30 Mart 1746’da Zaragoza yakınlarında Fuentetodos köyünde dünyaya gelen Francisco Goya’nın babası José Goya için kimi «yaldızcıydı» kimi de «çiftçiydi»

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Çelebi Grubu.
Advertisements

HAZIRLAYAN:Melis Doğa URAL
Karanlık Çağ İlk Çağ Orta Çağ Yeni Çağ Yakın Çağ
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
NEŞET GÜNAL.
Vincenzo BELLİNİ ( ) Hazırlayan MEHMET ALİ KAYNAR
SANAT TARİHİ.
EĞİTİMDE YENİ YAKLAŞIMLAR VE KÖY ENSTİTÜLERİ ÖRNEĞİNDE TÜRK MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİ VE 21. YÜZYIL BECERİLERİ.
Hazırlayan: Duygu Özkan
Çağdaş Dünya Sanatı.
“Bir Buğday Tanesi’nin Maceraları”
LONDRA.
Tempietto Kilisesi, Roma
SANAT TARİHİ.
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATINDA ŞİİR
Beni aramaya çıkarsa düşlerin,
Çağdaş Dünya Sanatı.
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
Barok Dönemi Etkileyen Müzik Özellikleri
Çağdaş Dünya Sanatı.
CUMHURİYET DEVRİ TÜRK SANATI
Görsel İletişim.
Ferdinand Victor Eugène Delacroix
Lev Nikolayeviç Tolstoy 9.Eylül 1828 – 20 kasım 1910
15 Eylül15 Eylül 1890 – 12 Ocak Ocak1976.
BATI EDEBİYATINDA EDEBİ AKIMLAR
SANAT TARİHİ Rönesans Resim Sanatı.
SANAT TARİHİ.
MERHAMET ŞEVKAT FEDAKARLIK
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN ( )
Hititlerrr!.
ÖĞRENCİ ; -BÜŞRA YILDIRIM -10/E -425
RÖNESANS Nurdan Gül Kökten Eskişehir Salih Zeki Anadolu Lisesi.
GEZİ YAZISI GEZİ YAZISI.
KAVİMLER GÖÇÜ (375).
HAZIRLAYAN: GÖZDE KANDİŞ
Klasik Batı Müziği.
KAVİMLER GÖÇÜ SBEP
B üyük Türk ressamı Avni Arbaş, 1919 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Kuvayi Milliye'de süvari albayıydı. Aynı zamanda sanatla da.
BU RESMİN ADI NEDİR? SANATÇISI KİMDİR?
O, şiirinin yanı sıra, eleştirici denemeleriyle de Türk şiirine biçim açısından değerli tohumlar eken yenilikçi bir yazın adamı. Şiirinin dünya şiiriyle.
GÖRSEL SANATLAR UYGULAMA ÖDEVİ PORTRE NEDİR? HAZIRLAYANLAR ERHAN ÖZTEP
Jale YILMABAŞAR Hayatı ve Eserleri.
EDİRNE’NİN KÜLTÜR VE TURİZM POTANSİYELİ Balkan Yarımadası'nın güneydoğu kesimindeki Trakya Bölgesinde yer alan Edirne, Doğu-Batı ulaşım yolları üzerindeki.
SANAT TARİHİ Barok Dönem.
BARIŞ MANÇO’NUN HAYATI
Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme almıştır. Sonraki yıllarda.
HAZIRLAYANLAR SULTAN BİLİR NURSEL ÇINAR ESRA YAĞAN M. CAN KAZAN
GÖRSEL SANATLAR UYGULAMA ÖDEVİ PORTRE NEDİR? HAZIRLAYANLAR ERHAN ÖZTEP
Batı’yı Aydınlatan İslam Düşünürü
UZAKTAKİ ARKADAŞLARIM
BAROK RESİM SANATI.
FLAMAN SANATI PETER PAUL RUBENS
P ABLO PICASSO Pablo Picasso, çalışmalarıyla resim sanatına ve anlayışına apayrı bir boyut kazandırmıştır. Onu ve sanatını anlamayan insanlar, resimlerini,
Yapan=Mücahitnşahin Sınıf=10/A 'Numara=2622 Konu= Kavimler göçünün sonuçları.
POP ŞARKıLAR Tarkan tevetoğlu. Tarkan tevetoğlu hayatı Tarkan Tevetoğlu altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak 17 Ekim 1972'de Almanya'nın Frankfurt.
?????????????????????????????????????. Mizah yoluyla, toplumsal, siyasal ve kültürel olayları eleştiren bir resim türüdür. Karikatürist, ele aldığı konuları.
ÜTOPYALAR Ahmet Taşer 11-A Ütopya Ne Demektir ? Ütopya, aslında olmayan, tasarlanmış olan ideal toplum ve devlet şekli anlamı taşır. Ütopyalar,
YAHYA KEMAL BEYATLI ( ). Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme.
OSMAN HAMDİ BEY HAZIRLAYAN AHMET REŞİT BOSTANOĞLU.
MONA LISA TABLOSUNUN SIRRI BEYZA ÇALIŞKAN 7/E 141.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
HOCA ALİ RIZA BEY HAKAN KOÇ. Üsküdar’da Kar, tuval üzerine yağlıboya, 52/81cm, Özel Koleksiyon.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
ÇOCUK RUH SAĞLIĞI VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER.
 Rönesans "yeniden doğuş" anlamına gelen bir süreçtir. 15. yüzyılda başlayan bu süreç, aynı yüzyıl içinde bütün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte, Roma.
Dünyaca ünlü Fransız bir ressamdır. 14 Kasım 1840 yılında Paris’te do ğ muş 5 Aralık 1926 tarihinde Fransa Giverny’de 86 yaşında iken hayata gözlerini.
Rönesans. Rönesans "yeniden doğuş" anlamına gelen bir süreçtir. 15. yüzyılda başlayan bu süreç, aynı yüzyıl içinde bütün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte,
Kavimler Göçü.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
Sunum transkripti:

30 Mart 1746’da Zaragoza yakınlarında Fuentetodos köyünde dünyaya gelen Francisco Goya’nın babası José Goya için kimi «yaldızcıydı» kimi de «çiftçiydi» der. Muhakkak olan bir şey varsa o da Goya’nın ilk resim denemelerini Zaragoza’da yaptığıdır. Daha başlangıçtan itibaren Goya, renkleri, son derece tabii, adeta dahiyane bir şekilde kullanmaktaydı. Teferruata pek önem vermemekteydi, denemelerinden sonra Madrid kapıları Goya’ya açılıverdi. Genç sanatkar başkentte eniştesi Bayeu ile çalışmaya başladı. O çağlarda, sivrilen bir ressamın İtalya’ya gitmesi adetti. Goya da bu geleneğe uydu. Beş yıl kadar Napoli, Roma ve Parma’da dolaştı. Birbirinden şatafatlı tabloları incelerken daha ziyade bu eserlerin tekniğiyle ilgilendi. Bu arada Parma’da tertip edilen bir resim yarışmasında birincilik almayı da başardı (1771). Goya önce Zaragoza’ya oradan da Madrid’e döndü. O devreye ait tablolarında Velazquez‘in açık etkisi görülmekteydi. Bu büyük İspanyol ressamından esinlenmekle Goya hem daha soylu bir üslup sahibi oldu hem de günden güne kökleşen bir zerafet kazandı. Böylece, o çağlarda Avrupa’da söz sahibi olan neoklasik Alman ressamı Mengs’in etkisinden de kendini kurtarmayı başardı. Başlangıçta portre çalışmalarını manzara resimlerine, tercih eden sanatkar, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti. Goya artık modelin rengi ve duruşu kadar ona hayat veren duyguları da görmeye, anlamaya başlamıştı. Ekonomik durumu günden güne düzelen sanatkar 1780’de Akademi üyeliğine seçildi.Velazquez

1788 yılında İspanya Kralı 4’üncü Carlos’un ressamları arasına katılan Goya, 1799’da Saray’ın baş ressamı oldu. Bulunduğu mevkiye rağmen disiplin nedir öğrenemedi. Her zaman aklına estiği gibi hareket etti; Goya değerinin farkındaydı. Hele kişiliğini bulduktan sonra en yüce kişilerin portrelerini yaparken dahi dalkavukluğa kaçmadı; gerçekçilikten bir an bile uzaklaşmadı. 17’nci yüzyılın sonlarına doğru, Sevilla şehrinde bulunduğu bir sırada ağır bir hastalığa yakalandı ve bunun sonucunda tamamen sağır oldu. Bu ağır darbe yetmiyormuş gibi, 1808 yılında İspanya tarihi için kara bir devir başladı. Napoléon ülkeyi zaptetmeye kalktı. İspanyollar da inatçı bir ruhla yurtlarını savununca, her yer kana bulandı. Bu ikinci darbe Goya’yı çok değiştirdi. Değerli sanatkar artık renk sarhoşu eski Goya değildi. Koyu renkleri, bilhassa siyahı, geniş ölçüde kullanmaya başladı. Bu arada Goya’yı üzen bir olay daha oldu. Bazı tablolarından ötürü değerli sanatkarı Engizisyon Mahkemesi’nin huzuruna çıkardılar. Bu olay Goya’nın İspanya’ya olan sevgisini yok etti. Memlekette, üstelik bir terör havası esmeye başlamıştı. Goya, ikinci bir defa daha Engizisyon Mahkemesi’nin eline düşerse yakasını kurtaramayacağını anladı. Oniki yıldan beri dul olan Goya 1824’te tedavi olmak bahanesiyle İspanya’dan ayrılıp Fransa’ya yerleşti.

1826’da beş oğlundan sağ kalan biricik evladı Javier’i görmek amacıyla İspanya’ya gittiyse de kısa bir süre sonra tekrar Fransa’ya döndü. 1828’de geliniyle torunu kendisini ziyaret etmek, için Bordeaux şehrine geldiler. Bu mutlu olay hasta ve zayıf olan Goya’nın sıhhatini büsbütün bozdu ve geçirdiği heyecana daha fazla dayanamayarak 16 Nisan 1828’de geçirdiği bir kalp krizi sonunda hayata gözlerini yumdu.

Goya’nın İspanya Krallığı’nın en zengin ve güçlü ailesine mensup Alba Düşesi María del Pilar Teresa Cayetana de Silva Alvarez de Toledo’yu resmettiği eser, düşes ile yakın dostluğunun meyvesidir. Maria, 1776 yılında dedesi Fernando de Silva’nın ölümü sonrasında büyük malikaneler ve çeşitli gelirlerin yanı sıra Alba Düşesi ünvanını alır. Alba Düşesi, resim yapıldığında 35 yaşında, güzelliği dillere destan dul bir kadındır. Goya ise, 50’lerinde, işitme problemi olan, evli ve hastalığı nedeniyle zayıf düşmüş bir sanatçıdır. Düşesi ziyaret eden Fransızlardan biri güzelliği hakkında şöyle der: “Başındaki her saç teli arzuyu ortaya çıkarıyor.” )

Majas On A Balcony, 1810 Édouard Manet’in The Balcony adlı eserini Goya’nın bu tablosundan esinlenerek yaptığı söylenir. Goya, kraliyet ressamı olarak, içerisinde bulunduğu çelişkili durumu, yaratıcılığını tetikleyen bir niteliğe dönüştürmeyi başarmış ve Batı resmi içerisinde kendine özgü bir alan yaratmıştır. Dolayısıyla, Goya’nın resimleri, bir gelenekten kopuş anlamındadır; ancak Goya, Modern Avrupa Sanatı içinde yeni bir geleneğin de önde gelen temsilcilerinden biri durumundadır.