KONU: EKONOMİK ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR HAZIRLAYANIN; ÖĞRETMENİN; HAZIRLAYANIN; ÖĞRETMENİN; ADI: DİLRUBA ADI: HASAN ADI: DİLRUBA ADI: HASAN SOYADI: BİÇER SOYADI: KOCARIK SOYADI: BİÇER SOYADI: KOCARIK SINIFI: 11/A SINIFI: 11/A NUMARASI: 33 NUMARASI: 33
: İÇİNDEKİLER -1 : Ekonominin Kurulması İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923) --> Alınan Kararlar Sanayi Alanında Yapılan Yenilikler Teşviki Sanayi Kanunu'nun Çıkarılması (28 Mayıs 1927) Sümerbank ve Etibank'ın Kurulması Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı Ticaret Alanında Yapılan Yenilikler Merkez Bankasının Kurulması Kabotaj Kanunu'nun Kabulü (1 Temmuz 1926) Tarım Alanında Yapılan Yenilikler Aşarın Kaldırılması (17 Şubat 1925) Bayındırlık ve Ulaştırma Alanında Yapılan Yenilikler Sağlık ve Tıp
:İÇİNDEKİLER-2 : **İNKILAPLAR, YENİLİKLERİ, ÇEŞİTLERİ, ÖZELLİKLERİ** Türk İnkılabının amaçları A - HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Medeni Kanun'un Kabulü (17 Şubat 1926) Hukuk alanında yapılan diğer yenilikler B - EĞİTİM VE KULTUR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Eğitim Alanlarındaki İnkılapların Amaçları Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun Çıkarılması (2 Mart 1926) ** Milli Eğitimin Genel Amaçları ve Temel İlkeleri ** Türk Eğitimin Amaçları Eğitim ve Öğretimin İlkeleri Harf İnkılâbı (1 Kasım 1928) Latin harflerinin kabulüyle Eğitimle ilgili diğer inkılaplar Türk Tarih Kurumunun Kurulması (1931) Türk Dil Kurumunun Kurulması (1932)
: İÇİNDEKİLER-3 : **Güzel Sanatlar İnkılabı** Müzik Tiyatro Resim, Heykel Süsleme C - TOPLUMSAL ALANLA İLGİLİ İNKILÂPLAR Kılık- Kıyafet Alanındaki İnkılaplar Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım1925) Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik yapılması Hafta Tatilinin Kabul Edilmesi Soyadı Kanunu'nun Kabulü
EKONOMİK ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR Türk Milli Mücadelesi maddi imkansızlıklar içinde kazanılmış bir zaferdir. Türkiye'nin hür ve bağımsız yaşayabilmesi ve güçlü bir devlet olabilmesi için ekonomik kalkınmasını sağlaması gerekmektedir. Ekonomi alanında yapılan inkılaplar şunlardır. Ekonominin Kurulması Yeni Türk Devleti kurulduğunda Türkiye'de sanayi hemen hemen yok gibiydi. Ekonominin zaten az olan bütün kaynakları savaşların etkisiyle tamamen tükenmişti. Atatürk; bütün dünyada olduğu gibi memleketimizde de en başta bulunan önemli işimiz ekonomidir." diyerek ekonomik alanda çalışmalar başlattı. İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923) Milli ekonominin amaçlarını ve bu amaçlara ulaşmada izlenecek yöntemleri kararlaştırmak için 17 Şubat 1923'te İzmir İktisat Kongresi toplanmıştır. Kongrede Misak-ı İktisadi kabul edildi. Buna göre, Türk Milleti savaşarak elde ettiği bağımsızlığından asla ödün vermeyecekti. Siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlık da esastır. Bu esaslar dahilinde yapılacak çalışmalar belirlendi. Alınan Kararlar Üreticinin, milli sanayinin, ihracatın korunması ve teşvik edilmesi ile ilgili tedbirler Borsanın millileştirilmesi Ticaret alanında bir bankanın kurulması Hava ve deniz ulaştırmacılığının geliştirilmesi Çiftçilerin kredi şartlarının kolaylaştırılması İşçilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi Aşarın kaldırılması
Sanayi Alanında Yapılan Yenilikler Sanayileşme ekonomik kalkınmanın başlıca unsurudur. Halbuki Osmanlı Devleti'nde kapitülasyonlar sanayileşmeye asla izin vermemişti. Kurtuluş savaşı bittikten sonra Türkiye'de sanayi adına hiçbir önemli kuruluşun bulunmadığı görüldü. Teşviki Sanayi Kanunu'nun Çıkarılması (28 Mayıs 1927) Cumhuriyet döneminde, kalkınmada sanayileşmenin önemi kavrandığından Teşviki Sanayi Kanunu çıkarıldı yılında kabul edilen bu kanun, on beş yıl süre ile yürürlükte kalmak üzere çıkarılmıştı. Sanayi için kabul edilen koruyucu tedbirlerin bu süre içinde yeterli etkiyi yaratması bekleniyordu. Kanun, özel kesimde oluşacak sermaye birikimine devlet desteği sağlayarak sanayileşmeyi gerçekleştirmek amacını taşıyordu. Sümerbank ve Etibank'ın Kurulması 1933'te Sümerbank ve 1935'te kurulan Etibank, sanayicilere kredi vererek yeni sanayi tesislerinin kurulmasında önemli görevler üstlenmişlerdir. Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) 1935 yılında kurulmuştur. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1931 yılında hazırlanmasına başlanılan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1934 yılında uygulamaya konulabildi. Planın Amaçları, özellikle zirai üretime dayanan ve hammaddesi Türkiye'de bulunan sanayi işletmeleri kurmak, ithalat konusu olan temel tüketim mallarının üretimine öncelik vermekti. Bu amaçla dokuma, maden, kimya ve porselen sanayilerinin kurulması öngörülüyordu. Yatırımların önemli bir bölümü Sümerbank ve İş Bankası tarafından yapıldı. Ayrıca devlet bütçesinden her yıl ayrılan belli tutarlar ve bazı dış krediler sanayileşme programlarına tahsis edildi. Devlet madencilik alanına da önemli yatırımlar yaptı. Bu amaçla 1935 yılında Maden Tetkik Arama Enstitüsü kuruldu. Uygulanmakta olan korumacı gümrük politikası sanayi planının yürütülmesi için elverişli bir ortam yaratmıştı. Başarılı olarak uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı üç yıl sürmüştür.
İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1937 yılında hazırlandı; uygulanmasına 1938'de geçildi. İkinci plan, ara malları ve yatırım malları üretimine öncelik veriyordu ve daha geniş kapsamlıydı. Bu planda yatırım yapılması öngörülen alanlar, başlıca elektrifikasyon, madencilik, limanlar gibi altyapı tesisleri, makine, gıda, kimya, yakıt sanayileri ve deniz ulaşımı idi. Bu plan ile ihracata da yönelmek hedefleniyordu. Ancak ikinci Beş Yıllık Sanayi Planı, İkinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine uygulanamadı. Ticaret Alanında Yapılan Yenilikler Osmanlı Devleti'nde ticaret daha çok azınlıkların elindeydi. Kapitülasyonlar aracılığı ile ticaret alanında gelişme engellenmişti. Merkez Bankasının Kurulması 30 Haziran 1930'da Merkez Bankası kuruldu. Böylece ülkedeki sermayenin akışı denetim altına alınmış ve piyasa güvenliği sağlanmış oldu. Türkiye İş Bankası'nın Kurulması Türkiye'de yeterli sermaye birikiminin bulunmaması, sanayi yatırımlarının azlığının temel nedeniydi. 26 Ağustos 1924'de yeni kurulacak sanayi işletmelerinin sermaye ve kredi sorunlarına yardımcı olmak ve Türkiye'de milli tasarrufun ve mevduatın gelişmesinde öncülük yapmak üzere Türkiye İş Bankası kuruldu. Kabotaj Kanunu'nun Kabulü (1 Temmuz 1926) Kapitülasyonlar yüzünden deniz ticareti ve işletmeciliği yabancı gemilerin tekelindeydi. 1 Temmuz 1926 yılında kabul edilen Kabotaj Kanunu'yla Türk karasuları içinde taşıma işleri Türk gemilerine bırakıldı. Böylece Kabotaj hakkının elde edilmesiyle Türk denizciliği ve Türk deniz ticareti de gelişmeye başladı.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Tarım Alanında Yapılan Yenilikler Türk ekonomisinin temeli tarıma dayalıydı. Tarım alanında ilerleme kaydetmek için öncelikle köylünün durumu iyileştirilmeliydi. Atatürk'e göre “Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. 0 halde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hakkı olan ve daha layık olan köylüdür.” Aşarın Kaldırılması (17 Şubat 1925) Osmanlı Devletinde Ziraat kesimi üzerindeki vergi yükü çok ağırdı. Şer'i bir vergi olan aşar (öşür) onda bir anlamına geliyor ve çiftçinin ürettiği ürün üzerinden ve ürün olarak alınıyordu. Aşar Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde baskıcı ve adaletsiz iltizam yöntemiyle tahsil edildiğinden çiftçiyi çok bunaltmıştı. 17 Şubat 1925'te aşarın kaldırılması, Cumhuriyet idaresinin mali reformlarının da başlangıcıdır. Ziraat Bankası'nın köylüye kredi ve tohumluk ürün yardımı 1926'da çiftçilerin kooperatifler kurmaları sağlandı yılında ödünç tohumluk ve yemeklik dağıtılması sağlandı. Ormanları koruma ve geliştirme çalışmaları yapıldı. Hayvancılığı geliştirme ve ıslah çalışmaları yapıldı. Bayındırlık ve Ulaştırma Alanında Yapılan Yenilikler Birinci beş yıllık plan çerçevesinde bayındırlık işlerinde de çalışmalara başlandı. Modern şehircilik anlayışı içinde şehirlerin gelişmesi sağlandı. Ulaşım sorunlarına el atılarak kara, deniz, hava taşımacılığında yeni atılımlar yapıldı. Özellikle demiryoluna önem verilerek, Batı Anadolu demiryolunu ülkenin diğer köşelerine bağlamak için çalışmalara başlandı. Sağlık ve Tıp TBMM'nin açılmasıyla sağlık hizmetleri devlet hizmeti olarak ele alınmış ve 2 Mayıs 1920'de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurulmuştur yılında çıkartılan Belediye ve Umumi ( Hıfzısıhha Kanunlarında koruyucu sağlık hizmetleri) yönünde düzenlemeler yapıldı.
İNKILAPLAR, YENİLİKLERİ, ÇEŞİTLERİ, ÖZELLİKLERİ İnkılap mevcut düzenin bir halk hareketi ile değiştirilip yerine yeni bir düzen kurulmasıdır. Atatürk'e göre inkılap; 'Türk Milleti son asırda geri bırakılmış müesseseleri yıkarak yerine, milletin en yüksek medeni icaplarına göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseleri koymuş olmaktır.“ Türk İnkılabının amaçları: Toplumsal eşitliği sağlamak Demokrasinin Türkiye'de yerleşmesini sağlamak Türk kültürünü geliştirmek Türkiye'yi çağdaş ülkeler düzeyine ulaştırmak İhtiyaca cevap vermeyen eskimiş kurumlar yerine yeni kurumlar kurmak Laik devlet anlayışına geçmek A- HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Hukuk kuralları toplum yaşayışını düzenler. Fertlerin huzur ve güven içerisinde yaşamasını sağlar. En gelişmiş toplum düzeni olan devletlerde fertler arasındaki ilişki, modern hukuk kurallarının uygulanmasıyla arzu edilen seviyeye ulaşır. Yeni Türk devletinin kurulmasıyla birlikte başlayan batılaşma hareketi zorunlu olarak devlet, cemiyet ve hukuk hayatında laikliği temel prensip olarak öngörmüştür.
Medeni Kanun'un Kabulü (17 Şubat 1926) Osmanlı Devleti'nde 19. yy.da ihtiyaçlar artınca İslam Hukuku'nun medeni hukuk kuralları bir araya getirilerek "Mecelle" adı altında toplanmıştı. Mecelle yeni medeni kanun kabul edilene kadar yürürlükte kaldı. Medeni Kanun 17 Şubat 1926'da TBMM'de kabul edilmiş, 6 Ekim 1926'dayürürlüğe girmiştir. Medeni Kanun'un kabulü ile Mirasta kız ve erkeğin eşit pay almaları sağlanmıştır. Resmi nikah zorunlu hale getirilmiştir. Böylece evlilik devlet kontrolü altına alınmıştır. Boşanma hakkı düzenlenmiştir ve kadınlara da bu konuda haklar tanınmıştır. Kadın ve erkek arasında ekonomik ve sosyal alanlarda eşitlik sağlanmıştır. Tek eşle evlilik zorunluluğu getirilmiştir. Patrikhane ve konsoloslukların yargı yetkileri sona ermiştir. Türkiye'de hukuk birliği sağlanmıştır. Hukuk alanında yapılan diğer yenilikler 1809 tarihli İtalyan Ceza Kanunu'ndan alınan ceza kanunu 1 Mart 1926 tarihinde kabul edilmiştir. 3 Mart 1926'da kabul edilen bir kanunla yargı organlarının bağımsızlığı ve halkın çıkarları gözetilmeye çalışılmıştır. Alman Ceza Kanunları Türkiye şartlarına uygun hale getirilerek Ceza Mahkemeleri Usul Kanunu hazırlanmıştır. Bu kanun 20 Nisan 1929'da yürürlüğe girmiştir. Alman ve İtalyan kanun ve eserlerinden yararlanılarak hazırlanan kara ticareti ile ilgili kısım 29 Mayıs 1926'da deniz ticaretiyle ilgili kısım ise 15 Mayıs 1929'da yürürlüğe girmiştir. 24 Nisan 1929 yılında İsviçre'den alınan İcra ve İflas Kanunu faydalı olmaması nedeniyle 30 Haziran 1932'de yeniden düzenlenerek kabul edilmiştir.
B- EĞİTİM VE KULTUR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Eğitim Alanlarındaki İnkılapların Amaçları a. Laik çağdaş eğitimi sağlamak b. Eğitimde birliği sağlamak c. Bilimsel eğitimi yaygınlaştırmak d. Eğitimi millileştirmek e. Eğitim alanında eşitlik sağlamak f. Her alanda teknik eleman yetişmesini sağlamak Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) Öğretim birliğini sağlamada gecikmenin meydana getireceği zararlar büyük olacağı için 3 Mart 1924 tarihinde "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" çıkartıldı. Bu kanunla; Azınlık okullarında ve yabancı okullarda dini ve siyasi amaçlı eğitim verilmesi yasaklandı. Öğretim birleştirilerek bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Medreseler kapatılarak laik eğitim anlayışı etkili hale geldi. Yabancı okullardaki Türkçe, Tarih, Coğrafya ve Felsefe grubu derslerinin Türk öğretmenler tarafından Türkçe olarak okutulması sağlandı. Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun Çıkarılması (2 Mart 1926) 2 Mart 1926'da "Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun" kabul edildi. Bu temel kanunla, öğretimin birleştirilmesi ilkesi ışığı altında eğitim işleri düzenlendi. Devletin izni olmadan hiçbir okulun açılamayacağı belirtildi. Çağdışı bütün dersler programlardan kaldırıldı.
Milli Eğitimin Genel Amaçları ve Temel İlkeleri Türk Eğitimin Amaçları Türk Milletini, medeniyet yarışında en ileriye götürmek Gençleri Türk Milletini yüceltecek şekilde yetiştirmek Atatürk ilkelerine bağlı vatandaşlar yetiştirmek Bedence ve ruhça sağlıklı bir gençlik yetiştirmek Ülkenin ihtiyacı olan hizmet ve sanat adamlarını yetiştirmek Bir üst okula öğrenci hazırlamak Eğitim ve Öğretimin İlkeleri Öğretiminin millt olması Öğretimin bir bütün olması Öğretimin bilim ve tekniğe dayanması Laiklik Karma eğitim ve öğretim ilkesi Harf İnkılabı (1 Kasım 1928) Öğretimi zorlaştıran en önemli faktör, Türkçenin Arap alfabesi ile yazılmasıydı. Latin alfabesi, Türk dilinin yazılması ve okunması için en elverişli harfleri taşıyordu. 1 Kasım 1928'de Yeni Türk Harfleri Hakkındaki Kanun yürürlüğe girdi. Latin Harflerinin Kabulüyle Batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda önemli bir adım atıldı. Okuma yazma oranı hızla arttı. Milli Mekteplerin Açılması (1928) Yeni Türk Devleti'nin en büyük çabalarından biri herkese okuma - yazma öğretilerek bilgisizliğin ortadan kaldırılması alanında gerçekleşmiştir. Bu amaçla Millet Mektepleri (1928) ve Halkevleri(1932) açılmıştır.
Eğitimle İlgili Diğer İnkılaplar 1924 yılında bir devreli liselere "orta mektep" denilmeye başlandı. 1936'da Eğitmen Kursları, 1937'de Köy Eğitim Yurtları öğretmen yetersizliğinin çözülmesinde büyük yarar sağladılar yılında "İstanbul Üniversitesi'nin Kurulması Hakkında Kanun" çıkarıldı. Bu kanun “ darûl fünun “ u kaldırıyordu. Yerine yeni "Üniversite" kuruyordu. Cumhuriyet döneminde açılan ilk yüksek okul "Ankara Hukuk Mektebi'dir.” (1925) Türk Tarih Kurumu ‘ nun Kurulması (1931) Türk milletinin tarihteki köklerini, Türklerin dünya medeniyetine kazandırdığı unsurları ortaya çıkartıcı çalışmalar yapmak amacıyla 12 Nisan 1931 tarihinde 'Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti" kurulmuştur. (Bu kuruluş 1935 yılında Türk Tarih Kurumu adını almıştır) Bu kuruluş yaptığı milli ve milletlerarası kongrelerde Türk Tarih görüşünü geliştirmeye ve bütün dünyaya açıklamaya çalışmaktadır. Türk Dil Kurumu ‘nun Kurulması (1932) Türk dili araştırmaları yapmak amacı ile, şimdiki "Türk Dil Kurumu" olan "Türk Dili Tetkik Cemiyeti"ni 12 Temmuz 1932'de kuruldu. Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıyla; Türkçenin bir bilim dili olarak gelişmesini sağlamak Türkçedeki yabancı kelimeleri atmak Türkçenin zenginliğini ortaya koymak Konuşma ile yazı dili arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak gibi amaçlar hedeflemiştir.
Güzel Sanatlar İnkılabı Müzik 1924 yılında Ankara Musiki Muallim Mektebi kurulmuştur. 1930'dan sonra İstanbul Belediyesi Konservatuarı açılmıştır. 1935'te Ankara'da Milli Musiki ve Temsil Akademisi kurulmuştur. Tiyatro Tiyatro Meslek Okulu açılmıştır. Resim, Heykel Süsleme 1937'de Resim ve Heykel Müzesi açılmıştır. Maarif Vekaleti bünyesinde Sanayi-i Nefise Müdürlüğü kurulmuştur.
C- TOPLUMSAL ALANLA İLGİLİ İNKILAPLAR Kılık- Kıyafet Alanındaki İnkılaplar Osmanlı toplumu farklı dinlere mensup milletlerden oluştuğu için belli bir kıyafet birliği de yoktu. Osmanlı padişahları zaman zaman birliği sağlamak için düzenlemeler yapmışlardır. II. Murat döneminde kılık-Kıyafetteki ayrıcalıklara son verebilmek için memurların ceket, pantolon ve fes giymeleri zorunlu hale getirildi. II. Abdülhamit zamanında ise fes dinin bir simgesi haline geldi. Atatürk kılık kıyafette de bir değişikliği ön görüyordu. Bu amaçla 25 Kasım 1925'te "Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun" kabul edildi. 1934'te yapılan Kanuni düzenlemelerle de din adamlarının görev alanları dışında dini kıyafetlerle dolaşması yasaklandı. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım1925) "Efendiler ve ey millet, biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti Şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." Osmanlı Devleti'nin başlıca din kurumları tekke ve zaviyelerdi. İslam'da çeşitli dini düşünce akımları mevcuttu. Bu akımlara Tanrı'ya ulaşmada tutulan yol anlamında "tarikat" adı verilirdi. Çeşitli tarikatlar "Tekke" denilen kuruluşlarda faaliyet gösteriliyordu. Tekkelerin daha küçük olanlarına Zaviye adı verilirdi. Zamanla bu kurumlar çağın dışında kaldı. Sayıları oldukça artan tekke ve zaviyeler dini sömürü merkezleri haline geldi. 30 Kasım 1925'te çıkarılan bir kanunla tekke ve zaviyeler kapatıldı. Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik Yapılması Avrupa'nın kullandığı miladi takvim artık milletlerarası bir takvim olmuştu. Bu nedenle resmi devlet işlerinin ve resmi olmayan sosyal yaşayışın milletler arası ölçülere uydurulması için kanuni düzenlemeler yapılmaya başlandı yılında hicri ve rumi takvimler bırakılarak milletlerarası miladi takvim; ezant ve vasat saatler bırakılarak, gece yarısından başlayan 24 saatlik günlük zaman ölçüsü kabul edilmiştir yılında Arap rakamları bırakılarak milletlerarası rakamlar kabul edildi yılında da arşın, okka, enzade gibi bölgelere göre değişen ağırlık ölçüleri yerine; dünyanın yaygın olarak kabul ettiği ölçüler kabul edildi. Böylece iç piyasadaki alışverişlerin daha sağlam esaslar üzerine oturtulması sağlandı.
Hafta Tatilinin Kabul Edilmesi İslam geleneğine uygun olarak Cuma günleri tatil sayılıyordu. Ekonomik ve politik hayatın daha yararlı ve uyum içinde devamını sağlamak amacıyla, 1935 yılında Pazar gününü resmi tatil kabul eden bir kanun çıkartıldı. Böylece Türk devletinin ve Türk milletinin medeni memleketlerle ortak yaşaması ve çalışması sağlandı. Soyadı Kanunu'nun Kabulü Osmanlı toplumunda soyadı kullanılmıyordu. Kişiler ya babalarının adıyla ya da doğdukları yerlere göre anılmaktaydılar. Ayrıca ailelerin de belirli bir adı olmadığından, evlilik kurumu adsız idi. Bütün bunlar kişilerin birbiriyle, devletle olan ilişkilerinde, askerlik işlerinde, ekonomik ilişkilerde sorunlar yaratıyor, karışıklığa neden oluyordu. 21 Haziran 1934 yılında Soyadı Kanunu kabul edilerek, herkesin öz adı yanında bir de soyadı taşıması zorunluluğu getirildi. Aynı yıl çıkarılan bir kanun "ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, hanım, hanımefendi, paşa, hazretleri" gibi eski toplum yapısını yaşatan unvanların kullanılmasını da yasakladı. Soyadı Kanununa uygun olarak TBMM, Gazi Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadını verdi.
SOYADI KANUNU SOYADI KANUNU
:KAYNAKÇA: u_anlatimlar/tc_inkilap_tarihi_konu_anlatim/ekonomik_alanda_yapilan_inkilaplar.asp