Yüksek Dereceli Servikal İntraepitelyal Neoplazide Eksizyonel İşlem Sonrası Nüksün Öngörülmesi SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ , BURSA YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ OP.DR.BURCU DİNÇCEZ ÇAKMAK
Serviks kanserinin erken tanısında kullanılan yöntemlerin yaygınlaşması ile servikal intraepitelial neoplaziler (CIN), özellikle üreme çağındaki kadınlarda oldukça sık görülen bir sağlık sorunu haline gelmiştir.
Yüksek dereceli servikal intraepitelial neoplazilerden; Tedavi edilmeyen CIN 2; %43 regresyona uğrar %35 persiste eder %22 progrese olur Tedavi edilmeyen CIN 3 ise; %32 regresyona uğrar %56 persiste eder %14 progrese olur
CIN 2 ve CIN 3 saptanan hastalarda gebeler ve genç kadınlar haricinde kolposkopi yeterli ise eksizyon ve ablasyon kabul edilebilir tedavi modaliteleridir. Yeterli kolposkopisi olmayan, endoservikal küretaj sonucu CIN 2 ve 3 olan ve grade belirlenmemiş olgularda diagnostik prosedürler önerilmektedir.
Tedavi sonrasında ise 12 ve 24. aylarda co-test önerilmektedir Tedavi sonrasında ise 12 ve 24. aylarda co-test önerilmektedir. Testler negatifse 3. yılda co-test tekrarlanır. Negatifse en az 20 yıl (65 yaşın altında olacak şekilde) rutin taramaya devam edilir. İlk 2 yıldaki sonuçlarda anormallik tespit edilirse endoservikal biyopsi ve kolposkopi yapılır.
Diagnostik prosedür sonrasında cerrahi sınırda veya endoservikal örneklemede CIN 2 veya 3 saptanırsa; tedaviden 4-6 ay sonra endoservikal örnekleme ile sitolojik inceleme önerilir. Anormal sonuç varlığında tekrar diagnostik prosedür veya histerektomi yapılır. Nüks CIN 2 ve 3 varlığında diagnostik eksizyonel prosedür veya histerektomi uygulanır.
Genç kadınlar; CIN 2 ve 3 saptanmış genç kadınlarda kolposkopi yeterliyse tedavi veya 6 ay aralıkla 1 yıl boyunca kolposkopi ve sitoloji yapılabilir. Genellikle CIN 2 de gözlem tercih edilmekle birlikte lezyonda kötüleşme veya 1 yıldan fazla yüksek dereceli lezyonda biyopsi önerilmektedir. Ardışık iki sitoloji negatifse 1 yıl sonra co-test yapılır. O da negatif saptanırsa 3. yılda tekrar co-test yapılır. Eğer kolposkopi yetersizse, Cın 3 varsa, CIN 2 24 ydan fazla persiste ediyorsa tedavi önerilmektedir.
Gebeler; İnvaziv kanser yoksa; CIN 2 ve 3’te 6 ay arayla ilk 1 yıl kolposkopi ve sitoloji önerilmektedir. Tüm testler negatifse 1 yıl sonra co-test yapılır. Negatif olması durumunda 3. yılda co-test yapılır. Pozitif ise kolposkopi ya da biyopsi yapılır. 24 ay boyunca persiste eden CIN 2 ve 3 varlığında tedavi uygulanır. 6 ay arayla yapılan testlerde lezyon kötüleşiyorsa, 12 aydan uzun süre yüksek dereceli sitoloji veya kolposkopi devam ediyorsa yine kolposkopi ya da biyopsi yapılır. 24 ay boyunca persiste eden CIN 2 ve 3 varlığında tedavi uygulanır.
AMAÇ Bu çalışmanın amacı, yüksek dereceli servikal intraepitelyal neoplazide (HG-CIN), eksizyonel işlem sonrası öngördürücü faktörlerin belirlenmesi ile nüks yönünden riskli hastaların saptanabilmesidir.
Yöntem: 2002-2012 Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği 162 konizasyon hastası (90'ı soğuk konizasyon ve 72'si elektro-eksizyon) Bütün olgularda endoservikal küretaj (ECC) da yapıldı. Sınır pozitifliği saptanan 56 hastadan 51'ine hemen rekonizasyon ya da histerektomi, 5'ine takip sürecinde başka nedenlerden histerektomi yapılmıştı. İlave cerrahi işlem yapılmayanlar smear ve gereğinde kolposkopi/biopsi ile takip edildi. Takip süresi 24 ayın altındaki hastalar çalışma dışında bırakıldı.
Hastaların yaşı, konizasyon/rekonizasyon/histerektomi tarihleri, cerrahi eksizyon yöntemi (soğuk/elektro), konizasyon materyalindeki lezyonun derecesi (CIN II/CIN III), sınır pozitifliği, sınırdaki tutulumun yeri (endoservikal/ ektosevikal/ endo-ektoservikal), yaygınlığı (fokal/yaygın) ve derecesi (düşük dereceli/yüksek dereceli), postkonizasyon ECC bulguları, endoservikal glandüler tutulum (ECGI) bulguları, rekonizasyon ve histerektomi materyallerine ait histopatolojik değerlendirme (persistens/rekürrens), takibe alınan hastalarda smear ve kolposkopi/biopsi sonuçları (persistens/rekürrens) kaydedildi.
Hastaların ortalama yaşı 44. 4 idi Hastaların ortalama yaşı 44.4 idi. Çalışmaya kabul edilen162 hastanın 58'inde nüks görüldü. 35 yaş üzeri 135 hastanın 54'ünde nüks tespit edildi. 56 hastada sınır pozitif olup, 31'inde nüks görüldü. 35 yaş üzeri ve sınır pozitif olan 46 hastanın 29'unda nüks tespit edildi. 35 yaş altı ve sınır pozitif olan 10 hastanın 2'sinde nüks vardı (Tablo I).
Sınırdaki tutulum yeri hastaların 27'sinde endoservikal, 23'ünde ektoservikal ve 6'sında endo-ektoservikal olarak değerlendirildi. Sınırdaki tutulum hastaların 39'unda yaygın, 17'side fokaldi. Sınırdaki lezyonun derecesine bakıldığında 35'i CIN II-III, 21'i CIN I olarak tespit edildi. 45 hastada ECGI vardı. 35 hastada postkonizasyon ECC pozitif bulundu (Tablo II).
Sonuç: Servikal konizasyon, yüksek dereceli servikal intraepitelyal neoplazide yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemidir. Ancak, ne kadar iyi bir çıkarım yapılmış olursa olsun bu lezyonların nüks edebildiği bilinmektedir. Serviks kanserinin tüm dünyada artan prevalansı göz önüne alındığında, nüks açısından riskli hastaların saptanması önem taşır.
Biz bu çalışmada; 35 yaş üzeri olmanın ve sınır pozitifliğinin bulunmasının ayrı ayrı nüks oranını arttıran faktörler olduğunu saptadık. Bu iki risk faktörünü taşıyan hastalarda ise çok yüksek nüks oranı (%60) mevcuttu. Buna göre, nüksü kuvvetle ön gördürdüğünü düşündüğümüz ileri yaş ve sınır pozitifliğinin bir arada bulunduğu hastaların nüks yönüden riskli grup olarak kabul edilebileceği sonucuna vardık.
Teşekkürler…