II. SELİM (SARI SELİM) 1566-1574
II. Selim Hân’ın Şahsiyeti Şehzade Selim İstanbul’da doğan ilk Osmanlı padişahıdır. 28 Mayıs 1524’te Topkapı Sarayı’nda Hürrem Haseki Sultan’dan doğdu. Çocukluğu İstanbul’da Eski Saray’da geçti. 27 Haziran 1530’da ağabeyleri Şehzade Mustafa ve Mehmed ile birlikte At Meydanı’nda bir hafta boyunca süren eşsiz bir eğlenti ve törenle sünnet edildi. Kanunî Sultan Süleyman hayatta iken, özellikle 1553’den sonra, şehzadeleri arasında taht için çalışmalar görülmeye başlandı. Kanunî’nin şehzadelerinden Mahmud, Murad, Mehmed ve Abdullah kendi ecelleri ile ölmüşlerdi. Hürrem Sultan’ın kendi oğullarından Selim veya Bayezid’i taht için düşündüğü söylentisi yaygındı. Bu nedenle Şehzade Mustafa’nın ilk defa taht için bir takım faaliyetlere giriştiği duyulduğunda engellemek için mücadele etmiştir.
Taht mücadelesinde Mustafa bertaraf edildikten sonra Bayezid ile Selim’in mücadelesinde Hürrem Bayezid’i desteklemesine rağmen taht Selim’e kalmıştır. 1562 yılında Kütahya’ya nakledildi ve burada saltanatı beklemeye başladı. Bu taht mücadelesi onun fiilen katılarak idare ettiği ilk ve son askeri harekat oldu. Taht mücadelesinde; Şehzade Selim bir gün musahibi Celal Bey’e, bu meseleyi açmış ve şöyle sormuştu: “Halk arasında bizim için ne derler, saltanatı kime tahmin ederler?” Celal Bey, ordunun Mustafa’yı tuttuğunu söyledi. Bayezid ise, babası, annesi ve veziriazam tarafından destekleniyordu. Bu durumda Şehzade Selim için bir ümit ışığı görülmüyordu. Ancak Şehzade tevekkülünü bozmamıştı: “Varsın Mustafa’yı en kuvvetlisi istesin. Bayezid’i ana ve babası talep etsin. Selim fakire de Mevlası rağbet etsin. Yarının sahibi var” dedi. Gerçekten de önce Mustafa sonra da Bayezid hayatını kaybedecek ve saltanat Şehzade Selim’e nasip olacaktı.
II. Selim Han, uzuna yakın orta boylu, açık alınlı, elâ gözlü ve sarışındı. Annesine çok benzediği rivayet edilmektedir. “Sarı Selim” diye de anılmaktadır. Avcılık ve yay çekmede fevkalâde maharetli olup, zamanında ondan daha kuvvetli yay çeken yoktu. Babası Kanunî Sultan Süleyman devrinde birçok savaşlara katılmakla beraber, tahta geçtikten sonra sefere çıkmadı. Çünkü devrindeki seferler umumiyetle büyük deniz seferleri olup bu seferlere de padişahın kumanda etmesi âdet değildi. Tecrübeli ve bilgili bir vezir olan Sokollu Mehmed Paşa’yı hükümet işlerinde tamamen serbest bırakmakla beraber, lüzumlu gördüğü meselelerde duruma müdahale ederdi. Âlimlere büyük hürmet göstermiş, çok sevdiği büyük âlim Ebussuud Efendi’yi vefatına kadar meşihat (şeyhülislamlık) makamında tutmuştur. Sırdaşı ve çok sevdiği Celâl Bey’i Ebussuud Efendi hakkında düşüncesiz birkaç söz söylemesinden dolayı Manastır’a sürmüştür. Cülûs bahşişinin ilmiye sınıfına da verilmesi âdetini ilk defa II. Selim Han çıkarmıştır.
Sultan II. Selim’in kendini geliştirmesinde dönemin âlimleri ile bir arada olması büyük rol oynamıştır. Onun belki en büyük şansı Kanunî devri âlimlerinin bir kısmının onun devrinde yaşıyor olmasıdır. Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin dışında devrin önde gelen isimlerinden biri Tarihçi Gelibolulu Mustafa Âli’dir. Künhü’l-Ahbar adıyla meşhur bir tarih eseri olan Âli, 16. asrın en büyük tarihçilerindendir. Yine büyük minyatür sanatçısı ve Nakkaş Nigârî II. Selim Han’ın himayesini görmüştür. Şâir Baki, II. Selim Han zamanında Anadolu ve Rumeli kazaskerliği yapmış ancak olmayı çok istediği şeyhülislamlık mertebesine ulaşamamıştır.
İkinci Selim aynı zamanda imarcı bir padişahtır İkinci Selim aynı zamanda imarcı bir padişahtır. Kısa süren saltanat döneminde Türk ve dünya sanatının şaheseri sayılan Edirne Selimiye Camii’ni inşa ettirmiştir. Tamire muhtaç olan Ayasofya Camii’ni yaptırdığı istinat duvarlarıyla tahkim ettirerek günümüze kadar gelmesini sağladığı gibi, iki minare eklemiş, yanına iki de medrese yaptırarak külliye hâline getirmiştir. Bunlardan başka Mekke-i Mükerreme’nin su yollarının tamiri, Mescid-i Haram’ın mermer kubbeler ile tezyini, Lefkoşe Selimiye Camii, Aziz Efendi Tekkesi, Navarin Limanı’na hâkim bir mevkiye yaptırdığı kule diğer önemli hayratı arasındadır. Sultan II. Selim, daha Kütahya’da şehzade iken Samî, Hatemi, Merdümî, Ulvî, Fıraki, Ferdi, Nigârî, Nihanî, Şeyhzâde Mehmed Çelebi, Memi Gülâbî Çelebi gibi yirmi civarında sanat ve bilim adamı toplayıp ve ayrıca önem vermekle kalmamış ve onları çevresine toplayıp korumuştur. “Selîmî” ve “Tâlibî” mahlaslarıyla bilinen Selim’in manzumeleri bulunmaktadır.
SİYASİ FAALİYETLERİ Selim Tahta çıktıktan sonra Sokullu’nun bütün uyarılarına rağmen hazinede yeterince para olmaması gerekçesiyle Cülus bahşişi yerine daha az olan inam dağıttı. Bu durum yeniçerileri rahatsız etti ve İstanbul’a geldiklerinde devlet erkanının yolunu kestiler. Padişahı at üstünde bekleterek saraya sokmadılar. Selim hocası ve lalasının etkisiyle verdiği karardan dönerek 1000 akçe daha bahşiş dağıtıldı. Hatta ilk defa şeyhülislamdan itibaren ilmiye sınıfına da bahşiş verildi. Ayrıca Selim kardeşi Bayezid ile mücadelesinde kullandığı 8000 kadar yemlü paralarını alamadıkları için İstanbul’a dayandılar. Elebaşları idam edildi. Kalanlara da tımar verildi.
8 yıl süren saltanatı döneminde hiçbir sefere çıkmayan ilk Osmanlı padişahı olan II. Selim, vaktini İstanbul’da sarayda ve kışın Edirne’de geçirdi. Şehzadelik dönemindeki eğlence hayatına geri döndü, çevresinde şairler ve çeşitli zevk ehli vardı. İşleri Sokullu Mehmet Paşa’ya bırakmış olsa da zaman zaman yapılacak askeri harekatların planlanmasında etkili oldu. Bu Döneme damgasını vuran isim ise,”Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa”dır.
Sokullu Mehmet Paşa Kimdir? Bir devşirme olarak Enderun’da yetişen Sokullu Mehmet Paşa,Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde de sadrazamlık yapmış,müthiş yetenekli,zeki ve tecrübeli bir devlet adamıydı. Sultan 2.Selim Dönemi’nde ve 2.Selim’den Sonra tahta çıkacak olan Sultan 3.Murat Dönemi’nde de Sadrazamlık yapacak olan Sokullu Mehmet Paşa’nın çok başarılı olmasından ve devlet işleriyle 2.Selim’den ve 3.Murat’tan daha fazla ilgilenmesinden dolayı,Sultan 2.Selim ve Sultan 3.Murat dönemleri “Sokullu Mehmet Paşa Dönemi” olarak bilinmesine sebep olacaktır. Ordunun başında hiç sefere çıkmayan 2.Selim o görevi Sokullu Mehmet Paşa’ya vermiştir. Bu dönemin Sokullu Mehmet Paşa dönemi olarak sayılmasının da en büyük sebebi buradan gelmektedir. Çünkü yapılan fetihlerin çoğunda ordunun başında sefere Sokullu Mehmet Paşa çıkmıştır.
Sakız adasının fethi: 1566 Sakız adası Cenevizlilerin elindeydi ve vergi ödüyorlardı. Ancak kanuninin son döneminde vergileri ödemedikleri gibi Osmanlı aleyhinde ittifaklara girmeye başladılar. (Malta) 1566 yılında Piyale Paşa komutasındaki donanma, Ceneviz ve Venediklilerden Sakız adasını alarak, boğazların güvenliği sağlanmıştır. Piyale Paşa bu zafer ile vezirliğe yükseldi. Yemen Olayları: Saltanatının bir diğer önemli olayı Yemen İsyanıdır.buradaki Zeydiyye hanedan Osmanlı hakimiyetini kabul etmeyerek kendi devletini kurma peşindedir. Kanuni Döneminde İmam Mutahhar’a bir takım ayrıcalıklar verilmiştir. Hint seferleri sırasında Yemen San’a ve Zebid idari oalrak birleştirilerek beylerbeylik yapıldı. Başına Rıdvan Paşa getirildi. Fakat Rıdvan paşa Mutahhar’a verilen ayrıcalıkları tanımayınca isyan yeniden alevlendi. Bunun üzerine lala Mustafa Paşa görevlendirildi.
Halep beylerbeyi Özdemiroğlu Osman buraya atanarak mesele halledildi Halep beylerbeyi Özdemiroğlu Osman buraya atanarak mesele halledildi. Kurdoğlu Hızır Reis Aden’i geri aldı. San’a Kevkeban hakimiyet altına alınınca Mutahhar teslim olmak zorunda kaldı.
Kanal Projeleri Osmanlı siyasi tarihinde adından önemli başarılarla söz ettiren Sokullu Mehmet Paşa, Osmanlı Devleti tarafından gerçekleştirilemese de üç önemli projesiyle ileri görüşlü bir devlet adamı olduğunu göstermiştir. Süveyş Kanal Projesi : Akdeniz ile Kızıldeniz’in bir kanal ile birbirine bağlanmasıdır. Sokullu’nun bu projesi ile ulaşmak istediği hedef Coğrafi Keşifler ile önemini yitiren Akdeniz ticaretine önem kazandırarak Baharat Yolu’nu yeniden canlandırmak ve bölge Müslümanlarına yardım etmektir. Kanal Sokullu’nun ölümü üzerine açılamamıştır. Süveyş Kanalı 1869 yılında Avrupalı Devletler tarafından açılmış ve Akdeniz ticareti ancak o dönemde canlanmıştır. Marmara Karadeniz Projesi : Marmara Denizi ile Sapanca Gölü ve Sakarya Irmağını kanallarla birleştirerek İstanbul Boğazı’nın yükünü hafifletmeye yönelik bir projedir. Bu proje de diğerleri gibi gerçekleştirilememiştir.
KARADENİZ HAZAR KARADENİZ İZMİT KÖRFEZİ
Don-Volga Projesi : Karadeniz’e dökülen Don Nehri ile Hazar Denizi’ne dökülen Volga Nehri’nin bir kanal aracılığı ile birleştirilmesidir. Kırım Hanı’nın bu projeye olumlu yaklaşmaması ve kanalın açılmasıyla çıkarları zedelenecek olan Rusya’nın engelleme çabaları yüzünden proje yarım kalmıştır. ★ Sokullu Mehmet Paşa’nın bu proje ile ulaşmak istediği hedefler arasında; İpek Yolu’na işlerlik kazandırmak Osmanlı için, ileride tehdit oluşturabilecek olan Rusya’nın gelişimini engellemek İran savaşlarında kara ordularına donanma desteği sağlamak Her iki nehir civarında yaşayan Türkleri Osmanlı egemenliği altına almak gibi amaçların yer aldığı söylenebilir. Bu proje 1952 yılında Ruslar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Kıbrıs Adası’nın Fethi (1571) Kıbrıs Venediklilerin elinde bulunmakta idi. Akdeniz’de önemli bir üs durumunda olan Kıbrıs Adası, Mısır, Suriye, Anadolu Kıyıları ve Doğu Akdeniz ticaret yolunun güvenliği açısından önem arz etmekte idi. Haçlı ittifakından çekinen Sokullu Mehmet Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen II. Selim Lala Mustafa Paşa’yı Kıbrıs Adası’nın fethiyle görevlendirdi. Dokuz aylık kuşatmadan sonra Kıbrıs fethedildi. Kıbrıs Adasının Fethinin Sonuçları •Kıbrıs’a Anadolu’dan getirilen Türkler yerleştirilerek, adaya Türk kimliği kazandırıldı. • Kıbrıs Adası’nın fethi İnebahtı Deniz Savaşı’na sebep oldu. • Doğu Akdeniz’in Osmanlı egemenliğine girmesiyle Mısır yolunun güvenliği sağlandı.
İNEBAHTI DENİZ SAVAŞI (1571) SEBEPLERİ VE SONUÇLARI NELERDİR? 1571 tarihinde Kıbrıs’ın Lala Mustafa Paşa tarafından fethedilmesinden sonra, Avrupa’nın Kıbrıs konusundaki hassasiyetlerini bilen Sokullu Mehmet Paşa bazı tedbirler alma yoluna gitmiştir. Sokullu Mehmet Paşa, Papa önderliğinde bir Haçlı ordusunun oluşturulacağını tahmin etmiş ve olası tehdide karşı hazırlıklı olunması gerektiğini düşünmüştür. Bu maksatla Osmanlı Donanması’na olası Haçlı saldırılarına karşı hazırlıklı olunması gerektiği konusunda emir vermiştir. Sokullu Mehmet Paşa’nın tahminleri doğru çıkmış ve Avrupa Devletleri Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti tarafından ele geçirilmesi sebebiyle, yeni bir Haçlı ordusu teşkil etmeye başlamıştır. Venedik ve İspanya tarafından ağırlıklı olarak teşkil edilen Haçlı Donanması İnebahtı Deniz Savaşında Osmanlı Donanmasını yenilgiye uğratmıştır. İnebahtı Deniz Savaşında Osmanlı Donanmasının yenilgi sebebi Müezzinzade Ali Paşa’nın denizde eğitim görmüş askerlerin yerine, eğitim görmemiş kara askerleri ile mücadeleye girmesidir. Bu savaş sonunda kaybedilen donanmanın yerine yaklaşık altı ay içerisinde tekrar donanma oluşturulmuştur.
İnebahtı Deniz Savaşının sonuçları : 1. Alınan yenilgi Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’de prestij kaybetmesine neden olmuş, Akdeniz egemenliğine gölge düşürmüştür. 2. Osmanlı Devleti’nin kısa sürede tekrar donanma kurabilmesi ise devlet ekonomisinin ne denli güçlü olduğunu göstermiştir. 3. Bu savaştan sonra Osmanlı Devleti İspanyolların eline geçen Tunus’u yeniden fethederek topraklarına katmıştır. 1575 yılında Lehistan Kralının ölümü üzerine, Fransa’nın desteğini alan Osmanlı Devleti, Erdel Bey’in Lehistan’ın kralı olmasını sağlamıştır. Bu sayede Lehistan Osmanlı Devleti’nin himayesi altına alınmıştır. 1576 tarihinde ise Fas’ta meydana gelen toprak kavgaları ve iç karışıklıklardan faydalanan Osmanlı Devleti, Abdülmelik’i Fas Sultanı yapabilmeyi başarmıştır. Fas bu olaydan sonra Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girmiştir.
Batı ile İlişkiler: II. Selim tahta geçtikten sonra batı ve doğu ile sulh akidlerini tazelemiş ve zorunlu durumlar hariç savaşmaya sıcak bakmamıştır. Bu sebeple doğudan ve batıdan elçiler hem tahta çıkışını tebrik etmek hem de barış anlaşmalarını teyid ettirmek ve uzatmak için Devlet-i Âli Osman’a akın etmişlerdir. Bu devletlerden Avusturya’nın İmparatoru Maximilian ile senelik 30.000 düka verginin devamı şartı ile sekiz senelik sulh imzalanmış, Lehistan ile eski anlaşma yenilenmiştir. Fransız elçiler de yeni anlaşma için payitahtta yoğun çalışma içine girmişlerdir. Aynı şekilde Eflak ve Boğdan voyvodaları üzerindeki Osmanlı hâkimiyeti güçlenmiştir.
Fransa ile Kapitülasyonlar konusunda ilk görüşmeler Kanuni döneminde başlamış ise de uygulama II. Selim döneminde yürürlüğe girmiştir. 1569. Ceneviz Ankona Sicilya gemileri Türk sularında Fransız bayrağıyla dolaşabileceklerdi. İmtiyazlar daimi olacaktı.
Rahatsızlığına sebep olarak sarayda yeni yaptırdığı hamamda gezerken ayağının kayıp düşmesi, vücudunun bir yanının düşmeden mütevellit kararması, hemen ardından şiddetli bir hummaya tutulması ve mide rahatsızlığı geçirmesi gösterilir. Bir başka rivayete göre içkiye tövbe edip birden bıraktığı için baş dönmesi geçirerek rahatsızlanmıştır. Hamamda takılıp düştüğü de rivayet edilir. Ayasofya Camii avlusunda kendi emriyle yapımına başlanan türbesinin bulunduğu mevkide hazırlanan yere katledilen beş şehzadesiyle birlikte (Osman, Mustafa, Süleyman, Cihangir, Abdullah) defnedildi. Diğer oğlu Mehmed küçük yaşta iken kendisinden iki yıl önce ölmüştü. Dört kızından İsmihan Sultan Sokullu Mehmed Paşa, Şah Sultan önce Hasan Paşa, ardından Zal Mahmud Paşa, Gevherhan Sultan Piyâle Paşa ve 968’de (1560) Konya’da doğan Fatma Sultan III. Murad döneminde Kanijeli Siyavuş Paşa ile evlendirilmiştir. Adı bilinen tek hanımı Nurbânû Sultan’dır.