11. Hafta İngiltere Küresel Sisteminin Temel Yapıtaşları Küresel ölçeğe yayılan piyasa mekanizması eninde sonunda sermaye birikimi hızının en yüksek olduğu ülke olarak İngiltere’nin lehine idi. Kıta Avrupa’sında kurulan güç dengesinin idame ettirilmesinde İngiliz diplomasisi çok etkindi. Bu yolla kıtasal herhangi bir gücün İngiliz hegemonyasına karşı çıkacak kadar kuvvetlenmesinin önü alınmış oluyordu. Küresel olarak kurumsallaştırılan altın standardı hem İngiliz sermaye akımlarının istikrarlı bir çerçeve ihtiyacını karşılamaktaydı hem de diğerlerine karşı fazla veren ve elinde sürekli altın biriken İngiltere’nin hegemonyasını kuvvetlendiriyordu. İngiliz liberalizmi tüm dünyada serbest ticarete meşru bir temel kazandırmak işlevini görmekteydi. Bu anlamda tüm dünya İngiliz emtiasın açık hale geliyordu.
Ancak sağlam işler gibi görünen İngiliz Hegemonyası kendi sınırlarına varma konusunda yol kat ederken olası rakipleri de küresel olarak kurumsallaştırdığı sistem aracılığıyla güçlendirmekteydi. ABD ekonomisi özellikle iç savaşın kapitalist kuzey tarafından kazanılması ile birlikte hızlı bir atılım süreci içine girdi. Geniş bir iç pazara sahip ekonomi geç gelmenin avantajını kullanarak hem yüksek teknolojili hem de büyük ölçekli üretime geçti. Bu da ABD ekonomisi için acil bir dış pazar sorununun ortaya çıkmasına yola çatı. Bu arada ABD ekonomisi pek de serbest ticaret taraftarı bir yönelim izlemiyordu. Koruma duvarları yerli sanayi ve tarımsal üretimi korumaktaydı. Ayrıca ABD daha erken dönemde emperyalistleşme emareleri yaymaktaydı. 19. Yüzyılın ilk yarısında Monroe doktrini Güney Amerika’yı Avrupalı emperyalistlere kapatma amacını taşımaktaydı.
2) Almanya 1871’de Serdan muharebesinin kazanılmasının ardından siyasal birleşmeyi başardı ve tüm irili ufaklı Alman devletçikleri Prusya egemenliğinde bir araya geldi. Almanya bu tarihten sonra oldukça korumacı bir sanayileşme politikası uygulamaya başladı. Her geç gelen kapitalist gibi yüksek teknolojili ve büyük ölçekli üretime yöneldi. Bu süreçte devlet destekli oligopolistik şirketler hem endüstriyel hem de finansal yapıya egemen oldular. Böylece Hilferding’in ünlü finans kapitalinin anavatanı yaratılmış oldu. Ancak hızlı sanayileşme ABD ekonomisinin yaşadığı temel sorunu; dış pazar sorununu, Alman ekonomisinin başına da musallat eti. Böylece Almanya ABD ile birlikte İngiliz küresel sisteminin altını oyacak ikinci unsur olarak ortaya çıktı. 3) Tüm bunların yanında İngiliz küresel sisteminin tüm yaşamsallığı aslında İngilterenün hem üretken hem de finansal sermayenin merkezi olma olgusunun sürekliliğine bağlıydı. Oysa 1880’lerle birlikte ABD ve Almanya pek çok alanda İngiliz ekonomisine yetişti ve geçtiler. Böylece İngiliz küresel sistemi yıkılmanın eşiğine geldi.