İ LK İ NSAN İnsanlığın İlk İzleri İlk İnsanların Hayat Tarzı Ve Geçim Kaynakları Sözlü Kültür Tarih Öncesi Dönemlendirme
İnsanlığın İlk İzleri İnsanların 200 bin yıl önce Doğu Afrika'da "insanlığın beşiği" olarak tanımlanan tek bir noktadan dünyaya yayıldığı fikri yeni bir araştırmaya göre artık geçerli değil. Kuzey Afrika'da bulunan beş yeni Homo Sapiens (modern insan) fosili, ilk insanların tahmin edilenden 100 bin yıl önce ortaya çıktığını gösteriyor. Yeni bulgulara göre insanların evrimi Afrika kıtasının çeşitli noktalarından eşzamanlı olarak gerçekleşti. Bilim insanlarının bu son araştırması, Nature dergisinde yayınlandı
Buz adam Ötzi'yi kim öldürdü? İnsan nasıl giyinmeye başladı? Antik Mısır mumyalarının genleri ilk defa incelendi Almanya'daki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nden (MPI) Prof. Jean- Jacques Hublin, bu keşfin insanlığın ortaya çıkışına dair ders kitaplarının baştan yazılmasına yol açacağını söylüyor: "İnsanların Afrika'da bir 'cennet bahçesinden' hızlıca yayıldığı düşüncesinin doğru olmadığını gördük. Bizim görüşümüz insanların Afrika kıtası çapında zamana yayılan bir evrim geçirdiği yönünde. Eğer bir cennet bahçesinden bahsedeceksek bu bütün Afrika olmalı." Paris'teki College de France'da düzenlediği bir basın toplantısında konuşan Prof. Hublin, Fas'ın Jebel Irhoud bölgesinde buldukları fosil kalıntılarını gazetecilere gururla gösterdi.
Fosillerin arasında kafatası, diş ve uzun kemiklere ait parçalar bulunuyor. 1960'larda da aynı bölgede kemikler bulunmuş, bunlar Homo Sapiens'in yakın akrabası sayılan Neanderthallerin Afrika'daki grubundan kalan 40 bin yıllık kemikler olarak tanımlanmıştı. Bu bulgulardan hiçbir zaman tatmin olmayan Prof. Hublin, MPI ekibine katılarak bu mağarayı tekrardan incelemeye aldı ve 10 yılın ardından çok farklı bir hikaye anlatan kanıtlarla ortaya çıktı.
Gelişmiş teknolojik yöntemlerle elde edilen veriler, kemiklerin 300 ile 350 bin yıllık olduğunu ve kafataslarının modern insanlarınkiyle neredeyse aynı olduğunu ortaya koyuyor. Kafataslarının günümüzdeki insanlardan farkı ise biraz daha çıkık kaş çıkıntıları ve biraz daha küçük beyin hacmi. Prof. Hublin'in kazı ekibi, bu insanların taştan aletler yaptığı ve ateşi kullanmayı öğrendiğini de ortaya çıkardı. Yani bu insanlar hem modern insanlar gibi görünüyor hem de modern insanlar gibi davranıyordu.
Bugüne kadar türümüze ait ilk fosiller Etiyopya'nın Omo Kibish bölgesinde ortaya çıkarılan 195 bin yıllık fosillerdi. Prof. Hublin "Artık ilk insanların ortaya çıkış hikayesini baştan yazmamız gerekecek" dedi hınzırca bir gülüşle. Türümüz evrilmeden önce Afrika'da birbirinden farklı, çok sayıda insan türü yaşıyordu. Hepsinin kendine özgü güçlü ve zayıf yanları vardı. Tıpkı diğer hayvanlar gibi zaman içinde geçirdikleri evrim sonucu yavaşça görünüşlerini değiştiriyorlardı. Bu süreç yüz binlerce yıla yayılıyordu. Buna karşın, Prof. Hublin'in bulguları öncesinde, bilim dünyasındaki ana akım görüş ilk modern insanların Doğu Afrika'da 200 bin yıl önce ansızın ortaya çıktığı yönündeydi. Buna göre ilk modern insanlar bir anda günümüzdeki insanın görünüşüne kavuşmuştu ve yalnızca o noktadan sonra dünyaya yayılmaya başlamıştı. Fakat Prof. Hublin'in bulguları bu anlatıyı değiştirdi. Jebel Irhoud, Afrika'da 300 bin yıl geriye uzanan antik arkeolojik bölgelerin tipik özelliklerini taşıyor. Bu bölgelerde benzer araçlar ve ateş kullanımını gösteren kanıtlar bulunmuştu.
Bu alanda çalışan çoğu uzmanın insan türünün 200 bin yıl önce ortaya çıktığını düşünmesi nedeniyle bu araçların modern insanlardan önceki türler tarafından kullanıldığı varsayılıyordu. Fakat Jebel Irhoud'daki bulgular, bunların o dönemde yaşayan modern insanlardan kaldıklarını anlamamızı sağladı.
İlk İnsanların Hayat Tarzı Geçim Tarzları İnsanlar yaşamlarını sürdürebilmek için gelir kaynakları aramıştır. Bunlar yaşam şartlarının uygunluğu derecesinde gerçekleşmiştir. Milyonlarca yıl öncesinden günümüze kadar geçim kaynakları hep birbirlerinden farklı olup gelişim göstermiştir. M.Ö – İlk insanlar mağaralarda yaşar yaşamlarını hayvancılık, avcılık ve toplayıcılık yaparak geçirirlerdi. Belli bir yerleşim yerleri olmadığından dolayı göçebe şekilde yaşamlarına devam ederlerdi. Kısmen olsa da tarımcılığın henüz yeni yetiştiğini bilip çeşitli bitkiler yetiştiriliyordu. M.Ö – Yontma taş devri olup insanlar taşlardan kesici aletler yapılarak avcılık daha kolay bir hal almıştır. Göçebe hayat devam ederken tarıma dair izler görülüp çeşitli bitkiler yetiştirildi.
M.Ö – Tarımın geliştiği dönem oluyor. Hayvanlar evcilleştirilip tarım alanında yetiştiricilik daha büyük alanlara yayılmıştır. İnsanlar topluluklar halinde yerleşik yaşama geçiş yapmışlardır. Taş ve kerpiçlerden ev yapılıp sanatın gelişmesi sağlanmıştır. Tarım ve hayvancılık önemli geçim kaynağı olarak görüldü. M.Ö – Tarım ve hayvancılığın gelişmesi ticaretin varlığını arttırmıştır. Madensel olarak değerli taşlar bulunmuştur. Bunlardan silah, kap, kacak yapılarak geliştirilmiştir.
SÖZLÜ KÜLTÜR Ritüelin bir parçasıdır, ondan kaynaklanır. Önce sözlü kültür doğmuştur. Doğaldır. Sözlüdür. Yazarı yoktur, anonimdir. Metinsizdir. Ağızdan ağıza aktarılır, sözlü ezbere dayalıdır. Değişebilir, çeşitlenebilir, sürekli akış ve dolaşım halindedir. Toplumsal belleğe dayalıdır. İki eyleyeni vardır: İcracı ve dinleyici İcracı ve dinleyici arasında canlı iletişim vardır. Dinleyicinin duygusal olarak olayla ve kahramanla özdeşleşmesi (mimesis) esastır: hazzı yaratan budur. Üreten yalnız değildir.
Eleştirme, yeniden okuma vs. gibi amaçlarla anlatının başına geri dönmek mümkün değildir. Sese dayalıdır. Beden dili devreye girer. Bireyleri bireyleştiricidir; toplumsaldır. Kişileri daha az içine kapalı, dış dünyayla ve topluma açık kılar. Kalıplıdır. Tekrar ve ritim esastır. Somut duruma bağlıdır. Çözümleme, irdeleme yoktur.
Tarih Öncesi Dönemlendirme Paleolitik Çağ:Yontma veya Eski Taş Çağı olarak da adlandırılan Paleolitik Çağ günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve yıl önce son bulmuştur. Ancak verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. İnsanlık tarihinin % 99’u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanlaşma sürecine girişi temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Y
İnsanlar bir milyon yılı aşkın avcı-toplayıcı ve göçebe yaşamdan sonra tarım yapmaya, hayvanları evcilleştirmeye ve sabit köyler kurmaya başladığı Neolitik Çağ, değişik aşamalardan geçerek 6 bin yıl gibi uzun bir süreye yayılmıştır. Neolitik Çağ:Bu dönem yalnızca teknolojide önemli yeniliklerin çıkmasıyla değil, toplumun yaşam biçimi, hayata bakışı ve düzeninde de köklü değişiklilerin gerçekleştiği bir süreçtir. Bugünkü uygarlığın temelleri bu dönemde oturur. Endüstri Devrimi'ne kadar geçen zaman boyunca hâkim toplumsal düzenin temelleri bu süreç içinde atılır. Uygarlık tarihinin en önemli dönüşümü olması bakımından Neolitik Çağ birçok araştırıcı tarafından " Neolitik Devrim" olarak da adlandırılır. Neolitik Çağ " Cilalı Taş Devri " artık İlk Üretimci Köy Toplumları olarak da adlandırılıyor.
Kalkolitik Çağ:Bakır çağı bundan yaklaşık olarak yıl evvel yani M.Ö yılları arasında şekillenmiştir. Taş çağının sonlarına doğru madenin keşfedilmesiyle beraber bakır dünyada medeniyetlerin gelişmesine ve ilerlemesine büyük katkı sağlamıştır. İnsanoğlunun ilk bulduğu maden olan bakır hem bol miktarda bulunmuş hem de çok az maliyetle birçok alanda kullanılabilmiştir. Bakır çağının başlangıç tarihi net değildir. Araştırmalar, dünyadaki ilk bakır kaynaklarının nerede bulunup çıkarıldığına dair bize farklı veriler sunmuştur. Kesin bir bilgi olarak size İsrail’deki Negev Çölündeki Timna Vadisi örnek gösterilebilir. Yapılan kazıda birbirine bağlı tünellerin olduğu bir alan ortaya çıkmıştır. İsrail Timna Vadisindeki bakır su ile keşfedilmiştir. Taşların üzerine su döküldüğü zaman yeşil Galena bantları ortaya çıkmıştır. Bu taşların sırrını çözmek isteyen atalarımız Galena taşlarını yüksek ısıya maruz bırakmışlar ve Galena taşının erimeyip farklı bir yapıya dönüştüğünü ve bu ortaya çıkan şeyin sağlam olduğunu farketmişlerdir. Bu buluş onları fazlasıyla şaşırtmış aynı zamanda da cezbetmiştir. Ortaya çıkan ise mükemmel bir maden olan bakırdır. İnsanlar bu kolay bulunan ve kolay işlenen madeni birçok alanda kullanmışlardır. Silah, kap kacak gibi enstürmanlar bakırdan yapılmıştır.
Tunç Çağı:Tunç çağının başlangıcı tüm dünyada eşit zaman dilimlerinde değil, aksine birçok kıtada farklı zaman dilimlerinde olmuştur. Dünyada Tunç Çağının ilk başladığı iki yerleşim bölgesinin Mezopotamya ve Anadolu coğrafyası olduğu bilinmektedir. Tunç Çağı Anadolu’da MÖ.3000 yıllarında Girit, Ege adaları ve Yunanistan’da başlamıştır. Avrupa’da ise M.Ö 2000 yıllarında başladığı tespit edilmiştir. Tunç Çağı’nda devlet düşüncesi, ilk kez şehir devletlerinde ardından da büyük devletlerde ortaya çıkmıştır. Devlet olma düşüncesi ile yapılan savaşlarda artış meydana gelmiştir. Bu devletler arasında en çok bilinenler ise; Sümer, Akad, Babil, Asur, Mısır gibi medeniyete ve dünya kültür mirasına çok büyük katkısı olan devletlerdir. Savaşların sayıca artmasıyla hançer ve kesici silahlar bu dönemde tunç madeninden yapılan en önemli korunma araçları olmuştur. Mızrak uçları, iğneler, bilezik ve kolyeler de yine Tunç Çağında yapılan maddeler arasındadır.
Demir Çağı:Demir çağı ilk olarak doğu Akdeniz ülkelerinde gelişmeye başlanmıştır. Demirin eritilmesi ise ilk olarak MÖ.1200 yıllarında batı Afrika’da görülmüştür. Demir işçiliği diğer ülkelere ve kıtalara farklı zamanlarda ve farklı şekillerde geçmiştir. Birçok ülke demir çağı yaşamamıştır. Demir madeni işlenip birçok alanda kullanılmış ve diğer ülkelere ticareti yapılmıştır. Örneğin demir işçiliğini, Amerika kıtasına ve Avustralya’ya Avrupalı tüccarlar götürmüşlerdir. Güney Pasifik adaları, Afrika kıtasının iç bölgeleri, kuzey ve güney Amerika taş çağından hemen sonra demir çağına geçiş yapmışlardır. Anadolu’ya bakıldığı zaman ilk demirden yapılan alet kullanımı MÖ yıllarına dayanmaktadır. Demirin ilk kullanıldığı zaman dilimi olarak, yani demir çağından önceki dönemlerde demir birkaç yerde kullanılmıştır. Süs eşyaları ve Kralların hançerlerinin sivri kısmı demir madeninden yapılmıştır. MÖ. 15. yüzyılda Yunanistan’da demir madeni altın kadar pahalı ve değerli olmuştur. Hindistan’ın Ganj vadisinde yapılan kazılarda bulunan kalıntılar demir işçiliğinin MÖ yıllarına kadar dayandığını göstermiştir. MÖ. 14. yüzyıla ait olan Mısır firavunu Tutankamon’un mezarında demirden yapılmış bir hançer bulunmuştur. Ayrıca Mısır mezarlarında, Alacahöyük Kral mezarlarında, Ur Kral mezarlarında sayısız demir eşya bulunmuştur.
Özgür ERDEM Özlem İŞ GÖREN Mücahit Berat İ smailo ğ lu Muhammed Eyüp YILDIRIM