Mezopotamya Uygarlığı ve Araplar
Kadim dönemlerde medeni uluslardan hiç biri Arabistan'ın iç bölgelerini bilmiyorlardı. Eski Yunanlılar ile Romalılar Arap Yarıma- dasının coğrafi bölümlerine dair kesin bir fikir edinememişlerdi. Ta- rihçilerin babası Heredot, Araplara dair beş on kelimeden başka bir şey yazmamıştır. Daha sonra Plinius, Strabon ve Diodoros Siculus, daha fazla bilgi vermekle beraber yarımadanın durumu ve iç bölüm- lerini yine tamamıyla tasvir edememiştir.
Kadim müelliflerden Arap Yarımadası hakkında en esaslı bilgiler veren Batlamyus'tur. Bu ün- lü coğrafyacı, Arap Yarımadasını çöl (Arabia deserta], Haceriye [Ara- bia Petra), Saide (Arabia Felvcl adlarıyla üç kısma ayırmıştır.
Batlamyus'un zikrettiği şehirlerden Teyma, 1 Huveyle, Durnate yani Dummetu'l-Cendel ve Urâne yani Havran çöl adını verdiği kısmın içindedir. Petra, Basra, Cureş, Ezru', Litra da Haceriye kısmındadır. Sebe', Me'rib, Zufâr, Hadramevt, Umman ve Hicr ise Saide denilen bölgeye dâhildir.
Çağdaş coğrafyacılar da Arabistan'ı coğrafi şekil ve iklim itibariy- le, biri Tihâme veya Gür denilen sahil kısmı, diğeri Necd yani yarı- madanın iç kısımlarındaki yüksek bölge olmak üzere, ikiye ayırmak- tadırlar. Necd, batıdan doğuya doğru hissedilen bir eğim ile Semava ve Basra körfezi bölgelerine kadar uzanır.
Hicaz, Arap Yanmadası'nm en önemli kısmıdır. Mekke-i Müker- reme ve Medine-i Münevvere gibi İslâm'ın iki mukaddes kentinin bulunduğu bu bölge, oldukça kuraktır. Özellikle Mekke-i Mükerre- me dolaylan bitkisel açıdan tamamıyla çoraktır. Fakat Mekke'nin 18 saat doğusunda Gazvân Dağı'nın eteğinde [yer alan] Taif ile Yesrib taraflan nisbeten münbit ve mahsul vermektedir. Vaktiyle Vecc adıyla anılan Taif de nar, incir, şeftali ağaçlarıyla dolu bahçeler pek çoktur.
İslâm'ın doğduğu dönemde bu bölgede Sakîf Kabilesi ikamet etmekteydi. Vahhabî trajedisi esnasında Osman el-Mudâyikî'nin ihanetinin sonucu olarak, Taif oldukça kanlı olaylara sahne olmuş, Abdullah b. Abbas'ın türbesi bile saldınlardan kurtulamamıştır.