DEMOKRASİ ENDEKSİ HARİTASI Koyu yeşil: Tam demokrasiler, açık yeşil: eksiklikleri olan demokrasiler Sarı: Yarı-demokrasiler ya da melez rejimler Bordo, kırmızı ve turuncu renkler: Otoriter rejimler (koyuya doğru otoriterlik artıyor) Kaynak: Economist Intelligence Unit: Democracy Index 2010
TÜRKİYE Sıra Toplam not Türkiye 89 5.73 ( 10 üzerinden) Seçim süreçleri ve çoğulculuk 7.92 Hükümetin işlemesi 7.14 Siyasi Katılım 3.89 Siyasi Kültür 5.00 Hak ve özgürlükler 4.71
DEMOKRASİ Dünyada etkili sivil toplum örgütlenmesine sahip ülkelerin ortak özelliği demokratik rejimlere sahip olmalarıdır. Bir ülke ne kadar demokratikse sivil toplum örgütlenmesi de o kadar güçlüdür. Sivil toplum örgütlenmesi için önem taşıyan demokrasinin rejimin bir ilkesi olarak değil, tam da kendisi olarak ifade edilerek vurgulanması gerekir.
DEMOKRASİ Dünyada etkili sivil toplum örgütlenmesine sahip ülkelerin ortak özelliği demokratik rejimlere sahip olmalarıdır. Bir ülke ne kadar demokratikse sivil toplum örgütlenmesi de o kadar güçlüdür. Sivil toplum örgütlenmesi için önem taşıyan demokrasinin rejimin bir ilkesi olarak değil, tam da kendisi olarak ifade edilerek vurgulanması gerekir. Yeni anayasada demokrasi, anayasanın ilk maddesinde ifade edilmelidir. “Türkiye devleti demokratik bir cumhuriyettir” şeklinde bir yazım demokrasinin rejimin kendisi olduğunu pekiştirecek bir ifadedir.
ÇOĞULCULUK Çoğulculuk, günümüz demokrasilerinin temel niteliklerinden biridir. Toplumdaki tüm renklerin, grupların, kültürlerin siyasi süreçlerde dikkate alınması, temel hak ve özgürlüklerden etkili bir şekilde yararlanabilmesi, ayrımcılık görmemesi çoğulculuk ilkesinin bir gereğidir.
ÇOĞULCULUK Çoğulculuk, günümüz demokrasilerinin temel niteliklerinden biridir. Toplumdaki tüm renklerin, grupların, kültürlerin siyasi süreçlerde dikkate alınması, temel hak ve özgürlüklerden etkili bir şekilde yararlanabilmesi, ayrımcılık görmemesi çoğulculuk ilkesinin bir gereğidir. Yeni anayasa çoğulculuğu rejimin temel niteliklerinden biri olarak kabul etmelidir.
ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK Yeni anayasa çok kültürlülüğü de bir değer olarak kabul etmeli farklılıkları zenginlik olarak algılamalıdır. Günümüz sivil toplum örgütlenmesinin renkleri arasında yer alan kültür eksenli sivil toplum örgütlerinin rahat çalışabileceği bir ortamın sağlanması için, - Toplumdaki farklı kültürlerin teşvik edilmesi, Kültüre erişim hakkı, Dil, eğitim ve diğer ilgili sosyal ve kültürel haklar Anayasa tarafından kabul edilmelidir.
KATILIMCI DEMOKRASİ Çoğulculuğun yanında katılımcılık da günümüz demokrasilerinin temel niteliklerinden biridir. Katılımcı demokrasi bireylerin ve onlar tarafından oluşturulmuş siyasi parti, sendika, dernek, vakıf, yurttaş insiyatifi gibi örgütlenmelerin karar alıcılarla diyaloğa geçebildikleri, işbirliği yapabildikleri, toplumu düzenleyen kuralları birlikte düşünüp kurgulayabildikleri bir ortamı gerekli kılar. Şu anda Türkiye’de demokrasinin en önemli sorunlarından biri katılımcı olmamasıdır. Yeni anayasa katılımcı demokrasinin aşağıda sayılan ve çağdaş demokrasiler tarafından benimsenen kurum ve kurallarını benimsemelidir.
KATILIMCI DEMOKRASİ EGEMENLİK: Mevcut anayasadaki egemenlik yaklaşımı sivil toplumu ve onun örgütlü yapısını dışlayıcı bir anlayışla oluşturulmuştur.
KATILIMCI DEMOKRASİ EGEMENLİK: Mevcut anayasadaki egemenlik yaklaşımı sivil toplumu ve onun örgütlü yapısını dışlayıcı bir anlayışla oluşturulmuştur. Yeni anayasa egemenliğin halka ait olduğunu kural haline getirmeli, halkın egemenliği seçimler, referandumlar ve doğrudan karar alma süreçlerine katılım yoluyla kullanacağını, yasama, yürütme ve yargı organları dışında hiçbir organın halk adına egemenlik kullanamayacağı ilke haline getirilmelidir.
KATILIMCI DEMOKRASİ YEREL YÖNETİMLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ: Yapılan akademik çalışmalar göstermektedir ki, sivil toplum örgütlenmesi güçlü olan ülkeler, yerel karar alma mekanizmalarının da etkili ve güçlü olduğu siyasi sistemlere sahiptir. Türkiye ise bugüne kadar merkeziyetçiliği güçlü, kararların merkezden alındığı, seçilmişlerin dışında bürokratik vesayet kurumlarının da karar alma süreçlerinde rol oynadığı bir rejimle yönetilmiştir.
KATILIMCI DEMOKRASİ YEREL YÖNETİMLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ: Yapılan akademik çalışmalar göstermektedir ki, sivil toplum örgütlenmesi güçlü olan ülkeler, yerel karar alma mekanizmalarının da etkili ve güçlü olduğu siyasi sistemlere sahiptir. Türkiye ise bugüne kadar merkeziyetçiliği güçlü, kararların merkezden alındığı, seçilmişlerin dışında bürokratik vesayet kurumlarının da karar alma süreçlerinde rol oynadığı bir rejimle yönetilmiştir. Yeni anayasa yerindenlik ya da halka yakınlık ilkesine yer vermelidir. Başka anayasal sistemlerde olduğu gibi devlet örgütlenmesinde adem-i merkeziyetçiliğin esas olduğu kuralı kabul edilmelidir. Yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeler Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı minumum eşik alınarak gerçekleştirilmelidir.
KATILIMCI DEMOKRASİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN KARAR ALMA MEKANİZMALARINA KATILIMI: Günümüz dünyasında sivil toplum örgütleri sadece reaktif faaliyette bulunan kurumlar olmaktan çıkmakta, giderek karar alma süreçlerine katılan aktörler haline gelmektedir. Çağdaş yönetişim ilkeleri ve Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi belgeleri sivil toplum örgütlerinin aktif katılımının altını çizmektedir.
KATILIMCI DEMOKRASİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN KARAR ALMA MEKANİZMALARINA KATILIMI: Günümüz dünyasında sivil toplum örgütleri sadece reaktif faaliyette bulunan kurumlar olmaktan çıkmakta, giderek karar alma süreçlerine katılan aktörler haline gelmektedir. Çağdaş yönetişim ilkeleri ve Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi belgeleri sivil toplum örgütlerinin aktif katılımının altını çizmektedir. Yeni anayasa gerek merkezi idarenin gerek yerel yönetimlerin, yönetişim ilkesi çerçevesinde, karar alma süreçlerine vatandaşları ve sivil toplum örgütlerini dahil etmelerini hüküm altına almalıdır.
KATILIMCI DEMOKRASİ VESAYET KURUMLARI: Bünyesinde vesayet mekanizmaları olan bir rejimde vatandaş ve sivil toplum örgütlerinin katılımından bahsetmek mümkün değildir. Aslında böyle bir sistemde klasik demokrasi kurumlarının dahi etkililiği sınırlıdır.
KATILIMCI DEMOKRASİ VESAYET KURUMLARI: Bünyesinde vesayet mekanizmaları olan bir rejimde vatandaş ve sivil toplum örgütlerinin katılımından bahsetmek mümkün değildir. Aslında böyle bir sistemde klasik demokrasi kurumlarının dahi etkililiği sınırlıdır. Yeni anayasa mevcut anayasada yer verilen tüm vesayet mekanizmalarından arındırılmalıdır. Vesayet amacıyla anayasaya yerleştirilerek anayasal kurum haline getirilmiş birimler (MGK, YÖK, Diyanet İşleri Başkanlığı, meslek kuruluşları) anayasa dışına taşınarak kanunlarla düzenlenmeli; demokratik toplum gereklerine uygun olmayan yapılar hukuk sistemi dışına çıkarılmalıdır.
KATILIMCI DEMOKRASİ ANAYASANIN BAŞLANGIÇ KISMI: Bir askeri darbe tarafından hazırlanan ve demokratik olmayan bir zihniyetin deklarasyonu niteliği taşıyan anayasanın başlangıç kısmı tümüyle otoriter, paternalist, çoğulculuk karşıtı değerleri yansıtmaktadır. Böyle bir başlangıç toplumun sivil değerler üzerinde şekillenmesinin önünde bir engeldir.
KATILIMCI DEMOKRASİ ANAYASANIN BAŞLANGIÇ KISMI: Bir askeri darbe hazırlanan ve demokratik olmayan bir zihniyetin deklarasyonu niteliği taşıyan anayasanın başlangıç kısmı tümüyle otoriter, paternalist, çoğulculuk karşıtı değerleri yansıtmaktadır. Böyle bir başlangıç toplumun sivil değerler üzerinde şekillenmesinin önünde bir engeldir. Yeni anayasada bir başlangıç olacaksa bu kısım “Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” şeklinde başlamalı, devleti kuran gücün halk olduğunu vurgulamalı ve sivil değerlere yer vermelidir.
KATILIMCI DEMOKRASİ DİĞER ÖNERİLER: Yeni anayasada aşağıdaki öneriler de dikkate alınabilir. Belli sayıda vatandaşın dilekçesi ile TBMM’ye yasa teklifi sunulabilmesi Vatandaş insiyatifli doğrudan demokrasi yöntemlerinin ve referandum yönteminin uygulanabilmesi Yerel yönetimler düzeyinde referandum yapılabilmesi Bağımsız kurum ve kurullara sivil toplum temsilcilerinin katılımı
SİYASİ PARTİLER VE SENDİKALAR Yeni anayasada sivil toplum örgütlenmesinin diğer aktörleri olan siyasi partiler ve sendikalara ilişkin düzenlemeler özgürlükçü bir bakış açısıyla yeniden ele alınmalıdır. Yargı eliyle siyasi partilerin kapatılması rejimi kaldırılmalı ya da şiddete başvuru ile sınırlı olarak devam etmelidir. Tüm sendikalar eşit şekilde toplu sözleşme ve grev hakkını kullanabilmelidir.
TÜZEL KİŞİLİĞİ OLMAYAN TOPLUM ÖRGÜTLENMELERİ Bireyler tarafından oluşturulan insiyatifler, platformlar, cemaatler ve benzeri tüzel kişiliğe sahip olmayan sivil toplum yapılanmaları da demokrasi dışı unsurlar olarak değerlendirilmemeli, yasalara aykırı olmayan tüm sivil toplum faaliyetleri demokrasiyi zenginleştiren bir unsur olarak görülmelidir.