DÜŞÜK RİSKLİ GEBELERLE PREEKLAMPTİK GEBELERİN MATERNAL SERUM HOMOSİSTEİN, YÜKSEK SENSİTİF C- REAKTİF PROTEİN, İNTERLÖKİN-6, İNSÜLİN DİRENCİNİN HEMOSTATİK.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
DR. NAHİDE GÖKÇE ÇAKIR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ABD.
Advertisements

SAKARYA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ İl Kanser Koordinatörü Uzm. Dr. Sevda Gürsel.
Figen ŞENGÜL 1, Gülşah SEYDAOĞLU 2 Çukurova Üniversitesi, (1) Adana Sağlık Yüksek Okulu, (2)Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi AD Hemşirelik Eğitim Modellerinin.
2016 Dünya Sağlık Günü Diyabeti (şeker hastalığını) Yenelim! Dr Pavel Ursu Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi.
OKUL ÇAĞI ÇOCUKLARINDA ASTIM RİSK FAKTÖRLERİ Dr.Mehmet Seyhan A Acta Pædiatrica , 1606–1610.
SPORLA İLGİLİ HAREKETLER DÖNEMİ (7-12 yaş)
EĞİTSEL OYUNLAR DOÇ. DR. GÜLTEN HERGÜNER BÖLÜM: 4
Zihinsel engellilerin sınıflandırılması
Arş.Gör.İrfan DOĞAN.  Bugün otizm tedavisinde en önemli yaklaşım, özel eğitim ve davranış tedavileridir.  Tedavi planı kişiden kişiye değişmektedir,
SİGARA BIRAKMA VE PREDİYABET VE DİYABET İNSİDANSI: BİR KOHORT ÇALIŞMA Dr. Zehra ASLAN AYDOĞDU
ŞEKER(DİABETES MELLİTUS DM) HASTALARININ YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER Şeker ya da diyabet denilen hastalık genellikle kalıtsal ve.
GEBELİĞİ ETKİLEYEN HASTALIKLAR
1. Fast food ürünlerindeki yağın çoğu hayvansal kaynaklı olup, çoğunlukla doymuş yağ asidi içerir. Yağdan gelen enerjinin artması, başta koroner kalp.
Fat embolism in pediatric patients: An autopsy evaluation of incidence and Etiology Journal of Critical Care Evert A. Eriksson, MD, FACS, FCCP.
Gebelikte Adneksiyel Kitlede Saptanan Krukenberg Tümörü
Gestasyonel diyabetli olan ve olmayan gebeler ile gebe olmayan kadınlarda dolaşımdaki fetuin-A düzeyleri ile QUICKI - insülin duyarlılığı arasındaki ilişki.
Obezite (Şişmanlık) GAZİ ORTAOKULU.
Zehra ASLAN AYDOĞDU KTÜ Aile Hekimliği AD
Gebelik ve doğumun Transobturator Tape (TOT) üzerine etkileri- Çok merkezli çalışma Serdar BAŞARANOĞLU*, Çelebi BASUGUY, Şafak HATIRNAZ, Ayşegül DEREGÖZÜ,
Temel Tıp Eğitiminin Human Papilloma Virüs (HPV) Farkındalığı üzerine etkisinin incelenmesi Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi ÖÇM 2 çalışma grubu.
Gebelikte Kullanılan Antibiyotikler Çocuklarda Otitis Media ve Ventilasyon Tüpü Riskini Arttırır Dr. Sencer Kaya KTÜ Aile Hekimliği AD 07/02/2017.
VENÖZ BASINCIN VENÖZ HASTALIĞIN GELİŞİMİNDEKİ ROLÜ
TÜRKİYE’DE ANNE ÖLÜMLERİNİN ANALİZİ
FOTOSENTEZ HIZINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER
Obstrüktif uyku apne sendromu tanılı hastalarda; hematokrit değerleri, trombosit sayısı, ortalama trombosit hacmi ve hastalığın ağırlığı ile ilişkisi Zahide.
İKİNCİ BASAMAK BİR HASTANEDE
BAŞ AĞRISI BİLİNÇLİLİK PROJESİ
Adem Civan** Ramazan Arı*** Alpaslan Görücü** Mehmet Özdemir**
KOHLBERG ve AHLAK GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr. Aysel TOPAN
Dışa Atım Bozuklukları
İkiz eşi anomalili gebelerde klinik yönetimimiz
Yüksek Dereceli Servikal İntraepitelyal Neoplazide Eksizyonel İşlem Sonrası Nüksün Öngörülmesi SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ , BURSA YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM.
Maternal serum 25-OH vitamin D düzeylerinin ve Nötrofil–Lenfosit oranının ( NLR) Preeklempsi ve Preterm Doğumda Rolü Var mıdır? Medipol Üniversitesitesi.
PAPP-A, İzole Oligohidroamniosta Doğum Şeklini ve Fetal Distressi Öngördürebilir mi? SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ , BURSA YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM VE ARAŞTIRMA.
Yrd. Doç. Dr. Ali Seven Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi
T- Testİ: ORTALAMALAR ARASI FARKLARIN TEST EDİLMESİ
DENEYSEL TERTİPLER VE PAZAR DENEMESİ
M Arş. Gör. Dr. Esranur AKBULUT
Hayvan refahına uygun koşulların belirlenmesi
POSTTERM GEBELİKLER.
Yapay Sinir Ağı Modeli (öğretmenli öğrenme) Çok Katmanlı Algılayıcı
AHMET HAKİ TÜRKDEMİR, ALTUĞ AYSUN
L.Mollamahmutoğlu, E.Demirdağ, E.Karahanoğlu, R.Dur, B.Yeşil,
OVERİN EPİTELYAL TÜMÖRLERİNDE HE4 EKSPRESYONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
YÖNETİM- ÖRGÜT TEORİLERİ MODERN EKOL- SİSTEM TEORİSİ
KORDOSENTEZ Doç. Dr. Başak Baksu.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KARŞILAŞTIRMA ÖLÇÜTLERİ
Trabzon Arş.Gör.Dr. Cuma Ali ZOBA.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KARDİYOLOJİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Metabolik Hastalıklar vaka sunusu
Silajda fiziksel ve kimyasal yöntemlerle silaj kalitesinin saptanması
ŞEKER HASTALIĞI.
PARAMETRİK HİPOTEZ TESTLERİ
SAMSUN EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
BÖLÜM 2 BİLİŞSEL GELİŞİM.
ÜNİVERSİTEDE YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE İNTERNET KULLANIMINA İLİŞKİN ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ Mehmet AKSÜT Nihat ÇAKIN 
Problemler – Kültür Sırasında Problemler
Doğum Öncesi Gelişim.
KALITIM VE ÇEVRE I. Kalıtım II. Çevre
ARŞ.GÖR DR .KEVSER AYAR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ABD
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Vakum ve forseps uygulamaları Forseps tiplerinin tanıtımı Uygulamada temel noktalar Dr. Yusuf Taner KAFADAR
Gelişim ve Temel Kavramlar
Grup A.
5 Esneklik BÖLÜM İÇERİĞİ Talebin Fiyat Esnekliği
4. HAFTA Geçerlik, Güvenirlik ve Etik Kavramları
Ergenlikte Psikososyal Sorunlar
Bilimsel Araştırma Yöntemleri
A.Ü. GAMA MYO. Elektrik ve Enerji Bölümü
Sunum transkripti:

    DÜŞÜK RİSKLİ GEBELERLE PREEKLAMPTİK GEBELERİN MATERNAL SERUM HOMOSİSTEİN, YÜKSEK SENSİTİF C- REAKTİF PROTEİN, İNTERLÖKİN-6, İNSÜLİN DİRENCİNİN HEMOSTATİK DEĞERLENDİRME İNDEKSİ’NİN DÜZEYLERİ VE FETAL DOĞUM AĞIRLIKLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Reyyan ÖZCAN TEMİZKAN

TANIM   Gebeliğe özel bir sendrom olan preeklampsi tanısı; gebeliğin 20. haftasından sonra, en az 5 dakikalık dinlenme sonrası, 4 saat ara ile iki kez ölçülen sistolik kan basıncının 140mmHg ve üzerinde ve yine 4 saat arayla ölçülen diyastolik kan basıncının 90mmHg ve üzerinde olan hastaların 24 saatlik idrar ölçümlerinde 300mg/dl üzerinde proteinürisi saptanması durumunda konulur. 21.11.2018

İNSİDANS Hastalığın insidansı hakkında çeşitli kaynaklarda küçük değişiklikler olsa da ortalama tüm gebeliklerin %7-10’nunda görülmektedir(Ertaş et al., 2010). 21.11.2018

İKİ EVRELİ HASTALIK Preeklampsi iki evreli bir hastalıktır.   Preeklampsi iki evreli bir hastalıktır. Plasental evre ve Klinik evre 21.11.2018

Plasental evre ; Asemptomatiktir Endovasküler invazyon ve uterusun yetersiz trofoblastik invazyonu vardır Zayıf plasentasyon nedeniyle doppler analizi ile uterin arter akım defektleri saptanabilir Azalan UP kan akımı endotel hücre aktivasyonuna ve bu da pek çok faktörün salınımına yol açar. Bu faktörlerin oluşturduğu hasar sonucu hastalığın klinik evresi başlar 21.11.2018

KLİNİK VE PREKLİNİK EVRE 21.11.2018

Evre 1 ve 2 kabul görmüş; fakat evre -1 ve 0 hipotez aşamasındadır. Evre -1 sperm veya semende bulunan paternal antijenlere karşı konsepsiyon öncesi maternal intoleransı içermektedir. Evre 0 ise, konsepsiyon ve implantasyon sırasında feto-paternal antijenlere karşı yetersiz toleransı ve trofoblastlar üzerinde bulunan paternal antijenlerin uterin desidual immun hücreler tarafından erken tanınmasını içerir. 21.11.2018

OLASI ETYOLOJİK FAKTÖRLER Bozulmuş trofoblastik invazyon ve yetersiz vasküler yeniden yapılanma sonucu azalmış plasental perfüzyon Vasküler endotel hücre aktivasyonu ve disfonksiyonu Plasentadaki paternal antijenlere karşı immünolojik aşırı cevap oluşumu İnflamasyon Genetik İnsülin rezistans artışı ve Obezite Oksidatif stres artışı Prostoglandin Bozukluğu(Tromboksan yükselmesi, prostosiklinin azalması) 21.11.2018

Normal Plasental Gelişim 21.11.2018

Myometriyum üzerinden intersisyel invazyonun gerçekleşmesi Ekstra villöz sitotrofoblastik hücrelerin(ECTB) desidua içine doğru hareketi Myometriyum üzerinden intersisyel invazyonun gerçekleşmesi Endovasküler invazyon: Bazı ECTB hücreler maternal spiral arterlere girerler ve damar duvarındaki endotelyal hücrelerle yer değiştirirler ve endovasküler ECTB (eECTB) hücreleri oluşur, damarların kompliyansı artar ve plasental boşluğa maksimum kan akımı sağlanır. 21.11.2018

Preeklampside plasental gelişim 21.11.2018

Preeklamptik Gebede Hipertansiyon Oluşumunda İmmün Aktivasyon 21.11.2018

Preeklampsinin Fetal Doğum Ağırlığı Üzerine Etkisi Preeklampsinin önemli etyolojik faktörü olan uteroplasental perfüzyonun azalması, sonuçta düşük doğum ağırlığına neden olmaktadır. Aynı zamanda preeklampsi, edinsel preterm doğum riskini de önemli oranda artırmaktadır. Bu bilgilere rağmen epidemiyolojik çalışmalar preeklampsi ve zayıf fetal gelişim arasındaki ilişkiyi net açıklayamamaktadır 21.11.2018

ÇALIŞMANIN AMACI Bu çalışmadaki amaç,hs-CRP, IL-6, Hcy ve HOMA-IR’nin klinik önemlerini ve düzeylerini, sağlıklı gebelerle, hafif ve ağır preeklamptik gebelerde belirlemek ve hasta gruplarını vücut kitle indekslerine(VKİ) göre sınıflandırarak, bu parametreleri, preeklampsinin ciddiyetini ve fetal doğum ağırlıklarını karşılaştırmaktır 21.11.2018

Materyal Metod Prospektif Toplam 174 hasta (111’i normotansif, 30’u hafif preeklamptik ve 33’ü ağır preeklamptik) Çalışmaya dahil edilen hastalar; 28-40. gestasyonel haftalar arasında olan, Kronik hastalığı(Diabetes mellitüs, hipertansiyon, renal bozukluk, hepatosellüler hastalık, kardiovasküler hastalık) olmayan, Doğum eylemine girmemiş, membran rüptürü olmayan, OGTT’si normal çıkan, İnfeksiyöz hastalığı olmayan, sigara kullanmayan gebelerden oluşturulmuştur. 21.11.2018

Materyal Metod Tüm hastalar çalışma için kan alımından önceki bir hafta içinde kortikosteroid tedavisi almamıştır. Gebelerin ek hastalığının olmadığı, ayrıntılı anamnez, muayene ve rutin labratuar tetkikleriyle belirlendi. Hastalardan tek seferde alınmış maternal seruma bakılarak, hs- CRP, IL-6, Hcy ve HOMA-IR (Açlık glukozu*açlık insülini/405) değerleri karşılaştırılmıştır. Üç hasta grubu VKİ’lerine göre sınıflandırılmış ve tüm gruplarda belirtilen parametreler karşılaştırılmıştır. Fetal doğum ağırlıkları da doğumdaki gebelik haftasına göre sınıflandırılmıştır. 21.11.2018

Ağır Preeklampsi Tanı Kriterleri Ağır preeklamptik hastaların tanımı, preeklampsi tanısı almış hastalarda aşağıdaki kriterlerden en az birinin görülmesi ile belirlenmiştir Tansiyon arteriyal: 170/110 veya üzerinde Baş ağrısı, görme bozukluğu, epigastrik ağrı mevcudiyeti Eklampsi Pulmoner ödem Oligoüri (24saatlik idrar miktarının 500ml’ nin altında olması) 24 saatlik idrarda 5 gramdan fazla proteinüri Trombosit sayısının 150000/uL’nin altında olması Aspartat amino transferaz (AST) ve alanin amino transferaz(ALT) düzeylerinin 70 u/lt’nin üzerinde, LDH düzeyinin 600u/lt’nin üzerinde olması Fetal gelişme geriliği 21.11.2018

Çalışmada Elde Edilen Bulgular Hasta grupları arasında gravida, parite, yaşayan, abortus sayıları açısından fark yoktu. VKİ, preeklamptik gruplarda normotansif gebelere göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksekti. Fakat ağır ve hafif preeklamptikler arasındaki fark anlamsız olarak saptandı. Grupların doğum zamanındaki gebelik haftası ve fetal ağılığı, normotansif gebelere göre preeklamptiklerde anlamlı oranda düşüktü ve ağır preeklamptiklerde de hafiflere göre belirgin oranda düşük olduğu saptandı(Tablo 1-2) 21.11.2018

Tablo-1: Gruplara göre olguların Demografik ve Klinik Özellikleri 21.11.2018

Hasta grupları arasında klinik ve laboratuvar değerlerin pek çoğunda anlamlı fark saptansa da, insulin düzeyleri açısından gruplar arasında fark saptanmadı. Ayrıca preeklamptik gebe grubunda sezaryen doğum oranı normotansif gebelere göre belirgin oranda fazla saptandı(Tablo 2). Gruplar arasında sezeryan doğum endikasyon ve sayıları şöyleydi; normotansif gebelerde, geçirilmiş sezeryan 11, fetal distres 1, sefalopelvik uygunsuzluk 4, hafif preeklamptiklerde, geçirilmiş sezeryan 4, fetal distres 20, sefalopelvik uygunsuzluk 3, ağır preeklamptiklerde, geçirilmiş sezeryan 4, fetal distres 9, sefalopelvik uygunsuzluk 4, ağır preeklampsi 14 idi. 21.11.2018

Tablo-2: Gruplara göre olguların diğer klinik özellikleri 21.11.2018

Gruplar arasında IL-6, hs-CRP, homosistein düzeyleri preeklamptiklerde normotansif gebelere oranla istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksekti. Ağır ve hafif preeklamptiklerde değerler arasında çıkan fark istatistiksel olarak anlamsızdı. HOMA-IR değerinde gruplar arası anlamlı hiçbir fark saptanmadı(Tablo 3). 21.11.2018

Tablo 3: Gruplara göre olguların IL-6, CRP, Homa-IR ve Homosistein Düzeyleri 21.11.2018

Parametreler arasında bakılan korelasyon katsayıları IL-6 ile CRP, IL-6 ile homosistein, CRP ile homosistein arasında anlamlı düzeydeyken, HOMA-IR ile diğer parametreler arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Bütün parametreler ile fetal ağırlık arasında istatistiksel anlamlı korelasyon saptanmamıştır (p>0,05) (Tablo 4). 21.11.2018

IL-6, CRP, Homa-IR ve homosistein düzeylerinin birbirleri arasındaki korelasyon katsayıları ve önemlilik düzeyleri 21.11.2018

Hasta gruplarını VKİ oranlarına göre ikiye ayırdık ve her iki grupta parametrelerin düzeylerini karşılaştırdık. VKİ≤28 kg/m2 olan olgularda IL-6, hs-CRP, homosistein ve fetal ağırlık, normotansif gebelerle preeklamptik gebeler arasında anlamlı fark gösterirken, HOMA- IR değerleri arasındaki fark anlamsızdı, hafif ve ağır preeklamptikler arasındaki değerler istatistiksel olarak farksızdı(Tablo 5). 21.11.2018

Tablo5: VKİ≤28 kg/m2 olan olgular içerisinde gruplara göre olguların IL-6, CRP, HOMA-IR ve homosistein düzeyleri 21.11.2018

VKİ>28 kg/m2 olan olgularda normotansif gebelere göre ağır preeklamptik gebeler arasındaki IL-6, hs-CRP düzeyeleri istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksekti. Homosistein düzeyleri ise sağlıklı gebelere göre hem hafif ve hem de ağır preeklamptik gebelerde anlamlı oranda yüksekti. HOMA- IR değeri açısından burada da gruplar arasında fark yoktu; fakat fetal ağırlık açısından normotansif gebelerle preeklamptikler arasındaki fark ve hafif preeklamptiklerle ağır preeklamptikler arasındaki fark istatisitiksel olarak anlamlıydı. 21.11.2018

Tablo6: VKİ>28 kg/m2 olan olgular içerisinde gruplara göre olguların IL-6, CRP, Homa-IR ve homosistein düzeyleri 21.11.2018

Fetal ağırlığa doğum haftasına göre sınıflama yapılarak bakıldığında 35. gestasyonel hafta ve altında doğum haftası olan hafif ve ağır preeklamptik gebeler arasında doğum ağırlıgı açısından anlamlı fark mevcutken, 35. haftanın üzerinde doğum haftası olan üç gruptaki hastalar karşılaştırıldığında normotansif gebeler ile preeklamptik gebeler arasında ve hafif-ağır preeklamptik gebeler arasında istatistiksel anlamlı fark yoktu. 21.11.2018

Tablo 7: Doğum haftasına göre grupların fetal ağırlıkları 21.11.2018

Son yıllarda yapılan birçok çalışmada preeklampsi etyopatogenezinde pek çok faktörün rol aldığı gösterilmiştir. Bunların en önemlilerinden olan artmış inflamatuvar cevap, endotel disfonksiyonuna yol açan hiperhomosisteinemi ve insülin direnci çalışmamızda ele alındı. İnflamatuvar cevabı ölçmek için hs- CRP ve IL-6 değerlerine bakıldı ve hasta grupları arasında anlamlı fark saptandı. Hcy düzeyleri de gruplar arasında belirgin farklıydı ama Homa-IR değerleri gruplar arasında farksızdı. Bu değerler ile fetal doğum ağırlığı arasında korelasyon bulunmadı, fakat 35 hafta altında doğum yapan ağır preeklamptiklerde hafif preeklamptiklere göre doğum ağırlığı anlamlı olarak düşükken, 35 hafta üzerinde doğum yapanlarda gruplar arasında fark görülmedi. 21.11.2018

Hastaları doğum haftasına göre sınıflandırarak fetal ağırlıklara bakılması daha net sonuçların çıkmasını sağladı. İnflamasyon düzeyini artırdığını düsünerek VKİ’yi sınıflandırdığımızda CRP’nin direkt preeklampsi üzerindeki etkisi daha net görülmüştür. Çalışmada VKİ arttığında ağır preeklamptik gebelerdeki CRP artışı diğer gruplara göre daha belirgin olmuştur. Çalışmamızda değerlendirilen parametrelerin, preeklampsinin öngörülmesinde kullanılabilirliğini ve preeklampsiyi tahmin etmedeki etkili düzeylerini belirlemek amacıyla gebelik haftalarının belirli zamanlarında değerlendirilmeleri gerekmektedir. 21.11.2018