DİN FELSEFESİ
Din felsefesi öncelikle dini tanımlamaya ve açıklamaya çalışır Din felsefesi öncelikle dini tanımlamaya ve açıklamaya çalışır. İnsanlık tarihi boyunca ortaya çıkmış olan din ve çeşitli inanç biçimlerini tutarlı, sistemli ve eleştirel bir şekilde inceleyen bilgi koludur. Din genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki ögeler taşıyan çeşitli ibadet, ayin, uygulama, değer ve inançlar bütününe verilen ortak isimdir.
İnsan doğduğunda kendini, varoluş nedenini hiçbir zaman bilmediği bir nesneler dünyası içinde bulur. Bilincinin gelişmeye başladığı andan itibaren genel anlamda varlığın nedenini, özel anlamda ise kendi varoluşunun nedenini ve anlamını sorgulamaya başlar.
Tam da burada din felsefesi ortaya çıkar Tam da burada din felsefesi ortaya çıkar. Din felsefesi ise dinin dayandığı temel ilkeleri, dinle ilgili temel kavramları, Tanrı ile ilgili görüşleri, herhangi bir din değil de genel olarak din olgusunu ele alıp akla dayalı şekilde eleştiren ve değerlendiren felsefe dalıdır.
Din felsefesi; öncelikle “Din nedir Din felsefesi; öncelikle “Din nedir?” sorusuna cevap verirken bu açıklama ile ortaya çıkan vahiy, Tanrı, mucize, ibadet, iman, peygamber gibi diğer dinsel kavramları da açıklamaya çalışır; insanlık tarihi boyunca ortaya çıkmış olan din ve çeşitli inanç biçimlerini tutarlı, sistemli ve eleştirel bir şekilde inceleme konusu yapar.
DİNE FELSEFİ AÇIDAN BAKIŞ Din felsefesi dine rasyonel açıdan bakmak durumundadır. Yani dinin ana iddialarını akla dayalı olarak açıklamalıdır. Felsefenin dine bakışı olabildiğince kapsamlı olmak durumundadır. Dinin temel iddialarını açıklamaya çalışırken tek taraflı yaklaşım sergilemeden karşıt görüşlere de yer vermek gerekir. Mesela Tanrı’nın varlığı sorununa “Tanrı vardır” diyen teizm görüşünün yanında “Tanrı yoktur” diyen ateizm veya “Tanrı bilinemez” diyen agnostisizm görüşlerine de yer vermeli.
Felsefenin dine bakışı tutarlı olmak zorundadır Felsefenin dine bakışı tutarlı olmak zorundadır. . Tutarlılık ileri sürülen bir düşüncenin kendi içinde çelişkisiz olması demektir. Örneğin; “Ruh var mıdır?” sorusuna başta “Yoktur.” deyip sonra reenkarnasyonu (ruh göçü) savunmak çelişkidir, yani tutarsızlıktır. Felsefenin dine bakış tarzı nesnel (objektif)olmak zorundadır. Yani taraf tutmaması gerekir.
Teoloji ile Din Felsefesinin Farkı 1. Teoloji inanca dayanır. 2. Her dinin kendine özgü bir teolojisi vardır. 3.Dini öğretiyi dogmatik ve otoriteye bağlı kalarak kabullenir, sorgulamaz, tartışmaz. 4. Din olgusuna tek yönlü yaklaşır. Mesela bir Müslüman dini sadece İslam temelinde açıklamaya ve temellendirmeye çalışır. 5.Teoloji insanların inançlarını güçlendirmek, din kurallarıyla insan yaşantısına yön vermek amacındadır. 1. Din fel. akla dayanır. 2. Din ayrımı gözetmeksizin doğrudan doğruya din kavramıyla ilgilenir. 3.Dogmatizmden uzak, akılcılık temelinde, sistemli ve tutarlı biçimde dini sorgulayıp eleştirir. 4. Din felsefesi dini bütün yönleriyle ele alarak eleştiriyi yapar. 5. Din fel. böyle bir kaygısı yoktur, kural koymaz ve kesin sonuçlardan uzak durur. Çünkü kesin sonuçlar felsefenin bitmesi demek. Din felsefesi dini sorgularken insanları daha inançlı ya da inançsız yapmaya uğraşmaz.
DİN FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI TANRI DİN PEYGAMER YÜCE DİN FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI AŞKIN DİNİ TECRÜBE TEVHİT FITRAT İMAN İBADET KUTSAL VAHİY
……...Bir kutsala inanan onun etrafında bir birlik meydana getiren insanların o kutsalla ilgili olan inanç, ibadet ve ayinlerden oluşan sistemdir. ………. Tüm var olanlar onun tarafından yaratılmıştır. ……….. Tanrının mesajlarını insanlığa iletmek amacıyla Tanrı tarafından insanlar arasından seçilen özel olarak seçilen insandır. ………….. Dini yaşantının kişiye özgülüğünün bir ifadesidir. Dini yaşantı içerikleridir.
………. Tanrının ilksizlik ve sonsuzluk niteliğini gösterir. ……….. Tanrının evreni bir bütün olarak yaratışıdır. ………... Tanrıya ve onun bildirdiklerine tartışmasız, sorgulamadan kesin olarak inanmadır. …………Dinin bir varlığı dokunulmaz kabul etmesidir. ………….. Tanrının peygamberlere bildirdiği mesajlardır.
………….. Tanrının birliğini bilme ve bu birliğe inanma anlamına gelir. ………….. Dini inançları gereği insanların ortaya koydukları her türlü eyleme denir. …………. Din felsefesinde Tanrının doğadan ayrı doğayı yaratma ve onun üzerinde olma özelliğidir.
DİN FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ
Evrenin yaratılış problemi Evren yaratılmış mıdır, yoksa ezeli ve ebedi midir? Tanrı ile evren arasında nasıl bir ilişki vardır? Tanrı, evrenin kendisi midir, yoksa ondan ayrı mıdır? soruları ortaya konur. Bu konudaki görüşler gözden geçirilir ve irdelenir.
Tanrının varlığı problemi Din felsefesinin merkezinde, Tanrı’nın var oluşuyla ilgili kanıtlar bulunmaktadır. Çünkü dinin temellendirilebilmesi için Tanrı’nın varlığının kanıtlanması gerekmektedir. Bu konuda; Tanrı var mıdır? Tanrı’nın varlığını gösteren kanıtlar nelerdir? Tanrı’nın varlığının özü nedir? soruları sorulur; bunların yanında ya da karşısında yer alan kanıtlar ele alınır, irdelenir.
Vahyin imkanı problemi Tanrı ile insan, iki ayrı kategoriden varlıktırlar. Buna göre; Tanrı, emir ve buyruklarını nasıl iletmektedir? İki farklı varlık olan Tanrı ile insan arasında iletişim nasıl gerçekleşmektedir? Sorularında görüleceği gibi, sonlu bir varlık olan insanla, ezeli ve ebedi olan Tanrı arasındaki iletişimi sorgular.
Ruhun ölümsüzlüğü problemi Ölüm bir son mudur? Ruh ölümsüz müdür? Ölümden sonra yaşam var mı? Beden yok olduğu zaman insan ruhu ortadan kalkar mı? Bu sorulara ilişkin din felsefesi, ilgili görüşlerin kanıtlarını nasıl temellendirdiklerini irdelemektedir.
TANRININ VARLIĞI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER Tanrı’nın varlığına ilişkin üç farklı yaklaşımdan söz edilebilir: Birincisi, Tanrı’nın varlığını kabul edip kanıtlamaya çalışır. İkincisi, Tanrı’nın varlığını reddedip, bu iddialarını kanıtlamaya çalışır. Üçüncüsü, Tanrı’nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini savunur.
TANRININ VARLIĞINI KABUL EDEN GÖRÜŞLER
Teizm ( Tanrıcılık) Evrende ve evrende olan her şeyin bir Tanrı tarafından yoktan var edildiği ve bu Tanrının varlığı mutlak hakimi ve koruyuculuğunu kabul eder. Tanrı yarattıklarından bağımsız, aşkın, her şeye gücü yeten, her şeyi gören, bilen işiten, ezeli, ebedi ve mutlak güce sahip varlıktır. Teistler Tanrının varlığını bazı kanıtlarla temellendirirler.
Ontolojik kanıt: Burada Tanrı’nın var oluşu, Tanrı tanımından çıkar Ontolojik kanıt: Burada Tanrı’nın var oluşu, Tanrı tanımından çıkar. Buna göre Tanrı kendisinden daha mükemmeli düşünülemeyen en yetkin varlıktır. Yetkin bir varlık, var olmadığında yetkin olamaz. Dolayısıyla Tanrı vardır. Kozmolojik kanıt: Hiç bir şey nedensiz olarak meydana gelmez. Var olan her şeye, mutlak olarak kendisinden önce gelen bir şey neden olmuştur. Bu neden sonuç zinciri sonsuza kadar gidemez; kendisi nedensel bir açıklama gerektirmeyen bir varlıkta sona erer. Böylece nedensel bağıntıdan, evrenin temelindeki ilk nedene ulaşırız. Bu ilk neden Tanrı’dır. Düzen ve Amaç Kanıtı: Evrendeki her şeyde bir düzen görülmektedir. Hiç bir doğal nesne kendi kendisine düzen veremez. O halde evrene düzen veren, güç ve irade sahibi bir varlık olarak Tanrı’nın olması gerekmektedir. Gezegenlerin yörüngelerindeki hareketleri bir düzenin varlığına, bu da Tanrı’nın varlığına kanıt oluşturmaktadır.
Deizm (Yaradancılık) Tanrının varlığını akılla temellendirmeye çalışır. Deizm vahiy, mucize gibi dini olguları akıl ile açıklanamadığı için reddetmiştir. Tanrının evreni yarattıktan sonra evreni kendi haline bıraktığını öne süren öğretidir. Deizmi savunanlar belli bir dinin inançlarını benimsemezler.
Panteizm ( Tümtanrıcılık ) Panteizm Tanrı ile evreni bir kılan her şeyi Tanrı olarak gören dinsel ve felsefi bir öğretidir. Panteizm Tanrı-evren ikiliğini kaldırmakta tanrının doğanın dışında olmayıp doğayla özdeş olduğunu savunmaktadır. Spinoza ve Bruno bu görüşün temsilcileridir. Aristotales, J Lock, Nefton, JJ Russo, Voltairetemsilcileridir
Panenteizm ( Vahdetivücut ) Teizm ile panteizm arasında kendine yer bulmaya çalışan bir anlayıştır. Panenteizm “ Her şey Tanrıdır” diyen panteizmden farklı olarak “Her şey Tanrıdandır” diyen ve Tanrı ile evreni bir saymayan görüştür. Panenteizm Tanrıyı soyut, mutlak ve değişmez gibi yönleriyle evrenin üstünde; somut, göreli ve değişen yönleriyle de evrenin içinde görür. Panenteistlere göre Tanrı dünyayı bütünüyle içeren tek yüce varlıktır. Tanrının asıl doğası ebedidir, değişmezdir.
TANRININ VARLIĞINI REDDEDEN GÖRÜŞ
Ateizm ( Tanrıtanımazlık ) Tanrının varlığını reddeden görüşe denir. Ateizm evrende ve doğada yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmeyip evrenin maddesel bir bütün olarak kendiliğinden var olduğunu öne sürer. Bundan dolayı ruhun ölümsüzlüğünü ve ahiret hayatının varlığını kabul etmez. Karl Marks, Leibniz, Nietzsche, Jean Paul Sartre gibi filozoflar savunmaktadır. Ateizm Tanrının var olmadığını bazı kanıtlar ileri sürerek temellendirmeye çalışır. Bunlar: kötülük kanıtı, psikolojik kanıt vb.
Kötülük kanıtı:İçinde yaşadığımız dünya depremler, salgın hastalıklar, kuraklık gibi kötülüklerle dolu bir dünyadır. İnsanın bu kadar kötülüğün karşısında nasıl olup da mutlak iyi olarak belirtilen bir Tanrı’nın varlığına inanabileceği sorgulanır. Her şeye gücü yeten Tanrı bütün kötülüklerin ortaya çıkmasına engel olabilir. Mutlak ve her şeye gücü yeten bir Tanrı’nın var oluşuyla bu dünyadaki kötülüklerin bağdaştırılamayacağı varsayımından hareketle Tanrı’nın varlığı reddedilir.
Ahlaki Gerekçeler Kanıtı:Bu görüşteki düşünürler, ahlak söz konusu olduğunda, insanın Tanrı tarafından belirlenmiş bir özünün bulunmadığını, insanın özünü kendisinin belirlediğini savunmuşlardır. İnsan özgürlüğünün ancak TanrI var olmadığı zaman söz konusu olabileceğini iddia etmişlerdir. Bu görüşü savunan filozoflar Sartre ve Nietzsche’dir
TANRININ VARLIĞININ VEYA YOKLUĞUNUN BİLİNEMEYECEĞİ GÖRÜŞÜ
Agnostisizm Tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini öne süren görüşe denir. Agnostisizmi savunan düşünürlerin vurguladıkları şey Tanrının varlığı ya da yokluğu değil, bu konudaki bilgisizliğimizdir. Bunlar metafizik konularını reddeder. Agnostisizm ilk olarak Sofistler daha sonrada D. Hume, A. Comte ve Huxleyi sayabiliriz.