GÜNEŞ SİSTEMİ ÖTESİ: GÖK CİSİMLERİ
Bulutsuz bir gecede gökyüzüne baktığımızda milyonlarca yıldız görebiliriz. Yıldız denilince ilk aklımıza gelen bayrağımızdaki yıldız olabilir. Gerçekte yıldızların küresel bir şekli vardır. Yıldızlar canlı değillerdir ama canlılar gibi doğar, büyür ve ölürler. Ömrünü tamamlamamış yıldızlar çevrelerine ısı ve ışık yaymaktadırlar. Yıldızlar sıcaklıklarına göre farklı renklerde ışık yayarlar. En sıcak yıldızlar mavi ya da beyaz, orta sıcaklıktaki yıldızlar sarı, sıcaklığı az olan yıldızlar ise kırmızı renkte ışık yayarlar. Güneş orta sıcaklıkta bir yıldız olduğu için sarı renkte görülür. Güneşten daha sıcak yıldızlarda vardır.
Şu anda bilinen en büyük yıldız UY Scuti
Yıldızların Yaşam Döngüsü Bulutsu Uzayda bulunan sıcak gaz ve toz bulutlarıdır. Uzayda ekseni etrafında dönen, gaz ve tozlardan oluşmuş tüm yıldızların doğum yeri olan gök cismine bulutsulardır. Kelebek bulutsusu, orion bulutsusu, tarantula bulutsusu, atbaşı bulutsusu bulutsulara örnektir. Bulutsuları görünen şekillerine göre bazı çeşitleri vardır.
Salma Bulutsu: Yapısındaki hidrojen elementinin verdiği salma çizgileri olan bulutsu Karanlık Bulutsu: Çok yoğun olması nedeniyle içerisinden ve arkasından hiç ışık geçirmeyen Yansıma Bulutsu: yakınlarında bulunan yıldızdan aldığı ışıkla aydınlanan Gezegenimsi Bulutsu: Dış katmanlarını uzaya saçarak merkezinde sıcak bir beyaz cüce bırakan Süpernova Kalıntıları Bulutsu: Büyük kütleli yıldızların ömürlerinin sonunda şiddetli bir süpernova patlaması sonucu katmanlarını uzaya saçtığı dağınık yapıdaki bulutsu.
Yıldızlar çevrelerine ısı ve ışık kaynağı olan, titreşerek yanıp sönüyormuş gibi görünen sıcak gaz kütleleridir. Yıldızlarda hidrojen elementi yavaş yavaş helyum, karbon, azot ve demir gibi daha ağır elementlere dönüşmektedir.
Yıldızlar, soğuk bir molekül bulutunun kendi ağırlığı ile parçalanması sonucu oluşurlar. Yoğun olan parçalar çöker ve geri kalanlardan ayrılıp parçalanır. Bu parçalardan birden fazla yıldız oluşabilir. Büyük bir molekül bulutu, Güneşin kütlesinin yaklaşık 1 milyon katına sahiptir. Fakat bu kütlenin %1-2 arasında değişen bir bölümü yıldızı oluşturabilir.
Yıldızlar çoğu kez kümeler halinde doğarlar Yıldızlar çoğu kez kümeler halinde doğarlar. Samanyolu galaksimizde her yıl 30-40 yıldızın doğduğu tahmin edilmektedir.
Yıldızda Hidrojen elementi Helyum ve Nötrino yu oluştururken çok büyük bir enerji açığa çıkar. Nötrino ışık hızına yakın hıza sahip, elektiriksel yükü sıfır olan maddenin içinden neredeyse hiç etkilemeden geçebilen temel parçacıklardır.
Küçük kütleli bir yıldızın yarıçapı, başlangıçtaki yarı çağının elli katına ulaşabilir. Yüzeyindeki sıcaklığı azalması sonucu kırmızı bir renk alır ve Kırmızı Deve (kızıl dev) dönüşür.
Yıldızın kütlesi Güneşin kütlesinin yarısından küçük bir kütleye sahipse ömrü Beyaz Cüce olarak son bulur. Küçük kütleli yıldızların ömrünü tamamladığında dış katmanlarının uzaya saçılması sonucu geride kalan metal ve karbon yığınlarına Beyaz Cüce denir.
Süpernova Patlaması: Büyük kütleli yıldızlar yaşamlarını dış katmanlarının büyük bir bölümünü uzaya fırlatıp ardından patlayarak yok olurlar. Bu patlamalar galaksilerin kimyasal elementler açısından zenginleşmesini sağlar. Süpernova patlamaları sonucunda yıldızlar nötron yıldızlarına veya karadeliklere dönüşürler.
Ölen ya da ömrünü tamamlamak üzere olan büyük kütleli yıldızların kütlesi merkeze doğru çekilir. Sonunda tüm kütle bir noktada toplanır. Kütlesi bir noktada toplandığı için çevresinde olan her şeyi için çekip yutmaya başlar. Çok güçlü çekim gücüne sahiptirler. Bu kozmik yapılı ölü yıldızlara kara delik denir. Kara delikler görülemezler ancak etrafındaki gök cisimlerine yaptığı etkilerle varlıkları anlaşılır.
GÖRSEL KAYNAK:NASA
TAKIMYILDIZLAR Bazı yıldızlar kümeler halinde bulunurlar bu yıldızlara takımyıldızları denir. Takımyıldızlar çeşitli nesnelere benzetilen parlak yıldız kümeleridir. Bu nedenle takımyıldızlarına insan, hayvan ve nesne adları verilmiştir. Bu benzetmeler gökyüzü gözlemlerini kolaylaştırır.
Ejderha, Küçükayı, Büyükayı, Kuzey Tacı, Avcı (Orion), Büyük Köpek, Boğa, Yılan,Çoban vb. takımyıldızlara örnektir.
Yıldızlar arası mesafeler çok fazladır Yıldızlar arası mesafeler çok fazladır. Bu nedenle kilometre birimi yerine ışık yılı kavramı kullanılır. Işık yılı bir uzunluk birimidir. Işığın bir yılda aldığı mesafe 1 ışık yılıdır.
Uzayda çok sayıda yıldızlardan, yıldızlar arası gaz ve toz bulutlarından oluşan topluluklara galaksi (gök ada) denir. Uzayda çok sayıda gök ada bulunmaktadır. Galaksilerin içinde bulunan yıldızlar aynı çekim merkezinin çevresinde yörüngelerde dolanmaktadırlar. Örneğin Güneş Samanyolu galaksisinin merkezi çevresinde dolanmaktadır. Bir turunu 250 milyon yılda tamamlar. Şekillerine göre galaksiler;
1. Eliptik (Oval) Galaksiler: Mercek biçiminde olurlar 1.Eliptik (Oval) Galaksiler: Mercek biçiminde olurlar. Az miktarda gaz ve toz bulundururlar. Bu gök adalarda yaşlı ve kırmızı yıldızlar vardır. 2.Sarmal Galaksiler: Merkezden dışa doğru açılan kolları olan galaksilerdir. Parlak çekirdekleri ve yıldızlardan oluşan uzun sarmal kolları vardır. Merkezde daha çok yaşlı yıldızlar bulunurken kollarda genç yıldızlar bulunur. Andromeda ve Samanyolu galaksileri sarmaldır. Andromeda samanyolu galaksisine en yakın galaksidir ve yaklaşık bir trilyon yıldızı vardır. 3.Çubuklu Sarmal Galaksiler: Sarmal galaksilere benzerler. Sarmal galaksilerden farkları merkezleri uzun çubuk şeklinde görülür. 4.Düzensiz Galaksiler: Belirgin şekli olmayan galaksilerdir. Yıldızlardan oluşan bulutlara benzemektedirler.
Evrenin dünya dışında kalan kısmına uzay denir Evrenin dünya dışında kalan kısmına uzay denir. Dünyamız, uzay hepsi beraber evreni oluşturur. Evren görebildiğimiz ve göremediğimizin dışındaki boşluklarla beraber gök cisimlerin tümüdür.
Evrenin oluşumu ile ilgili farklı görüşler vardır. 1.Newton “hareketsiz ve başlangıcı olmayan evren” görüşünü öne sürmüştür. Bu görüşe göre evren sonsuzdan beri vardı ve bu varlığını sonsuza kadarda sürdürecektir. 2. Birçok bilim adamı tarafından kabul edilen görüş ise evrenin başlangıcının olduğudur. Bu görüş “Big Bang (büyük patlama)” teorisine dayanmaktadır. 1927 Yılında Georges Lemaitre tarafından ortaya atılmıştır. Günümüzden yaklaşık 15 milyar yıl önce evrenin bir patlama sonucu meydana geldiği düşünülmektedir. Yapılan araştırmalar evrenin sürekli genişlediği görülmüştür. 1929 Yılında Edwin Hubble galaksilerin hem birbirinden hem de Dünyadan uzaklaştığını keşfetmiştir. Böylelikle evrenin genişlediğini ispatlamıştır. Bu bir balonun şişirilmeden önce üzerindeki noktaların şişirildiğinde birbirinden uzaklaşmasına benzetilmektedir.
Evrenle İlgili Simülasyon https://htwins.net/scale2/