Kur'ân Kıssalarının Tarihî Gerçekliliği
a) Genel Olarak Kur'ân-ı Kerîm'de "Andolsun ki, onların (peygamberlerin) kıssalarında salim akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur'ân) uydurulabilecek bir söz değildir. Ancak kendilerinden evvel (inen kitapların) tasdiki, (dinle alakalı) herşeyin açıklaması ve inanan bir millet için doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir.” ve bu mealde bir çok ayet kıssaların tarihte meydana gelmiş gerçek olaylar olduğunu beyan etmektedirler.
b) Tarihî Bilgiler ve Arkeolojik Keşifler Açısından Kur'ân Kıssalarının Gerçekliliği Kur'ân kıssalarının gerçekliliğini ortaya koyup ispat etmek gayesiyle yapılanlar, tarihî, arkeolojik çalışmalar olmamakla birlikte, mevcut tarihî bilgiler ve arkeolojik çalışmalar ışığında kıssaların gerçekliliğini ortaya koyan eserler de yok değildir. her türlü tarihî bilgilerin veya en azından nesilden nesile gelen tarihî rivayetlerin doğruladığı, Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Yûsuf, Hz. Musa ve Hz. İsâ kıssaları, Fil vak'ası ve benzeri bütün kıssalar, bunlara bağlı birçok tarihî gerçekleri, hayalî, temsilî veya uydurma olduğunu iddia etmek bir saplantıdan öte bir şeyi ifade etmemektedir.
c) Kuranın Hedef ve Gayeleri Açısından Kıssaların Gerçek Olaylar Olma Zarureti Kur'ân kıssalarındaki gaye, anlatım metodu ve üslup dikkate alınmadan, tarihî unsurlar zikredilmedi diye gerçekliliğini inkâr etmek akıl kârı değildir. Mesela, Fil Olayı'nı gerçek değildir demek gerçekleri körü körüne kabul etmemek demektir. Gerçekte Kur'ân kıssaları amelî olarak meydana gelmiş tarihî olaylardır. İnsanlık değişmedikçe benzer olayların yaşanması mukadder olacağından Kur'ân muhatapları bu olaylarla uyarmaktadır.
d) Tarih Felsefesi Açısından Kur'ân Kıssalarının Gerçekliliğî Tarih felsefesi açısından bir değerlendirme yapıldığında da Kur'ân kıssalarının gerçekliliği kolayca anlaşılır. Çünkü kıssalarda insanlığın fert ve toplumuyla ilgili hayatın akışında hâkim sosyal kanunların nüvelerini, anahatlarıyla esaslarını görmekteyiz. Şayet bu kıssalar gerçek olmayıp, temsilî, remzî veya uydurmalardan ibaret olsaydı, o takdirde insanlık gerçeğinin değişmeyen bazı yönlerini yansıtan, şekil değişiklikleri hariç asla değişmeyen sosyal kanunların, fert ve toplumlarla ilgili olayların sebep-sonuç ilişkilerinde hâkim Sünnetullah'ın (Allah'ın kanunlarının) kıssalarda bir yeri olmazdı. Gerçekten Kur'ân kıssaları dikkatle incelendiğinde toplumların, milletlerin ayakta kalışı ve yokoluşu ile ilgili sünnetlerin özünü görmemek mümkün değildir.
En son ve en mükemmel hidayet rehberi olan Kur'ân-ı Kerîm'deki kıssaların rastgele olaylar, gerçekle bağdaşmayan uydurma hikâyeler olması, insanlığı doğru yolla hidayet için gönderilen Kur'ân'a aykırıdır.
e) Bizzat Kur'ân Ayetleriyle Kıssaların Gerçek Târihî Hâdiseler Olduğunun Açıklanması Anlamakta zorlamaya gerek kalmayacak şekilde açık olan birçok âyetler vardır ki, hepsi de kıssaların gerçek tarihî olaylar olduğunu vurgulamaktadırlar. Farz-ı muhal kıssaların gerçek olaylar olmadığı kabul edilse birçok âyetleri anlamak mümkün olmayacaktır.
"Andolsun ki, onların (peygamberlerin) kıssalarında salim akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur'ân) uydurulabilecek bir söz değildir.” (Yusuf,111) "Bizi gazaplandırınca, onlara layık oldukları cezayı verdik. Hepsini suda boğduk. Böylece onları sonradan gelecek inkarcılara ibret verici bir geçmiş ve misal kıldık.” (Zuhruf, 55-56)
6- Kur'ân'da Kıssaların Anlatım Metodu Nereden bakılırsa bakılsın Kur'ân kıssalarının anlatım metodunun eşsizliği, inananlar başta olmak üzere, akî-ı selîm sahibi herkes için de son derece açık ve ortadadır. (Prof. Dr. İdris Şengül, Kur’an Kıssaları Üzerine, Nil Yayınları, 1994)
HALEFULLAH-KUR’AN’DA ANLATIM SANATI 1. Tarihsel Kıssalar: Bu tür kıssalar, peygamberler gibi tarihsel kişilikler etrafında cereyan etmektedir. Eski Âlimler bu tür kıssalardaki olayların tarihsel olduğunu kabul ederler.
2. Temsilî (Dramatik) Kıssalar: Bu kıssalar hakkında eski âlimler, temsildeki olayların ancak, açıklama ve yorumlama amacıyla anlatıldığı, bu olayların gerçek olma zorunluluğunun bulunmadığını söylerler.
3. Mitolojik (Ustûri) Kıssalar: Bu kıssalar, bir mitoloji (ustûre) üzerine bina edilmekte, burada genellikle, bilimsel bir amaç, varoluşsal bir olgunun yorumlanması veya akla sığmayan bir problemin, çözüme kavuşturulması hedeflenmektedir. Bu kıssalarda Mitolojik unsurlara, özellikle yer verilmemekte, bunlara vesile ve araç olarak yer verilmektedir.
SONUÇ: İki temel hedef: 1. Kur’an kıssalarındaki anlatım tarzının, edebi veya sanatsal açıdan araştırılması. Bu tür bir araştırma; Kur’an’ın icazının bazı inceliklerini ortaya çıkarıcı özellik taşımaktadır.
2. Kafir ve müşriklerin,oryantalistlerin, misyonerlerin ve onların izlerini takip eden sapık ve dinsizlerin bütün eleştirilerine cevap verebilecek bir kural veya otoriteyi oluşturmayı hedeflemektedir.
Kur’an kıssayı, muhatapların inançlarına ve toplumun tarih konularıyla ilgili tasavvurlarına göre bina edilmiştir. Bunun tek sebebi şudur: Kur’an hidayet ve irşat etmek, öğüt ve ibret vermek gibi amaçları hedeflemektedir; hiçbir şekilde, tarih bilgisi vermeyi veya tarih belgelerini açıklamayı değil.