TİCARET HUKUKU BİLGİSİ Kıymetli Evrak Genel Esaslar
KIYMETLİ EVRAK TERİMİ Ticari hayatın kendine özgü özelliklerinden dolayı bir takım senetler ortaya çıkmıştır. Bunlardan bir kısmı, bir alacağa ilişkin hakları temsil eden alacak senetleridir. Örneğin, poliçe, bono (emre muharrer senet), çek, tahviller, finansman bonoları, banka bonoları, varlığa dayalı menkul kıymetler gibi. Senetlerden bir kısmı ise, sermaye payı üzerindeki hakkı temsil eden pay senetleridir. Nihayet bir diğer kısmı ise eşya üzerindeki hakları temsil eden emtia senetleridir. Örneğin, makbuz senedi, varant, taşıma senedi, konişmento gibi. Bu senet gruplarını oluşturan her bir tip çeşitli ihtiyaçlar karşısında kendiliğinden doğmuş ve gelişmişlerdir. Her bir senedin kendine özgü niteliği vardır. Çeşitli nitelikte hakları temsil eden bu senetlere ticaret hukuku terminolojisinde “kıymetli evrak” adı verilmektedir. Bu senetleri konu edinen ticaret hukuku dalına da “kıymetli evrak hukuku” denilmektedir. Kıymetli evrak terimi İsviçre hukukunda kullanılan “Wertpapiere” kelimesinin karşılığıdır.
KIYMETLİ EVRAK HUKUKUNA İLİŞKİN MEVZUAT Kıymetli evrak hukukuna ilişkin hükümler büyük ölçüde TTK’nun üçüncü kitabı olan Kıymetli Evrak Kitabında düzenlenmiştir. TTK’nun diğer kitapları olan Şirketler Hukuku (ikinci kitap), Sigorta Hukuku (altıncı kitap) ve deniz ticareti hukukunda da (beşinci kitap) kıymetli evrak konusuyla ilgili hükümler yer almaktadır. Kıymetli evrakla ilgili olarak TTK dışındaki diğer kanunlarda da (örneğin Medeni Kanun, Sermaye Piyasası Kanunu gibi) çeşitli konularda hükümler yer almaktadır.
Türk Ticaret Kanunu TTK’da kıymetli evrakla ilgili hükümler üçüncü kitapta ve diğer kitaplarda yer almaktadır. Türk hukukunda kıymetli evraka ilişkin asıl ve temel hükümler TTK’nun üçüncü kitabında öngörülmüştür (1 ila 6. kısımlar). Sırası ile belirtmek gerekirse bu fasıllar: 1. Kısım: Genel Hükümler (md. 645-653) 2. Kısım: Nama Yazılı Senetler (md. 654-657)
Türk Ticaret Kanunu 3. Kısım: Hamiline Yazılı Senetler (md. 658-669) 4. Kısım: Kambiyo Senetleri (md. 670-823) 5. Kısım: Kambiyo Senetlerine Benzeyen Senetler ve Diğer Emre Yazılı Senetler (md. 824-831) 6. Kısım: Makbuz Senedi ve Varant (md. 832-849)
Türk Ticaret Kanunu TTK’nun tamamen kıymetli evrak hukukuna tahsis edilen bu üçüncü kitabı dışında diğer kitaplarında da kıymetli evrak sayılan çeşitli senet tiplerine ilişkin hükümlere rastlanılmaktadır. Bahsi geçen kıymetli evrak tipleri doğrudan ilgili oldukları alana (anonim şirketler, sigorta hukuku, deniz ticareti hukuk) ait kuralların konulduğu bölümlerde düzenlenmiştir. Bu hükümlerde ilgili senet tipine mahsus düzenlemelere yer verilmektedir ve TTK’nun üçüncü kitabında yer alan genel nitelikteki kurallar bunlar bakımından da uygulama alanı bulacaktır.
TTK Dışındaki Kanunlar Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu da kıymetli evraka ilişkin bazı hükümler içermektedir. Bu hükümlerden kıymetli evrak tiplerine ilişkin olanlarına aşağıda değinilmiştir. Vesayet altındaki kişilerin kambiyo taahhüdü altına girebilmeleri için vesayet makamının iznini arayan MK md. 462 bent 5; kıymetli evrak üzerinde rehin hakkının nasıl kurulacağını belirleyen MK md. 956; bazı tür kıymetli evrakın devri usulü olan alacağın temlikinin kurallara bağlandığı TBK md. 183 vd. ile kumar ve bahis borcu için verilen kıymetli evrakı düzenleyen TBK md. 605 ise kıymetli evrak tipleri dışındaki kurallara MK ve TBK’da örnek olarak verilebilecek hükümlerdendir. MK ve TBK dışında kıymetli evraka ilişkin kuralların koyulduğu diğer kanunlardan birisi, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunu öngören İcra ve İflas Kanunudur (md. 167-176b). Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunda senet alacaklısına genel haciz yoluna nazaran daha büyük kolaylıklar sağlanmıştır. Bu alacaklı bakımından kambiyo senedi almasının getirdiği bir faydadır.
TTK Dışındaki Kanunlar Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) ve diğer sermaye piyasası düzenlemelerinde ve özellikle de Sermaye Piyasası Kurulu tebliğlerinde kıymetli evraka ilişkin birçok düzenleme yer almaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu’nun pay (hisse) senetleri, tahviller, katılma intifa senetleri, kar ve zarar ortaklığı belgeleri, banka bonoları ve banka garantili bonolar, finansman bonoları, varlığa dayalı menkul kıymetler ve gayrimenkul sertifikaları ile ilgili tebliğleri bunlara örnek teşkil etmektedir. Çek Kanunu’nda, TTK’da yer alan çek hükümlerine ek olarak çekin kullanılması ile ilgili tedbir ve müeyyideler düzenlenmiştir.
TTK Dışındaki Kanunlar Türk Ceza Kanunu’nda bazı tür kıymetli evrak resmi evrak olarak kabul edilmiş ve bu gibi senetlerdeki sahteciliğin resmi belgede sahtekârlık suçunu oluşturacağı öngörülmüştür (md. 210, f. 2). Vergi Usul Kanunu ve diğer mali mevzuatta kıymetli evrakın hangi hallerde vergi veya harca tabi olduğu düzenlenmiştir. Örneğin, Damga Vergisi Kanunu’nda kambiyo senetleri damga vergisinden muaf tutulmuş (DVK-1 sayılı Tablo, III/1-a); Vergi Usul Kanunu mük. md. 241’de vergi hukuku açısından bono ve poliçede bulunması gereken unsurlar sayılmıştır.
KIYMETLİ EVRAKIN TANIMI TTK md. 645’de kıymetli evrak şu şekilde ifade edilmiştir: “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez”. Kanuni tanımdan anlaşılacağı üzere kıymetli evrakta hak senede bağlıdır ve hakkın senet borçlusu ve diğer sorumlulara karşı ileri sürülmesi ile başkalarına devri tamamen senetle mümkündür. Senette yer alan hak ile senet birbirinden ayrılmaz bir biçimde bağlanmıştır. Kanuni tanımdan çıkan anlama göre kıymetli evrakın üç tane temel unsuru vardır. Bunlar, kıymetli evrakın senet olması, kıymetli evrakta bir hakkın yer alması, senetle hakkın birbirine bağlanması veya kaynaşması (hakkın evraklaşması). Anılan bu unsurların ifade ettiği anlam ile kıymetli evrakın taşıdığı diğer temel özellikler hemen aşağıda ele alınmaktadır.
Kıymetli Evrak Bir Senettir Kanuni tanım, kıymetli evrakın birincil kavramsal unsurunun senet olduğunu; senetsiz kıymetli evrakın düşünülemeyeceğini ortaya koymaktadır. Klasik anlayışa göre senet kavramıyla daha ziyade üzerine yazı yazmaya elverişli bir cisim, genellikle uygun büyüklükte bir kağıt parçası ve bunun üzerinde yazıyla ifade edilmiş bir irade açıklaması kastedilmektedir.
Kıymetli evrakta bir hakkın yer alması asli bir unsurdur. Senette yer alan hak özel hukuka ilişkin bir haktır. Bu hak parayla ölçülebilir ya da ifade edilebilir. Bu nedenle nüfus cüzdanı veya bir devletin vatandaşlığını gösteren bir belge ya da vesikanın kıymetli evraktan sayılmasına imkân yoktur.
Kıymetli Evrakta Yer Alan Hak Tedavül Etme Özelliğine Sahiptir Tedavül etmek kıymetli evrakın unsuru değil önemli bir özelliğidir. Bu özellik TTK md. 645’de yer bulan devredilebilme niteliğinden anlaşılmaktadır. Tedavül özelliğine göre kıymetli evrak elden elde devredilerek ticari hayatta dolaşıma girmekte ve dolaşımda bulunabilmektedir. Kıymetli evrakın tedavül özelliği onun parasal değer ifade eden bir hak içermesi dolayısıyladır. Bu nedenle kıymetli evrakın tedavül edebilmesi için içerdiği hakkın mutlaka devredilebilir hak olması gerekir.
Kıymetli Evrakta Hakla Senet Arasında Kuvvetli Bir Bağ Vardır Kıymetli evraka konu olan hak bazen senetle doğar, bazen de senetten önce vardır. Ancak hakkın senette yer almasıyla onunla birleşir ve ikisi ayrılmaz bir bütün teşkil ederler. Böylece hak senede yerleşir ve hakla senet özdeşleşir. Bundan dolayı hakkın ileri sürülebilmesi için senedin borçluya ibrazı ve devri için senet üzerindeki zilyetliğin devredilmesi gerekir. Hak ile senet arasındaki bu kuvvetli bağ TTK md. 645’deki ifadeden açıkça anlaşılmaktadır. Hak ile senet arasındaki bu kuvvetli bağın doğal sonucu olarak alacaklı senedi ibraz etmek şartı ile ödeme yapılmasını talep edebilecek, borçlu da ancak senedi ibraz ve teslim edene ödemekle yükümlü olacaktır. Borçlu kıymetli evrak ibraz edilmeden borcu öderse, sonradan kıymetli evrakı (senedi) ibraz edene bir kez daha ödeme yapmak zorunda kalacaktır. Hatta alacaklının senetsiz yapılan ödeme için borçluya ibraname vermesi kıymetli evrakı geçersiz hale getirmeyecektir.
Kıymetli Evrakta Soyutluk (Mücerretlik) İlkesi Geçerlidir Kıymetli evrakta sebepten soyutluk ilkesi geçerlidir. Bunun ifade ettiği anlam, kıymetli evrakta yer alan hak onun doğumuna yol açan olay veya hukuki işlemden soyut ve bağımsız olarak bulunmaktadır. Senedin oluşturulmasında hak ile temel ilişki veya olay arasında bir bağlantı tesis edilmez. Örneğin Ali Ak Basri Batı’dan satın aldığı bir otomobil için 20.000 TL değerinde bir bono (emre muharrer senet) düzenleyip verdiğinde, sonradan herhangi bir nedenle aradaki satım sözleşmesinin Ali Ak tarafından feshedilip sözleşme ilişkisine son verilmesi halinde söz konusu bononun geçerliliği bundan etkilenmeyecektir.
Kıymetli Evrakta Soyutluk (Mücerretlik) İlkesi Geçerlidir Çünkü burada soyutluk ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla bu bonoyu satıcı Basri Batı bir üçüncü şahsa örneğin Cemil Can’a devretmişse, bu şahsın ödeme talebine karşın Ali Ak, aradaki sözleşmenin geçersiz hale geldiği savunmasında bulunamayacaktır. Çünkü kıymetli evrakta (bonoda) yer alan alacak kayıtsız şartsız bir meblağın ödenmesine dair bir tutarı içermektedir ve senet içinde temel ilişkiden bağımsız ve soyut olarak orada bulunmaktadır.
Kıymetli Evrakta Soyutluk (Mücerretlik) İlkesi Geçerlidir Böylece kıymetli evrak (bono), sözleşmedeki sakatlıktan etkilenmediği gibi, hatta sözleşme baştan geçersiz olsa bile, kıymetli evrakta doğmuş olan hak (bonodaki yazılı para borcu), geçerli olur ve ekonomik işlevini görmeye devam eder. Kıymetli evrak tiplerinin tamamında soyutluk ilkesi geçerli değildir. Bu nitelik esas itibarıyla ve tam olarak kambiyo senetlerinde yani poliçe, bono ve çekte vardır. Bazı tip kıymetli evrakta ya sınırlı olarak vardır (örneğin konşimento) ya da bazılarında soyutluk ilkesi hiç geçerli değildir (örneğin pay senedi).
Kıymetli Evrak Özel ve Sıkı Şekil Şartlarına Tabidir Buna göre kanun hangi tip kıymetli evrakın hangi şekil şartlarını, yani ne tür bir içeriğe sahip olması gerektiğini, senedin hangi şartlarda ve nasıl devredileceğini (dolaşacağını, tedavül edeceğini) belirlemiştir. Özel olarak öngörülen şekil şartlarından bir ya da birkaçına riayet edilmemesi halinde senet geçersiz olarak doğacak veya sonradan senet üzerindeki bir takım değiştirmeler yine senedin geçersizliği sonucuna yol açabilecektir.
Kıymetli Evrakta Tip Sınırlılığı İlkesi Kıymetli evrak tiplerinin kanunda sınırlı sayıda öngörüldüğü ve kanundaki esaslara uyularak kanunda yer almayan yeni kıymetli evrak tiplerinin oluşturulup oluşturulamayacağı hususu tam açıklığa kavuşmuş bir konu değildir. Bu konudaki görüşler farklı olmakla birlikte öğreti ve yargı kararlarındaki ağırlıklı ve yeni eğilim kıymetli evrakta tip sınırlılığı ilkesinin geçerli olmadığı yönündedir. Buna göre, kanundaki kıymetli evrak tipleri sınırlayıcı ve tüketici olarak sayılmamıştır. Kanunda kıymetli evraklar için öngörülen esaslara uyularak kanunda açıkça anılmayan yeni kıymetli evrak tiplerinin oluşturulması mümkündür.
KIYMETLİ EVRAKIN ÇEŞİTLİ AÇILARDAN SINIFLANDIRILMASI Kıymetli evrak düzenlenmesine neden olan işlem veya ilişki ile ilgisi ve devir şekline göre sınıflara ayrılabilir. Düzenlenmesine Neden Olan İşlem veya İlişki İle İlgisi Açısından Düzenlenmelerine sebep olan temel ilişki veya işlem ile olan bağlantıları bakımından kıymetli evrak, soyut (sebebe bağlı olmayan) ile sebebe bağlı (illi) şeklinde ikiye ayrılır.
Soyut (Sebebe Bağlı Olmayan) Kıymetli Evrak Her zaman zorunlu olmasa da kıymetli evrak genellikle bir borç ilişkisi nedeniyle tanzim edilir. Örneğin satım veya kira sözleşmesinden doğan bir alacak hakkı veya ödünç olarak verilen bir miktar paranın iadesinin istenebilmesi için bir emre muharrer senet (bono) veya çek düzenlenebilecektir. Herhangi bir borç ilişkisi nedeniyle kıymetli evrak düzenlenmesi halinde, taraflar arasında bir temel ilişki, diğeri kıymetli evrak ilişkisi olmak üzere iki ayrı hukuki ilişki mevcut olmaktadır. İşte düzenlenmesine neden olan bu temel ya da alt ilişkiyle ilgisi kopuk olan kıymetli evraka soyut (mücerret, sebepten soyut) kıymetli evrak denir. Soyut kıymetli evrakta, temel ilişki herhangi bir nedenle sakatlanırsa, kıymetli evrakın geçerliliği bundan etkilenmez. Temel ilişkiye ilişkin sakatlıklar bu ilişkiye taraf olanlar arasında belli ölçüler dâhilinde ileri sürülebilirse de kıymetli evrak üçüncü kişilere devredildikten sonra, artık bunlara karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Soyutluk ilkesi tüm kıymetli evrakta geçerli değildir. Bu ilkenin tam olarak geçerli olduğu senet tiplerine en iyi kambiyo senetleri örnek gösterilebilir. Zira gerek poliçe gerekse de bono ve çek kayıtsız ve şartsız bir para ödemesini içerdiklerinden, düzenlenmelerine neden teşkil eden temel ilişkiden (alacak veya borç ilişkisinden) tamamen bağımsızdırlar.
Sebebe Bağlı (İlli) Kıymetli Evrak Düzenlenmesine sebep olan temel ilişki (borç ilişkisi) ile ilgisi devam eden kıymetli evraka sebebe bağlı (illi) kıymetli evrak denir. Bu senetlerde temel borç ilişkisindeki sakatlık kıymetli evrakı da etkiler. Örneğin emtia senetleri kısmen sebebe bağlıdır; düzenlenmesine neden olan temel ilişkiden etkilenirler. Aynı şekilde pay (hisse) senetleri de sebebe bağlıdırlar. Pay (hisse) senedinin bedeli ödenmemişse belli şartlarda senedin iptal edilmesi de mümkündür.
Devir Şekli Açısından Devir şekli bakımından kıymetli üçe ayrılır. (Nama yazılı kıymetli evrak, emre yazılı kıymetli evrak ve hamiline (hamile) yazılı kıymetli evrak. TTK’nun temel aldığı, bu ayırım şeklidir. Devir şekline göre olan sınıflandırmaya aşağıda tekrar dönülecektir.
EVRAKSIZ KIYMETLİ EVRAK Bu kavram ilk bakışta kendi içinde çelişkili bir ifade gibi görünmektedir. Ancak, evraksız kıymetli evrak terimi kıymetli evrakta senet unsuru ile ilgili yukarıda yapılan açıklamaları yine de destekler mahiyettedir. Şöyle ki, evraksız kıymetli evrak, kıymetli evrakın tecessüm ettiği yani bedene büründüğü ya da müşahhas hale getirildiği ortamın her zaman bir belge olmadığını, belge olmasının bir zorunluluk olmadığına işaret eder. Menkul kıymetlerin çıkarıldıklarında yığınlarca ihraç ediliyor olması ve her birinin saklanmasının ve onlara dair işlemlerin külfetli olması; ayrıca kar payı, faiz, bedelsiz pay (hisse) senedi, yeni pay alma hakları kullanmak üzere kupon kesmek için senet sahiplerinin her defasında bankaya gitmek zorunda kalmaları evraksız kıymetli evrak kavram ve uygulamasının ortaya çıkmasında başlıca etkenlerden olmuştur. Evraksız kıymetli evrak sayesinde menkul kıymetlerin devri menkul kıymetler borsalarında el değiştirmesi oldukça kolaylaşmaktadır. Böylece saklama müesseselerinin senetleri hareket ettirmeksizin, bütün işlemleri kaydi değerler üzerinden yapmaları sağlanmıştır.
EVRAKSIZ KIYMETLİ EVRAK Evraksız kıymetli evrak kavramı pozitif hukuk dayanağını ilk defa eski SPK md. 10/A’da bulmuştur (4487 sayılı Kanunla değişik - 15.12.1999). Yeni kanunda da kaydi sisteme ilişkin düzenlemeler korunmaktadır (SPK md. 80). Evraksız kıymetli evrakın devir esasları klasik anlamda kıymetli evraktan farklı değildir. Ancak bunların el değiştirmesi tamamen elektronik ortamda sağlanmaktadır. Bunun nedeni ve temin ettiği yarar ise, basılı ve yazılı kıymetli evrakın el değiştirmesindeki güvenlik sorunlarını bertaraf etmek, saklama kolaylığı ve sürati sağlamaktır.
NAMA, EMRE VE HAMİLE DÜZENLENEN KIYMETLİ EVRAKIN ÖZELLİKLERİ Kıymetli evrak üçe ayrılır. Bunlar nama yazılı kıymetli evrak, emre yazılı kıymetli evrak ve hamiline yazılı kıymetli evraktır. Kıymetli evrakın en önemli sınıflandırılma şekli budur ve bu sınıflandırma biçimi kanunda yer almaktadır. Aşağıda bu tür sınıflandırma yönüyle kıymetli evrakın özellikleri konu edilmiştir.
NAMA YAZILI KIYMETLİ EVRAK TTK md. 654’de nama yazılı kıymetli evrak şu şekilde tanımlanır: “Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır”. Bu tanıma göre bir senedin nama yazılı kıymetli evrak sayılması için; - Belli bir şahsın adını taşıması - Emre kaydını içermemesi - Kanunen emre yazılı senetlerden sayılmaması gerekir. Kanunen emre sayılan senetlerden olmayan bir senedin nama düzenlenmesi için lehine düzenlenen şahsın adını içermesi ve emre kaydının senet metninde yer almaması yeterlidir. Kanunen emre yazılı bir senedin nama düzenlenmesi için ise, lehine düzenlenen şahsın ismini içermekten başka “emre değildir” gibi olumsuz (emre) kaydının senet içinde bulunması gerekir. Örneğin bir poliçe nama düzenlenmek isteniyorsa bu şekilde hareket edilmesi gerekir. Yani poliçede lehtarın ismi mutlaka yer alacak ve ayrıca olumsuz emre kaydı düşülecektir. Böylelikle kanunen emre olan poliçe nama yazılı şekilde düzenlenmiş olabilecektir.
Devir Nama yazılı kıymetli evrakta devir, alacağın temliki hükümlerine uygun olarak yazılı temlik beyanının ve senedin teslimi suretiyle yapılır. Yazılı temlik beyanı senet üzerine ya da ayrı bir kağıda yazılabilir (TTK md. 687). Senedin teslimi de zorunludur. Çünkü borçlar hukukundaki alacağın temlikinden farklı olarak kıymetli evrakta hak senede bağlıdır ve ondan ayrı olarak devredilemez. Nama yazılı kıymetli evrak alacağın temliki ve teslim yoluyla el değiştirdiği için tedavül gücü yok denecek kadar azdır. Nama yazılı senetlerde alacaklının hakkını nasıl kanıtlayacağı TTK md. 655, f. 1 hükmünde belirtilmiştir: “Borçlu, ancak senedin hamili bulunan ve senette adı yazılı olan veya onun hukuki halefi olduğunu ispat eden kişilere ödemek zorundadır”.
Devir Söz konusu hükme göre senetteki hakkın kendisine ödenmesini isteyen kimse, maddi hukuk açısından gerçek hak sahibi olduğunu açıklığa kavuşturmalı veya ispat etmelidir. Bunu araştıracak olan kişi de senet borçlusudur. Borçlu, senedi ibraz eden hamilin, senette yazılı kimse olup olmadığını onun kimliğini inceleyerek; senette adı yazılı olanın halefi olup olmadığını ise, senetteki temlik silsilesinden; miras söz konusu ise mirasçılık belgesinden tespit eder. Bu araştırmadan sonra borçlu ödemede bulunduğu takdirde borcundan kurtulur. Alacağı isteyen kimse hakikatte hak sahibi olmasa dahi borçtan kurtulur; ancak borçlu hileli davranmış veya ağır kusurla ödeme yapmış ya da vadeden önce bir ödemede bulunmuş olursa borçtan kurtulmuş olamayacaktır (TTK md. 646, f. 2).
Nama Düzenlenebilecek Kıymetli Evrak Hemen hemen bütün kıymetli evrak nama yazılı olarak düzenlenebilir. Menkul kıymetlerden banka bonoları, banka garantili bonolar ile finansman bonoları çıkarılmalarına esas olan tebliğler gereğince nama yazılı olarak düzenlenebilmeleri mümkün değildir.
EMRE YAZILI KIYMETLİ EVRAK Emre yazılı kıymetli evrak TTK md. 824’de tanımlanmaktadır: “Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir”. Tanımdan anlaşılacağı üzere iradi emre yazılı senetler ve kanunen emre yazılı senetler vardır. İradi emre yazılı senetleri, senedi düzenleyenin senedi bir kimsenin emrine olarak düzenlediği senetler oluşturur. Senet bir kimsenin emrine düzenlenir. Bunu sağlamak için lehine senet düzenlenen şahsın adının yanına “emrine” ya da “emrühavalesine” gibi bir kayıt düşülür. Senedin iradi emre yazılı senet olarak düzenlenebilmesi için kanunun o senedin emre düzenlenmesine engel koymamış olması gerekir. Kanunen emre yazılı senetler ise “emre” kaydını içermeseler dahi kanun gereği emre yazılı senet kabul edilirler. Kambiyo senetleri (poliçe, bono ve çek) kanunen emre yazılı senetlerdir. Bu senetler bir kimsenin adına yazılı olup da emre kaydını ihtiva etmeseler bile kanunen emre yazılı senetlerdir.
Devri Emre yazılı kıymetli evrak ciro ve teslim yoluyla devredilir. Bu nedenle nama yazılı kıymetli evraka göre tedavül kabiliyeti çok daha fazladır. Ciro çifte yetki veren bir hukuksal işlemdir. Senedi ciro eden kimse ciro edilene senet bedelini tahsil, borçluya da ödeme yetkisi verir. Ciro senet veya senede ekli alonj üzerine yazılır ve ciranta tarafından imzalanır (TTK md 683, f. 1). Emre yazılı senedin borçlusu hamilin gerçekten hak sahibi olduğunu araştırmak zorunda değildir. Sadece ciro zincirini takip ederek, muntazam bir ciro silsilesi ile senedi iktisap ettiği anlaşılan hamile ödemede bulunabilir.
Emre Düzenlenebilecek Kıymetli Evrak Anonim şirket Kurucular için çıkarılanlar da dâhil olmak üzere, intifa senetleri emre düzenlenebilir (TTK md. 502). TTK md. 504, f. 1 gereğince tahviller, finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto esası üzerine düzenlenenler de dâhil, diğer borçlanma senetleri, alma ve değiştirme hakkını haiz senetler ile her çeşit menkul kıymetler emre düzenlenebilir. Pay (hisse) senetleri kanunen emre yazılı olamazlar. Ancak nama veya hamile yazılı olabilirler. Buna karşılık şu husus ifade edilmelidir ki, nama yazılı pay (hisse) senetleri, TTK md. 490, f. 2 gereği ciro yoluyla devredileceği öngörülen nama yazılı pay (hisse) senetlerinin emre olduğu kabul edilmektedir. Makbuz senedi ve varant da emre düzenlenebilir. Diğer taraftan emre olmasa bile ciro yoluyla devredileceği öngörüldüğünden, bunların da kanunen emre yazılı senet olduğu kabul edilmektedir. Buna karşın ipotekli borç ve irat senetleri (MK md. 914),rehinli tahviller (MK md. 930) kanun gereği emre düzenlenemez. Varlığa dayalı menkul kıymet, katılma intifa senetleri, kar ve zarar ortaklığı belgeleri, kâra iştirakli tahvil ve pay (hisse) senedi ile değiştirilebilir tahviller, kanun gereği değilse de çıkarılmalarına esas olan SPK tebliğler uyarınca emre düzenlenemezler.
HAMİLİNE YAZILI KIYMETLİ EVRAK TTK md. 658, f. 1’de hamiline yazılı kıymetli evrak şu şekilde tanımlanmıştır: “Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet sayılır”. Bu ifadeye göre, bir senedin hamiline sayılıp sayılmaması senedin metninden veya şeklinden anlaşılacaktır. Senet metninde hamiline (hamile) var olması ya da senedin şekline göre her elinde bulunduranın hamil sayılabilmesi hallerinde senet hamiline yazılı senet olarak kabul edilecektir.
Devir Hamiline yazılı kıymetli evrakın devri çok kolaydır. Çünkü devir için yalnızca senedin teslimi yeterlidir. Başkaca bir işleme ise gerek yoktur. Hamiline yazılı kıymetli evrak bu şekilde taşınırlar gibi devredilmekle birlikte tam anlamı ile taşınır hükümlerine tabi değildir. Şöyle ki, MK md. 990’daki “Zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamiline yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz” hükmünde para ve hamiline yazılı senetler o dava bakımından, ayrık tutulmuşlardır. Ayrıca TTK md. 659, f. 3’te de senedin borçlunun isteği dışında tedavüle çıkarıldığı yolunda bir definin ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir. Borçlunun hamiline yazılı senedi öderken meşru hamili araştırma yükümlülüğü yoktur, yalnızca senedi görmesi yeterlidir. Ancak, mahkeme kararı ile ödemeden men edilirse ya da ödemesi hile veya ağır kusur teşkil edecek nitelikte ise ödemeden kaçınmalıdır.
Hamiline Düzenlenebilecek Kıymetli Evrak Hamiline yazılı evrak tedavül kolaylığı olan senetlerdir ve kıymetli evrakın büyük bölümü hamiline düzenlenebilir. Kambiyo senetlerinden poliçe ve bonoda lehtar gösterilme zorunluluğu bulunduğundan hamiline düzenlenemez. Buna karşın çek hamiline düzenlenebilir. Esasen çek hem hamiline hem de nama veya emre düzenlenebilir. Tedavül gücü yüksek olan pay (hisse) senetleri de hamiline düzenlenebilmektedir (TTK md. 484, f. 1). Yalnız bunun için bedellerinin tamamının ödenmiş olması gerekir (TTK md. 484, f. 2). İpotekli borç ve irat senetleri (MK md. 914), rehinli tahviller (MK md. 971), konişmento (TTK md. 1101) hamiline düzenlenebilir. Buna karşın makbuz senedi ve varant (TTK md. 834 ve 838) hamiline düzenlenemezler.
KIYMETLİ EVRAKIN ZİYAI VE İPTALİ Kıymetli evrakın zıyaa uğraması, senedin kaybolması, hamilin elinden isteği dışında çıkması veya senedin senetlik niteliğini yitirmesi gibi durumları ifade etmektedir. Kıymetli evrakta hak senede bağlı olup senetten ayrı olarak ileri sürülmesi ve devri mümkün değildir. Senedin yitirilmesi, isteği dışında hamilin elinden çıkması ya da senet niteliğini kaybetmesi gibi durumlarda senede bağlanmış olan hakkın takip ve tahsili bakımından bazı önlemlerin alınması şarttır. Kıymetli evrakın iptaline ilişkin düzenlemeler hem hamili hem borçluyu korumakla birlikte esas amaç hamilin korunmasıdır.
KIYMETLİ EVRAKIN ZİYAI VE İPTALİ Kıymetli evrakın zıyaı halinde hamil mahkemeye müracaat ederek mahkemece senedin iptaline karar verilmekte ve böylelikle hamil senedin temsil ettiği hakları ya senetsiz olarak kullanabilme imkânına kavuşmakta ya da yeni bir senet düzenlenmesini borçludan isteyebilmektedir. Kıymetli evrakın iptali önce genel olarak bütün kıymetli evrak tipleri bakımından TTK md. 651 ila 653 arasında düzenlenmiş, çeşitli kıymetli evrak türleriyle ilgili özel hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
ZAYİ OLMA (ZİYAA UĞRAMA) KAVRAMI Kıymetli evrakın zayi olması veya zıyaa uğraması, senedin çalınma, yitirilme, yanma, yırtılma gibi sebeplerle (durumlarla) hamili tarafından ibrazının mümkün olmaması ya da senedin hamilin elinde olmasına rağmen üzerine bir şey dökülmesi, silinmesi gibi nedenlerle üzerinde yazılı bulunan hakkın tespitinin ve sonuçta ileri sürülmesinin güçleşmesi ve imkansız hale gelmesidir. Anlaşılacağı üzere kıymetli evrakın zayi olması çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır ve bunları sınırlayıcı olarak belirlemenin imkânı yoktur.
KIYMETLİ EVRAKIN İPTALİNİN AMACI Kıymetli evrakın zıyaa uğraması halinde iptal ettiren kişi, senedin vadesi gelmişse iptaline ilişkin mahkeme kararı ile alacağını tahsil etme imkanı elde eder. Bu durumda mahkeme kararı senet yerine geçmektedir. Senedin henüz vadesi gelmemişse, hamil mahkeme kararına dayanarak iptal edilen senedin yerine geçmek üzere yeni bir senet düzenlenmesini talep edebilir.
İPTAL DAVASI AÇMANIN ŞARTLARI İptal davası açabilmek için kanunen bazı şartlar aranmaktadır
Senedin Zayi Olması İptal davasının ilk koşulu senedin zayi olmasıdır. Zayi olma senetteki hakka değil bizzat senede ilişkindir. Senedin zıya uğramasına rağmen fotokopisinin veya kopyasının bulunmasının ise bir önemi yoktur. Çünkü bunların ibrazıyla ödeme yapılması imkânı yoktur.
Senette Yer Alan Hakkın Halen Mevcut Olması İptal davası açan kimsenin senetten doğan hakkının halen mevcut ve ortadan kalkmamış olması gerekir. Eğer hak örneğin bir ödeme ile ortadan kalkmışsa artık senedin iptaline gerek kalmayacaktır. Aynı şekilde senetteki hak, senedin yitirilmesinden önce doğmamışsa ve senedin zıyaa uğramasından sonra da doğma imkanı kalmamışsa sonuç yine aynıdır ve dolayısıyla senedin iptaline ilişkin dava mümkün olmayacaktır.
İptali İsteyenin Hak Sahibi Olması Bu koşul kanunda “Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir” şeklinde ifade edilmiştir (TTK md. 651, f. 2). Buna göre, kıymetli evrakın zayi olması nedeniyle iptalinin talep edilebilmesi için davacının, senedin zıyaa uğradığı veya bunun öğrenildiği anda senetteki hakkın alacaklısı sıfatını taşıması gerekmektedir.
Senedin Zilyetliğinin Yeniden Kazanılmasının Mümkün Olamaması Hamilin senedin zilyetliğini kazanması mümkün olduğu sürece iptal davası açılamaz. Bu durumda senedi yeniden elde etmek için gerekli olan diğer önlemlere başvurulabilir. Örneğin, iade davası yoluyla alacaklı senedin zilyetliğini yeniden kazanabilir. Nitekim iptal prosedüründe eğer mahkemece verilecek sürede senet ibraz edilirse, dava açılmış olmasına rağmen iptal kararı verilmez. Hak sahibine (davacı) senedi ibraz edene karşı dava açması için süre verilir.
Senedin Kanunen İptali Mümkün Senetlerden Olması İptali istenen senedin bir kıymetli evrak olması gerekir. Adi borç senetleri, limited şirketlerin çıkardıkları pay senetlerinin veya kooperatiflerin ortaklık senetlerinin iptali söz konusu olmaz. Çünkü bunlar “kıymetli evrak” değildirler.
iPTAL KARARI VERME YETKİSİ Kıymetli evrakın zıyaa uğraması halinde iptal kararı vermeye ve hak sahibinin haklarını korumak için lüzum duyulan diğer önlemleri almaya mahkeme yetkilidir. Yetkili mahkeme nama ve hamili yazılı senetlerde borçlunun ikametgâhındaki; kambiyo senetleri ve diğer ciro ile devri mümkün senetlerde ödeme yerindeki; pay (hisse) senetlerinde ise şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesidir (TTK md. 661, md. 757).
İPTAL KARARININ HÜKÜMLERİ İptal davası sonucunda verilen iptal kararı ile senet elindeyken zayi ettiğini iddia eden kimsenin iddiası ispatlanmış ve buna bağlı olarak senet iptal edilmiş olur. İptal kararı ile birlikte, senedi zayi ederek iptal davasını açan kişi senedin vadesinin gelmiş olup olmamasına bağlı olarak, senette yer alan hakkını senetsiz talep edebilme ya da masrafları kendisine ait olmak üzere yeni bir senet düzenlenmesi kararının verilmesini mahkemeden talep imkânını elde etmektedir. Bir başka ifadeyle, senedin iptali kararı iptal kararı almış kişiyi kendiliğinden hak sahibi yapmaz. Bu durumda iptal kararı almış kişi elinde senet olmadığı için sadece esas borçluya başvurabilir; başvuru borçlularına yönelme imkânı yoktur. Bu durumda esas borçlunun ödememe için sahip olduğu hukuki imkânları (defileri) kullanabileceği açıktır.
KIYMETLİ EVRAKIN TÜRLERİNE GÖRE İPTAL USULÜ Kıymetli evrakın iptali önce genel olarak bütün kıymetli evrak tipleri bakımından TTK md. 651 ila 653 arasında düzenlenmiş, çeşitli kıymetli evrak türleriyle ilgili özel hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. Kıymetli evrakın farklı türleri için geçerli olan zıyaa uğrama ve iptal hükümleri ise Kanunda ayrıca ilgili kısımlarda ele düzenlenmiştir. TTK md 661-669 arasında hamiline yazılı senetlerin zıyaı ve iptali hükme bağlanmıştır. TTK md 657’de nama yazılı kıymetli evrakın zıyaı ve iptali düzenlenmiştir. Nama yazılı kıymetli evrakın iptali düzenlenirken bunların esasen hamile yazılı senetlerin iptali usulüne tabi olduğu belirtilmiş ve tek maddede nama yazılı senetlerin farklılık gösterdiği hususlar düzenlenmiştir.
KIYMETLİ EVRAKIN TÜRLERİNE GÖRE İPTAL USULÜ TTK md 757-765 arasında poliçenin iptali ayrıca düzenlenmiş ve bu hükümlerin bono, çek, makbuz senedi, varant, konişmento, taşıma senedi gibi diğer cirosu mümkün olan senetler (emre yazılı kıymetli evrak) hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Bazı kıymetli evrakın iptali ise farklı hükümlere tabidir. Örneğin, ipotekli borç senedi ve irat senetlerinin iptali hakkında MK md. 925 vd., hamile yazılı münferit faiz kuponları hakkında TTK md. 667 uygulanır. Devlet tarafından çıkarılan tahviller hakkında ise özel hükümler mevcuttur (TTK md. 668, f. 2). Banknot ve büyük miktarda çıkarılıp görüldüğünde ödenmesi gereken, para yerine ödeme aracı olarak kullanılan ve üzerinde muayyen bedelleri yazılı olan diğer hamile yazılı senetlerin iptaline karar verilemez (TTK md. 668, f. 1).