Dönemin padişahı 3. Ahmet, sadrazamı ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır ile 1730 tarihleri arasında geçen süreye Osmanlı’ da ” Lale Devri” olarak adlandıran 20.yüzyılın başlarında ünlü tarihçimiz Refik Altınay’ın verdiği bir isimdir. Refik Altınay bu dönemi anlatan kitabına “Lale Devri” ismini vermiştir. Lale Türkler tarafından Avrupa’ ya tanıtılmıştır. Lale ile Türklerin tanışıklığı sadece bu dönemde olmamıştır. Lale Altay Türklerinden geldiği bilinir. Lalenin Arap harfleriyle yazılışında Allah’ın yazılışına benzer bir taraf vardır. Bu sebeple birtakım hattatlar lale ismini sadece ismiyle değil, yazısıyla da hatta dökmüşlerdir. Lale Türklere özgü milli bir çiçektir. Lalenin biz Türkler için önemi büyüktür. Laleyi hat sanatına, çini sanatına ve motiflerde görebiliriz.
1 Avrupa’yı daha yakından tanımak için Paris, Londra ve Viyana gibi başkentlere elçilikler gönderilmiştir. 3 Avrupa’dan matbaa getirilmiştir. 4 Kağıt fabrikaları ve çini atölyeleri açılmıştır. 5 Ordu yeniden düzenlendi. 6 Yangınları önlemek adına Tulumbacılar adı verilen itfaiye ocakları kuruldu. 7 İlk kez bu dönemde İbrahim Müteferrika önderliğinde çeviri konseyi açıldı. 8 İlk kez çiçek hastalığına karşı aşı uygulandı.