Uluslararası Sermaye Hareketleri Doç. Dr. Oktay KIZILKAYA Ders Notu: 5
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Cari açık bir ülke ekonomisi için sorun mudur ya da hangi seviyeden sonra sorun olabilir? Bu sorunun cevabı konusunda iktisatçılar arasında bir görüş birliği söz konusu değildir. Hatta bazı iktisatçılar göre cari açık hiçbir zaman sorun olmayabilir. Çünkü bu grup iktisatçılara göre, cari açık dış tasarrufların kullanılması ile daha çok yatırım olanağı sağlamaktadır. Yatırımların artması ekonomik büyümeyi hızlandırarak kalkınma yolunda önemli bir adım atılmaktadır.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Bu iktisatçılara göre, ekonomik büyümeyi finanse eden, dolayısıyla cari açığı finanse eden bu yabancı kaynakların sorunsuz bir şekilde ödenmesi halinde cari açık sorun oluşturmaz. Bu yaklaşımlara göre, büyüyen bir ekonomide cari açık bir sonuçtur ve son derece doğal kabul edilmektedir. Ayrıca hızlı büyüyen bir ekonomide ithalat artışı ihracat artışının üzerinde olacaktır. Bu görüşlere göre; cari açık sağlıklı bir ekonominin göstergesidir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Fakat cari açığın ortaya çıktığı ülkede, üretimde kullanılan ithal girdi miktarı yüksekse yani ithalata dayalı bir büyüme modeli varsa; bu nedenle düşük reel döviz kuru (aşırı değerli ulusal para) politikası uygulanıyorsa ve dış ticaret açığı ile cari açık arasındaki fark yıllar itibariyle artıyorsa o ülkede cari açık sorun olmaya başlar. En önemlisi de bu tür cari açıklardaki temel sorun açığın finanse edilmesi yani sürdürülebilirliğidir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Başka bir deyişle; cari açığın finanse edilebiliyor olması, sürdürülebilir olduğunu göstermektedir. Bu hususta politika yapıcıların dikkat etmesi gereken önemli noktalar şunlardır; i) Cari açığın hangi kaynaklar ile finanse edildiği ve kaynakların çeşitliliği. ii) Kaynakların sürekliliği. iii) Kaynakların ülkeye maliyeti, kısa veya uzun vadeli borç yaratması. iv) Cari açığın yol açtığı borç artışının nasıl finanse edildiği.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Bazı iktisatçılara göre, cari açığın sürdürülebilirliğinde cari işlemler açığı/GSYİH oranı %5 eşik değerinin üzerinde ise cari açıklar ülke ekonomileri için sorun yaratabilir. Bu eşiğin altındaki ülkelerde ise cari işlemler açıklarının sürdürülebilirliği mümkün görünmektedir. Cari açık/GSYİH oranlarının bazı ülkelerde yüksek olması kriz sebebi sayılırken, bazı ülkelerde yüksek olmasına rağmen cari açık sürdürülebilmektedir. Çünkü cari dengeyi aynı zamanda küresel makroekonomik şartlar ve cari açığı finanse etmede kullanılan kaynakların çeşidi ve sürekliliği büyük oranda etkilemektedir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Türkiye ekonomisinde cari açık/GSYİH oranı 2004 yılından sonra % 4-5’lik eşik değerini 2009 yılı hariç aştığı görülmektedir. 2010, 2011, 2012, 2013 gibi bazı yıllarda bu oranların yüksek olduğu gözlenmektedir. Cari açığın %4- 5’lik eşik değerini aştığı yıllarda ekonomik büyüme oranlarının da yüksek olması göze çarpmaktadır. Bu nedenle Türkiye ekonomisi için %5 kuralından ziyade gerçekleşen cari açıkların sürdürülebilirliğinde açığın finansmanı daha çok tartışılmaktadır.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Türkiye ekonomisinde ekonomik büyümenin büyük bir kısmı cari açıktaki artışla karşılanmaktadır. Bu konuda diğer önemli bir husus ise, cari açığın büyüme içindeki payının giderek artış göstermesi yani GSMH büyümesinin giderek artan bir bölümünün cari açıkla finanse edilmiş olmasıdır. Ülkemiz gibi diğer birçok ülkede ithalat artışı cari açığı ciddi olarak artırırken cari açığın büyümenin asıl itici gücü haline gelmesi durumu ülkeler için risk oluşturmaktadır. Bu riskin düşürülmesi cari açığın nasıl finanse edildiği ile ilgilidir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Eğer cari açık büyük miktarda ve geçici bir dönem için söz konusuysa ya da cari açık süreklilik göstermesine rağmen miktarı küçükse o zaman finansman sorunu ciddi bir sorun olmayabilir. Fakat bu durum süreklilik göstermeye başladığı zaman diğer faktörlerin devreye girmesi nedeniyle finansman olumsuz etkilenebilmektedir. Finansmanın durduğu aşamada ithalatın yavaşlaması ve cari açığın azalması söz konusu olurken, büyüme oranları düşebilmektedir. Ya da eski büyüme oranlarının korunabilmesi için döviz kurunda iyileşmeye gidilmesi gerekmektedir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Bir ekonomide cari açık üç farklı biçimde finanse edilebilmektedir: i) yabancı bankalar, hükümetler veya uluslararası kuruluşlardan (Dünya Bankası ve IMF gibi) borç alarak, ii) doğrudan yabancı yatırım veya portföy yatırımı olarak gerçekleşen sermaye girişleri yolu ile, iii) döviz rezervlerini kullanarak gerçekleştirilmektedir. Bu finanse etme biçimlerinden, doğrudan yabancı yatırım hariç diğerleri ülkenin borçlarını artırıcı özelliğe sahiptir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Bu yüzden, iktisatçılar doğrudan yabancı yatırımları diğer finansman yöntemleri ile karşılaştırdığında cari açığın finansmanında daha çok tercih etmektedir. Ayrıca doğrudan yabancı yatırımların ülke ekonomilerine üretim ve istihdamı artırıcı, teknoloji transferi, yönetim bilgisi, pazarlama teknikleri gibi katkılarından dolayı uzun dönemde dış açıklar konusunda iyileştirici özelliğe sahip olduğuna inanılmaktadır.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Fakat cari açık, banka mevduatları, ihracat kredileri ve dış borçlar gibi kısa vadeli sermaye hareketleri ve portföy yatırımları ile finanse ediliyorsa ekonomide içsel ve dışsal şoklara karşı kırılganlık artmaktadır. Fakat uzun vadeli borçlar ve doğrudan yabancı yatırımlar ile finanse edilen bir cari açığın bu şoklara karşı aynı kırılganlık düzeyinde olması beklenmemektedir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Son olarak, üçüncü finansman yönteminde ise cari işlemler açığının sermaye ve finans hesabı ile kapatılmayan kısmının, rezerv varlıklarla karşılanmasıdır. Ancak, bu kaynaklar sınırsız değildir; var olan rezervler ne kadar büyük de olsa eninde sonunda tükenebilirler. Dış borçlanmanın da her ülke için bir sınırı olmalıdır. Bu nedenle, uzun süreli açıkların sadece finanse edilmesi yetmez, bunların azaltılması da ayrıca önemlidir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Türkiye ekonomisi için cari açığın finanse edilmesi her zaman bir sorun olmuştur. 1980 ve 1990’lı yıllarda Türkiye daha çok uluslararası kuruluşlardan borç alarak, uluslararası piyasalara tahvil ve hisse senedi ihraç ederek cari açığı finanse etmeye çalışıyordu. 1990’lı ve 2000’li yıllarda özellikle sıcak para dediğimiz kısa vadeli sermaye akımlarının dış açıkları kapatmada araç olarak kullanıldığı görülmektedir. Dış açıklarını sıcak parayla finanse eden ülkede, cari açık belli bir düzeye ulaşınca ülkenin döviz borçlarını ödeyemeyeceği kuşkusuyla ülkeden sermaye çıkışı başlamaktadır.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Ayrıca kısa vadeli sermaye hareketlerinin siyasi ve ekonomik belirsizliklere olan hassasiyetinden dolayı 1994,1998/99 ve 2001 yıllarında büyük miktardaki sermaye çıkışları yaşanmış ve Türkiye o yıllarda finansal krizlerle karşı karşıya kalmıştır. 2000’li yıllardan sonra Türkiye’de politika değişikliğine gidilmiş dış borçlar içinde kamu sektörünün borçlarının azaltılması amaçlanmış ve cari açığın finansmanında doğrudan yabancı yatırımlar ve uzun vadeli sermaye hareketleri kullanılmıştır.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Türkiye ekonomisindeki cari açığın finansmanı doğrudan yabancı yatırımlar ve portföy yatırımları çerçevesinde gösterilmiştir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Ülkenin uluslararası yatırım pozisyonunda ortaya çıkan değişimler de cari açığın sürdürülebilirliğinde önemli bir belirleyicidir. Uluslararası borçluluk dengesi olarak da ifade edilen uluslararası yatırım pozisyonu, bir ülkenin belirli bir tarihe kadar olan dış varlık ve yükümlülüklerini ortaya koymaktadır.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Ülkenin dış varlıklarını dış yükümlülükleriyle karşılaştırma imkânı verdiğinden dolayı önemli bir mali göstergedir. Uluslararası yatırım pozisyonu, bir ülkenin belirli bir tarihe kadar olan varlık ve yükümlülüklerin birikimini gösterdiğinden, ülkenin belirli bir yılda diğer ülkelerle yapmış olduğu ekonomik işlemlerin kaydedildiği dış ödemeler bilançosundan bu açıdan farklılaşır.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Cari açığın finansmanında kullanılan yöntemler ve uygulanan politikalar ekonomide yarattığı kırılganlık açısından çok önemlidir. Uygulanan politikalarda öncelikli hedef cari açığın kapanmasıdır. Fakat asıl önemli olan cari açığın finanse ediliş yöntemidir. Türkiye ekonomisinde 1980’den günümüze belirli aralıklarla dış borçlanma yönteminin kullanıldığını ifade ettik. Dış borçlanma yöntemi, kısa vadede açığı kapatıcı uzun vadede ise açığı artırıcı özelliğe sahip olmasından dolayı sağlıklı bir yöntem değildir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Son yıllarda ise Türkiye’de dış açıkları kapatmada kısa ve uzun vadeli sermaye hareketlerinin kullanıldığını bilmekteyiz. Kısa vadeli sermaye hareketlerinin, iç ve dış şoklara karşı duyarlılığından ötürü bu şekildeki bir finansman yöntemi ekonomide önemli kırılganlıklar oluşturabilir. Bu tür bir finansman yapısı, ayrıca reel üretimde istikrarsızlıkla ve istihdamda azalmayla sonuçlanabilir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Uzun vadeli sermaye hareketlerinden özellikle doğrudan yatırımların, ülke ekonomilerine üretim, istihdam, teknoloji gibi kanallarla katkılarından dolayı uzun dönemde dış açıkları azaltıcı özelliği bulunmaktadır. Bu yüzden, iktisatçılar politika yapıcılarına cari açığın finansmanında doğrudan yabancı yatırımlar ile finansman yöntemini daha çok tavsiye etmektedir.
Türkiye Ekonomisinde Cari Açığın Finansmanı Nihayet, Türkiye’nin cari açığın finansmanında uygulaması gereken politikaların, ülkenin dış borcunu artıracak olan finans kalemlerinden uzak durmaya yönelik olmalıdır. Doğrudan yabancı yatırımlar gibi dış açıkları azaltıcı, üretimi uzun vadede artırıcı finans yöntemleri üzerinde durulmalıdır.