ANLAM YİTİMİ ANLAM AYRIŞMASI
Bağlar bende bir gülten kaldı hangi bağa diksem yabancı Gülten Akın
Yabancılaşma Şairin de betimlediği gibi günümüz, birey ve toplumun “anlam dünyaları” arasında belirgin bir ayrışmanın yaşandığı bir dönem Bu ayrışmanın bireyi getirdiği yer yabancılaşma, toplumu getirdiği yer ise kaos ve paradokslar dünyası
Yabancılaşma Yabancılaşma çağımız insanının yitirdiği bir çok anlam arasında belki de anlamını yitirmeyen en “sahih” duygu
Düşünce süreci Kitle iletişim araçları ve internetin getirdiği “küresel malumat artışı”, bir uyaranın anlam kazanarak “düşünceye” dönüşmesi için gereken bilgi işleme süreçlerini olumsuz etkilemekte Uyarı Düşünce
Birey ve toplum “Anlam” ve “kimlik” birlikte gelişen süreçler “Birey” ve “toplum” birlikte oluşan yapılar Birey ve toplumun kimliklerinin gelişimi bir ölçüde birbirine paralel gitmesi beklenen olgular
Birey ve toplum Ancak, tarihsel süreç içinde her ikisinin bir aşamadan sonra birlikte evrilmediğini, birbirlerinden ayrışmaya başladıklarını görüyoruz
Tarih boyunca toplumsal değişim alanları Endüstri Toplumu Üretim araçları Ürün MS 1850 Tarım Feodal yapı Toprak MS 1700 Avcılık/ Toplayıcılık MÖ 3500 _ Birey _ Toplum
Tarih boyunca bireyin ve toplumun değişim alanları Entelektüel özellikler İletişimin kontrolü Bilgi 2000’li yıllar Endüstri Üretim araçları Ürün MS 1850 Feodal yapı Toprak MS 1700 Tarım Avcılık/ Toplayıcılık MÖ 3500 _ Birey _ Toplum
Bilimsel ağ sistemi Endüstri devriminden bu yana insanlığın gelişiminde lökomotif olma görevini devralan Batı kültürü, geçirdiği süreçlerle “malumatı bilgiye ve bilime” dönüştürecek bir “sistem” oluşturmuştur Bu sistem insanlığın var oluşundan bu yana süregelmekte olan bilimsel gelişmenin son yıllarda baş döndürücü bir ivme kazanmasını sağlamıştır
21. yüzyıl-Bilgi çağı “Eşyanın sırrına” bütün çağlardakinden fazla düzeyde erişilmiş Uzmanlaşmanın sinerjisiyle bütünleştirilen bilgiler “doğayı denetlemek ve dönüştürmek” amacıyla kullanılır olmuştur Neoliberal ekonomilerinin de katkısı ile küreselleşme süreci, toplumsal aktör konumuna gelmiştir
21. yy’da değişim alanları SOSYAL YAŞAM Bilgi teknolojisi Zaman ve mekan kavramlarının değişmesi Kaos, öznellik, bütüncüllük Nanoteknoloji SAĞLIK Biyoteknoloji EKONOMİ Küresel FİZİK ÇEVRE Ekolojik sorunlar GÜVENLİK Kitle imha silahları Nükleer atıklar Terörizm
Uyum döngüsü Ekosistemler yeni durumlara uyum sürecinde çeşitli aşamalardan geçerler Büyüme Koruma Çözülme Yeniden düzenleme 4 2 Koruma Yeniden düzenleme 3 1 Büyüme Çökme/çözülme
Zarf X mazruf paradoksu Zihnimiz tüm çağlardakinden daha fazla bir “bilgi”, daha doğrusu “malumat” bombardımanı altında kalmaya başlamıştır Bu denli bilgi artışı, günlük yaşamımıza özümsenerek aktarılamadığı için hızlı bir anlam göçü, anlam yitimi yaratmış “Bilgi” zarfı büyümekle birlikte, “mazruf” dağılmış ya da giderek boşalmıştır
Bilgi işleme süreçleri “İnsanlık alemindeki” bilimsel gelişmeler bireyin ve toplumun bilgi işleme süreçlerine eş zamanlı yansıyamamıştır Bilgi bombardımanı karşısında bireyler ve toplumlar farklı tepkiler geliştirerek bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır
Bilgi-toplum etkileşimi Bilginin günlük yaşamı dönüştürme gücüne karşı toplumun koruyucu refleksleri de harekete geçmekte, “stabiliteyi ve güvenliği” sağlamak adına “gelişmeden” vazgeçilebilmektedir
Bilgi işleme sürecinde- “Düşünce” “Beraber aktif olan ve birbirlerinin aktivasyonunu kuvvetlendiren bir nöron grubunun yaptığı iş” Güntürkün 2007
Prefrontal korteks Yakın bellek sürecinde bazı prefrontal korteks nöronları grup halinde aktif kalarak bir düşünceyi aktif tutarlar Güntürkün 2007
Dopamin dağı- Anlam Bu aktif nöronlar dopamin etkisiyle grup halinde daha da aktifleşerek, “dopamin dağına” bir başka deyişle “anlam”a dönüşürken, az aktif olan nöronlar tümüyle susarlar (Güntürkün 2007)
Pergel metaforu Dikkat ve yakın bellek “yeniye, farklıya” olan seçiciliği ile gelişmeyi sağlarken Uzak bellek, kimliğe sağlam kültürel temeller sağlayarak stabiliteyi korumaktadır
Dikkat çelinmesi Ancak günümüzde bu ikisi arasındaki bağı sağlayan dikkat ve algı süreçleri hızla artan uyaranlar karşısında sık sık çelinmekte Bellekte yer alan anlam adacıkları, hızla kirlenen bilgi denizinde battığından, yeni bilgiler üzerine oturacak sağlam bir zeminden yoksun kalmakta Bu da yeni anlamların oluşamamasına, oluşanların da hızla buharlaşarak yok olmasına neden olmaktadır
Anlam buharlaşması Yaşamımıza katılan sanal boyut, zihinlerimizdeki gerçekliği zaman ve mekânın ötesine taşıyarak bir “yönelim ikilemi” yaratmakta “Yayılan, saçılan anlamlar” gerçekliğin yüzeyini genişleterek, dikkati daha çok çelmekte Çelinen bu dikkat yüzünden “dünya elimizden kaçıp gitmektedir”
“Elimizden Kaçıp Giden Dünya” “Bizler asla kendi tarihimizin efendileri olamayız ama elimizden kaçıp giden dünyayı yerinde tutacak yollar bulabiliriz ve bulmalıyız” Giddens
Bireyin uyum yolları Öngörülemez, kontrol edilemez bir dünyada, gündelik hayatın çeşitli yönlerinde nasıl olunacağı ve nasıl davranılacağı konusundaki seçenek çokluğu ile baş edebilmede birey çeşitli yollar geliştirebilmektedir Faydacı kabul Alaycı karamsarlık Radikal tutunmalar İyimserliği koruma Giddens
Faydacı kabul Teknolojinin sağladığı olanaklarla yaşam konforunu arttıran, sınırlarını genişleten, hayallerini gerçekleştiren bireyler giderek “doygun bir kendiliğe” ulaşmaktadır (Gergen ) Bu da onların toplumsal bağlarından soyutlanmasına, kökenlerine “yabancılaşarak” “şeyleşme”lerine yol açmaktadır
Kullan-at tarzı Serbest piyasa ekonomisinin gereklerinden olan yeni mallara yol açmak için eski malların hızla tasfiye edilmesi “kullan-at” tarzı tüketim kalıbını tüm yaşam alanlarına hakim kılmıştır (Jacoby 1975) Kimlikleri “imajlara” ve “markalarla özdeşleşmeye” indirgemiştir
Düş piyasası Anlamlar ve kimlikler gibi manevi değerlerin markalar üzerinden piyasaya düşmesinden sonra, manevi ihtiyaçlar da “piyasalık” olmuştur Artık satılık maceralar piyasası, sevgi ve şefkat piyasası, kafa rahatlığı piyasası, ikna piyasası oluşmaktadır (Jensen 2007)
Faydacı kabul Bu çözüm yolunun topluma yansıması, “ulus, aile, çalışma, gelenek, doğa” gibi kavramların içlerinin boşalarak kabuk kurumlara dönüşmesi olmuştur Giddens 1991
Alaycı karamsarlık-umursamazlık Antisosyal kişilik yapılanması Varkalım savaşında “bireyselleşmeden” “bireycileşme”, (Glastra et al 2004), birlikte yaşadığı insanları “ötekileştirerek” ve “şeyleştirerek”, sevgi ve şefkat duygularını kaybettirmektedir
Alaycı karamsarlık-umursamazlık Hızla artan “malumat” artışı karşısında bireyin zihni çelinmekte, tıpkı dikkat eksikliği sendromunda olduğu gibi bir uyarana odaklanması güçleşmektedir Prefrontal korteks etkinliğini yitirmekte, uygun problem çözme stratejilerini devreye koyamaz hale gelmektedir Korteksin denetimi azaldığından antisosyal davranış örüntüleri artmaktadır
Radikal tutunmalar Hiçbir şeyin net olmadığı, belirsizliğin hüküm sürdüğü bir ortamda birey toplumla bağlarını yeniden kurma çabasıyla, etnisite, köktencilik ve milliyetçilik gibi yapılanmalara yeniden tutunabilmektedir (Chambers 1995) Küreselleşmenin dinamikleri, toplumda da diyalektik bir tarzda köktenci süreçleri harekete geçirmektedir
Gelenek Yaşam hamurunun mayası ve kimliğin bir aracı olan gelenek, geçmişin şimdiki zamanda yeniden inşası süreçlerinde önemli rol oynar Geleneğin geleneksel olmayan bir yolla savunulması, gelecekte de yaşatılabilecek bölümlerinin alıp dönüştürülmesi en uygun çözüm gibi görünmektedir Giddens 2000
İyimserliği koruma Zihinleri serbest piyasanın pazarı olmak konumundan ya da kapalı toplumların dinamiklerine kapılmaktan koruyacak stratejiler geliştirmek durumundayız Yeni sorulara yeni yanıtlar bulma kapasitesi insanın bu yeni duruma en “insancıl” yanıtı geliştirmesini sağlayacaktır
İyimserliği koruma Dünyanın ve insanlığın bugün ki halini okuyacak “yeni bir yazılım”a gereksinimimiz var Bu yazılımı oluşturacak donanıma sahibiz Ha gayret!