11. HAFTA KÜLTÜR
Kültür, Küresel kültür, sanat, kitle kültürü, popüler kültür, dijital iletişim Tıpkı kavramın köklendiği zirai ürünlerde olduğu gibi, geleneksel zaman kavrayışında olduğu gibi kültür geleneksel bakımdan tekrara ve döngülere dayanır.
KÜLTÜR Kültür maddi nesneler, inanç, davranış ve düşünce biçimlerinin bir toplamıdır. Sosyolojik açıdan kültür kavramı sadece geleneklerden devralınmaz, öğrenilen bir şeydir.
Kültür Kültür, toplumsal etkileşimler sonucunda oluşan maddi /manevi değer ve normlar toplamıdır. Kültürün içeriğini oluşturan inanç, düşünce ve değerlere manevi ögeler denir. Manevi içeriği temsil eden, aktaran nesne, simge ya da teknoloji ise kültürün maddi boyutunu oluşturur. Kültürel çeşitlilik sadece inanç düzeyinde ortaya çıkmaz, insan davranış ve pratiklerinde de kendisini gösterir. Altkültürler, modern dünyadaki kültürel çeşitliliği ulus ölçeğinden kent ölçeğine taşır.
Kültür Sosyoloji, ırkmerkezciliği reddeder; Kültürlerin birbirlerine indirgenemeyeceği anlamında kültürel göreceliği savunur.
Kültür Irkmerkezcilik, bir kültürün maddi ve manevi bakımdan diğerlerinden üstün tutulması, kültürler arasında hiyerarşik bir sıralama yapılmasıdır. Bütün kültürlere ait bazı ortak ögeler söz konusudur. Bunların başında semboller gelir. Sembol bir kültürü paylaşan insanlar tarafından bilinen, özel anlamı olan bir şeydir. En temel sembolik aktarım aracı dildir. Aynı zamanda insanlar arasındaki iletişimi sağlayan semboller sisteminin kendisidir.
kültür Değerler (insanların neyin güzel ve iyi olduğuna dair karar verirken kullandıkları kültürel olarak belirlenmiş standartlardır) ve kanaatler (insanların doğru saydığı düşüncelerdir) Normlar 8toplumun üyelerinin davranışlarını yönlendirdiği kural ve beklentilerdir). Töre (saygı duyulan ve ahlaki bakımdan büyük önem taşıyan normlar) ve adetler (rutin ya da resmi olmayan etkileşim yolları)
kültür Töre ve adetler, toplumun bireyin davranışlarını denetleme çabası anlamında toplumsal denetim mekanizmalarının çalışmasını sağlar. Utanç, ceza ve ödül bu sürecin işlevsel parçalarıdır.
Kültür Oysa günümüz dünyasında geleneksel kültür ya çevre ülkelerin ve/veya kapitalist üretim ilişkilerinin dışında kalan kesimlerde doğrudan etkilidir. Kültür kentleşme olgusuna ve modernleşme dinamiklerine bağlı bir biçimde artık yeni bir anlam kazanmıştır. Kültürel değişme ve kültürel gecikme olguları bu süreçte ortaya çıkar. Kültürel değişme, öğrenmenin geleneklere kıyasla ağır bastığı bir ortamda yeni beklenti, değer ve davranışların hakim olmaya başlamasıdır.
kültür Kültürel gecikme maddi kültürel ögelerin hızlı değişmesi sonucunda maddi ve manevi kültüre arasındaki uyumsuzluğa verile addır. Daha önce kültürün gündelik yaşama dair pratik yönlerinden ve antropolojik özelliklerinden söz edilmişti. Törenler, ritüel ve ayinler, bayramlar, kültürün geleneksel yönlerini ananevi yanını vurgular.
kültür Sanayi toplumlarında kültürel biçim ve yapılar iki ana damardan beslenir. Sanatsal ürünler, burjuva (kentli, kentsoylu) bireyinin gelişimine bağlı olarak, kültürün yaratıcı, kişiye özgü yanını vurgular. Eski Yunanlılar görme ve algılama biçimine Aisthesis diyorlardı. Günümüzdeki anlamıyla estetik, kendi has görme, yazma, çekim yapma biçimi olup
kültür Yaratıcı bir faaliyeti anlatır. Bir şeyi, bir olayı, bir nesneyi herkesin gördüğünden farklı bir biçimde anlatma, çizme ve çekme sanatın bireysel bir edim olduğunu vurgular. Bu haliyle sanat geleneksel kültürün döngüsellik ve tekrar unsurlarına karşı yaratıcılığın kendilindenliğini ve biricikliğini, otantikliğini koymuştur.
kültür Sanatın bireyselliği düşüncesi sanatçı figürünü, değişik, egzotik, herkesten farklı, toplumsal ilişkilerin ve gündelik hayatın dışında romantik bir sanatçı imgesini ortaya çıkardı. 20. Yüzyılın Avantgarde denilen sanat akımları böyle bir kavrayışın yanılsama olduğunu, her türlü sanatın gündelik hayatı dönüştürmeyi amaçladığını ortaya koydular.
kültür DADA, Gerçeküstücülük, Konstrüktivizm, Sosyalist Gerçekçilik akımları sanatın halesini sanatçının görme yeteneği anlamındaki bireysellikten alıp kolektif bir anlama, görme ve alımlama pratiğini, kısaca okuyucu, izleyici ve kullanıcıyı (mimari, endüstriyel tasarım ürünleri vb.) ön plana çıkardılar.
kültür Okuyucu izleyici merkezli sanat anlayışı zamanın yeni teknolojik gelişmelerini sanat etkinliklerine uyguladı. Bunda da olağanüstü bir başarı, görme biçimlerinde büyük değişiklikler yarattı. Reprodüksüyon, filmde ve fotoğrafta montaj, mimari ve heykelde maket biçiminde rekonstrüksiyon geleneksel görme biçimlerini altüst etti.
kültür Sanat ve sanatçı imgesi, profili teknolojik değişikliklerden derinden etkilendi. İzleyici merkezli kültür başlangıçtaki amacından uzaklaştı, radikal düşünce ve hareketlerden piyasa ilişkilerine dönüştü. Bu dönüşümde günlük gazetede tefrika roman denenen olgunun sırayla fotoroman, komedi ve dram filmleri ve sonunda televizyon dizilerine dönüşmesinin büyük bir payı var.
kültür Aynı anda endüstriyel tasarım ürünleri ve mimari de, konut yapımında ve ev içi dekorasyonda piyasa tarafından keşfedildi. Kısaca sanatsal edim teknoloji yardımıyla hayatı dönüştürmeyi denedi ama sonuçta piyasa tarafından dönüştürüldü. Teknolojik gelişmeler, müzik gibi, sergiler vb. çok dar bir kesime hitap eden sanat anlayışını, plak, CD, reprodüksiyon, film, DVD vb. olanaklarla herkese açtı.
kültür Bu anlamda sanatı demokratikleştirdi. Öte yandan sanatsal yaratıcılık, piyasa kurallarına ve kâr eksenine bağlandı. Bu anlamda kârlı olanı sürdürmeye yönelik tekrar unsuru kültüre geri döndü. İzleyici odaklı kültürün en önemli sonuçlarından bir tanesi, sanatın insanları mevcut konumlarından alıp «başka türlü bir hayata» sürüklemesiyken, sanatı kitlesel bir sanayi ürününe çevirmesidir.