Para Politikası Doç. Dr. Ahmet UĞUR
Para Politikasının Temel Amaçları Bir ülkede para otoritelerince fiilen belirlenen para politikası amaçları, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullara bağlıdır. Dolayısıyla, ekonomik koşular değiştikçe para politikasının amaçları da değişecektir. Bununla birlikte, para politikasının temel amaçlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz: Fiyat istikrarı Tam İstihdam Ekonomik büyüme Faiz istikrarı Finansal piyasa istikrarı Döviz kuru istikrarı Uygun ödemeler dengesi pozisyonu
Fiyat İstikrarı Fiyat istikrarı, para politikasının birincil amacıdır. Fiyat istikrarı, bir ekonomide ortalama fiyat düzeyinde sürekliliğin sağlanmasıdır. Fiyat istikrarı, ekonomik birimlerin yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik karar alma süreçlerinde dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranını ifade etmektedir. Fiyat istikrarırın sağlanmasından söz edilince bir ekonominin genel fiyat düzeyinde meydana gelen devamlı değişmelerin önlenmesi anlaşılır. Ekonominin fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan ve devamlılık gösteren dengesizlik iki türlü olabilir. Ya fiyatlar genel düzeyi sürekli yükselir ki buna “enflasyon” veya sürekli düşer ki buna da “deflasyon” adı verilir. Dolayısıyla, fiyat istikrarının sağlanmasından söz edilince kastedilen enflasyon veya deflasyonla mücadeledir. Fiyat istikrarı amacı ülke para biriminin değerinin korunması amacı da denilebilir.
Fiyat İstikrarı Enflasyon oranının %1-%3 arasında olması gelişmiş ülkeler için fiyat istikrarı olduğunu göstermektedir. Gelişmekte olan ülkeler için ise enflasyon oranının %4-%5 oranında olması fiyat istikrarı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, sıfır enflasyon fiyat istikrarı anlamına gelmemektedir. Fiyat istikrarı sadece düşük enflasyon oranına ulaşmayı değil o oranın sürdürülmesini de kapsar.
Fiyat İstikrarının Faydaları Yatırım ve tüketim kararlarının etkin verilmesini sağlayarak ülke kaynaklarının en verimli alanlara aktarılmasını sağlar. Ekonomik birimler karar alma süreçlerinde geçmişe bakma yerine geleceğe bakarlar ve bu da ekonomide fiyat katılıklarını ortadan kaldırır. Tasarruf sahipleri ve fon arz edenler risk primi talep etmez veya düşük risk primi talep ederler. Bu da faiz oranlarının ve yatırım maliyetlerinin düşmesine yol açar. Böylece, ülkedeki yatırım miktarı artar.
Fiyat İstikrarının Faydaları Para ikamesi azalır. Bu da senyoraj gelirlerinin, ülke merkez bankasının parasal kontrol gücünün ve para politikası etkinliğinin artmasını sağlar. Sabit gelirli ve alacaklı aleyhine gelir transferinin ve gelir dağılımının bozulmasını önler. Toplumda para birimine, dolayısıyla elde ettikleri gelire ve geleceğe ilişkin güven duygusunu güçlendirir.
Tam İstihdam Tam istihdam, arızi işsizlik hariç olmak üzere çalışma irade ve kararında olan emek birimlerinin üretime bilfiil katılabildiği duruma denir. Makro düzeyde toplam işgücü talebinin toplam işgücü arzına eşit olduğu iktisadi bir durumdur. Ekonomide tam istihdam ile amaçlanan «sıfır işsizlik» değildir. Yapısal, arızi ve mevsimlik işsizliğin tamamen ortadan kaldırılması zor olduğundan belli bir minimum işsizlik oranına ulaşılması durumu tam istihdam olarak kabul edilmektedir. Bu işsizlik oranına doğal işsizlik oranı da denilmektedir. Doğal işsizlik oranı gelişmiş ülkeler için %3, gelişmekte olan ülkeler için ise %5 olarak kabul edilmektedir.
Para Politikası Amaçları Arasındaki İlişkiler Para politikası amaçları arasında üç farklı biçimde ilişki mevcuttur: - Çatışmalar - Tamamlayıcılık - Destekleme
Para Politikası Amaçları Arasındaki İlişkiler Para politikası amaçlarının bazılarının birbirleriyle uzlaşmaz oldukları ya da uzlaştırılmalarında büyük güçlüklerle karşılaşıldığı gözlenir. Dolayısıyla, her farklı ekonomik durumda farklı amaç bileşimlerini gerçekleştirmeye çalışmak zorunlu olmaktadır. Bu seçenekler ancak her ekonominin durumuna göre belirlenebilir. Amaçlar arasındaki uzlaşmazlıklar nedeniyle “sihirli dörtlü, üçlü” gibi amaç bileşimlerinden söz edilmektedir. Amaçların belirlenmesinde birbirlerini ikame eden seçenekler olabileceği gibi aynı anda gerçekleştirilmesi mümkün olan amaçlarda olabilir.
Çatışmalar Tam İstihdam ve Fiyat İstikrarı: Tam istihdam ve fiyat istikrarı, birkaç açıdan çatışma halinde olabilir. Örneğin, eğer maliyet enflasyonu söz konusu ise böyle bir enflasyonu frenlemek için oldukça önemli noksan istihdamın ve atıl kapasitelerin yaratılması zorunlu olabilir. Philips Eğrisiyle açıklanan bu durum, para politikasının tam istihdam ve fiyat istikrarı amaçlarının aynı anda gerçekleştirilmesinin zorluğuna işaret etmektedir. İşte bu zıtlık nedeniyle öncelik fiyat istikrarına verilirse ekonomide işsizlik artmakta, istihdama öncelik verilirse bu kez de fiyatlar yükselmektedir. Philips Eğrisiyle ilgili olarak yukarıda söylenenler, sadece kısa dönem için geçerlidir. Uzun dönemde doğal işsizlik oranının enflasyon oranıyla ilişkisinin olmadığı vurgulanmaktadır.
Tamamlayıcılık Bazı para politikası amaçları birbirini tamamlayabilir. Örneğin fiyat istikrarı, ödemeler bilançosu dengesinin sağlanmasında yardımcı olabilir. Enflasyonun ödemeler bilançosunu kötüleştireceği garantidir. Ancak fiyat istikrarının mutlaka ödemeler bilançosu dengesini sağlayacağı açık değildir. Çünkü, ödemeler bilançosu dengesi yabancı ülkelerdeki enflasyon oranına yada bu ülkelerin söz konusu ülke mallarına olan taleplerindeki değişmelere de bağlıdır.
Destekleme Bazı amaçlar birbirlerini destekleyebilirler. Örneğin, nihai amaç ekonomik büyüme ve tam istihdamı içeren, milli gelirin en üst düzeye çıkarılması ise ve bunun yanında fiyat istikrarının girişimcilere güven sağlayarak ekonomik büyümeyi teşvik edeceği düşünülüyorsa, bu durumda fiyat istikrarının ekonomi büyümeyi destekleyici olacaktır.
Para Politikasının Araçları Para politikası araçları, para politikasının hedeflerine ulaşmak amacıyla kullanılan ve merkez bankasının kontrolü altında olan büyüklükler veya değişkenlerdir. Para politikası araçları, dolaylı ve doğrudan para politikası araçları olarak ikiye ayrılmaktadır. Dolaylı para politikası araçları, piyasadaki arz-talep şartlarını etkilerken doğrudan araçlar faiz oranları, kredi ve mevduat miktarlarını etkiler. Dolaylı para politikası araçları, merkez bankası bilançosunu veya merkez bankası imkanlarının fiyatlarını (faiz) etkilemeyi hedeflerken, dolaysız para politikası araçları temelde finansal sistemde yer alan kurumların (bankalar) bilançolarını etkilemeyi amaçlamaktadır. Kısacası, dolaylı araçlar piyasa bazlı araçlarken doğrudan araçlar piyasaya müdahaleyi kapsayan araçlardır.
Para Politikasının Araçları Merkez bankaları para politikası uygulamalarında 1985’lere kadar doğrudan para politikası araçlarını kullanırken, sonraki yıllarda dolaylı para politikası araçları ön plana çıkmıştır. Dolaysız para politikası yerine dolaylı para politikası araçlarına geçişin iki temel sebebi vardır: Birincisi, etkin bir parasal kontrol sistemi kurmaktır. İkincisi, piyasada finansal kaynakların serbest dağılımına izin vererek finansal aracılığın etkinliğini geliştirmek ve ekonomideki kaynakların etkin dağılımını sağlamaktır.
Para Politikası Dolaylı Araçları Piyasa mekanizmaları aracılığıyla para politikasının ara hedeflerini etkileyen araçlara dolaylı araçlar denilmektedir. Dolaylı para politikası araçları merkez bankalarının finansal piyasalara bir aracı kurum gibi girerek işlem yapmasına imkan veren, dolayısıyla inisiyatifi piyasalara bırakan araçlardır. Literatürde bu araçlar piyasa bazlı araçlar olarak da adlandırılmaktadır. Piyasa bazlı parasal araçlar, ticari bankaların ve diğer finansal kuruluşların likidite pozisyonlarını değiştirmek suretiyle dolaylı olarak para, kredi ve faiz oranlarını etkilemektedir.
Para Politikası Dolaylı Araçları Dolaylı araçlar, doğrudan araçlarla mukayese edildiğinde mali aracılık hizmetlerinin etkin olarak kullanılmasını sağladığı ve kayıt dışı finans sektörünün büyümesini teşvik etmediği için daha etkindir. Dolaylı araçların etkin bir şekilde kullanılabilmesi için gelişmiş finansal sisteme, istikrarlı ekonomik ortama ve sürdürülebilir mali politikalara, yani mali disipline ihtiyaç bulunmaktadır. Dolaylı araçlar vasıtasıyla yürütülen para politikasının başarısı için borç yönetimi ve para politikası hedefleri arasındaki potansiyel çatışmaların para politikası lehine çözümlenmesi de önem taşımaktadır.
Para Politikası Dolaylı Araçları Merkez bankaları tarafından kullanılan dolaylı para politikası araçları aşağıdaki gibidir: - Açık Piyasa İşlemleri - Reeskont İşlemleri - Kanuni Karşılık Oranları - Döviz-Efektif İşlemleri Yukarıdaki para politikası araçlarından ilk üçü para tabanı, dördüncüsü ise parasal çarpan üzerinde etkide bulunmaktadır.
Açık Piyasa İşlemleri (APİ) Açık piyasa işlemleri, finansal varlıkların merkez bankası tarafından ya birincil piyasada ya da ikincil piyasada alınıp satılması ile bankacılık sisteminin toplam rezervlerini daraltmak veya genişletmek suretiyle ülke para arzını etkilemeye yönelik işlemlerdir. APİ para arzını, faiz oranlarını ve kredi hacmini etkilemek amacıyla merkez bankalarınca piyasada menkul kıymetlerin doğrudan doğruya alınması veya satılmasıdır. Merkez bankalarınca alım ve satıma konu olan menkul kıymetler hazine bonosu, devlet tahvili, özel sektör tahvil ve bonoları ve yabancı paralar sayılabilir.
Açık Piyasa İşlemleri (APİ) APİ, para arzı üzerinde oldukça güçlü etkiye sahip bir para politikası aracıdır. Merkez bankası piyasadan tahvil satın aldığında ticari bankaların rezervleri yükselir. Bu durumda bankalar daha fazla kredi verebilir ve böylece para arzı çoğalır. Merkez bankası piyasaya tahvil sattığında ise ticari bankaların rezervleri azalır. Bu da bankaların daha az kredi vermelerine sebep olacağından para arzı kısılmış olur. Dolayısıyla, merkez bankasının menkul kıymet alım işlemi ekonomide genişletici, satım işlemi ise ekonomide daraltıcı bir etkiye neden olur.
Açık Piyasa İşlemleri (APİ) Para politikası aracı olarak açık piyasa işlemleri I. Dünya savaşından sonra gelişmiştir. Finansal piyasaların geliştiği ülkelerde açık piyasa işlemleri, reeskont politikasından daha etkili bir para politikası aracıdır. APİ genelde ikincil piyasa işlemleri olduğundan bu işlemlerin etkinlikle uygulanabilmesi için gelişmiş para ve sermaye piyasalarının ve geniş kapsamlı bir yasal altyapının oluşturulması gerekmektedir. Bankalar arası para piyasaları aktif olarak çalışmayan bir ülkede açık piyasa işlemlerini tam ve etkili bir şekilde kullanmak mümkün değildir.
Açık Piyasa İşlem Türleri Doğrudan Satım İşlemleri: Merkez bankası, piyasadaki likiditenin kalıcı yani sürekli olarak fazla olacağını düşünüyorsa, söz konusu fazla likiditeyi çekmek için portföyündeki senetleri bankalara satar ve karşılığında bankalar ellerindeki fazla likiditeyi merkez bankasına kalıcı olarak devreder. Böylece bankaların toplam rezervleri azaltılmış olur.
Açık Piyasa İşlem Türleri Doğrudan Alım İşlemleri: Merkez bankası, likiditenin kalıcı yani sürekli olarak istenilen düzeylerden daha az olacağını düşünüyorsa, piyasaya eksik olan likiditeyi sağlamak için bankalardan menkul kıymet satın alır ve karşılığında bankalara nakit aktarır. Böylece, bankaların toplam rezervleri arttırılır. Modern merkez bankacılığı ilkeleri merkez bankalarının (kamu-hazine) birincil piyasadan menkul kıymet almasına imkan vermemektedir.
Açık Piyasa İşlem Türleri Repo İşlemleri (Geri Satım Vaadiyle Alım): Merkez bankası, piyasadaki likiditenin geçici yani kısa bir süre için istenilen düzeyden daha az olduğunu belli bir süre sonra tekrar normal seviyelerine döneceğine inanıyorsa piyasaya eksik likiditeyi repo işlemleriyle verir. Repo işleminde merkez bankası, bankalardan menkul kıymetleri belli bir süre için ve belirli bir fiyattan geri satmak vaadiyle satın alır, menkul kıymetler karşılığında bankalara nakit aktarır. Bankalar işlemin vadesinde aldıkları nakdi faizi ile birlikte merkez bankasına geri vermek, merkez bankası da aynı menkul kıymetleri bankalara iade etmek zorundadır.
Açık Piyasa İşlem Türleri Ters Repo İşlemleri (Geri Alım Vaadiyle Satım): Merkez bankası, piyasadaki likiditenin geçici yani kısa bir süre için fazla olduğunu belli bir süre sonunda tekrar normal seviyelerine döneceğine inanıyorsa piyasadan fazla likiditeyi ters repo işlemleri vasıtasıyla çeker. Ters repo işleminde merkez bankası portföyündeki menkul kıymetleri bankalara belirli bir süre için ve belirli bir fiyattan geri almak vaadiyle satar, bankalar da bu senetler karşılığında ellerindeki fazla likiditeyi geçici bir süre için merkez bankasına devreder. İşlemin vadesinde bankalar aynı senetleri tekrar merkez bankasına satmak zorundadırlar.
Açık Piyasa İşlemlerinin Etkileri Miktar Etkisi: Açık piyasa işlemlerinin miktar etkisi önce banka likiditesinin sonra da kredi çarpanı yoluyla para arzının etkilenmesidir. Kısaca miktar etkisi, parasal taban ve oradan da para arzı üzerindeki etkidir. APİ, ekonominin harcama potansiyeline sadece para miktarını değil aynı zamanda menkul kıymetlerin likidite derecesini arttırıp eksilterek de etkide bulunur. Merkez bankasının piyasadan yoğun bir şekilde menkul kıymet alması söz konusu menkul kıymetlerin likidite düzeylerinin artmasına bu da paranın dolaşım hızının artmasına neden olur.
Açık Piyasa İşlemlerinin Etkileri Fiyat Etkisi: Merkez bankası açık piyasa işlemleri ile menkul kıymetlerin piyasada oluşmuş denge fiyatını değiştirir. Merkez bankası tahvil satarken tahvillerin arzı artar, fiyatları düşer ve getiri oranları yani faiz oranları yükselir. Kısaca fiyat etkisi, işlemlere konu olan menkul kıymetlerin fiyatları ve faiz oranları üzerindeki etkisidir. Beklenti Etkisi: Açık piyasa işlemleri ekonomik birimlerin beklentileri üzerinde de doğrudan etkiye sahiptir.
Açık Piyasa İşlemleri Merkez bankasının parasal tabanı değiştirmeye yönelik etmenlere karşı sadece savunma yaptığı işlemlere “defansif işlemler” denir. Defansif APİ, banka rezervlerinin mevcut düzeyini korumaya, mevcut para arzını stabilize etmeye yönelik işlemlerdir. Herhangi bir tehdit olmamasına karşın ekonomiye yön vermek için parasal tabanı değiştirmek amacıyla yapılan açık piyasa işlemlerine “dinamik (ofansif) işlemler” denir.
Açık Piyasa İşlemlerinin Avantajları APİ esnek bir araçtır. Merkez bankası parasal tabanın boyutunu belirlemek için istediği sıklıkta ve miktarda menkul kıymet alıp satabilir. Açık piyasa işlemlerinde inisiyatif merkez bankasındadır. Merkez bankası parasal taban üzerinde küçük alım ve satımlar yaparak çok küçük ayarlamaları gerçekleştirebilir. APİ sürekli olarak kullanılabilir. APİ kolayca tersine çevrilebilir, yapılan hatalar hemen düzeltilebilir. APİ hem para hem de sermaye piyasalarında gerçekleştirilebilir. APİ geniş kapsamlı bir bürokrasiye gerek duyulmadan kolayca gerçekleştirilebilecek bir para politikası aracıdır.
Reeskont İşlemleri Reeskont işlemleri, merkez bankasının reeskont oranı ve reeskonta tabi senet türlerini değiştirmesiyle kredi talebini etkilemeye, böylece para arzını değiştirmeye yönelik bir politikasıdır. Reeskont işlemlerinde bankalar merkez bankasınca belirlenen genelde kısa vadeli senetleri, merkez bankasının belirlediği faiz oranlarından iskonto ettirerek ihtiyacı olan likiditeyi elde ederler. Reeskont, bankalarca iskonto edilmiş bir senedin merkez bankasınca iskonto edilmesidir.
Reeskont İşlemleri Merkez bankası borç olarak verdiği rezerv için faiz alır. Bu orana “iskonto oranı” veya “reeskont oranı” denir. Reeskont oranının yükseltilmesi merkez bankasından borç almayı pahalılaştırmaktadır. Reeskont oranının düşürülmesi ise merkez bankasından borç almayı ucuzlatmaktadır. Reeskont işlemleri, reeskont kredileri ve avanslar olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir.
Reeskont İşlemleri Reeskont kredileri mali açıdan güç durumdaki bankalara yardım etmek, para ve kredi şartlarını kontrol etmek ve selektif kredi politikalarını etkilemek amacıyla kullanılmaktadır. Merkez bankaları belli nitelikteki tahviller, iskontoya kabul ettiği senetler ve altın karşılığında avans da verebilmektedir. Merkez bankası senetler karşılığında iskonto uygulamadan belirli bir faiz oranıyla bankalara kredi verebilmektedir.
Kanuni Karşılık Oranları Kanuni ya da zorunlu karşılıklar, finansal kuruluşların yükümlülüklerinin belirlenmiş bir oranını merkez bankası nezdinde tutmakla yükümlü olmalarıdır. Kanuni karşılık politikası ilk kez 1936’da ABD Federal Reserve tarafından bir kredi kontrol aracı olarak başvurulan bir politika aracıdır. Merkez bankasının kanuni karşılık oranını yükseltmesi, bankaların kredi verme imkanlarını azaltır ve bankaları merkez bankası nezdinde daha büyük bir miktarda hesap tutmaya zorlar. Kanuni karşılık oranının düşürülmesi ise bankaların kredi verme imkanlarını arttırır.
Kanuni Karşılık Politikasının Temel Fonksiyonları Bankacılık Sisteminin Kredi Riskinin Azaltılması: Kanuni karşılık oranının azaltılması ile bankaların ani ve aşırı mevduat çekilişlerinin bir kısmını kendi kaynakları ile karşılayabilmeleri sağlanmakta, dolayısıyla kredi riskleri azaltılmaktadır. Para Arzının Kontrol Edilmesi: Kanuni karşılık oranının bu amaçla kullanılması para arzının parasal taban çarpanı ile belirlendiği varsayımına dayanmaktadır. Kanuni karşılık oranı, para çarpanı büyüklüğünün belirlenmesindeki en önemli unsurdur.
Kanuni Karşılık Politikasının Temel Fonksiyonları Kısa Vadeli Faiz Oranlarının İstikrarına Yardımcı Olması Likidite Yönetimini Kolaylaştırması Senyoraj Geliri Elde Etme İmkanı Vermesi
Para Politikasının Doğrudan Araçları Doğrudan para politikası araçları merkez bankalarının para politikası uygulamalarını piyasanın inisiyatifi yerine yasal düzenlemeler yoluyla yerine getirmesine imkan veren araçlardır. Merkez bankalarının genelde ticari bankalardaki kredi ve mevduatın fiyatını veya miktarını merkez bankası tarafından doğrudan kontrol edilebilmesine imkan veren araçlar para politikasının doğrudan araçlarıdır.
Para Politikası Doğrudan Araçlarının Avantajları Özellikle geçici kriz dönemlerinde merkez bankasının mevduat kredi miktarının maksimum büyüklüğünü veya fiyatlarını kontrol edebilmesinin etkin bir yolu olabilir. Finansal piyasaların yeterince gelişmediği veya merkez bankasının dolaylı para politikası araçlarını kullanmada teknik olarak yetersiz olduğu durumlarda doğrudan araçlar oldukça etkin olarak kullanılabilir.
Para Politikası Doğrudan Araçlarının Dezavantajları Tek tek banka kontrolleri finansal sistemde rekabetçi bir yapının oluşmasını engelleyecektir Bazı bankalar üzerinde yapılan selektif kredi kontrolleri piyasaları bozarken, bu kontrollerin ekonomiye yüklediği maliyetler de ölçülememektedir. Doğrudan kontroller yurtdışına veya denetimsiz piyasalara yönelmeyi teşvik eder.
Para Politikasının Doğrudan Araçları Faiz oranı kontrolleri Kredi tavanı kontrolleri Farklılaştırılmış reeskont kotaları ve oranları Disponibilite uygulaması Finansal aracıların portföylerinin yeniden düzenlenmesi Hisse senedi ve tahvil alımına yönelik kredilerin kontrolü Tüketici kredilerinin kontrolü Özel mevduatlar Merkez bankasının moral takviyesi – ikna gücü Reklam ve resmi olmayan öğütler
Parasal Hedefler Para politikası uygulamalarının başarı ile yürütülebilmesi için gerçekçi bir amacın belirlenmesi gerekmektedir. Ancak belirlenen amaca doğrudan ulaşmak oldukça güçtür. Örneğin, ekonomide resesyonist bir gidiş varsa ve işsizlik yaygınlaşıyorsa kolayca genişletici bir para politikası önerilebilir. Ancak, işsizlik sorununa çözüm aranırken ekonomide yüksek oranlı bir enflasyonist baskıyla karşılaşılabilir. Merkez bankalarının elinde bulunan para politikası araçlarının amaçlara gecikmeli olarak etkide bulunması ve doğrudan ulaşmaya imkan vermemesi, ülke merkez bankalarını «hedef kullanma stratejisi» olarak da adlandırılan parasal hedef göstergeleri kullanmaya zorlamıştır.
Para Politikasının Hedefleri Nihai Hedef Göstergeler: Para politikasının dört temel amacının (fiyat istikrarı, tam istihdam, ekonomik büyüme ve uygun ödemeler dengesi) nominal milli gelir düzeyi ile yakın ilişki içinde olması dikkate alındığında hangi amaç öncelikli amaç olarak belirlenirse belirlensin nominal milli gelir düzeyi para politikasının nihai hedef büyüklüğü, diğer bir ifadeyle hedef göstergesi olarak ön plana çıkmaktadır.
Nihai Hedef Göstergeler Nominal milli gelirin bileşenleri fiyatlar genel düzeyi ve reel milli gelirdir (Y=y.P). Dolayısıyla, merkez bankaları nominal milli gelirin bileşenlerinden fiyatlar genel düzeyi ve reel milli gelire ilişkin nihai hedefler belirler. Birinci olarak, fiyatlar genel düzeyi ile ilgili olarak nihai hedef enflasyon oranının düşük ve istikrarlı olmasıdır. İkinci olarak, nominal milli gelirin bileşenlerinden reel milli gelir ile ilgili olarak nihai hedefin ise iktisadi dalgalanmayı azaltmak olduğu söylenebilir.
Ara Hedef Göstergeler Ara hedefler, merkez bankasının para politikasının amacını belirledikten sonra bu amaç üzerinde doğrudan etkili olduğunu belirlediği değişkenlerdir. Merkez bankalarının aktarım mekanizmasını analizi sonucunda hangi değişken nihai amaç ya da amaçlar üzerinde etkili ise o değişken ara hedef büyüklüğü olarak kararlaştırılır. Para politikasının yürütülme sürecinde üç ara hedef grubu üzerinde durulmaktadır. Parasal büyüklükler Kredi hacmi Faiz oranları
Ara Hedef Göstergeler Para politikası uygulama sürecinde ara hedefler iki önemli role sahiptir: İlk olarak, ara hedefler para politikası araçlarının makroekonomik hedefler üzerinde arzu edilen etkilerin yapılıp yapılmadığı konusunda merkez bankasına bilgi aktarır. İkinci olarak, ara hedefler para politikası uygulamalarının yani para politikası araçlarındaki değişimin ekonomi üzerinde «daraltıcı etkilere mi» yoksa «genişletici etkilere mi» neden olduğu konusunda bilgi sağlar.
Ara Hedef Göstergeler Parasal Büyüklükler: İlk ara hedef grubu; M1, M2, M3 gibi para stoku niteliğindeki parasal toplamlar yani parasal büyüklüklerdir. Para arzının kontrolü ile toplam talep, dolayısıyla fiyat ve hasıla düzeyleri üzerinde etkide bulunulmaya çalışılır. Kredi Hacmi: Parasal büyüklükler yerine kredi hacminin ara hedef olarak kabul edilmesinde parasal büyüklüklerdeki değişikliklerin her zaman ekonomik faaliyetleri olumlu etkilememesi gerekçe olarak ifade edilmektedir. Buna karşın, kredi miktarındaki artışın anlamı açıktır ve ekonomideki canlanmaya işaret etmektedir. Dolayısıyla, ekonomik faaliyetlerde olumlu gelişme kredi miktarında artışı gerekli kılmaktadır. Faiz Oranları: Üçüncü ara hedef grubu ise piyasadaki kredi şartları bakımından önem arz eden faiz oranlarıdır. Faiz oranlarının kontrolü ile toplam talep, dolayısıyla fiyat ve hasıla düzeyleri üzerinde etkide bulunulmaya çalışılır.
Faaliyet Hedef Göstergeleri Merkez bankalarının para politikası araçları vasıtasıyla yürüteceği politikadan ara hedefler doğrudan etkilenmeyebilir. Merkez bankaları bu büyüklükleri ancak dolaylı olarak ve uzun bir süre sonunda etkileyebilmektedir. Bu ise, merkez bankalarının tamamen kendi kontrolleri altında olacağı ve çok kısa sürede etkileyebilecekleri bazı büyüklükleri gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla, merkez bankaları nihai amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak ara hedefleri tespit ettikten sonra, benzer şekilde ara hedeflere ulaşmasını sağlayacak başka değişkenler seti de tespit etmek durumundadır. Merkez bankalarının politikaları tarafından doğrudan ve daha hızlı etkilenen bu değişkenlere, para politikasının faaliyet hedefleri bir başka ifadeyle para politikasının ara göstergeleri denilmektedir.
Faaliyet Hedef Göstergeleri Faaliyet hedefler, belirlediği ara hedef üzerinde doğrudan kontrol gücü olmayan bir merkez bankasının kontrol etmek amacıyla seçtiği ve para politikası araçlarıyla doğrudan etkilenebilecek değişkenlerdir. Merkez bankalarının faaliyet hedef değişkenleri şunlardır: Rezerv büyüklüler (rezerv para, parasal taban gibi) Kısa vadeli faiz oranları