"Dedemi bir daha hiç mi göremeyeceğim. "diye sordu Ali, "Ama neden "Dedemi bir daha hiç mi göremeyeceğim?"diye sordu Ali, "Ama neden?“ "Çünkü dedeni yitirdik," dedi annesi."Deden öldü Ali!“ Sonra annesi Ali'nin yanına oturdu. "Üzülme," dedi."Yitirdiğimiz kişileri içimizde yaşatmanın bir yolu var." "Nasıl yani?“ "Onları hatırlayarak! Senin de güzel anıların vardır herhalde.“ "Tabii," dedi Ali "Çoook!"
Annesi, "İşte dedeni özlediğin zaman o anıları düşünebilirsin" dedi Annesi, "İşte dedeni özlediğin zaman o anıları düşünebilirsin" dedi."Dedeyle birlikte çok eğlenirdik.Parka, yürüyüşe, maça giderdik.Bir kez birlikte maça gitmiştik. Ben daha çok küçüktüm.Önümüzdekilerin bağrış çağrışlarından, kalkıp oturmalarından hiçbir şey göremiyordum.Ağlamaya başladım.Dedem cebinden küçük pilli bir radyo çıkardı, bana uzattı.Hazırlıklı gelmiş meğer.Ben göremediğim maçı radyodan dinleyerek izledim.Sonuçta çok eğlenmiştik."
"Bir de balığa gittiğimiz bir gün var "Bir de balığa gittiğimiz bir gün var.Balık tutmak için ne yapacağımı, nasıl yem takacağımı,oltayı nasıl sallayacağımı hep dedem öğretmişti. Sonra o büyük oltasıyla hiç balık tutamamıştı,ama ben küçük oltamla koca bir balık yakalamıştım. Balık benim kovama sığmamıştı. Ben de balığımı vermem diye tutturmuştum. Sonra küçük kovayı büyük kovanın içine koyup öyle taşımıştık balığı."
"Kardan adam, kardan adam. Çok iyi hatırlıyorum "Kardan adam, kardan adam! Çok iyi hatırlıyorum! Dedemle kardan adam yapmak için dışarıya çıktık. Onun aklına bir muziplik geldi.Bahçede büyük bir kütük vardı. Kardan adamı kütüğün çevresini karla örterek yaptık. Sonradan bize katılan arkadaşlara, 'Kardan adamı devirene bir bisiklet' demiştik. O gün epey kartopu atıldı.Ama kardan adamı kimse deviremedi.Nasıl devirsinler? Sonra dedem olayı açıklayıp yaptığı şakaya karşılık hepimizi boza içmeye götürmüştü."
"Yazın birlikte uçurtma yapmıştık. Dedem, 'Hafta sonu uçururuz‘ demişti. Ben sabırsızlanıp ertesi gün plaja inmiştim. Kumların üstünde koşmak çok zordu.Ama kötüsü rüzgâr ters yönden esiyordu.Uçurtma denize düştü.Güneşte kuruttum ve hemen parkta uçurmayı denedim.Bu kez ağaçlara takılıp kuyruğu koptu. Çaresiz hafta sonunu bekledim.Dedem yeni bir kuyruk yaptı ve beni rüzgârlı bir tepeye götürdü. Uçurtma öyle güzel uçtu ki sonuna kadar saldık. Sonra da ipi bırakıp uçurtmanın yükselişini izlemiştik,gözden kaybolana kadar.Ne keyifliydi!"
"Hele bayramda yaptığımız geziyi hiç unutamıyorum "Hele bayramda yaptığımız geziyi hiç unutamıyorum. Anne, siz evde yemek telaşındayken ayak altında olmayalım diye dedemle gezmeye çıkmıştık. Bayramlık giysilerimiz üstümüzdeydi.Gezerken, kaldırımdaki metal kapaklar nedir diye merak ettim. Dedeme sordum.Dedem, 'Kaldırıp bakalım' dedi. Kaldırdık.Altında su borularının olduğunu gördük.Ama kapağı yerine koyarken elimizden kaydı. Yerdeki çamurlar benim üstüme, dedemin yüzüne sıçradı.Eve geldiğimizde azarlanacaktım ama dedemin çamurlu yüzüne öyle güldünüz ki beni unuttunuz. Böylece dedem yine durumu kurtarmıştı."
"Ya saç olayı. Hastalıktan yeni kalkmış, berbere gidememiştim "Ya saç olayı! Hastalıktan yeni kalkmış, berbere gidememiştim.Uzamış dağınık saçlarla okula gitmiştim.Öğretmen çok kızmıştı. Akşam ne yapayım diye düşünürken dedem geldi.'Bu kadar yetişecek ödev varken berbere gidemezsin,gel, saçını ben keseyim' dedi. Hemen 'Olur' dedim.Anne, o akşam tıraştan sonra beni gördüğünde çığlık atarak,"Senin saçların nerede?"demiştin ama ertesi günü öğretmenden 'aferin' almıştım."
"Bir de hastane olayı var. Dedem komşuya beslesin diye tavuk almış "Bir de hastane olayı var.Dedem komşuya beslesin diye tavuk almış. Sonra elinde tavuklarla beni okuldan almaya gelmiş.'Torununuz oynarken düştü, hemşire arka sokaktaki kliniğe götürdü' demişler.Dedem, tavukla kliniğe koşmuş. Ben iyiydim. Doktor 'Dikiş atmak gerekmez' demişti.Dedem beni iyi görünce sevinmiş, telaşla tavukları kaçırmıştı.Hastanede tavuklar önde,hemşire ve doktorlar arkada bir koşuşturma olmuştu. Sonunda tavuklar yakalandı, biz de onları komşuya teslim ettik."
"Bir kez de anneannem hastalanmıştı "Bir kez de anneannem hastalanmıştı. Sarılık bulaşıcıdır diye beni hastaneye götürmemiştiniz. Bayram geldi.Ben dedeme yakındım,'Bayramda anneanneme sarılıp öpmeden olur mu?' diye. Dedem beni hastaneye götürdü.Anneannemi kapıdan gördük. Sonra dedem doktorun kulağına bir şeyler söyledi.Doktor temiz bir çarşaf getirtti.Çarşafı çadır gibi anneannemin üstüne örttük.Ben de çarşafın üstünden sarılıp anneannemi öptüm ve bayramını kutladım."
"Hatırlıyor musun anne, okumayı yeni söktüğümde, dedem elinde bir kitapla gelmişti. Büyük resimli bir kitaptı, ama İngilizce. 'Elbet bir gün İngilizce'yi de öğrenirsin' demişti. Sonra oturup resimlerine bakmıştık.O okuyup bana anlatmıştı."Ali birden, "Sahi, nerede o kitap?" dedi."Artık okuyabilirim" diye odasına koştu. Kitabı buldu. Okumaya koyuldu. Ama sanki dedesi yanındaymış da o anlatıyormuş gibi geldi Ali'ye. Sevindi.Annesi haklıydı. Anılarıyla o, dedesini içinde yaşatacaktı.