Kur’ân Buluşmaları: 12 ÜMİT ŞİMŞEK
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ وَالَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki takvâya erişesiniz.
Ey insanlar: iltifat (gaibden muhataba) İnsanlar: Müttakîler (ibadete devam) Kâfirler (imana davet) Münafıklar (ihlâsa davet)
Rububiyet / ubudiyet Kime kulluk edilir: sizi yaratan / enfüsî delil sizden öncekileri yaratan... / âfâkî delil Başkasına kulluk etmek “insanlıkla” bağdaşmaz
... takvâya erişesiniz / sakınasınız “müttakîler için hidayet” Bilmiyor musun ki göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır? Ve sizin Allah’tan başka ne bir dostunuz vardır, ne de bir yardımcınız. Bakara, 2:107 الذي Ancak fiilleri ve eserleriyle tanınır
اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ فِرَاشاً وَالسَّمَٓاءَ بِنَٓاءًۖ وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَخْرَجَ بِه۪ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَكُمْۚ فَلَا تَجْعَلُوا لِلّٰهِ اَنْدَاداً وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ O Rabbiniz ki, sizin için yeri bir döşek, göğü bir tavan yaptı. Gökten bir su indirdi, o suyla da size rızık olsun diye nice ürünler çıkardı. Bütün bunları bile bile kimseyi Allah’a denk tutmayın.
جعل Birisinin yapmasıyla... لكم İnsan bütün nimetlerin odak noktasında / yegâne gaye değil O Allah ki, gemiler Onun koyduğu yasalara uygun şekilde akıp gitsin ve siz de Onun lütfundan nasibinizi arayıp şükredin diye, denizleri sizin hizmetinize verdi. Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsini O kendi tarafından bir lütuf olarak sizin hizmetinize verdi. Tefekkür eden bir topluluk için bunda nice âyetler vardır. Câsiye, 45:12-13
فرش yaymak فراشا döşenmiş yaygı
semâ / binâ 1. dünya semâsı / atmosfer tabakaları 2. gökler ▪ atmosfer ▪ Güneş Sistemi ▪ yakın yıldızlar ▪ Samanyolu ▪ mahallî galaksi kümesi ▪ daha büyük kümeler ▪ kâinat
Göğü de korunmuş bir tavan yaptık. Yine de onlar gökyüzünün âyetlerine aldırmıyorlar. Enbiyâ, 21:32
Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl bina edip süslemişiz ki, hiçbir gediği yoktur. Yeryüzünü de döşedik, onda sağlam dağlar diktik, her güzel çiftten bitkiler yeşerttik: Hakka yönelecek herbir kulun gönül gözünü açsın ve ibret olsun diye. Gökten de bereketli bir suyu peyderpey indirdik; onunla bağlar ve biçilecek taneli ekinler bitirdik. Salkımları üst üste binmiş yüksek hurma ağaçları bitirdik. Tâ ki kullara rızık olsun. Biz o suyla ölü bir beldeye can verdik. Kabirlerden çıkışınız da işte böyledir. Kaf, 50:6-11
Göğü elimizle Biz bina ettik ve Biz genişleticiyiz. Yeri de Biz döşedik; ne güzel yayıp düzenliyoruz! Düşünüp ibret alırsınız diye herşeyden çiftler yarattık Zâriyât, 51:47-49
Rızık – terzik – Râzık / Rezzâk “rızık olarak verdiklerimizden infak ederler” Ey insanlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Sizi gökten ve yerden rızıklandıracak, Allah’tan başka bir yaratıcı mı var? Ondan başka hiçbir tanrı yoktur. Öyleyse nasıl oluyor da tersiniz dönüyor? Fâtır, 35:3
Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, sonra da dirilten Allah’tır. Şerikleriniz arasında bunlardan herhangi birini yapabilecek birisi var mı? O her kusurdan münezzeh, onların ortak koştuklarından da yücedir. Rum, 30:40
İbrahim de kavmine “Yalnız Allah’a kulluk edin ve Ona karşı gelmekten sakının,” demişti. “Bilseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. “Siz ise Allah’tan başka birtakım putlara tapıyor ve yalan uydurup duruyorsunuz. Oysa Allah’tan başka taptıklarınızın size bir rızık verecek halleri yoktur. Siz rızkınızı Allah’ın katında arayın; Ona kulluk edin ve Ona şükredin. Sonunda Onun huzuruna döneceksiniz. “Yalanlayacak olursanız, bilin ki sizden önceki ümmetler de peygamberlerini yalanlamıştı. Peygambere düşen ise, açıkça tebliğ etmekten ibarettir.” Ankebût, 29:16-18
Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder. Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Allah’a tevekkül edene O yeter. Allah buyruğunu mutlaka gerçekleştirir. Herşey için Allah bir ölçü belirlemiştir. Talâk, 65:2-3
İnsan sıkıntıya düştüğünde, Rabbine yönelerek Ona yakarır. Sonra Rabbi ona kendi katından bir nimet nasip ettiğinde, evvelce ettiği duayı unutur da, halkı Onun yolundan saptırmak için Allah’a eşler [nidd’ler, endâd] koşar. De ki: İnkârınla biraz oyalanadur; nasıl olsa ateş ehlindensin. Zümer, 39:8
İnsanlardan öylesi de var ki, başkalarını Allah’a denk tutar da, Allah’ı sever gibi onları sever. Bakara, 2:165 Büyüklük taslayanlar da güçsüzlere derler ki: “Siz doğru yolu buldunuz da biz mi sizi yoldan çevirdik? Siz kendiniz mücrim olup çıkmıştınız.” Güçsüzler ise büyüklük taslayanlara “Gece gündüz işiniz düzenbazlıktı,” derler. “Böylece, Allah’a nankörlük edip de başkalarını ona denk tutmamızı emrediyordunuz.” Azabı gördüklerinde, için için pişmanlık duymaktadırlar. Biz ise o kâfirlerin boyunlarına boyundurukları geçirmişizdir. Onlar yaptıklarından başka birşeyle mi cezalanıyorlar? Sebe’, 34:32-33
وَاِنْ كُنْتُمْ ف۪ي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه۪ۖ وَادْعُوا شُهَدَٓاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ Eğer kulumuza indirdiğimiz kitap hakkında bir şüpheniz varsa, siz de onun benzeri bir sûre getirin. Üstelik Allah’tan başka bütün yardımcılarınızı da çağırın — eğer iddianızda doğru iseniz.
Onlara âyetlerimiz okunduğunda, “Bunu daha önce işitmiştik. İstesek biz de böyle şeyler söyleriz. Bu eskilerin efsanelerinden başka birşey değil” dediler. Enfâl, 8:31
“Ona Rabbinden âyetler indirilseydi ya” dediler. Sen de ki: Âyetler Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? İman edecek bir topluluk için, hiç kuşkusuz, onda bir rahmet ve öğüt vardır. Ankebût, 29:50-51
Tehaddî: meydan okuma i’câz-ı Kur’ân belâğat mânâ tabakaları usandırmama ilmî i’câz gayb haberleri bütünlüğü değişmeden bugünlere gelişi her an milyonlarca kişi tarafından okunması medeniyet i’câzı sayısal i’câz
نزلنا parça parça / farklı zamanlar / farklı konular / farklı esbab-ı nüzul / farklı suallere cevap / farklı şartlar على عبدنا teşrif
Yahut “Onu kendisi uydurdu” mu diyorlar? Doğrusu, buna onlar da inanmazlar. Doğru söylüyorlarsa, onun gibi bir söz getirsinler. Tûr, 52:33-34 De ki: Bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için bütün insanlar ve cinler toplanıp da birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler. İsrâ, 17:88
Yoksa “Onu kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: O zaman, Allah’tan başka kimi yardıma çağırabiliyorsanız çağırın ve uydurma şeylerle dolu da olsa, ona benzer on tane sûre getirin— iddianızda doğru iseniz. Size cevap veremezlerse, bilin ki o Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve Ondan başka tanrı yoktur. Artık hakka teslim oluyor musunuz? Hûd, 11:13-14
Yoksa “Bunu o uydurdu” mu diyorlar? De ki: O zaman Allah’tan başka kimi çağırabiliyorsanız çağırın da onun bir sûresinin benzerini getirin — eğer doğru söylüyorsanız. Yunus, 10:38
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّت۪ي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُۚ اُعِدَّتْ لِلْكَافِر۪ينَ Bunu yapamazsanız — ki asla yapamayacaksınız — kâfirler için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateşten sakının.
Netice: Kalemle karşı çıkamayınca kılıçla karşı çıkmak zorunda kaldılar وقود tutuşturmak için kullanılan şey: kibrit, ot, çöp, çıra, paçavra, odun, v.s.
Kur’ân’ın gayb haberi: “Asla yapamayacaksınız” Neticenin neticesi: Takvâ
İnternet adresleri utesav.org.tr facebook.com/yazarumitsimsek