Öğretim İlke ve Yöntemleri -Eğitim Öğretimde Kullanılan Temel Kavramlar, Stratejiler ve Öğrenme Teorileriyle İlişkileri- (Bölüm: 11) Ggege
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Öğrenme-Öğretmede Kullanılan Bazı Temel Kavramlar PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Öğrenme Teorileri Öğrenme teorileri, öğrenmenin en iyi nasıl gerçekleştiği konusunda bilimsel kanıtlara dayandırılmış tanım veya açıklamalarından oluşur. Çağımızda en çok bahsedilen öğrenme teorisyenleri arasında Dewey, Piaget, Bruner, Ausabel ve Vygotsky gelmektedir. Bu öğrenme teorisyenlerinin hepsinin ortak amacı, öğrenmeye etki eden temel etmenleri ve bunlar arasındaki ilişkileri bulup ortaya çıkarmaktır.
Öğretim Modelleri: Öğretim modelleri, teorileri pratiğe aktarmak için sistematik bir düzen içerisinde atılması gereken adımları ve her bir adımda nelerin yapılması gerektiğini, kullanım kılavuzuna benzer bir yapıda sunan dokümanlardır. Örneğin, yapısalcı öğrenme teorisi, öğrenme en iyi nasıl gerçekleşir sorusuna cevap ararken, teorinin mantığına ters düşmeden onu pratiğe yansıtma gayreti içinde olan uygulayıcıların, 5E ve 7E modelini ortaya atıp, bu modele uygun materyal geliştirmeleri verilebilir.
Öğretim Stratejileri: Öğretim stratejileri, benimsenen öğrenme teorisine paralel olarak öğretmen ve öğrenciye öğrenme sürecinde verilmesi gereken görev ve sorumlulukların neler olması gerektiği konusuna vurgu yapar. Stratejiler, öğrenme ortamında öğrenciye ve öğretmene verdiği yetki ve otoriteye bakılarak adlandırılabilir. Öğrenme Stratejileri, sunuş, buluş, araştırma, ve tam öğrenme olarak sınıflandırılabilir.
Öğretim Yöntemleri: Yöntem genel olarak, belirlenmiş bir amaca ulaşma sürecinde amacın doğasına uygun tercih edilen yol olarak ifade edilebilir. Bir dersin içeriğinin aktarılmasında uygun bir yol seçip takip etme işlemi olarak da tanımlanabilir.
Öğretim Teknikleri: Yöntemlerin uygulanma biçimine teknik denir. Teknik yöntemin doğasına uygun sınıf içinde yapılan tüm işlemler olarak da adlandırılabilir. Teori, model, strateji, yöntem ve teknik kavramaları kendi aralarında bir bütünlük arz etmektedir. Seçilen her bir modelin veya teorinin doğasına uygun bir öğretim stratejisi, stratejinin doğasına uygun öğretim yöntemi ve yöntemin doğasına uygun öğretim teknikleri seçilmektedir.
Psikolojinin Öğrenmeye Yaklaşımı Davranışçı Yaklaşım Bilişsel-Gestald Yaklaşımı Bilgi İşlem Yaklaşımı Sosyal Bilişsel Yaklaşım Nöro-Fizyolojik Yaklaşım Yapısalcı Yaklaşım Çoklu Zeka Kuramı
A. Davranışçı Yaklaşım Bu yaklaşım öğrenmeyi, uyarıcı ile davranım arasında ilişkinin kurulması ve pekiştirme yolu ile davranışların değiştirilmesi olarak algılar. Davranışçı yaklaşımının temelinde Pavlov, Thorndike ve Watson’un ortaya atmış olduğu fikirler yatmaktadır.
Davranışçı Yaklaşımlarda Öğrenmenin Oluşumu UYARICI TEPKİ Zihinsel Etkinlik? Öğretim Etkinlikleri Gözlenen davranış PEKİŞTİREÇLER Davranışçı kuramlara göre öğrenme etki tepki ilişkisi sonucunda gerçekleşir. Davranışçılara göre zihinsel süreçler gözlenemedikleri için önemsenmez.
Davranışçı Yaklaşımın Özellikleri İçerik hedefler haline getirilerek küçük bilgi birimlerine bölünür ve öğrencilere aktarılır. Öğrenme sonunda standart sınavlar uygulanarak hedeflerin gerçekleşme düzeyleri belirlenir. İstendik davranışlar tekrar ve pekiştireçlerle kalıcı hale getirilir. Öğretmenin görevi öğrenme etkinliklerini düzenleyerek öğrencileri dışardan yönlendirmektir. Sunulan bilgiler önceki öğrenilenlerle pek ilişkilendirilmediği için ezber bir öğrenme meydana gelir. Öğrenmede zihinsel süreçler dikkate alınmaz. Davranışçı Kuram Davranışçı yaklaşım, bilginin bireyden bağımsız olduğunu kabul eden nesnelci görüşü temel alan bir yaklaşımdır.
Davranışçı Yaklaşımın Özellikleri Davranışçı yaklaşıma göre zihindeki iç faaliyetler bilimsel olarak ele alınıp incelenemez. Öyleyse, ölçülemeyen, gözlemlenemeyen davranışlar yerine, ölçülebilen, gözlenebilen, yani nesnel olan davranışlar öğrenme olgusunu ölçüp değerlendirirken ön plana çıkarılır. Davranışçı yaklaşımda öğrenme: (1) klasik koşullanma, uyarıcıya karşı verilen duygusal ve fizyolojik tepkiler, (2) edimsel koşullanma, davranışsal sonuçlardan ortaya çıkan kalıcı ve bilinçli değişimler, (3) taklit yolu ile öğrenme, başkalarının davranışlarını nedenlerini bilmeden veya sorgulamadan gözleyerek öğrenme olarak üç grup altında incelenmektedir.
B. Bilişsel-Gestald Yaklaşımı Bu kurama/yaklaşıma göre öğrenme dış uyarıcıların yanısıra zeka ve bilginin transferi de önemlidir. Bu kuram, temelde öğrenmenin birçok içsel nedenlere bağlı olduğu ve davranışçı yaklaşımda olduğu gibi basit bir olgu olmadığına, zor ve soyut olayları kavrama, kaydetme, geri çağırma, problem çözme, olayları ayırt etme ve yorumlama vs.. gibi durumlarda karmaşık bilişsel süreçlerin gerekli olduğuna vurgu yapmaktadır. Bilişsel kuramcılar öğrenmeyi bilgi edinme yollarını öğrenerek bireylerin daha çok kendi gayretleri ile beyinlerinde oluşan bilgi haritalarında ve kavram ağlarında değişiklikler oluşturma olarak algılamaktadırlar. Bu yaklaşıma göre öğrenme, eski bilgilerle yeni öğrenilen bilgiler arasında bir bağın oluşması veya ilişkilerin kurulması olarak tanımlanabilir. Bu yaklaşım ürünü dışlamamakla birlikte daha çok sürece ve bu süreçte gelişen ve değişen bilişsel becerilere önem vermektedir.
C. Bilgi İşlem Yaklaşımı DUYUSAL BELLEK KISA SÜRELİ BELLEK UZUN SÜRELİ BELLEK UYARICILAR DUYU ORGANLARI Yaklaşımda bireylerin öğrenme olgusunda geçen süreçler, bilgisayarların bir bilgiyi alıp işlemesi sürecindeki basmaklara benzetilmiştir. Bilgisayarda olduğu gibi dıştan gelen uyarımlar girdi olarak beyne girerler orada işlenir, değerlendirilir, daha önceki bilgilerle bütünleştirilir ve kodlanarak belleğe yerleştirilir. Bu işlemden sonra davranım gerçekleşir. Bu süreçte duyusal, kısa süreli ve uzun süreli belleklerden bahsedilmektedir.
D. Sosyal Bilişsel Yaklaşım Davranışçı ve bilişsel kuramın bir sentezini savunur. Yaklaşıma göre davranışçı ve bilişsel yaklaşım tek başına insanların davranışlarını açıklamada yetersiz kalmaktadırlar. Bu yaklaşıma göre davranışların oluşumunda ve değişiminde hem bireyin içerisinde yaşadığı sosyal çevredeki değişkenlerin ve hem de bireylerin zihnindeki iç süreçlerin etkileşmesi önemli rol oynar. Sosyal öğrenme yaklaşımında dikkat, hatırlama, uygulama ve güdüleme kavramları ön plana çıkmaktadır. Sosyal bilişsel kuramın vurgu yaptığı diğer bir konu ise öğrenmenin gözlem yolu ile veya örnekten öğrenme ile gerçekleştiği görüşüdür.
E. Nöro-Fizyolojik Yaklaşım Bu yaklaşıma göre davranışların oluşumunda beyin ve sinir sisteminin etkileşimi rol oynar. Beynin bir bilgiyi öğrenme sürecinde yaptığı işlemler bilimsel olarak tespit edilmedikçe öğrenme olgusu tam olarak açıklanamayacağı hususuna vurgu yapılmaktadır. Yaklaşıma göre, davranış çeşitleri ile beynin çeşitli bölgeleri arasında bir ilişki vardır. Burada önemli olan konunun beynin hangi bölgesinin hangi tür davranışı sergilemede etkili olduğu hususunun tam olarak ortaya konulmasıdır. Bu yaklaşıma göre, dış etkenlerle birlikte beynin belirli noktaları içsel olarak uyarılarak çeşitli davranışlar oluşturulabilir. Bu durum, beyindeki yapının değişimi ile mümkün olabilir. Bu yaklaşım son zamanlarda beyin temelli öğrenme olarak da tanımlanmaktadır.
YAPISALCI YAKLAŞIM
Yapısalcı (Constructivism) Yaklaşım Yapısalcılık, parçaların bir araya getirilerek bir yapının inşa edilmesi anlamına gelmektedir. Yapısalcı yaklaşım davranışçı ve bilişselci kuramlardan farklı olarak bilginin bireyden bağımsız olmadığı görüşü üzerine temellendirilmiştir. Yapısalcı görüşe göre birey dış dünyadaki nesne, olgu ve olaylar hakkında duyu organları yoluyla aldığı bilgileri, daha önceden edindiği bilgi ve deneyimlerle ilişkilendirerek kendine göre yapılandırır. Yapısalcı yaklaşım, bireylerin sahip olduğu değerlerin ve önceden elde edilen deneyimlerin bilginin algılanışında ve zihinde yapılandırılmasında etkili olduğunu vurgular. Yapısalcı Yaklaşım Bilginin öğrenen tarafından nasıl yapılandırıldığını, bilgiyi işlemede zihinsel süreçlerin neler olduğunu inceleyen ve bununla ilgili ilkeler ortaya koyan bir yaklaşımdır.
Yapısalcı görüşe göre bireylerin bilgiyi bilme ve anlamlandırması birbirlerinden farklı olacağı için nesnel bir gerçeklikten söz edilemez. Bireylerin doğuştan beri kazandıkları deneyimler ve zihinlerinde oluşturdukları şemalar farklıdır. Bu yapılar bireylerin farklı bakış açılarının temelini oluşturur. Yapısalcı öğrenme etkinliklerinin planlanıp uygulanmasında bireysel farklılıklar ve önceki yaşantılar önemli değişkenlerdir.
Yapısalcı Kurama Göre Öğrenmenin Oluşumu Bilgiyi yapılandırma süreci her bireyde aynı olmasına rağmen verilen anlam birbirinden farklıdır. Bireylerin; önceki deneyimleri, edindikleri bilgiler, içinde yaşadıkları toplumsal değerler bilgiyi farklı şekillerde anlamlandırıp yapılandırmalarına neden olur.
Diğer bir ifadeyle; Birey tarafından oluşturulan yapılar bireye özgüdür. Bu yapıları bir başkasına aktarması mümkün değildir. Bu nedenle bir öğretmen, kendi zihnindeki bilgi kavram ve düşünceleri öğrencilerin zihnine aktaramaz. Bunu yapmaya çalışsa bile, anlatılanlar öğrenciler tarafından yorumlanır ve dönüştürülür. Öğretmenlerin öğretmeye çalıştıklarının, öğrenciler tarafından ayni şekliyle öğrenilmemesinin nedeni budur.
Bilginin Birey Tarafından Yapılandırılma Süreci Yeni Durum Etkileşim ADAPTASYON (Yapılandırma) UYMA (Uzlaşma) ÖZÜM SEME Anlam verme Karşılaştırma Eski Bilgiler Yapısalcılara göre birey, bu süreçte bilgiyi kendilerine aktarılan şekliyle değil, zihinlerinde yeniden yapılandırarak öğrenirler.
Özümseme: Birey karşılaştığı yeni bir olgu, olay ya da durumu önceki bilgi ve deneyimleriyle tanımaya, açıklamaya, anlamaya çalışır. Burada bireyin karşılaşılan durumla ilgili daha önceden oluşturduğu şemalar önemlidir. Uyma/Uzlaşma: Bireyin yeni karşılaştığı bilgiyi özümseme sürecinde bir çelişki ortaya çıkıyorsa, yani bilgiyi açıklayamıyorsa, eski bilgilerini (şemalarını) gözden geçirir. Zihin dengesizliği oluşur ve bir uzlaşma sürecine girer. Birey bu süreçte var olan şemasını değiştirerek yeni duruma uyum sağlamış olur. Uyma sürecinde birey için iki tercih söz konusudur. Ya birey yeni karşılaştığı durumla önceki öğrendiklerini birleştirerek zihninde var olan yapıya uyduracak, yada yeni bilgiyi kabul etmeyip eski bilgilerini muhafaza etmeye çalışacaktır. Dengeleme: Birey bilgiyi yapılandırma sürecinde yeni duruma uyum sağlayarak bozulan dengeyi yeniden düzeltir. Sonuçta bilgi anlamlandırılarak birey denge durumuna geçer. Buna dengeye ulaşma adı verilmektedir. Sonra birey karşılaştığı her yeni durumda bu dengeyi korumaya çalışarak, yeni bilgileri kurar.
Yapısalcı Yaklaşımın Ortaya Koyduğu İlkeler Öğrenciler öğrenme ortamına kendilerine özgü ön bilgi ve inançlarla gelirler; bu ön bilgi, tutum ve inançlar öğrenmeyi etkiler. Öğrenme pasif bir süreç değil öğrencinin öğrenme süreçlerine katılımını gerektiren aktif, sürekli ve gelişimsel bir süreçtir. Bu yüzden öğretimde bu öğrenme teorisinin esas alınması öğretimin kendiliğinden “öğrenci merkezli” olmasını sağlar.
Bilgi ve anlayışlar her birey tarafından eşsiz bir şekilde hem kişisel hem de sosyal olarak yapılandırılır. Ancak ortak fiziksel deneyimler, dil ve sosyal etkileşimler nedeniyle bireylerin yapılandırdığı anlam kalıplarında düzenlilik vardır. İnsanlar dünyayı anlamlandırmaya çalışırken yapılandırdıkları yeni bilgileri değerlendirirler ve yeni bilgileri özümleyebilir, düzenleyebilir ve ya reddedebilirler. Öğretme ile öğrenme arasındaki ilişki her zaman doğrusal ve birebir değildir. Bilgi ve beceriler öğretim uygulamaları ile öğretmenden öğrenciye bir paket olarak olduğu gibi aktarılamaz.
Özetle, Davranışçı kuramda bilgi dışsal ve tek gerçekliğe dayalı bir öğe olarak öğretmen tarafından sunulmakta, öğrenciler ise bu bilgiyi olduğu gibi ezberlemektedirler. Bilişsel kuramda ise, bilgi yine dışardan sunulmakta ama öğrenciler belli bir dereceye kadar bu bilgiyi işleyerek geliştirebilmektedirler. Her iki yaklaşımda da bilgiye verilen anlam tektir. Yani öğrenci tarafından değiştirilmemiştir. Yapısalcı kuramda ise, öğretmenin rolü bilgi sunmak değildir. Öğrenmeyi kolaylaştırma işlevi ön plandadır. Bilginin algılanması, işlenmesi, yorumlanması, yeniden üretilmesinde öğrenci söz sahibidir.
Yapısalcı öğrenmede amaç; DAVRANIŞ DEĞİŞTİRME DEĞİL, ANLAYIŞ OLUŞTURMADIR. Bundan dolayı, öğrenmede sonuca değil, sürece önem verilir. Öğrencinin doğru sonucu bulup bulmaması değil, sonuca nasıl ulaştığı önemlidir.
Davranışçı, Bilişsel ve Yapısalcı Yaklaşımın Karşılaştırılması Öğrenme süreci Etki-tepki-davranış Dikkat-kodlama bellekten geri çağırma Tekrarlanan grup diyalogları ve katılımcı Problem çözme. Öğretmenin Rolü Dış etkenlerin düzenlenmesi. Bilişsel süreci destekleyen koşulların Örnek olma ve rehberlik sağlama. Öğretmeni Görevleri Hedeflerin belirlenmesi Öğrenci Davranışlarını yönlendirici ipuçları sağlama Öğrenci davranışını pekiştirme. Yeni bilgiyi organize etme Yeni bilgiyi mevcut bilgiyle ilişkilendirme Öğrenci dikkatini, bilgiyi kodlamasını ve Hatırlamasını sağlayıcı etkinlikler sunma. İyi bir problem yaratma Grup içinde öğrenme Etkinliklerini düzenleme Bilginin oluşma sürecinde örnek olma ve rehberlik sağlama. Davranışçı Yaklaşım Bilişsel Yaklaşım Yapılandırmacı Yaklaşım
13. 2005’te uygulamaya konulan ilköğretim programlarının dayandığı belirtilen yapılandırmacı (oluşturmacı) öğrenme yaklaşımı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?(KPSS-2008) A) Öğretmen, bilgileri yapılandırarak sistematik bir biçimde öğrenciye sunmalıdır. B) Bilginin nasıl yapılandırılacağını ve nasıl kullanılacağını, ders kitapları ve öğretmen kılavuzları ayrıntılı olarak anlatmalıdır. C) Öğrencilerin, önceden öğrendikleri bilgileri zaman zaman tekrar edip hatırlamaları önemlidir. D) Öğrenciler, öğretmenden, öğretim araçlarından ve kitaplardan öğrendikleri bilgileri gerektiği zaman ve kendilerinden istendiğinde bir düzen içinde sunmalıdır. E) Bilişsel etkinlikler içinde öğrenilen yeni bilgiler eski öğrenilenlerle birlikte yorumlanır, geliştirilir ve sentezlenir.
ÇOKLU ZEKA KURAMI
Çoklu Zeka Kuramı Binet, zekayı doğumla belirlenmiş sabit, ölçülebilir ve değişmez bir olgu olarak varsayarken, sonraki yıllarda gelen Piaget, Vygotsky, gibi araştırmacılar ise yaptıkları araştırmalar sonucunda zekanın değişken olduğunu ortaya koymuşlardır. Gardner’in çoklu zeka kuramına kadar zeka konusundaki geleneksel anlayışta, zekanın doğuştan geldiği, değiştirilemeyeceği ve testlerle ölçülebileceği anlayışı vardı. Bu anlayışa göre bireyler doğuştan zekidir ya da değildir, sonradan zeka geliştirilemez. Gardner ise zekayı “daha çok doğal ortamlarda, zengin bir içerik içerisinde problem çözme ve ürün geliştirme becerisi” olarak tanımlamıştır. Buna göre çevresel ortamlar değiştiğinde bireyin zekaya bağlı davranışları da değişebilmektedir.
Howard Gardner Zekanın Özelliklerini Şöyle Sıralamaktadır: Her insan kendi zekasını artırma ve geliştirme yeteneğine sahiptir. Zeka sadece değişmekle kalmaz aynı zamanda başkalarına da öğretilebilir. Zeka insandaki beynin ve zihinsel sistemlerinin birbirleriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan çok yönlü bir olgudur. Zeka çok yönlülük göstermesine rağmen kendi içinde bir bütündür. Her insan, çeşitli zeka alanlarının tümüne sahiptir. Her insan, zeka alanlarından her birini belli bir düzeyde geliştirebilir. Çeşitli zeka alanları, genellikle bir arada belli bir uyum içinde çalışırlar. Bir insanın her alanda zeki olabilmesinin bir çok yolu bulunmaktadır.
ÇOKLU ZEKA KURAMI
Zekâ Alanı Tanımı Kodu SD MM GU MR BK S İ D Sözel-Dil Seslere, kelimelerin telaffuzlarına, vurgularına ve anlamlarına; dilin gramer yapısına ve fonksiyonlarına karşı ilgili olma gibi. Mantıksal-Matematiksel MM Sayılara ve niceliksel ilişkilere, muhakemeye, mantığa, sorgulama ve neden-sonuç ilişkilerine karşı duyarlı olma gibi. Görsel-Uzamsal GU Görsel ve uzaysal dünyayı doğru bir şekilde algılama ve dış dünyadan edinilen izlenimleri değişiklik şekiller veya çizimler yoluyla sergileme gibi. Müziksel-Ritmik MR Ritim, nota, melodi, ahenk ve ses tonu gibi müziksel unsurlara karşı duyarlı olmayı, bunlara değer vermeyi ve bu alanlardaki becerileri gibi. Bedensel-Kinestetik BK Duygu ve düşüncelerini vücudu ile ifade edebilme ve nesneleri becerikli bir şekilde kullanarak yeni yapılar üretebilme becerileri gibi. Sosyal- Kişilerarası S İnsanların karakterlerini, duygularını, mizaçlarını, ilgilerini, ihtiyaçlarını, motivasyonlarını doğru bir şekilde anlama, ayırt etme ve karşılama gibi. İçsel- Öze dönük İ Kendi ilgilerinin, ihtiyaçlarının, ideallerinin, zayıf ve güçlü yanlarının farkında olma ve bunlara bağlı olarak hayatında doğru karar verebilme gibi. Doğacı D Doğaya, doğa olaylarına ve doğal kaynaklara karşı duyarlılık, çevreye saygı gibi.
Çoklu Zeka Teorisinin Dayandığı Temeller 1- Her insan, çeşitli zeka alanlarının tümüne sahiptir. Çoklu zeka teorisi, insanda yalnızca tek bir zekanın geçerliliğini belirlemek yerine, her insanın bütün zeka alanlarında yeteneğinin olduğu görüşünü benimsemektedir. Ancak, her insanda söz konusu olan bu zeka alanları değişik düzeylerde bulunabilmektedir.
2- Her insan, çeşitli zeka alanlarından her birini belirli bir düzeyde geliştirebilir. Çoklu zeka teorisi, yeterli ve uygun destek, imkan ve eğitim sağlandığında, gerçekte her bireyin zeka alanlarının hepsini oldukça yüksek bir düzeyde geliştirebilme kabiliyetine sahip olduğunu ileri sürmektedir.
yemeğin kendi damak zevkine uygunluğu (kişisel zeka alanı) yanında, 3- Çeşitli zeka alanları, genellikle, bir arada karmaşık bir yapıda çalışırlar. Genellikle, gerçek hayatta hiçbir zeka alanı tek başına var olmaz. Çeşitli zeka alanları birbirleri ile sürekli olarak etkileşim içindedirler. Örneğin, bir yemeği pişirecek bir kişinin önce tarifi okuması ve anlaması (sözel-dil zeka alanı), yemek tarifini oluşturan elementleri tasniflemesi ve yemeğe karışım oranlarını hesaplayabilmesi (mantıksal-matematiksel zeka alanı) ve yemeğin kendi damak zevkine uygunluğu (kişisel zeka alanı) yanında, ailedeki bütün fertlerin memnuniyetini de sağlayabilmesi (kişilerarası zeka alanı) gerekir.
Yine, benzer bir şekilde, basketbol oynamakta olan bir kişinin koşmak, topu başkasına atmak ve topu yakalamak gibi özellikleri içeren bedensel-kinestetik zekaya sahip olmasının yanında, bu kişinin kendisini oyun sahasına adapte edebilmesi için görsel-uzamsal zekaya ve oyunda ortaya çıkabilecek muhtemel anlaşmazlıkların çözümü için kişilerarası zekaya sahip olması gerekmektedir.
4- Bir kişinin her alanda zeki olabilmesinin bir çok yolu bulunmaktadır. Bir kişinin belli bir zeka alanında zeki sayılabilmesi için eğitimcilerce benimsenmiş standart sayılabilecek birtakım nitelikler söz konusu değildir. Örneğin; sözel-dil zekasına sahip bir kişi okumayı çok iyi beceremeyebilir fakat çok geniş bir kelime haznesine veya çok iyi hikaye yazma ve anlatma kabiliyetlerine sahip olabilir.
Zekanın farklı boyutları olmakla birlikte bu boyutlar birbirlerinden çok ayrı yapılar ya da özellikler değildir. Örneğin; Bir futbol oyuncusu bedensel zekayı koşarken, yakalarken ve vururken; uzamsal (şekil-uzay) zekayı, sahayı, diğer oyuncuların pozisyonlarını düşünürken; dil ve sosyal zekayı oyun kurallarını öğrenirken ve takım arkadaşlarıyla paylaşırken; öze dönük (kişisel) zekayı kendini değerlendirirken kullanmaktadır.
19. Çoklu zekâ kuramının ortaya koyduğu bilgileri dikkate alarak mesleğini sürdüren bir öğretmen, bu kuramın gereği olarak aşağıdakilerden hangisini yapmaya özen göstermelidir?(KPSS-2008) A) Dersi sunuş biçimine öğrencilerin alışması için çaba göstermelidir. B) Öğrenciler, hazırbulunuşluk düzeylerine göre bir araya getirilerek gruplanmalıdır. C) Öğrencilerin kavrayabilmeleri için konuları tekrar tekrar anlatmalıdır. D) Farklı öğretim yöntem ve teknikleri kullanmaya çaba göstermelidir. E) Öğrenme gerçekleştiğinde pekiştireç vermelidir.
18. Canlılarla ilgili kitapları okumayı seven, oyun oynarken, ders çalışırken yalnız olmayı tercih eden ve açık hava ortamlarında yapılan yürüyüşlerden hoşlanan bireyin çoklu zekâ kuramına göre hangi zekâ alanlarının daha baskın olduğu söylenebilir?(KPSS-2008) A) Öze dönük ve doğacı B) Doğacı ve mantıksal C) Mantıksal ve sözel D) Sözel ve öze dönük E) Öze dönük ve müziksel
Felsefenin Öğrenmeye Bakış Açıları Daimicilik-Öğrenme İlişkisi: Düşünme gücünü geliştirme, matematik ve dil gelişimine ağırlık verme, bilişsel gelişim boyutu ön planda, öğretmen merkezli bir eğitim, tek tip öğrenciye göre eğitim Esasicilik-Öğrenme İlişkisi: Düşünme gücünü geliştirme, bilişsel kapasiteyi artırma, klasik konular, çağdaş ve gündem maddelerini ilgilendiren konuları öğretme, tek tip öğrenciye yönelik eğitim, öğretmen merkezli eğitim İlerlemecilik-Öğrenme İlişkisi: Öğrenci merkezli, hem süreç hem de ürün elde etmek önemlidir, buluş yolu ile öğretim stratejisini, işbirlikçi öğrenme, problem çözme, proje tabanlı öğrenme yöntemlerini kullanılır Yeniden Kurmacılık-Öğrenme İlişkisi: Toplum sorunlarını çözme, ‘Bilim bir süreçtir’ ilkesini savunur, demokrasinin öğretilmesini savunur, tartışma, problem çözme, eleştirel düşünme gibi yöntemleri kullanır.
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM STRATEJİLERİ PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Öğretim Stratejisi ve Başlıca Öğretim Stratejileri Strateji ; Konunun seçimi, analiz edilmesi, sentezlenmesi ve öğretiminde hangi öğretim modelinin uygulanacağının belirlenmesini ifade eder. Strateji sınıf içinde öğretme öğrenme etkinliklerinin belirlenmesinden değerlendirilmesine kadar ilgili öğretim sürecine yön verir. Diğer bir ifadeyle, strateji dersin hedefine ulaşmasını sağlayan, uygulanacak yöntemin belirlenmesine yön veren genel bir yaklaşımdır. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Öğrencilere kazandırılacak davranışlar, belirlenen bir öğretim yöntemiyle kazandırılmaktadır. Her öğretme etkinliğinde kullanılabilecek tek bir yöntem olmadığına göre, öğrenciye bir davranışı kazandırmada en etkili yöntem veya yöntemler çok iyi seçilmelidir. Amaçların alanı, seviyeleri ve konu alanı değiştikçe uygulanacak yöntemler de değişecektir. Öğretmenin başta benimsediği öğretme stratejisi, seçilecek yönteme yön verecektir. Belli başlı öğretim stratejileri şunlardır: Sunuş Yoluyla Öğretim Stratejisi Buluş Yoluyla Öğretim Stratejisi Araştırma-İnceleme Yoluyla Öğretim Stratejisi Tam Öğrenme ve Etkili Öğretim Stratejisi PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Sunuş Yoluyla Öğretim Stratejisi (Anlamlı Öğrenme Kuramı) İlke kavram ve genellemelerin öğretilmesinde kullanılan bir öğretme yaklaşımıdır. Bilgilerin sunulmasında tümdengelim yolu kullanılır. Öğretmen, konusu ile ilgili sunacağı bilgileri önceden düzenler, ilke ve kavramlardan genel bilgilerden özel durumlara doğru bir sıraya koyar ve sınıf ortamında sunar. Bu strateji kapsamında daha çok anlatım yöntemi kullanılır. Bu stratejide tartışma yöntemi, gösteri yöntemi ve soru-cevap tekniğine yer verilmesi durumunda öğrencilerde anlamlı ve kalıcı öğrenmeler sağlar. Daha çok derslerin giriş bölümünde bilgi düzeyindeki hedeflerin kazandırılmasında kullanılır. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Bu stratejinin kullanılmasında bazı ilkeleri uyulması gereklidir: Kazandırılacak hedef davranışlar, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanların en alt basamakları olan bilme, alma ve uyarılma basamaklarından birinde olmalıdır. Öğretmen önce bilgi basamağındaki kavramları sınıfa anlatmalı ve her bir durumla ilgili olarak yaşamın içinden örnekler vermelidir. Anlaşılmayan konular tekrar anlatılmalı ve bu defa değişik örnekler verilmelidir. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Bu stratejinin kullanılmasında bazı ilkeleri uyulması gereklidir: Sınıfa soru sorulmalı ve alınan doğru cevaplar pekiştirilmelidir. Öğrencilerden, verilen kavramlara yeni örnekler vermeleri istenmeli, doğru olanlar pekiştirilmelidir. Öğretmen sınıfı sürekli denetlemeli ve her öğrenciyle göz iletişimi kurmalıdır. Her öğrencinin söz hakkı alması sağlanmalıdır. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
2. Buluş Yoluyla Öğretim Stratejisi Öğrencilerin etkinliğine dayalı bir yaklaşımdır. Belli bir problemle veya konu alanı ile ilgili bilgileri toplama ve bu bilgiler üzerinde analiz çalışması yaparak belli yargılara varma işlemlerini içerir. Bu öğretme stratejisinin uygulandığı sınıflarda öğrenciler problem çözme gücü kazanır, elde ettiği ilke ve genellemeleri karşılaştığı yeni problemlere uygularlar. Bu amaçla, öğrencilere hayatta karşılaştıkları problemleri çözebilmeleri için veri toplama, analiz etme ve bunlardan ilke ve genellemelere varma fırsatları verilir ve pratik yapmaları sağlanır. Bu yaklaşımda öğretmenin görevi öğrenciyi yönlendirmek ve cevabı ona buldurmaktır. Bunun için öğretime öğrencide merak uyandıracak bir problemle başlanır. Öğrenciye yeter sayıda örnekler verilerek problemin çözümüne ulaşması sağlanır. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Buluş yoluyla öğretim bir tümevarım yoludur. Öğrenci aktif, öğretmen rehber durumundadır. Bu yaklaşımda soru-cevap, tartışma, gösterip yaptırma, örnek olay, grupla çalışma, işbirlikçi öğretim gibi yöntem ve teknikler kullanılabilir. Öğretmen dersin konusunu problem haline getirerek derse giriş yapar ve sorularla öğrencilerin meraklarını problem üzerine odaklaştırır. Öğrencilerin katılımıyla yapılan tartışmalarla problem çözülmeye çalışılır. Burada öğretmenin görevi öğrenciyi aktif hale getirmek ve onu cevabı bulabilmesi için yönlendirmektir. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Buluş yoluyla öğrenmede öğrencinin kendi gözlemleri ve etkinlikleri sonucunda bilgi, kavram, ilke ve genellemeye ulaşması sağlanır. Bruner'e göre öğrenci bilgiye kendisi ulaşmalı ve keşfetmelidir. Bireylerin öğrenme doğalarında, araştırma, merak, bulma, keşfetme isteği vardır. Öğrenciler bir bilim adamı gibi bilgiyi kendileri yapılandırmalıdır. Bunun için aktif olarak, deney yapmaya, ilke ve kavramları bulmaya yönlendirmelidir. Böylece öğrenciler kendisine güvenen, olumlu benlik geliştiren ve bağımsız davranan bireyler olarak yetiştirilirler. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Bu Yaklaşımı Kullanırken Uyulması Gereken İlkeler Şunlardır Kazandırılacak hedef davranışlar, bilişsel alanın kavrama, analiz, sentez ve değerlendirme; duyuşsal alanın tepkide bulunma ve değer verme basamaklarında bulunmalıdır. Öğretmen olgu ve olaylardan belirli ilkeler bulduracaksa, bunlarla ilgili örnekleri sınıfa getirmelidir. Öğrencilerin örnek üzerinde gerekli işlemleri yapmaları sağlanmalı, hedef davranışlarla ilgili neden, niçin, nasıl vb. açık uçlu sorular sormalı, sınıftan alınan doğru cevaplar pekiştirilmeli. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Bu Yaklaşımı Kullanırken Uyulması Gereken İlkler Şunlardır Öğretmen bu yaklaşımda herhangi bir açıklama ve anlatımda bulunmamalı, yalnız yol gösterici olmalıdır. Örnek üzerinde yapılan işlemler sonucunda nedeni, niçini, nasılı ve benzeri bulunduktan sonra öğrencilerden bunlarla ilgili yeni örnekler istenmelidir. Öğretmen, sınıfta bir konu etrafında yapılan tartışmanın başka bir alana kaymasına izin vermemelidir PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Buluş Yoluyla Öğretim (Bruner) Sunuş Yoluyla Öğretim (Asubel) Buluş Yoluyla Öğretim ve Sunuş Yoluyla Öğretim Stratejilerinin Karşılaştırılması Buluş Yoluyla Öğretim (Bruner) Sunuş Yoluyla Öğretim (Asubel) Öğretmenin düzenlediği, merkezde olduğu ve öğrencinin de kısmen aktif olduğu bir yaklaşımdır. Öğrenci merkezli bir yaklaşımdır. İlke, kavram ve geneIIemelere öğrenci ulaşır. İlke, kavram ve genellemeler öğretmen tarafından sunulur. Tümevarım Yaklaşımı kullanılır. Tümdengelim yaklaşımı kullanılır. Derslerin etkinlikler bölümünde kullanılır. Derslerin giriş bölümünde kullanılır. Kavrama, uygulama, analiz sentez gibi hedeflerin kazandırılması önemlidir. Soyut konuların ve kavramların öğretiminde kullanılır(5. Sınıftan itibaren kullanılması önerilir) Öğrencinin merak ve keşfetme isteği harekete geçirilir. Öğrencinin bilgiye araştırma, inceleme ve problem çözme yoluyla ulaşması sağlanır. Öğrenciye hazır bilgiler anlamlı olarak verilir. Konular öğretmen tarafından anlamlı bir bütünlüğe dönüştürülerek aktarılır. Her iki yaklaşımda da; ön öğrenmelerin harekete geçirilmesi ve yeni konularla ilişkilendirilmesi gerektirir. Her iki yaklaşım da bilişsel özellikler taşır ve anlamlı öğrenmenin oluşturulmasına çalışılır.
Soru: Bilginin anlamlı bir biçimde yapılandırılması için tümdengelim yöntemi kullanılabilir. Öğrencilerin, bütünden parçaya doğru yoğunlaşmasının anlamlı öğrenmesinin gerçekleşmesine yardımcı olacağı savunulmaktadır. Bu düşüncenin temel gerekçesi aşağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005) A) Öğretim durumlarını ön öğrenmelere göre hazırlamak B) Öğrenmenin temel kavramlar etrafında gerçekleşmesini sağlamak C) Eğitim programlarını öğrencilerin beklentilerine göre değiştirmek D) Araştırma etkinliklerinin gücünü artırma E) Bilgi kaynaklarını sorgulamayı sağlama
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Soru: Buluş yoluyla öğretim yaklaşımında, öğretmenin temel görevi aşağıdakilerden hangisidir? (KPSS . 2003) A) Öğrencilere bulamayacakları bilgileri bulmalarında yardımcı olma B) Anlaşılması zor olan konuları anlaşılır hale getirici önlemler alma C) Öğrencileri, grup halinde çalışmaya ve öğrenmeye özendirme D) Öğrencilere, deney, gözlem, vb.nin nasıl yapılacağı konusunda yardımcı olma E) Öğrencilere deneyimler kazandırarak, bilgiye kendilerinin ulaşmasını sağlama Soru: Sunuş yoluyla öğretme yaklaşımını etkili bir biçimde kullanmak isteyen bir öğretmen aşağıdakilerden hangisini öncelikli olarak göz önünde bulundurur? (KPSS 2003) A) İçeriği düzenli ve anlamlı biçimde sunmaya çalışma B) İlke ve genellemeleri dolaylı olarak tanıtmaya çalışma C) İçeriğin aktarılmasına ayrılan süreyi ekonomik kullanma D) Sınıfta seviye grupları (homojen gruplar) oluşturma E) Konuyla ilgili öğrenmeleri bir problem üzerinde örneklendirme PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Soru: Öğrenciler tarafından öğretmenin rehberliğinde konuyla ilgili örneklerin açıklanmasını, karşılaştırılmasını ve örnek olmayan durumların ayırt edilmesini, özelliklerin, ilişkilerin ve ilkelerin vurgulanmasını ve benzer etkinliklerle yeni örneklerin geliştirilmesini içeren öğretim yaklaşımına ne denir? (KPSS 2003) A) Sunuş yoluyla öğretim B) Buluş yoluyla öğretim c) Tam öğrenme yoluyla öğretim D) Birebir (bireysel) öğretim E) Programlı öğretim Soru: Aşağıdaki yaklaşımların hangisinde öz değerlendirme ve grubun kendi kendini değerlendirmesi yoluyla süreç hakkında bilgi toplama eğilimi, diğerlerine göre daha az tercih edilir? (KPSS 2005) A) Yansıtıcı öğrenme B) Probleme dayalı öğrenme c) Sunuş yoluyla öğrenme D) İşbirlikli öğrenme E) Proje tabanlı öğrenme PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Soru: Öğretme-öğrenme sürecinde önce öğrencilere belli yaşantılar kazandırılmakta, sonra da öğrencilerden bu yaşantıları üzerinde düşünerek verilen duruma bir açıklama getirmeleri genellemelere varmaları, soruna çözüm önermeleri vb. istenmektedir. Bu yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2002) A) Tam öğrenme B) Buluş yoluyla öğrenme C) Öğretimde proje yöntemi D) Bireyselleştirilmiş öğretim E) Sunuş yoluyla öğretim Soru: Sunuş yoluyla etkili bir öğretim yapmak isteyen öğretmen, aşağıdakilerden hangisinden kaçınmalıdır? (KPSS 2001) A) Sunuşunda bütün öğrencilerin anlayabileceği bir dil kullanma B) Sadece düz anlatım tekniğini kullanarak konunun bütün boyutlarını açıklama c) Öğrencileri neleri öğrenecekleri konusunda bilgilendirme D) Sunuşunu ses tonu değişiklikleri, jest ve mimiklerle destekleme E) Sunuşunu, önemli kısımları toplayarak bitirme. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Soru: Aşağıdakilerden hangisi buluş yoluşla öğrenme yaklaşımını uygulamaya çalışan bir öğretmenin yapmaması gereken bir davranıştır? (KPSS 2001) A) Konuşu değişik örneklerle açıklamak B) Öğrencilerin dikkatini anlatacağı konu üzerinde toplamak C) Öğrencileri, düşünme süreçlerinden yararlanmaya özendirmek D) Ulaşılması gereken sonucu öğrencilere söylemek E) Öğrencilerden, öğrenilenleri gerekçeleriyle açıklamalarını istemek. Soru: Kavram haritalarından en çok aşağıdaki kuramların hangisine bağlı olarak yürütülen öğretmen öğrenme yaklaşımında kullanılır. (KPSS 2004) A) Buluş yoluyla öğrenme B) Tam öğrenme C) Yapılandırmacılık (constructivism) D) Anlamlı öğrenme E) Çoklu zeka kuramı
3. Araştırma ve İnceleme Stratejisi Bu strateji ders programlarında yer alan problemlerin çözümü için uygulanan bir tür problem çözme sürecidir. Öğrencilerin problem çözme (bilimsel yöntem) becerilerini kullanarak öğrenmenin sağlandığı öğrenme yoludur. Öğrenci problem çözmenin (bilimsel yöntemin) aşamalarını karşılaştığı durumlara (problemlere) uygular. Öğrenci süreçte tamamen aktiftir. Öğretmen ise bu yaklaşımda rehber yada danışman konumundadır. (Ön bilgi dahil vermez) Öğrencilerin çalışmalarını kontrol eder, onları yönlendirir ve düşünmeye sevk eder. Öğrenci bu strateji sayesinde problemi fark etme ve çözme becerisi kazanır ve bu beceriyi toplum hayatında karşılaştığı problemlerin çözümünde uygular. Bilimsel düşünme ve bilimsel yöntemin problem çözme aşamaların edinmiş olur. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM Özellikle öğrencilere yaşamlarında karşılaşabilecekleri problem durumlarında değişik çözümler üretmesini öğretir. Ayrıca öğrendikleri konuları değişik durumlarda denemelerine olanak sağlar. Araştırma-inceleme yoluyla öğretim stratejisi özellikle uygulama ve daha üst düzeyindeki hedef alanlarının öğrenciye kazandırılmasında etkilidir. Araştırma-İnceleme yoluyla öğretim stratejisinin uygulaması 1. Problemin hissedilmesi ve belirlenmesi. 2. Problemin tanımlanması ve sınırlandırılması. 3. Problem durumu ile ilgili bilgilerin toplanması. 4. Problemin çözümü ile ilgili hipotezler (denenceler) kurma. 5. Problemin çözümü için yöntem geliştirme, veri toplama ve analiz etme. 6. Hipotezleri test etme, doğruluklarını belirleme. 7. Çözüme ulaşma, uygulama ve sonuçlandırma. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Dikkat: Buluş yoluyla öğretim stratejisinde problem çözmenin (bilimsel yöntem) basamakları öğrenciye öğretilir iken, araştırma-inceleme yoluyla öğretim stratejisinde ise öğrencilerin gerçek yaşamda karşılaşabileceği bir problem durumuna problem çözmenin (bilimsel yöntemin) aşamalarını kullanarak çözüm üretme yetenekleri geliştirilir.
Soru: Bir öğretmen, öğrencilerine önce bir problem durumu sunar Soru: Bir öğretmen, öğrencilerine önce bir problem durumu sunar. Öğrenciler problem durumuyla ilgili bildiklerini ortaya koyarak problemi tanımlarlar. Bu sınıfta probleme dayalı öğrenme sürecine göre bundan sonra yapılacak iş aşağıdakilerden hangisidir? (KPSS 2005) Problem çözümünde ihtiyaç duyulacak bilgiler listelenir. Öneriler, çözümler ya da hipotezler belirlenir. C) İhtiyaç duyulan bilgilerle ilgili araştırmalar yapılır. D) Öğrenciler problemle ilgili önerilerini birbirleriyle paylaşır. E) Öğrenciler elde ettikleri bulguları birbirleriyle paylaşırlar.
PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM 4. Tam Öğrenme Yaklaşımı Tam öğrenme, “işin başından beri olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ve bu öğrenme koşulları öğretme-öğrenme süreci boyunca devam etmiş ise dünyada herhangi birinin öğrenebileceği her şeyi hemen hemen herkes öğrenebilir” görüşü üzerine temellendirilmiş bir yaklaşımdır. Tam öğrenmenin temelinde yatan düşünce; “öğrencilere duyarlı ve planlı bir öğretim hizmeti sağlanır, öğrenme güçlükleriyle karşılaşanlara yerinde ve zamanında yardım edilir, bu öğrenmeler için yeterli zaman verilirse hemen hemen tüm öğrencilerde yüksek düzeyde bir öğrenme geliştirebilirler (Bloom, 1979: 4)." Tam öğrenme, okullarda davranışların öğrenme oranının % 90’a çıkaran bir öğrenme modelidir. Bu yaklaşımın başarılı olmasında başlıca etken, öğrencilerin öğretme öğrenme süreci boyunca sürekli olarak güdülenmeleri ve öğrenme güçlüğü ile karşılaştıklarında yardım almalarıdır. PROGRAM GELİŞTİRME VE ÖĞRETİM
Tam Öğrenme Yaklaşımı Bu yaklaşımın temelinde öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurma düşüncesi vardır. Geleneksel sınıflarda öğretmenin kullandığı yönteme yatkın olan öğrenciler iyi öğrenirken, diğerleri istenen ölçüde öğrenme gerçekleştiremeyebilir. Ancak öğretimde amaç bütün öğrencilerin başarılı olmasıdır. Bu nedenle öğretim bireylere özgü yapılandırılmalıdır. Çünkü yaklaşım “uygun şartlar sağlandığında herkes öğrenir” görüşünü benimsemektedir. Tam öğrenme yaklaşımına göre eğer giriş özellikleri ve öğretim süreci istenen şekilde nitelikli olursa, bütün öğrencilerde istendik düzeyde öğrenme gerçekleşir. Öğrencinin hazırbulunuşluk düzeyinin ve öğrenme niteliklerinin olumlu olması halinde öğrenme ürünleri de yüksek düzeyde olacak ve öğrenme ürünleri bakımından öğrenciler arası farklılaşma en az olacaktır.
Tam Öğrenme Modeli (Okulda Öğrenme Kuramı) GİRDİ ÖĞRENCİ NİTELİKLERİ Bilişsel Giriş Davranışları Bilgi Beceri Yeterlik Duyuşsal Giriş Özellikleri İlgi Tutum Akademik Benlik SÜREÇ ÖĞRETİM ÇIKTI ÖĞRENME ÜRÜNLERİ Öğrenme Ünitesi Öğrenme düzeyi Öğrenme hızı Duyuşsal ürünler Öğretim Hizmetlerinin Niteliği İpuçları Pekiştireçler Öğrenci Katılımı Dönüt ve Düzeltme
Tam Öğrenme Modelinin Değişkenleri Öğrenci Nitelikleri (Giriş Davranışları) Öğretim Hizmetlerinin Nitelikleri Öğrenme Ürünleri Öğretim sürecinde öğrencileri ve öğrenmeleri etkileyen dışsal koşullar dört tanedir: İpucu (öğrencinin neyi öğreneceğini açıklayıcı mesajlar) Pekiştirme (davranışı gösterme eğilimini güçlendiren uyarıcıları verme) Katılım (öğrencilerin öğrenme sürecinde yaptıkları) Dönüt ve düzeltme (öğrencilerin neyi öğrenip neyi öğrenmediklerini bildirme) Öğrenme düzeyi ve çeşidi. Öğrenme hızı. Duyuşsal ürünler (kendine güven, ruh sağlığı, güdü). Bilişsel ürünler (Kavrama, analiz sentez, değerlendirme) Bilişsel giriş davranışları Sözel, işlemsel yetenek Okuduğunu anlama- Dinleme becerisi Bilgi, beceri, yetenek ön koşul bilgiler Problem çözme becerisi. Duyuşsal giriş davranışları İlgi Tutum Akademik Özgüven (benlik)
ÖDEV: Bir yöntem/teknik hakkında gerekli araştırmaların yapılarak sınıfta sunulması Yöntemi/Tekniği açıklarken Yöntemin/tekniğin tanımlanması ve açıklaması Yöntemin/tekniğin türleri (varsa) Yöntemin/tekniğin sınıf içi örnekleri Yöntemin/tekniğin avantajları/yararları Yöntemin/tekniğin sınırlıkları/olumsuz yönleri Yöntemin/tekniğin sınıfta etkili kullanılması için dikkat edilmesi gereken kurallar başlıklarına sunumlarda yer verilmelidir !!!
KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ Gruplar Hazırlayacağı Yöntem Anlatım Yöntemi Gösterip Yaptırma Yöntemi Tartışma Yöntemi Örnek Olay Yöntemi Problem Çözme Yöntemi İşbirlikçi Öğretim Yöntemi Proje Tabanlı Öğretim Yöntemi Soru-Cevap Tekniği Gösteri Tekniği Beyin Fırtınası Tekniği Drama Tekniği Simülasyon Tekniği Rol Oynama Tekniği Model ve Benzetim Tekniği Altı Şapkalı Düşünme Tekniği Mikro Öğretim Tekniği Tahmin-Gözlem Açıklama Tekniği Tekniği
Gruplar Hazırlayacağı Yöntem Programlı Öğretim Gezi-Gözlem Ödev