gülün açmasını daha iyi gösteren bir kesit görüyoruz Solda gülün açmasını daha iyi gösteren bir kesit görüyoruz.Öncelikle tek yumurtalığa sahip olmak yerine güller,birkaç yumurtalığa sahipler.Her yumurtalığın stili diğer stillerle birleşir.Ve bir kolonun içinden yukarı stamenlere doğru uzar ve kendine ait tepeciklerde son bulur.Hatta normal çiçek açmasından tamamen farklı olarak yumurtalıklar bardağa benzer şekildeki hypanthium olarak bilinen yapının üstünde yer edinmiştir.İçindeki yumurtalığın üzerinden hypanthium’un üst kenarı çok yada az kapanır.İçinden sadece stillerin geçebileceği büyüklükte bir delik bırakır.Hypanthium’un tepesinde dairesel bir disk bulunur.Bu dairesel diskten birçok ercik (stamen) meydana gelir.Normal çiçek açmasında sadece beş stamen vardı.Bu genel çiçek açmasıyla gülün çiçek açması arasındaki en büyük farktır.