Öğrenme Hedefleri Milliyetçiliğin doğasını anlayabilir Milliyetçiliğin tarihsel köklerini öğrenebilir Milliyetçiliğin gelişimini takip edebilir Milliyetçiliğin türlerini anlamlandırabilir
İçindekiler Milliyetçilik Nedir? Milliyetçi Düşüncenin Kökleri Milliyetçiliğe Yönelik Farklı Fikirler Milliyetçiliğin Doğası
Milliyetçilik Nedir? Milliyetçilik, genellikle, milli kendinin-bilincini, etnik ya da linguistik kimliği, politik ifadesini arayan bir doktrinin merkezî ilkelerine dönüştüren bir ideoloji (ya da bir davranış formu) olarak görülür. Milliyetçilikle ilgili farklı kavramlar da vardır. Millet [nation] kavramı, genellikle, bağlılık ve sevgi odağı olarak şekillenen, ortak bir soya, tarihe, kültür ve dile sahip bir insanlar grubuna işaret eder. Milliyet [nationality], hukukî terimlerle, tâbiyet [nationality] yasalarındaki gibi, tâbiyetin ikamet, doğum yeri ya da aile gibi belirleyicilerini açıklamasa da, belli bir devletin hukukî yurttaşlığına işaret eder. Milli karakter, Aydınlanma’nın ‘milli tipler’in karakteristik davranışını tespit etmeye yönelik sosyal bilimsel (ve daha sonra Romantik) ilgilerini yansıtan biraz daha arkaik bir terimdir. Milli çıkar, daha doğrudan diplomatik ve dış siyasete ilişkin bir içeriğe sahiptir ve devletin tarihi, evrimi ve çıkar alanlarıyla yakından ilişkilidir.
Milliyetçilik, genellikle, milli kendinin-bilincini, etnik ya da linguistik kimliği, politik ifadesini arayan bir doktrinin merkezî ilkelerine dönüştüren bir ideoloji (ya da bir davranış formu) olarak görülür. Etnisite, genellikle, biyolojik ve genetik terimlerle anlaşılan akrabalık gibi doğuştan gelen faktörlere atıfta bulunur. Irk, genellikle, on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllar boyunca Avrupa vokabülerindeki tarihine göre biyolojik ya da genetik bir kategori olarak anlaşılmıştır. Tarihsel bakımdan, politik bir ideoloji ve hareket olarak milliyetçilik Avrupa tartışma sahnesine ancak demokrasi, endüstrileşme ve halk egemenliği teorisinin doğuşuyla birlikte çıkan nispeten yeni bir fenomendir. Oysa tam tersine, milliyetçiliğin temel iddialarından biri, eskiliğidir. Milliyetçilik Nedir?
Milliyetçi Düşüncenin Kökleri Milliyetçilik hakkındaki ilk açıklama, milliyetçiliği eski etnik gruplar ya da kabileler ile özdeşleştirir. Anthony Smith’in çalışması, kısaca, etnisitenin incelikle modern milliyetçiliğe dönüştürüldüğünü ileri sürerek, pre- modernist ile modernist iddialar arasında bir orta yolu benimser. Ernest Gellner ve Benedict Anderson ise milliyetçiliğin yeniliğine ya da modernliğine vurgu yaparlar. Milliyetçiliğin köklerine ilişkin daha spesifik görüşler, genellikle millet kelimesinin etimolojisine göre olsa da, Ortaçağ Avrupası’na odaklanırlar. Fakat, en çok tercih edilen kaynak noktası, Fransız Devrimi’ne yol açan dönemle devrimden hemen sonraki dönemdir. Nihayet, bazı düşünürler, milliyetçiliğin erken on dokuzuncu yüzyılın bir ürünü olduğunu ileri sürmüşlerdir. Örneğin, Eric Hobsbawm, milliyetçilik teriminin etnisiteden farklı bir terim olarak modern kullanımının aslında nispeten yeni olduğunu iddia eder.
Milliyetçi Düşüncenin Kökleri Miroslav Hroch’a göre milliyetçilik, üç farklı aşamada gelişmiştir. Birinci aşamada, milliyetçilik on dokuzuncu yüzyıl folklorunda, geleneği vb.de şekillenir. İkinci aşamada, milliyetçilik, politik bir kampanya ile bağlantılıdır. Politik partilerle bağlantılıdır ve onlar tarafından geliştirilmiştir. Son aşamada, milliyetçilik, kitle desteğine ve kitle hareketlerine dönüşür. Hobsbawm da şu üç aşamayı ya da dönemi tespit eder: ilk aşama liberal milliyetçiliğin hâkim olduğu dönemi; ikincisi milliyetçi düşüncede muhafazakâr sağa keskin ve ani bir dönüşe sahne olan dönemi. Son aşama, milliyetçiliğin doruk noktası olan dönemi.
Milliyetçiliğe Yönelik Farklı Fikirler Milliyetçiliğe yönelik en önemli araştırma yöntemleri, modernleşme teorisi, fonksiyonalizm ve gelişme teorileridir. Modernleşme teorisi, ulus-devletlerin var olması için gereken ekonomik ve sosyal ön şartları ele alır. Modernleşme teorisinin ilk önemli unsurları, fonksiyonalizm ve gelişme teorileridir. Fonksiyonalizme göre, ulus-devletler, ileri endüstriyel toplumlardaki işbölümüne eşlik eden uzmanlaşmış failler olarak görülür. Ulus devletin fonksiyonu, toplumun sektörleri arasındaki çatışma ve gerilime aracılık ederek bunu gidermektir. Gelişme teorisi, ulus devletlerin büyümesindeki belirli aşamalara dikkat çeker. Büyümeyi ilerleyici, rasyonel, sürekli, homojen ve içsel bir şey sayar. Ulus devlet, toplumun belirli bir ekonomik gelişme aşamasında ortaya çıkan bir şey olarak anlaşılır.
Milliyetçiliğe Yönelik Farklı Fikirler Karl Deutsch’a göre, milliyetçilik, ortak bir kültür ve ‘iletişim cemaati’ doğurur. Ancak, Ernest Gellner’e göre, milliyetçilik, ‘politikanın, teknolojinin ve sosyal dönüşümün kesişme noktasında varlık kazanır. Endüstrileşme, esnek değişmeyi gerektirir. Bu nedenle, daha fazla sosyal homojenleşme ihtiyacı söz konusudur ve bu da dilin ve milli eğitim sistemlerinin tek biçimliliğine duyulan talebi açıklar. Gellner’e göre, modernleşmenin öncüsü, eğitim ve iletişim süreçleriyle yakından ilişkili olan intelijansiyadır. Modernleşme tezi, milliyetçiliği doğuran ekonomik ve sosyolojik faktörleri fazla vurguladığı için, milliyetçi fikirlerin duygusal çekiciliğinin gücünü açıklamayı başaramaz. Marx ve Engels’e göre, milliyetçilik, işçi sınıfının tarihsel çıkarlarına hizmet etmede araçsal ve geçici bir rol oynayabilir; sınıf çatışması temel, milletlerin çatışması talî konumdadır. Antonio Gramsci ile Otto Bauer ise Marksist gelenek içerisinde milliyetçiliği, ekonomik determinizmin dışında açıklamaya çalışan düşünürlerdir.
Milliyetçiliğin Doğası Milliyetçilik tipolojilerinden, birinci tip ya da ekol, ‘liberal Risorgimento milliyetçiliği’dir. Buna göre her bir milliyet, kendi devletine sahip olmalıdır, fakat, bu devlet, anayasal hükûmeti, demokrasiyi ve bireyin haklarıyla özgürlüklerini gerçekleştirmiş bir devlet olmalıdır. İkinci tür ya da ekol, gelenekçi muhafazakâr milliyetçiliktir. Gelenekçi milliyetçilik, ilk itici gücünü Fransız Devrimi’ne tepkiden almıştır. Tarihsel süreklilik ve gelenek, akıl ve devrimin karşı kutbuna yerleştirilmiştir. Millet, geleneksel organik bir cemaatin hukukî, politik ve sosyal hayatta ifadesini bulan sürekliliği ve eşsiz yapısını temsil eder. Üçüncü ekol ya da tür, ‘faşizm’ ile alakalı ‘bütüncü milliyetçilik’tir. Bu tür milliyetçi tartışmanın içeriği Volk geleneği, sosyal Darwinizm, felsefi vitalizm ve başka kaynakların karışımına dayandırılsa da, Almanya’daki nasyonal sosyalizm örneğinde ırk teması, İtalyan faşizmi örneğinde totaliter bir çizgide devlet teması ön plandadır. Bu tür hem enternasyonalizmin hem de liberal milliyetçiliğin iddialarına son derece düşmanca yaklaşan saldırgan, yabancı düşmanı, irrasyonel bir milliyetçilik anlayışını uygulamaya koymuştur.
Milliyetçiliğin Doğası Formel olarak milliyetçilik, dünyanın, her biri kendi tarihsel sürekliliği, dili ve yazgısı olan farklı milletlere ayrıldığını savunur. Milletin, köklerinin uzun bir geçmişte olduğu kabul edilir. Bu fikir, politik ve sosyal iktidarın kaynağıdır ve ancak bir devlette somutlaştığında gerçekleştirilebilir. Din, milliyetçilik içinde bir güç olabilir, fakat asla zorunlu bir unsur değildir. Millet, aynı zamanda politik ve moral egemen, ve dolayısıyla meşruiyetin ve bağlılığın nihaî temeli haline gelir. İnsanlar özgür olmak ve kendilerini gerçekleştirmek istiyorlarsa, milletleri ile özdeşleşmelidirler. Milliyetçilik fikri, vatandaşlar arasındaki eşitlik ve birlik fikirlerine ki bu fikirler daha dolaysız bir biçimde liberal milliyetçilikte hüküm sürse de, neden olabilir. Sonuç olarak, eğer barış ve adalet uluslararası düzende hüküm sürecekse, milletler özgür, bağımsız ve dış tehdide karşı güvende olmalıdırlar.