Türk Ahlakı Tarih Sohbetleri Tarih Sohbetleri (Yılmaz ÖZTUNA) (Yılmaz ÖZTUNA) Sesli İzleyin.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
ÇOCUK NASIL ÖĞRENİR?.
Advertisements

Ey kahraman Türk kadını,
Benim kim olduğumu biliyor musunuz? Soy alguien con quien convives a diario Hergün birlikte yaşadığınız biriyim...
Bunu okursanız iyi olur
KUR'AN-I KERİM NASIL BİR KİTAPTIR?
HAYATIN İÇİN TALİMATLAR :  Çavdar ye.  İnsanlara istediklerinden fazlasını ver, ve bunu kalben isteyerek yap.  En sevdiğin şiiri ezberle.  Duyduğun.
AHLAKİ TUTUM VE DAVRANIŞLAR
Yabancı! Ben doğmadan birkaç ay önce, babam Tennessee’de bizim küçük kasabamıza gelen bir yabancı ile tanışmış. Babam, ilk gördüğü andan itibaren bu yabancıya.
“YAZARLAR OKULLARDA’’ PROJESİ
İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir.
LÜTFEN slaytı sesli ve kendi akışında izleyiniz. Hazırlayan: yilmazgurler gmail.com Yazarı: alicanyasar gmail.com “FOTOĞRAFLAR, ERMENİ ÇETELERİNCE KATLEDİLEN.
Işte kadınlar Pakize SUDA'nın bir yazısı.....  Sesli.
Işığı Yanan Evler Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür…
RAHMAN'IN HAS KULLARINDAN
Bu India’dan gelen TANTRA.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ…
4. Sınıf 1. Ünite 1.2. Allah’a Şükür
Lider dediğin; Hedefleri gibi Zafer zafer benimdir diyebilenin, muvaffakiyet, muvaffak olacağım diye başlayanın ve muvaffak oldum diyebilenindir.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
Türkiyenin en büyük mail grubu
Evet, bildiniz: “Bismillahirrahmanirrahim” yazıyor.
GÜNLÜK NAMAZLAR (5 VAKİT NAMAZ)
Sevgili günlük, Bugün çok yoruldum. Neden mi bugün hem eğlendik hem öğrendik… Merak mı ediyorsun? Peki anlatayım…
3. ULUSLARARASI ANTRENÖR GELİŞTİRME SEMİNERİ HAZİRAN 2007 HAKEM-ANTRENÖR/OYUNCU İLİŞKİLERİ A.KADİR ÖZÇELİK-RECEP ANKARALI.
ADALET.
İlköğretim DKAB Dersi 4. Sınıf 5. Ünite Sunusu
Temel Eğitici Nitelikleri
Hazırlayan: Mustafa YILMAZ Tantavi İÖO DKAB Öğretmeni Eyüp/İstanbul
CAMİYİ TANIYALIM.
Ömer Hayyam rubailer Ömer Hayyam
İÇTİMAİ(TOPLUMSAL) GÖREVLER
Sen hangisini seçerdin?
DİLEKÇE NASIL YAZILIR?.
ŞEYTAN.
Kumluca metem vatanseverlİk
SORU EKİNİN YAZILIŞI ?.
MÜLAKAT (GÖRÜŞME) Ünlü kişileri çeşitli yönleriyle tanıtmak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak için ünlü kişi yahut uzmanlarla.
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
Özlü Sözler Kaynak : Güzel Sözler Antolojisi Resim Seçici ve
BAŞKALARININ İNANÇLARINA HOŞGÖRÜLÜ OLMAK
BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI
LÜTFEN slaytı sesli ve kendi akışında izleyiniz.
İBRETLİK BİR HİKAYE.
CEYHUN YILDIZ 7/C&955 KONU:VARLIKLAR ALEMİ.
GÖRGÜ VE NEZAKET KURALLARI
25 MAYIS ETİK VE AHLAK GÜNÜ
İslam’da Bilginin Kaynakları
Şeytanın kötülüğünden korunma konusunda Kur'an'ın öğütleri
Modern hukuk literatüründe; haksız iktisab, sebepsiz zenginleşme, sebepsiz iktisab tabirleriyle de ifade edilen haksız kazanç, hukuki bir sebebe dayanmaksızın,
4. İyiliğe Karşılık Beklememek
Rasulullah (sav) buyurdular ki ;
4. Kendimize Karşı Sorumluluklarımız :
DEĞERLER EĞİTİMİ Konu: Sevgi ve Saygı.
İNTERNET ÇOK GENİŞ BİR ALAN
İnsan İradesi ve Kader İnsanı diğer varlıklardan ayıran en temel özellikler, -akıl -irade AKIL, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, doğruyu yanlıştan ayırt.
‘‘KİM ZERRE MİKTARI HAYIR İŞLERSE ONUN KARŞILIĞINI GÖRÜR
İnsan ve sorumluluk Bu dünyayı ayakta tutmamız için sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekmektedir.
‘’-Kİ’’ EKİ VE ‘’Kİ’’ SÖZCÜĞÜNÜN (BAĞLACININ) YAZIMI
SAYGI.
Kutlu Doğum Haftası Programı. Her kim benden sonra unutulan sünnetimi yaşatır ise beni sevmiş olur.Kim de beni severse benimle beraber olur. Hz. Muhammed(s.a.v)
İYİLİK YAP DENİZE AT
Avrupa’da, hangi savaşın sonucunda, Haçlı Düşüncesi ortaya çıkmıştır?
Bu India’dan gelen TANTRA.
MELEK-CİN-ŞEYTAN/RAMAZAN-ORUÇ DENEME SINAVI SORULARI
Güzel Söz Söyleyelim Hikmet SIRMA.
Bugün neler öğreneceğiz?
NESİLDEN GELEN GÜNAHLAR
Sunum transkripti:

Türk Ahlakı Tarih Sohbetleri Tarih Sohbetleri (Yılmaz ÖZTUNA) (Yılmaz ÖZTUNA) Sesli İzleyin

"Türklerden daha faziletli bir toplum görmedim. Oyuna ve eğlenceye vakitleri yoktur. (...) Yemeklerini çabuk ve konuşmaksızın yerler. Yemek isteyen kim varsa; tanıdık, yabancı ayrılmaz, sofraya çağrılır. (...)

Askerler dahil şehirde silah taşımak yasaktır. şehirde silah taşımak yasaktır. Düello bilmezler; dövüşmeyi medenî terbiyeden mahrumiyet sayarlar. Arada kavga edenler çıkar; fakat kavgayı devam ettirmeleri mümkün değildir; ilk görenler derhal müdahale edip sustururlar. r

Zaten şehirlerde büyük sükunet vardır. Kumar ve içkinin dinlerinde yasak olması kavga çıkmamasının sebeplerindendir. Ama içki içen, esrar çeken Türklere tesadüf edilir; çoğu sosyal durumlarını bu sebeple kaybetmişlerdir. Karaborsa ve tefecilik günah ve meçhuldür.” [Cristobal de Villalon, s ]

"Bundan başka şunu söylemek istiyorum ki, Türkler bir şatoyu veya Türkler bir şatoyu veya kaleyi aldıkları zaman her şeyi ve resimleri buldukları gibi aynen bırakıyorlar, onları tahrip etmek gibi bir âdetleri asla yoktur.” [Belon, s. 90]

"Türkler iyi niyetli insanlardır. Birbirlerine bağlıdırlar. Birbirlerine iyilik yapmaktan hoşlanırlar. Bunları Tanrı'nın şerefi için yazıyorum; yoksa Türklerin bizim imanımızın dışında kaldıklarını biliyorum. (...) Türkler sözlerinin esiridirler. Ancak ölü bir Türk sözünü tutmayabilir. Samimi ve sadık insanlardır.” [Bertrandon de la Broquière]

"Türkler sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar.” üstüne veya dibine koyarlar.” [Busbecq] "Türkler kimseyi Türk usulünce yaşamaya zorlamazlar. Herkesin kendi mevzuatı ile yaşamasına müsaade eder ve izin verirler.” [Geoffroy,c.II, s. 180] [Geoffroy,c.II, s. 180]

“İsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazında, cami içinde veya avlusunda, cemaat ortasında, düşmanı kim ise ondan af diler. Affı yaş ve makamca küçük olan ister. Muhatabı, kesin şekilde ve cemaat önünde affettiğini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaşırlar.

Bir kere barışmış olan iki düşman, eski anlaşmazlıklarından dolayı birbirlerine kötülük edemezler. birbirlerine kötülük edemezler. Böyle bir şeye cesaret eden kişi, hem toplumla, hem Allah'la alay etmiş sayılır ve lanetlenir; fena muamele görür, kendisine inanılmaz.” [Villamont, s. 252]

Sözü uzatmayalım; Sayın Prof.Dr. Yılmaz Öztuna'nın Tarih Sohbetleri'nden (s ) derlediğimiz yukarıdaki satırlar, XVI. yüzyılda Türkler arasında bulunup da anılarını veya raporlarını yazan kimi seyyah, kimi diplomat, kimi asker, kimi esir gayri-müslimlere aittir. Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp Düşmanı oldukları bir toplum hakkında kendi milletlerine karşı dürüst davranıp sahih bilgiler vermeleri, hiç şüphesiz Türkler hakkında iyi niyet beslemelerinin değil, objektif davranmalarının bir sonucudur.

Nitekim aynı yazarlar kitaplarının bazı yerlerinde garazkâr ifadelere de yer vermekten kaçınmamışlardır. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz husus, Türk milletinin toplumsal ahlak ve sosyal düzeninden bahsedilirken, hemen bütün kaynakların ittifak ederek benzer şeyleri söylemek zorunda kalmalarıdır.

Şimdi, söz konusu ettiğimiz alıntılar üzerinde ayrı ayrı düşünüldüğünde, her bir uygulamanın XVI. yüzyılı, yine Batılıların adlandırmasıyla neden "Türk Asrı" yaptığı daha iyi anlaşılmaktadır. O halde bu dediğimizi şöyle okumak da mümkün: Nerede ve ne zaman olursa olsun, bütün gelişmeler, bütün gelişmeler, bütün askeri ve siyasi başarılar, bütün zenginlik ve refah, bütün... bütün... hep güzel ahlak ile ivme kazanıyor, onun sayesinde insanlık için katma değer üretiyor.

Peki o halde soru şu: XVI. yüzyılda imrenilerek izlenen bu millet, izlenen bu millet, daha sonraki yüzyıllarda ceste ceste nasıl da inhirafa uğrayıp, toplumsal desenlerini kaybetti; nasıl da asaletinden tavizler verip, ahlak anlayışını değiştirdi ?!..

Faraza bu satırları birer kez daha okuyup, kendimizi tek tek değerlendirmeye alsak, acaba bizim hakkımızda yazılan bunca gerçekleri (sanki) yalanlamak için çırpındığımız sonucuna mı ulaşırız! Veya bir yabancı bu satırlardan yola çıkarak Türkiye'ye gelse, yanlış bir seyahat yaptığına mı kanaat getirir!..

Eğer öyleyse, Türk milletine, yerde bulduğu kağıdı veya gülü, üstüne basılmasın diye bir duvar kovuğuna koydurtan o rafine anlayışın neşet ettiği ahlakî değerlere ve irfanî geleneğe ne oldu?!..

Ben kendi hesabıma çevreme bakıyorum, çevreme bakıyorum, insanları gözlüyorum, haberlere kulak veriyorum ve sonra şüpheye düşüyorum; Acaba atalarımız hakkındaki bütün bu yazılanlar mı yalan; yoksa, biz mi onların torunları değiliz?!..

Lütfen yukarıdaki satırları bir kez daha ve üzerine basa basa okuyalım; çook farklı şeyler bulacak, çook ayrı yolculuklara çıkacaksınız! Saygılarımla...