NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ Orta Çağ Avrupa TARİHİ YTRH206 Orta ÇAĞIN SOSYAL, Siyasal ve ekonomik düzeni NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi iisbf.nisantasi.edu.tr
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © Hafta 13: Ticaretin ve Kent Hayatının Canlanması ve Burjuva Sınıfının Doğuşu Avrupa’da feodaliteden burjuvazi egemenliğine (kapitalizme) geçişi anlayabilmek için feodal yapının üzerinde durmak gerekir. Feodalite Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ile başlayan, Orta Çağ boyunca bilhassa Batı Avrupa’da hakim olan ve 1453 İstanbul’un fethi ile son bulan toplum düzenidir.Feodal düzenin en belirgin özelliği devlet birliğinin mevcut olmamasıdır.Halk doğrudan doğruya devlete değil toprak sahiplerine bir başka deyişle senyörlere bağımlıdır.Katı sınıf ayrımının olduğu feodal düzende halk tabakalara bölünmüştür.Feodal düzende toprağı serbestçe kullanmak mümkün değildi.Toplumdaki temel çelişkiyi,üretim araçlarına sahip olanlarla onlara hizmette bulunanlar arasındaki ekonomik sömürü meydana getirmektedir.Bu çelişki hukuki eşitsizliği oluşturmuştur.Sınıflar arası geçiş imkansız sayılmaktadır.Kesin çizgilerle birbirinden ayrılan toplumsal yapıya zamanla bir başka sınıf daha dahil olmuştur.Yeni oluşan sınıf hem feodal düzeni sona erdirmiş hem de bütün dünyayı günümüze değin etkisi altına alacak bir devrimin aktörleri olmuşlardır.Ortaçağ kentlerinde artan üretim ticaretin gelişmesine sebep olmuştur.Zanaat ve ticaretin gelişmesine paralel olarak kentlerde ortaya çıkan bu sınıf burjuva sınıfıdır.Burjuvalar soyluların yararlandıkları hukuki ayrıcalıklardan yararlanamamaktaydılar. Burjuvalar zamanla üretim tekniğini geliştirmişler nihayetinde toplumun sosyal yapısını değiştirmişlerdir NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © TOPLUMSAL SINIFLAR Sert sınıf ayrımının olduğu toplumsal yapıda ayrımcılığın karşısında olduklarından emekçi sınıfın desteğini sağlamaktaydılar. Fransa’daki soyluların uzlaşı yanlısı olmayan davranışları burjuvaların emekçi-köylü işbirliği yapmasına sebep olmuştur. Burjuva emekçi halk işbirliği ve Fransız aydınlarının fikri alt yapıyı oluşturması ile Fransa’da büyük devrim gerçekleşti. Fransa Kralı XVI.Louis’in “bugün kayda değer hiçbir şey olmadı” sözlerine adeta misilleme niteliğinde sadece o günü etkilemekle kalmayıp günümüze değin etkisini sürdüren Fransız İhtilali 14 Temmuz 1789’da gerçekleşti. Fransız İhtilali bir çok değişimi de beraberinde getirdi. En önemli değişiklik ise modernizmin siyasal yapı taşı olan ulus-devletin doğuşudur. Fransız Devrimi’nin fikri alt yapısını oluşturan felsefi eğilimlerin birçoğu kaynağını Aydınlanma felsefesinden almıştır. Modernizme de ışık tutması bağlamında bu dönemin felsefi yaklaşımlarına değinmek gerekir. Filozoflar Yüzyılı olarak da adlandırılan bu dönemde ilk önce doğa yasaları aydınlığa kavuşturulmuştur. Doğa öteki olmaktan çıkarılmıştır. Tüm alanlarda insanın araştırılması ya da insanın merkezileştirilmesi sağlanmıştır. Fizikçilerin dünya görüşü benimsenmiştir. Özellikle İngiliz bilim adamı Newton’un yerçekimi kanunu keşfi ile bilimsel devrim başlamıştır. Dönemin aydınları/filozofları toplumda var olan zenginliğin üretimini,dağıtımını ve tüketimini araştırarak iktisat biliminin ilk oluşumunu sağlamışlardır. Böylelikle kapitalizmin temelleri atılmış oluyordu.Bu filozoflardan bazılarının bu döneme ilişkin felsefi düşüncelerini şöylece özetlemek mümkündür: Montesquieu; özgürlüğü sağlamak adına kuvvetler ayrılığının gerekliliğini savunmaktaydı.J.J.Rousseau;egemenliğin halka ait olduğunu ve bunun hiçbir kimseye devredilemeyeceğinin altını çizmektedir. Voltaire; laik düşüncenin savunuculuğunu yapmıştır. Yukarıda isimlerini anılan düşünürler siyasal demokrasinin temel kurallarını koymuşlardır NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
AVRUPA’DA TİCARETİN CANLANMASI Ortaçağ Avrupa’sında ticaretin canlanmaya başlaması, şehirlerin büyümesine güçlü bir ivme kazandırmış ve özellikle İtalya canlanmaya başlamıştır. Bazı İtalyan şehir devletleri önemli bankacılık, ticaret ve endüstri merkezleri haline gelmiştir. Feodalizm, kuzeyde olduğu gibi, hiçbir zaman kesin olarak İtalya’da kurulmamıştır. Böylece, soyluları ve onların topraklarını zapt ederek, kuzeye göre kırsal bölgelere gelişmek büyüyen şehirler için daha kolay olmuştur. 1400 yılına gelindiğinde Avrupa, Asya ve Afrika’da “İpek Yolu” olarak bilinen bir ticaret ağı şekillenmiştir. Hint okyanusu, Kızıldeniz ve Arap çölleri bu ticari rotanın ana damarlarını belirlemektedir. Avrupa, bu kıtalararası ve okyanus-aşırı sistemin bağlantı noktasında yer almaktadır. NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ © kaynaklar Epstein, A. Steven, (2014), Geç Dönem Ortaçağ Avrupası, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. Gül, Muammer, (2014), Ortaçağ Avrupa Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yayınları. Mc Evedy, Colin,(2004), Ortaçağ Tarih Atlası , Sabancı Üniversitesi Yayınları NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ ©